23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 28 TEMMUZ 2019 PAZAR TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/yorum Bir rahat yok! Dostlarım beni apar topar alıp Bodrum’a taşıdılar. O kargaşada, bilgisayar çantamı evde unutmuşum. F klavye kullandığım için kendimi çok çaresiz hissettim. Neyse ki, kâğıt kalem ve sözcüklerimi yazıya geçiren bir teknoloji programı var. Yani pazar gününüz boş geçmeyecek. Acayip müjde verdim. Bu hafta Facebook’ta beni dehşete düşüren iki haber okudum. Biri Adana’nın Seyhan ilçesinde, hamile bir kediyi (adı Çıtır) nereden buldukları belli olmayan Pitbull cinsi bir köpeğe yem olarak atan üç ergenin hikâyesi. Üç ergen şikâyet edilmiş ve karakol yolunda giderken orada bulunan bir yurttaş sormuş: “Bir kedi öldü, hiç mi üzülmedin?” Ergenlerden biri, büyük bir özgüvenle şöyle demiş. “Ben seni vursam bile üzülmem. Bir kediye mi üzüleceğim.” Orada bulunan diğer ergen ise, fotoğrafını çeken başka bir yurttaşa şöyle seslenmiş, “Çek abi çek, millet yakışıklı görsün.” Bu arada öbürü: “Abi, arkadaşlara selam, çatışmaya devam. Yaşımızın yetmediği yerde yaşantımız yeter!” Bu dehşet itiraflar ve sözler. Ülkemizde pek çok erkeğin bilinçaltını bu ergenler tüm saflığıyla itiraf etmiş. “Öldürmek” artık doğal bir eylem olarak, genç yaşlı, herkesin gündeminde: Plajda koltuk kavgası ölümle bitiyor. Trafik kavgası ölümle bitiyor. Kadınları ve çocukları öldürmek ise, ülke erkeğinin en temel işlerinden biri oldu. Özellikle kadın cinayetlerinde, sürekli indirim uygulayan hâkimler ve savcılar da bu eylemin dışında değil. Bireysel ve kitlesel silahlanmayı bu denli teşvik ederseniz, hukuk ve adalete güveni bu denli yıkarsanız, sonunda ülke her alanda kendi küçük mafyalarını kuran çetelerin istilasına uğrar. Bugünkü durumumuz budur. Bir de milli bir sporumuz var. Eşcinsel ve trans bireylere uyguladığımız aşağılama. Gene sosyal medyadan öğrendim, arkadaşı trans birey Hande Kader’in korkunç bir cinayete kurban gitmesi ve yakılması nedeniyle bunalıma giren trans birey Didem Akar da acılara dayanamadığı için intihar etmiş. Acılara dayanamadığı için. Çünkü onlar, “çok namuslu” ülkemizde “tu kaka” edilen insanlar. Her yerde aşağılanan, her yerde yüzlerine tükürülen, her yerde gece yarısından sonra evlerinin önünde duran arabalardan inen “çok namuslu” bireylerin ziyaret ettiği insanlar. Bu “çok namuslu” insanlar onları sokaklarda istemiyorlar. Onlara seks işçiliğinden başka iş yok. Onlar öldüklerinde aileleri “biz onun gibi bir namussuzu gömmeyiz” deyip ölüsünü kimsesizler mezarlığında bırakırlar. Ardından, ailecek gidip tapu dairelerinde onlara ait evleri çok sevinerek üstlerine geçirirler. Çünkü onlar, “çok namuslu” aile bireyleridir. Bir başka açıdan söz edelim. Ülkemizde artık uyuşturucu yaşı 12’ye indi ve 37 yaşındaki uyuşturucu bağımlısı, Adana’da, çok sevdiği motoruyla köprüden atladı. Kısacası intihar etti. Annesi gözyaşları içinde şöyle dedi: “Bugün benim bayramım. Davul çalacağım. Çünkü oğlum uyuşturucudan kurtuldu.” Anne 17 yaşından beri oğlunu kurtarmak için her türlü tedaviye başvurdu, ama uyuşturucu öyle bir şeydir ki, kimsenin peşini bırakmaz. Azrail sürekli onların çevresinde döner. Şu an ülkemizde ne yazık ki binlerce işsiz genç uyuşturucunun ve depresyonun eşiğinde. Ve kimselerin umuru değil. Yani Bodrum’da olup da bunları yazmak da tuhaf. Kendimi tuhaf buluyorum. Bütün bunlardan sonra şunu söyleyeyim, siz benim oldukça cesur olduğumu düşünürsünüz. Ancak, dün gece arabayla (iki kadın) ağaçlıklı bir yola girdiğimizde orada ışıklarını kapatmış polis arabasını görünce, arkadaşım değil ama ben korktum. Geriye dönelim dedim. Vay canına, ülke ne hale gelmiş. 28 TEMMUZ 2019 SAYI: 34262 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:02 03:17 04:23 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:49 13:16 17:11 05:13 12:55 16:52 06:03 13:23 17:14 Akşam 20:33 20:27 20:33 Yatsı 22:12 22:14 22:06 Amerikalı yazar Arthur Miller ve İngiliz dramaturg Harold Pinter, 1985 yılında International PEN’in hapisteki aydınlarla dayanışmasını göstermek üzere Türkiye’ye geldiler. 12 Eylül’ün açtığı yaralar henüz kabuk tutmamış, zonkluyordu. Darbenin üzerinden beş yıl geçmesine karşın, pek çok fikir suçlusu hapislerde çürüyordu ve dışarıdakilerin ağzına gem vurulmuştu. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Başbakan Turgut Özal’dı. Darbecilerin kurdurduğu hükümet, Türkiye’nin şimdiki zamanlarını hazırlayan siyasal İslamcılığın yollarını döşüyor, o gün bugündür zehirli meyveleri toplana toplana bitmeyen anayasayı, YÖK gibi fikirsiz toplum ve sünepe gençlik programlarını devreye sokuyordu. Dünyaca ünlü, ikisi de karun kadar varsıl ve düşünce özgürlüğünden gayri kimseye eyvallahı olmayan Arthur Miller ve Harold Pinter, Türkiye’de pek çok yazar, bilim adamı ve sendikacıyla görüştüler. Laciler çekmiş postallı rejim Arthur Miller, ABD dönüşü ülkemizle ilgili küçük kitap sayılacak “Büyükelçiyle bir yemek* ” başlıklı bir makale yayımladı, The Nation’da. Türkiye’deki lacilerini çekmiş postallı rejimi, elbette yerden yere vuruyordu. Ülkemiz günün birinde düze çıkarsa, okullarda evrensel bir edebiyatçının tarihe düştüğü not olarak okutulması gereken bu uzun makalenin bir onur konuğu ola rak büyükelçinin karşısına oturtulur. Harold Pinter da kendisiyle aynı sıradadır, ama yan yana getirilmezler, aralarında epeyce Devran döner, mesafe vardır. Arthur Miller bir ara, Harold Pinter’ın karşısında kaypak düşer! oturan Mrs. Nazlı Ilıcak ve Amerikan parlamenter heyeti başkanı Mr. Trinka ile sert bir tartışmaya girdi bölümü, medyatik anlamda ilginçtir. ğini fark eder. Arthur Miller, bu bölümde Mr. Trinka, “Bu sizin fikriniz. Biz Türkiye’ye Harold Pinter’la yaptıkları işin içindeyiz, siz ise olup bitenin gezinin sonunda bir de “Amerikan yalnızca bir bölümünü görebiliyor görüşünü” almak istediklerini anlatır. sunuz...” gibi Türkiye’deki darbe Her iki sanatçı da 1980 darbesi rejimini destekleyen bir şeyler ve sonrasında Türkiye’deki faşist söylemekte, Nazlı Ilıcak da benzeri rüzgârların, vahşi kapitalizmin yel sözlerle Amerikan heyet başkanını kenlerini şişirmek üzere ABD tarafın desteklemektedir. dan estirildiği kanısındadır. Dolayısıyla suçladıkları tarafı da dinlemeleri gerekmektedir. Ana yemek olarak hakaret Zamanın ABD Büyükelçisi Robert StrauzsHupe, Arthur Miller onuruna bir yemek verir. Tabii ki İngiliz yoldaşı Harold Pinter da yemeğe davetlidir. Arthur Miller, yanında oturanları dinlemek nezaketinden, masanın öbür ucunda olanları tam olarak duyamaz. Ama ansızın, Harold Pinter’ın İngiliz aksanlı bariton sesi en yüksek Nazlı Ilıcak konuklar arasında perdeden düşer sofraya. Tiyatro ustası Pinter, tüm konuk ları titreten korkunç bir öfkeyle, Nazlı Büyükelçiyle baş başa konuşa Ilıcak’a: “Bu bir hakarettir, hakaret bileceklerini sanan Pinter ve Miller olarak söylenmiştir ve ben bu haka yemeğe gittiklerinde, Amerikalı par reti gerisin geriye, suratınıza çarpıyo lamenterlerden oluşan bir heyeti de rum!” diye haykırır. içeren yaklaşık kırk kişilik bir davetin Arthur Miller: “Sonradan öğren ortasında bulurlar kendilerini. diğime göre kadın (Nazlı Ilıcak), Nazlı Ilıcak da konuklar arasındadır. Pinter’a, Türkler günün gerçekleriyle Kalabalık masada, Arthur Miller yüz yüze kalıp yaşamak zorunday ken, kendisinin geldiği yere dönüp kuşkusuz bütün bunları kâr amaçlı bir piyes yazarak değerlendireceğini söylemiş. Yani Pinter’ın Türkiye’ye gelişinin ardında bir çıkar hesabı olduğunu ima etmiş. (Azarlanınca) permalı sarı saçların çevrelediği yuvarlak ablak yüzü, kıpkırmızı kesildi...” diye anlatıyor. Tatlı niyetine Tarihi sahnenin tanıklarından biri de, davetliler arasında yer alan Erdal İnönü’dür. Arthur Miller ve Harold Pinter, o gece ABD Büyükelçiliği’ni “terk ederler”. Çünkü yemekten sonra büyükelçi Pinter’ın yanına yaklaşır ve onu yatıştırmak amacıyla “Herkes her şey hakkında farklı görüş sahibi olabilir” demek gafletinde bulununca; Pinter, “Hayalarınıza elektrik akımı verilirse olamazsınız!” karşılığını verir. Büyükelçi Robert StrauzsHupe, “Sir, evimde konuk olduğunuzu unutmayın!” diye bağırır, Harold Pinter kovulduğuna hükmeder ve Miller da onunla birlikte çıkar tabii! İki ahbap çavuş, yemek sırasında Miller’ın sohbet ettiği ve bütün bu olanların çok eğlendirdiği Fransız büyükelçisinin davetini kabul ederek, geceyi Fransa rezidansında bitirirler! Gün gelir devran döner sevgili okurlarım ve bir zamanlar ABD’nin korumasında olup baskı rejimlerine arka çıkanlar, mevlit şekeriyle tatlandırılmış demokrasi şerbeti içince, mide fesadına uğrayabilirler. (*) Dinner With the Ambassador / 18 Mayıs 1985, The Nation. Trafik, dünyanın birçok dilinde “trafik”! Yurtdışına da uza miyor. Son 17 yılda trafikte ölenlerin ve kalıcı olarak yabilen, ahlak ve yasadışı sakat kalanların sayıs da her türlü  ticaret  için de tüm Cumhuriyet tarihi “traficing” sözcüğı kullanı boyunca trafikte ölen lıyor. ve sakat kalanların top Ölen ümmettir...Almanlar tedbiren, “ver kehr” diyorlar. Tedbiren. lamından kat kat daha fazla. HHH Çünkü trafik sözcüğünün önüne, kazara (Geschlechts) diye bir söz ekle Medet ya Ali... Yazı ve demeçlerle (TBMM Trafik Güvenliği Araştırma Komisyonu nirse “cinsel ilişki” demek Başkanı sıfatıyla) AKP oluyor. (Karar: 1027) liderliği damarına bas  HHH MADDE 1 30/7/1997 tarihli ve maya çalıştım: Reyiz belli ki yine danışmanla 97/9750 sayılı Bakanlar Kurulu “Muhterem Reyiz, rından birinin aklına uydu. Karan ile yürürlüğe konulan Halktan yüzde 52 oy almış ol 17 yıldır pek katılmasa da baş Karayolu Güvenliği Yüksek Ku manın sorumluluğu yerine getirin. kanı olduğu trafiğin en tepedeki rulu Kunıluş, Görev ve Çalışma Trafik ayırım yapmıyor. Ama ölen yetkili organı Karayolu Güvenliği Yönetmeliği yürürlükten kaldı lerin ve yaralananların çoğunluğu, Yüksek Kurulu’nu lağv etti. rılmıştır. sonuçta sizin seçmeninizdir. Bunu elini kana, hatta KHK’ye  MADDE 2 Bu Yönetmelik ya Lütfen, trafiğe artık bir el atın!” bile bulaştırmadan  yaptı. yımı tarihinde yürürlüğe girer. HHH Beş satırlık bir yönetmelikle işi MADDE 3 Bu Yönetmelik Hay, dememiş  olaydım. bitirdi. hükümlerini Cumhurbaşkanı Tuttu onlarca yıldır önemli, çok HHH yürütür. (Resmi Gazete 3 mayıs önemli bir işlev gören trafik gü F35 ve  S400’lerin tozu duma 2019) venliği yüksek kurulunu kaldırdı. nı arasında bu işi pek duyan ve HHH Trafiğimizin, Almanlara hak ver üzerinde duran olmadı. Cennet vatanımızda trafik maa direcek bir manzarası var. S400 dediğimiz füze siste lesef, Almanların tedbiren “trafik” Trafikteki yetki ve sorumluluk 8 mi, bir dönemin “Uçaksavar demediği kadar acı verici ve yüz ayrı bakanlık ve belediyeler ara bataryalarını savacak uçaksavar kızartıcı. sında bölünmüş. Ortaya çıkan ve bataryaları” türünden bir silah. HHH çıkabilecek her türlü karmaşayı “Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan” Övünmek ve dövünmek gibi önleme görevi de onlarca yıldır imzalı  yönetmeliğin belli ki adı gibi olmazsa dört yılı TBMM’de hükümet başkanının üzerinde idi. içeriğinin ilhamı bu silahlardan! Reyiz ile birlikte geçen 17 yılda Ne oldu ki bu yetkiyi üzerinden Reyiz, kendi yürürlüğe koyduğu her büyük kazadan veya kur attı. yönetmeliği kendi yok ediyor.  ban ve şeker (pardon ramazan) Tek Adam falan derler diye mi? Yerine bir şey koymadığı gibi, bayramı öncesinde ve sonra HHH ortadan kaldırdığı bu yönetmeli sında Meclis’te kendisine soru İki pazar sonra Kurban Bayramı. ğin, yine yok edilen maddelerinin önergeleri verdim. Kuruluşunda Milyonlarımız çoluk çocuk, tatil “yürütmesini” de tutup kendisi Sözcü’de daha sonra da bizim için, ziyaret için yine yollara dü üstleniyor!.  gazetede yazılar, açık mektuplar şecek. Bunu nasıl başaracaksa?! yazdım. Evinin balkonunda sigara içen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Karizması çizilmesin veya itiba vatandaşın sağlığını düşünen ve Sistemi’nin pembe puantiye pap rından tasarruf olmasın diye mi, müdahale eden Reyiz, ne beis yon yapılıp tüm bakanların boy yoksa yüz göz olma korkusundan gördü ki, her yıl ortalama on bin nuna takılası “yönetmelik” aynen mı nedir hiç birisine yanıt vermedi. vatandaşı kurban verdiğimiz kara şöyle: Hep yazılıp söylenip duruyor: yollarından elini eteğini çekiyor? KARAYOLU GÜVENLİĞİ YÜK Cumhuriyet tarihi boyunca ya Oysa o yolları, yüzlerce (yoksa SEK KURUL YÖNETMELİĞİNİN, pılan dış borcun kat kat fazlası binlerce mi) koruması, danışmanı, YÜRÜRLÜKTEN KALDIRIL kadar 17 yılda borç yapıldı. başkanı ve bakanı ile en çok kulla MASINA DAİR YÖNETMELİK Buna hiç kulak vermedi, ver nan kendisi. Tarihi bina Medipol’e verildi Ankara’da Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) misafirhanesi olarak kullanılan tarihi bina, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kurucusu olduğu Ankara Medipol Üniversitesi’ne verildi. İçerisinde tescilli kültür varlığı olan müzenin de bulunduğu TCDD 2. Bölge binasının; kreş, lojman, sanat galerisi ve misafirhanesi ile birlikte Hazine’ye devredilmesine ilişkin protokol, Maliye Bakanlığı, TOKİ ve TCDD arasında 13 Mart 2018’de imzalanmıştı. Bu binaların, Medipol Üniversitesi’ne devredildiği kurumun internet sitesinden duyuruldu. CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer, sosyal medyadan “Cumhuriyet’in ilk yıllarının tanığı, Ankara’nın simgelerinden Ankara Garı, Sağlık Bakanı’nın kurumuna peşkeş çekildi. Başkanlık sisteminin atanmış Bakanı, halkın sağlığı için değil, hâlâ kendi kurumu için çalışıyor. Devleti şirket gibi yöneteceğiz diyorlardı, öyle oluyor” değerlendirmesi yaptı. l ANKARA/Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Cumartesi Anneleri Cihan için adalet istedi İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 748’inci haftasında da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. Kayıp yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen Süleyman Cihan için adalet istedi. Açıklamaya CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve çok sayıda kayıp yakını katıldı. Öte yandan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu da, 383. F Oturması’nı dün şube binası önünde gerçekleştirdi. Eylemde hasta tutuklu Abdulkahar Aksoy’un sağlık durumu gündeme getirilerek sağlığının kötüye gittiği belirtildi ve serbest bırakılması istendi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Sarraf’ın tecavüz davası kapandı New York’ta tutuklu yargılama süreci devam eden Rıza Sarraf’a, eski koğuş arkadaşı Faouzi Jaber’in tecavüz ve cinsel taciz suçlamasıyla açtığı dava dosyası kapandı. Sarraf’ın Manhattan’daki Metropolitan Correctional Center MCC Cezaevi’nde kaldığı sırada aynı koğuşu paylaştığı Jaber, davayı 2017 yılının aralık ayında açmıştı. 20 aydır süren dava, Jaber’in Sarraf aleyhinde iddialarını geri çekmesi üzerine sona ermiş oldu. Sarraf hakkındaki gelişmenin, eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla yurda döndükten hemen sonra yaşanması dikkat çekti. l Haber Merkezi Murat Dedeman son yolculuğuna uğurlandı Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden işadamı Murat Dedeman son yolculuğuna uğurlandı. Dedeman için dün Sarıyer’de bulunan Dedeman Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene Dedeman ailesi, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile iş dünyasından çok sayıda isim katıldı. Törende taziyeleri Murat Dedeman’ın eşi Sevda Dedeman, oğlu Rıfat Dedeman ve kızı Banu Dedeman kabul etti. Murat Dedeman, Yeniköy Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi. Dedeman Otelleri Genel Müdürü Emrullah Akçakaya, “Murat Dedeman ve ailesi birçok insana iş imkânı sağlamış bir ailedir. Eminim ki Türk iş dünyası, Murat Dedeman’ı ve eserlerini uzun yıllar anacaktır” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear