Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 8 EYLÜL 2019 PAZAR EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER Esrarengiz ziyaretSavcı, cezaevi müdürü ve Erdoğan’ın avukatı üçgeninde cezaevinde şüpheli buluşma 4 Antalya Başsavcı Vekili Gürkan Kütük ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Köhle, yanında iki kadın ve bir erkekle Antalya L Tipi Cezaevi’ne “kayıt dışı” girerek, FETÖ hükümlüsü Yüksel Uğurlu ile görüştü... 4 Özel görüşme için göz retina okuma sistemi kapatıldı... Ziyarete ilişkin soruşturma yürüten savcılık, usulsüz girişi tespit etti ancak rüşvet iddiasına ilişkin delil bulunamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi... Antalya L Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda FETÖ hükümlüsü olduğu iddia edilen Yüksel Uğurlu’ya soru işareti yaratan “kayıt dışı” bir ziyaret gerçekleştirildiği orta ya çıktı. Antalya Başsavcı Vekili Gür kan Kütük, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatı Ahmet Kürşat Köh le, yanlarında iki kadın ve bir erkekle birlikte, 3 Ekim 2018’de, cezaevine “kayıt dışı” girdi. Cezaevine giriş Alican uludağ lerde turnikelerden geçilirken, göz retina okuma sistemi kapatıldı. Erdoğan’ın avukatının da olduğu 6 kişi, koğuşun dan getirtilen Yüksel Uğurlu ile özel bir odada, 37 dakikalık bir görüşme ger çekleştirdi. Cezaevi müdürü, görüşme nin, babası ölen Yüksel Uğurlu’ya baş sağlığı dilemek için yapıldığını iddia et ti. Ancak savcılık, Uğurlu’nun baba sının ziyaretten 6 gün sonra öldüğü nü tespit etti. Ziyaret için rüşvet alın dığı iddialarını soruşturan savcılık, de lil olmadığı gerekçesiyle dosyayı kapat tı. Takipsizlik kararında, ziyaretin kayıt dışı gerçekleşmesinin usulsüz olduğu vurgulandı; konunun idari yönden so ruşturulması gerektiği belirtildi. Cumhuriyet’in ulaştığı Antalya Başsavcılığı’nın soruşturma dosyası na göre, 3 Ekim 2018 tarihinde, An talya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Gür kan Kütük, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlarından Ahmet Kürşat Köh le ile birlikte Antalya L Tipi Kapalı İn faz Kurumu’na geldi. Bu isimlerin ya nında kimliği tespit edilemeyen iki ka dın ile bir erkek şahıs daha yer aldı. Ce zaevine girişte herhangi bir giriş kayıt ları oluşturulmayan bu kişilerin göz re tina kaydı da alınmadı. Savcı, avukat ve yanındakiler, içeri girmeden önce turni kelerden rahatça geçmesi için göz reti na kaydı sistemi kapatıldı. İçeriye giriş yapan 5 kişi, cezaevi müdürü Tuncay Avanaş’ın odasında çay içtikten sonra hep birlikte hazır kuvvet odasına geçti. Gürkan Kütük’ün talimatıyla bu odaya “kahverengi ayakkabı, krem pantolon ve beyaz gömlek” giyen hükümlü Yük sel Uğurlu getirildi. Odada 11.4912.26 saatleri arasında, 37 dakikalık bir gö rüşme yapıldı. Kurum müdürü: Uğurlu’yu savcı çağırdı İhbar üzerine Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, kurum müdürünün de arasında bulunduğu şüpheliler hakkında “rüşvet almak/vermek, görevi kötüye kullanmak” suçlarından soruşturma başlattı. Şüpheli olarak ifadesi alınan müdür Tuncay Avanaş, savcı Gürkan Kütük’ün yanında misafirleri olduğu halde o tarihte cezaevine geldiğini, odasında çay ikram ettiklerini belirterek, yaşananları şöyle anlattı: “Başsavcı vekilinin misafirleri olduğu için göz Savcılık takipsizlik verdi Memur Suçları Soruşturma Savcısı Ethem Erdoğdu, soruşturma sonucunda 27 Temmuz’da kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Rüşvet iddialarıyla ilgili delil olmadığı belirtilen takipsizlik kararında, “Cezaevi kurum müdürü olarak görev yapan Tuncay Avanaş’ın kurumda hükümlü ve tutuklu olan ve maddi durumu iyi olan bazı kişilerden hediye aldığı şeklindeki iddiaların soyut, mesnetsiz ve dedikodudan ibaret olduğu, hediye veya başka bir şey alındığına dair herhangi bir delil elde edilemediği” belirtildi. ‘İdari soruşturma açılsın’ Kararın bir örneğinin disiplin soruşturması yönünden Antalya Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı’na gönderilmesine karar veren savcılık, şu değerlendirmeyi yaptı: “Şüpheli Tuncay Avanaş’ın 3 Ekim 2018 tarihinde kuruma iki kadın iki erkek ve bir savcı ile bir müdürün usulsüz girişi ile ilgili olarak cezaevi yazışmalarından ve şüphelinin savunmasından da anlaşılacağı üzere cezaevinden sorumlu Başsavcı Vekili Gürkan Kütük’ün cezaevine ziyaret amacı ile geldiği, yanında iki bayan ve iki erkek şahsın olduğu, başsavcı vekili olması sebebi ile göz retina okuma işlemlerinin devre dışı bırakıldığı, burada kurum müdürü olan Tuncay Avanaş’ın eyleminin idari soruşturmaya konu olabilecek nitelikte olduğu anlaşılmıştır.” Erdoğan ve Tamince’nin avukatı Köhle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Antalya’daki davalarını takip eden avukat Ahmet Kürşat Köhle, aynı zamanda işadamı Fettah Tamince’nin avukatlığını da yapıyordu. Tamince hakkında takipsizlikle biten Antalya’daki FETÖ dosyasının avukatlığını da Köhle üstlenmişti. turnikesini devre dışı bıraktık, turnikeleri açarak içeri aldık. Çay içtikten sonra Gürkan Kütük, ‘Odaya geçelim’ dedi. Yanında olan diğer şahısların kim ve ne olduklarını soramadım. Misafirleri ile hazır kuvvet odasının bulunduğu yere birlikte gittik. O sırada Gürkan Kütük, ‘Babası rahmetli olan Yüksel Uğurlu Bey’i getirin’ dedi. Memurlar getirdi. Başsavcı Vekili ve yanında bulunan şahıslar başsağlığı diledi. Gürkan Kütük dışarı çıkınca ben de odadan, arkasından, çıktım. Birkaç dakika kalanlar, içeride oturdu. Tam olarak kaç dakika oturduklarını bilmiyorum. Sonra da kurumdan ayrıldı. Bayanların ne maksatla geldiklerini bilmiyorum.” Hükümlü: Dosyamla ilgili Soruşturma kapsamında hükümlü Yüksel Uğurlu’nun tanık olarak ifadesi alındı. Ziyarete gelen iki kadının kız kardeşi, erkeğin ise kız kardeşinin eşi olduğunu öne süren Uğurlu, o gün açık görüşünün olduğunu iddia etti. Uğurlu, Savcılığın ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında rüşvet iddialarıyla ilgili delil olmadığı belirtildi. “Avukat Kürşat Ahmet Bey, Savcı Bey ve Müdür Bey ile cezaevi ile ilgili konular ve dosyam ile ilgili konularda konuştuk. Bana vasi tayin edilmemişti. Kardeşlerimle vasi tayin edilmesi hususunu görüştüm. Ayrıca babamın vefatı dolayısıyla Başsavcı Bey, Müdür Bey ve odada bulunan diğer kişiler başsağlığı dileklerini ilettiler” dedi. Başsağlığı yalan çıktı Ancak soruşturma savcısının Uğurlu’nun babasının ölüm kayıtlarını getirmesiyle “Babam öldü, başsağlığı için geldiler” iddiasının yalan olduğu anlaşıldı. Dosyaya giren nüfus kayıtlarına göre, Yüksel Uğurlu’nun babası bu ziyaretten 6 gün sonra, yani 9 Ekim 2018’de, yaşamını yitirdi. Cezaevi idaresinin savcılığa gönderdiği yazıda da Uğurlu’nun Ekim 2018 ayında hiç açık görüşünün bulunmadığı belirtildi. Cezaevi doğruladı Savcılığın soruşturması kapsamında Antalya L Tipi Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü, 1 Mart 2019’da, olaya ve cezaevine giriş kurallarına ilişkin bilgi verdi. Yazıda, “Kurumumuzda genel işleyiş, kuruma gelen hükümlü tutuklu yakınları, avukat, noter veya savcılık izni ile ziyarete gelen kişilerin, ilgili belge veya nüfus cüzdanını ibraz etmesi koşuluyla kurumumuz ziyaret kabul biriminde göz retina kaydı yapılıp, kayıt oluşturularak kuruma girişi sağlanmaktadır. Olay tarihindeki Başsavcı Vekili Gürhan Kütük ve yanındaki şahısların kuruma girişleri esnasında, herhangi bir göz retina kaydı oluşturulmadığından, sistem merkez kamera kontrol biriminde görevli infaz ve koruma memuru M.Ş. tarafından devre dışı bırakıldı” denildi. Siber, tanıyamadı! Savcılık, kayıt dışı giriş görüntülerini Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gönderdi. Müdürlük, 21 Şubat’ta verdiği yanıtta, cezaevine giriş çıkış yapan şahısların kamera açısının net olmamasından ve şahısların tanınmamasından dolayı kimlik bilgilerine ulaşılamadığını bildirdi. Görüntüler silinmiş Savcılık ayrıca, cezaevinde 3 7 Ekim 2018 tarihlerine ait usulsüz şekilde giriş çıkış yapan şahısların bulunup bulunmadığına ilişkin merkez kamera odası kayıtlarının kontrollerinin yapılmasını istedi. Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, verdiği yanıtta, belirtilen tarihlerle ilgili olarak sistem tarafından üzerine veri yazılmak suretiyle görüntülerin silindiği öne sürüldü. Müdüre ceza yok Alınan bilgiye göre kayıt dışı görüşme yapan savcı Gürkan Kütük hakkında HSK 1. Daire Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü inceleme başlattı. Kurum müdürü Avanaş hakkında ise bakanlık idari soruşturmasından “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı çıktı. l ANKARA GAZETECİLİK YARIŞMASI Cumhuriyet’e Barış Selçuk Ödülü verildi 1994 yılında haber için göreve giderken geçirdiği trafik kazası sonucu yaşama veda eden gazeteci Barış Selçuk’un anısını yaşatmak ve genç gazetecileri teşvik etmek amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl 20’ncisini düzenlediği “Barış Selçuk Gazetecilik Yarışması” sonuçlandı. Yarışmada, Hande Mumcu Özendirme Ödülü’nü “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Dosyası İBB’yi böyle batırdılar” habe ri ile muhabirimiz Hazal Ocak aldı. Ödüller, 23 Eylül’de Kültürpark Lozan girişi çim alanda düzenlenen törenle sahiplerini bulacak. l İZMİR/ Cumhuriyet Hazal Ocak Menemen Belediyesi, ‘Uğur Mumcu Gazeteciliği ve Devrimciliği’ paneli düzenledi ‘Hepsinin tekerine çomak soktu’ Menemen Belediyesi, 9 Eylül Kurtuluş Şenliği kapsamında “Uğur Mumcu Gazeteciliği ve Devrimciliği” paneli düzenledi. Gazetemiz yazarı ve Ege Bölge Temsilcisi Tuncay Mollaveisoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen panele eski TBMM Başkan Vekili, eski CHP İzmir Milletvekili ve Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu ve gazetemiz yazarı Ali Sirmen konuşmacı olarak katıldı. Menemen halkının yoğun katılımı ile gerçekleşen panelde Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, eşi Dilek Aksoy ile muhtarlar da yer aldı. Mumcu’nun yakın dostu ve mesai arkadaşı olan Ali Sirmen “Allah bilir, Uğur Mumcu bugün yaşasaydı FETÖ’den yargılanırdı. FETÖ hükümetin bir yanlışı değildir. FETÖ bir kasıttır. Kırmızı mühürlü zarflarla FETÖ devlete sızdırılmıştır. Tarikatlar bu ülkede el üstünde tutulmaktadır. Tarikat, ticaret, siyaset işbirliği devam ediyor. Bugün FETÖ eğer bir ceza alacaksa AKP’nin de teşvik edici olarak aynı suçtan cezalandırılması lazım” dedi. 1993 yılında yaşanan suikastın yaralarının nasıl sarıldığı sorusuna ise Güldal Mumcu; “O dönemi mücadele ederek aştık. 1994 yılında da bir gazetecinin öldürülerek onun yaptığı mücadelenin yok edilemeyeceğini; yeni genç gazetecilerin mesleğe kazandırılması, devam edilmesi gerektiğini düşünerek Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nı kurdum. 25 yıldır Ali Sirmen’in de yanımızda yer alması ile devam ediyoruz” dedi. Ali Sirmen, “Öldürülmeden önce MİT, PKK, Abdullah Öcalan bağlantısını araştırıyordu. Uğur Mumcu, o zamanın savcısı Baki Tuğ’a, Sirmen ve Mumcu’nun katıldığı panel, Menemen halkının yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. Şafak Davası’nda Abdullah Öcalan’ın nasıl sıyrıldığını soruyor. Çünkü yeterli cezayı almadı Öcalan. Baki Tuğ da onun hakkında ‘bizdendir’ diye talepte bulunulduğunu söylüyor. Uğur, bu konuda belgelerin olup olmadığını soruyor ve Tuğ da ‘Bakayım, bir sonraki buluşmamızda size ileteceğim’ diyor. Bir daha ki buluşma hiç gerçekleşmedi. Çünkü Uğur öldürüldü. Uğur Mumcu’yu CIA, mafya, örgüt öldürmüş olabilir. Çünkü Mumcu bunların hepsinin tekerine çomak sokmuştu” diye konuştu. Güldal Mumcu da “Uğur Mumcu öldürülmeden önce o zamanki MİT Müsteşarı Teoman Koman gazetecileri MİT’e davet ediyor ve MİT’i gezdiriyor. O sırada ‘aranızdan biri öldürülecek’ diyor. Bu basında da yer aldı o zaman. Bir ülkenin MİT Müsteşarı aranızdan biri öldürülecek diyorsa eğer, kimin öldürüleceğini ve kimin öldüreceğini biliyor demektir. Eğer ki bilmiyorsa o zaman istihbarat teşkilatımız bir işe yaramıyor demektir. Eğer bilip de tedbir almıyorsa işbirliği içindedir. Bunların hepsi birbirinden acı. Olaydan hemen sonra iktidara gelen Süleyman Demirel, bana ‘Akıllarına koymaya görsünler Güldal Hanım, Kennedy’yi bile vurdular’ dedi. Böyle bir lafı devletin en yetkili kişisi söylüyorsa, bu şu anlama gelir; benim hiçbir yetkim yok, o kurumlar kimlerse artık öldürmeye karar verdilerse ben bile engel olamam demektir” şeklinde konuştu. l İZMİR/Cumhuriyet AKP iktidarı 7.8 büyüklüğünde büyük depremi yedi Okur, abesle iştigal diyorsun, bilinen üzerine o soru işareti de ne ola, diye sorsa haklıdır şüphesiz. Ama en azından tartışılmayan bir konuyu kenarından tutup gündemin ortasına çekmekte sonsuz yarar var. Çünkü, yaşanmakta olan çok yönlü ve her yönden büyük düşüşten, partiyi ve yöneticilerini sorumlu tutuyor. Yakın geçmişte belediye başkanlarını görevden almıştı, şimdi adeta mumla adam arıyor, partiyi yeniden “eski şaşaalı dönemlerine götürecek ve yüklenecek” Ömer’ler... Bunu parti toplantılarında dile getirirken birileri de ekliyor, aynı zamanda Ayşe’ler.. Kendisi de, evet Ayşe’ler ve Hatice’ler diyor. Zor durum. Çünkü onlar artık yoklar. Hepsi yükünü tutmuş, 17 yılda orta sınıf ve üzerine atlamışlar, bir azınlık da büyük zenginler sınıfına katılmış. Belediye ihaleleri, iktidar ihaleleri deve yükleriyle götürülmüş. İlk başta bu tip insanlar kendilerini bekleyen mutlu gelecek için kelle koltukta yarıştılar, mücadele ettiler. Şimdi ise hangi Ömer’lerden Ayşe’lerden falan bahsedebilirler ki.. Sadece nostaljik bir anı olarak dile getiriliyor. Bir sanı, dahası halüsinasyon bile denebilir. Durmadan çatışan ülke Parti oyu artı, Cumhurbaşkanı yüzde 36.5’e düşmüş. Türkiye ekonomisini batırmışlar. Aileler perişan, bugüne kadar yaşamadıkları bir darboğaza sürüklenmişler. 1012 yıldır adeta bir “savaş ortamı” varmış gibi bir ülke yarattılar. Yurtta barış dünyada barış sloganı, yurtta kavga dışarıda kavgaya dönüşmüş. Ülkenin temel insan, üniversite, gençlik, eğitim, kültür, çağdaş dinamikleriyle oynayıp büyük bir geri dönüşü, çağdaşlıktan kopuşa kapıları açtılar. Durmadan savaşan bir ülkeye imza attılar: Demokrasi, insan hakları, gazetecilik, yargı, ordu.. FETÖ işbirliği ile bir de darbe girişimi yaşattılar. Suriye politikalarıyla ülkeyi son derece zora sokan ve ayrıca Suriye’nin parçalanmasına yol açacak sonuçlar ürettiler. Tek hatasız kişi var Bütün bunlarda parti ve hükümetlerinin mi imzası var, yoksa her şeyin karar verici makamında oturan Cumhurbaşkanı’nın mı?.. İktidarın yazarlarına bakıyorum, büyük düşüşten muaf tuttukları tek isim Cumhurbaşkanı.. Oysa hepsinin altında imzası olan kişi. Bütün parti örgütü tartışılıyor, tüm bakanlar, il örgütleri ve yöneticileri.. Ama tartışılmayan tek kişi lider.. Ve sorulamayan tek soru: Neden bu hale geldik?.. Ve bu hale gelmekte liderin sorumluluğu nedir? Herkes sorumlu olabilir, herkesten hesap sorulabilir, ama liderden değil. Sorgulama için akıl gerek Yandaşların hiçbiri iktidarlarının icraatlarını, belediyelerdeki yiyiciliklerini, har vurup harman savurmalarını sorgulamaz, düşünmeyi bile akıl etmez; ülkenin böylesine bir borçluluğa, işsizliğe ve enflasyona nasıl sürüklendiğini de akıl etmez. Tek beklentileri ve duydukları sonsuz güven, liderin yine bir şekilde her şeyi eski saadet zamanlarına geri getireceğidir. O saadet zincirinin nasıl yaratıldığı konusunda zırcahil oldukları için de bu böyle.. Oysa çanak çömlek patlayalı çok oldu.. Yaratılan büyük iktidar mitleri öyle birdenbire çökmezler; çatırtılar duyar ve derin yarıkları görürsünüz. Tıpkı deprem yemiş ve ama çökmemiş büyük binalar gibi. AKP iktidarı 7.8 büyüklüğünde büyük depremi yedi, bunun geri dönüşü mümkün değil, binanın yenilenmesi de... Canan Kaftancıoğlu olayı Kaftancıoğlu’na 7 yılı aşkın tweet’lerindeki görüş ve düşüncelerini bahane ederek 10 yıla yakın ceza vermesi de, iktidarın büyük düşüşünün, çatırtının görüntüsüdür. Hem de “Adalet reformu” yapacağız yalanları altında. Yargıyı siyasal iktidarın musallatından kurtarmayacak her türlü reform görüntüsü yalandır. Aktaş’ın FETÖ’cülerle fotoğrafı ortaya çıktı 30 Ağustos Zafer Bayramı hakkında kullandığı skandal ifadeler nedeniyle kamuoyunun tepkisini çeken AKP’li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın, FETÖ’cü isimlerle birlikte, Fildişi Sahili’nden gelen bir heyetle İnegöl Kent Müzesi önünde çekilmiş fotoğrafı olduğu ortaya çıktı. Fotoğrafta yurtdışına kaçtığı iddia edilen TUSKON Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Akıskalı’nın da bulunması dikkat çekti. Aktaş’ın daha önce de FETÖ’cülerle maklube yerken çekilmiş fotoğrafı sosyal medyaya yansımıştı. l İç Politika TÜBİTAK’ta 7 tutuklama Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nca FETÖ’nün TÜBİTAK Gebze yerleşkesindeki faaliyetlerine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, altı ilde yapılan eşzamanlı operasyonlarda 9 şüpheli gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen 2 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, 7 şüpheli ise tutuklandı. l DHA