01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 10 ARALIK 2020 PERŞEMBE HABER/YORUM Cinsel saldırı ile suçlanan yazar Hasan Ali Toptaş özür diledi Suçlamayı kabul etti Doğu Akdeniz Konferansı 4 İlkini 13 Ağustos 2020’de yazdığımız “Doğu Akdeniz Konferansı” yazılarımızda şu iki temel tezi savunduk: 1. Doğu Akdeniz’deki enerjinin paylaşımı sorunu Türkiye’ye rağmen çözülmez ama Türkiye’nin müttefiksiz, salt kuvvete dayanan yaklaşımıyla da çözülmez. 2. Sorun, en sonunda Doğu Akdeniz’de bir konferans toplanmasıyla ele alınacaktır ancak Türkiye o güne kadar mutlaka müttefik edinmelidir; zira müttefiksiz oturulacak masadan kazanımla kalkmak pek olası değil. Erdoğan’ın Güney Kıbrıs rezervi kalktı O günden bugüne Doğu Akdeniz Konferansı konusunda bazı ilerlemeler oldu. Örneğin Erdoğan’ın kurmaylarına, “Güney Kıbrıs hariç herkesle aynı masaya oturabiliriz” dediği kamuoyuna yansıdı (3 Eylül 2020). Diğer yandan AB Konseyi Başkanı Charles Michel de “Doğu Akdeniz’de gerilimi düşürmek için çok taraflı konferans düzenlenmesi” önerisinde bulundu (4 Eylül 2020). Hatta Erdoğan kısa sürede “Güney Kıbrıs” rezervini de kaldırdı ve BM Genel Kurulu’nda “Tüm bölge ülkelerinin hak ve çıkarlarının göz önünde bulundurulduğu, içinde Kıbrıs Türklerinin de yer aldığı bölgesel bir konferans düzenlenmesini teklif ediyoruz” dedi (22 Eylül 2020). Yine Erdoğan birkaç gün önce de “Doğu Akdeniz’e kıyıdaş tüm bölge ülkelerinin ve Kıbrıs Türklerinin yer alacağı bir konferans düzenlenmesi önerisinin halen masada durduğunu” söyledi (7 Aralık 2020). Çavuşoğlu’ndan ABD’ye yeşil ışık Özetle, 3 Eylül’den 7 Aralık’a kadar geçen zamanda iki değişim yaşandı: 1. AB yaptırım tehdidi arttıkça Erdoğan, “askeri duruş” denilen yöntemi geriye aldı ve diplomasiyi öne çıkarmaya başladı. 2. Erdoğan, Doğu Akdeniz Konferansı’nda Güney Kıbrıs’ın olmasını kabullendi. Fakat, çok önemli bir değişim daha yaşandı: 3. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB’ye yaptıkları Doğu Akdeniz Konferansı teklifini anlatırken “Sadece Doğu Akdeniz ülkeleri değil, sadece tüm Akdeniz etrafındaki kıyıdaş ülkeler değil, bu bölgede şirketi olan ülkelerin de katılımını biz teklif ettik” dedi (7 Aralık 2020). Böylece AKP hükümeti, masaya ABD’yi de davet etmiş oldu! AKP, Mısır’ı Yunanistan’a itti Tablo, Türkiye’nin aleyhine gelişmektedir maalesef: AKP hükümeti Doğu Akdeniz’de tek bir müttefik bile bulamadığı gibi bir de masaya ABD’nin oturmasını istemektedir! Tüm bunlar, elbette AKP’nin mezhepçi yaklaşımlarının kaçınılmaz sonucudur. İhvancılık nedeniyle önce Suriye’yle, sonra Mısır’la kopan bağlar Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi yalnızlaştırdı; dahası Yunanistan ile Güney Kıbrıs’a alan açtı. Doğu Akdeniz konusundaki hemen her yazımızda belirttik: Ankara öncelikle Şam’la anlaşmalı. Şam’la anlaşmak Kahire’yle ilişkileri düzeltmeyi kolaylaştırır. Doğu Akdeniz’de Suriye ve Mısır’la hareket eden Türkiye, Lübnan ve Libya’yı da kazanır. Ancak İhvancılık nedeniyle AKP bunları yapmadı ve Mısır’ı da Yunanistan’la anlaşmaya itti maalesef. Mısır’ın eski Ankara büyükelçisi Abdurrahman Salahaddin’in anlaşmaya dair şu söyledikleri nasıl bir fırsatın kaçırıldığını yeterince resmediyor: “20 yıl boyunca Türkiye ve Yunanistan, aralarındaki sorunları çözsünler diye bekledik. Ve bir 20 yıl daha beklemeye hazırdık, eğer ki Türkiye’nin Mısır’a karşı agresif davranışları olmasaydı” (1 Eylül 2020). Astana işbirliği Doğu Akdeniz’e taşınmalı Bu saatten sonra tablo değiştirilemez mi? Elbette hâlâ mümkün. Doğu Akdeniz’deki enerjinin çıkarılması, paylaşılması ve Avrupa’ya nakli konusu, daha geniş ölçekte bir bölgesel sorundur. Haliyle Doğu Akdeniz’e kıyısı olmasa bile Avrupa’ya enerji naklinde kilit oyuncu olan ülkeleri de ilgilendirmektedir. O nedenle Ankara, Doğu Akdeniz Konferansı’na Rusya, İran, Katar gibi ülkelerin de katılmasını istemelidir. Kaldı ki ABD’nin olacağı bir konferansta bu şarttır da... Bunun için Ankara’nın elinde haklı gerekçeler de var: İsrail, Doğu Akdeniz’e kıyısı olmayan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na üyeliğini teklif etti; bu ülkenin gazını Doğu Akdeniz’e bağlamak için anlaşma yapmaya çalışıyor. Dahası Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye karşıtı cephe tarafından Doğu Akdeniz’deki askeri tatbikatlara dahil ediliyor! Türkiye tüm bunları gözeterek, Doğu Akdeniz Konferansı’na özellikle Rusya’yı dahil etmeye çalışmalıdır. Suriye’de, Karabağ’da olumlu sonuçları görülen Astana işbirliği, mutlaka Doğu Akdeniz’e taşınmalıdır! 10 ARALIK 2020 SAYI: 34760 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:39 08:11 13:02 15:22 17:43 19:09 Ankara 06:22 07:52 12:46 15:10 17:30 18:55 İzmir 06:43 08:11 13:09 15:37 17:58 19:20 Hasan Ali Toptaş’ın yaptıklarından ötürü özür dilemesi, taciz ettiği onlarca kadının öfkesini dindirmedi. Tepki çığ gibi büyüdü. Sosyal medyada bir kadının, yazar Hasan Ali Toptaş’ın tacizine uğradığına ilişkin attığı tweet kısa bir süre içerisinde çığ gibi büyüdü. Aralarında kadın yazarların da olduğu 20’yi aşkın kadın Toptaş’ın kendilerine taciz ve cinsel saldırıda bulunduğunu açıkladılar. Toptaş, hakkındaki suçlamaları kabul ederken, “Kırdığım, üzdüğüm, yaraladığım bütün insanlardan samimiyetle özür diliyorum” dedi. Toptaş’ın taciz ettiği yazar Pelin Buzluk yaptığı açıklamada, “Onca travmanın tetiklenmesi, onca gözyaşı... Ama umarım bir daha kimseyi taciz edemeyecek. Özür dilemiş” ifadelerini kullandı. Sosyal medyada Leyla isimli bir kullancısı önceki gece Hasan Ali Toptaş’ı kastederek, “Bu adamın ifşalanmasını heyecanla bekleyen kaç kişiyiz? Ben ve pek çok arkadaşımın kendisi ile nahoş anıları var üniverHasan Ali Toptaş site yıllarına ait” şeklinde bir paylaşım yaptı. Bu paylaşımı alıntılayan 20’yi aşkın kadın ve yazar Pelin Buzluk, Toptaş’ın cinsel saldırısına uğradıklarını açıkladı. Paylaşımlar kısa sürede sosyal medyanın gündemine oturdu. Yazar Pelin Buzluk yaşadığı cinsel saldırıyı ve bunu sosyal medyada paylaşma nedenini şu sözlerle anlattı: “Leyla isimli kullanıcının yazdıklarını görünce paylaşımın altında ‘Neden çamur atıyorsun, ne belli’ gibi bir yorum gördüm. Sonra ‘onu yalnız bırakmamalıyım ben de başımdan geçeni anlatmalıyım’ diye düşündüm. Benim başımdan geçenler 2011 yılında oldu. Cinsel tacizden de öte cinsel saldırı diyebileceğim bir olaydı. Eski eşimle birlikte bizi yazın evine davet etmişti. Eşim gelmek istemedi ben tek başıma gittim. Yaz olduğu için bir elbise giymiştim. O davette bir fiziksel yönelimi ve zorlaması oldu. Şoke olmuştum. Bir süre kendimi o evdeki banyoya kapattım. ve kendisine ‘Özür dilerim ama ben istemiyorum’ dedim. ‘O zaman neden bu elbiseyi giydin?’ dedi ve beni geri kafalı olmakla suçladı. O gün o evden kurtulduktan sonra da hiçbir şey olmamış gibi benimle iletişimi sürdürmek istedi. Kendini suçlu görmedi ‘Sen kimsin de beni istemiyorsun?’ gibi hali vardı. Susmayı sürdürürsem kadınlara bunu yapmaya devam edecekti, susmadım.” Suçlamaları kabul eden Toptaş sosyal medyadan yaptığı açıklama ile şu sözlerle kadınlardan özür diledi: “İnsan eril failliğin ne olduğunu anlayana kadar karşı tarafta ne büyük yaralar açtığını bilmeden, düşünmeden hatalar yapabiliyor. Failliğin ne olduğunu bugün kadınlardan öğreniyoruz. Bilmeden, farkında olmadan yaptığım davranışlar nedeniyle kırdığım, üzdüğüm, yaraladığım bütün insanlardan samimiyetle özür diliyorum.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Babası, amcası, kuzenleri ve öğretmenlerinin tacizine uğradı. 27 kişi gözaltında 15 yaşındaki çocuğa istismar iddiası İstanbul’da bir çocuğun babası ve amcası ile birlikte öğretmenleri tarafından yıllarca sistematik cinsel istismara maruz bırakıldığı öne sürüldü. Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Genel Başkanı Saadet Özkan, olayla ilgili 27 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Genel Başkanı Saadet Özkan İstanbul’da 15 yaşındaki bir çocuğun en yakınları tarafından uzun yıllar istismara maruz kaldığını sosyal medyadan yaptığı paylaşımla duyurdu. Özkan, sosyal medya paylaşımında, “İhbar sorumlularımızdan avukat Cemile Hanım ile görüştüm. İstanbul’da, çocuğumuzun 8 yaşından 15 yaşına kadar maalesef ki öz babasının, amcasının, öğretmenlerinin istismarına uğradığı bilgisini aldım. Bu istismar olayının avukatlarımızla birlikte sonuna kadar takipçisi olacağız. Şu an aldığımız bilgiye göre savcının talimatıyla toplam 27 sanığın gözaltına aldığı bilgisini aldık. Çocuğumuz ifadesini verdi. Çocuğumuz için acilen koruma tedbirinde bulunacağız” ifadelerini kullandı. İstismara uğrayan başka çocukların da olduğunu ifade eden Özkan, “O çocuklar da konuşacak. O yüzden çocuklarımız için koruma tedbirini istemeliyiz. Çocuklarımız için hep birlikte mücadele edeceğiz. Aşağılık 27 kişiden hiçbiri dışarıda bizimle birlikte nefes almayı hak etmiyor. Bizler mücadelemizi vereceğiz. Bu davada da çocuğumuzu, çocuğumuzun annesini, çocuğumuzun yanında olan eniştesini ve ablasını yalnız bırakmayacağız. İstanbul’da o davaya büyük bir avukat ordusuyla ve tüm illerden üyelerimizle geleceğiz. Çocukların peşini bırakmayacağız. Ta ki bu iğrenç alçakların kökünü kurutana kadar. Sizleri de mücadeleye davet ediyoruz. O çocuklara dokunan çetenin kökünü kurutacağız” ifadelerini kullandı. Derneğin başkan yardımcısı Yücel Ceylan da 6 Aralık’ta Twitter’dan yaptığı paylaşımda istismara uğrayan 6 çocuğun daha olduğunu açıklamıştı. l Haber Merkezi BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Önüne konan saman ve sudan birini seçemediği için açlıktan ölen eşek öyküsüyle tanınmış Fransız filozof. 2/ Hatay yöresinde içliköfteye verilen ad... Bir kimsenin taşıma ücretinin tamamından ya da bir bölümünden bağışık tutulduğunu gösteren belge. 3/ Lozan Antlaşması’nın yapıldığı saray... Yayla fırlatılan ucu sivri çubuk. 4/ Müzikte yapıt anlamında kullanılan “opus” sözcüğünün kısa yazılışı... Karadeniz yöresine özgü, mısır ununa çeşitli sebzeler karıştırılarak yapılan ekmek. 5/ Defa, kere... Bir ilimiz. 6/ Kadın hapishanesi. 7/ Eski dilde ekmek... Türkiye’nin de üyesi olduğu bir örgüt. 8/ Kalay oksit katılarak donuklaştırılmış ya da kemik tozu katılarak yarı donuk hale getirilmiş cam... Berilyum elementinin simgesi. 9/ Közlenmiş patlıcan, kıyma ve yoğurtla hazırlanan bir tür kebap. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 DE İ ZM ABA 1 2 İ LM İ NÜCUM 2 3 4 A T AR MAMA S İ Z ÜMR E 3 5 P PON İ RO 4 6 OKAP İ BAD 5 7 8 9 R İ P TEKNE ANANE T GO AÇARAY N 6 7 8 1/ 1812’de Napolyon’un Rus ordusunu yendiği savaş. 2/ 9 Arşının sekizde biri uzunluğundaki ölçü... Ucu halkalı cıvata. 3/ istediği kâğıdı belirtme... Sıvı, gaz Müslüman ülkelerde oturan Yunan gibi akışkanların akış denetiminde asıllı kimse... Erden Kıral’ın bir kullanılan aygıt. 7/ Olumsuzluk filmi. 4/ İnsanı istenmeyen seçe belirten bir önek... RizeErzurum neklerden birini izlemeye zorlayan karayolunda bir dağ ve geçit. 8/ Arsorun... Adları sıfat yapan bir ya goda uygun, elverişli yere verilen pım eki. 5/ “Kenarın dilberi nazik ad... Kimononun beline bağlanan de olsa olmaz” (Nabi). 6/ Briçte, usun Japon kemeri. 9/ Süsüne düşatılan bir kâğıtla eşine oynamasını kün kadın... İlave. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] CHP 5. vitese mi geçiyor? Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta övgü alan grup konuşmasının, halkın çoktandır beklediği bir çıkış olduğunu yorumlamıştık. Bu hafta ise CHP Genel Başkanı bütçe müzakerelerinde bir nevi şov yaparak AKP’yi en korktuğu tavırlarla, yani içeriği rakam, bilgi ve mantığa dayanan çıkışlarla, hem de halkın anlayacağı, seçilmiş, cesur kelimeler ve göndermelerle ses ve vücut dilini harmanlayarak yıprattı. Parlamentoda yapılan bütçe veya eleştirel kürsü konuşmaları, genellikle halkı etkileyen ve o siyasetçinin de siyasetin de tarihine geçen izler bırakır. İsmet İnönü ve Dr. Suphi Baykam’ın Menderes ve Demirel hükümetlerine karşı buna benzer hitabeti yüksek konuşmalarının yanı sıra, aklıma 70’lerde Ecevit, 80 ve 90’larda Cüneyt Canver, Deniz Baykal ve yakın dönemden Şafak Payev, Muharrem İnce, Özgür Özel gibi isimlerin sarsıcı konuşmaları geliyor. Kılıçdaroğlu ise son zamanlarda “Adalet Yürüyüşü” dönemi performanslarını bile sollayan bir grafik çiziyor. Sert ve sağlam muhalefete susamış kitleler, CHP Genel Başkanı’nın yükselen karizmasını izlerken, belediye seçim zaferlerinin de hâlâ süren yankısıyla 2023 seçimleri için umut ve hayal dünyasını canlı tutma fırsatı buluyor. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından özellikle gündem yaratan bölüm “Size Cumhurbaşkanı adayı olmayacağımı kim söyledi?” cümlesi oldu. CHP Başkanı’nın bu radikal değişime işaret eden yeni söylemi, ne kadar spontan bir kürsü dalaşı refleksi, ne kadar bir ciddi rota değişimi, bunu yaşayarak göreceğiz. Ancak şurası net ki bu sorunun yanıtı, Millet İttifakı’nın, Muharrem İnce’nin ve parti içi muhalefetin geleceğine yön verecek bir faktör. Mansur Yavaş ve İmamoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’nun çıkış ivmesine paralel şekilde baskıyı artırmaları ve eski dönemlerin yolsuzlukları hakkında suç duyurusunda bulunmaları, “CHP nihayet beklediğimiz 5. vitese mi geçti?” umudunu topluma taşıyor. (7. vites demiyorum, abartmayalım!) Futbolun güzellikleri ve çirkinlikleri Biliyorsunuz bazı aydınlar spora ve özellikle futbola çok karşıdırlar: “Efendim 22 adam bir topun peşinde deli gibi koşuyor, binlerce kişi de ardından işin kavgasını yapıyor. Boşa zaman kaybı!” Bir de bunun tam tersine, sporu ve futbolu hayatının merkezine koymaktan çekinmeyen aydınlar var. Bunların en meşhuru, 1957 Nobel Ödülü kazanan, varoluşçuluğun ünlü Fransız yazarı Albert Camus. Harry Potter yazarı J.K. Rowling, ünlü müzisyenler Elton John, Rod Stewart, Paul Mc Cartney, Fransız yazarlar Alain Finkielkraut, JeanPaul Enthoven, Olivier Guez, Avrupa parlamentosu üyesi 68 olaylarının en ünlü ismi Dany CohnBendit ve daha sayısız ünlü isim... Mesela Julio Iglesias’ın Real Madrid amatör takımının eski kalecisi olduğunu biliyor muydunuz? Ya da Che Guevara’nın Güney Amerika motosiklet günlerinde ve öncesinde sahada olmaya doyamayan bir futbol tutkunu olduğunu, bu sporu “devrimin silahı” olarak tanımladığını okumuş muydunuz? Türkiye’de ise Allah’tan benim gibi bu spora tutkun birçok sanatçı var. Rasim Öztekin, Şevket Çoruh, Zeki Demirkubuz, maalesef geçen yıl kaybettiğimiz Küçük İskender, Tamer Karadağlı, Selçuk Altun, Komet, Yusuf Taktak ve daha niceleri gibi... Nejat İşler dostum ise her birimizden ileri giderek Gümüşlükspor’un eli kolu, ana itici gücü oldu! Kusura bakmasınlar, sporu küçümseyen kimi entelektüeller, insanın beyni ve vücudu arasındaki koordinasyon ve akıl almaz işbirliği, bütünleşme, limitlerini aşma konusundaki mükemmeliyet arayışından pek bir şey anlamamışlar, daha doğrusu kendilerine bu fırsatı vermemişler. Bu satırları, bu önyargıyı taşıyan bazı arkadaşlar varsa, bunu aşmaları için yazıyorum. Futbol özellikle son yıllarda ırkçılıkla mücadelenin en gözle görülür merkezi haline geldi. Bu konuda FIFA ve UEFA ısrarlı ve ödünsüz tavırlarıyla çoğu zaman doğru hamleleri yaparak ırkçı anlayışları cezalandırdı. Evvelsi gece Başakşehir’in Paris’te oynadığı maçta Romen 4. hakemin Başakşehir yardımcı antrenörü, eski futbolcu Webo’ya karşı takındığı tavır ve kullandığı çirkin ifade, birden dünya futbolunun ana gündemi haline geliverdi. Bakın o hakem kendini nasıl savunmuş: Negru, Romence “siyah” demekmiş! Özrü kabahatinden büyük! İyi de bunlar o kelimenin, dünyadaki anlamını hiç duymamışlar mı? Bu yutulmaz! Ayrıca Demba Ba’nın dediği gibi beyaz bir futbolcudan söz ederken hakemler kendi aralarında “şu beyaz adam” diyorlar mı? Mümkün değil böyle bir savunma. Maçın ertesi güne ertelenme kararı ve PSG’nin de desteğiyle Başakşehirli futbolcuların sahaya çıkmayı reddetmeleri, alkışlanacak bir tavırdı. Şimdi bu vesileyle bütün dünyada ışıklar tekrar ırkçılığa çevrildi. Sporun dünyadaki insanları ve ülkeleri birleştirici özelliği tekrar yoğun şekilde gündeme gelmiş oldu. Dün gece oynanan maçta, Webo’nun kırmızı kartı iptal olarak saha kenarında yer alabilmesiyle hem Başakşehir’i hem UEFA’yı tebrik etmek lazım. Ülkemizde bazı istisnalar dışında spor sahalarında ırkçı söylemler pek kullanılmadı. Bildiğiniz gibi FETÖ, Türkiye’yi yok etmek üzere giriştiği saldırıda futbolu en elverişli ortam olarak gördü ve 3 Temmuz kumpası Fenerbahçe’ye karşı böyle başladı. Türkiye’de futbol, ırkçılık değil ama siyasi yobaz terör yapılanmasının bir parçası haline geldi. Futbolun başka hangi çirkin yapılanmaların hedefi haline gelebileceğini uzun uzun anlatıp sizi yormak istemem. Ama maalesef Türkiye’de 3 Temmuz’un üstünden 89 yıl geçtikten sonra futbola yakışmayan, benzer çetevari oluşumlar yeniden hortladı. Ali Palabıyık ismini burada korumaya pek imkân yok ama yazıyı negatif bir ifşaatlar dökümü haline getirmemek için diğer isimlerden “şimdilik” bahsetmeyelim. DenizlisporFenerbahçe maçında yaşanan olaylar, futbolun centilmen ruhundan uzak olmasının yanı sıra yenilmesini istedikleri takım aleyhine futbol kaidelerini kafalarına göre yeniden yazanyorumlayan tehlikeli bir anlayışın örgütlü işbirliklerine işaret ediyor. Sizi hiçbir detaya boğmadan şüphe götürmez bazı sonuçları söylemekle yetineyim: Hakem kötü niyetini, organize ve işbirlikçi yanlı tavrını o kadar belli etti ki futbolumuzun yeniden ağır bir dip saldırısı altında olduğunu ve müdahale edilmezse işin çığırından çıkacağını somut olarak anladık. VAR hakemlerinin de çelişkili kararlarıyla çifte standartlarını ayyuka çıkardıkları maalesef ortada. Futbol Federasyonu’nu, iş işten geçmeden sağduyu ile göreve davet ediyor, bu yaşananların hakemlerin yetersizliğinden mi yoksa daha tehlikeli işaretlerin baş göstermesinden mi kaynaklandığını acilen netleştirmelerini diliyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear