23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 27 Ağustos 2018 TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Donbass’ın diğer yüzü... dizi 5 Lugansk Halk Cumhuriyeti, 2014’teki saldırıda Donetsk’ten daha savunmasız kalmış. Kiev’in suikastlarının hâlâ hedefinde. Güçlü sendikal yapısı olan LNR, daha ‘Sovyetik’ 4 Donbass turunda Lugansk Halk Cumhuriyeti’ne (LNR) daha az vakit ayırabildim. Donetsk’in yanında 300 binlik nüfusuyla daha küçük olan Lugansk’ta yaz ayları ve tatil itibarıyla da yetkililerle bir türlü yolum kesişemedi. Eski ismi ‘Voroşilovgrad’ olan kent, bölgenin ‘büyük ağabeyi’ olan Donetks’ten daha az yeşil. Dışbükey bir çanak misali, dış mahalleleri daha az katlı yine yeşillikler içinde binalardan oluşuyor. Lugansk Donetsk’e göre daha ‘Sovyetik’ ve ‘asık yüzlü’ bir şehir görünümünde desek yeridir. Yine daha güvenlikçi yapıda. Lugansk 2014’te en zor ceplerden birisi olmuş, dört koldan Ukrayna ordusu ateşi altında kalmış. Kuşatma yüzünden kentin nüfusu çekip gitmek zorunda kalmışlar. Sonra peyderpey geri dönmüşler. Özetle Lugansk, Donetsk gibi Rusya ile daha geniş olan sınırın avantajlarından faydalanamamış. Burada savaş, çöküş ve parçalanma tehlikesi yaşayan coğrafyalardaki hissiyat hâkim. DNR’nin aksine sokağa çıkma yasağı dört seneden sonra gevşetilmemiş. Hâlâ akşamları 23.00’te başlıyor. Gençler biraz söylenseler de uyuyorlar. Amerikan dekorasyonu esinli kafeler sokağa çıkma yasağına kadar gençlerle dolup taşıyor. Lugansk’ın üniversiteler şehri olması da genç nüfusta etkili. Göçlere rağmen... BİTMEYEN SUİKASTLAR Özetle, Lugansk 2014’te Ukrayna ordusu tarafından kıskaca alınmış, bombalanmış, büyük ölçüde insansızlaşmış. Ta ki askeri üstünlüğün ele geçirilmesi ve Ukrayna’ya değilse eğer Rusya ve kırsal bölgelere kaçmış olan nüfusun geri dönüşüne kadar. Kentte güvenlik Donetsk’ten daha sıkı. Ama bu LNR milislerinin, elde silah dururken silahlarını öylece bir kenara koyup bir dükkâna girmelerini de engellemiyor. Güvenliğin sıkı tutulmasında Ukrayna istihbaratının sabotajları etkili. En sonra Şubat 2017’de namlı komutan Oleg Anaşçenko öldürülmüş. Katili yakalanmış, suçunu itiraf da etmiş. Savaş koşullarında herkes ölüm cezasını hak ettiğini düşünüyor ama Lugansk’ta ölüm cezası yok. Pek çok komutan öldürülmesine rağmen... Lugansklılar yasalar konusunda titizler. ‘Yasa yapıyorsak uygulamalıyız’ mantığı işliyor. DARBE İDDİALARI 2017 kasım sonunda Moskova’nın desteklediği LNR Başkanı İgor Platnitsky’nin İçişleri Bakanı İgor Kornet ile anlaşmazlığı sonucu ‘sağlık gerekçesiyle’ gelen istifasını kimileri ‘darbe’ diye nitelendiriyor ve FSB üzerinden Rusya ile bağlantılandırıyor. Ancak zayıf bir liderlik sergilemesi ve DNR liderliği ile uyumsuzluğunun istifa sonrası halk cumhuriyetleri arasında uyumu artırdığını dile getiren de var. Platnitsky’nin istifası sonrası tek bir protesto gösterisi düzenlenmemiş olması gelinen noktada halk desteğini yitirmesine işaret sayılıyor. Ardından Devlet Güvenlik Bakanı Leonid Paseçnik başkan seçiliyor. Ukrayna ile savaş koşullarında DNR yönetimi ile daha uyumlu bir liderlik sergilendiği düşünülüyor. Geçen temmuzda ilan edilen Malorossiya (Küçük Rusya) bunun sembolü. SENDİKALARIN GÜCÜ LNR’nin 50 koltuklu parlamentosu da Donetsk’teki gibi koalisyona dayanıyor. Lugansk Ekonomik Birliği ve Lugansklılara Barış olmak üzere iki toplumsal hareket temsil ediliyor. Parti disiplini yok. Bölgede sendikal örgütlenme Donetsk’ten de güçlü. 200 binden fazla üyesi olan Sendikalar Federasyonu da iki harekette de temsilciler barındırıyor. Konsey’in 50 üyesinden 5’i Federasyon’dan. Üçü Lugansk Ekonomik Birlik’te, iki DNR ve LNR ‘fahri elçimiz’ Okay Deprem için Türkiye’nin Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerindeki ‘fahri büyükelçisi’ desek yeridir. Yıllardır Rusya Federasyonu ve Ukrayna’da yaşayan Deprem, genç yaşına rağmen bölgeyi avucunun içi gibi biliyor. Salt siyasi bilgi değil, tarihini, coğrafyasını, insanlarını yakından tanıyor. Donbass’ı Okay olmadan tanıyıp anlamaya çalışmak doğrusu zor olurdu. Bu yüzden kendisine teşekkürlerimi de sunarak okuyuculara ‘Orada birisi var!’ demek istiyorum. Türkiye’de ayrıca kendisini Evrensel gazetesindeki yazıları ve meslektaşım Cenk Başlamış ile birlikte yazdıkları ‘Putin: Rusya’yı Ayağa Kaldıran Lider’ adlı kitaptan da tanıyorsunuz. si Lugansk’a (Lugankslılara) Barış Hareketi’nde... Sendikalar Federasyonu’nun başkanı Alek (Oleg) Konstantin (Konstantinoviç) Akimov etkili bir isim. Federasyonu LNR’nin (in) savaş koşullarında toparlanmasında etkili olmuş. Federasyonda Eğitim ve Bilim (çalışanları) sendikası, Sağlık çalışanları sendikası, Memurlar sendikası, Endüstriyel tarım işçileri sendikası, Kültür emekçileri sendikası, Maden işçileri sendikası, Metalürji işçileri sendikası, Makine işçileri sendikası, Ticaret (esnaf birliği) sendikası, Ulaştırma çalışanları sendikası, Konut ve altyapı çalışanları sendikası, Demiryolu işçileri sendikası bulunuyor. Emekçilerin haklarını ve yaşam koşullarını savunmakla kalmayıp bunları belirleyen mekanizmada yer alıyorlar. Federasyonun onayı olmadan çalışma koşullarına dair yasa çıkmıyor. Savaşla göç eden nüfus ve insansızlaşma tersine çevrilmiş. An Lugansk’ın merkezinde Batı tipi kafe ve restoranlar eksik değil. cak ekonomik zorluklar çok. İSKANDİNAV MODELİ Taras Şevçenko Üniversitesi, Vladimir Dal Üniversitesi (2. büyük ve temel yüksek öğretim kurumu), Lugansk Tarım Üniversitesi, Tıp Fakültesi (Devlet Tıp Üniversitesi) dâhil üniversiteler ve tüm eğitim kurumları Eğitim ve Bilim (Çalışanları) Sendikası’nın şemsiyesi altında. 45 (45 bin!:) ) üyeli üyeleri var. Sendika başkanı 43 yaşındaki Oleg Koval tam bir Putinist (Portresinden hareketle ise, Lugansk’ta hemen her makamın odasında VVP’nin portresi asılıdır. :) ). Ukrayna içinde bir formülü dışlaması bile “Biz kültürel olarak Rusya’ya yakınız. Turuncu siyah bizim için Anayurt savaşının en önemli sembolüdür. Ukrayna’da bunu bulundurmak mahkumiyet sebebi olabilir. Bu başta olmak üzere Sovyet mirasıyla alakalı. Ukrayna tüm mirası reddediyor” diyor. LNRyi “Sosyal adalete dayalı halk cumhuriyeti. Sosyalist değil ama sosyal haklar çok önemli. Kişisel teşebbüse izin veren dolayısıyla kapitalist temelde yükselen bir yapısı var” diye anlatıyor. Sovyet döneminde sistemin işlemez olduğunu söylerken, açıkça İskandinav modeline öykündüklerini ekliyor. Ama merkezi planlamayı dışlamayan bir sosyal demokrasi arayışından söz ediyor. Hem Sovyet mirasını hem de çarlığın emperyal mirasını sahiplendiklerinin altını çiziyor. ÇÖKÜŞE KARŞI AİLE Geleneksel değerler burada daha öne çıkıyor. Etrafta ‘Cumhuriyetin temeli kuvvetli aile’ yazılı panolar var. Çünkü Ukraynalı (Ukrayna’nın) çöküş döneminde (90’lar ve kısmen 2000’ler diye belirtmekte fayda olabilir...) aileler parçalanmış. Lugansk ekonomik olarak Donetsk’ten geride. Ekonomik kalkınma, sivil sektörleri geliştirme, fabrikaları yeniden açma ve yatırıma ihtiyaçları var. Fakat çok sayıda üniversitenin bulunduğu bölge sosyoekonomik yapı olarak güçlü. Yakında bir ekonomi forumu toplanacak. Rusya Federasyonu’na katılım arzusu daha güçlü görünüyor. Ancak bunun için önce belli bir kalkınma düzeyine gelmek gerektiğini söyleyenler eksik değil. ULUSLARARASI TUGAY’IN ŞEFİ Uluslararası Tugay’ın lideri Akhra Avidzba. DNR kahramanı nişanı alan ‘yabancılardan’. Yabancı değil aslında, Abhazyalı. Eşi Donetsk’li. Henüz 32 yaşında. Soçi’deki Rusya Halkların Kardeşliği Üniversitesi’nde sosyal bilimler ve ekonomi eğitimi almış. Uluslararası Tugay’ın öncülü olan ‘Pyatnaşka’ diye anılan 15’lerin üyesi. Ukrayna ordusu Donbass’a yüklendiğinde bir araya gelen direnişçilerden. Savaşta 2014’te Yelenovka’da, 2015’te Debaltsevo’da iki kez yaralanmış. Şarapnel parçaları her yerine saplanmış. Sol kulağında duyma kaybı var. Çatışmalarda pek çok yoldaşını yitirmiş. n ‘Uluslararası Tugay’ı kurmanıza ne yol açtı? Sovyetler Birliği coğrafyasında her şey birbirini etkiler. Meydan olayı hemen akıllara 2004’teki turuncu kalkışmayı getirdi. Olaylar değişiyor ama senaristleri aynı. Harekete geçmeme üç temel sebep etkili oldu. Birincisi Meydan durdurulamazsa benim evime gelecek olması. İkincisi 199293 savaşında Ukrayna’daki faşistlerin Abhazya’da Gürcistan’la aynı safta savaşmış olmaları. Bunu unutmuyoruz. Aralarında bugün Paraşenko’nun korumalığını yapan faşist Argo Birliği de vardı. Üçüncüsü de Rusya Abhazya’nın bağımsızlığına katkı yaptı, Abhazya’yı tanıyan tek ülke de Rusya. n 2014’te nasıl organize oldunuz? Önce internet üzerinden örgütlendik. Gidişattan memnun olmayan 15 kişi buluştuk. Lugansk’ta o dönemde Ukrayna kuşatmasındaydı, biz de daha iyi örgütlenebileceğimiz Donetsk’e geçtik. n Başka kimler vardı? İsviçreli, Amerikalı, Fransız, İtalyanlar katıldılar. Rusya’nın her yerinden gönüllüler oldu. Şu anda çoğu gitti, Fransızlar var. Onlar ülkelerine dönüşte soruşturmaya uğramıyorlar ama diğerle ri öyle değil. Artık o kadar sıcak çatışma da yok. Ama hâlâ sıcak bölgelerde varız. n Tugay’ın başını çeken ilk 15 kişinin kökenleri neydi? Sovyet halklarından herkes. Ruslar, Başkurdlar veya Abhazlar, Tatarlar, Belaruslular, Kırımlılar. n Harekete geçiren Sovyetlerle ilgili bir motivasyon mu? Hayır. Yerel düzeyde kendini hakkını aramak, Rusyalı kültürünü savunmak. Başta Pyatnaşka vardı. Şakhtyorsk muharebesinden Donetsk’e döndükten sonra dünyanın her yerinden insanlar akmaya başladı. Ve Uluslararası Tugay oluştu. n Peki, Uluslararası Tugay’ın ideolojik motif ne? Antiemperyalizm, antiAmerikanizm. Kabul edin etmeyin dünyada iki güç var. Birinden birini seçmek gerekiyor. Biz okyanus ötesinde değiliz, bu taraftayız. Bizim tercihimiz tabii ki yan yana yaşadıklarımız. n Amerikalılar da eski Sovyet coğrafyasındaki etnik halkları desteklediklerini düşünüyor... Dünyada birileri doların peşinde, satın alınabilir olabilir. Örneğin IŞİD’ciler. Başka devletlerin çıkarları için çatışanlar. Birileri de değerleri için savaşır. Bizde anayurt mefhumu vardır, aile değerleri, size yakın olanlar. n Donbass çatışması askeri olarak Akhra Avidzba Abhazyalı komutan 14 yoldaşıyla önce Pyatnaşka’yı kurmuş. nereye varır? Şu anda savunma pozisyonundayız. Saldırıya geçebilecek durumda olsak da Rusya onayı olmadan yapamayız. Uluslararası konjonktür var. n Donbass’ın geleceği ne olabilir? Ukrayna’nın parçalanması devam eder. Sonra halk cumhuriyetleri tekrardan birleşir, federatif yapısını tesis eder. Rusya’ya katılım olabilir. Biz Rusça konuşan, ortak geçmişe sahip bir coğrafyayız. ABD’den bakıldığında ben Rusyalıyım. Ama Rusya’dan bakıldığında Abhazım. Bizi bir araya getiren değerler var. Yurtseverlik bunların başında. n Türkiye ve Erdoğan hakkında ne düşünüyorsunuz? Erdoğan Gürcü kökenli. İslamı kullanıyor gibi görünüyor. Ben onu çok radikal görmüyorum. Türkiye’de kapalı İslam yok. Kendi oy tabanına oynuyor. Abhazyalı olarak benim için bir şey ifade etmiyor. Üstelik Gürcistan üzerinden oynuyor. Ama güçlü bir lider, Türk olsam destekleyebilirdim. BİTTİ Doğanın çöpü yoktur... Evet, doğanın çöpü yoktur. Çöp, insanın atığıdır. Doğada mevsim değişir, yapraklar sararır, sonra yere düşerler. Toprağa karışan yapraklar içlerindeki minerallerle ağacın köklerini besler. Bunun bilmeyen görevli düşen yaprakları süpürür, bir poşete koyar, atar. Yaprak çöp olmuştur. Dostoyevski, Karamazof Kardeşler’de, Staretz Zosima’ya şu sözleri söyletir: “Toprağa düşen bir buğday tanesi yok olmazsa, yalnızca bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa o zaman bereketli ürün doğurur.” Staretz Zosima bu sözleri, Aleksi Karamazof’a manastırdan ayrılıp hayata katılması için söylemiştir. Doğada hiçbir şey kaybolmaz. Her şey doğanın çevrimine, doğanın dengesine katkıda bulunur. Yeraltındaki mineraller, yerüstündeki bitkilere, hayvanlara yaşam sağlar. Onlar da yaşamları bitince toprağa karışıp onu zenginleştirirler. Toprak, hava, su birleşirler, tohuma can verip onu bereketli ürüne dönüştürürler. Ama insanoğlu, ah açgözlü insanoğlu, toprağı kazar, maden çıkarır, toprağı betonla örter, o güzelim doğasını bozar. İda Dağları’nı gezerken kutsal topraklarda olduğunuzu duyumsarsınız. Bereketli doğa sizi kucaklar. Artvin’in eşsiz doğası size neler neler söyler. Ama siz ağaçların şarkısını iş makinelerinin homurtusu ile boğarsınız. Kuşların seslerini yıktığınız ağaçların iniltileriyle örtersiniz. Suçlusunuz. Doğayı mahvetme suçunu aslında doğa size ödetiyor. Kuraklıkla, sellerle, yıkımlarla, toprak kaymalarıyla doğa bu suçu ödetiyor da ne yazık ki hiç suçu olmayanlar zarar görüyor. Çorlu tren kazasında kayan toprağın bedelini, ne yazık ki yolcular ödedi. Oysa sorumlular işbaşındaydı. Doğaya verdiğiniz her zararın bedelini ödeyeceksiniz. Siz orada yaşayanlar da hesap sormayı öğreneceksiniz. Sormadığınız hesabı siz ödersiniz. Unutmayın. HHH Birsel Lemke yarasaları anlatıyordu. Yarasalar. Doğanın bu kanatlı memelileri. Havran’da mağaralarda yaşıyorlardı. “O mağaralar onların doğumeviydi” diyordu Birsel Lemke. “Sonra o mağaraları yıktılar. Altıncılar. Sonra başka yapay yerler yaptılar ama yarasalar gelmedi.” 20 bin yarasa başka yerlere gitti. Yarasalar zeytin sinekleri ile besleniyordu. Zeytin sinekleri çoğalınca zeytinler zarar görüyor. Doğanın dengesi bu. Şimdi siz, altıncılar, madenciler, toprağın altını üstüne getiriyorsunuz, toprağı altın çıkarırken kullandığınız siyanürle zehirliyorsunuz. Bu bereketli topraklar sizin açgözlülüğünüz uğruna yağmalanıyor, zehirleniyor. Elbette bu suçların cezasını ödeyeceksiniz. Doğa hepimizden hesap soracak. Eğer biz de sorumlulardan hesap soramazsak o hesabı biz ödeyeceğiz. Doğaya karşı işlenen suçların hesabı kuşaklar boyunca ödenecek. Kuşaklar boyunca. HHH Doğanın çöpü yok ama sizin çöpünüz var. Kullanıp attıklarınızın çöpü. Yemeden attıklarınızın çöpü. Açık büfelerden kalanların çöpü. Nükleer atıklarınızın çöpü. İsrafınızın çöpü. Paraya tapa tapa siz de çöpe dönüyorsunuz. Mala tapa tapa siz de malın çöpüne dönüyorsunuz. Hırslarınızın çöpü oluyorsunuz. Açgözlülüğünüzün çöpü oluyorsunuz. Bunları bilin ve yeniden insan olun. Doğanın bir parçası olun. Doğanın insanı olun. Daha da geç olmadan... TOLU, ALMANYA’YA DÖNDÜ ‘Meslektaşlarım tutuklu, sevinemiyorum’ Tutuksuz yargılanmak üzere Aralık 2017’de tahliye edilen ve 20 Ağustos’ta yurtdışına çıkış yasağı da kaldırılan Alman vatandaşı gazeteci ve çevirmen Meşale Tolu, Almanya’ya döndü. Havalimanında basın toplantısı düzenleyen Tolu, Almanya’ya geldiğine Meşale Tolu çok sevinemediğini söyleyerek, “Bugün ben buradayken muhalif yüzlerce meslektaşım, öğrenciler, avukatlar, tutuklu. Buraya gelebildiğime sevinemiyorum çünkü cezaevine konulduğum ülkede hiçbir şeyin değişmediğini biliyorum” dedi. Tolu terör örgütüne üye olduğu suçlamasıyla 6 Mayıs 2017’de tutuklanarak 7 ay Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’de kalmıştı. Tolu’nun o dönem üç yaşında olan oğlu da kendisiyle beraber altı ay cezaevinde kalmıştı. Tolu’nun aynı davada yargılanan eşi Suat Tolu için yurtdışına çıkış yasağı ise sürüyor. Davanın bir sonraki duruşması 16 Ekim’de görülecek. l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear