17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ [email protected] TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 1117 TEMMUZ 2019 ÇARŞAMBA Iş de umut da yokGençişsizliği6.9puanartarakyüzde25.5’eyükseldi.Gelecekayişsizlikdahadaartacak Ekonomik kriz, en çok emekçileri vuruyor. Mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı 4.5 milyona dayandı. İstihdam, Ağustos 2018Nisan 2019 arasında 1 milyon 119 bin azaldı. Genç işsizliği 6.9 puan artarak yüzde 25.5’e yükseldi. Nisan 2018’de 3 milyon 86 bin olan mevsim etkisinden arındırılmamış nı ayına göre 1 milyon 188 bin artışla 3 milyon 299 binden 4 milyon 487 bine yükseldi. Ni dar tanımlı işsiz sayısı Nisan san 2019’da mevsim etkisin 2019’da 1 milyon 116 bin arta den arındırılmamış işsizlikte rak 4 milyon 202 bine yüksel Mart 2019’a göre kısmi bir ge di. Mevsim etkisinden arındı rileme görünse de mevsim et rılmamış işsizlik oranı bir ön kisinden arındırılmış işsizlik ceki yıla göre 3.4 puan artarak teki artış devam ediyor. yüzde 13 olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu İş bulma ümidini yitirdi (TÜİK), Nisan 2019’a ilişkin ği için iş aramaktan vazge işgücü istatistiklerini açıkladı. çenler ile diğer sebeplerle iş Tarım dışı işsizlik oranı 3.6 pu gücü piyasasından kopanla anlık artışla yüzde 15 olarak rın da hesaba katıldığı “geniş tahmin edildi. Söz konusu ayda tanımlı” işsiz sayısı, son bir 1524 yaş grubunu içeren genç yılda 1 milyon 91 bin artışla işsizlik oranı 6.3 puan yükse 7 milyona dayandı. lerek yüzde 23.2 oldu. Mevsim Mevsim etkisinden arındırıl etkisinden arındırılmış genç iş mış işsizlik hem aylık hem yıl sizliği 6.9 puan artarak yüzde lık olarak tırmanmaya devam 25.5’e yükseldi ediyor. Nisan 2018’de yüzde 10.3 olan mevsim etkisinden İstihdam düşüyor arındırılmış işsizlik oranı, Ni Türkiye’de istihdam edilenle san 2019’da yüzde 13.8’e yük rin sayısı, nisanda geçen yılın seldi. Bu oran Mart 2019’da aynı dönemine göre 810 bin ki yüzde 13.7 idi. şi azalarak 28 milyon 199 bin Mevsim etkisinden arındırıl kişi olurken, istihdam oranı mış işsiz sayısı geçen yılın ay 1.9 puanlık azalışla yüzde 46 olarak belirlendi. Tepe noktası daha görülmedi TÜİK verilerine göre istihdam edilen kişi sayısı nisanda geçen yıla göre 810 bin kişi ge QNB Finansbank Başekonomisti Erkin Işık, mevsim etkilerinden arındırılmış verinin 2009’daki yüzde 13.9’luk tepe noktasına çok yaklaştığına dikkat çekti. Işık, “İŞKUR’un haziran ayı verileri kayıtlı işsiz sayısının 4.4 milyon kişiye ulaşması istihdam piyasasındaki olumsuz eğilimin sonraki ay rilerken, tarımda çalışan sayısı 329 bin, inşaatta 544 bin, sanayide ise 97 bin kişi azaldı. İş gücü, nisanda 2018’in aynı dönemine göre 306 bin kişi artarak 32 milyon 401 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0.1 puan azalışla yüzde 52.9 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre, erkeklerde işgücüne ka larda da devam edebileceği tılma oranı 0.6 puanlık azalış ni düşündürüyor. Bu da işsizlik oranı için henüz tepe noktasına ulaşmadığımıza işaret etmekte. Bu senenin ortalaması için yüzde 4.5 seviyesindeki işsizlik tahminimizi koruyoruz” dedi. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’ne göre Mayıs 2019 döneminde mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranı 0.1 yüzde puan artarak yüzde 16.1 seviyesine yükselecek. la yüzde 71.8’i, kadınlarda ise 0.5 puanlık artışla yüzde 34.5’i buldu. Mevsim etkisinden arındırılmış iş gücüne katılma oranı ise bir önceki döneme göre 0.2 puan azalarak yüzde 53.1 olarak hesaplandı. Nisanda herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0.9 puan artarak yüzde 34.2 oldu. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 23.1’e yükseldi. l Ekonomi Servisi TÜİK gerçek boyutu yansıtmıyor CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, TÜİK’in açıkladığı Nisan 2019 işgücü istatistiklere ilişkin, “TÜİK’in resmi rakamları, Türkiye’deki işsizliğin boyutlarını göstermekte yetersiz kalıyor” dedi. Öztrak, mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranının son 14 aydır arttığını, daha önce böyle bir şeyle karşılaşılmadığını anlatarak, “Üniversite mezunu işsiz sayısı 209 bin kişilik artışla 1 milyon 29 bin kişi oldu. Her dört işsizden biri üniversite mezunu” dedi. Öztrak, “Hukuk üstünlüğünün, kuvvetler ayrılığının, güçlü bir denge ve denetimin olmadığı ucube tek adam saray reji mi hiçbir ekonomik aktöre ufuk sunmuyor, yandaşlar ve mutlu bir azınlık dışında kimseye umut vermiyor. Bu ucube sistem milletin aşını, işini büyütmek bir yana, aksine küçültüyor. Türkiye, bu ucube sisteme geçerken son beş yılını yitirdi” şeklinde konuştu. Kadınlarda durum vahim Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi’ne (DİSKAR) göre ise, ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin sayısı 2 milyon 720 bine çıktı. Nisan 2018’de yüzde 12.3 olan kadın işsizliği 2.9 puan artarak Nisan 2019’da yüzde 15.2’ye yükseldi. Tarım dışı kadın işsizliği ise yüzde 18.9’a tırmandı. İş başında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmesi gerektiğine işaret eden DİSKAR, “Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37.5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmeli. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemde” denildi. VERGİ KANUNU TEKLİFİ ‘Vatandaşları kurtaracak madde yok’ TBMM Genel Kurulu’nda, “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi görüşüldü. Teklifin görüşmelerinde söz alan İYİ Parti milletvekili Durmuş Yılmaz, düzenlemenin hasılat esaslı vergilendirme kavramını yeniden canlandırdığını söyledi. Yegâne amacın ilave kaynak bulmak olduğunu belirten Yılmaz, “Bu düzenlemelerin sonucunda elde edilebilecek kaynak, ihtiyaç duyulan kaynağı karşılayacak mı, sorunları çözecek mi? Bence cevap hayır” dedi. Yılmaz, ekonomik sıkıntının faturasının Merkez Bankası’na kesildiğini ve Merkez Bankası başkanının görevden alındığını belirtti. HDP milletvekili Garo Paylan ise, “Bütün bu maddeler patronlar yararına, patronları kurtarmak için. Vatandaşları kurtaracak bir tek madde yok” ifadesini kullandı. Paylan, Türkiye’nin bütün servetinin yüzde 60’ının nüfusun yüzde 1’inin elinde olduğunu ve bu eşitsizliğe ilişkin düzenleme yapılmadığını söyledi CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu da teklifte ekonomiyi düzeltmeye yönelik bazı düzenlemeler olduğunu, ancak ekonominin durumu konusunda gerçek bir tespit yapılmadığı için önemli eksiklikler bulunduğunu söyledi. l ANKARA Zam bebek bezine yetmiyor 3 milyon kamu emekçisi ile 2 milyon memur emeklisinin gözü TİS görüşmelerinde. Örgütlenme özgürlüğü istiyoruz KESK Diyarbakır Şubeler Platformu Sözcüsü Ramazan Polat, TİS için taleplerini şöyle sıraladı: n Sokakta, pazarda yaşanan gerçek enflasyon en az yüzde 40’ı buluyor. Buna karşın maaşlarımızda yüzde 5’lik toplusözleşme zammını, yüzde 1.01’lik enflasyon farkını, iki günlük bebek bezi almaya yetmeyen çocuk yardımının üç beş kuruş artırılmasını “memura üç zam birden” diye sunmasınlar. n Grevli toplusözleşme ve örgütlenme özgürlüğü istiyoruz. İnsanca yaşanabilir bir ücret istiyoruz. n Bugün dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 6.750’TL’yi aşmıştır. En düşük ücrette bu yoksulluk sınırının temel alınmasını, eşi çalışmayan iki çocuklu en düşük maaşı alan kamu emekçisinin maaşının buna göre artırılmasını, eş ve çocuk, kira, yakacak, yemek ve ulaşım yardımları ile cebine giren paranın yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını, tüm kamu emek çilerinin maaşlarının bu durum gözetilerek artırılmasını istiyoruz. n Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvencelikadrolu istihdam edilmesini, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını talep ediyoruz. n Hukuksuz bir şekilde KHK ile ihraç edilen tüm kamu emekçilerinin görevlerine iade edilmesini istiyoruz. MAHMUT ORAL Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Diyarbakır Şubeler Platformu, 1 Ağustos’ta başlayacak olan toplu iş sözleşmeleriyle (TİS) ilgili taleplerini açıkladı. Platform sözcüsü Tarım Orkam Sen Şube Yönetim Kurulu üyesi Ramazan Polat, 3 milyon kamu emekçisi ile 2 milyon memur emeklisinin gözünün, hükümetle yapılacak TİS görüşmelerinde olduğunu kaydetti. Polat, “Maaşlardaki erime sürmektedir. Hedeflenen enflasyon oranlarına, hatta bazen bunun bile altındaki rakamlara imza atanların ‘tarihi başarıları’ sayesinde maaşlarımız her yıl açlık sınırına daha fazla yaklaşmıştır” dedi. Polat, TÜİK’in, krizin faturasını emekçi kesimlere yıkmanın bir aracı haline getirildiğini dile getirdi. l DİYARBAKIR Şakir İpek cinayeti önlenebilirdi Vatan Plastik’te palet üretim işçisi olarak çalışan ÖDP üyesi Şakir İpek,12 Temmuz’da tamir etmek için çıktığı çatıdan düşerek yaşamını yitirdi. İşçi Dayanışma Derneği (İDD), ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, CHP İl Başkan Yardımcısı Saniye Yurdakul ve fabrika çalışanları iş cinayetine tepki için dün fabika önün de bir açıklama yaptı. İDD Yönetim Kurulu üyesi Nuriye Alsancak, “İş güvenliği önlemleri alınmadan, ıslak zeminde çatıya çıkartılan Şakir İpek arkadaşımız maalesef 15 metre yüksekten düşerek hayatını kaybetti. Bu işverenin doğrudan kusuru sonucu ortaya çıkmış ve önlenebilir bir iş cinayetidir” dedi. Alper Taş, Saniye Yurdakul ve fabrika çalışanları daha sonra İpek’in evine giderek ailesine destek verdi. Eşi Leman İpek, 4 çocuğunun yetim kaldığını belirterek, “Eşim patronları önlem almadığı için öldü. Eşimin hakkını her yerde arayacağım. Vatan fabrikanın patronları adalete hesap verecek, benim karşıma çıkacaklar” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet Döviz kurunun çevrimi A BD Doları’nın fiyatındaki çalkantı şu anda ekonomi gündemimizin en önemli konusu. Acilen yanıtlanması arzulanan soru: Nereye kadar? Döviz kurlarında dengenin nasıl oluştuğu ve fiyatın nasıl belirlendiği konusu iktisat yazınının henüz tam olarak açıklayamadığı soruları arasında. İktisat yazını en doyurucu yöntem olarak, dövizin fiyatının uzun dönemde ülkeler arasındaki enflasyon farklarına bağlı olarak hesaplanabileceğini öngörüyor. Böylelikle, dövizin gerçek değerini belirlemede söz konusu ülkeler arasındaki enflasyon farkından arındırılarak belirleme yöntemi satın alma gücü paritesi olarak tanımlanmakta. Yani doların “satın alma gücünün” zaman içinde nasıl değiştiğinin takip edilmesi gerekiyor. Ülke deneyimleri, uzun dönemde (kabaca 1015 yıllık sürede) döviz kurundaki değişimlerin “satın alma gücü paritesini” korumak üzere, enflasyon oranları arasındaki farkı dengelemekte olduğunu gösteriyor. Bu tanım ışığında Türk Lirası’nın ABD Doları karşısında uzun dönemli seyrini hesapladığımızda karşımıza aşağıdaki grafik çıkmaktadır. Söz konusu grafikte ABD Doları’nın “enflasyondan arındırılmış reel değerini” hesaplamaya 1989 yılı ağustos ayından itibaren başlamaktayız. Türkiye 1989 Ağustos’unda, 32 Sayılı Karar ile kambiyo rejimini serbestleştirmiş ve uluslararası sermaye akımlarını kuralsızlaştırarak, tümüyle denetimsiz kılmış idi. Doların reel fiyatını belirlerken bu keskin rejim değişikliğinin belirleyici olduğunu düşünüyorum. Kaynak: TC Merkez Bankası verilerinden kendi hesaplamalarımız Eğer 1989 Ağustos ayında doların reel fiyatını 100 kabul edersek, kambiyo rejiminin kuralsızlaştırılarak ulusal ekonominin sıcak para akımlarına açık hale getirilmesiyle birlikte doların reel fiyatında ani bir ucuzlama olduğunu gözlemekteyiz. Yaklaşık yüzde 20’lik bu ucuzluk o dönemde birden bire döviz kısıtını ortadan kaldırmış ve dış açığımız (cari işlemler açığı) milli gelirin yüzde 3’üne yükselmiş idi. Bu dengesizlik, dönemin başbakanının “faizleri düşürün” talimatıyla birleşince sonucu Nisan 1994 krizi oldu! 19952000 arasında Türkiye hemen hemen dövizin reel fiyatının değişmeden korunduğu bir dönem oldu. Bu dönemde yaşanan yüksek enflasyona karşın; TCMB’nin dövizin fiyatını reel olarak koruyabilmesi başarı sayılmalıdır. 2000 IMF dezenflasyon programı, döviz kurunu nominal olarak çapalıyor ve Türkiye’yi Latin Amerika ülkelerindekine benzeyen yeni bir laboratuvar olmaya zorluyordu. Programı Türkiye harfiyen izledi ve cari işlemler açığının yüzde 4.8’e değin yükselmesine ve kuralsızlaştırılmış sıcak para akımlarının yarattığı tahribata seyirci kalındı. Sonuç Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri oldu. 2003 Ocak ayından sonra Türkiye yepyeni bir döneme girdi. Bir dizi “yapısal” nitelikli reform arasında Merkez Bankası önce örtülü, sonra da 2006’da açık enflasyon hedeflemesine yöneldi. Ancak sıcak para akımlarına denetimsiz olarak açılan ulusal ekonominin döviz piyasasında uğradığı dengesizliklere sessiz kalındı. Grafik 2002 2008 arasında doların reel fiyatının yarıdan fazla ucuzlamış olduğunu gösteriyor. Bunun sonucunda da dolar bazında ithalat artmış, Türkiye’nin dış ticaret açığı yükselmiş, yerli mallar yerine ucuz ithalata dayalı sanayiler gelişirken, geleneksel ihracatçı sektörler gerilemiş, işsizlik yapısal olarak yükselmiş idi. Bu arada milli gelirimiz dolar bazında hesaplandığında gerçekte olduğundan neredeyse iki misli daha yüksek gözükmüş; bu hormonlu büyüme masalı da AKP ekonomi idaresi tarafından anlatıla anlatıla bitirilememiş idi... Ancak bu tatlı Lale Devri’nin bir de son sahnesi var. Onu da grafiğin son döneminde gözlemekteyiz. Seçim(ler) ekonomisi telaşı ile birlikte sürdürülen genişleyici para ve maliye politikaları; Merkez Bankası’nın siyaseten faizi düşürmesi yönündeki baskılar ve kurumun bağımsızlığının yitirilmesi; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye adlandırılan hukuk ve kurumsal kargaşasının yaratmış olduğu tahribat, jeopolitik sorunlarla da birleşince döviz kuru 2018 Eylül’ünde yeni bir krize sürüklendi. İlginçtir, her üç krizde de doların fiyatı 125 endeks puanına değin çıkıp geri dönmektedir. Dolayısıyla, (Ağustos 1989’u 100 kabul edersek) ulusal ekonominin doların fiyatında reel olarak ancak yüzde 25’e değin bir artışa dayanabildiğini ve bunun da bir döviz krizine intibak edebildiği son üst sınır olduğunu öne sürebiliriz. Türkiye ekonomisi bu üst sınıra dayanmıştır. Bundan sonra ya “yabancılar bizi kıskanıyor ve spekülatif saldırı var” hamasetine son verilerek, ciddi bir istikrar programı uygulamaya konulacak; ya da ulusal ekonominin krizi, mevcut kurumsal kargaşa ve liyakatsizliğin tahribatı altında daha da derinleşecektir. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. GİZEM NUR SARITOP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear