23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET 5 22 ŞUBAT 2020 CUMARTESİ OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK >> Baştarafı 1’de Bu durumda Rusya ile bir hava savaşına mı girilecektir? Rusya’nın durumu Rusya, Doğu Akdeniz’de yüzlerce yıl sonra tarihsel olarak büyük bir stratejik güç elde etti. Rusya’nın Doğu Akdeniz’de bir Tartus Limanı ve Hmeymim Hava Üssü vardır. Bu iki stratejik nokta, Rusya için yaşamsal önemdedir. Bu noktada, Türkiye Rusya arasında çıkacak silahlı bir çatışmada Washington’ın taraf olacağını sanmak ise en büyük aymazlıktır. ABD, Türkiye Rusya Esad çatışmasının sürmesini ister. Bu sürtüşme sürerken de Fırat’ın doğusundaki petrol yatakları bölgesini daha güçlü olarak elinde tutmak olanağını bulur. Oradaki PKK/PYD unsurlarını destekler. Bu nedenle ABD’nin Rusya ile savaşa girmesini beklemek gerçeklere ters düşüyor. Bu noktada, İdlib harekâtı uluslararası arenada Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda ve Güneydoğu Anadolu’da PKK’ye karşı verdiği haklı mücadeleyi de zayıflatıyor. Türkiye, gereksiz bir savaşa girerek aynı zamanda ekonomik yönden de giderek zayıflıyor. ABD ve Türkiye’nin düşmanları ekonomik yönden zayıf bir Türkiye görmeyi her zaman isterler. Son durum şöyledir: Erdoğan, şubat ayı sonrasına kadar bir ateşkes istedi. Rusya, TSK’nin Suriye’de teröristlere destek verdiğini açıkladı. Türkiye ile Rusya’nın Suriye krizinde farklı tutumları olduğu çok açık olarak görünüyor. İdlib’de, Türkiye’nin 15’e yakın gözlem ve kontrol noktasından en az 10 tanesinin Suriye merkez güçlerinin kontrol ettiği topraklarda kaldığı, Suriye’nin M4 ve M5 adı verilen karayolunun büyük bölümünü denetlediği belirtiliyor. Bu hususlar önemlidir. Ankara’nın ABD’den iki Patriot hava savunma bataryası istediği açıklandı. Bu istek gerçekleşir ve Patriot’lar Hatay’a yerleştirilirse, Suriye ordusuna karşı İdlib’de F16’ların kullanılabileceği belirtiliyor. Milli Savunma Bakanı Akar, CNN Türk’e yaptığı açıklamalar da daha ılımlı mesajlar vererek “Rusya’ya karşı bir eylem ve tavır içinde olunmadığını” söyledi. “Ne niyetimiz ne de maksadımız asla söz konusu değildir” dedi. Bu yazı kaleme alındığı saatlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmeye ilişkin detaylar henüz kamuoyuyla paylaşılmamıştı. Önümüzdeki günlerde Türkiye Rusya İran’ın Tahran’da bir araya gelmesi de bekleniyor. Ankara’daki siyasal iktidarın “aklıselim”e yani aklı kullanmaya geresinimi var. Kazanılamayacak bir savaş, sadece devlet ve ulusun zararına olmakla kalmaz, AKP iktidarının halk nezdinde itibarının zedelenmesine de yol açar. Akılcı olmak, sakin olmak ve geniş (makro) düşünmek gerekiyor. AKP’nin hazırladığı infaz paketi Erdoğan’ın onayını bekliyor Eşler arasında Yasateklifini vermeye hazırlanan AKP, karşılıksız çek suçlarını da teklif kapsamına almayı planlıyor. Kamuoyunda tepki 5 yaş formülü oluşmamasıiçin eşler arasındaki yaş farkının 5’e düşürülmesi seçeneği de değerlendiriliyor. İnfaz paketi üzerinde son değerlendirmeleri yapan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onay vermesi durumunda yasa teklifini vermeye hazırlanan AKP, karşılıksız çek suçlarını da teklif kapsamına almayı planlıyor. Muhalefetin de destek vermesi durumunda erken yaşta evliliklerin affedilmesiemine ni de pakete koymak iskaplan teyen AKP, kamuoyunda tepki oluşmaması ve muhalefetin de ikna edilebilmesi için eşler arasındaki yaş farkının 5’e düşürülmesi seçeneğini de değerlendiriyor. Paket üzerinde çalışmalarını büyük oranda tamamlayan AKP yönetimi, geçen hafta Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, AKP Grup yöneticileri, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Kurulu temsilcileri, Yargıtay üyeleri ve üniversitelerin hukuk fakültelerinden akademisyenlerin katılımıyla toplantı yaptı. Paketin, son olarak Erdoğan’ın onayının alınmasının ardından TBMM Başkanlığı’na sunulması bekleniyor. Taksit kolaylığı Pakete hapis cezasının getirilmesi nedeniyle mağduriyetlerin yaşandığı karşılıksız çek suçlarıyla ilgili düzenlemenin de konulması üzerinde duruluyor. Adalet Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı formüle göre, karşılıksız çek suçlarında hapis cezasında bir değişiklik yapılmayacak ancak borcun ödenmesi, cezaevinde infaz yerine alınan cezanın süresi kadar karşılıksız çekten kaynaklanan borcun taksitle ödenmesi, ödemelerin düzenli yapıldığı sürece denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanması sağlanacak. AKP’li hukukçular, “Getirilecek düzenlemeyle, örneğin 30 ay hapis cezasına çarptırılan bir kişiye borcu için 30 taksitte ödeme imkânı sağlanabilecek” değerlendirmesini yapıyor. ‘Yaş farkı 5 olmalı’ AKP yönetimi, erken yaşta evliliklere af düzenlemesinin pakete konulup konulmayacağıyla ilgili çalışmasını da sürdürüyor. Bu konuda muhalefet partilerinin desteğini almak isteyen AKP, bu tür evliliklerde şikâyet, baskı ve cebir olmaması, evliliğin sürmesi gibi koşulların yanı sıra kadın ve erkek arasındaki yaş farkının ne olacağı konusunda karar vermeye çalışıyor. Bu konuda 10 yaş ve 15 yaş olması yönünde seçenekler değerlendirilirken, parti içinde muhalefetin de ikna edilebilmesi için yaş farkının 5 olması da değerlendiriliyor. AKP’li hukukçu milletvekilleri, “Yaş farkının olabildiğince az olması lazım, 5’i geçmemesi lazım. Fark ne kadar az olursa anlatmak da o kadar kolay olur. Hatta suçun işlendiği tarihte 20 yaşın altındakiler böyle bir düzenlemeden yararlanabilmeli. Mağduriyetleri gidermek için geçici maddeyle düzenleme yapılmalı ve mutlaka muhalefetle mutabakatla çıkarılmalı” görüşünü dile getiriyor. l ANKARA Ali Emre Fırıncıoğulları Mustafa Ertürk İdlib şehidi toprağa verildi İdlib’de şehit düşen tankçı sözleşmeli er Mustafa Ertürk (23) memleketi Gaziantep’te son yolculuğa uğurlandı. Şehid Ertürk için Bahaeddin Nakıboğlu Camisi’nde cenaze töreni düzenlendi. Buradaki törene şehidin annesi Hatice, babası Osman Ertürk ve aile yakınları, yurttaşlar ile yet kililer katıldı. Baba Osman Ertürk, oğlunun tabutuna sarılarak, “Mustafam bırakma beni” diye gözyaşı döktü. Şehit Ertürk, kılınan cenaze namazının ardından asri mezarlıktaki şehitlikte toprağa verildi. Şehit Teğmen Ali Emre Fırıncıoğulları’nın (24) ise memleketi Hatay’ın Samandağ ilçesinde bugün törenle toprağa verileceği bildirildi. ABD’den başsağlığı Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı İdlib’de şehit olan askerler için başsağlığı mesajı yayımlayarak, “NATO müttefikimiz Türkiye’nin yanındayız” açıklaması yapıldı. l Haber Merkezi Kavurmacı’ya FETÖ davasında 8 yıl 9 ay hapis cezası verildi Damada tahliye F Kızılhan’a rüşvet davası ETÖ’nün iş dünyası yapılanmasına yönelik soruşturmada, kapatılan TUSKON ve üye şirketlerine yönelik davadan dosyası ayrılan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı, Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticisi Burak Çağlan Kızılhan hakkında, “FETÖ borsasında menfaat elde ettiği iddiasıyla açığa alınan, 28 yı tan kişiler hakkında dolandırıcılıktan işlem yapılması için anlaştı. İddianamede Kızıltan ile savcı Karabacak arasında aracılık ettiği öne sürü babası Mustafa Şevki Kavur la kadar hapis cezasıyla yargı len Murat Ayyıldız’ın ifadele macı ve firari sanık Ahmet Sa lanan savcı Lütfi Karabacak’a rine yer verildi. Ayyıldız’ın id id Kavurmacı’nın yargılandı bir milyon dolar rüşvet verdi diasına göre savcı Lütfi Ka ğı davada karar çıktı. Mahke ği” iddiasıyla dava açıldı. rabacak, hem Burak Çağlan me, sanıklar hakkında “FETÖ Independent Türkçe’nin Kızılhan’dan, hem de dolandı üyesi olmak” suçundan Ömer haberine göre iddianame rıcılığa liderlik ettiği ileri sürü Faruk Kavurmacı’ya 8 yıl 9 ay hapis cezası verirken, Mustafa Şevki Kavurmacı’yı 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı. Heyet, tutuklu kaldığı sü de, Kızılhan 2018 yılının kasım ayında bir araya geldiği savcı Lütfi Karabacak’la 1 milyon dolar rüşvet karşılığında, çekini icraya koydur len Mahmut Ak’tan rüşvet aldı. Davanın ilk duruşması 20 Mayıs’ta İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. l Haber Merkezi reyi gerekçe göstererek Ömer Faruk Kavurmacı’nın adli lar Ömer Faruk Kavurmacı ve kontrol tedbirleriyle tahliye ol Mustafa Şevki Kavurmacı’nın, masına hükmetti. tepe ve üst yöneti İstanbul minde bulundukla 23. Ağır Ceza rı şirketler ile FETÖ Mahkemesi’nde yapılan duruşmaya, tutuklu sanık iş in faaliyetleri gerçekleştirdiklerini belirterek her iki sanı sanı Ömer Faruk ğın “örgüt üyeliği” Kavurmacı, baba suçundan 7.5 yıldan sı tutuksuz sanık 15 yıla kadar hapis Mustafa Şevki Ka Ömer Faruk le cezalandırılması vurmacı ile avukat Kavurmacı nı istedi. Savcı, fira ları katıldı. Celse ri sanık Ahmet Sa arasında hazırladığı esasa iliş id Kavurmacı’nın dosyasının kin mütalaasını tekrar eden ayrılıp yeni bir esasa kayde cumhuriyet savcısı, sanık dilmesini talep etti. Cumhur başkanlığı avukatı da sanıkların isnat olunan eylemlerden ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesini istedi. Sanık Ömer Faruk Kavurmacı, “Babamın 55 yıllık emeği olan şirkete atanan kayyım kararının devam etmesi hukuki değildir. Cezaevi şartları epilepsi hastalığıma kötü etki etmektedir. TUSKON yönetimindeki tek tutuklu olsam da ben devletimizin işine burunlarını sokacaklarını bilseydim, TUSKON’un önünden dahi geçmezdim” diye konuştu. l AA Göstere göstere darbe RAND Corperation’ın son hazırladığı raporda “Türkiye’de darbe olabilir” tahmini ile eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un “Siyasetin FETÖ ayağı” için açıklamaları aynı günlere denk düşünce bir vaveyladır koptu. SETA’cısı, FETÖ’cüsü, yetmedi liberali “Darbe geliyor, Ergenekoncular darbe yapacak” diye tamtam çalarken yine karşı cepheden bir darbe yapıldı bile. Zaten öyle değil midir, “Şunlar darbe yapacak” diye etrafa korku salınırken bir bakmışsın tam tersi grup darbeyi yapıvermiş. 12 Mart’ta “GürlerBatur ve Kayacan grubu sol bir darbe hazırlığı içindeler” diye fiskos yapılırken bir sabah tam karşı ekip, SunayTağmaç ve Türün grubu “Amerikancı sağ bir darbeyi” yapıverdi. Ergenekon ve Balyoz davası öncesinde de aynı senaryo sahneye kondu. “Önce korkut, sonra teslim al ve darbeyi indir” stratejisi tıkır tıkır işledi. Ergenekon diye bir hayali örgüt kurup “Size karşı darbe yapacaklar”, “Sizi öldürmek için yaptıkları suikast planlarını ele geçirdik” diye korkutma işlemi yerine getirildikten sonra, ikinci aşama olan teslim alma ve tasfiye süreci başladı. Tasfiye aşaması tamamlandıktan sonra da 15 Temmuz’da düğmeye basıldı. Ama başarılamadı. RAND’ın raporundaki “darbe olabilir” tezine nasıl da abandılar. SETA’cılar FETÖ’nün siyasi ayağının gündeme gelmesinden mi korktu ne, bu işi köpürttükçe köpürttü. FETÖ’cülerin amacı daha farklıydı. Bir yandan iktidara “Bak bizi tasfiye ettin de iyi mi oldu? Biz de yanında yokuz artık. Ergenekoncular seni ham yapacak” diye korku verirken diğer yandan da “15 Temmuz’u biz değil onlar yaptı” yalanına altlık olsun diye bu işe abandılar. Liberallerin atlaması ise daha başka nedenlerle. Onların minicik derdi, “Biz yanılmadık, bakın Ergenekon örgütü yine hortladı” diyebilmek. ‘Kim soktuysa o çıkarsın’ İyi de Başbuğ’un açıklamaları ile RAND’ın raporunu ilişkilendirmek niye? Başbuğ’un elinde silahlı bir ordu mu var? Kendi ordusuna operasyon yapılırken elinin altında uçağı, tankı, topu binlerce askeri varken darbeyi aklının ucundan geçirmeyen biri, bütün bunlara sahip değilken mi darbeye yeltenecek? Başbuğ’a yöneltilen suçlamalar biraz Madanoğlu’nun durumuna benziyor. Emekli olduktan yıllar sonra “darbe yapacak” diye Cemal Madanoğlu ve arkadaşları hakkında açılan dava, işkenceli sorgulamalar, yalancı tanıklar ve uzun süren yargılamalar sonucunda çöktü. Bu davadan yargılanan Ali Sirmen Ağabey ile geçen günlerde bir yemekte buluştuğumuzda bu konuyu konuşurken Madanoğlu’nun tahliye sürecine ilişkin bir olayı anımsattı. Madanoğlu davasında tahliyeler başlamış. Askeri tutukevi yöneticileri Madanoğlu’na haber yollamışlar: “Paşam! Tahliye dilekçesi verin. Sizi de tahliye edeceğiz.” Madanoğlu, “Ben sizinle muhatap değilim! Kim soktuysa o çıkarsın!” Dilekçe de vermem” demiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu darbe muhabbetine müdahil olup iddianın ciddiye alınır tarafı olmadığını söylemesine, Başbuğ’un avukatları açıklama yapmasına karşın konu hâlâ gündemde. Başbuğ’un “Bu darbe lafını kafanıza kim soktuysa o çıkarsın” diyecek hali yok. Biz darbe geyiği çevirirken bir darbe oldu bile. Tankla tüfekle değil elbette. Geçen hafta hukuka esaslı bir darbe oldu. Darbe dönemlerindeki gibi hukuk alenen askıya alındı. Gezi davasının karar duruşmasında tüm sanıkların beraatine karar verilince “geç de olsa adalet tecelli edebiliyor” diyenlerin hevesi kursağında kaldı. Osman Kavala’nın tahliyesi beklenirken ortada daha iddianamesi bile olmayan başka bir davadan tutuklandı. Selahattin Demirtaş’a uygulanan tarife bu kez de Kavala’ya uygulandı. Yetmedi, tahliye kararı veren hâkimler hakkında soruşturma açıldı. Hem de Erdoğan’ın AKP grubunda mahkeme kararını ağır bir şekilde eleştirmesinin ardından. Bu durumda anayasanın “Mahkemelerin bağımsızlığı”nı düzenleyen 138. maddesini çöpe atalım gitsin. Şahsım Cumhuriyeti de “Benim kızdığım ve hedef gösterdiğim isimlerin tahliyesi zinhar yasaktır” diye bir kararname çıkarsın ve hâkimler o listeye bakarak karar versinler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear