23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 13 Ağustos 2018 TASARIM: EMİNE BİLGET ‘Devlet bize evde oturmayı dayatıyor’ İhraca karşı direnişin simgesi haline gelen Nuriye Gülmen ile Mehmet Dersulu, gözaltında maruz kaldıkları işkenceyi Cumhuriyet’e anlattı OHAL KHK’si ile ihraç edildikten sonra Yüksel Caddesi’nde “İşimi geri istiyorum” eylemi başlatan Nuriye Gülmen ile 642 gün boyunca devam eden eyleme destek veren Mehmet Dersulu, işi için Bodrum’da eylem yapan sınıf öğretmeni Engin Karataş’a destek olmak istedi. Engin Karataş ile “İşimi istiyorum” yazılı bir uçurtma uçurmayı isteyen Gülmen ve Dersulu, gittikleri Bodrum’da GBT kontrolü yapmak isteyen polisler tarafından gözaltına alındı. Adli kontrol şartıyla bir gün sonra serbest bırakılan Gülmen ve Dersulu, gözaltı süreci boyunca gördükleri işkenceyi Cumhuriyet’e anlattı. ‘Polis bizi takip etti’ Bodrum Değirmenler Tepesi’ne uçurtma uçurma eylemi için gittikleri anda polis ekiplerinin geldiğini söyleyen Gülmen şunları anlattı: “Polis insanlık onurunu zedeleyen tarzda davranışlarla Engin Hoca’nın elinden uçurtmasını aldı. Ben de bu duruma karşı koymaya çalıştım. Uçurtma uçurmak için izin almamız gerektiğini söylediler. Polis keyfi bir dayatmayla orada birlikte duramayacağımızı söyledi. Biz de böyle bir hakları olmadığını söyledik. Olay yerinden ayrılmamıza rağmen polis bizi takip etti ve kimliklerimizi istedi. Bizi göstererek ‘Onlar için geldik’ dedi.” Yürüyemeyince... Kimliği vermemek için direndiğini söyleyen Gülmen, bundan sonra olanları ise şöyle dile getirdi: “Mehmet Dersulu kimliğini verdiği halde benim yanımda durduğu için ikimizi de gözaltı aracına aldılar. Her defasında ters kelepçe yaptılar. Her aşamada güçlük çıkardılar. Avukatımı biber gazı sıkmakla tehdit ettiler. Ters kelepçeli oldu İhraca karşı 642 gün boyuncu “İşimi istiyorum” eylemleri düzenleyen, uzun süre açlık grevi yapan Nuriye Gülmen, son gözaltına alındığı sırada maruz kaldığı şiddet nedeniyle bacağından yaralandı. Kör noktada işkence Gülmen gözaltına alınırken yanına gittiğini söyleyen Dersulu, “Boğazımı sıkıp yere yatırdılar, yerde sürükleyerek ters kelepçeyle gözaltına aldılar. Karakolda, gözüme ve ağzıma biber gazı sıktılar. Kör bir noktaya götürdüler, ışıkları kapattılar. Sırtıma ve boynuma tekmeler attılar. Kafamın 3 yerinde yaralar oluştu. Bunları zevkle yaptılar. Bir polis ‘Biz emri reisten aldık, bize devrimcilerin a. koyun dedi’ diyerek kahkaha at tı. Bir ara üstümde 4 kişi vardı. 12 Eylül’ü aratmayacak şekilde bir işkence yaptılar. Avukatımız bizimle görüşmeye çalıştı ama izin vermediler” diyerek yaşadıklarını anlattı. “Amerikan uşağı, köpekler” dediği iddiasıyla hakkında soruşturma açılan Dersulu, “Direnişimiz 642 günü buldu, 642 gündür işkenceye maruz kalıyoruz ve hakkımızda polise mukavemet ve polise hakaret etmekle ilgili tek bir dava bile açılmamıştır” dedi. ğum için elim morarmaya başlamıştı. Kelepçeyi gevşetmelerini istedim ‘Gevşetmeyeceğiz, bin arabaya’ dediler. Gözaltı aracına doğru bir polis beni ittirdi ve koltuklara yüzümü, kollarımı çarparak düştüm. O sırada da bacağımda çok kötü bir acı hissettim ve bir daha da üzerine hiç basamadım. ‘Ayağımın üstüne basamıyorum’ dedim polis ‘O zaman biz de sürükleyerek götürürüz’ dedi. Ayağım o haldeyken beni adliye nin içinde uzunca bir süre oradan oraya sürüklediler.” 324 gün boyunca süren açlık grevinin etkilerinin hâlâ devam ettiğini belirten Gülmen, yaşadıklarının ardından yürüyemediğini ifade etti. Dizinde hem menüsküs yırtığı hem çatlak oluşan Gülmen, “Bunlar çok açık bir şekilde şantaj. Fiziksel engellerimden dolayı alana çıkamıyor oluşum mücadeleyi bırakacağım anlamına gelmiyor. Açlık grevini sonlandırdıktan sonra Türkiye’nin pek çok yerine giderek direnen insanlara destek olmaya çalıştım. İktidar bize ‘otur oturduğun yerde’ diyor. Bu direnişin verdiği umudu büyütmeyi ve taşımayı engellemeye çalışıyor” diye konuştu. l ANKARA /Cumhuriyet DIŞBASIN ‘Demokrat olmadı’ Erdoğan’ın ‘makalesi’ tartışılıyor l Fransız Le Figaro gazetesi, Erdoğan’ın ABD’de Donald Trump yönetimini “yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız” sözleriyle uyardığı makaleye ilişkin haberinde, “NATO’nun iki müttefik ülkesi arasında tansiyon artıyor” yorumunu yaptı. Haberde, “Şok açıklamalar, yaptırımlar, misillemeler... Son günlerde Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiler gittikçe kötüleşiyor” ifadeleri yer aldı. l İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesinde yer alan bir analizde ise her iki ülkede de açıklamalarıyla krizi tırmandıran liderlerin,” eninde sonunda uzlaşmak zorunda kalacakları” savunuldu. Yazıda, “Trump ve Erdoğan, diplomatik ilişkileri tamir edecek sabra ve mizaca sahip değil ancak onları uzlaşmaya zorlayacak ortak çıkarları var” denildi. Makalede ayrıca, New York Times için sert bir yazı kaleme alan Erdoğan’ın daha önce Moskova’yla yaşanan diplomatik gerilimi dindirmek için özür dilediği ve gerektiğinde normalleşme için taviz verebildiği; Trump’ın ise birçok ülkeyle gelgitli ilişkiye sahip olduğuna vurgu yapıldı. l İngiliz Financial Times ise Erdoğan’ın New York Times’daki makalesini, “Türkiye ABD’yi yeni dost ve müttefik arayacakları uyarısında bulundu” başlığıyla gördü. Haberde, “Erdoğan, ABD’nin yaptırımlarının NATO ittifakını riske sokan ekonomik savaşta atılmış füzeler olduğunu söyledi” ifadeleri yer aldı. l Dış Haberler Erdoğan’ın mektubunun yayımlandığı New York Times bu kez, Erdoğan’ın ‘demokratlığını’ ve İslam ile demokrasinin ilişkisini sorgulayan başyazıyla çıktı ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times, önceki günkü başyazısında Rahip Brunson krizinden yola çıkarak TürkiyeABD ilişkilerinin seyrini, Ankara’nın Batı’yla olan tarihsel ittifakının geleceğini ve İslam’la demokrasinin bir arada var olup olamayacağını sorguladı. “Türkiye’nin başaşağı sarmalı” başlıklı yazıda “Trump’ın bir dönem en sevdiği otokratlardan Erdoğan’la geçen ayki NATO zirvesinde yumruk tokuşturarak sergilediği samimiyetten çok uzaklaşıldığına” dikkat çeken gazeteye göre Brunson krizi, “TürkiyeABD ilişkilerinin üst üste biriken kırgınlıklarıyla son on yılda ne kadar tehlikeli biçimde yıpratıldığının son göstergesi. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor: Türkiye hâlâ Amerika’nın müttefiki mi?” Brunson’In eşi ayindeyken ‘Asıl rengini belli etti’ Türkiye ve Batı arasındaki tarihsel bağların “Erdoğan’ın giderek otoriterleşen yönetimi ve Suriye savaşının yol açtığı bölgesel çalkantıyla” sınandığını kaydeden New York Times’a göre, iktidara geldiği yıllarda Türkiye’yi “Avrupa Birliği’ne katılmaya niyetli bir Müslüman demokrasi modeli” kılan reformlara imza atan Erdoğan “muhtemelen hiçbir zaman gerçek bir demokrat değildi. Ama yıllar geçtikçe asıl rengini belli ederek ekonomik popülizmi, militan milliyetçiliği ve sosyal muhafazakârlığı yükseltmede usta bir otokrat olduğunu gösterdi”. Gazeteye göre Türkiye’nin IŞİD’le mücadelede ABD’nin kilit müttefiki olan Suriyeli Kürtlerle savaşması, Amerikan yaptırımlarına karşın İran’la ticareti sürdürmesi ve en önemlisi darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen’in ABD’den iade edilmemesine duyduğu öfke, Brunson krizine giden yolun taşlarını döşedi.  “ABD Türkiye’nin kızdırdığı tek müt kiliseye provokatör girdi Rahip Andrew Graig Brunson’ın eşi Norine Brunson, Alslancak’taki Diriliş Kilisesi’nde pazar ayinine katıldı. Brunson’ın yargılandığı duruşmalarda, ayin sırasında açık olduğu anlatılan pencere ve kapılar bu kez kapalıydı. Ayin öncesi dış cephesinde temizlik yapılan kilisenin giriş kapısının üst bölümünde asılı Türk bayrağının de yerinde durduğu görüldü. Kilisede yapılan pazar ayini sırasında ise içeriden çıkan 25 yaşla rında bir adamın dışarıda bir süre tekbir işareti yaptığı, bağırarak dua okuduğu görüldü. İçeridekileri İslam dinine davet ettiğini, tebliğde bulunduğunu söyleyen adam, yanına polisler geldiğinde “Allahu Ekber”, “La İlahe İllallah” diye bağırmaya başladı. Genç, polisler tarafından ‘ikna edilerek’ gözaltına alındı. Öte yandan, DHA’nın haberine göre, Rahip Bunson’ın ev hapsinde tutulduğu bölgede polis önlemleri arttırıldı. tefiki değil” diyen gazete, AB üyelik sürecinin durdurulmasını da eleştirerek “AB’nin Türkiye’yi kendi yörüngesine daha sıkı entegre etmemesi stratejik bir hata oldu” dedi. “Artık bu bloktan kopuk, hukukun üstünlüğünü tüketmiş ve Amerikan yaptırımları altındaki Türkiye’nin zayıf ekonomisi daha da zayıflıyor” diyen New York Times, ABD’nin Erdoğan’a karşı kullanabileceği daha çok ekonomik kozu olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) kurtarma paketi isteme ihtimalini, ABD’nin fonda etkili bir veto gücü olduğunu hatırlattı.  New York Times başyazısını şu ifadelerle bitirdi: “Türkiye’nin iç karartıcı yakın tarihi, İslamcı değerlerin demokrasiyle bir arada var olup var olamayacağı sorusunu bir kez daha gündeme getiriyor. Sadece seçimlerle temsil edilen demokrasiyle değil, eşitlik ve basın, ifade ve inanç özgürlükleri gibi temel değerlere dayanan liberal demokrasiyle.” haber 9 CHP’Lİ VEKİL SORDU: Utku Çakırözer ‘Kumpasçılar’ neden hesap vermedi? CHP Milletvekili Utku Çakırözer Balyoz, Ergenekon ve askeri casusluk davalarında mağdur olanların haklarının iadesi konusunu Meclis gündemine taşıyarak, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanıtlaması talebiyle soru önergesi verdi. Davalar kapsamında yüzlerce kişinin haksız, hukuksuz yıllarca cezaevinde tutulduğunu ve özgürlüklerinin çalındığını söyleyen Çakırözer, hayatları çalınan subayların haklarının tamamının iadesini isterken, yaşamını yitirenler için şehitlik statüsü verilmesi taleplerini yeniledi, mağduriyetlerin giderilmesi için talepleri sıraladı. ‘İyi adımlar var ama...’ Davalar kapsamında aralarında amiral ve generallerin de bulunduğu yüzlerce subay ve astsubayın yıllarca cezaevlerinde kaldığını ve mesleklerinden atıldığını belirten Çakırözer, “Balyoz davasında haksız, hukuksuz yere yıllarca özgürlüklerinden çalınan subaylarımızın bir bölümü çok az sayıda da olsa son yapılan yüksek askeri şurada TSK’de kritik görevlere getirildi. Bu hepimiz için memnuniyet verici. Ama bu davalarda hayatları çalınan yüzlerce kahraman subayımız var. Haksız, hukuksuz yıllarca özgürlükleri ve hayatları çalınan kahraman subaylarımızın tamamına haklarının iadesi, bu davalarda çektikleri acılar nedeniyle hayatını kaybedenlere ‘şehitlik’ statüsünün verilmesi ve bu kumpasları kuran hâkim, savcı, yargıç, polis ve siyasetçilerin yargılanması konusunda acil adımlar atılması en temel talepler arasındadır. Vicdanları sızlatan acıların bir nebze de olsa dinmesi ve mağduriyetlerinin giderilmesi adına talepler derhal karşılanmalıdır” dedi. Statü sorunu Utku Çakırözer, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanıtlaması talebiyle verdiği soru önergesinde, “Balyoz, Ergenekon ve İzmir Askeri casusluk davalarında özgürlüklerinden mahrum bırakılan TSK mensubu sayısı nedir? Bunlardan kaçı emekli edildi, kaçı görevlerine iade edildi? Göreve iade edilenlerin kaçı aynı statüde ve aynı koşullarda iade edilmiştir? Bu kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi ve hak kayıplarının telafi edilmesi konusunda bugüne kadar hangi çalışmalar yapılmıştır” diye sordu. ‘Hani siyasi ayak?’ Kumpas mağdurlarından dava açan kişi sayısını da soran Çakırözer, Bakan Gül’den ayrca şu sorulara yanıt istedi: “ Kumpas mağdurlarından devlet resmen özür dileyecek midir? Bu mağduriyetleri yaratan FETÖ’cü savcılar, hâkimler, emniyet yetkilileri hakkında kumpas mağdurları tarafından yapılan kaç suç duyurusu vardır? Bu suç duyurularının akıbeti ne olmuştur? FETÖ terör örgütüne üye olmakla yargılanmakta olan hâkimler, savcılar ve emniyet yetkililerinden hangileri hakkında Balyoz, Ergenekon ve Askeri casusluk davalarındaki hak ihlalleri nedeniyle soruşturma ve yargılama süreçleri başlatıldı? Bugüne kadar bu mağduriyetleri yaratan emniyet ve yargı mensuplarından kaç tanesi yargıda yaptıkları kumpaslar nedeniyle hesap vermiştir? Bu kumpasların Emniyet ve yargı mensupları tarafından yapıldığı dönemde siyasi sorumluluk üstlenenler hakkında açılan herhangi bir soruşturma ya da dava var mıdır? Bu kumpasın siyasi sorumlularından hesap veren var mıdır?” l ANKARA /Cumhuriyet Başkonsolosluğa molotoflu saldırı Türkiye’nin Amsterdam Başkonsolosluğu’na geçen cumartesi günü kundaklama girişiminde bulunuldu. Saldırı nedeniyle ufak çaplı yangın meydana geldi ve olayla ilgili bir kişi gözaltına alındı. BBC Türkçe’nin haberine göre, cumartesi gecesi, kimliği belirsiz bir kişi, Amsterdam’daki Müze Meydanı’nda (Museumplein) bulunan başkonsolosluk binasına yanıcı bir nesne fırlattı. Yapılan incelemede, atılan maddenin üç küçük gaz bidonundan oluşan, ev yapımı bir molotof kokteyl olduğu belirlendi. Saldırı sonucu başkonsolosluk binasında ufak çaplı bir yangın meydana geldi. Alevler büyümeden söndürüldü. Olayda ölen ya da yaralanan olmadığı belirtildi. Amsterdam polisi, saldırıdan kısa süre sonra şüpheli bir kişiyi gözaltına aldı. Saldırının nedeni ve saldırganın kimliği konusunda açıklama yapılmadı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear