14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: ALPER IZBUL TASARIM: ILKNUR FILIZ 530 OCAK 2020 PERŞEMBE Soruşturma bile yok!31 Mart seçimlerinde AKP’nin engelli vatandaşlara ilişkin verilere ulaşması tartışma yaratmıştı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 31 Mart seçimlerinin ardından İstanbul seçiminin de AKP tarafından bavullar eşliğinde YSK’ye İstanbul seçimlerinin iptaline ilişkin sunulan itiraz iptali için AKP’nin Yüksek Se dilekçesinde, özel nitelikli kişi çim Kurulu’na (YSK) sunduğu vatandaşların kişisel sağlık ve MAHMUT LICALI sel veri statüsünde olan verilerin yer aldığını anımsattı. Özel, bir si rileriyle ilgili “Bakanlığımız ta yasi partinin yasaya aykırı olarak rafından veri paylaşılmamıştır” açık devlet hastanesi raporlarına eriştiği ve lamasını yaparken, söz konusu olay kişisel sağlık verilerini elde ettiğinin la ilgili herhangi bir idari soruştur açığa çıktığını, bu verilerin nasıl elde ma bile açılmadığı belirlendi. CHP edildiğini ve bu konuya ilişkin bir ida Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Sağlık ri soruşturma başlatılıp başlatılmadığı Bakanlığı’nın, kişisel sağlık verilerinin nı sormuştu. bir siyasi partinin erişimine açılması Sağlık Bakanı Koca, önergeye verdi na ilişkin idari soruşturma dahi açma ği yanıtta; “Bakanlığımızca kişisel veri ması endişe vericidir” diye konuştu. veya kişisel sağlık verisi olarak değer CHP’li Özel, Sağlık Bakanı Koca’nın lendirilebilecek hiçbir veri siyasi parti yanıtlaması istemiyle verdiği soru ler ile paylaşılmamıştır. Bakanlığımız önergesinde, 16 Nisan 2019 tarihin tarafından herhangi bir siyasi partiyle kişisel veri paylaşılmamıştır” ifadesini kullandı. Bakan Koca, bu konuyla ilgili bir soruşturma olup olmadığı konusunda ise başka bir konuyla ilgili bir personel hakkında soruşturma yürütüldüğünü bildirdi. Başka bir deyişle AKP’ye sağlık verilerinin paylaşılmasıyla ilgili bir soruşturma açılmadığı ortaya çıktı.  Yasaya göre yasak Bakan Koca’nın verdiği yanıtı değerlendiren CHP’li Özel, özel nitelikli kişisel verilere ilgilinin açık rızası olmaksızın erişilmesinin yasaya göre yasak olduğunu, sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verilere ise yalnızca kamu sağlığının korunması, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi gibi durum larda rıza olmadan erişilebileceğini anımsattı.  Özel, “Devlet hastanesi raporlarını da içeren kişisel sağlık verilerinin toplanması, temin edilmesi ve dilekçeyi hazırlayan siyasi partiye verilmesi, anayasa ve kanuna açıkça aykırıdır” diye konuştu. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuyla ilgili idari bir soruşturma dahi açmamasının endişe verici olduğunu kaydeden Özel, “Bu verilerin paylaşılmasını bakanlık yapmadıysa kimin yaptığı, bu sağlık verilerinin AKP’ye nasıl verildiği konusunun açığa çıkarılması gerektiği ortadadır. Bu açığa çıkmazsa vatandaşlarımızın hiçbir kişisel verisi güvence altında değil demektir” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA Yasa teklifi ile bekçilere tanınmak istenen yetkiye muhalefetin gösterdiği tepki kısmi sonuç verdi ‘Sıvazlama’da geri adım SELDA GÜNEYSU AKP, çarşı ve mahalle bekçilerinin, durdurduğu kişinin üzerini “yoklama ve sıvazlama” yoluyla arayabilmesini öngören yasa teklifinde “kısmi geri adım” attı. Teklif, bekçilere kimlik sorma, üst arama ile silah ve zor kullanma yetkisi tanıyarak komisyondan geçti. Çarşı ve mahalle bekçilerine “kimlik sorma” yetkisi veren yasa teklifinin TBMM İçişleri Komisyonu’ndaki görüşmelerinde, muhalefet ile iktidar arasında “sıvazlama” tartışması çıkmıştı. CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, teklifle, “bekçilerin, durdurma sırasında kontrol amaçlı yoklama ve sıvazlama işlemi yapabileceğine” dikkat çekerek, “Ne demek bu sıvazlama? Gece ders çalışan bir genç kızımız, çıktı evine gidiyor. Bekçi çevirecek. ‘Gel bakalım’ diyecek, sıvazlayacak. Olur mu böyle bir şey? 70’i kadın, 21 bin 318 bekçi var. Nasıl olacak bu iş? Sıvazlamayı nasıl yapacaklar, merak ediyorum. Beton sıvazlama gibi mi, sırt sıvazlama gibi mi? ‘Giysilerini çıkarmadan’, onu da çıkarsın bari. Komedi, kabul edilir tarafı yok. Bunun düzeltilmesi gerekiyor” dedi. İYİ Parti Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu ise “Hanımınızla bir yere gidiyorsunuz, sizi durduruyorlar, orada kadın bekçi yok. Hanımefendiyi nasıl sıvazlayacak? Buna açıklık getirilmesi gerekir” tepkisini gösterdi. İtirazlar üzerine “Yoklama ve sıvazlama, durdurma sırasında, bekçinin kontrol amaçlı yapabileceği işlemlerdendir” ifadesi, AKP ve MHP’nin önergesiyle tekliften çıkarıldı. Bekçilerin durdurduğu kişi üzerinde veya aracında “el ile dıştan kontrol yapabilmesine” yönelik ifade ise korundu. Tartışmaların ardından teklif bekçilere kimlik sorma, üst arama ile silah ve zor kullanma yetkisi tanıyarak komisyondan geçti. l ANKARA MHP’Lİ ERBAA BELEDİYESİ Makam aracı tartışma yarattı Tokat’ın Erbaa Belediyesi’nin MHP’li Başkanı Ertuğrul Karagöl, yaklaşık 450 bin TL değerindeki yeni makam aracı için kurban kesti. Karagöl, tepkiler üzerine makam aracını bir iş insanının hibe ettiğini söylerken yurttaşlar ise hibenin ne amaçla yapıldığını sordu. 31 Mart seçimlerinden sonra Tokat’ın Erbaa ilçe belediyesini AKP’li Hüseyin Yıldırım’dan 111 milyon 397 bin 766 lira borçla devralan MHP’li Ertuğrul Karagöl, sık sık tasarruf açıklamaları yaparken, kendisi için alınan yaklaşık 450 bin TL değerindeki yeni makam aracıyla gündeme geldi. Araç için kurban kesen Karagöl tepkiler üzerine belediyenin sosyal medya hesabından açıklama yaparak “Niyet hayır, akıbet hayır... Erbaa Belediyemize hayırsever bir iş insanı tarafından hibe edilen aracımızın kurbanını kestik. Ne kadar doğru bir yolda ilerlediğimizi göstermesi sebebi ile bu güzel hayra vesile olan iş insanımıza Erbaalılar adına teşekkür ederiz. Allah razı olsun” dedi. Ertuğrul Karagöl’ün sosyal medyadan açıklamasına da tepkiler devam etti. Çok sayıda yurttaş Karagöl’e sosyal medyadan, “Borç bitti mi? Kendi arabandan sıkıldın mı?, Kim tarafından hangi sebeple hibe edildi, onu da açıklasanız daha güzel olurdu” diye sordu. l İç Politika IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na para aktarmışlar Elazığ’daki 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından eleştirilerin odağı haline gelen Kızılay’da yeni bir skandal ortaya çıktı. Kızılay’ın, 7 milyon 925 bin doları adı cinsel istismar skandalları ile gündeme gelen Ensar Vakfı’na aktardığı belirtildi. Gazzetta9.com’dan Celal Eren Çelik’in haberine göre Başkentgaz tarafından Kızılay’a 2017 yılında 8 milyon dolar bağış yapıldı. Dönemin Başkentgaz Genel Müdür Vekili Asım Yüksel ve Başkentgaz Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun imzası ile gönderilen yazıda 75 bin dolar’ın Kızılay faaliyetlerinde kullanılmasına, geriye kalan 7 milyon 925 bin dolar’ın ise Kızılay ile Ensar Vakfı arasında yapılacak protokol kapsamında yurt inşaatında kullanılmasına muvafakat ettiğimizi... Belirtilen tutarın (7 milyon 925 bin dolar) Ensar Vakfı’na aktarılması ve yurt inşaatı sürecine ilişkin olarak derneğinizin hukuki, mali ve idari hiçbir sorumluluğunun olmayacağını kabul ve taahhüt ederiz” denildi. Kızılay tarafından Çelik’e gönderilen yazıda ise, “Haberde adı geçen hayırsever firma, Kızılay’a bağışta bulunmuş ve öğrenci yurdu yapılmak üzere habere konu olan miktarın vakfa aktarılmasını istemiştir. Kızılay bu şartı bağışçının istekleri doğrultusunda yerine getirmiştir” ifadelerine yer verildi. Vergiden düşülüyor Çelik ise yaptığı açıklamada son yapılan düzenlemeyle Kızılay’a yapılan bağışların tamamen vergiden düştüğünü belirterek, “AKP’ye yakınlığı ile bilinen Torunlar GYO’nun satın aldığı Başkentgaz 8 milyon TL’yi önce Kızılay’a yatırarak vergiden düşüyor. Arkasından ise paranın Kızılay’ın hesabında 75 bin doları kalacak şekilde 7 milyon 925 bin dolar tutarındaki kısmınının Kızılay hesabından asıl amaçlanan yere yani Ensar Vakfı’na aktarılması için muvafakat vermiş oluyor. Böylece hem Başkentgaz’ın sahibi Torunlar GYO 8 milyon dolar ver giden düşüyor hem de Ensar Vakfı’na mali kaynak aktarımı sağlanmış oluyor. Paranın ilk olarak aktarıldığı Kızılay’ın tüzüğündeki tanımlanan görev ve sorumluluk alanlarında ‘Cami, yurt yaptırmak’ gibi bir görev tanımlaması bulunmuyor. Bu nedenle belgeden Ensar Vakfı ile Kızılay arasında yapıldığı anlaşılan ‘Yurt yaptırma’ protokolü Kızılay’ın görev ve sorumluluk alanı dışında kalıyor” dedi. Kınık bağışı doğruladı Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na bağış yapıldığını doğruladı. Televizyonda konuşan Kınık, “Başkent Gaz, Kızılay’ın daimi bağışçısı. Bazı kurumlar diyebilirler ki, ‘Ben bu yardımı sana yapmak istiyorum. Bu yardımla bir eğitim kurumu yapılacak. Lütfen buradaki süreci bana raporla.’” dedi. Kınık, bağışın Kızılay üzerinden yapılarak “vergi kaçırıldığı” iddialarına “Vergi kaçırmak ayrı, vergiden kaçmak ayrı” dedi. l İç Politika Rusya ve Türkiye iş yükünün yüzde 40’ını geçiyor Türkiye AİHM’ye başvurularda 2. sırada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2019 istatistikleri Strasbourg’da açıklandı. İstatistiklere göre Rusya’ya karşı başvurular ilk sırada yer alırken, Türkiye 9 bin 250 başvuru ile 2. sırada yer aldı. DW’nin haberine göre, Rusya’ya karşı dava başvuruları AİHM’nin iş yükünün yüzde 25.2’sini, Türkiye’ye karşı başvurular yüzde 15.5’ini, Ukrayna’ya karşı olanlar ise yüzde 14.8’ini oluştururken, üç ülkeye karşı dava başvuruları Strasbourg’daki mahkemenin toplam iş yükünün yüzde 55’ini geçiyor. Türkiye’yle ilgili ihlal kararlarının çoğunluğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğü maddesi temelinde verildi. Türkiye, ifade özgürlüğü maddesi temelinde AİHM önünde en fazla mahkumiyet alan ülke konumunda. İfade özgürlüğü ihlali... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından 2019’da açıklanan 68 ifade özgürlüğü ihlali kararının 35’i Türkiye’ye karşı açılmış davalarda verildi. Türkiye’yi bu alanda 19 ihlal kararıyla Rusya’nın izlediği belirtildi. Türkiye toplam 7 bin 100 başvuruyla 2018’i Rusya, Romanya ve Ukrayna’nın ardından, AİHM önünde hakkında en fazla dava başvurusu olan 4’üncü ülke olarak tamamlamıştı. l Haber Merkezi CHP İSVİÇRE BİRLİĞİ: Yurtdışından da vekil seçilebilsin CHP İsviçre Birliği Başkanı Nadir Köklü, yurtdışında yaşayan seçmenlerin temsiliyeti için seçim bölgesi oluşturulmasını ve bu seçmenlerin kendi içlerinden milletvekili çıkarmasının sağlanması amacıyla harekete geçilmesini istedi. Avrupa’da 5 milyon 600 bin civarında Türkün yaşadığını belirten Nadir Köklü, “Avrupa’daki nüfustan 3 milyon 47 bini seçmen durumunda. İstanbul ve Ankara’dan sonra İzmir’le birlikte en önemli 3. seçim bölgesini oluşturuyor. Ancak yurtdışı seçim bölgesi olmadığı için bu seçmenler milletvekili çıkaramıyorlar ve oyları Türkiye geneline dağıtılıyor. Birçok seçmen ‘Nasılsa bir şey değişmeyecek’ düşüncesiyle oy vermemeyi tercih ediyor ve seçime katılım oranları da Türkiye ortalamasının oldukça altında kalıyor” diye konuştu. l İç Politika İstanbul yıkılırsa Türkiye yıkılır! Beş gün geçti, 41 yurttaşımızı depremde değil, yıkılan binaların altında kaybettik, yüzlerce can, ahırlarda öldü gitti. Binlerce kişi evsiz barksız, parasız kaldı. Deprem, sadece yeri sarsmadı, bizi de sarstı, kendimize getirdi, boş lafla peynir gemisi yürütmekten vazgeçip yaklaşmakta olan İstanbul depremi için ne yapacaksak yapmalıyız! Gerçekten artık şu lafları duymak istemiyorum: “Gün, birlik günüdür. Zor bir süreç. Yine bir imtihanla karşı karşıyayız. Bu afetler büyük imtihanlardır, biz Müslüman olmanın, teslimiyetin en güzel örneklerini verdik. Sanat dünyası tek yürek. Yanındayız Elazığ. Yaralar sarılacak. Millet olarak seferberiz! Devlet millet el ele. Kimseyi aç ve açıkta bırakmayacağız! Devlet deprem bölgesine Hızır gibi yetişti. Kurtarma çalışmaları destan yazdı!” Boş laf, boş! Benim gözümün önünde bir video var, ne yapmam gerektiğini düşündüren: yarısı yıkılmış bir binaya, o binadan canını zor kurtarıp dışarı fırladığını unutmuş gibi, bir yaşlı amca, girmiş, mal canın yongası, birkaç parça eşyasını bir battaniyeye sarmış, camdan aşağı sarkıtıyor. Sonra ne mi olmuş? İçeriden eşyalarını toplamaya gelmiş olanların yarattığı enerjiye bile dayanamayan bina sallanmaya başlayınca apar topar boşaltılıp ekipler tarafından yıkılmış! İçinde kurtarılamamış eşyalarla birlikte! Düşünüyorum, aynı şey başımıza gelseydi ne yapardık? Yalınayak başıkabak kaçtık, çıkmayı başardık, canımızı kurtardık diyelim. Evin yarısı yıkılmış, yarısı yan yatmış, ama orada duruyor. Cebimizde beş kuruş yok. Evde, düğünde takılmış birkaç bilezik, altın; kıyıda köşede para, evin tapusu, rahmetli annemin birkaç fotoğrafı, dizüstü bilgisayar var! Gözünü karartıp da girip almayacak olanınız var mı? Ben de kesin girer ve kaçmayı akıl bile edememiş iki kedimi kucaklar, hiç olmazsa bilgisayarı, cep telefonunu, pasaportumu almaya kalkardım, kesin! Şimdi herkes birbirini dürtüklüyor, deprem çantası yaptın mı? Yaptım. İçinde düdük, su, el feneri, kurabiye var. Deprem oldu, ev başıma yıkıldı, bir kolonun altındayım, deprem çantam ise kapının orada. Kim gidip alacak? Şaka mısınız siz? Ne işe yarar? Ama ille de hazırlayacaksanız, cep telefonu ve para, bir iki aile yadigârı mücevheri koymakta yarar var. Arkadaşlar diyor ki, olur, hırsız da gelip rahatça alsın! Devlet ne yapıyor? Bunların hepsi boş laf. Hatta yıllardır yaptırdığım DASK bile boşmuş! Birkaç kişinin evi yıkılmış, beş kuruş ödememişler, bir bahane bulup. Tıpkı deprem için diye topladıkları vergilerle seçim yatırımı yaptıkları gibi DASK’ı da yiyorlardır. İçişleri Bakanı Soylu, İstanbul’a 7.5 şiddetinde depremin yolda olduğunu resmi olarak açıkladı. 40 bin binanın yıkılması demek bu. Her binanın başına 40 kişilik kurtarma ekibi lazım, en alttakini çıkarmak için bir milyona yakın ekip nerede? Kurtardın, hangi hastaneye, hangi yoldan götüreceksin, ne hastane kalır ne yol! Ne doktor kalır ne cihaz. İstanbul depreminde ölen kurtulur, kalan sürünür. Şehir içinde savaşlar çıkar, sokakta kalan insanlar, sağlam evlere girer zorla, dükkânları yağmalar! Bütün bu similasyonları yapıyor mu devlet? Beş tane bina yıkılınca şov yapması kolay, “ALGI GAYET İYİ”. İstanbul yıkılırsa Türkiye yıkılır. Ama sen Kanal İstanbul derdindesin hâlâ. Siyaset yapacak ya. Para mara vermem! Ben bir umut, İstanbul depremi mutlaka olacak ama ben görmem diyordum. Bütün fayların harekete geçmiş olması sonun yaklaştığını gösteriyor. Biz yurttaş olarak ne yapabiliriz? Ne Kızılay’a ne Acun’un kampanyasına, beş kuruş yardım yapmam! Yeterince sömürüldük. Bugüne kadar toplanan paraların ne yapıldığını açıklasınlar önce. Kişisel olarak ne yapabiliriz? Yaşadığınız binaların sağlamlığını ölçtürün. Bir de deprem olduğunda ne yapacağınıza ilişkin bir tatbikat yapın. Donup kalıyoruz genelde. Sallanmaya mı başladık? Kapıya mı koşacağız, merdivenlerden yukarı mı çıkacağız, aşağı inmek değil, çıkmak gerekiyor, provasını yapın. Yere yatıp cenin pozisyonu mu alacağız, bunun için en uygun yer neresi, hiç olmazsa bunları belirleyebiliriz. Ya çıkınca? En yakın deprem toplanma alanı nerede? Yok! Şimdi okuyordum, 1509’daki İstanbul depreminde sular Galata Kulesi’ne kadar çıkmış. Olta alayım bari, pencereden balık tutarım! Sen bizi koru Allah’ım, başka koruyan yok anlaşıldı! HDP’liler hakkında fezleke HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli hakkında düzenlenen fezlekeler Meclis’e gönderildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu’na gönderilen fezlekelerden 4’ü Temelli, 1’i ise Buldan hakkında olurken, diğer fezlekeler ise HDP’li milletvekilleri Berdan Öztürk, Remziye Tosun, Semra Güzel, Musa Farisoğulları hakkında oldu. l İç Politika
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear