02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 12 AĞUSTOS 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: İLKNUR FİLİZ HABER Suriye’yi Türkiye’yeCHP’li Toprak AKP’nin Suriye politikasını eleştirerek ‘5 milyon göçmen fazla’ dedi getirdiler TİHEK cezaevlerini akladı ALİCAN ULUDAĞ Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), cezaevinde kalan tutuklu ve hükümlülerin yaşadığı sorunlarla ilgili yaptığı şikayetleri reddetti. Başta kötü muamele ve kalabalık koğuşlar olmak üzere birçok soruna ilişkin şikâyeti inceleyen TİHEK, bu olaylarda insan hakkı ihlali yapılmadığına karar verdi. Kalabalık koğuşların “ülke genelinde tutuklu sayısının artmasından dolayı oluşan kapasite doluluğu nedeniyle” olduğu ve bunun “meşru bir nedeni” bulunduğunu savunan TİHEK, diğer sorunlarla ilgili ise “başvuranların işledikleri suçlar neticesinde mahkum oldukları cezaya ilişkin ceza infaz rejiminin oluşturduğu elem seviyesinden daha fazla bir eziyet seviyesine ulaşmadığını” kaydetti. Türkiye’de son yıllarda cezaevlerinin nüfusu rekor düzeyde artarken, burada kalan tutuklu ve hükümlüler yaşadıkları sorunlarla ilgili Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun kapısını çaldı. TİHEK, 2019 yılı içinde 10’a yakın başvuruyu görüşerek karara bağladı. Ancak hiçbirinde ihlal kararı çıkmadı. Cumhuriyet’in yaptığı derlemeye göre, incelenen şikâyetler şöyle karara bağlandı: Sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanan bir kişinin annesi, oğlunun Sincan 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda gardiyanlar tarafından darp edildiğini iddia etti. TİHEK ise başvuruyu kabul edilemez bulurken, “iddiaları soyut nitelikte” buldu. Kararda, “Tutuklunun muhatap Kuruma ilk girişinde ve Kurumdan naklinden önce sağlıklı olduğuna dair alınmış doktor raporu olduğu ve kendisinde herhangi bir darp ve cebir Özel günde hücre cezası Adı açıklanmayan bir kadın mahkuma, kaldığı cezaevinde gardiyanları darp ettiği iddiasıyla 12 gün hücre cezası verildi. TİHEK’e başvuran kadın, cezayı sağlık koşullarına uygun olmayan bir hücrede geçirdiği, hücre hapsi esnasında, kadın olmasından kaynaklı özel günlerinde sancılarını gidermesi ve o dönemleri rahat atlatması için idare tarafından kendisine sıcak su, ketıl, bitki çayı v.b. şeylerin temin edilemediğinden şikayetçi oldu. Başvuruyu kabul edilemez bulan TİHEK, “hücreye koyma disiplin cezasının infazı sırasında tek kişilik odalara ketıl ve semaver verilmemesi yönündeki ceza infaz kurumu uygulamasının mevzuata uygun olduğu ve kötü muamele yasağını ihlal niteliği taşımadığı” savunuldu. izine rastlanmadığı anlaşılmaktadır” denildi. Kalabalık koğuş şikâyeti Pozantı L Tipi Cezaevi’nde kalan 23 mahkum ise koğuşlarda kalabalıklaşma problemi yaşadıkları, haftalık sohbet ve atölye haklarının keyfi olarak engellendiği, revire çıkamadıkları, kelepçeli tedaviye zorlandıkları, yasal olan ve bayilerde satılan gazetelerin gerekçesiz olarak verilmediği, yemeklerin sağlıksız ve kalitesiz olduğu, sulardan kanalizasyon kokusu geldiği, odalarda köpeklerle arama yapılıp aramada hijyen kurallarına dikkat edilmediği şeklinde şikâyetlerini dile getirdi. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, konuya ilişkin yaptığı inceleme sonucunda hak ihlali yaşanmadığına karar verdi. Kurum, kelepçeli tedavinin “hastanın kaçmasını engellemek amacıyla” yapıldığını belirtirken, her tedavinin kendine özgü şartlar ve durumlar içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Mahkumların sosyal etkinliklerden yeterli düzeyde yararlandırılmamasına ilişkin şikâyetle ilgili ise “başvuranların işledikleri suçlar neticesinde mahkum oldukları cezaya ilişkin ceza infaz rejiminin oluşturduğu elem seviyesinden daha fazla bir eziyet seviyesine ulaşmadığı ve başvuranların iddialarının kötü muameleden bahsedebilmek için gerekli ağırlık eşiğini aşmadığı anlaşılmaktadır” denildi. TİHEK, kalabalık koğuşlarla ilgili ise 15 Temmuz’a işaret ederek “ülke genelinde tutuklu sayısının artmasından dolayı oluşan kapasite doluluğu nedeniyle, mevcut ceza infaz kurumundaki uygulamanın meşru bir nedeni olduğu kabul edilebilir” ifadesini kullandı. TİHEK, 8 aydır ailesinin yaşadığı Kahramanmaraş’ta bir ceza infaz kurumuna nakledilmek isteği reddedilen, 8 kişinin yerde yattığı 22 kişilik koğuşta yatmalarından şikâyet eden mahkumun da başvurusunu reddetti. Kararda, şöyle denildi: “Bununla birlikte tutulmaya ilişkin koşulların söz konusu uygulamanın niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir. Somut olaydaki tutulma koşulları ayrı ayrı ve başvuran üzerindeki toplu etkileri hesaba katılarak değerlendirildiğinde söz konusu asgari eşik derecesi aşılmadığından insan hakları ihlali olmadığı sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte karara konu başvuruda, başvurucunun başvuru tarihi itibarıyla 8 aydan fazla bir süre kalabalık bir koğuşta kalması tek başına kötü muamele teşkil etmeyeceği gibi mezkur AİHM kararında da belirtildiği gibi diğer tutulma koşullarının da kötü muamele açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.” l ANKARA Suriyeli mültecilerin bayram nedeniyle ülkelerine gitmeleri ve sonra tekrar Türkiye’ye dönmeleri kamuoyunda çeşitli tartışmalara neden olurken, CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, AKP’nin Suriye politikasını değerlendirdi... Türkiye’de 4 milyonu Suriyeli olmak üzere göçmen sayısı toplamda 5 milyonu bulurken, ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte vatandaşlar mülteciler konusunda ciddi tepkiler göstermeye başladı. Suriyeli mültecilerin bayram nedeniyle ülkelerine giderek tekrar geri dönmeleri kamuoyunda tartışmaları beraberinde getirirken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Baş danışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “Türkiye 5 milyon göçmeni kaldırabilecek bir ülmahmut ke değil. AKP hükülıcalı meti Türkiye’yi resmen Suriye bataklığına batırdı. Yetmedi Suriye’yi buraya getirerek, Türk halkını o bataklığın içerisine sokmaya çalışıyor” değerlendirmesini yaptı. Suriyeli mültecilerin bayram dolayısıyla ülkelerine gitmesi ve ardından Türkiye’ye geri dönmeleri kamuoyunda çeşitli tartışmalara neden oluyor. Sayıları 4 milyona dayanan Suriyeli mülteciler beraberinde pek çok soruna da neden olurken, CHP’li Toprak, AKP’nin Suriye politikası ve mülteci sorununu Cumhuriyet’e de ğerlendirdi. Toprak, “Türk halkı, ‘Suriye’de yaşamsal bir tehlike varsa bayramda oraya nasıl gidiliyor, bayramlaşılabiliyor ve neden dönüp Türkiye’ye geliniyor’ diye soruyor. Türk halkı Türkiye’yi gelişmiş 20 dünya ülkeden biri haline getirdi. Suriye’deki birinin kalkıp Türk vatandaşının emeğine ortak olmasını doğru bulmuyorum” dedi. Türkiye’de işsiz sayısının 8 milyon olduğuna dikkat çeken Toprak, “Türkiye 5 milyon göçmeni kaldırabilecek bir ülke değil. AKP hükümeti Türkiye’yi resmen Suriye bataklığına batırdı. Yetmedi Suriye’yi buraya getirerek, Türk halkını o bataklığın içerisine sokmaya çalışıyor. Türk halkı artık nefes alamaz hale geldi” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin dış politika ve askeri alanda ABD ile Rusya arasında sıkışmış durumda olduğunu kay deden Toprak, “Türkiye ABD ile Rusya arasında preslenmiş durumda. Türkiye bundan kurtulmadığı sürece ne Suriye sorununu çözer, ne de dış politika sorunu çözer. Askeri seçenek masada olmalı. Ama Türkiye diplomasi seçeneğini yeterince kullanmıyor” diye konuştu. ‘Yeni doğan 300 bin Suriyeli çocuk’ CHP’li Toprak, Suriyelilerin geri gönderilmesi konusunda hükümetin bazı girişimleri olduğuna değinerek, “Bunlar mülteci değil, sığınmacı. Suriyeliler Türkiye’nin her tarafına yayıldılar. Türkiye’de doğmuş 300 bin tane Suriyeli çocuk var” diye konuştu. İktidarın 8 yıl sonra kontrolsüz göçü denetim altına alarak kayıtları merkezlerde toplamaya yönelmesinde İstanbul’un kaybedilmesinin et kisi olduğuna işaret eden Toprak, “Türkiye’nin taraf olduğu, imzaladığı uluslararası sözleşmeler, BM kararları milyonlarca Suriyeli’nin geri gönderilmesi önündeki en büyük hukuki engel durumunda. İktidar yanlış Suriye ve mülteci politikasının ağırlığı altında ezilmeye başladı” dedi. CHP’li Toprak, Suriyeli sığınmacılar kadar önemli bir diğer sorununun da Irak, Afganistan, İran, Orta Asya Cumhuriyetleri ile Kuzey ve Orta Afrika ülkelerinden hızla artan göçmen akını olduğunu kaydetti. Toprak, “Suriyeliler’in büyük bölümü kayıtlı olmasına karşın bu göçmenlerin yüzde 90’ından fazlası kayıt dışıdır ve sayılarının 1 milyonun üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Suriye dışından gelen mülteciler açısından sınır dışı edilme riski daha yüksek olduğu için bu kişiler kayıt olmaktan kaçınıyorlar” diye konuştu. l ANKARA ‘Adalet yerini bulursa, 10 yıldır taktığım yazmamı atacağım’ ‘AİHM’ye gideceğim’ ‘İyi ki varsın Eren’ SİBEL BAHÇETEPE Anne Songül Alıcı: Sesimi duyun, mun ölüm yıldönümü” diye İkitelli’de 14 Ağustos 2010 tarihinde evinin önünde saçı uzun ve gözünde lens olduğu baha ben artık dayanamıyorum. Hak, hukuk, adalet diyorum. Katillerin ceza aldığını gördüğüm gün bir nebze olsa rahatlayacağım. rek gözyaşı döküyor. ‘AİHM’ye gideceğim’ Anne Alıcı, şöyle devam nesiyle bıçaklanarak öldü ediyor: “Tansiyon ve şeker rülen Aykut Alıcı’nın (20) hastasıyım, ama hastalıkla ölümünün üzerinden 10 rımı umursamıyorum. Be yıl geçti. Alıcı’nın bıçak nim bu hayattaki tek ama lanması olayına karışan 9 cım oğlumun davası...10 yıl sanıktan 8’i tahliye oldu, dır bağırıyorum, tekrar soru yalnızca Celal Toprak ceza yorum ‘Oğlumun suçu ney evinde. En son olayın az di?’ Bu ülkenin vatandaşıy mettiricisi olarak yargıla sam bu ülke bana neden sa nan Yavuz İ.’nin tahliyesi hip çıkmıyor? Yargıtay’dan üzerine dosyayı Yargıtay’a dosyamıza ret gelirse de taşıyan anne Songül Alı çıplak ayakla Avrupa İn cı, 2 yıldır dosyanın san Hakları Mahkemesi’ne Yargıtay’da olduğunu be (AİHM) başvuru yapacağım. lirterek, 10 yıldır adale Benim oğlumun dosyası ad tin sağlanmamasına isyan liye koridorlarında çürüme ediyor. Bayrama gözü yaş sin. Hak, hukuk, adalet isti lı giren anne Alıcı, “10 yıl yorum. Ben bir çatının altın dır gözümün yaşı dinmedi. da 10 yıldır gözyaşı döküyo Benim oğlumun suçu ney rum. Aykut’um gittiğinden di? Hak, hukuk, adalet di beri odasına dokunmadım. yorum. 10 yıldır mahke Adalet yerini bulursa kara me koridorlarındayım, ar yazmam var onu atacağım. tık adalet yerini bulsun. Cumhurbaşkanı’na sesleni Tüm suçlular yargılansın. yorum, sesimi duysunlar, bir Sonuç alamazsam çıplak saatlik bir randevu versin ayaklarımla AİHM’e baş ler, beni de dinlesinler... Şu vuracağım” diyerek feryat an bir avukatım bile yok. Ben ediyor. adliyelerin önünde yattım, Aykut Alıcı, İstanbul neler çektim. Varımı yoğumu Üniversitesi İşletme Fa cisi olarak yargılanan Yavuz İ.’de bu davaya adadım. Oğlum kültesi öğrencisiydi. 14 Ağus beraat etti. Karara itiraz eden Alı okuyordu, belki şimdi çalışıyor ve tos 2010’da evinin önünde otur cı ailesi, Yargıtay’a başvurdu. bu ülkeye yararlı bir birey olacak duğu sırada saçı uzun, gözünde Gözü yaşlı anne Alıcı, 14 tı. Artık dayanamıyorum... Bu ül lens olduğu için saldırıya uğradı. Ağustos’ta oğlunun ölümünün keyi yönetenler sesimi duysun ar Kalbinden bıçaklanan Alıcı, ken üzerinden 10 yıl geçtiğini anım tık. Benim evladım bu ülkede bir di imkânlarıyla gittiği hastane satarak, “Şu anda 1 kişi cezaevin suç işlemedi, yanlış bir şey yapma de hayatını kaybetti. 2013 yılında de. 8 kişi serbest. Azmettiren Ya dı, suçu neydi bunu öğrenmek isti Alıcı’nın ölümüne neden olduğu vuz İ.’nin tahliyesinin ardından yorum. Bu ülkede herkesin sesini için yargılanan altı sanıktan sade Eylül 2017’de Yargıtay’a başvur duyuyorlarsa anne olarak 10 yıl ce Toprak’a müebbet hapis cezası duk, halen yanıt yok. Bu ülkeyi dır bağırıyorum beni de duysunlar. verildi. Diğer sanıklar ise beraat yönetenlere sesleniyorum. 10 yıl Benim ülkemin adaleti varsa be etti. Olayın üzerinden geçen 7 yı dır gözümün yaşı kurumadı. Ci ni dışarı ülkelerde adalet arayışına lın sonunda, cinayetin azmettiri ğerim yanıyor. 14 Ağustos oğlu sokmasınlar.” l İSTANBUL ‘Benim acım, ölmedikten sonra dinmez’ Trabzon’un Maçka ilçesi kırsalında, 11 Ağustos 2017’de terör örgütü PKK üyeleriyle sağlanan sıcak temas sırasında şehit düşen Eren Bülbül, ölümünün 2. yılında da unutulmadı. Bülbül’ün, ilçeye bağlı Köprüyanı Mahallesi’nde bulunan mezarı başındaki anma programına annesi Ayşe Bülbül ve kardeşleri ile Maçka Kaymakamı Selim Çomaklı, Maçka Belediye Başkan Vekili Ömer Faruk Adıgüzel, diğer ilgililer ve vatandaşlar katıldı. Ayşe Bülbül, burada yaptığı konuşmada, acısının hâlâ ilk günkü gibi taze olduğunu söyledi. Eren’in şehadetinin üzerinden iki yıl geçtiğini anımsatan Bülbül, “Acım hiç dinmiyor. Eren’siz bayramlarım buruk geçiyor. Çok acı benim için. Herkesin acımı paylaşması güzel ama oğlumun olmaması çok acı. Benim acım ben ölmedikten sonra dinmez” dedi. Bülbül, ziyarete gelenlere de teşekkür ederek, “Allah acımızı paylaşan herkesten razı olsun ama benim acımı hiçbir şey dindirmiyor. Bu acı hiçbir zaman bitmez. Eren’in yıldönümü, o kadar hüzünlüyüm ki ben hâlâ Eren’i bekliyorum” diye konuştu. Ağabey Arif Bülbül, Eren’i çok özledklerini dile getirerek, “2 yıl oldu ama bize 20 yıl gibi gelyor. Eren’n özlem bizim içimizden hiç gitmiyor. Çok büyük bir gurur ama çok da büyük bir özlem var. Özlemimiz her geçen gün daha çok artıyor” ifadelerini kullandı. Eren Bülbül, sosyal medyada küçük yaşında odun taşırken görüntülendiği fotoğrafı ve “Biri de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın” paylaşımıyla hafızalara kazınmıştı. l Haber Merkezi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear