23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER TASARIM: İLKNUR FİLİZ Rant ve kentDepremsiz yıkımlar, çarpık kentleşme, uygarlığımız da çöküşümüzün de göstergeleri 92 kişiye mezar olan bina, AKP’nin ilk dönemlerinde yaşanan kentsel faciaydı. Kaçak yapı sorunu uzun süre tartışılmış daha sonra yine unutulmuştu. Gazetemiz facianın ardından bu manşetle çıkmıştı. Geçen günlerde Kartal’da kendi kendiliğinden çöken bina ile bir kez daha kaçak yapılar gündeme geldi. Onun öncesinde 2004 yılında Konya’da Zümrüt Zümrüt Apartmanı ile ilgili rapor hazırlayan Ersin Arıoğlu, “Yapı üretimi, bir sistem ve uygarlık oluşturma sürecidir...” demişti. Raporda, bu tür binaların sorumlu Apartmanı kendiliğinden çökmüş, 92 kişi yaşamını kamu görevlilerinin göz yummasıyla ve ucuz maliyet, yüksek yitirmişti. Konu günlerce tartışılmış, yine unutulmuştu. kâr anlayışıyla yapılarak ölümlerin yaşandığı vurgulanmıştı. 2Şubat 2004’te 11 katlı Konya Zümrüt Apartmanı’nın çöküşü, aslında ülkemizde süreklilik kazanmış depremsiz yapılaşma çöküşlerinin ilki değil. Çarpıcı etkisi 11 katın 40 saniyede üst üste yıkılması, binada yaşayan 92 kişinin yaşamı Suna: İmar affı yeni facialara yol açacak nı yitirmesi, onlarca kişinin yaralanmasıydı. Üstüne üstlük inşaat odaklı, yoğun kentleşme, rant üzerinden kaynak yaratma siyaseti ile öne çıkmış, sürdürmeye kararlı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP’nin bu yoldan yükselişini sürdürmeye kararlı olduğu süreçle çakışmıştı. Yine de kentleşme siyasetindeki olumsuzlukların çarpıcı kanıtı olması nedeniyle çok sayıda iktidar erki de içinde kamu kurumu ile birlikte, uzmanlık üniversiteleri, meslek örgütlerinin nedenlerini ciddi araştırma, raporlarla sonuçlandırmaları zorunluluğunu getirmişti. CHP’nin o dönem milletvekili olan ve kentleşme, yapılaşma, geçmişinde meslek örgütleri içindeki betonarme çalışmalarıyla öne çıkmış Ersin Arıoğlu yönlendirmesinde özel bir çalışma, sonuç raporu ve soruşturma önergesini içeren bir çalışmanın kitabı ile kamu oyunun karşısına çıkmıştı. Arıoğlu’nun raporu “Sorumsuzluklar zihniyetinin gö çüğü: Konya Zümrüt apartmanı” ra porunu, sorunlara bütünlüklü yak laşımı nedeniyle olabildiğince satır başlıklarıyla paylaşmakta yarar var. Öncelikle depremsiz asla çökmeye cek, en büyük dep remlerde dahi yapı laşma suçları, cina yetlerinin işlenme diği bir sonuca ula şılabilmesi yolun da, kentleşme, yapı laşma gereklerinin, bilimsel gelişmele rin bütünü içinde ba kışın geliştirilme si için. Arıoğlu, dünya ve Ersin Arıoğlu ülkemizin, uygarlıkların gelişim sü reçleri içinde, yapı üretiminin, hele de sosyal demokrat bir partinin çatı sı altında bakışını sorgularken altına imzasını koyduğu şu kısa saptama ile girmiş: “Bireyin topluma ve doğa ya; toplumun bireye ve doğaya ver mekte olduğu zararları durdurma ve arındırma becerilerinde gösterilen bi reysel ve toplumsal başarı, uygarlı ğın seviyesini belirler.” Öncelikle söz konusu raporda, ge rek kamu gerekse uzmanlık kurum ları, üniversitelerin Konya Zümrüt Apartmanı’na ilişkin verilerinin en anlamlı saptamaları, sonuçları ile paylaşıldığını, sonuç olarak pek çok bilimsel saptamalara verilerin fazlası ile çakışmakta olduğu gerçeğinin altı çizilmeli. Türkiye’nin temel sorunla rına ilişkin bilgi işlemeyi bilememek, hukuk devleti olamamak, eğitimsiz lik, üretimsizlik, işsizlik, haksızlık, eşitsizlik, saydam olmamak gibi so run sıralamalarının, inşaat sektörüne yansımalarının altı çizilerek, inşaat Yeri geldiği için, söyleşimizde Oda Başkanı Nusret Suna’nın yaptığı açıklamalara kulak vere lim. Suna çöken binaya ilişkin şun lara söyledi: “En büyük sorunumuz yapı sto kunun yapılmamış olması. Riskli bi na stokumuzun çok fazla olduğu nu biliyoruz. Ama binaların özelle rindeki gelişmelerin envanter ça lışmaları, bilgileri yok. Çöken bina nın 92 yılında imar durumu aldığını sonradan öğren Son facia: Kartal dik. Sonrasında iki kat daha çıktığı da ortada. Kaçak, tabii ki yapı Kartal’da 6 Şubat’ta çöken 21 yurttaşa mezar olan bina... Depremsiz, affı ve de içindeki olumsuz çapıcı düzenlemeleriyle birlikte. da taşıma kapasitesini zorluyor. dış harhangi bir gözlemlenen etki, do Çöken binanın çevresindeki acil yıkılan, Sonradan bilirkişi ğa afeti de olmaksızın yaşanan içer canlarını kurtarabilme korkusu ile mal raporları yapılaş deki 21 yurttaşımızın canına mal olan, yine saniyelerle ölçülen çökme ise, dan vazgeçme noktasında, hızla gerçekleştirilen boşaltma ve yıkımlar bir manın çeşitli aşamalarında malze Nusret Suna İstanbul’da olması, hemen yan binaların da yıkılması zorunluluğunu sergilemesi nedenleriyle de daha çok şok etkisi yaptı. Özelinde İstanbul ölçeğinde çok büyük sayılarla benzer yapılıaşmaların, toplu yıkım tehditlerinin varlığı, gerçeğini de ortaya çıkarması ile. Yetmez seçim sıkışıklığında acil sıcak para toplama, kuşkusuz oy da kapma hesaplarında inadına sürdürülmüş imar yanı ile de şokları katlayabilecek tartışmaları olabildiğince gündemden uzak tutmak içindi. Gece çöken binanın sabahında İnşaat Mühendisleri Odası’nın uzmanlarının koşar adım yıkım yerine ulaşmaları, temellerdeki yıkımı çok çarpıcı açıklayan tahribatların belgelerini bir açıklama ile kamuoyuyla paylaşmaları önemli, etik bir sorumluluktu. me eksikliklerini, midye kabukları görülen deniz kumu kullanımlarını ortaya koyuyor. Tabii ki betonarme eksiklikleri tek başına çökme nedeni olmayabilir. Çevre halkından da öğrendiğimize göre, alt kattaki üretim atölyesinde çok sayıda yapı taşıyıcı kolonlar kesilmiş. Yapı taşıyıcı dengelerini bozan pek çok fiziki müdahaleler olmuş. Hepsinin bileşkesinde bozulan dengelerde sektörünün temel özelliklerine geçiş yapılıyor. 2000’li yıllarda ortalama 90 milyon metrekaresi izinli, 45 milyon metrekaresi izinsiz, konut, hizmet, ticaret, kültür ve üretim amaçlı binalar yapılmakta olduğunun altını çiziyor. İnşaat sektörünün de alt sektörlerden toplam yüzde 60 girdi pıcı örnekleri de katlanıyor. Zümrüt Apartmanı, kooperatif statüsünde yola çıkılmış, daha sonra müteahhit vasıtasıyla yapılan kâra dayalı bir yapılaşma. Yapılaşma sürecinde, kuralların sayısız kez çiğnendiği gelişmeler var. Yapı kullanma izni alınmadan önce kaydı ile res çökme yaşandı” Suna, Kartal’da çöken binanın yanındaki binaların da yıkılmasını doğru bulduğunu belirterek, yeni can kayıplarının önlendiğinin altını çizdi. İktidarın imar affı kapsamında birçok yapıya izin verdiğini, kaçak olup olmadığına bakmadan onay verdiğini belirten Suna, “Sa alması ile sektörün katma değerinin mi işlemler yürütülmüş. Birden faz hibinin af için başvurup, para ya yüzde 40’lara vardığını belirtiyor. la ruhsat süreci yaşanmış, yakla tırım, benim kaçak yapılarım sağ Üçte biri kaçak şık 5 yılda tamamlanmış. Araya pek çok tadilat girmiş. Mimari düzgün, lamdır beyanının vermiş olmaları yeterli sayılıyor. Bu çok yanlış bir Konut sektörünün özeline bakıldı simetrik olmamış, yükler dengele iş. Meslek örgütlenmeleri olarak ğında ise yaratılan değerin yaklaşık ri bozulmuş. Taşıyıcı sistem başa defalarca uyardık. Hâla bu vahim üçte birinin kaçak olduğunu belirtiyor. İnşaat stoku boyutu ile de tablo değişmiyor. Yüzde 30’u kaçak yapı, geri kalan yüzde 70’in yüzde 4550’si rılı çözülememiş. Bulunamayan sayısız uygulamanın olumsuz etkileri de eklemlenmiş. Betonarme kalitesi elbette olumsuz, kalite düşük, çiviy tablonun devam edeceği bir imar affı, seçim sonrası tapuların dağıtılması siyaseti inatla sürdürülüyor” diye konuştu. iskân belgesiz olarak tahmin edili le kolayca ayrışmalar elde edilebili yor. İnşa edilen konutların yüzde 65’i yor. Killi, yabancı maddeler çok. Be yöntemleri gerçeğine bakmak ge özel şahıslar, yüzde 30 kooperatifler, ton yoğunluğu az. rekiyor. yüzde 5’i kamu vasıtasıyla yapılıyor. İsterseniz boşu boşuna “Neden Hele de Gülen Cemaati ile iktidar Konut inşaatlarında basit ve yeter böyle vahim bir çöküş yaşandı?” ortaklığı süreçlerinde, siyasal İslam siz teknolojiler egemen. Taşıyıcı sis sorusunu sormaktan vazgeçelim. kimlikli iktidar erki, yandaşlık üze temin dayanıklı olmasına özen gös “Ders alındı mı?” sorusunun yanı rinden oluşturulmuş çıkar ilişkileri, terilmemiş, standart dışı malzemele tı da daha bir karşılıksız. CHP ra en çok da inşaatla, kent rantı, dev rin kullanımı yoğun olmuş. Isı izolas porundaki yapılacaklar, yapılma projeler odaklı büyüme, seçmen gü yonları, elektrik donanımları çağdaş sı gerekenler, Meclis soruşturması cü yaratma, yine aynı kaynaklar seviyenin çok altında. Konut sektörü bölümlerine boşu boşuna hiç geç dan yandaş seçmenler odaklı pay nün ana dinamiği ise köyden kente meyelim. Kuşkusuz çok önemli ve laşım halkaları oluşturma, büyüme zorlanmış göç. anlamlı, olmazsa olmaz saptama dönemlerinin zirvesindeki “beraber Zümrüt Apartmanı: Her şeyi eksik ları hafife almak anlamına gelmiyor. Dönemin iktidar erkinin, siyasal varlığını sürdürme siyasetle yürünmüş yollar” yaklaşımları içinde Zümrüt Apartmanı şokundan geleceğe dönük dersler çıkarmak hak Konya özeline, Zümrüt rine, siyasi erk gücünü kullanma götüre... Hepsi tozlu raflara atıldı. Apartmanı’na geçiş bölümlerinde olumsuz etkiler, zorlanmaların çar Yarın: İstanbul depremi kapıya dayanmışken... 927 ŞUBAT 2019 ÇARŞAMBA Tarihin en akıldışı seçimi! Terörle mücadelenin iki evrensel temeli vardır. Birincisi, terör örgütünü halkadan koparıp tümüyle yalnızlaştırmaktır. İkincisi de medyada, siyasette hiçbir alanda terör örgütüne moral güç olacak bir etkinliğinin olamamasını sağlamaktır. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı ikisini de yapıyor!  Terör örgütü medyada adının çok geçmesini ister. Korkunç, insanlık dışı eylemleri de en çok bu yüzden yapar. O nedenle şöyle bir tarif vardır; medya, terör örgütünün oksijenidir. Cumhuriyet tarihinde ilk kez seçim meydanlarında Cumhurbaşkanının ağzından “Kürdistan” sözünü duyduk. Üstelik onlarca kanalın canlı yayını eşliğinde. Ertesi gün de iktidarın yarı ve tam resmi yayın organlarında yer aldı.  Erdoğan, “Kürdistan” diyene bir şey demiyor, CHP’nin bunu söyleyenlerle işbirliği yaptığını söyleyip “CHP eşittir PKK” diyor. Sonra da, “CHP ile işbirliği yapanlar da PKK uzantısı” diye itham ediyor.  Herhalde terör örgütü şöyle diyordur: “Ne çok yere uzanmışım!” Aklı olan beri gelsin! Ülke bütünlüğünde en hassas parti olduğunu iddia eden MHP’den, “Bunu diyen partiye gereği yapılsın” türünden bir çıkış var mı? Yok. Herhalde bu konudaki görüşlerini bir sonraki seçimde ittifakı değişirse söyleyecek! HHH Erdoğan, CHP’ye ve Millet İttifakı’nın tüm katılımcılarına “dörtlü çete” deyip, siyaseti de çeteleştirdikten sonra, HDP’ye dönüyor. Diyor ki: “Kandil’le işbirliği yaparsanız yeniden kayyım atarım.” Buradan şu çıkıyor, HDP’den seçilen başkanlar Kandil’le işbirliği yapmayabilir. Bu durumda göreve devam ederler. Yaparlarsa, kayyım! Ama CHP, HDP ile seçim işbirliği yapmadığını ilan ettiği halde, PKK bağlantılı! HDP’nin de seçim stratejisini açıklanırken “Kürdistan’da biz kazanacağız, Batı’da AKP ve MHP’ye kaybettireceğiz” sözünün nereye varacağını öngörememesi olanaksız! HHH CHP, 24 Haziran’da olduğu gibi 31 Mart’ta da merkezin sağındaki partilerle seçim ittifakına gitti. 24 Haziran’da AKP’nin Meclis çoğunluğunu yitirmesinde bunun büyük payı var.  31 Mart’a giderken ise solda iki fotoğraf dikkati çekiyor.  Birinci fotoğraf; CHP, merkezin sağındaki partilerin neredeyse tümüyle, büyükküçük demeden temas kurdu ama, DSP ötelendi! İkinci fotoğraf; DSP, adaylarını tanıtırken, CHP’ye AKP ağzıyla yüklendi, Atatürk üzerinden eleştirdi. Bu iki fotoğraf yukarıda altını çizdiğimiz akıldışılıkların üzerine tüy diker. Bu aşamadan sonra en azından çatışmamak gerekiyor. AKPMHP ittifakının tutmadığını Erdoğan söylüyor. Kaynaşmanın tam olmadığını meydanlarda ilan ediyor. Koalisyonları bitirdik diye övünürken, bu durumu örtmek için, “Devrim yaptık, koalisyonu seçimin sonuna değil, önüne aldık” diyorlar. İktidardan, yalanlardan bıkanların beklentisi, bu gidişe tüy dikmek değil... Süpürmek... Hocalı katliamı kurbanları anıldı Hocalı katliamı kurbanı 613 kişi Azerbaycan ve Türkiye’de düzenlenen etkinliklerle anıldı. Katliamın 27. yıldönümü dolasıyla Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bir tören düzenlendi. Tören kapsamında Başbakan Nevruz Mammadov, Milli Meclis Başkanı Oktay Asadov, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in eşi ve aynı zamanda Azerbaycan Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Mehriban Aliyeva, Hocalı Anıtı’na gül bıraktı. Binlerce Azerbaycanlı vatandaş da, Ermenilerin katlettiği 613 kişiyi anmak ve saygı duruşunda bulunmak için Hocalı Anıtı’na akın etti. Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral da büyükelçilik çalışanları ile birlikte Hocalı Anıtı’nı ziyaret etti. Hocalı katliamı kurbanları Türkiye’de de İstanbul, Ankara, Denizli ve Manisa’da düzenlenen etkinliklerle anıldı. Türkiye Barolar Biriliği’nce düzenlenen “27. Yılında Hocalı Katliamı” sempozyumunda konuşan TTB Başkanı Metin Feyzioğlu, “Her 24 Nisan’da göstermelik çağdaşlık ve modernlik uğruna ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diyerek, kendini Batı dünyasına kabul ettirmeye çalışan, aslında işgal altındaki İstanbul’un aydınımsı bir devamı olan malumlara inat bugün diyoruz ki ‘Hepimiz Türküz’” şeklinde konuştu. Kılıçdaroğlu’ndan mesaj CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “İnsanlık tarihine büyük bir acı ve utanç olarak kazınan Hocalı Katliamı’nda hayatını kaybeden 613 Azeri kardeşimizi rahmetle anıyor, kardeş Azerbaycan halkının her zaman yanında olduğumuzu iletiyorum” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear