22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET 328 EKİM 2019 PAZARTESİ Parçalı Bulutlu Açık Sağanak Bulutlu Karlı Yağmur Karla K. Yağmur Sisli İstanbul 21/15 Ankara 19/8 İzmir 23/14 Antalya 29/20 Mersin 28/21 Trabzon 19/16 Kars 16/2 Diyarbakır 24/9 Bursa 220/10 0 Adana 240/15 0 Artvin 200/10 0 Çanakkale 220/13 0 Balıkesir 220/8 0 Sivas 190/4 0 Erzurum 150/1 0 Eskişehir 200/7 0 Aydın 270/1 4 0 Gaziantep 190/1 2 0 Konya 190/8 0 Atina 250/16 0 Berlin 130/5 0 Girne 230/1 8 0 Londra 130/2 0 Moskova 80/3 0 Paris 120/6 0 Madrid 200/1 0 0 Amsterdam 120/7 0 Roma 240/1 1 0 New York 190/14 0 Tokyo 210/14 0 TARİHTE BUGÜN 1886: Özgürlük Anıtı, Fransızların armağanı olarak New York’ta dikildi. 1923: Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü’nde verdiği akşam yemeğinde, “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’’ dedi. Köyün hayatı kaydı AFAD, heyelan bölgesi ve fay için uyardı, dinleyen olmadı. Baraj tren güzergâhını değiştirdi, köy çökmeye başladı. AFAD uyarmış AFAD, 5 Ekim 2017’de hazırladığı raporda, yeni demiryolu güzergâhı ile ilgili uyarıda bulundu. Alanın eski bir heyelan kütlesi olduğu, güneyinden ise diri bir fayın geçtiği belirtilen raporda, “Demiryolu inşaatı yapımı sırasında yapılan kontrolsüz kazılar vb. çalışmalardan dolayı eski bir heyelan bölgesi olan alan aktif hale gelmiştir. Heyelanın oluşma şekli yapay kaynaklı nedenlerden dolayı aktif hale geldiği ve bölgede risk oluşturma ya başladığı gözlemlenmiştir. İlerleyen tarihlerde mevsimsel yağışlar, kar erimeleri gibi iklimsel özelikleri nedeniyle de köydeki konutları etkileyebileceği kanaatine varılmıştır” görüşüne yer veriliyor. mehmet kızmaz Hem barajın hem de yeni tren güzergâhının yapımında Cengiz İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi bulunuyor. baKğölıyçdaetkliayklaaprılvarard.a heyelana Trafikte terör İstanbul’da kimliği belirsiz bir sürücü, otomobiliyle okula gitmek için yola çıkan üniversite öğrencisi Halit Köprülü’ye (26) yol vermediği gerekçesiyle trafikte dehşet yaşattı. Kimliği belirsiz sürücü önce aracı ile üniversite öğrencisinin aracının önünü keserek aracının camını tekmeledi. Daha sonra ise paniğe kapılarak kaçan gencin arabasına defalarca çarparak maddi hasar verdi. l İHA Komşu çalışan, fazla mesaiye şahit oldu Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, bir çalışanın fazladan mesai yapıp yapmadığını komşu işyerindeki çalışanlara sorulabileceğine hükmetti. Karar uzmanlar tarafından emsal niteliğinde olarak değerlendirildi. Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, “İçtihat metni niteliğinde bir karara imza atan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, fazla mesai yaptığını iddia eden çalışanın komşu işyeri personelinin şahitliği ile ispatlayabileceğine hükmetti” dedi. l İHA Bingöl’ün Solhan ilçesinde AFAD’ın belirlenen yeni “alanın eski bir heyelan kütlesi olduğu, güneyinden ise diri bir fayın geçtiği” uyarılarına karşın, Elazığ ile Tatvan arasında hizmet veren tren hattının güzergâhı değiştirildi. Murat Nehri üzerinde kurulan Yukarı Kaleköy Barajı ve HES projesi nedeniyle değiştirilen tren güzergâhının Haziran 2018’de faaliyete geçmesinin ardından Asmakaya köyünde heyelanlar ve çökmeler meydana gelmeye başladı. Köy muhtarı Ünal Özdaş, “Köyün giriş çıkış yolu her gün çöküyor. Haftada bir yola dolgu yapıyoruz. Evlerde çatlaklar oluyor. İnsanlar diken üstünde yatıyor” dedi. Tren hattının, barajdan önce köylerinin karşısında ve nehrin diğer tarafında olduğunu kaydeden Ünal Özdaş, barajla birlikte tren hattının köyün alt tarafına alındığını söyledi. Demiryolu hattının değiştirilmesiyle birlikte, 2017’nin ortasından itibaren heyelanların yaşanmaya başladığını belirten Özdaş, “Yani heyelanlar demiryolu başta olmak üzere barajdan da kaynaklı. Köyde 70 hane ve 7 mezra var. 400 kişi yaşıyor. Uyuduğunda, ‘Ev belki komple kayar, gider. Acaba sabah kalkacak mıyım?’ diyor. Köy perişan. Köyden korkuyoruz” dedi. İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ekiplerinin en son Mayıs 2019’da incelemeye geldiğini söyleyen Öz daş, “İncelemeye gelen bir mühendis, ‘Bana sorsan bu köyün kalkması lazım’ dedi. Ama bir şey yapmadan gittiler. Gidiş o gidiş” diye konuştu. Köylü kamulaştırma istiyor Baraj ile demiryolu arasında kalan tarım arazilerinde hem heyelan yaşandığını hem de bu arazilere giden suyun kesildiğini belirten Özdaş, “Arazilerimizi kullanamıyoruz. Kanunen o araziler kamulaştırılmalıydı. Ama 2 yıldır yapılmadı” dedi. Özdaş’ın avukatı İrfan Yılmaz ise şunları söyledi: “Göçükler ve kırılmalar, demiryolunun usulüne uygun bir şekilde yapılmadığından kaynaklanıyor. Denetim mekanizması olsaydı çökme olmayacaktı. Dava konusu ettiğim bir vatandaşın evi çatlamış. Yarıklar oluşmuş. Başka bir vatandaşın arazisi de ikiye ayrılmış ve bir kısmı çökmüş. Kamulaştırma bedellerinin belirlenmesinde de şirketin bariz etkisinin olduğu görülüyor.” l İSTANBUL Mağara evlerde yaşam bitiyor Cumhurbaşkanı’na İngilizce ‘diktatör’ demenin rahatlığı Düşünme üzerine hiç düşündünüz mü? Aslında düşünmek bir tecrübedir. Göz, burun ya da kulak gibi organlar dünyevi tepkileri toplar. Sinirler birer sinyal olarak beyne taşır. Yaşanan elektrokimyasal sürecin sonunda düşünce oluşur. Bu, hem bizden önceki milyonlarca yılın hem de bizzat kendi ömrümüzün biriktirdiği bir tecrübedir. Düşünmek, tüm bedenin katıldığı ancak beynin gerçekleştirdiği birikmiş eylemdir. Birikim yoksa düşünce de yoktur. Bizim gazeteyle, THY arasındaki gerilim için söylüyorum. Biliyorsunuz, THY uçaklarında günlük gazeteler dağıtılıyor. THY, Cumhuriyet gazetesini vermiyor. Yalnız Cumhuriyet değil. Sözcü, BirGün, Evrensel, Karar, Yeni Çağ da yok. Cumhur İttifakı öncesinde MHP’nin Ortadoğu gazetesinin de alınmadığı hatırlanırsa kararın “siyasi” olduğu açık. Yayın Yönetmenimiz Aykut Küçükkaya, bu konuyu yargıya taşıyacağımızı anlatmıştı. Türkiye’ye İran benzetmesi Geçen hafta tam da Kuzey Suriye operasyonu tartışılırken THY ile uluslararası yolculuk yaptım. Yasaklı gazeteler beklediğim gibi yoktu. Bu kez görevliden The New York Times istedim. Hemen geldi. Financial Times rica ettim. O da THY’nin servisindeydi. Diğer yolcuların elinde Amerikan ve Avrupa basınının tüm büyük gazete ve dergileri vardı. NY Times’ın logosunun altındaki makalede Türkiye’nin nükleer silahlara sahip olmak istediği anlatılıyor ve İran’a benzetiliyordu: “NATO müttefikleriyle açık bir çatışma içinde olan Türkiye’nin, Suriye’ye girebileceği ve bundan kurtulabileceği kumarından galip çıkmasıyla, Erdoğan’ın tehdidi yeni bir anlam kazanıyor. ABD, Türk liderin (Erdoğan) Kürt müttefiklerinin (PKKPYD) güzergâhını belirlemesini engelleyemediyse, onu nükleer silah inşa etmekten veya İran gibi nükleer silah yapacak teknolojiyi edinmekten nasıl vazgeçirebilir?” Financial Times’ın 4. sayfasında da hükümetin HDP politikası Kuzey Suriye operasyonuyla birlikte “Kürt karşıtlığı”yla suçlanarak sert bir dille eleştiriliyordu. Erdoğan’a diktatör suçlaması Bir başka yolcunun elindeki Washington Post’ta “Türkiye uluslararası hukuku ihlal ediyor” başlığı gözüme çarptı. Hemen altında şunlar yazıyordu: “‘Orantılı, ölçülü ve sorumlu.’ Bunlar, bu ay başlayan Kuzey Suriye’deki Kürtlere yönelik Türk saldırısını düşünürken akla gelen ilk kelimeler değil. Ancak Türkiye, operasyonun başladığı gün BM Güvenlik Konseyi’ne gönderdiği bir mektupta saldırıyı böyle tanımladı.” Aslında farklı eğilimlerde de olsalar Batı medyasının Türkiye’ye bakışı aşağı yukarı aynı. Ertesi günkü Wall Street Journal’da Daniel Pipes “Türkiye Venezüella’nın yolundan gidebilir” başlığıyla özetini yapmıştı: “Erdoğan Amerika’ya dost değil. Nicolás Maduro’dan farklı olmayan, garip fikirleri olan bir diktatör.” Hayır, yanlış anlamayın. “THY bu gazeteleri de dağıtmasın” demiyorum. Aksine, bu tür yasakların bizzat uygulayana zarar verdiğini düşünüyorum. Söylemek istediğim başka. Ben bir düşünce şeklini sorguluyorum. THY, eğer “muhalif” dediği ve ölçülü eleştiriler yapan gazeteleri uçağı sokmayıp yolculara bunları dağıtıyorsa aslında şunu söylemek istiyor: Cumhurbaşkanı’na “diktatör”, Türkiye’ye “katliamcı”, TSK’ye “işgalci” bile diyebilirsiniz. Yeter ki bunu Türkçe söylemeyin. THY’nin duruşundan ben bunu anlıyorum. Sadece bu kadar değil, uçakta bir de Hürriyet okudum, onu da anlatayım. ‘Asker güzelleniyor’ diye sansürlenen kedi O kediyi gördünüz mü? Cumartesi günü Hürriyet’te Fatih Çekirge yazmasa dikkatimi çekmemişti. Günlerdir ölümleri, bombaları, mutabakatları konuşurken fark etmemiştik. TRT’de, cepheden “iyi ki insan var” dedirten bir haber yayımlanmıştı. Türk Askerleri, Suriye’de IŞİD’in hücre evine gittikleri baskında içeriden “miyav” sesi duymuşlardı. Silahla girdikleri odada bir anne kediyi yavrularıyla beraber bulmuşlardı. Bir süre sonra kedilerle dost olmuşlar, en oyuncu olana “Derman” adını koymuşlardı. Gidip TRT’deki haberi buldum. Omzunda Atatürk armasıyla kedi besleyen asker fotoğrafı ne güzel görünüyordu. Klasik cephe haberlerinden çok farklıydı. Okumasaydım, sağlıkçı askerlerin çantasında “acil doğum seti” olduğunu öğrenemeyecektim mesela. Belli ki yukarıdan hazırlanarak servis edilen basmakalıp metinlerden farklı şekilde hazırlanmıştı. Bizzat bölgeden askerlerle konuşulmuş, insanca hallerinin görüntülerine yer verilmişti. TRT’de hazırlayan muhabiri göremeyince açıp sordum. Duyduklarıma inanamadım. Meğer haberi hazırlayan TRT’den değildi. Hürriyet muhabiri Toygun Atilla, cephedeki askerlerle konuşup hikâyelerini hazırlamıştı. Ancak Hürriyet’i vasat harekât haberleri basarak yönetenler, “bu haberde asker güzellemesi yapılıyor” diyerek yayımlamamıştı. Atilla’nın biriktirdiği hikâyeler neyse ki TRT’de değerlendirilmiş ve bu sayede haberdar olmuştuk. Hatta Hürriyet yazarı Çekirge bile kendi gazetesinde yayımlanamayan haberi TRT’den öğrenmişti. Ne yazık ki her gün kendi kişisel tanıtımlarını medyaya servis eden Cumhurbaşkanlığı’nın SETA’cı danışmanları da bu hikâyeleri dünyayla paylaşmaya zaman bulamamışlardı! Biliyorum, savaşta konuşmak çok zor. Ama söylememiz lazım. Türk askeri sahada kazansa bile, cephenin gerisindekilerin sayesinde propaganda harbini çoktan kaybetti. Kafanızı Türkiye’den biraz dışarı çıkarıp baktığınızda bunu görmek hiç de zor değil. “Savaş politikanın başka araçlarla devamıdır” sözünü ezberledik. Politikanın da bazılarının kişisel savaşı olabildiğini anladığımızda her şey tamam olacak. Altgeçide düştü: 1 ölü Adana’da otoyolda sürücüsünün kontrolünü yitirdiği otomobil, 5 metre yükseklikten altgeçide düştü. Kazada, otomobildeki 16 yaşındaki Derya Yüksekyalçın öldü, 3 kişi ağır yaralandı. Hurdaya dönen otomobilde sıkışan Bülent Yüksekyalçın ile eşi Filiz Yüksekyalçın (40) ve kızları D. (4) araçtan güçlükle çıkarıldı. l DHA Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı su tutmaya devam ediyor. Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak illerini kapsayan Ilısu Barajı Projesi kapsamında su altında kalacak köyler arasında bulunan Batman merkeze bağlı Çayüstü köyündeki mağaralarda yaşayanlar taşınma hazırlıklarına başladı. 70 bin lira faizsiz kredi desteği verilecek aileler, kendileri için inşa edilen evlere taşınacak. l DHA Yunanistan 10 ayda 25 bin göçmeni ‘itti’ Dışişleri Bakanlığı, 2019’un ilk 10 ayında 25 bin 404 düzensiz göçmenin, Yunanistan tarafından karadan ve denizden Türkiye’ye geri itildiğini açıkladı. Bakanlığın açıklamasında, “Bu kişilerin Yunan görevliler tarafından yakalandık tan sonra şahsi eşyalarına el konularak resmi işlem uygulanmadan, birçok olayda kabul edilemez muamelelere maruz bırakılıp darp edilerek sınırlarımıza itildiği belirlenmiştir” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, “Geri itme faaliyetlerinin Av rupa Konseyi raporlarında kayıtlı olduğu ve Avrupa Konseyi’nin, Yunanistan’dan uluslararası hukuka aykırı itme faaliyetlerin durdurulması ve olayların araştırılması talebinde bulunduğu” belirtildi. l ANKARA/Cumhuriyet Emine Bulut davasında gerekçeli karar Boğaz kesme canavarca değil ‘kasten’ Kırıkkale’de eski eşi Emine Bulut’u (38), 10 yaşındaki kızının gözü önünde öldüren Fedai Varan’a (43) verilen müebbet hapis cezasının gerekçeli kararı açıklandı. Gerekçeli kararda, Varan hakkında “canavarca hisle tasarlayarak adam öldürmek” suçundan kamu davası açılsa da, yapılan yargılama sonucu eylemin “kasten adam öldürmek” suçu kapsamında kaldığı belirtildi. Fedai Varan, 6 yıl önce boşan dığı eski eşi Emine Bulut’u 10 yaşındaki kızının önünde boğazından bıçaklamıştı. Bulut’un yaralı halde kafeden çıkarılırken “Ben ölmek istemiyorum” sözleri ile kızının “Anne lütfen ölme” diye feryat ederken çekilen görüntüleri toplumda infiale yol açmıştı. l DHA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear