23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
kültür EDİTÖR: öznur oğraş çolak TASARIM: emine bilget Sadakat ile ihanetCelal Üster ile Can Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı “Bir ‘Çevirgen’in Notları”nı konuştuk arasında bir denge 1311 ŞUBAT 2019 PAZARTESİ Usta çevirmen Celal Üster, yeni kitabında; çıraklık günlerini, Memet Fuat gibi bir ustanın yanında yetişmesini, Mamak Cezaevi’nin zorlu koşullarında çeviri uğraşında nasıl ısrar ettiğini anlatıyor. Üster çeviri için “Hem çevirdiğin yazarın bambaşka bir mantıkta seyreden özgün metnine tutsak düşmeyeceksin, hem de kendin “yazarlığa” kalkışmayacaksın; “sadakat” ile “ihanet” arasında kılı kırk yaran bir denge kuracaksın...” diyor. Çevirmen, gazeteci, yazar ve bir kültür insanı Ce lıklarının yazılı olduğu beyaz zeminli kapağına bakıyorsun: “Bi lal Üster’in yeni kitabı ze Toprak Verdiler” – Juan Rulfo... “Bir ‘Çevirgen’in Notları” Can Öykünün başladığı sayfayı bulu Yayınları’ndan çıktı. Yıllarını çe ÖZNUR yorsun... viriye, kültür ve sanata adamış OĞRAŞ ÇOLAK Sayfaları hızla çevirerek öykü bir üstat Celal Üster. Benim için nün sonuna geliyorsun. Altta, sağ ise her zaman dinleyen, öğreten sıcak da üç sözcük... “Türkçesi: Celâl Üster.” ve samimi bir şef. Bir dönem gazetemi Akşam serinliğini içine çekiyor zin Kültür Servisi’nin şefliğini üstlenen sun... Üster ile yaklaşık yedi yıl çalıştım. Her İçeri girilip koltuklara oturuluyor, zaman bilgisine ve iş disiplinine hay film başlıyor, ama film ran oldum ve ondan çok şey öğrendim. umurunda değil. Biri Üster yeni kitabında; çıraklık gün karanlıkta yüzüne ba lerini, Memet Fuat gibi bir usta kacak olsa filmi dik nın yanında yetişmesini, Mamak katle izlediğini sanır. Cezaevi’nin zorlu koşullarında çevi Oysa sen bakıyorsun, ri uğraşında nasıl ısrar ettiğini anla ama görmüyorsun. tıyor. Bundan başka edebiyat sevgisi Gözlerinin önündeki, ne, tutkuyla çevirdiği yazarların ken kareler, sahneler, gö disine verdiği esrikliklere, ustaların rüntüler değil, Yeni dünya şiirinden olağanüstü dizelerin Dergi’nin kapağı, “Bi olağanüstü çevirilerine ve bazı çeviri ze Toprak Verdiler”in analizlerine de yer veriyor. o ilk satırları...” ‘Türkçesi: Celal Üster’... n “Bir ‘Çevirgen’in Notları” adlı kitabını Benim için daimi şef olan Üster’in ki zın yazım sürecinden tabını okuyorum, daha başlardayım bahseder misiniz? sayfa 2122, yüzümde bir gülümseme Son birkaç yıl beliriyor biraz da duygulanıyorum ve dır çok yoğun bir çe diyorum ki işte öyle kolay Celal Üster viri çalışması yap olunmuyor. İşine bu kadar aşkla bağlı mıştım. Robert Louis olan ustanın 20’li yaşlarında başlamış heyecanı ve hiç eksilmemiş. Şöyle diyor Üster kitabında; “...Derken, bir akşamüstü, Sinematek’in kapısının önünde sohbet koyulaşmışken karşıdan Nedim Gürsel görünüyor. Elindeki Yeni Dergi’yi sana doğru sallıyor. Aklından, demek benden önce almış yeni çıkan sayıyı, diye geçirirken, yaklaşıyor, “Senin çeviri yayımlanmış!” diyor... Göklere uçuyorsun! Dergiyi alıp, içerideki yazıların baş Stevenson’ın “Dr. Jekyll ile Bay Hyde”ı, H. G. Wells’in bilimkurgu romanları “Doktor Moreau’nun Adası”, “Zaman Makinesi” ve “Dünyalar Savaşı”, Willis Barnstone’un “Borges Sekseninde”si, benim hazırladığım “İngiliz ve Amerikan Edebiyatında Kısa Öykünün Büyük Ustaları” birbirini izlemişti. Biraz soluklanmak istedim galiba. Bu soluklanmayı kendi kitaplarımla gerçekleştireyim dedim. Önce “Körün Taşı” başlığı altında yazdığım deneme lerimden seçtiklerimi bir kitapta topladım. Ardından, elli yıllık çeviri uğraşımın pek çok anıyı, yaşantıyı içerdiğini fark ettim. Hocalarım, ustalarım, dergiler, yayınevleri... Kitaplarını çevirirken Thomson’la, Rulfo’yla, Borges’le, Wells’le boğuşmalar! Meğer bütün bunlar nicedir “notlar” halinde bekliyormuş belleğimde! Belleğimden sözcüklere, anlatılara döküldüler. “Bir ‘Çevirgen’in Notları” çok kısa sürede ortaya çıktı. n Kitabınızda çeviri ye nasıl başladığınızı, anılarınızı okuyoruz ve görüyoruz ki hayat sizi bir şekilde hep çeviri yapmaya itmiş, çeviri Celal Üster’in yaşama biçimi diyebilir miyiz? Evet, hayatın kurbanıyım galiba, hayat beni çeviri yollarına düşürdü! Çevirinin benim için bir “yaşama biçimi” olduğu da söylenebilir. Yapıtlarını çevirdiğim yazarların bana verdiği esriklikler, o esriklikleri sevdiklerimle, dostlarımla paylaşmalar. Hayatın dayattığı zorlukların, baskıların üstesinden kendimi çeviri uğraşına vererek geldim sanırım. Olağan, sıradan yaşamımın yanı sıra “ikinci bir yaşam” kurdum çevirdiğim yazarlar ve kitaplarla. Thomson’la tarihöncesinin derinlerine daldım, Rulfo’yla Meksika’nın ovalarında yürüdüm, Borges’le edebiyatın dolambaçlarında kayboldum, Wells’le insan geleceğinin sınırboylarında dolaştım. Yoksa gerçek yaşama kolay kolay katlanamayabilirdim. Evet, çeviri uğraşının beni bir bakıma var et ‘Çevirirken kendime yakın hissettiğim kitaplar var...’ n İnsan çocuklarını ayırt etmez ama çevirdiğiniz kitaplar arasında en beğendiğiniz, evet çok iyi bir iş çıkarmışım dediğiniz var mı? Bunun yanıtını ancak başkaları verebilir. Ama çevirirken kendime en yakın hissettiğim kitapları soracak olursan: Juan Rulfo’nun öykülerini, George Thomson’ın “Tarihöncesi Ege”sini, Marx ve Engels’in “Komünist Manifesto”sunu, Borges’in “Atlas”ını, Haşek’in “Aslan Asker Şvayk”ını sayabilirim ilk ağızda... n Sabahattin Eyüboğlu’nun bir sözünü okumuştum, şöyle demiş vaktiy le: “Çeviri kadın gibidir, ya serbest ve güzel olur ya da sadık ve çirkin”... Sizce çeviri sadık olunca mı, yoksa serbest olunca mı güzel olur? Bu sözü geçmişte pek çok yazarda, çevirmende bulabilirsin. Örneğin, Can Yücel de hemen hemen aynını söylemiştir: “Çeviri kadın gibidir, sadığı güzel, güzeli sadık olmaz.” Çeviriye “erkekçe” bir yaklaşım! Ben şöyle demeyi yeğliyorum: Hem çevirdiğin yazarın bambaşka bir mantıkta seyreden özgün metnine tutsak düşmeyeceksin, hem de kendin “yazarlığa” kalkışmayacaksın; “sadakat” ile “ihanet” arasında kılı kırk yaran bir denge kuracaksın... tiğini söyleyebilirim... Doksana yakın kitap... n Kitabınızın adı neden “Bir Çevirmen’in Notları” değil de, “Bir ‘Çevirgen’in Notları”? “Çevirgen” sözü, Adnan Benk’in, 1980’lerin ilk yarısında çıkardığı Çağdaş Eleştiri dergisindeki bir yazısından geliyor. O yazısında bir çevirmenimizin bir çevirisini ağır biçimde eleştirirken ona “çevirgen” nitelemesini yakıştırmıştı. Hep düşünmüşümdür, Adnan Benk benim çevirilerimden birini eleştirecek olsa onun “çevirgen” nitelemesinden yakamı sıyırabilir miydim diye. Bugün Benk hayatta olmadığı için bu sorunun yanıtını bilemiyoruz. Ben de kendi kendime gel bu sorunun yanıtını kendin ver dedim. Bir insan elli yıldan fazla bir süre pek çok başka uğraşa dalsa da çeviri yapmadan edememişse, doksana yakın kitap çevirmişse, ona “çevirgen” denmez de ne denir? Mark Twain, “Mizah müthiş bir şeydir, kurtarıcıdır. Ortaya çıktığı anda ne üzüntü kalır, ne öfke” demişti. Ama mizahın en hoş yanlarından biri de, insanın kendi kendini alaya almasıdır. İnsan, kendi kendisiyle dalga geçemiyorsa, beş para etmez... ‘Yazdım, kurtuldum...’ n Siz yıllarınızı çeviriye, kültür ve sanata, hatta gazeteciliğe adamış bir üstatsınız, benim için de daimi şef... Neden bu kitap yıllarca önce değil de bugün çıktı? Bak, ne güzel işte, sen de dalga geçiyorsun benimle. Şaka bir yana, bu kitabın neden bugün çıktığına gelince: Biz insanların ne zaman doğacağı kendimize bağlı değil, ama bence bir kitabın ne zaman doğacağı yazarından çok kendisine bağlı. Ne zaman yazılacağına, ne zaman yayımlanacağına kendisi karar verir kitap. Bu kitap da geldi dedi ki: Celal, yetmişine geldin gidiyorsun, hadi yaz beni artık! “Çevirgen”, çeviri uğraşım üstümden bir tür otobiyografim oldu benim. Yazdım, kurtuldum, hayatımdan... ŞAKRAN CEZAEVİ ÖNÜNDE BULUŞMA ÇAĞRISI Sanatçılar Girişimi’nden Nazlı Masatçı’ya destek Sanatçılar Girişimi, tutuklanan yönetmen ve oyuncu Naz dünya edebiyatının en büyük yazarlarından Niko lı Masatçı’ya destek olmak için Şakran lay Gogol’ün bir yapıtından uyarlanan Kapalı Kadın Cezaevi önünde bugün bir “Palto”nun, suçlama, mahkumiyet ve araya geliyor. tutuklama konusu Girişimden yapılan açıklamada, sanatçıya ve sanata yönelik adaletsiz ve hu Masatçı, 30 Ocak’ta tutuklanarak cezaevine gönderildi. olması ise kültüre, sanata, hukuka ve ülkeye karşı işlenmiş bir suçtur. Sa kuksuz söylem ve uygulamaların de natçılar Girişimi bu türden hukuk, dı vam ettiği belirtildi. Açıklamada, Masatçı’nın, yöneticisi olduğu kaptı şılıklara, sanat ve sanatçı düşmanlığına karşı savaşımını bir an bile geri lan İzmir Yenikapı Sanat Tiyatrosu’nca adım atmaksızın sürdürecektir. Nazlı “vicdani ret” konulu etkinlikte sahne Masatçı yalnız değildir” dendi. lenen Palto adlı oyun nedeniyle tutuk Açıklamada, sanatın ve yaşamın ay landığı anımsatılarak “Vicdani ret in dınlığından yana herkese, bugün saat sana ve vicdana ilişkin hukuksal bir 14.00’te gerçekleşecek etkinliğe katıhakkın kullanılması demektir. Rus ve lım çağrısı yapıldı. l Haber Merkezi Gazinoya saygı duruşu Red Bull Music; 2 Mart Cumartesi gecesi İzmir’deki Golf Gazinosu’nda gerçekleşecek olan “Gazinoda Disko” etkinliğiyle geçmişteki gazino kültürüne saygı duruşunda bulunacak. Gazinoda Disko’da ilk olarak turntablizm akımının Türkiye’deki bilinen isimlerinden DJ No Frost sahne alacak. Eski türkü, funk ve psychedelic parçalara yaptığı özgün editlerle çok sevilen Kaan Düzarat, Çilekeş ve Bubituzak ile tanıdığımız ve Gaye Su Akyol ile pek çok ortak çalışmaya imza atan Ali Güçlü Şimşek ve Bülent Ortaçgil ile yaptığı çalışmalarla adın dan söz ettiren Barlas Tan Özemek’in kurduğu ‘Lalalar’ın İzmir’deki ilk canlı performansı da aynı gece gerçekleşecek. Lalalar’ın hemen ardından Kaan Düzarat özel bir DJ setle müzikseverlerin karşısında olacak. Geceyi; kozmik disko ile Anadolu psychedelic müziği setlerinde buluşturmasıyla tanınan ve sevilen Barış K. noktalayacak. Red Bull Music geceleri İzmir’in ardından İstanbul ve Ankara’nın eski müzik kültürüne yönelik kürasyonlarla devam edecek. Etkinlik biletleri Biletix’te. l Kültür Servisi Jerfi Aji ve arkadaşları Süreyya Operası’nda Süreyya Operası’nda bugün saat 20.00’da ocak ayında düzenlenen Sicilya Uluslararası Piyano Yarışması’ndan ödülle dönen piyanist Jerfi Aji’nin de yer aldığı Trio Kuvars Viyolet konseri. Aralarında Süreyya Operası’nın da olduğu birçok konser salonunun davetlisi olan Çellist Rahşan Alpay’ın 2014 yılında kuruluşuna öncülük ettiği Evrim Güvemli (klarnet) ve Jerfi Aji (piyano) ile Trio Kuvars Viyolet bu konserde klarnet, viyolonsel ve piyano için bestelenmiş eserleri seslendirecekler. Klasik dönemin en etkili ve üretken bestecilerinden Almanya doğumlu Beethoven ile Avusturyalı besteci, piyanist Carl Frühling’in triolarından, 20. yüzyılda yaşamış Polonya asıllı Amerikalı besteci Robert Muczynski Fantazi Trio’suna kadar geniş bir yelpaze ile seyircilere güzel bir oda müziği akşamı yaşatacaklar. Ankara Fransız Kültür Merkezi’nden yeni sergi ‘Deleuze: Yer(siz) Yurt(suz)’ Sanatçı Erdal Ateş’in “Deleuze: Yer(siz) Yurt(suz)” projesi 11 20 Şubat tarihleri arasında Ankara Fransız Kültür Merkezi’nde sergilenecek. “Deleuze: Yer(siz) Yurt(suz)”, kavramsal bağlamlı sergi projesinin çıkış noktası “yaratıcı Deleuze”ün kavram coğrafyasın(d) a görsel anlamda bir yüzey arkeolojisidir. Sanatçı Erdal Ateş’in imgelemindeki Deleuze imgesidir. Deleuze, 20. yüzyıl felsefe tarihinde ayrıksı söylemi ve pratiği ile belki de en sıradışı filozof. Bu yönüyle yaşarken de öldükten sonra da salt felsefe alanında değil birçok farklı disiplinde çalışan insanı etkilemiştir.  l Kültür Servisi SónarLab sahnesinde kimler var Dünyanın en prestijli elektronik müzik festivallerinden Barselona merkezli Sónar Festivali, Türkiye’de üçüncü kez 89 Mart 2019 tarihleri arasında Zorlu PSM’de gerçekleşecek. Sónar Istanbul, iki güne yayılan müzik programıyla yerli ve yabancı elektronik müzik sahnesinde yer alan, her biri kendi alanında öne çıkan isimlere ev sahipliği yapacak. SónarLab by Red Bull Music sahnesinde yer alacağı açıklanan ilk isimler sahneyi dans pistlerine çevirmekte zorlanmayan DJ Lag; house, jungle, tekno ve ambient gibi türleri sentezleyen DJ Seinfeld, ana log ve saf müziklerini canlı performansla sahneye taşıyacak olan Berlinli üçlü FJAAK; Detroit tekno müziğin önemli isimlerinden The Urban Tribe’ın kurucusu DJ Stingray; house müzik janrasında büyüleyici performanslar sergileyen Octo Octa; Brooklyn underground sahnesinin başarılı isimlerinden Volvox ve house, acid, afro ve disko etkileri taşıyan setleriyle dikkat çeken Avustralyalı müzisyen HAAi oldu. Yerli sahneden isimlerin de dahil olacağı SónarLab programında yer alacak diğer isimler de yakında açıklanacak. l Kültür Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear