25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 525 ARALIK 2019 ÇARŞAMBA Kaos ve susuzluk yoldaBakanlık, Kanal İstanbul ÇED raporunda, projeye ilişkin eleştiri ve uyarıları göz ardı etti TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 3 gün içinde değerlendirilen DSİ raporunun görmezden gelindiğini açıklayıp sıkıntıları tek tek sıraladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kanal İstanbul için hazırlanan ÇED raporunu askıya çıkarırken eleşti ri ve uyarıları dikkate almadı. Önceki gün halkın onayına sunulan Kanal İstanbul ÇED raporunu incele yen TMMOB Çevre Mühendisleri Oda sı İstanbul Şubesi üyele ri çarpıcı tespitlerde bulun du. Oda tarafından hazır lanan çalışmada 3 Aralık HAZAL OCAK tarihli DSİ raporunun üç gün içinde değerlendiril diğine dikkat çekilerek “6 Aralık’ta ÇED nihai rapor yayımlandı. Bu kadar kısa sürede ÇED raporunun hazırlanmasının hangi bilim temeline dayandığı ve hangi acil yapım isteği ile baskılandığı anlaşılmaktadır” denildi. Çalışmada, “DSİ tarafından belirtilen, Terkos baraj havzasının tuzlanma risk lerine karşı endişeler ÇED raporunda ‘Yapım aşamasında DSİ’den görüş alı narak yapılacaktır’ şeklinde bir yakla şımla sorunu çözümsüz bırakmaktadır. Önümüzdeki 2100’lü yıllara doğru ya ğışlarda yüzde 30 azalma beklenirken, su kaynaklarının korunması öncelikli olması gerekiyor ancak ‘hayal’ projeler tercih edilmesi doğru bir yaklaşım de ğildir” ifadeleri kullanıldı. 7 yıllık büyük kaos Proje çalışmalarının yedi yılda tamamlanacağı anımsatılan çalışmada özetle şu ifadelere yer verildi: “Kanal yüzeyi kaplama alanı 2 milyon metrekare. yaklaşık 6 milyon metreküp kaya malzeme 12 ay sürecek patlatma ile kazılacaktır. Kazıdan ve taramadan çıkan malzeme ile 38 km. kıyı dolgusu yapılması planlanmaktadır. 15 milyon metreküplük beton malzemesi kum ve taşocaklarından karşılanacak. Projenin büyüklüğü, malzeme ihtiyacının kum ve çakıl ocaklarından karşılanması, kazı artıklarının taşınması, patlatmalar ile kentin 7 yıl boyunca bir kaos içinde olacağı görülmektedir.” Sazlıdere’nin ölüm fermanı Çalışmada Kanal İstanbul projesiyle Sazlıdere baraj havzasının yaklaşık yüzde 60’lık kısmının kaybedileceğine dikkat çekilerek bunun kentin toplam su ihtiyacının yüzde 10’una denk düştüğü vurgulandı. İstanbul Boğazı’ndaki kaza tartışmalarına ilişkin ise “Kanal İstanbul, karaya oturma senaryoları için, en zor kısımlarda, İstanbul Boğazı’ndan neredeyse iki kat daha az kazaya yatkın olmasına rağmen Kanal İstanbul’un, İstanbul Boğazı’ndan daha uzun ve dar olması nedeniyle kazaların sıklığı aynı kalmaktadır” denildi. Sonuç bölümünde ise şu ifadeler kullanıldı: “Gerek ÇED raporu incelemesinde gerekse bölgenin bilimsel inceleme raporları göz önüne alındığında; Kanal projesi ‘Boğazı Kurtarma’ projesi değil, imar projesi, bir inşaat rant projesi olduğu anlaşılmaktadır. Suyun yaşam hakkı olduğu göz önüne alındığında her damla suyun canlı yaşamı için çok önemli olduğu dikkate alınarak bu ekolojik yıkım projesinden vazgeçilmeli. Ekolojik alanların yaşam kalitesini artıracak, yaşam alanlarında paydaşların kabul edeceği projeler geliştirilmeli.” İmamoğlu açıklayacak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da bugün Saraçhane’deki merkez İBB binasında Kanal İstanbul projesiyle ilgili geniş bir bilgilendirme toplantısı yapacak. l İSTANBUL 4 Yeni ordu gerekebilir 4 Savunma harcamaları artar 4 Montrö tartışmaya açılır GÜVENLIK UYARISI HÜSEYİN HAYATSEVER Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yakında ihalesinin yapılacağını açıkladığı Kanal İstanbul’un yaratacağı kentsel ve çevresel sorunlar tartışılırken, uzmanlardan “güvenlik” ve “hukuk” uyarısı geldi. Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan emekli tuğgeneral Ali Er, İstanbul’da bulunan 1. Ordu’nun aynı zamanda Trakya’nın savunmasından da sorumlu olduğunu belirterek “Kanal etrafı da büyük bir metropole dönüşecek, İstanbul’a bir İstanbul daha eklenecek. Bu takdirde işin en kritik olan tarafı olan Trakya’nın savunma derinliğini yitirirsiniz. O zaman Trakya’daki zırhlı ve mekanize tugaylar hapsolmuş, Trakya’daki birliklerin savunması, denizden geçecek birliklere kalmış olacak” dedi. Kanal İstanbul’un yapılması durumunda kanalın batısında Trakya’nın savunması için 1. Ordu büyüklüğünde ol Ali Er Türk masa da yeni bir ordu kurulması gerekeceğini belirten Er, “Bu durumda TSK’nin bütçesi, bugünkü bütçesini fazlasıyla aşacaktır. Böylece konvansiyonel alanda savunma harcamaları artacaktır” diye konuştu. ‘Sakıncalar doğuracak’ Prof. Dr. Hikmet Sami Türk ise Kanal İstanbul’un açılmasıyla birlikte gündeme gelecek en önemli uluslararası hukuk meselesinin Montrö Boğazlar Sözleşmesi olacağını belirtti. Türk, “Uygulandığı takdirde oradaki sınırlamalar İstanbul Kanalı hakkında da geçerli olacak, örneğin geçiş için sözleşmenin 1. ekinde öngörülenlerden başka hiçbir resim ve harç, hiçbir ücret alınamayacak. Geçişin ücretli olması durumunda ise İstanbul Boğaz’ından ücretsiz geçiş olanağı varken çok istisnai durumlar dışında tercih edilecek bir yol değildir. Bu, İstanbul Kanalı için yapılacak yatırımın rantla olmayacağı anlamına gelir” dedi. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Kanal İstanbul için uygulanmaması durumunda sözleşmenin delinmiş olacağını kaydeden Türk, “83 yıllık sözleşmeyi tartışılır hale getirecek durum budur. Her iki sonuç, İstanbul Kanalı’nın Türkiye’ye hiçbir yarar sağlamayacak, hatta Türkiye için sakıncalar doğuracak gerçek bir ‘çılgın proje’ olduğunu göstermektedir” dedi. l ANKARA 8 yıl öncesini unuttuBahçeli, 2011’de ‘soygun projesi’ dediği Kanal İstanbul’u şimdi de ‘milli’ ilan etti IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN MHP lideri Devlet Bahçeli, Kanal İstanbul AYM’DEN KANAL projesine ilişkin, “Bu projeden hiçbir haklı ve meş İSTANBUL REDDI ru bahanesi olmadan rahatsızlık duyanlar şuursuz ve gayri millidir” değerlendirmesinde bulundu. Yazılı açıklama yapan Bahçeli, “Elbette mezkur projenin bütün yönleri çok iyi analiz edilmeli, fizibilite çalışmalarıyla birlikte çevreye, ekolojik dengeye, stratejik hedeflere, çok taraflı antlaşmalara ne getirip ne götüreceği basiretle hesap edilmelidir” ifadesini kullandı. Bahçeli, Kanal İstanbul için CHP’nin referandum önerisini de “hezeyan” olarak yorumladı. Bahçeli, 2011’de henüz adı Kanal İstanbul konulmadan bir “çılgın proje”den söz edildiğinde, “Rahmetli DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in bir projesi olduğu anlaşıldı. Çalınan proje olduğu kesin. Anayasa Mahkemesi (AYM) Kanal İstanbul’un yapişletdevret kapsamına ilişkin düzenlemenin iptal istemini oybirliğiyle reddetti. Kanal İstanbul ve benzeri suyolu projelerinin yapişletdevret modeli kapsamına alınmasına yönelik yasal düzenleme, TBMM’de 26 Temmuz 2018’de kabul edilmişti. CHP iptal ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle AYM’ye başvurmuştu. Bu kararla Kanal İstanbul’un yapımının önünde herhangi hukuki bir engel kalmadı. Karara tepki gösteren CHP milletvekili Murat Emir, “AYM yine şaşırtmadı ve majestelerinin yargısı olduğunu bir kez daha gösterdi. İstanbul’un bağrının kazılmasının ve emlak baronlarına peşkeş çekilmesinin önünde hukuki engel kalmamış oldu” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet İşsizlik, yoksulluk, anarşi çıldırtıyor. Proje istismar meselesi. Kalkıp bir de bunu 22 milyar dolara 10 yıl içinde yapacakmışsınız. Peki 10 yıl bu yoksul vatandaş ne yapacak” sözleriyle tepki göstermişti. Birkaç ay sonra projenin adı konduğunda da Bahçeli “Bu, soygun düzenini çılgınca sürdürecek bir projedir” demişti. l ANKARA/Cumhuriyet ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI KURUM: Çekilme yetkisi yok Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Bizden önceki yönetimin imzası bulunan Kanal İstanbul İşbirliği protokolünden çekiliyoruz” açıklamasına “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tek taraflı olarak protokolden çekilme yetkisi bulunmamaktadır. Meclis kararıyla protokoller imzalanır, yine meclis kararıyla protokollerden vaz geçebilirsiniz. Vazgeçerseniz eğer buradaki maddi ve hukuki sorumlulukları da almış olursunuz” dedi. Kurum, “Kanal İstanbul güzergâhı üzerinde veya bundan önce yaptığımız her projede hiçbir şekilde arsa rantına müsaade etmedik” iddiasında bulundu. Bakan Kurum, “Vatandaşımızın istemediği hiçbir projeyi bugüne kadar yapmadık, yapmayacağız” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet İBB BAŞKANI EKREM İMAMOĞLU: Asıl patron, millettir İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yurttaşın İstanbul’un sahibi olduğunu belirterek “Asıl patronun, asıl efendinin millet olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız” dedi. İmamoğlu, dün “Kamu Görevlileri Etik Kurulu”nun düzenlediği çalıştaya katıldı. The Marmara Otel’de düzenlenen çalıştayda konuşan İmamoğlu “Kamu yöneticileri olağanüstü yeteneklere sahip, özel insanlar veya kurtarıcılar değildir. Öyle bir konumlandırma da olmamalı. Hepimiz görevimizi yapacağız ve süremiz dolduğunda, geldiğimiz usulde, aynı şekilde gideceğiz. Hiçbir zaman kendimizi vatandaşın patronu ya da efendisi yerine koymamalıyız” dedi. İmamoğlu, daha sonra Sarıyer’deki Darüşşafaka Cemiyeti’ni ziyaret edip öğrencilerle bir araya geldi. l İç Politika Bugün atları gömersiniz, yarın birbirinizi… Adalar’da fayton olsun mu, olmasın mı? Adalar’daki atların barınma ve çalışma koşulları iyileştirilebilir mi, iyileştirilemez mi? Atların faytonlara koşulması onlara bir eziyet midir, yoksa atlar zaten bu iş için midir? Faytoncular bu işten ekmek yiyen bir avuç yoksul insan mıdır? Yoksa hayvanlara eziyet eden paragöz bir çete mi? Elektrikli arabalar adalar için daha mı iyidir, yoksa bu yolla yine birileri zengin mi edilmektedir? Koca bir ülke yıllardır bu sorularla vakit geçirdi. Sanki… Söz konusu yer, etrafı sularla çevrili minicik birkaç ada değildi de… Olay, kontrol edilmesi güç çetelerin, haydutların, korsanların hâkimiyetindeki dev bir coğrafyada geçiyordu. Zaman, hukukun, bilimin, toplumsal dengelerin, sosyolojik verilerin, gelişmiş iktidar modellerinin çoktan biçimlenmediği bir zaman değildi de… Meseleyi kavramak için büyük bir sosyolojik devrim gerekiyordu. Adaların üzerinde yaşayan ufacık bir nüfus… Söz konusu olan birkaç ahır dolusu hayvan… Korkunç bir trajediyi ellerimiz kollarımız bağlıymış gibi izledik uzaktan. Artık anlayın; Adalar’daki atların varlığıyla başa çıkamayan… Olayı kaotik bir felaket mertebesine kadar yükseltip o güzel hayvanların telef olmasına göz yuman… Ve işin içinden faytonların yasaklanması kararıyla çıkıp kurtulan idari akılların hükmünde bir ülkede yaşıyorsunuz. Genlerinize işlemiş hatalı bir bilinçle diğer tüm canlıların insana “hizmet” etmek için yaratılmış ikinci sınıf varlıklar olduğuna ikna edildiğiniz… Mezbahalarda, çiftliklerde asla sorgulanmayan bir etikle yetiştirilip kesilen kuzuların, koyunların, danaların, tavukların olağan varlığında bir avuç atın canı üzerinden yaratılan duygusal fırtınayı anlamsız bulmaya eğitildiğiniz… Ve iktidarlara “size rağmen” sizin hakkınızda karar verme yetkisi tanımayı demokrasi sandığınız için… O atların kaderinin kendi alnınızda da yazılı olduğunu görmüyorsunuz. Ada’daki atların ne koşullarda çalıştırıldığını bugüne kadar nasıl hiç umursamadıysanız, kendi çalışma ve yaşama koşullarınızı da umursamıyorsunuz. Şu sıralar o atların başına ne geldiğini ve bundan sonra ne geleceğini göremediğiniz gibi, kendi başınıza gelenleri ve gelecekleri de göremiyorsunuz. Hayvansever olmayabilirsiniz. O güzel atların hırpalanan bedenleri, dev mezarlara üst üste gömülen cesetleri, insanların vahşiliğine emanet kaderleri umurunuzda olmayabilir. Ama yaralı atları vuran bir soyun devamısınız. Ve kapitalizme gönüllü olarak verdiğiniz ehliyetle, yaralı insanı da vuran bir ahlakı kendiniz yaratmaktasınız. İnsanların yoksulluktan ardı ardına intihar ettiği ve iktidarın bu intiharları gerçek nedenleriyle kayda geçirmemek için bin bir dolap çevirdiği bir zamanda… Etrafı sularla çevrili daracık alanlarda başa çıkılamayan “çetelerden” bahseden ve çözümü o çetelerin ıslahında değil, atların ortadan kaldırılmasında bulan aklın avcunda yaşadığınız şu zamanda… Bugün atları vururlar… yarın sizi. Bugün atları gömersiniz, yarın birbirinizi… Özel harekât polisi şehit oldu Ağrı’da görev yapan özel harekât polisi Coşkun Elber, Özel Harekat Şube Müdürlüğü’nün Doğubeyazıt ilçesindeki Hasankeyf yerleşkesinde dün akşam uzun namlulu silahını temizlemek isterken, silahın kazara ateşlenmesi sonucu kendisini vurdu. Elber, yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak, şehit oldu. Şehit Elber’in naaşı, Ankara’nın Elmadağ ilçesinde defnedilecek. l ANKARA/Cumhuriyet CHP’li Tezcan ve İYİ Partili Çıray manşetimizi Meclis’e taşıdı Vurgunu Bakan’a sordular CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ve İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, gazetemizin manşetten duyurduğu Türkiye Varlık Fonu’na devredilmeden önce kasasında 650 milyon TL para olan PTT’nin, fona devredildikten sonra iki yıl içinde 900 milyon TL zarar uğratıldığı haberini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) taşıdı. Milletvekilleri, gazetemiz Ege Bölge Temsilcisi Tuncay Mollaveisoğlu’nun ortaya çıkardığı PTT’deki büyük vurgunu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a sordu. Soru önergesi veren iki vekil, PTT’nin iç denetim raporlarına yansıyan zarara dikkat çekti. Çıray, soru önergesinde Albayrak’a “İddialar doğru mudur? Zarar ettiği doğruysa, bu 1.5 milyar TL’lik meblağın akıbeti nedir? Toplamda 3 bin şubesi olan PTT’ye 600 bin adet oda spreyinin piyasa fiyatı olan 2 TL yerine 60 TL ödenerek sipariş edilmiş midir ve bu konudaki harcamalar ileri sürüldüğü gibi bir yılda 5 milyon TL’yi bulmuş mudur” sorularını yöneltti. CHP’li Tezcan ise önergesinde “PTT’nin, fona devredildikten sonra iki yıl içinde zararı ne olmuştur? Oda parfümü harcamaları hakkında açıklama yapacak mısınız? Sayıştay Varlık Fonu’na devredilen bazı şirketlerde inceleme yapabiliyorken o şirketlerin alt şirketlerinde hiçbir şekilde denetleme yapamıyor. Bu denetimsizliğin önüne geçmeyi düşünüyor musunuz? Henüz ticari faaliyetlerine başlamayan PTT’nin alt şirketi olan Kule AŞ’nin hesaplarına 20 milyon TL nakit aktarıldığı doğru mudur? PTT’nin Anadolum Destek Lojistik Hizmeti AŞ adlı araç kiralama firmasına, araç kiralama bedeli ve reklam anlaşması adı altında piyasa şartlarının çok üzerinde para aktarıldığı doğru mudur? PTT Anadolum, Kule AŞ, PaYE, PTTAVM, PTT teknoloji gibi alt şirketlerde ayrıcalıklı yöneticiler olduğu ve yüksek maaşlarla atadıkları iddiaları gerçek midir” sorularını sordu. l İZMİR/Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear