25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 21 Temmuz 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN / ASLAN YILDIZ 3 yıldır bir arpaSDSuAArYVuIAYçSOIKRYAETRLİİNADMEı boyu yol alınamadı haber 9 SEYHAN AVŞAR Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyeleri, “Kobane’yi Yeniden İnşa Edelim” kampanyası için Türkiye’nin çeşitli illerinden oyuncak, kitap ve sağlık malzemeleriyle yola çıktılar. Suruç’ta Amara Kültür Merkezi önünde bombalı saldırıya uğradılar. 33 genç yaşamını yitirdi. 100’ü aşkın genç ise yaralandı. Bu saldırı Türkiye’nin en büyük gençlik katliamı olarak kazındı hafızalara. Dün Suruç katliamının 3. yıldönümüydü. Ayrıca Suruç katliamının tanıkları defalarca kez gözaltına alınıp tutuklandı. Davanın avukatlarından Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar ise halen Bakırköy Cezaevi’nde tutuklu. Katliama ilişkin davada ise bugüne kadar bir arpa boyu yol alınamadı: n Olayın üzerinden 18 ay geçtikten sonra iddianame hazırlandı. İddianamede biri başka suçtan tutuklu IŞİD üyesi olduğu belirtilen 3 kişi hakkında toplam 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. n İddianamede bombalı saldırıyı gerçekleştiren kişinin IŞİD’li Abdurrahman Alagöz olduğu kaydedildi. İddianamede katliamın failleri olarak canlı bomba Abdurrahman Alagöz, 10 Ekim katliamını da organize eden ancak Antep’teki bir hücre evi baskınında kendilerini patlattıkları iddia edilen Yunus Durmaz ve Halil İbrahim Durgun ile 10 Ekim Ankara Garı katliamı davası sanıklarından Yakup Şahin ve firari olduğu belirtilen Deniz Büyükçelebi ile İlhami Balı gösterildi. Bu yüzden davada yargılanan tek sanık Yakup Şahin oldu. n İlk duruşma 21 ay sonra 4 Mayıs 2017’de Hilvan Adliyesi Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. n 14 Temmuz 2017 tarihli ikinci duruşmada ise sanık Yakup Şahin’in duruşmaya bizzat getirilmesine oy çokluğu ile karar verildi. Mahkeme heyeti, avukatların, sanığın sorgusunun mahkemede yapılması talebini, mahkeme başkanının karşı oyu ile kabul etti. Mahkeme başkanı, karşı oy gerekçesinde SEGBİS sisteminin yüz yüzelik ilkesine aykırı ol madığını belirtti. n 13 Kasım 2017 tarihli üçün cü duruşmasında da katliamın tutuklu tek sanığı yine duruşmaya getirilmedi; tüm talepleri reddedilen duruşma salonunu terketti. n 8 Şubat 2018 tarihli dördüncü duruşmada ise Ankara davası sanığı olan Metin Akaltın’ın SEGBİS’le tanık sıfatıyla ifadesi alındı. n 29 Mayıs 2018 tarihli beşinci duruşma da tutuklu tek sanık olan Yakup Şahin, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmada, adalete güvenmediğini belirterek susma hakkını kullandı. n Altıncı duruşma ise 28 Ağustos’ta görülecek. l İSTANBUL İSTANBUL ANKARA KURUMLAR YIKILDI Avukat Hareketi üyeleri Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin yaratacağı etkileri tartışmak üzerine Taksim’deki İstanbul Barosu’nda konferans gerçekleştirdiler. Konferansa konuşmacı olarak avukat Dr. Başar Yaltı, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. Rona Aybay, Bekir Ağırdır, Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, avukat Bilgütay Hakkı Durna katıldı. Prof. Dr. Aybay yeni sisteme ilişkin, “Artık Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem de Bakanlar Kurulu oldu” dedi. Aybay, kuvvetler ayrılığının yasama ile yürütme arasında kaldığını kaydederek “Yasama ile yürütme arasında önemli bir fark söz konu su değildir. Kuvvetler ayrılığının çöpe atıldığı anlamına gelmez. Kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmış diye feryat ediyorsak yargının durumundan ötürüdür” dedi. Prof. Dr. Emre Kongar ise Türkiye’de tek adam yönetimi alışılmış toplumsal, kültürel ve siyasal kurumları tahrip ettiğini söyleyerek “Bunun sosyolojide bir adı vardır, anomi denir. Anomi kuralsızlık durumudur. Anomi durumu insanların ahlaklarını da yok eder. Hangi krallara uyacaklarını da insanlar bilemezler. Liderlere inançta anomi durumunda yok olur. Tek adam yönetimi devlet kurumlarını yıkarak Türkiye’de bir anomik durum yaratmıştır” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet KURTULUŞ NECATİ Anmaya tekmAReI , tokat, gözaltıSAVAŞ Suruç’da yaşamını yitirenleri anmak için İstanbul Kadıköy ve Ankara Sakarya Caddesi üzerinde toplananlara polis sert müdahalede bulunarak çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Suruç saldırısının yıldönümü dolasıyla SGDF Gençlik Örgütü, HDP Gençliği, HDK Gençliği gibi birçok örgütün bulunduğu üyeler Kadıköy’deki Süreyya Operası önünde eylem yaptı. Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı eylemde grup bayraklar taşıyarak “Suruç için adalet herkes için adalet” pankartıyla “beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz” dövizi açarak “Suruç için adalet herkes için adalet”, “ Suruç’u unutma unutturma”, “ Ka tillerden hesabı gençlik soracak”, “Yaşasın devrimci dayanışma”, “ Suruç’un hesabı sorulacak” sloganları attılar. Üyeler, Mehmet Ayvalıtaş Parkı’na yürüyüş gerçekleştireceklerini bildirip yürüyüşe başladıklarında polis gaz fişeği ve plastik mermilerle müdahale etti. Çok sayıda üyeye gözaltı yapıldı. ‘İçeride işkence var’ Gözaltına alınan üyeler, gözaltı otobüsleriyle Kadıköy Rıhtım’daki polis karakoluna getirildi. Karakola girmek isteyen avukatlar içeri alınmadı. İçeri girebilen avukat Tuğba Güneş “İçeride işkence var” diye bağırması sonucu dışarı çıkarıldı. Ankara’da gençlik örgütlerinin çağrısıyla Suruç’ta yaşamını yitirenleri anmak için Sakarya Caddesi’nde toplanıldı. “Suruç için adalet herkes için adalet” yazılı pankartın açılmasının hemen ardından polis müdahalesi gerçekleşti. Polis ekiplerinin müdahale sırasında çok sert davranması ve açıklama yapmak isteyenlere tekme atması dikkat çekti. Müdahaleye maruz kalan eylemcilerden 10’dan fazlası gözaltına alındı. Sakarya Caddesi’ndeki yapılamayan anmanın ardından Meşrutiyet Caddesi’nde basın açıklaması yapmak isteyen HDP milletvekili Musa Piroğlu ve gençlik örgütlerine de polis ekipleri tarafından müdahale edildi. İki kişi de burada gözaltına alındı. l DHA Karanfil bırakıldı Suruç katliamının 3. yıldönümü nedeniyle saldırının gerçekleştiği Amara Kültür Merkezi’nde tören düzenlendi. Etrafı barikatlarla çevrilen ve polisin yoğun önlem aldığı anma törenine; HDP milletvekilleri Ömer Öcalan, Nusrettin Maçin, Murat Çepni ile bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile saldırıda yaşamını yitirenlerin yakınları ve yaralananlar katıldı. Kalabalık patlamanın olduğu noktaya karanfil bıraktı. Yapılan açıklamalarda barış için mücadele devam edileceği belirtildi. SURUÇ’TA YARALANAN CUŞTAN, TAHLİYESİNİN ARDINDAN CUMHURİYET’E KONUŞTU ‘Vazgeçmeyeceğim’ SEYHAN AVŞAR Suruç katliamından yaralı kurtulan, Etkin Haber Ajansı muhabiri Havva Cuştan 9 aylık tutukluluğun ardından çıkarıldığı ilk mahkemede, Suruç katliamının üçüncü yıldönümüne 3 gün kala tahliye edildi. Cuştan’ı Bakırköy Cezaevi’nin kapısında ailesi, meslektaşları ve dostları karşıladı. Doğum gününde cezaevinde olan Cuştan’ın doğum günü cezaevi önünde kesilen pastayla kutlandı. “Suruç katliamının yıldönümünde adalet talebimi sokakta haykırıp haykıramayacağım bile meçhuldü” diyen Cuştan, “Suruç’u hapishanede karşılamak istemiyordum. Ancak tahliye edilmesem dahi cezaevinde ‘Suruç için adalet demekten’ vazgeçmeyecektim” diyor... Beraber yargılandığı Suruç davası avukatları ve meslektaşı İsminaz Temel’in tahliye edilmemesi nedeniyle buruk bir sevinç yaşadığını aktaran Cuştan ile özgürlüğünün ilk gecesini beraber geçirdik. Bol bol gülüşüp, ara ara ağlaştık... n Öncelikle geçmiş olsun... Bir gece gözaltına alındığını duyduk. Ardından tutuklandığını... Tutuklanmayı bekliyor muydun? Tutuklanmak beklemediğim bir şey değildi. Bu süreçte muha Havva Cuştan muhabirimiz Seyhan Avşar’ın sorularını yanıtladı. sanlığın olduğu her yerde yaşamın üretildiğini lif her gazete görüyor insan. cinin başına İlk tutuklandı gelebilecek ğımda beni iz bir şey. Nite be karanlık bir kim tutuklan yerin beklediği mayan gaze ni düşünüyor tecilerin bile dum ama koğu çok sayıda so şa adımımı atar ruşturması, atmaz üniversi açılan davala te yurduna gel rı var. Tutuk miş gibi hisset lanmak uğra tim kendimi. dığımız bas Havva Cuştan kılardan sa Seyhan Avşar Cezaevinde hep söylediğim bir dece biriydi. Alanlarda haber ta şey vardı: Hapishane gri duvar kibi yaptırmamakla, kolluğun lar arasında, yemyeşil bir yaşam. keyfi GBT baskılarıyla da sık sık Bu yaşamı da burada bulunan karşılaşıyoruz. Basın üzerindeki güzel kadınlar emek ile örüyor. bu kadar baskı ve sansür varken Cezaevi benim için kara kuru bir benim tutuklanmam münferit ya yaşam değil, yemyeşil bir alan da tesadüf değildi. Ayrıca gözaltı dı ve bu yeşilliği bizler yaratıyo na alınırken işkenceye uğradım. ruz. Örneğin; hayatımın en güzel Yüzüstü yere uzatıldım. Ellerime yılbaşını orada geçirdim. Sürekli ters kelepçe takıldı. Üzerime bir kitap okudum, İngilizcemi geliş Terörle Mücadele Polisi oturdu. tirdim. Güzel dostluklar edindim. İkametgâhımın bulunduğu ev İnsanların birbirine fiziki olarak den gözaltına alınmama rağmen dokunmasa bile nasıl yanında kaçıyormuşum, gizli saklı bir in olabileceğini, dayanışmanın ne sanmışım gibi davranıldı. demek olduğunu gördüm. n Uzun bir tutukluluk süreci n Bir poşet dolusu mektup yaşadın... Nasıl geçti bu süreç? getirmişsin yanında... Aslında hapishaneler tüm ege Cezaevinde haberini yaptığım menler için yıldırma amacıy insanlar, meslektaşlarım beni la kullanılmakta. Ama içerde in mektuplarıyla, gönderdikleri ki taplarla yalnız bırakmadılar. Aslında çok güzel bir laf vardır ya, “Dayanışma ezilenlerin inceliğidir” diye haberlerini yaptığım ezilenlerin o inceliklerinin ne demek olduğunu somut olarak hissettim. Herkese sizin aracılığınızla çok teşekkür ediyorum. n Suruç katliamının 3. yıldönümünü cezaevinde geçirmekten son dakikada kurtuldun. Neler söylemek istersin? Suruç katliamının yıldönümünde adalet talebimi sokakta haykırıp haykıramayacağım bile meçhuldü. Suruç’u hapishanede karşılamak istemiyordum. Ancak tahliye edilmesem dahi cezaevinde Suruç için adalet demekten vazgeçmeyecektim. Tutuklanmamın zaten esas nedeni IŞİD’e karşı mücadele yürütmemdi. IŞİD’in saldırısına doğrudan maruz kalan biri olarak, IŞİD’e karşı olduğum için tutuklanmam ise büyük bir ironi, insanlık adına ise büyük bir utanç. Bizi yargılayan mahkemeye bakınca bile bu ironiyi görebiliriz. Suruç’un katliamının mağdurlarını yargılayan mahkeme heyeti ertesi gün IŞİD’in yaptığı Reina katliamcılarını yargıladı. Bizler asla Suruç için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. Ayrıca halkın vicdanına seslenmeye devam edeceğim. l Mahkeme ‘sahTe’ diyemedi ‘Man belgeleri hukuka aykırı delil’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve yakınlarının Man Adası’na para transferi yaptıklarına ilişkin iddiaları nedeniyle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu toplam 142 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum eden Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi, gerekçeli kararını hazırlandı. Gerekçeli kararda, Man belgeleri için ‘sahte’ diyemeyen mahkeme, belgeleri ‘hukuka aykırı delil’ saydı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Şubat ayında Man belgeleri ile ilgili ‘gerçek’ demişti. 12 sayfalık gerekçeli kararda, Kılıçdaroğlu’nun davacılar Erdoğan ve yakınları hakkında vergi kaçırmak, sahtekarlık, hırsızlık ve vatana ihanet iddialarında bulunduğu, bu iddialarının ispatını da daha önceden başka bir konuşmasında açıkladığı banka dekontlarına dayandırdığı ifade edildi. Gerekçeli kararda, Kılıçdaroğlu’nun avukatının banka dekontlarını mahkemeye sunduğu ancak, yapılan incelemede Erdoğan’a ait herhangi bir banka dekontunun olmadığı belirtildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca takipsizlik kararı verildiği aktarılan gerekçeli kararda, buna rağmen davalı Kılıçdaroğlu’nun, davacı Erdoğan’ı, hakkında hiçbir banka dekontu olmamasına rağmen olgu isnat ederek vergi kaçırmakla suçladığı kaydedildi. Kararda, davalının bu dekontları hukuka uygun yollarla elde ettiğinin de ispatlaması gerektiği vurgu lanarak, anayasanın 38. maddesinde “kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez” hükmünün bulunduğu belirtildi. Kararda, davalı Kılıçdaroğlu’nun TBMM’de grubu olan bir partinin genel başkanı olarak kişilerin banka kayıtlarına ulaşması, müşteri sırrı niteliğindeki kişisel verileri elde etmesi için kanunen kendisine verilen bir yetkisi olduğuna dair bir ispat yapılamadığı kaydedildi. Parti genel başkanlarına verilen bir yetki bulunmadığı kaydedilen kararda, şunlar kaydedildi: “Davalı tarafından ifşa edilen banka dekontları mahkememizce hukuka aykırı yollardan elde edildiği kabulünden hareketle hukuka aykırı delil olarak kabul edilmiş, hükme esas alınmamıştır. Şayet muhalefet partisi lideri olarak Kılıçdaroğlu’nun, davacılara ait olduğunu iddia ederek kamuoyuna açıkladığı banka dekontlarına hukuki delil vasfı verilecek olursa, bu durum siyasilerin tamamen siyasi amaçlarla somut davada olduğu gibi rakiplerinin, ailelerinin ve yakınlarının banka hesaplarını araştırmasını, banka kayıtlarını her ne suretle olursa olsun ele geçirmelerini meşru kılacaktır. Bu durum hukuken kabul edilemez. Bu hukuka aykırı yollardan elde edilen banka bilgilerine hukuken değer verilerek kişilerin her türlü banka bilgilerinin ifşa edilmesi sonucunu doğuracaktır.” l AA l SES’TEN DİRENİŞE DESTEK Emek bu kadar ucuz olamaz Zeytinburnu Belediyesi’nde işten çıkarılan Kenan Güngör’ün işine geri dönmek için başlattığı oturma eylemi 116. günü geride bıraktı. Güngör’ün Zeytinburnu Belediyesi önünde sürdürdüğü eyleme dün Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) destek verdi. “İşimizi ve ekmeğimizi geri istiyoruz” pankartının açıldığı eylemde konuşan SES Şube Başkanı Abuzer Aslan, “Şunu çok iyi biliyoruz. Hiçbir arkadaşımız bir neden gösterilmeden, herhangi bir soruşturma geçirmeden işinden atılamaz. İşten atılmanın kuralları vardır. Nedenini göstermek zorundasınız. Bir insanı ekmeğinden etmek bu kadar kolay ve ucuz olmamalıdır” dedi. Türkiye’de OHAL’le birlikte 130 bin kamu emekçisinin işinden edildiğini belirten Aslan, “Nasıl ki bir gece yarısı KHK’ler ile işinden edilen kamu emekçisinin yanında olduysak, Kenan’ın da yanında olmaya devam edeceğiz. KHK’ler gideceği gibi bizler mutlaka işimizin başına döneceğiz” diye konuştu. Sağlık emekçilerinin ya şadığı şiddete de değinen Aslan, “Bugünlerde yaşadığımız şiddetin haddi hesabı yok. Ya işten atılıyoruz ya da kafalarımıza mermer taşları indiriliyor. Bizi hedef tahtasına oturtan iktidar şunu çok iyi bilmelidir ki sağlık emekçileri hiçbir zaman hedef tahtası olmamalıdır. Sağlık emekçileri gecesini gündüzüne katarak hastalarına yardımcı olmaya çalışmaktadır” ifadelerini kullandı. ‘Suçum varsa soruşturma açın’ 116 gündür eylemine devam eden Kenan Güngör ise “Haksız ve hukuksuz bir şekilde işimden atıldım. Bunu sürekli burada anlattım ve diyorim ki suçum varsa mahkemeye gidilmesi gerekiyor. Hakkımda soruşturma açılması gerekiyor. Ancak aldığım bütün evraklardan mahkemelerden savcılıktan hiçbir suç unsuruna rastlanılmadı ama buna rağmen ihraç edildim. Kararlıyım 116 gün değil, 116 yıl da geçse işimi isteyeceğim. İşimi geri alana kadar oturma eylemine devam edeceğim” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear