23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 24 ARALIK 2019 SALI KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ BAŞKAN İMAMOĞLU, YAPTIKLARINI ANLATTI, YAPACAKLARI IÇIN MÜJDE VERDI Kültür sanat, bütün ilçelere yayılacak TELEVİZYON Hazırlayan: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ‘Kanatlarımda İstanbul’ Seyahat yazarı ve rehber Saffet Emre Tonguç, yeni kitabıyla bugün saat 17.30’da NTV’de Gece Gündüz programına konuk olacak. NTV’de “Ayrıcalıklı Rotalar” programıyla birçok ödül alan, dünyanın hemen her noktasını görmesine rağmen bir İstanbul sevdalısı olan Saffet Emre Tonguç, yeni kitabı “Kanatlarımda İstanbul”u okuyucuyla buluşturdu. NTV 17.30 YAYIN AKIŞI Ekrem İmamoğlu 2 saat sunum yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başka de çalışacaklarını ve deniz ve çocuk nı Ekrem İmamoğlu, “16 milyon İstan festivali gibi iki büyük etkinliğin yol bulluya hesap veriyoruz” başlığı altın da olduğunu da söyledikten sonra da, arkasına bütün çalışma arkadaşla “onlarca yeni festival de tasarlanı rını da alarak, medyaya iki saati aşkın bir sunum yaptı. Altı aylık icraat dönemini ve yapmayı tasarladığı hizmetle YAZGÜLÜ ALDOĞAN yor” dedi. İstanbul Kültür Sanat Platformu da kurulmuş ve bununla ilgili çalışmalar yapmaktaymış. Biz de en ri anlatmasının iki saat sürmesi, çok iş ya kısa zamanda bu platform üyelerini ve çalış pıldığının kanıtı. Bunu ayrıntılarıyla haber ma konularını size tanıtacağız. sayfalarımızda okuyacaksınız. Biz kültür sanat sayfalarında bizi ilgilendiren çalışmaları İstanbul’un taşı toprağı altın aktarmak istedik. Ekrem İmamoğlu, beledi Başkana sormayı çok istediğim hal yenin kültür ve sanat etkinliklerinin sadece de sıra gelmediği için iki soruyu da bu 8 ilçede toplandığını, bunun diğer ilçelere raya sıkıştırayım ki basın danışmanı ilet haksızlık olduğunu vurgulayarak bu etkin sin: İstanbul’un taşı toprağı altın. Bu rant liklerin 39 ilçeye yayılması için çalışacakla kavgası yüzünden İstanbullu büyük sıkın rını müjdeledi. Bu şu demek: Sultanbeyli’de tı çekiyor: yayalar kaldırımda yürüyemi de, Tuzla’da da, Bağcılar’da da İBB’nin tiyat yor, kaldırımlar dükkânlar tarafından sergi ro ve konser etkinlikleri olacak! Ayrıca baş alanı halinde kullanılıyor. Paris’te bir ke kan, İstanbul’un festivaller şehri olması için yif olan kaldırımda masa ise İstanbul’da yayalar için başka bir eziyete dönüşüyor; çünkü bizde kaldırımlar Paris’teki gibi 34 metre değil, yayalara bile yetmiyor! Özellikle turistik bölgelerde avuç içi gibi yerlere açılan kafe ve lokantalar, mekân olarak yayaların olması gereken kaldırımları işgal ediyor. Ya meydanlar? İstanbul’a Ocak’tan itibaren 15 meydan müjdesi veren İmamoğlu, Ortaköy Meydanı’nı gördü mü? Mahmutpaşa’dan hiç farkı kalmamış, meydan yok, pazaryeri! İkinci sorum ise yerde değil gökteki rantla ilgiliydi: Laz müteahhitin bütün kârı oradadır hesabı, 5 katlı bina yapılıyor, son kat teras. Sonra terasın etrafı kapatılıyor, al sana 6. kat. Üzerine de klima, ıvır kıvır yerleştiriliyor, arkadaki binaların deniz ve gökyüzü görme şansı bitiriliyor! Lafın özü: Zabıta görevini yapsın, kaldırım ve gökyüzü işgallerine izin vermesin! Bu oyundaBURSA DEVLET TIYATROSU’NDAN ‘KEŞANLI ALI DESTANI’ her şey ‘oyunsu’... Haldun Taner’in dünyasındayız. Geleneksel tiyatromuza özgü nitelikler taşıyan bir ‘tiyatro kumpanyası’ var karşımızda. Sanki her oyunda aynı tipi oynayarak ustalaşmış görünen oyuncuların sunumuyla toplumsal çevreden çeşitli insanlar geliyor sahneye: Ayakkabı boyacısı, sütnine, hamal, polis, dilekçeci, kabadayılar, sarhoş, gazete satan çocuk... Çalgıcılar (orkestra) sahnenin bir köşesinde. Dekor geleneksel tiyatronun ‘göstermelik’lerini anımsatıyor; gerektiğinde de oradan oraya taşınıyor. Keşanlı Ali ve uzatmalı aşkı Zilha bu ortamın başkişileri. Cilveleşmeleri de kavgaları da Haldun Taner’in geleneksel tiyatrodan getirdiği ‘göstermeci’, yaklaşıma uygun olarak gerçekleşecek. Işık mı? Oyun kişilerinin istediği biçimde değişip duracak. Kısacası, bu oyunda her şey ‘oyunsu’... Yönetmen Bora Özkula’nın Bursa Devlet Tiyatrosu yapımı ‘Keşanlı Ali Destanı’ için öngördüğü, işte bu tür bir ‘tiyatro kumpanyası’ sunumu. Haldun Taner’in benzersiz metni ve Yalçın Tura’nın benzersiz müziğiyle oluşan başyapıtın dekor tasarımını Emre Sa tı, giysilerini Fatma Sarıkurt, ışığını Ali Karaman, koreografisini de Deniz Çığ yapmış. Yalnızca birkaç kadrolu oyuncu ve 30’u aşkın yevmiyeli sanatçının katkısıyla oluşan gösteri pek çok şarkı içermesine karşın ‘mikrofonsuz’ oynanıyor. Alkışlanacak bir tiyatroculuk örneği veriliyor böylece. (Çünkü özellikle turne yapan tiyatrolarda oyunu ‘mikrofon’ katkısıyla kotarma alışkanlığı gitgide yerleşiyor.) Taner hem güldürüyor hem de sorguluyor ‘Keşanlı Ali Destanı’, aynı büyük kentte yaşayan ayrı kesimlerden insan topluluklarının yaşantıları, duygu ve düşünceleri, konuşma ve davranma biçimleri arasındaki uçurumu, görselişit sel boyutlarıyla sahnede yansıtan bir oyundur. Dahası, ‘gecekondu’ olgusunu, toplumsalekonomikpolitik boyutlarıyla tartışmaktadır. En önemlisi de popüler tiyatro geleneğimizin ‘eğlendirici’ özellikleri ile Batı kaynaklı epik tiyatronun öngördüğü ‘sorgulayıcı’ yaklaşımı buluşturması, tiyatronun ‘güldürme’ ve ‘düşündürme’ edimleri arasında köprü kurmasıdır. ‘Keşanlı Ali Destanı’, ‘ezilen’in, toplumda tutunabilmek için ‘ezen’ konumuna geçme çabasıyla oluşan ‘ezenlerezilenler’ zincirini gözler önüne seren, tam gelişmemiş demokrasi anlayışımızla inceden inceye alay eden bir oyundur. Enerji yüklü bir sahne çalışması Çok sıkı çalışıldığını gösteren enerji yüklü bir sahneleme izliyoruz. Koronun şarkıları kusursuz; en parlak solist ‘helacı’ Şerif Abla’yı oynayan Nergiz Acar. Koreografi hiç aksamadan sürerken, tiplemeler de hünerle sunuluyor. Keşanlı Ali’de Halil Balkanlar, duruşu ve oyunculuğuyla, olması gerektiğinden daha yaşlı görünüyor; güldü ‘Keşanlı Ali Destanı’ rü oyunculuğunu da epeyce geri düzleme itmiş. Arzu Tan Bayraktutan, Zilha ve daha sonra büründüğü Nevvare kimliği arasındaki uçurumu ve bu iki ayrı kişilik arasındaki geçişlerin güldürüsünü çıkarmakta iki nedenle zorlanıyor. İlk neden, oyun başındaki gecekondu kızının ‘kâkül’lerinin ikinci bölümde Nevvare kimliğinde de aynı kalması. Bir başka neden de ikinci bölümdeki giysi düzeni. Gecekondu halkını başarılı giysilerle bezeyen tasarımcı Sarıkurt, oyunda ‘alay konusu’ olan sosyete kadınlarını, özellikle de Nevvare gibi zarif bir kadını giydirirken, sıradan bir ‘süsleme’ anlayışıyla çalışmış. (Oyunu izlediğim aşamada kentli giysileri ve aksesuvarı, Zilha’yı Nevvare’ye dönüştürmekte yetersiz kalıyordu. Umarım, o günden bugüne gerekli değişiklikler yapılmıştır). ‘Keşanlı Ali Destanı’ coşkuyla kotarılmış, izleyene tiyatro tadı veren keyifli bir çalışma. Dönem başından bu yana kapalı gişe oynuyor. TanerTura işbirliğinin yıllar boyunca güncelliğini ve vuruculuğunu korumuş bu ürününü izlemeyenler kaçırmasın. ‘Fuarların ticarileşmesi okuru uzaklaştırıyor’ NOTA BENE YAYINLARI “2Editör Yalçın Turhan Bürkev 019 Kasım ayı başlarında düzenlenen İstanbul Kitap Fuarı, bir dizi önemli olguyu berraklaştırdı. Bunlardan birincisi fuarlara yönelik okur ilgisinin hatı rı sayılır ölçüde düşmekte olduğu idi. Bu durum, tabii ki öncelikle ya şanan ekonomik krizin sonucudur. GAMZE AKDEMİR Diğer taraftan fuarların giderek ticarileşmesi ve kültürel yönlerinin zayıflaması, okurun fuarlardan uzaklaşmasına neden olmaktadır. Çok sayıda kitap fuarı düzenlenmesi de önceki dönemlerde rakipsiz olan TÜYAP gibi bazı fuar organizasyonlarına yönelik ilgiyi dağıtıyor. Eko nomik krizin internet alışverişini artırdığı da bir gerçek. Giderek pek çok okur fuarlara kitap seç mek için geliyor ve alımını büyük ölçüde internetten gerçekleştiriyor. Bu yıl TÜYAP’ın giriş üc retini yüzde yüz arttırması ve fuardaki yiyecek içecek fiyatlarına varana dek her şeyin büyük zamlar görmüş olması yani kitap fuarının aşı rı ticarileşmesi, okurda bir reaksiyon da yarat mış gibi duruyor. Bunların sonucu olarak dü şen satışlar, yayınevlerini zora soktu. Zorluklar bununla kalmadı, fuarlar yayıncılar açısından da oldukça astronomik bedeller ödenen yer ler haline geldi. Astronomik metrekare fiyatla rından stantların hazırlanmasına varıncaya dek her şey yayıncıları zorlamaya başladı. Bu koşulların 2020 yılı içerisinde aynen de vam etmesi mümkün gözükmüyor. Zira ekono mik krizin halk üzerindeki etkileri arttıkça in sanların doğal olarak alım güçleri düşecek, bu durum da ister istemez kitap satışlarına yan sıyacaktır. Kısacası 2020 yılı yayıncılar açısın dan zor bir yıl olacağa benziyor. Yayın hayatı nın büyük bir dönüşüm geçireceği önümüzdeki birkaç yıl, yayıncılar açısından bir dönüm noktası olacaktır.” REMZİ KİTABEVİ ‘Fuara ilgi ekonomik nedenlerle azaldı’ “2019’un en önemli iki gelişmesi kuşkusuz döviz artışları ve KDV olayıdır. Döviz artışları girdileri önemli ölçüde etkiledi. Kitap fiyatlarına da yansıdı. Böyle olunca ve satın alma gücü düşünce satışlarda da azalma gözlendi. KDV’nin sıfırlanması elbette önemlidir. Sonuçlarını uzun vadede görebileceğiz. Bu yıl oldukça yüksek satışı olan kitaplarla mutlu olduk. Ayrıca yeni yazarlara da kucak açtık. Bu yıla ilişkin yüksek satışlı yeni kitaplarımızdan birkaç örnek verelim: Mahfi Eğilmez (Ekonominin Temelleri), Emre Kongar (İstanbul), Hıfzı Topuz (Paris Sürgünü), Turan Akıncı (Cumhuriyet’te Beyoğlu). TÜYAP 2019 Kitap Fuarı konusunda ziyaretçi sayısında geçen yıla oranla azalma var. Ekonomik nedenler başta geliyor. 2020 yılından hedef ve beklentileriniz belirlenmiş durumda. Tekrar baskı yapan yazarlarımızdan yeni eserler bekliyoruz. Hazırlıklarımız sürüyor. Yeni yazarlarla da tanışacağız.” TEKİN YAYINEVİ Genel Yayın Koordinatörü Elif Akkaya “Direneceğiz!” “İstanbul Kitap Fuarı’nın ardından yıl sonu verilerine baktığımızda 2020’de işimizin daha zor olduğunu görüyorum. İstanbul Kitap Fuarı ne yazık ki beklentilerimizi karşılamadı. Bu yıl katıldığımız irili ufaklı birçok fuar için de aynı şeyi söylemek mümkün. Ekonomik kriz devam ederken biz yayınevleri gereğinden fazla fedakârlık yaparak sektörü ayakta tutmanın yollarını arıyoruz. Kâğıt fiyatlarının dövize bağlı çok fazla artış göstermesi nedeniyle kitap üretiminin hâlâ 2017 rakamlarına ulaşamaması da krizin yayıncıları ne kadar olumsuz etkilediğinin en somut göstergesi. Fuarda bu yıl giriş ücretlerinin artmış olması, okurun neredeyse içeride indirimli alacağı bir veya iki kitaba denk düşen ücreti kapıda ilk girişte ödüyor olması bence büyük bir sorundu. Kitap fuarlarının girişi ücretli olmamalı. İstanbul Kitap Fuarı’na girişin neden ücretli olduğu ve bunu da bu yıl 10 TL yapmış olmaları anlaşılır bir durum değil. Bununla birlikte kitap fuarları şehrin dışında olmamalı. Okur fuara saatlerce süren bir yolculukla, şehrin bir ucundan çıkıp diğer ucuna gelmek ve orada harcayacağı zaman/para gibi birçok şeyi dikkate alıyor. Diğer önemli husus ise fuardaki indirimden daha fazla bir indirimle internetten kitaba ulaşıyor olması. Hafta içi okullardan gelen öğrencilerle fuarı her ne kadar hareketlendirmeye çalışsalar da bu yıl ziyaretçi sayısında gözle görülür şekilde bir düşüş yaşandı. Okurlar sevdikleri, takip ettikleri yazarlarla buluşmayı, onlarla sohbet etmeyi daha çok önemsiyor. Biz bu yıl fuara 12 yeni kitapla katıldık. Hem yeni kitaplarımız hem de yazarlarımızla İstanbul Kitap Fuarı’ndaydık. Bu kadar yeni kitap, yazar imzası ve paneliyle birlikte fuarı değerlendirecek olursak eğer okurların ilgisi beklentimizin altında kaldı diyebilirim. Son iki gün biraz hareketlilik olsa da bunun satışa yansımadığını gördük. Biz çok köklü bir yayıneviyiz. Ülkede yaşanan sıkıntılı süreçlere, altüst oluşlara, darbelere, ekonomik birçok krize tanık olmuş ve ayakta kalmak için fedakârlıklar yapmış, ısrarla üretmeye devam etmiş bir yayıneviyiz... Direneceğiz; hem ekonomik kuşatmaya karşı hem de yukarıdan aşağıya bilinçli olarak daraltılan bu alanı açmak üzere alternatif çıkış yolları bulmak için dayanışarak direneceğiz... Okuryazar nüfusun neredeyse yüzde 60’ına ulaşamıyoruz. Bizi sıkıştırdıkları bu alanı üreterek genişletmeyi, farklı çalışmalarla ulaşamadığımız okura bizzat yazarıyla, etkinliğiyle gitmeyi hedefliyoruz. 2020 çok umut vaat etmiyor açıkçası. Korkumuz elinde “dağıtım, satış ve teşhir” gücünü toplayarak tekel olan firmaların böy lesi süreçlerde özellikle de bizim gibi yayınevleri üzerinde uyguladığı keyfi, bugüne kadar hiç karşılaşılmamış tutumlarını artırması. Korkumuz 2018 ve 2019’da peş peşe iflaslarla dağıtım ağının tamamen yok olması veya bir iki firmanın elinde toplanması. Biz 30 kadar yayıncı 2018’de bu daralmayı gördük. Bir araya gelerek bir kooperatif kurduk. YAYKOOP... Bu model Türkiye’de ilk, hatta dünyada örneği de yok biliyoruz. Yeni dağıtım ağları oluşturmak üzere, satış alanlarını artırmak ve kültürel alanı genişletmeye yönelik adımlar attık. Yan yana gelerek, yıllardır sürekli daralan, adeta etrafımızı kuşatan bu karanlığı dayanışmayla aşmak 2020 için en büyük umudumuz. Başka da yolumuz yok.” DEVAM EDECEK 07.15 İsmail Küçükkaya İle Çalar Saat 10.00 Çağla İle Yeni Bir Gün 12.15 Komşular 14.00 Temizlik Benim İşim 16.00 Zuhal Topal’la Sofrada 19.00 Fatih Portakal İle Fox Ana Haber 20.00 Kadın 00.15 Ferhat İle Şirin 07:00 Televizyon Gazetesi 09:00 Başkent Kulisi 10:00 Ekopolitik 11:00 Mutlu Yaşam 12:00 Haber Masası 14:00 Püf Noktası 15:00 Sahne Sanatları 16:00 Haber Merkezi 18:00 Akıllı Beslenme 18:50 Ne Haber 18:55 Sözde Sende 19:00 Ana Haber 21:00 Bakan Bakana 23:00 Zaman Treni 00:00 Gece Raporu 06:00 Güne Merhaba 08:30 A’dan Z’ye 10:00 10’dan Sonrası 12:00 Bugün 15:00 Günlük 16:35 Her Şeyden Önce 17:00 Günlük 17:40 Gündem Spor 18:00 Haber 19:00 Ana Haber 21:00 Tarafsız Bölge 23:30 Limitsiz Futbol 07.00 Güne Başlarken 09.00 Haber Merkezi 09.25 NTV Ekonomi Geri Sayım 12.30 NTV Ekonomi Piyasa Ekranı 13.00 Öğle Bülteni 14.20 Spor 14.30 NTV Ekonomi Finans Kafe 16.25 Spor 16.35 Dünyanın Haberi 17.00 Günün İçinden 17.30 Gece Gündüz 18.00 Günün İçinden 18.35 Spor 19.00 Akşam Haberleri 20.00 Ana Haber 21.00 Siyasi İşler 23.00 Gece Bülteni 07.00 Can Ataklı İle Gün Başlıyor 09.30 18 Dakika 10.00 Haber 10 11.00 Kulis 13.00 Haber 13 14.15 Halk İçin Halk Adına 15.00 Haber 15 15.30 Gün Başlıyor 16.00 Tele Ekonomi 17.00 Sağlık Masası 18.00 Ana Haber Bülteni 20.00 18 Dakika Ali Tezel’e Sorun 22.00 Ekokritik 06:00 Sağlıklı Formda Sohbetler 10:30 Biz Bize 12:00 Haber 12:30 Söz İstanbul’da 13:00 Haber 13:30 Spor Haberleri 14:00 Haber 14:30 Ellerin Türküsü 15:30 Dünyadan Haberler 16:00 Güncel 17:00 Haber 17:30 Spor Haberleri 18:00 Ekonomi Haberleri 18:15 Kültür Sanat 18:30 Günce 20:00 Ana Haber Bülteni 21:00 Nereden Nereye 21:30 Gündem Özel 23:00 Ata’nın Mirası 23:30 Bizim Topraklar 10:00 Geleneğin Kalp Atışları 10:50 Yeryüzleri 12:00 Eskici 12:30 Hayat Sanat 13:00 Murat Boncuk’la Atölye 13:30 Nakkaşın Fırçası 14:00 Evliya Çelebi 14:30 Anadolu Arkeolojisi 15:00 Bir Resim Bir Hikâye 15:30 Koleksiyoner 16:00 Tarih Söyleşileri 17:00 Muasır 17:30 Sinema Dünyası 18:00 Hayat Sanat 18:30 Tiyatro Dünyası 19:00 Bir Resim Bir Hikâye 19:30 Tarihin Ruhu 19:55 Berceste 20:00 Belgesel – Operanın Kalbinde Bir Türk “Murat Karahan’’ 21:00 Yabancı Sinema: Sonsuzluk Ormanı 22:50 Yeryüzleri 23:00 İhmal Edilebilir Nasihatler 10.50 Yukon Altını 11.40 Sular Çekilince 12.35 Geleceğe Doğru 16.10 Yukon Altını 19.22 Ahmak Bilimi 20.00 Felakete Doğru 21.00 Yıldızlarla Buluşma 22.00 Hazen Audel ile Düşman Hattında 23.55 Gordon Ramsay ile Rota Dışı 00.45 Korkusuz Balıkçılar: Kuzey Güney’e Karşı 01.30 Savaşçı Viking Kraliçeler 02.15 Uçak Kazası Raporu 11:25 Avustralya Kamyoncuları 12:15 Alaska: Son Sınır 14:45 Avustralya Kamyoncuları 15:35 İşte Sürat İşte Ses 16:30 Alaska: Son Sınır 17:25 Hurda Avcıları 18:15 Nasıl Yapılmış? 19:10 Avustralya Kamyoncuları 20:05 Araç Kurtarıcılar 21:00 İnsan Ayıya Karşı 21:55 Escobar’ın Kayıp Milyonları 22:50 Hurda Avcıları 23:45 İşte Sürat İşte Ses cumtv@cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear