23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 30 ARALIK 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: SERPİL ÜNAY EĞİTİM Zorunlu eğitim çağındaki 617 yaş arasındaki her 100 çocuktan yaklaşık 5’i okul dışında 740 bin çocuk nerede? Annebabalar okulöncesinde çocuklarını çeşitli nedenlerle bir kuruma gönderme ihtiyacı duyuyor. Bu eğitim zorunlu ve ücretsiz olmayınca içinde ne yapıldığı bilinmeyen “merdiven altı” kurumların sayısı artıyor. FİGEN ATALAY Tüm çocuklar için “güçlü başlangıç” anlamına gelen okulöncesi kademesinde “toplum temelli kurum” denilen yuvaların sayısı hızla artıyor. Okulöncesi eğitim alan tüm çocukların yüzde 6.1’ine denk gelen bu kurumların ne kadarı Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait bilinmiyor. İstatistiklere girmeyen, ancak varlığı bilinen ve “sıbyan mektebi” denilen merdiven altı kurumların da kapatılması gerekiyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) politika analisti Yeliz Düşkün, “Okulöncesinde kamu tarafından nitelikli eğitimin tüm çocuklara ücretsiz ve zorunlu olarak sunulması, merdiven altı kurumlara yönelimi de engelleyecektir” diyor. Yeliz Düşkün ile eğitimin tüm kademelerindeki durumunu, erişim, devamsızlık ve okul terk gibi bir türlü çare bulunamayan sorunları konuştuk. n Öncelikle 2018 PISA sonuçlarını değerlendirmenizi rica edeyim? Sonuçlar Türkiye açısından başarı mı, başarısızlık mı? Türkiye’nin fen, matematik ve okuma alanlarında 2003’ten beri yükselen puanları 2015’te düşerek 12 yıl önceki sonuçların gerisinde kalmıştı. PISA 2018 sonuçları ise ortalama puanların her üç alan için yeniden 2012 düzeyine yaklaştığını gösteriyor. Yani sonuçlara bir başarı değil ama düzelme demek daha doğru olabilir. Türkiye’nin ortalama puanları her alanda OECD ortalamasının oldukça altında kalmaya devam ediyor. PISA kapsamında değerlendirmeler yapılırken öğrenciler yeterlilik düzeyine göre 1’den 6’ya kadar gruplara ayrılıyorlar. Türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin ortalama başarısı her alanda 2. düzeye denk geliyor. Bu, 2015 sonuçlarında da böyleydi. Bu bakımdan değerlendirirsek bir başarı söz konusu değil ne yazık ki. Öğretmen öncelikli n Türk eğitim sisteminde politika önceliği ne olmalıdır? Türkiye’de, PISA sonuçlarına yansıyan öğrenme sorunu, yani okulda edinilenlerin kalıcı bir öğrenmeye dönüşmemesi de dahil olmak üzere eğitimin çıktılarını etkileyen en önemli etken öğretmendir. Dolayısıyla öğretmen politikaları en öncelikli alandır. Öğretmen açığının kapanması, norm fazlası sorununun çözülmesi, ücretli öğretmenlik uygulamasının kaldırılması, öğretmenlerin mesleki gelişim ve güçlenme ihtiyaçlarının yenilikçi modellerle karşılanması, öğretmenlik mesleğinin statüsünü etkileyen her türlü uygulamanın gözden geçirilmesi öğret ERG analisti Yeliz Düşkün, eğitime erişimin, bu konuda önemli yol kat edilmesine karşın hâlâ önemli bir sorun olduğunu söyledi. Evlilik eğitimden kopma nedeni n MEB, okullar arasındaki imkân ve başarı farkını giderebilmek için bir çalışma başlattı. Neden Türkiye’deki okullar arasında bu kadar büyük fark var? Giderilmesi için ne yapılmalı? Türkiye’de okullar arasında sosyoekonomik ayrışma yüksek düzeyde. PISA 2018 verileri de bu durumu bir kez daha doğruluyor. Okul aile birliği okullar için önemli bir gelir kaynağı ve bu kaynağın büyüklüğünü de yine ailelerin sosyoekonomik durumu belirliyor. Olanaklar bakımından en dezavantajlı durumdaki okul ların desteklenmesi bu kurumlarda öğrenim gören çocukların eğitim çıktıları için oldukça önemli. Okullara sunulacak destekler, okulun tüm gelişim ihtiyacını karşılamalı. Yani okula bütçe göndermek tek başına yeterli olmayabilir. n Eğitimdeki en önemli sorunlardan biri devamsızlık ve okul bırakma. Özellikle de imam hatipler ve meslek liselerinde öğrenciler neden devam etmiyor okula? Mesleki ve teknik ortaöğretim ile Anadolu imamhatip liselerinde daha yüksek olmakla birlikte, genel olarak ortaöğretim kademesinde bir devamsızlık sorunu var. Bu durum okula aidiyetle ilgili olabileceği gibi, çocukların istihdama katılması ve özellikle kız çocuklar için hâlâ ailenin okula göndermek istememesi, ev içi işlerde çalışma gibi nedenlerden kaynaklanıyor olabilir. TÜİK tarafından 2016’da gerçekleştirilen bir araştırmaya göre eğitimin maddi yükü, bir işte çalışma ihtiyacı ve özellikle kız çocuklar için ailevi nedenler ile evlilik eğitimden kopma nedenleridir. men politikalarında dikkate alınan te önem taşır. Bu kademede nitelikli bir mel konular olmalı. eğitim almak, ileriki yaşlardaki başa Eğitime erişim de önemli bir önce rıya da olumlu etki eder. Türkiye’de liktir. Evet, Türkiye’de eğitime erişim okulöncesi eğitim zorunlu ve devlet de önemli yol kat edil okullarında dahi tama di ancak “erişim sorunu çözüldü, yalnızca ni Erişimde men ücretsiz olmadığından bu hizmete erişimde telik sorunu kaldı” gibi bir yaklaşım yanlış eşitsizlik sosyoekonomik duruma bağlı eşitsizlikler yük olur. MEB verileri incelendiğinde zorunlu eğitim çağındaki yani 617 yaş arasındaki her 100 çocuktan yaklaşık 5’inin okul dışında olduğu görülüyor. Bu, 617 yaş aralığında yaklaşık olarak 740 bin çocuk demektir. Eğitimin dışında olan çocuklar ağırlıklı olarak 1417 eTsHggiöIşMeikiübğtarnrSsirdısdckieSözoEeaaeltğinrvvdkimumerea,esesnğdmeöomnPlkhaiitzğrImsaeSraeiumıeıdkzğnAnenvolreigıe’itlaknnuknsmiirmısaoesun.kkioedOrrs?eeagiuurseşnduköniie.nmmduneusrdlilitme,önaşeveoilernmeeeırracdrtödydeaiğzeeiilebbİsaşyseeğmilukakdllşçvreeış.uae.eoraad4aÖinrnBnnrsiemBıleyuur.6oetnkdeBaslladeyaöleşuelueeraenaknğmnrirşşkiaeçcdienisenanmotkeağöksdcilDuizvnilı;dtueizğriiebkamyksmınbbu’oldalnsiieaaanrtneosnadreşrurreeseılelunoatiği yaş aralığında olsa da daha neklerce açılan kreşlere küçük yaşlarda da eğitim dışın “toplum temelli kurum” deni da kalanlar var. yor. Bu kurumların sayısı hızla artı n Okulöncesi eğitim neden çok yor. 201819 eğitim öğretim yılında önemli? Diyanet ve belediyelerin aç 2 bin 560 toplum temelli kurum var tığı kurumlarda ne kadar çocuk var? ve buralarda öğrenim gören çocukla Aileler neden çocuklarını buralara rın sayısı 94 bin 817. Tüm okulönce yolluyor? si eğitim alan çocukların yüzde 6.1’ine Okulöncesi dönem çocukların biliş denk geliyor. Kurumların ne kadarı sel ve duygusal gelişimi için büyük nın Diyanet’e ait olduğuna dair sayı paylaşılmıyor ancak oranın belediyelere göre yüksek olduğu tahmin edilebilir. Diyanet’e bağlı kurumlarda nasıl bir eğitim verildiğine ilişkin de kamuoyuyla paylaşılan bir değerlendirme yok. Bu kurumlardaki eğitimin içeriğine dair denetleme ve değerlendirme yapılıyorsa kamuoyu ile paylaşılmalı. Değerlendirmelerin soyut düşünme becerisi gelişmemiş bu yaş grubuna dini eğitim verilmesinin sakıncalarını da dikkate alması gerekir. Toplum temelli kurumlardaki eğitimin niteliği bilinmiyor ancak bu kurumlardaki öğrenciler istatistiklere diğer anaokullarında ve anasınıflarında öğrenim gören öğrencilerle bir arada ekleniyor. Resmi istatistiklere göre okulöncesinde (35 yaş) net okullulaşma oranı yüzde 39.1. Toplum temelli kurumlar hesaplamaya katılmayacak olsa bu oran yaklaşık yüzde 36.7’ye düşüyor. İstatistiklere girmeyen, ancak varlığı bilinen merdiven altı kurumların ise (yaygın olarak “sıbyan mektebi” deniyor ancak bu kavram hakkında da kafa karışıklığı var) kapatılması gerekir. Okulöncesinde kamu tarafından nitelikli eğitimin tüm çocuklara ücretsiz ve zorunlu olarak sunulması, merdiven altı kurumlara yönelimi de engelleyecektir. OYNAMA SIRASI SENDE En güzel bebekler çoraptan olur! İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden akademisyen ve öğrenciler, Koruncukköy Urla’daki çocuklarla “Çoraptan Bebek Tasarımı Atölyesi”nde bir araya geldi. Çoraptan yılbaşı bebeği yapan 39 kız öğrenci, hem eğlendi hem de yaratıcılıklarını geliştirdi. Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Elvan Özkavruk Adanır, çocukların kolayca yapabileceği yeni yıl süsleri planladıklarını belirterek, “Yeni yılı simgeleyen, kardan adam temalı çoraptan bebeğin nasıl yapılacağını gösterdik” dedi. ‘Bilişimci Martılar’a başvuru başladı 17. Uluslararası Bilişimci Martı Projeleri dört kategoride başlıyor. Proje Tasarımcısı ve Koordinatörü Dr. Hayal Köksal’ın verdiği bilgilere göre, bu yılın proje konuları; Sağlık, Çevre, Kadın ve Şiddet, Etik, Engeller ve Atatürkçe Bakış. Programa son başvuru tarihi 19 Ocak 2020. MEF Okulları Bahçeşehir Kampusu, kardeş okul Hacı Ali Osman Gül İlkokulu ile yıl boyunca farklı projeler ve etkinlikler gerçekleştirecek. İlk olarak “Oynayarak Öğrendim, Sıra Sende” projesi kapsamında okulun anasınıfı için yeni veya kullanılabilir durumda olan eğitsel oyuncaklar okulda toplandıktan sonra gönüllü öğrenciler ve öğretmenlerle kardeş okula ulaştırıldı. Köy öğretmenlerine destek Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Sabancı Vakfı ve Köy Okulları Değişim Ağı Derneği (KODA) işbirliği ile hayata geçirilen “Köy Öğretmenleri Mesleki Gelişim Programı” ile Türkiye’deki toplam yedi bin köy öğretmeninin tamamına ulaşılması hedefleniyor. Proje kapsamında ilk aşamada 400 öğretmen, eğitici eğitimi aldı. Köy öğretmenleri için hazırlanan iki yeni kitap da tanıtıldı. “Köy Öğretmeninin Başucu Kitabı” ile öğretmenlere mesleklerinin ilk yıllarında köyde yaşam ve nitelikli eğitime dair rehberlik yapılması hedefleniyor. “Birleştirilmiş Sınıflar İçin Etkinlik Kitabı”nda ise farklı yaş gruplarından öğ rencilerin bir arada eğitim aldığı birleştirilmiş sınıflardaki müfredata yönelik etkinlik önerileri yer alıyor. Kitaplar Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteğiyle tüm köy öğretmenlerine ulaştırılacak. Programın tanıtım toplantısında konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Birleştirilmiş sınıflardaki 7 bin öğretmenimizin hepsine ulaşmayı hedefliyoruz” dedi. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı da Köy Okulları Değişim Ağı Derneği üç yıl önce çalışmaya başladıklarını hatırlatarak şunları söyledi: “Mesleklerinin ilk senesinde köy okullarına atanan öğretmenlerimiz belki de daha önce hiç görmedikleri coğrafyalarda, Ziya Selçuk Güler Sabancı çoğu zaman zorlu iklim şartlarında tüm güçleriyle, azimleriyle çalışıyorlar. Hem çocukların öğretmeni, hem okulun müdürü hatta köyün rol modeli oluyorlar.” Neden hayır? Kanal’a 10 yıl ara verelim, sonra tartışalım.. Kanal İstanbul’un arkasında sadece Erdoğan olduğunu sanıyorum. AKP’nin önde gelenlerinin, şöyle düşüncelerini özgürce açıklama serbestliği olsa, önemli çoğunluğunun Kanal İstanbul projesine karşı çıkacaklarını düşünüyorum. Böylesine akıldışı, inat işi, ülkeye zararlı, içte ve dışta nelere yol açacağı konusu belirsizliklerle dolu, ama İstanbul’a zararı tartışılmayacak bir projeye evet demek kolay değil. Erdoğan, getirisini götürüsünü fazla düşünmeden, akıl ve ülke sınırlarını, zorlamanın ötesinde çok çok aşan bir lider. Liderliğin gereğinin de bu olduğunu düşünüyor. Oysa liderlik, en azından kendisine “acaba doğru mu bu dayatmam” diye sorabilmelidir. Gerçek durum ve düşüncelerinin ne olduğunu anlayabilmek ve kendi çevresini, farklı ve gerçek düşünceleri öğrenmek için de serbest bırakan kimsedir. Nesnel bir lider, farklı görüşleri ve ciddi eleştirileri de öğrenerek, gerektiğinde Kanal İstanbul projesini erteleyen veya projeden vazgeçen bir karakterde olmalıdır. Ancak Erdoğan bu karakterde değil, Kanal İstanbul’a sabitlendiği için ve eleştiriler hep muhalefetten geldiği için, toplum bu anlamda da ikiye bölünüyor. Hayırcılar yanlış ve hükümet aleyhtarı, o halde biz de evet demeliyiz. Partisi ve yakın çevresi, Erdoğan’ın niyetini ve kararlılığını ve aykırı bir görüşü dile getirdiklerinde defterlerinin dürüleceğini, en azından mimleneceğini bildikleri için susmak ve lideri her açıdan desteklemek zorundalar. Bu da felaketimize davetiye çıkaran, en büyük toplumsal ve siyasi derdimizdir. Bir büyük fırsat var.. Fakat milletin ve eleştirilerin sesine kulak vermek için bir fırsat var. Erdoğan, dayatmayı bırakarak şöyle diyebilir ve hepimizi şaşırtabilir: “Bu kadar çok insanın karşı çıkışını ve eleştirilerini dikkate alıyorum ve konunun özgürce tartışılmasını istiyorum. Kanal İstanbul’u bugüne kadar destekledim, ama şimdi tarafsız bir pozisyona çekiliyorum. Gerçekten herkes fikrini söylesin istiyorum. Doğru ve yanlışlar her iki tarafça da dile getirilsin, bilim ve akıl süzgecinden geçsin her şey. Özellikle de partimin gerçek düşüncelerini öğrenmek istiyorum. Sonunda ortaya çıkacak gerçekler ışığında karar vereceğiz, Kanal İstanbul projesini tamamen rafa da kaldırabiliriz veya yapabiliriz de.. Nasıl yapılması gerektiğini de yine millete sorarız... önemli olan ülkemin, İstanbul’un çıkarıdır..” İstanbul’u daha yaşanmaz hale getireceği... Montrö Anlaşması’nı tehlikeye sokacağı, Boğazlar üzerinde egemenliğimizi bile kaybetme tehlikesinin ileri sürüldüğü böylesine çok büyük ve 50 milyarlardan fazla harcamanın yapılacağı projede “ben yaparım” dayatması, kesinlikle ülke yararına değildir.. Cumhurbaşkanı’na önerim, yukarıdaki tutumu dikkate almasıdır. Dahası şunu bile öneriyorum: Bırakın 10 yıl enine boyun tartışalım.  ÇED raporu taraflıdır ÇED raporunu hazırlayan şirketin sahibi, yaptığı açıklamada “Bu projeye inandım” diyerek zaten tarafsızlığını ve bilimselliğini kaybetmiştir ve raporu güvenilir değildir. 200’e kadar bilim insanıyla görüşüldüğü gibi bir iddia ileri sürülüyor. Kim bunlar? Eğer onlar bilim insanıysa, bu kadar çok konunun uzmanı insanın itirazları ÇED raporunun neresindedir? Yoksa İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği’nden bir öğretim görevlisinin zerre kadar bilgi sahibi olmadığı görülen, durmadan inanç belirten, Karadeniz’i patlatan, aslında söyledikleriyle Kanal İstanbul’un neden yapılmaması gerektiği konusunda herkesi ikna eden zırvalıklarını mı ÇED raporuna yansıttılar? Bu işe soyunacak kaynak yoktur ülkede... Hazine’ye gelince.. ülkeyi batırır, asgari ücrete zam değil indirme yapılır ancak bundan sonra.. Tüm bu manzara, Kanal İstanbul’un, büyük ekonomik kriz ve yoksulluk karşısında “cambaza bak” siyasetini anımsatıyor. Bir de arsa satın alan Araplara ve zenginlere “bakın elimizden geleni yapıyoruz” mesajını... Annebabalara akademi İstanbul Kültür Eğitim Kurumları’nda “Kültürlü Ebeveyn Akademisi” başladı. Aileler için bir kılavuz işlevi görecek çalışmada psikoloji, teknoloji, sağlık, sınava hazırlık, yabancı dil, sanat yeteneği, meslek seçimi, astronomi, finansal okuryazarlık gibi konular ele alınacak. Velilerin istekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda belirlenen çalışma, annebaba okulu anlayışı çerçevesinde her ay düzenlenecek toplam 6 atölyeden oluşuyor.  Çalışmalar, 30 Mayıs 2020’de sona erecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear