19 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ 13 6 ARALIK 2020 PAZAR Esnaf ve tüccarın salgın yüzünden yeni kapanmalar nedeniyle endişesi arttı ‘Mücbir’ talebi yükseliyor Salgının ikinci dalgasında eve kapanmalar tekrar gündeme gelirken esnaf ve sanatkârdan mücbir sebep ilanı talepleri artıyor. Bursa’dan sonra bu talebi Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran da seslendirdi. Baran, “Faaliyeti geçici süreyle durdurulan ya da kısıtlanan sektörler, bu süreci atlatabilmek için mücbir sebep ilan edilmesini bekliyor. Kira desteği talepleri var” dedi. Baran ve oda yetkilileri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu BaşkaAnkara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, kısıtlamalar nedeniyle hizmet sektörünün zor günler yaşadığını belirterek “Ödemeler mücbir sebep ilan edilerek ertelenmeli” dedi. nı ve AKP Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz’ı ziyaret etti. Ziyarette Covid19 salgınıyla mücadele çerçevesinde alınan kısıtlama kararları nedeniyle hizmet sektörünün zor günler yaşadığına dikkat çeken Baran, işletmelerin yükümlülüklerini yerine getirmekte sorun yaşadığını vurguladı. 15 bin işletme zorda ATO Başkanı Baran, Ankara genelinde yaklaşık 15 bin işletmenin ya kapandığını ya da çok düşük iş hacmiyle faaliyetlerine devam etmek durumunda kaldığını da belirtti. Salgın nedeniyle gerçekleşen ilk faaliyeti durdurma döneminde mücbir sebep kapsamına alınan işletmelerin nisan, mayıs ve haziran aylarındaki vergi, SGK gibi yükümlülüklerinin ekim, kasım ve aralık aylarına ertelendiğini anımsatan Baran, yeniden kapanma süreci nedeniyle ödemelerin “makul bir zamana” ertelenmesini istedi. Baran, yapılandırma kapsamında ertelenerek taksitlendirilen borçlar için de ocak ayında ödemelerin başlayacağını anımsatarak üyelerinin yapılandırma ödemelerinin de ertelenmesini beklediğini ifade etti. l ANKARA/Cumhuriyet S&P GLOBAL HESABI ‘Dünya’nın borcu 200 trilyon dolar S&P Global, dünya genelindeki borcun yıl sonuna kadar 200 trilyon dolara, yıllık küresel gayrisafi hasılanın yüzde 265’ine ulaşacağını tahmin etti. Kredi derecelendirme kuruluşu, küresel borcun dünya gayrisafi hasılasına oranının 14 baz puan arttığını fakat bu artışın yakın zamanda bir krize yol açmasını beklemediğini açıkladı. Şirket, bu borç rasyosundaki artışın koronavirüs pandemisi ve devletler, şirketler ve hanehalklarının yaptığı ilave borçlanmalar sonrasında oluştuğunu belirtti. “Ekonomilerin toparlanması, aşıların yaygın biçimde dağıtılması, faiz oranlarının düşük kalması ve daha az borçlanma eğilimi nedeniyle bir borç krizi olası değil” denildi ve şu ifadelere yer verildi: “Dünya ekonomisi pandemiden toparlanır toparlanmaz, 2023’e kadar küresel borcun küresel gayrisafi hasılaya oranı yüzde 256’ya geri inecektir.” l Ekonomi Servisi ACCA ARAŞTIRMASI Salgın ‘finansçı’yı ön plana çıkarıyor Küresel muhasebe ve finans meslek kuruluşu ACCA’nın (Fermanlı Ruhsatlı Muhasebeciler Birliği) uluslararası “Geleceğin CFO’su” araştırmasına göre globaldeki katılımcıların yüzde 72 ve Türkiye’deki katılımcıların da yüzde 78’i, kısa dönemde kurumlarında üst finans yöneticisi (CFO) rolünün öneminin artacağını düşünüyor. Araştırmaya katılan 200 üst yöneticinin (CEO) yüzde 82’si de üst finans yönetici rolünün öneminin artacağını öngörüyor. Yine globaldeki katılımcıların yüzde 79’u, Türkiye’deki katılımcıların da yüzde 69’u pandeminin üst finans yöneticisi rolünü çeşitli ölçülerde değiştirdiğine inanıyor. Üst finans yöneticilerinin görevleri artık yalnızca finansal değil strateji, dönüşüm gibi alanları da kapsayacak ve üst yöneticinin en büyük yardımcısı olarak konumlanacak şekilde genişliyor. l Ekonomi Servisi Yerli TL milyoneri 288 bine ulaştı, döviz hesapları yüzde 51, altın yüzde 373 arttı Milyoner zengini olduk Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) “İnteraktif Aylık Bülten Ekim 2020” raporu, Türkiye’deki milyoner sayısından mudilerin mevduat tercihlerine kadar pek çok ilginç veriyi ortaya koydu. Bu açıdan veriler içinde en önemli olanı ise hesabında 1 milyon TL üzeri mevduatı olan mudilerdeki dikkat çekici değişimdi. İşte öne çıkan sonuçlar: n Ekim 2020 sonu verilerine göre bankalarda 1 milyon TL üzeri mevduatı olan yurtiçi yerleşik (yerli) mudi sayısı 2019 sonuna kıyasla 85 bin 765 artarak 287 bin 785’e ulaştı. Bu mudilerin toplam mevduatı da yüzde 48.6 artarak 1 trilyon 925 milyar liraya yükseldi. Altına büyük ilgi n Milyonerlerin toplam mevduatının yüzde 38.8 artışla 797 milyar lirasını “TL mevduat/ katılım fonu”, yüzde 50.6 artışla 1 trilyon 66 milyar lirasını “döviz tevdiat hesabı/katılım fonu” ve yüzde 373 artışla 62.1 milMOODY’S PAS GEÇTI Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, periyodik değerlendirme tarihi olan 4 Aralık’ta Türkiye’nin kredi notu ve not görünümüne ilişkin güncelleme yapılmadığını duyurdu. Benzer bir uygulama 5 Haziran’da da yapılmıştı. Ancak kuruluş, 11 Eylül’de takvim dışı bir değerlendirmeye giderek Türkiye’nin kredi notunu “B1”den “B2”ye düşürmüş ve not görünümünü “negatif” olarak bırakmıştı. yar lirasını içinde temelde altın olan “kıymetli maden depo hesabı” oluşturuyor. n Yurtiçi yerleşik mudilerin toplam sayısı ise yüzde 11.5 artarak 106 milyondan 118.2 milyona yükseldi. Bu mudilerin toplam mevduatı da yüzde 40.6 artışla 3 trilyon 359 milyar TL oldu. n Mevduat toplamının da yüzde 24.3 artışla 1 trilyon 523 milyar lirası TL, yüzde 44.6 artışla 1 trilyon 565 milyar lirası lirası DTH ve yüzde 234.9 artışla 271.2 milyar lirası kıymetli maden depo hesaplarından oluştu. n Yerli mudilere ait mevduatın yüzde 2.3’ü “10 bin liraya kadar”, yüzde 57.3’ü ise “1 milyon TL üzeri” hesaplarda bulunuyor. 2019 sonunda bu oranlar yüzde 2.8 ve yüzde 54.2 idi. ‘Yabancı’ da var Öte yandan Türkiye’de mevduatı olan yurtdışında yerleşik (yabancı) mudi sayısı da ekim sonu itibarıyla 1 milyon 545 bin 474 oldu. 2019 sonuna göre artış 78 bin 118 mudi. Bunların mevduat toplamı ise yüzde 32.4 artışla 236.1 milyar TL. Bu kapsamda 1 milyon lira üzeri mevduatı olan yabancı mudi sayısı 11 bin 19 artarak 34 bin 440’a yükseldi. Bu yabancı milyonerlerin mevduatı da yüzde 41.6 artışla 136.6 milyar TL’ye çıktı. l Ekonomi Servisi İKTIDARIN YANLIŞ DESTEKLEME POLITIKASI ÜRETICIYI VURDU Fındık yok ama fiyat düşüyor ACILARINIZI PAYLAŞIYORUZ... Vefat ve başsağlığı ilanlarınız için yaptığınız ödemenin yüzde 20’sini Cumhuriyet Vakfı Burs Fonu’na aktarıyoruz. Bu fondan, yetenekli, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs veriyoruz. Acılarınızı paylaşıyoruz. Yakınlarınızın adı bu burslarla yaşasın. www.cumhuriyetvakfi.org.tr ANKARA: 0312 442 30 50 İZMİR: 0232 441 12 20 İSTANBUL: 0212 343 72 74 MUSTAFA ÇAKIR Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) fındıkta alım fiyatını 22.50 TL olarak açıklayarak düşük tutması üreticiyi vurdu. Fındık fiyatları, sezonun başında 25 TL’ye kadar çıkarken piyasada fındık olmamasına rağmen 23 TL’ye kadar geriledi. Fındıkta sezon sonuna yaklaşılırken fiyatlardaki gerileme üreticiyi endişelendiriyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu üyesi Arslan Soydan, Ordu’da fındığın kilogramının serbest piyasada 23 liradan işlem gördüğünü belirterek kasımda fındık fiyatında beklenen artışın yaşanmadığını kaydetti. CHP Giresun Milletvekili Necati Tığlı ise fındığın üretiminden ihracatına kadar her aşamasının yabancı birkaç firmaya teslim edildiğini belirterek “TMO fındığı alıp stok yapıyor, işlemiyor. 17 liraya aldığı fındığı, 24 liraya piyasaya satarak ciddi kazanç sağladı. Oysa bu görev Fiskobirlik’e verilmiş olsaydı işleyecek, katma değer kazandırarak mamul halde satacaktı” dedi. Tığlı, yabancı alıcıların yönlendirmesiyle açıklanan yüksek rekolte ve ardından düşük taban fiyat denklemiyle TMO’nun fiili olarak fındık alımından çekildiğini, piyasanın yabancı alıcıların insafına terk edildiğini belirterek “Taban alım fiyatı 27 TL olsaydı üretici zora düşmeyecekti” dedi. Tığlı şöyle konuştu: “Döviz arttı, dolayısıyla dünyadaki alıcılar için bizim fındık şu anda çok ucuz. Bu fiyattan ne ülkemizde ne dünyada hiçbir kuruyemiş kalmadı. Peki, fındık fiyatı hâlâ neden düşüyor? Acilen yeni bir kararname ile TMO’nun 31 Aralık’ta sona erecek alım tarihini ileri bir tarihe çekmesi ve taban fiyatı 27 liraya yükseltmesi gerekiyor.” l ANKARA HEDEF UZAKDOĞU PAZARI Seljel’e Alman ortak Tezman Holding, 1961 yılında kurduğu Türkiye’nin ilk gıda jelatini üreticisi olan Seljel’in yüzde 65 hissesini, yönetimi kendisinde kalmak şartıyla Alman Gelita AG’ye sattı. Seljel’in hedefi, Gelita AG’nin ile Uzakdoğu pazarına da girmek. Yönetim kurulu başkanı Erol Tezman, “Bu ortaklık sayesinde hem küresel anlamda güçlü bir markayla işbirliği yaptık, hem de dağıtım ağımızı genişletmiş olduk” dedi. Gelita AG’nin CEO’su Franz Josef Konert, “Tüm ürünleri helal statüsüne sahip ve bu ürünler bizim artan talebi karşılamamıza yardımcı olacak” dedi. SAHTE EPOSTAYA DİKKAT Siber saldırı patladı Salgının ardından gelen hızlı dijital dönüşüm, siber saldırıların artmasına da neden oldu. Türkiye’de altı ayda 1.2 milyon saldırının gerçekleştiğini belirten İnfrasis Siber Mühendislik Genel Müdürü Can Sobutay uyarılarda bulundu. “Dünya genelinde bir günde yaklaşık 6.4 milyar sahte eposta gönderildiği belirlendi. Çeşitli hizmetler için kimlik bilgilerine erişilmesine yol açan kimlik avı saldırıları yüzde 58 artış gösterdi. Şunu asla unutmayın: Bankanız, şifreniz, annenizin kızlık soyadı gibi kişisel bilgilerinizi ifşa etmenizi talep ederek size asla bir eposta göndermez” dedi. Lizin ve gıda fiyatları Son yıllarda hayvancılıkla uğraşan kişi ya da kuruluşların yem ve benzeri girdi maliyetleri hakkında şikâyetleri inanılmaz boyutlara ulaştı. Yem fiyatlarında, et ve süt üretim fiyatları ile kıyaslanamayacak ölçüde hızlı artış birçok üreticiyi piyasa dışına itmekle kalmadı, tüketim fiyatlarında da sıçramalara neden oldu. Maliyetlerdeki artış ile de üreticinin kârının azaldığı ve biz tüketicilerin de et, süt ile bunların kullanıldığı diğer tüm ürünlere fazla fiyat ödediği bir piyasa ortaya çıktı. Öyle ki Türkiye’de gıda fiyatları seviyesi ve enflasyonu diğer ürünlerin üzerinde bir seyir izledi. Peki, konu bu kadar sığ ve sadece yem, et, süt ile yan ürünlerin üretim ve raf fiyatlarına indirgenecek kadar basit mi? Diğer bir ifadeyle, bir tarım ülkesi olan Türkiye’de, tarlada ucuz olan gıda ürünlerinin fiyatı neden bu kadar yukarıda belirleniyor? Nedenlerden bir tanesini açıklayalım... HHH 1990’ların başında gelişiyor hikâyemiz... Tarımsal girdi üretimi alanında dünyanın en büyük firmalarından biri olan Amerikan ADM (Archer Daniels Midland Co.) firmasının o zamanki başkanı James Randall’ın “rakiplerimiz arkadaşlarımız, dostlarımız; müşterilerimiz ise düşmanımızdır” yaklaşımı gıda ve girdi alanında dünyanın en büyüklerinden biri olan bu firmanın tüketici ilişkileri politikasını ortaya koyuyordu. Firmanın o dönemdeki bu felsefesi sanki gıda ve hayvan yemi piyasasındaki davranışının da bir işareti olarak karşımıza çıkıyordu. Nasıl mı? Devam edelim.. Lizin (Lys, K), proteinlerde bulunan yirmi iki aminoasitten biridir. Biyolojik değeri yüksek olan bu aminoasitler özellikle hayvansal proteinlerde bulunur. Ticari olarak da üretilen sentetik lizin, et, süt ve yumurta verimliliğini artırmak amacıyla hayvan yemlerine katılarak, hayvanların lizin ihtiyacını karşılamakta ve yem endüstrisinin pahalı protein kaynaklarına olan bağımlılığını azaltmaktadır. Zamanla, lizin piyasasında önemli paya sahip firmalar uluslararası piyasalarda lizin fiyatlarını daha yukarılarda tespit etmek ve yaratılan artık değerin çoğunu bünyelerinde toplamak için ortak organize bir yapı oluşturdular. Diğer bir ifadeyle dünya üretiminde söz sahibi olan birkaç firma lizin fiyatını belirleme ve kontrol etme amacıyla 1990’ların ortalarında organize bir çaba içine girdiler. Bu organizasyon, Amerikan şirketi ADM, Japon şirketleri Ajinomoto ve Kyowa Hakko Kogyo ve Koreli şirketler Sewon America Inc. ve Cheil Jedang LTD. dahil olmak üzere yüksek mayalanma teknolojilerini ticarileştiren beş şirketi içeriyordu. Bu yasadışı kartel, işbirliğinin ilk dokuz ayında lizin fiyatlarını yüzde 70 artırmayı başardı ve sonuçta da tüm bu mali yükü hayvan üreticilerine ve biz tüketicilere aktardı. Piyasa oyuncuları tarafından oluşturulan bu hileli, yasadışı ve aldatıcı birliktelik hem maliyetleri hem de enflasyonu artırıcı etki yaratan bir sonuç ortaya çıkardığı için ABD hükümetinin cezai soruşturması başladı, doğal olarak. Soruşturmada, ADM’ye karşı 70 milyon dolarlık para cezasının yanında, o yıllarda rekor düzeyde 105 milyon dolarlık bir antitröst cezası da verildi. ADM, sitrik asit pazarındaki ayrı bir komploya katıldığı için ek 30 milyon dolar para cezasına çarptırıldı. Üç eski üst düzey ADM yöneticisi, on haftalık bir jüri duruşmasının ardından Eylül 1998’de mahkum edildi. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’daki lizin alıcıları dava açtı ve zararlarını geri aldılar. HHH Dünyanın neresinde olursa olsun anlaşarak fiyat sabitlemek suçtur ve yargılama ağır para cezaları ile sonuçlanır. Bunun temel sebebi arz ve talebin sonucu rekabet koşullarında oluşan piyasa fiyatının üzerinde anlaşmalı bir fiyatın raflara ve girdilere yansımasıdır. Şimdi hep beraber soralım: Büyüklük veya küçüklüğünü bir kenara bırakırsak, gıda sektöründe böyle bir anlaşma olup olmadığını, soğan ve patates depolarına baskın yapmadan hiç araştırdık mı? Daha geniş bir soru ile bitirelim yazıyı: Raflardaki gıda fiyatlarının ne kadarlık bir kısmı/seviyesi böyle bir anlaşma ile oluşmuştur? Takipteyiz! SGK 147 milyon liraya 28 arsa satacak Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), dünkü Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre Ankara, Bursa, Çorum, Çanakkale, Antalya, Düzce, Bolu, Elazığ, Mersin, İzmir ve Sakarya’daki 28 adet gayrımenkulünü ihaleyle satacak. Büyük kısmı arsa olan bu mülklerin muhammen bedelleri ise 320 bin lira ile 24.4 milyon lira arasında değişiyor. En değerli arsa ise 24 milyon 375 bin lira ile Ankara Polatlı’da. Toplam muhammen bedel de 147.1 milyon TL. İhaleler ise 2225 Aralık tarihleri arasında yapılacak. l Ekonomi Servisi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear