Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 21 TEMMUZ 2019 PAZAR EDİTÖR: CAFER KURT yorum Satacak ne kaldı? Gel de öfkelenme, sonunda bunu da yaptılar, ören yerlerinin, müzelerin gişelerini İsviçre kökenli SICPA adlı bir teknoloji şirketine verdiler. Ve müzelere giriş fiyatları tavan yaptı. Bu nasıl bir kötülük? Dünyanın her yerinde müzeler, ören yerleri sıkı güvenlik önlemleriyle devlet tarafından korunur, hele de gişeler. Bir zamanlar Cezayir’in başkenti Cezayir kentine gitmiştim. Bir festival nedeniyle, bir sabah festival konuklarını arabalara bindirip tarihi bir alana götürdüler. Alanda bizdeki Dikilitaş gibi bir anıt vardı. Sımsıkı güvenlik içinde anıtın çevresinde toplandığımızda, hararetli hararetli anıtı anlatan rehber benim küçümseyen bakışlarımı görmüş olmalı ki, vallahi farkında değildim, yanıma geldi ve hangi ülkeden geldiğimi sordu. Ben de “Türkiye’den” dedim, rehber “O zaman söylenecek sözüm yok” diyerek elimi sıktı “Çok şanslısınız” diyerek uzaklaştı. Bu davranışı o anda anlamamıştım, sonra çözdüm, ben öyle bir ülkeden geliyordum ki, tam 42 uygarlığın en güzel heykelleri, anıtları, lahitleri, ören yerleri benim ülkemdeydi. Rehberin beni kıskanmaması mümkün değildi. Bu arada İran’da, Hindistan’da hatta Pakistan’da dolaşırken epey şaşırmıştım, özellikle de İran’da, İran bir İslam Cumhuriyeti idi ama en müstehcen minyatürlere bile dokunmamışlardı. Epey güldüğümüz bir geceyi anımsıyorum, film festivali davetlisiydik ve bizi çok lüks bir restorana götürmüşlerdi. Bizim kadınlı erkekli masamızın yanında silme erkek bir masa vardı, belediye başkanı ve yardımcıları oturuyordu, ben bir ara tuvalete kalktım ve o zaman gördüm, duvarda eşcinsel ilişki anlatan bir minyatür vardı, tam da silme erkek masasının arkasındaydı. Tuhaf bir görüntüydü, hemen masaya dönüp anlattım, ardından birer ikişer herkes tuvalete gitti. Rahmetli Onat Kutlar’la acayip gülmüştük. Ama hakkını vermek gerek, bu minyatürleri silmek, kazımak kimsenin aklına gelmemişti. Geçmiş her şey her yerde adeta kutsaldı. En tuhaf şeylerden biri Peru’da başıma gelmişti. Ben bir heykel delisiyim ama Latin Amerika kültürleri öyle erkekti ki, girdiğim müzelerde, ören yerlerinde tek bir kadın heykeline rastlamamıştım, acayip inat ettim, sonunda bir Perulu zenginin oluşturduğu ve devlete bağışladığı “Peru Erotik Heykeller Müzesi”nde amacıma ulaştım. O gün kendi ülkemi daha çok sevdim. Çünkü hemen her müzesine gittiğim benim güzel yurdumda o kadar çok kadın heykeli vardı ki, o an kendimi ana Tanrıça gibi hissetmiştim. Ülkemde özel müzeler kuranlarla benim aramda ayrı bir kan bağı vardır. Örneğin Gaziantep’de ne yazık ki, bakanlık yardım etmediği için şimdi kapandı mı bilmiyorum, özel bir müze vardır. Ben o avlulu Arap evinin odalarında dünyanın en güzel mücevherlerini gördüm. En güzel idollerini gördüm. Lütfen kapandı demeyin. Şimdi ben bunları neden anlatıyorum, çünkü canım çok sıkılıyor, nasıl olur da müzelerin, ören yerlerinin güya gişesi yabancı bir şirkete verilebilir. Herkes bilir ki, dünyanın en önemli kaçakçılığı eski eser kaçakçılığıdır. Bunda da başı yıllarca sömürdükleri ülkeden binlerce değerli eski eseri müzelerine dolduran, uygar Avrupa çeker. Öyle tutkulu arkeologları ve valileri vardır ki, Mısır’ın, Türkiye’nin, Latin Amerika’nın, Yunanistan’ın en kıymetli eserleri Batılı müzelerin odalarını doldurur. En etkili İslam eserleri onlardadır. Son Irak savaşında Bağdat Müzesi, Amerika ve Avrupa ülkeleri tarafından adeta soyulmuştur. Bu arada galiba Konya’da bir Picasso bulunmuştu, nereden geldi, ah o güzelim Bağdat Müzesi’nden. Şimdi bütün bu gerçekler bilinirken, nasıl oluyor da gişe bir yabancı şirkete bırakılır, neymiş efendim ihaleyi onlar kazanmış. Kardeşim ören yerleri, müzeler için ihale olmaz. Oralar devletin ve Kültür Bakanlığı’nın elinde olmalıdır. Kim bilir kaç eser şimdi taklidi yapılarak müzelerimizden uçup gidecek. Uşak Müzesi’nde taklidi yapılarak çalınan kanatlı denizatı broşunu anımsayın. Neyse ki geri alındı. Elindekinin kıymetini bilmemek ancak bu kadar olur, hep sorarım “Vatan nasıl sevilir” diye. Hiç unutmuyorum Afyon’a bir gidişimde Frigya Vadisi’ni gezmek istemiştim, o zamanki üniversite rektörü hemen emrime bir araba verdi. Şoför gencecik bir Afyonlu delikanlıydı. Ben “Frigya Vadisi’ne gideceğiz” dediğim de “ben orayı ilk kez duydum, tarif eder misiniz” diye benden yardım istedi. 25 yaşlarında Afyon’da doğmuş, büyümüş bir delikanlıydı ve burnunun dibinde dünyanın sayılı vadilerinden Frigya Vadisi’ni bilmiyordu, üstelik Roma atlı arabalarının izlerinin açıkça göründüğü bir yolun tam üstündeydik... Şimdi oraya da parayla girilir. Öyle; çünkü bir şirket ana kapıyı ele geçirmiş, istediğini yapar, zaten Efes antik kentini gezmek şimdiden kişi başına 60 lira olmuş. Kısaca zaten az olan yerli gezgin sayısı daha da azalacak. Biz mirasyedi ailelere benziyoruz, bu aileler hiçbir iş yapmaz, paraları bitince evlerinden birini satıp gene keyiflerine bakarlar. Bu biziz! Ama satılacak bir yer de kalmadı. 21 TEMMUZ 2019 SAYI: 34255 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:51 03:43 04:14 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:42 13:16 17:13 05:30 13:00 16:55 05:57 13:23 17:15 Akşam 20:39 20:20 20:39 Yatsı 22:21 22:00 22:14 Papazın biri, uzun süredir ahbaplık ettiği hahama, “Bana Tevrat’ı öğretmenizi isterim” der. Haham, olmazlanır: “Sen Yahudi değilsin, kafan da Yahudi gibi çalışmaz. Tevrat’ın kelamını anlaman mümkün değil.” Papaz ısrar eder, haham razı olur, ama bir koşulu vardır. “Soracağım soruya doğru yanıt verebilirsen, öğretirim” sözü verir. Papaz, “Kabul” diye yanıtlar. “Sor bakalım!” Soru gecikmez: “İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki tertemiz çıkar. Hangisi yıkanır?” Papaz, “Bundan kolay ne var?” diye atılır. “Kirlenen yıkanır, temiz kalan yıkanmaz.” Hamam içini çeker, “Sana Tevrat’ın kelamını asla anlamayacağını söylemiştim! Doğrusu tam tersi: Temiz kalan adam ötekinin kirlendiğini görünce, kendisinin de kirlendiğini sanıp yıkanır. Kirlenen adam ise karşısındakini temiz gördüğü için kendisini de temiz sanıp yıkanmaya gerek duymaz.” Papaz, kafasını kaşır. “Bak bu aklıma gelmemişti. Bir soru daha sorar mısın?” Pisin temizi, temizin pisi Haham aynı soruyu yeniden sorar: “İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki temiz çıkar. Hangisi yıkanır?” Papaz, doğru yanıtı artık bildiğinden emin, “Temiz kalan ötekinin kirlendiğini görünce kendisinin de kirlendiğini sanıp, yıkanır. Kirlenen, ötekini temiz gördüğünden kendisini de temiz sanıp yıkanmaz!” diye yanıtlar. kalan aynaya bakıp temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirini gördüğü için yıka nır!” Haham çene Bacadan düşmek, sini ileri uzatıp, gülümser: “N’ayır, sana söylemiştim, ka façadan geçmek fan Yahudi kafası değil, Tevrat’a basmaz! Söyle bana, aynı bacadan içeri Hamam, cık cık cık yapar. “Yine yanıldın! Sana söylemiştim, asla anlamayacağını. Temiz kalan adam düşen iki adamdan birinin kirlenip, ötekinin temiz çıkması mümkün müdür?” aynaya bakar, temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirlendiğini görünce, gider Darbe sırasında dik duran muhalefet vekilleri yıkanır.” Eski CHP milletvekili Dr. Ceyhun Papaz itiraz eder: “Ayna nereden İrgil, meşum 15 Temmuz 2016 çıktı? Bana ayna var demedin ki?...” gecesi saat tam 22.52’de Lodos Haham, parmağını sallar: “Seni Haber adlı internet sitesine giren: uyardım, bu kafayla Tevrat’ın kelamı “Demokrasiye karşı eline silah almış nı kavrayamazsın. Tevrat’ı anlamak hiçbir yapıyı kabul etmeyeceğiz. için her olasılığı düşünmelisin.” Babamın oğlu bile yapsa darbeye “Peki, peki” diye inler papaz. “İzin karşıyım. Ak Parti’yi alt etmenin ver, bir kez daha şansımı deneyeyim. yöntemi darbe değil, sandıkla olma Başka bir soru sor!” lıdır!” açıklamasıyla darbe girişimine Ahiret sorusu, bacanın tepki veren ilk milletvekili oldu. İrgil, kendisi gibi vekil arkadaşları ve borusu “Son kez soruyorum” der, haham: “İki adam, bir bacadan içeri düşerler. Biri temiz, öteki kirli çıkar. CHP il başkanıyla birlikte Bursa’dan Ankara’ya geldiğinde bomba isabet eden TBMM’den hâlâ dumanlar yükseliyordu. Hangisi gidip yıkanır?” Papaz, “Artık her olasılığı biliyo rum” deyip, bir solukta sıralar: “Eğer Darbe sırasında arazi olan iktidar vekilleri ayna yoksa, temiz kalan ötekini kirli Meclis’e toplanan CHP’liler, dar görüp kendisinin de kirlendiğini dü beye karşı dayanışmak üzere Meclis şünerek gider yıkanır. Kirlenen temi yoldaşları AKP vekillerini telefonla ze bakıp kirlenmediğini düşünerek, aradılar. Ancak saat 00.30’a kadar yıkanmaz. Eğer ayna varsa, temiz aranan numaralardan sadece biri cevap verdi, bir tek AKP milletvekiline ulaşabildiler. Diğerleri arazi olmuş, kuşkusuz kimin galip geleceğini gözlüyorlardı. Dr. Ceyhun İrgil’in o gece çoğu AKP milletvekilinin “arazi olduğu” iddiası, zaten dönemin AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci tarafından da doğrulandı. Temurci, Ruşen Çakır’a 15 Temmuz 2019’da verdiği röportajda; darbe gecesi 00.30’a kadar geçen “karanlık” iki saatte Metin Külünk hariç partisinin hiçbir milletvekiline ulaşamadığını söyledi. O bacadan birlikte düştüler ve hiçbiri yıkanmadı! Darbe bastırıldıktan sonra FETÖ ilan edilen cemaatin siyasi ayağının, yani iktidar içindeki uzantılarının araştırılması; elbette ki darbe sırasında arazi olan milletvekilleri tarafından reddedilecekti. Nitekim öyle oldu. Şimdi diyorlar ki AKP bölünecek, pırıltılı yılların kurucu üyeleri yeni bir parti kuracak, muhafazakâr sağa taptaze, tertemiz bir iktidar alternatifi sunacak. Taze olup olmadıkları zaten tartışmalı. Ama temiz olmadıkları kesin. Çünkü hepsi o bacada 17 yıl geçirdi, şimdi düşüyorlar. Y.N: Hahamlı papazlı baca öyküsünü, ilk kez 1 Şubat 2012 tarihli “Kan lekesi, vicdan kiri” başlıklı yazımda anlatmıştım. Değerli okurum ve kendisi de yazar Mustafa Kökten, “Tam zamanı değil mi?” diye anımsatınca, tekrarladım. Konu, Bakan Soylu moylu değil çok şükür. lıktır. Bunu önlemek de, bir gönül adamı olan ve tarihi Reyiz acayip laf edip mize sahip çıktığını her fır gündemi belirleme gücünü satta belirten Recep Tayyip kaybetti. Erdoğan’a düşer. Ettiği her lafın arkasın Süleyman’dandan, bendeniz hariç, tuzluk alıp eskisi kadar koşan da Kanuni, Macaristan seferinde Zigetvar Kalesi kuşatmasında 72 yaşında iken içeru Süleymankalmadı. Çünküüü... Boş atıp dolu vuramaya vefat etti (1566). Ordu içinde moral çöküntü yaratmasın diye de ölümü cağını artık gördü. Kendi askerlerden gizlendi. ettiği lafların peşini kendisi Amerikan Devleti’nin kurucusu Cansız bedeni ilaçlandı bile bıraktı. George Washington’un resmi ve iç organları çıkarılarak otağın “Osmanlıca öğrenilecek ve öğ ni taşıyan 1 dolarları yakmaya bulunduğu yere gömüldü. retilecek!” dedi. kalkabilirler. (Ki o banknotlar Cenazesi de İstanbul’a ge Dediği ile kaldı. FETÖ’cülüğün gizli şifresi. Bu tirilerek bugünkü türbesine Önceki gün YKS sonuçları eylem Reyiz’i bile mutlu edebilir.) gömüldü. Hürrem Sultan da va belli oldu. 628 bin genç barajı HHH siyeti üzerine daha sonra yanına bile geçemedi. Amerikalılar 46 yıl saltanat defnedildi. Ne yazık ki yanında Sorular çok şükür Türkçe idi, sürmüş padişahımızın portresini yattığı eşi Kununi kalpsizdi. ya Osmanlıca olsaydı! sadece 17 yıldır iktidarda bulu HHH “Her müslüman kendi ölüsünü nan Tayyip Bey’i kıskandırmak 7 Eylül 2016 günü T.C. Baş kendisi yıkayabilmeli!” dedi. için parlamenotalarına asmış bakan Yardımcısı Veysi Kaynak Ölü yıkama kursu açılsın diye değiller. Macaristan’da, Kanuni’nin iç Külliye’ye bir tek başvuru bile Kanuni’yi dünya tarihinin en organlarının gömülü olduğu olmadı. önemli 23 kanun koyucusu say “mezar”ın bulunduğunu açıkladı. O lafı da havada kaldı. dıklarından bunu yapmışlar. Ama hükümet bu müjdenin Muhteşem Yüzyıl dizisine bir Kuzey Kore, Suudi Arabis arkasını getirmedi. lanet okumadığı kalmıştı. tan falan da “Tarihteki meşhur Çünkü o tarihten sonra Reyiz Dizi rekorlar kırmaya devam KHK’ciler” diye meclislerinde bir tek gündeme, “Rabia”ya kilit etti. düzenleme yaparlarsa, Tayyip lendi : Özet mi? Bey’in de yeri garanti. Tek bayrak, tek millet, tek va Bir laf et, millet saçını başını HHH tan, tek devlet! yolsun... Muhteşem Yüzyıl dizisi bir ara Ve sonunda da tek adam . Torba dolsun. Gündem olsun Reyiz’in hışmına da maruz kaldı. HHH dönemi kapanıyor. Savaş meydanlarının kahra Hepsi tahakkuk etti. Ama İs Artık gündeme pahalılık, yok man sultanı, zevk sefa düşkünü tanbul, Ankara, İzmir dahil tüm sulluk, adaletsizlik hâkim. Gün bir harem âşığına indirgenenez büyük kentler de elinden gitti. demde keyfilik var, kazalar var, temelli eleştirileri olmuştu. Çok Şimdi Reyiz’e düşen yeniden belalar var. haklıydı. gündem belirlemeye muhteşem Ve Ekrem İmamoğlu var. Ama yine de milyonlar Hür bir dönüş yapmaktır. Hatta Trump var. rem Sultan ile Kanuni’yi muh Zigetvar’daki bu “kalp ve iç “S400 aldık” diye, yaptırım teşem birer âşık olarak kalpten organlarını” gömülü olduğu uygulamak ve canımızı “biraz” sevdiler. mezarından çıkarıp ait olduğu yani ölçülü biçimde acıtmak pe HHH bedene iade etmek ve Hürrem şindeymiş. Her yıl on binlerce yerli ve ya Sultan’ı kalpsiz bir eşin yanında Ölçü kaçarsa Türkiye’yi elden bancı turist dünya harikası Sü yatmaktan kurtarmaktır. büsbütün kaçırmaktan çekini leymaniye Camisi’ni değil de ya HHH yormuş. nındaki türbede yatan iki âşığın Kanuni’nin “Ölçülü yaptırım”ın ölçüsü du kabirlerini ziyaret etmekteler. iç organlarının ruma göre değişir. Epeydir gündemi elinden ka gömülü oldu Tutar da Amerikan Temsilciler çıran Reyiz’e, Cumhuriyet gaze ğu mezarın Meclisi Genel Kurul Salonu’nda tesi olarak yapıcı bir muhalefet Türkiye’ye nak ki Kanuni Sultan Süleyman’ın örneği arz etmek dileğindeyiz. li, Osmanlı’nın mermerden oyma portresini in Kanuni’nin tüm iç organları atası Süleyman dirirse yandık... gibi kalbi de göğüs kafesinden Şah Türbesi’nin Bizim hassas ruhlu bir kısım çıkarılmış olarak gömülmüştür. eski yerine ta yerlilik ve millilik erbabı geçen yıl “Kalpsiz bir âşık” olarak şınması kadar önemlidir. sokaklarda iPhone parçalamıştı. Hürrem’in yanında yatması Çünkü Süleyman vardır, Bu kez de meydanlarda Kanuni’den önce aşka saygısız Süleyman’dan içeru. Cumartesi anneleri EYLEMİ Hasan Gülünay’ın akıbeti soruldu Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedi len yakınlarının akıbetini sormak ve faillerinin cezalandırılması talebiyle başlattıkları eylemlerinin 747. haftasında da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. İHD önünde açıklama yapan aileler bu hafta 27 yıl önce 20 Temmuz 1992’de gözaltına alınarak kaybedilen Hasan Gülünay’ın akıbetini sordu. Kayıpların fotoğraflarını ve karanfil taşıyan aileler adına İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan haftanın basın açıklamasını okudu. Arcan, “Hasan Gülünay dosyasındaki 27 yıldır devam eden inkâr ve cezasızlık son buluncaya kadar hakikat ve adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Kayıplarımızdan ve kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” dedi. Arcan’ın ardından Gülünay’n kızı Deniz Gülünay’ın gönderdiği mektubu Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe okudu. Gülünay’ın mektubunda “27 yıldır bitmeyen acı, dinmeyen öfke, vazgeçmediğimiz arayışımız ve hiç bitmeyen adalet mücadelemiz. Ve 27 yıldır gelmeyen babam. Ne çok acı yaşatılıyor bu ülke insanlarına” ifadeleri yer aldı. Eyleme CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Af Örgütü Uluslararası Sekreteryası’ndan Türkiye Kampanya Sorumlusu Milena Buyum ile çok sayıda kişi destek verdi. Bu haftaki F Tipi oturumunda da Bolu’da cezaevinde bulunan ve sağlık sorunları yaşayan Ramazan Kıran’ın durumuna dikkat çekilerek, serbest bırakılması istendi. l İSTANBUL/Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr VEFAT Çalışma arkadaşımız Alper İzbul, Derya İzbul ve Sema İzbul’un babası, Vicdan İzbul’un eşi, Avukat VASIF İZBUL’UN vefat haberini üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz. Cenazesi 21 Temmuz 2019 Pazar (bugün) Bursa Karacabey Ulucamii’den öğle namazına müteakip kaldırılacaktır. Merhuma Allah’tan rahmet, çalışma arkadaşımıza ve sevenlerine başsağlığı dileriz. C ÇALIŞANLARI