25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 3 EYLÜL 2019 SALI EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Resmi Türkiye, gerçek Türkiye Birbiriyle, aynı zamanda, yan yana bulunan iki Türkiye var: Resmi Türkiye ve gerçek Türkiye. Gerçek Türkiye, olanı temsil eder; ülkenin dört bir yanında, yaşamın her aşamasında bulunur. Resmi Türkiye ise gerçek yaşamda bulunmayan, kâğıt üzerinde kalan, özlenen, olması gerekeni betimler. Ülkemizde insanlar, gerçek Türkiye’de yaşarlar, ama resmi Türkiye’de yaşadıklarına inandırılırlar, daha doğrusu inandırılmaya çalışılır. Dün resmi Türkiye’de yargı yılının açılış töreni vardı. Tören, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun, YSK, AYM, Danıştay ve Yargıtay da dahil olmak üzere bütün yargının denetimini elinde bulunduran Beştepe’deki Saray’da yapıldı. O törende yargı bağımsızlığından, tarafsızlığından adaletten yargıda reform belgesinden çokça söz edildi. Aralarında, İstanbul, Ankara ve İzmir baroları da bulunmak üzere, Türkiye’deki 125 bin avukatın büyük çoğunluğunun temsilcisi olan 52 baro, yani yargının ayaklarından birini oluşturan savunma ise bu törende yer almadı. Bunların Saray’daki törene katılmamalarının nedeni, bağımsızlık ilkesinin ayaklar altına alınarak, yargının Beştepe tarafından teslim alınmasını protesto etmeleriydi. HHH Gerçekten de, resmi Türkiye’de “yargı bağımsızlığı” ve “adalet” kavramları slogan niyetine bol bol tekrarlanırken, gerçek Türkiye’de yargı erki artık, Beştepe’ye biat etmeyeni, hele hele karşı çıkanı otomatik cezalandırma erkine dönüşmüş bulunmaktadır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi ayaklar altına alınarak yargının, yürütmenin başı tarafından teslim alınmışlığı sona erdirilmeden, bu alanda hiçbir olumlu adım atmak mümkün değildir. Yargıda her türlü reform vaadi, bu teslim alınmışlık sürdükçe lafta kalmaya mahkumdur. İşte bu yüzdendir ki Ankara Barosu, “Biz hukuk adına yılmadan mücadele edeceğimiz ve kutsal mesleğimizi gururla icra edeceğimiz yeni adli yılı, Ankara Adalet Sarayı’nda ve Atamızın huzurunda karşılıyoruz” diyerek alternatif bir tören düzenlemiştir. Baroların, yargı yılının Beştepe’de açılmasına itirazlarının, devletin başı olarak, Türkiye Cumhuriyeti ile Türk milletinin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamına değil, ama yürütmenin başı olan kişinin yargıyı teslim almasına yönelik olduğunun bir kez daha altının çizilmesine bilmem ki gerek var mı? Her alanda olduğu gibi yargı konusunda da görülen bu resmi Türkiye gerçek Türkiye zıtlığı, Türkiye’yi siyasi, ekonomik, sosyal açıdan çıkmazlarla karşı karşıya getirmiştir. HHH Bugün, Suriye batağına gırtlağına kadar batmış, Doğu Akdeniz’den dışlanma tehdidi karşısında yalnız adam konumunda, tarihinin belki de sanıldığından da uzun sürecek olan en büyük yapısal ekonomik bunalımı ile karşı karşıya bulunan Türkiye’nin birinci sorunu, her şeye karşın, yine de bu yargı sorunudur. Çünkü, bütün bu sorunların çözülmesinin önkoşulu devlete güven duygusunun varlığıdır. Yargısı bağımsız, dolayısıyla adil olmayan bir devlete ise güvenilmez. Beştepe’deki adli yıl açılış töreni bu sorunun çözümüne ne kadar yardımcı olmuştur? Benim en merak ettiğim hususlardan biri de, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun katılmakta beis görmediği resmi Türkiye’deki Saray’da konuşmasını yaparken, Kandıra Cezaevi’nde çile doldurmakta olan Musa Kart, Güray Öz, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik’in ve Emre İper’in neler yapmakta ve düşünmekte olduklarıydı. Resmi Türkiye’de iktidarın hazırladığı ilk yargı reform paketi ile, 5 yılın altında hapis cezasına mahkum olanlara da temyiz yolunun açılması öngörülmekteydi. Ama bu konumda olan arkadaşlarımız gerçek Türkiye’de, yani gerçek hayatta, halen Kandıra Cezaevi’nde çile doldurmaktadırlar. Oysa eğer istenseydi, arkadaşlarımızın bu sorunlarının çözümü bir günlük bir işti. Ama gerçek Türkiye ile resmi Türkiye’nin sınırları aşılamayacak derecede sarptır. HDP kayyıma karşı yargıya başvurdu İçişleri Bakanlığı’nca 19 Ağustos’ta görevden alınan HDP’li 3 büyükşehir belediye başkanından ikisi olan Diyarbakır ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanları Adnan Selçuk Mızraklı ve Ahmet Türk için Diyarbakır ve Mardin İdare Mahkemelerine yürütmenin durdurulması istemiyle başvuru yapıldı. Mızraklı’nın avukatı Mehmet Emin Aktar, idare mahkemesinden sonuç alınamaması halinde, bölge idare mahkemesine ve Danıştay’a da başvuracaklarını söyledi. Mardin’de de Ahmet Türk için yürütmenin durdurulması istemiyle hazırlanan dilekçenin idare mahkemesine verildiği öğrenilirken, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan için de başvuru hazırlıklarının sürdüğü belirtildi. l Haber Merkezi 142 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Demirtaş’a sürpriz tahliye kararı AİHM’den önce tahliye ALİCAN ULUDAĞ Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın oybirliğiyle tahliyesine karar verdi. Kararın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nin 18 Eylül’deki duruşması öncesi verilmesi dikkat çekti. Ancak hakkında İstanbul’daki bir davadan 4 yıl 8 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan Demirtaş, bu hüküm nedeniyle bir süre daha cezaevinde kalacak. “Terör örgütü yöneticiliği” iddiasının da arasında bulunduğu çeşitli suçlamalardan 142 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Demirtaş’ın davasına dün devam edildi. Sincan Cezaevi’nde görülen duruşmaya, Edirne Cezaevi’nde bulunan Demirtaş ve avukatları katılmama kararı aldı. Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, duruşma öncesinde, “Sayın Demirtaş’ın avukatları olarak bizler adli tatil bitiminin hemen ertesine denk gelen bu duruşmaya katılmama kararı aldık ve mahkemeye mazeret bildirdik. AİHM’de 18 Eylül’de Sayın Demirtaş’ın dosyası görüşülecek bizler de bu dosyaya yoğunlaştık ve hiçbir arkadaşımız bugünkü duruşma için Ankara’ya gelmedik” açıklamasını yaptı. Sürpriz tahliye kararı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 14.00’te görülen duruşmanın tutanağına göre, Demirtaş SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Avukatların ise duruşmaya katılmadığı belirtildi. Mahkeme heyeti, oybirliğiyle Demirtaş’ın tahliyesine karar verdi. Kararın gerekçesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde taraf devletlere davayı makul sürede bitirme yükümlülüğü verildiğine işaret edildi. Sanık ve avukatlarına davanın başından beri savunmalarını tamamlamaları için makul süreler tanındığını belirten ve Demirtaş’a savunma yapmadığı bazı fezlekeler yönünden ek süre vermeyen, savunmasını yapmış sayılmasına karar veren mahkeme, Demirtaş’a yurtdışı çıkış yasağı koydu. Tahliye bilmecesi Mahkeme, tahliye kararını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndererek kararın uygulanmasını istedi. Ancak İstanbul’da terör örgütü propagandası yapmak suçundan kesinleşmiş 4 yıl 8 ay hapis cezası olan Demirtaş’ın hükümlü olması nedeniyle dışarı çıkamayacağı belirtildi. Demirtaş’ın bu cezanın infazını tamamlamasından sonra tahliye olması bekleniyor. Bazı hukukçular ise, Demirtaş’ın denetimli serbestlik kapsamında tahliye olabileceğini kaydetti. Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman da, “Kesinleşen bir mahkumiyet kararı nedeniyle cezaevinden hemen çıkamayacak. Tutuklulukta geçen sürenin mahsubu ve denetimli serbestlik başvurusundan sonra kısa zamanda çıkmasını bekliyoruz” dedi. l ANKARA AİHM 18 Eylül’de görüşecek Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016’da tutuklanarak Edirne Cezaevi’ne konulmuştu. AİHM, 20 Kasım 2018’de Demirtaş’ın siyasi nedenlerle tutuklandığına ve derhal serbest bırakılmasına karar vermişti. Ancak mahkeme bu kararı uygulamamış, tahliye talebini reddetmişti. İstanbul Anadolu Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi ise Demirtaş’ın 4 yıl 8 aylık cezasını onayarak AİHM kararını boşa çıkarmıştı. Hükümet, AİHM’nin ihlal kararına itiraz etmişti. AİHM Büyük Dairesi, 18 Eylül’de bu itirazı görüşecekti. Demirtaş’ın bu duruşma öncesi tahliye edilmesi dikkat çekti. Derhal cüppeni çıkarCHP MYK, 30 Ağustos’ta Atatürk’ü anmayan Diyanet’e tepki gösterdi: SEZAİ TEMELLİ: Seçen irade tehdit ediliyor iğneli fırça zafer temoçin İstanbul’da temaslarda bulunan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atanması ile ilgili dün ilk olarak Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği’ni ziyaret etti. Burada konuşan Temelli, “Tüm Türkiye’de demokrasinin yerine diktatörlük inşa ediliyor” diye konuştu. Ardından TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ile görüşen Temelli, “Güçlü bir tepki ortaya koyamazsak, iktidar geri adım atmayacaktır. Seçilmişleri tehdit etmek onu seçen iradeyi tehdit etmek demektir. Türkiye bu gidişata dur demelidir” dedi. Temelli daha sonra DİSK’i ziyaret etti. l İç Politika HDP MYK KARARI Eylemler çeşitlenecek HDP’li üç büyükşehir belediyelerinin eşbaşkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyım atanmasına yönelik oturma eylemleri devam ediyor. HDP kaynakları, eylemleri kentin değişik noktalarına ve çeşitlilikle yaymayı planladıklarını söyledi. Diyarbakır’da Lise Caddesi’nde, HDP’liler dün yine oturma eylemi yaptı. Eyleme, HDP milletvekilleri, görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı ve Sur Belediye Eşbaşkanı Filiz Buluttekin’in yan sıra, Emeğin Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan da katıldı. HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) aldığı kesintisiz eylem kararı uyarınca, 5 Eylül’den itibaren protesto eylemlerinin çeşitlendirileceği ve kentin değişik noktalarına taşınacağı bildirildi. l MAHMUT ORAL/DİYARBAKIR MahkemedeCHP’Lİ YAŞAR’DAN BURHAN KUZU’YA: hesaplaşacağız İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Batman İl Başkanı Hüseyin Yaşar’ın yeğeninin Batman’daki düğün törenine katıldı. Bunun üzerine eski AKP milletvekili Burhan Kuzu, sosyal medyadan Hüseyin Yaşar ailesi hakkında terör örgütüne yakınlık ithamında bulunarak, “İmamoğlu, Batman’da terör örgütlerine yakınlığı ile bilinen bir düğüne katılıyor, Diyarbakır’da ise HDPKK’li belediye başkanına destek ziyaretinde bulunuyor. Seçim sürecinde HDPKK’nin verdiği desteğe karşı diyet borcunu ödüyor” dedi. Kuzu’nun yaptığı terör imasının ardından Hüseyin Yaşar, Kuzu’nun FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’le fotoğrafını paylaşarak, “Burhan Kuzu denilen za tı mahkemeye vereceğim. 30 yıldır siyasetteyim. Hiçbir örgütle ne benim ne ailemin bağlantısı ve üyeliği olmadı. Hep şiddete karşı durdum. Dün FETÖ ile kol kola olan bize çamur atamaz. Mahkemede hesaplaşırız” tepkisini gösterdi. Tarihi uydurdu Kuzu, sosyal medya hesabından Osmanlı Sadrazamı Mithat Paşa’nın öldükten 25 yıl sonra, 2. Abdülhamid tahttan indirildiğinde gazetecilere konuştuğunu iddia etti. Tarihçi Sinan Meydan, Mithat Paşa’nın 1884’te Abdülhamid tarafından boğdurulduğunu, Abdülhamid’in ise 1909’da tahttan indirildiğini anımsatarak, “O gazeteci Mithat Paşa’nın ruhuyla konuşmuş olmalı” dedi. l İç Politika AKP MYK, Davutoğlu, Özdağ, Başçı ve Üstün’ü disiplin kuruluna sevk etti Davutoğlu ve ekibine ihraç AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında, Ahmet Davutoğlu, Selçuk Özdağ, Ayhan Sefer Üstün ve Abdullah Başçı’nın tedbirli olarak partiden kesin ihraç istemiyle Merkez Disiplin Kurulu’na sevkine oybirliğiyle karar verildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Konya’da “18 yıllık yolculukta nefesi kesilenler, hırslarının ve kibirlerinin kurbanı olanlar çıktı. Fitne ateşinin yakılmasına kesinlikle rıza göstermeyeceğiz. Kâğıt üzerinde üyemiz olup gönlünü bizden ayıran varsa onları ayıklamaktan çekinmeyiz” diyerek isim vermeden eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve ekibini eleştirmişti. Erdoğan’ın bu sözlerinin ardından, dün yapılan MYK toplantısı sonucunda ilk ihraç kararları alındı. MYK’de; Ahmet Da vutoğlu, Selçuk Özdağ, Ayhan Sefer Üstün ve Abdullah Başçı’nın tedbirli olarak partiden kesin ihraç istemiyle Merkez Disiplin Kurulu’na sevkine oybirliğiyle karar verildi. İhraç istemi, parti tüzüğünün 117. maddesindeki “Parti yöneticileri, üyeleri veya parti tüzel kişiliği hakkında basın yayın araçları ile kamuoyu önünde gerçek dışı haber yaymak, iftira, hakaret, karalama veya küçük düşürücü beyanlarda bulunmak partiden kesin olarak ihraç edilmeyi gerektiren disiplin suçlarıdır” bendi gerekçe gösterilerek verildi. MYK’de eski Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı ile eski İstanbul İl Başkanı Selim Temurci’nin de il disiplin kurullarına sevk edildiği öğrenildi. Davutoğlu Sakarya’da yaptığı bir konuşmada, “Terörle mücadele konusunda def terler açılırsa birçok kişi insan yüzüne çıkamaz” demiş ve bu sözlerinin ardından Erdoğan ile tartışma alevlenmişti. AKP’yi akraba kayırmacılığı ile de eleştiren Davutoğlu, Erdoğan’ın “Bu trenden inenler bir daha binemezler” sözlerine “Burada kopuş bizden değil. Biz trenden inmedik, itildik” yanıtını vermişti. Özdağ: AKP çözülüyor Cumhuriyet’e konuşan Selçuk Özdağ, henüz partiden resmi bir açıklama yapılmadığını, açıklamanın ardından konuyu değerlendireceklerini söyledi. Özdağ, “Bizi susturmak istiyorlar ama susmayacağız. 2010 yılına kadar sorun çözen bir AK Parti vardı, şimdi sorunların çözdüğü bir AKP var” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda cuma namazı hutbesinde Atatürk’ün adının geçmemesini CHP Sözcüsü Öztrak, “Çürüme” olarak niteledi. CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında art arda yapılan zamlar, ekonomik kriz, Suriye’deki gelişmeler ve Türkiye’nin yönetimi ele alındı. CHP Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin MYK toplantısına ilişkin özetle şu açıklamaları yaptı: l Diyanet Atatürk’ü anamadı: 30 Ağustos Zaferi bu topraklarda, bu milletin büyük komutan ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde emperyalizme attığı çok güçlü bir tokattır. Diyanet 30 Ağustos’ta camilerde okuttuğu cuma hutbesinde, vatan, istiklal, bayrak, şeref, haysiyet, millet dedi; zillet demeyi de unutmadı. Ama bu vatanın istikbalini kurtarmış, milletin şeref ve haysiyetini koruyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını hutbede geçiremedi. Mısır’ın vefat eden eski cumhurbaşkanı için 81 ilde gıyabi cenaze namazı kıldıran Diyanet, bu topraklar üzerinde ezanı Muhammedi’nin susmamasını sağlayan Atatürk’ü cuma hutbesinde anmadı, anamadı. l Er meydanına gel: 82 milyonun vergileriyle Diyanet’in koltuklarında oturup bu ülkenin ortak değeri olan Atatürk üzerinden kin ve düşmanlık siyaseti üretmeye çalışanlar varsa cüppelerini derhal çıkarsınlar. Gelsinler er meydanına. Milletimiz bu kendini bilmezlere sandıkta boylarının ölçüsünü verir. l Çürüme milleti böler: Kurumlardaki çürümenin tek örneği Diyanet değil. Bir başka örneğini adli yıl açılış töreninde yaşadık. Yargıtay’da yapılan adli yıl açılış törenleri şimdi icranın başında bulunan Saray’ın himaye ve gözetiminde yapılıyor. Hâkim ve savcılar Saray’da AKP Genel Başkanı’nın önünde cübbelerinin olmayan düğmelerini iliklemeye çalışıyorlar. Merak ediyoruz; bu hâkim ve savcılar yürütmenin başının kendine mekân eylediği kaçak Saray’da nasıl adli yıl açmayı içlerine sindirebiliyorlar? Kanunsuzluğa dekor olmayı nasıl hazmedebiliyorlar? l Pahalılık tetiklenecek: Doğalgaza son iki ayda toplam yüzde 32 zam yapıldı. Bu zamlar fiyat artışlarını, hayat pahalılığını tetikleyecek. l ANKARA/Cumhuriyet Çelik, halkın tepkisini görmedi chp’yi suçladı AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Diyanet'in 30 Ağustos hutbesinde Atatürk'ün ismini anmamasına yurttaşlardan gelen tepkileri görmezden gelerek CHP’yi suçladı. AKP MYK’den sonra konuşan Çelik, “CHP’nin Diyanet İşleri Başkanlığı ile kurumsal ve ideolojik kavgası olduğunu biliyoruz. Gazi Mustafa Kemal Paşa ile harhangi bir tartışma yoktur. Kendisi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu önderidir. Diyanet İşleri Başkanlığımızın Atatürk’e saygı konusunda bir problemi yoktur” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet CHP’de Nazlıaka’ya af gündemde Sivas Kongresi’nin 100. yıldönümü dolayısıyla CHP’nin 4 Eylül’de Sivas’ta yapacağı Parti Meclisi (PM) toplantısında bazı isimlerin affedilmesi konusunun gündeme gelmesi bekleniyor. Edinilen bilgiye göre, dünkü MYK toplantısında Kılıçdaroğlu’nun aralarında Aylin Nazlıaka’nın da olduğu bazı isimleri PM’ye sunulması için getirdiği öğrenildi. PM toplantısında onay çıkması durumunda Aylin Nazlıaka tekrar partiye dönebilecek. Nazlıaka’nın, af talebinin kabul edilmesi halinde Kadın Kolları Başkanlığı’na getirilmesi konuşuluyor. l MAHMUT LICALI / ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear