22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 14 EKİM 2020 ÇARŞAMBA gorus@cumhuriyet.com.tr OLAYLAR VE GÖRÜŞLER VAKA HASTA İKİLEMİNDE COVID19 SENDROMU Bakanlığın bilimsel açmazı PROF. DR. BEKIR S. KOCAZEYBEK CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESI TIBBI MIKROBIYOLOJI AD ÖĞRETIM ÜYESI T.C. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, 30 Eylül’de yaptığı rutin basın toplantısı sürecinin gazetecilerle soruyanıt kısmında aylardır Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve şahsımın da içinde olduğu birçok bilim insanları tarafından ileri sürülen “Türkiye’de Covid19 verileri gerçekten uzak, veriler eksik, toplam vaka sayısı daha yüksek ve Türk halkı kamuoyuna doğru bilgiler verilmiyor” görüşünü destekler şekilde ağzından baklayı çıkarmıştır. Enfeksiyon hastalıkları epidemiyolojisi ekseninde vaka (Türkçesi, olgu) ve hasta kavramlarının farklı niteliklerini kendince gazeteciler ve kamuoyunun gözü önünde öne çıkararak Covid19 pandemisinin ulusal ve küresel düzeyde toplum sağlığını direkt ilgilendiren bulaşıcılık kavramını anlamından ve bağlamından çıkarmış ve “ulusal çıkarlar” retoriğine oturtmuştur. Enfeksiyon hastalıkları/epidemiyoloji, patolojik anatomi ve immünoloji bilimlerinin öncü bilim insanları Dr. J. Snow, Dr. G. B. Morgagni ve Dr. E. Jenner’ı, mezarlarında adeta ters döndürmüştür. Neden mi? Özetle diyor ki “Her vaka hasta değildir, çünkü testi pozitif çıktığı halde hiç semptom (belirti) göstermeyen var. Ana omurga bulaşıcılık Büyük çoğunluğu bunlar oluşturuyor. Biz, 29 Temmuz’dan beri turkuvaz panoda vaka yerine hasta sayılarını veriyoruz...” Ayrıca itiraf niteliğinde “Semptom göstermeyen ve büyük çoğunluğu oluşturan insan topluluğuna da bunlar diyerek bunların salgın açısından önemi bulaştırıcı, yani taşıyıcı olmalarıdır” diye ekliyor. Öncelikle yüzyıllardır bilimsel çalışmalarla şekillenen salgın hastalıkları epidemiyolojisi neyi öngörmektedir? Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 1993 Temel Epidemiyoloji kitabına göre kısaca “Salgın hastalık etkeninin öncelikle tanısı konulur ve buna göre korunma ve kontrol yolları belirlenerek bulaşıcılık durdurulur” diyor. Yani enfeksiyöz, salgın hastalıklarda halk sağlığı yönünden ana omurga, bulaşıcılık kavramıdır. Nitekim 2020 Nobel FizGerçek sayılar ve başkaca coğrafik, demografik vb. veriler, şeffaf ve daha ayrıntılı olarak bakanlığın veri panosunda verilmediği sürece salgının stabil ve çıkış eğimli pikleri, gündelik hayatımızın bir parçası haline gelebilecektir ki bunu, bu toplum ne kadar sürdürebilir? yoloji ve Tıp Ödülü’ne layık görülen ve bir RNA virüsü olarak karaciğer kanserindeki rolü kesin olan Hepatit C virüsünün (HCV), (Covid19 etkeni de bir RNA virüsü) toplumda görülme sıklığı aynen Covid19 gibi yüzde 80’i asemptomatik, yüzde 20’si semptomatiktir. Tüm bu HCV pozitif olguların ortak paydası nedir? Başlıca kan ve kan ürünleriyle olmak üzere kişiden kişiye bulaştırıcı özellik göstermeleridir. HCV’li yüzde 80 oranındaki asemptomatik kişilerden kan ve kan ürünleri bulaşını göz ardı edebilir miyiz? Hayır. Yüzde 20 semptomatik kişilerin de bulaşını göz ardı edebilir miyiz? Buna da hayır. Yani yüzde 80 asemptomatik (Bakanın Covid19’da istatistiğe koymadığı yüzde 80 vaka gibi) kişiler de yüzde 20 semptomatik (Bakanın Covid19’da istatistiğe koyduğu yüzde 20 hasta gibi) kişiler de HCV vakasıdır ve bulaştırıcıdır. Bilim insanları, HCV’nin bulaşına karşı savaşta tüm bu vakalara karşı korunma ve tedavi stratejileri geliştirirler ve vakaların tümünü istatistiğe koyarak ancak başarılı olabileceklerini bilirler. Salgın hastalıklarla ilgili bu temel kavramlar bilinmesine karşın Covid19 sendromunun Aralık 2019’dan bu zamana kadar vardığı sonuç, tek bir ifadeyle toplumsal buhrandır. Bugün için küresel düzeyde varılan bu sonuca ilişkin ana sorun nedir? Covid19 etkeni SARSCoV2 virüsünün bir türlü durdurulamayan bulaşıcılığıdır. Covid19 sendromunda vakahasta ekseninde bulaşıcılık ilişkisinin literatür verileri doğrultusunda bir klinik mikrobiyolog olarak irdelemesini yaparsak: Vaka (olgu), hem enfeksiyon hastalığı (hastalıkla ilgili klinik belirti ve bulguları laboratuvar ile destekli bir ya da çok etken mikroorganizması var olan kişi) hem de enfeksiyonu (Bu kavram enfeksiyon hastalığı kavramından farklı olup var olan etken mikroorganizma ile ilgili mikrobiyolojik laboratuvar verileri serolojik ve moleküler testleri pozitif olabilen ancak klinik bulgu ve belirtileri olmayabilen kişi) olabilen kişileri tanımlamakta kullanılmaktadır. Taşıyıcılar dinamit gibi Bu her iki durum da tıbben klinikte bu kişi, bu etkenle ilgili gerek semptomatik gerekse asemptomatik olarak kesin vakadır. Onu vaka yapan niteliği etken virüsün yani SARSCoV2’nin bilimsel kabul gören tanı testiyle saptanmış olmasıdır. Buna karşın hasta kavramı ise Bakanın konuşmasında Covid19 hastası (hastaneye yatırılan, klinik bulgu ve belirtileri ile PCR testi pozitif olan kişilerdir) olarak kabul görüp turkuvaz panoya konulan kişilerdir. Bu kişilere karşın istatistiklere konulmayan ve vaka olarak tanımlanan kişilerin sayısının oldukça fazla olduğu ve şimdiki veri panosunda belirtilen daha az sayıdaki hasta sayısına göre yüksek olduğu öngörülmektedir. Hatta iddialara göre veri panosundaki hastalara göre 1015 kat fazla olduğu ileri sürülmektedir. Bu da bakanlığın veri panosundaki sayısal verilere bakılırsa çok doğaldır, üstelik 18 Haziran’da bakanlıkça açıklanan 153 bin kişiyi kapsayan “Toplumsal Taşıcıyılık ve Bağışıklık” çalışma raporuna göre toplumdaki taşıyıcılığın (hiçbir belirti göstermeyen ancak PCR testi pozitif olan kişiler) oranı binde 2.5 olarak verilmiş yani Türkiye nüfusuna göre 200 binin üzerinde yani o günün koşullarında aktif Covid19 vakası olan 28 binin 7.5 katı olduğu, WHO’nun öngörülerine göre ise bunun toplumlarda 510 katı olabileceği kabul edilmektedir. Ayrıca toplumda dinamit gibi dolaşan bu taşıyıcıları da hesaba katarsak ve bu iki faktöre (yüzde 80’lik istatistiğe konulmayanlar ve toplumdaki PCR/ pozitif olanlar) 3. faktör olarak da rutinde kullanılan tanı test yöntemi PCR’nin tanısal etkinliğinin ancak yüzde 60’larda olduğunu göz önüne de alırsak Covid olup testi negatif saptananlarla birlikte bugünlerde R0 (bulaştırıcılık katsayısı) değerinin 1’in oldukça üzerinde olduğu kanaatindeyim. Bu tablo karşısında gerek istatistiğine giren hastalar kadar, resmi istatistiğe dahil edilmeyen vakaların bilim çevrelerince kabul edilen bulaşıcılığın T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından “ulusal çıkarlar (Halkın sağlığından ve canından öte ne çıkar olabilir ki?)” yüzünden istatistiklere sokulmayıp yüzde 8085’lik bir orana sahip olup bulaştırıcılığı çok net olan bu riskli popülasyonun Covid19 sendromunun toplumda giderek yaygınlaşmasının ve yeni hayatlara mal olabileceği yönünde çok yüksek riski öngörmeyip sadece az sayıdaki hasta sayıları ile 1 Haziran’dan itibaren Türkiye yeni normalleşme sürecine sokulmuş ve toplumda rehavete girilmiştir. Şeffaflık zorunluluk Bakanlığın resmi verilerinde yeni hasta/ölüm sayıları 1500/60 civarında gösterilse de Türk toplumunda Covid19 bulaştırıcılığında eşit role sahip yüzde 80’lik asemptomatiklerle yüzde 20’lik semptomatiklerin gerçek sayıları ve başkaca coğrafik, demografik vb. verilerin şeffaf ve daha ayrıntılı olarak bakanlığın veri panosunda verilmediği sürece Covid19’un R0 değerini 1’in altına indirmek hayal olacaktır ve Türk toplumu önümüzdeki dönemde eğitimöğretim sürecinin yüz yüze dönüştürülmesi ve mevsimsel başka solunum yolu enfeksiyonlarının (Influenza vb. virüsler ve pnömokok gibi bakteriler) artacağı süreçte her bakımdan (sağlık, ekonomik, sosyal ve eğitimöğretim) iyi bir süreçte olmayacak ve salgının stabil ve çıkış eğimli pikleri gündelik hayatımızın bir parçası haline gelebilecektir ki bunu, bu toplum ne kadar sürdürebilir? Son sözüm de Bakanlık Bilim Kurulu’nun bazı üyelerine: Bakanlığın bu antibilimsel yaklaşımını “Bize haber verilmedi, haberimiz yoktu ve toplantılarda bu konuşulmadı” gibi ifadelerle geçiştiremezsiniz. Türk halkı, can ve geçim derdindeyken sizler, bu halka borçlu olduğunuzu lütfen unutmayın. Levent Kırca’sız 5. yıl İSMAIL ÖZCAN EĞITIMCI/YAZAR 12Ekim 2020; unutulmaz oyunlara, rollere, tiplemelere ve bunların arkasındaki senaryoların çoğuna imza atmış olan usta komedyen Levent Kırca’nın ölümünün 5. yılı. Levent Kırca, 12 Ekim 2015’te, 67 yaşında vefat etmiş, 13 Ekim 2015’te bu dünyadan uğurlanmıştı. Levent Kırca, ruhsal ve bedensel olarak oyun ve komedi yeteneğiyle doğmuş bir sanatçıydı. Alanında doğal yetenek söz konusu olduğunda çok az sanatçı onun kadar şansa sahip olmuştur. Oyunculuk alanında aldığı eğitim, sonradan edindiği bilgi, birikim ve deneyim, doğuştan sahip olduğu bu üstün yeteneği kolayca zirvelere taşımıştır. Levent Kırca, her rolün, her tiplemenin hakkını hiç zorlanmadan, hiçbir yapmacığa başvurmadan verebiliyordu. Aynı rolü, aynı tiplemeyi onlarca defa tekrarlasa seyirci yine bıkmıyordu. Jestleri, mimikleri de aynı doğallığı içeriyor; hemen herkesin kahkahasına, tebessümüne ve sempatisine yol açabiliyordu. Son derece başarılı esprileriyle kolayca güldürdüğü kadar düşündürmeyi; toplumsal sorunları, çarpıklıkları enine boyuna kurcalamayı da başarıyordu. Ürettikleriyle yaşıyor Levent Kırca, kendisi de bir ferdi olduğu Türk toplumunun nabzını tutmakta, o nabza en uygun mesajları vermekte büyük bir ustalığa sahipti. Toplumla arasında iyi bir sinerji oluşturmuştu. Hangi tarzın, hangi davranışın, hangi sözün, hangi tiplemenin bu toplumun zevkini okşayacağının çok iyi bilincindeydi. Levent Kırca, kestirmeden bir ifadeyle mizahın, komedinin gurusuydu. Onun sunduğu her türlü komedi unsurunun bu toplumda karşılığı bulunuyor ve mesajları da kolayca algılanıyordu. O, bedensel olarak aramızdan ayrılmış olmasına rağmen komedi adına yaşarken ürettiği eserler, yapımlar, çok uzun yıllar bu toplumu güldürmeye ve ders vermeye devam edecektir. Levent Kırca, mesleğinin doruklarına tırmanırken kimsenin himmetine, desteğine, kayırmasına yaslanma ihtiyacı duymamış sanatçıların da önde geleniydi. Bizim gibi muhafazakârlıkla çağdaşlık arasında bocalama evresindeki toplumlarda böyle bir ayrıcalık da asla yabana atılmamalıdır. Çünkü böyle toplumlarda bir yerlere ulaşmada eşdost ilişkilerinin daima rolü olmuştur. Levent Kırca, böyle bir eksiklikten, yumuşak karından da uzaktı. Acınaklı durum Türk televizyonlarında 21 yıl süreyle izleyiciyi ekran başına mıhlamış olan, insanımızın duyarlılıklarına damardan dokunan “Olacak O Kadar” programı alanında bir başyapıttır ve öznesini tek başına ebedi kılmak için yeterlidir. Levent Kırca’nın 2012’de “Önüm Arkam Sağım Solum Dönek” adlı bir kitabı yayımlanmıştı. Adı geçen kitabıyla o günlerde epey yankı yaratmış ve gündem oluşturmuştu. Çünkü söz konusu kitapta bir sanatçı olarak toplum sorunlarıyla ilgili politik görüş ve düşünceler ifade ediyor, açık bir muhalefet ortaya koyuyordu. Bunu yaparken de oyunlarında olduğu gibi uçlarda dolaşmıyor, sınırları zorlamıyordu. Ama bu kadarı bile yönetenler katında hoşgörüyle karşılanmıyordu. Çünkü bizde çoğu zaman ülkeyi yönetenler siyasal muhalefetin eleştirilerine olduğu kadar aydınların, sanatçıların düşünce ve sanat planındaki eleştirilerine de tahammülsüz oluyorlar. Levent Kırca, son senelerinde ve ölümünden önceki son günlerinde işte gayet doğal ve dozundaki bu muhalifliği ve eleştirelliği yüzünden iktidar sahiplerinin kendisine çıkardıkları zorluklardan, ayrımcılıktan, devlet yardımlarının kesilmesinden şikâyet etmişti. Bu sebeple borç içinde ölmüştü. Gelişmiş ülkelerde onun kalitesindeki sanatçılar refah içinde yaşar ve ölür. Türkiye’de ise birçok büyük sanatçı, yazar, çizer sıkıntı içinde yaşıyor ve borç içinde ölüyor. Bu, kültür ve sanat hayatımız için çok acıklı bir durumdur! ’e varan 6DYD÷ÔQE\NXVWDVÔNDONÔQPDQÔQGDH÷VL] PLPDUÔRODFDNWÔ ³.HPDOLVW(NRQRPL0RGHOL´$WDWUN G|QHPLHNRQRPLSROLWLNDVÔQÔDQODWÔUNHQ D\QÔ]DPDQGDLoLQGHEXOXQGXôXPX] NDUDQOÔôDGDJoOELUÔ÷ÔNWXWX\RU .XUWXOX÷\ROXQXWQHOLQXFXQXoÔNÔ÷Ô J|VWHUL\RU 30 TL 18 TL %H\D]ıSHN*LEL<DôGÔ.DU \ÔOGDQVHoLOPL÷÷LLULQGHQROX÷X\RU /LULN(SLN.L÷LVHO7RSOXPVDO÷LLUOHU $WDRO%HKUDPRôOX QXQGQ\DGLOOHULQH oHYULOPL÷XOXVODUDUDVÔ|GOOHUDOPÔ÷ ÷LLUOHULQGHQELUVHoNLGLUEXNLWDS +HPELU÷LLUVHoNLVLKHPGH÷LLUGLOLQGHELU 7UNL\H|\NV 25 TL 15TL gQHU<DôFÔ³.LU´GH$ôXVWRV XQGD ED÷OD\ÔS$ôXVWRV XQGDELWHQEH÷ \ÔOOÔNELUVHYGD\DDUD\Ô÷D\|QHOWL\RU Ô÷ÔNODUÔQÔ $PDV\D GDQ6DUÔNDPÔ÷PXKDUHEHOHULQH 6LELU\DWXWVDNOÔôÔQGDQ.XYD\Ô0LOOL\H \H J|WU\RURNXUX $QDGROX¶QXQLQVDQJHUoHôL\OH\NO WHPHOOHULQLJ|U\RUX] 40 TL 24 TL %\NDOWVWROX÷ODUÔQGHYULPOHULQ NDU÷ÔGHYULPOHULQLV\DQODUÔQ LKDQHWOHULQ\D÷DQGÔôÔKDULWDODUÔQ\HQLGHQ oL]LOGLôL]DPDQODUGDQNLWOHOHULQ LoLQGHQVHoLOHQWLSOH÷WLULOHQ NDUDNWHUOHUL\OH\HU\HUIDQWDVWLN E\OJHUoHNOLNELoLPLQGHLURQL\HGH ED÷YXUDUDNKDONGLOLQL\D]ÔQVDO oHUoHYHLoLQGHVXQX\RU 35 TL 21 TL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear