Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Perşembe 22 Mart 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ AKP gerekçe arıyor haber 7 YÜKSEL DİRENİŞİ SÜRÜYOR Altan ve Alpay’ın ardından gözler AİHM’nin Cumhuriyet davasında vereceği kararda. AİHM’nin 10 Nisan’a kadar süre verdiği hükümet, AYM kararının neden uygulanmadığına yönelik görüş hazırlıyor DUYGU GÜVENÇ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın başvurularında Türkiye’yi özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade özgürlüğü hakkını ihlal etmekten suçlu bulurken gözler mahkemenin Cumhuriyet davasında vereceği karara çevrildi. Adalet Bakanlığı, Cumhuriyet’e yönelik operasyon sonucu 12 kişinin tutukluluğu ile başlayan sürecin ardından aşama aşama yaşanan tahliyeleri jet hızıyla AİHM’ye bildirdi. Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın tutukluluğu 508 gündür devam ederken Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabun cu ile muhabirimiz Ahmet Şık’ın tahliye edildiği 9 Mart tarihli duruşmanın tutanakları da Adalet Bakanlığı tarafından önceki gün AİHM’ye gönderildi. Cumhuriyet’in AİHM’ye yaptığı başvuru Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu’nun adıyla anılıyordu. Sabuncu ile birlikte uzun süre tutuklu yargılanan yazarlarımız ve yöneticilerimiz Akın Atalay, Önder Çelik, Turhan Günay, Mustafa Kemal Güngör, Kadri Gürsel, Hakan Kara, Musa Kart, Güray Öz ve Bülent Utku, AİHM’ye başvuruda bulunmuş, mahkeme de dosyaya öncelik vereceğini açıklamıştı. Operasyon daha sonra da Ahmet Şık ile devam etmiş, Şık da kendi adıyla AİHM’ye başvurmuştu. AİHM’nin ihlal kararını yinelemesi bekleniyor. Hükümet ise bu süreçte gerçekleşen tahliyelere yönelik mahkemeyi sürekli bilgilendiriyor. Bu çerçevede, son bilgilendirme ise Alpay ve Altan kararının çıktığı 20 Mart’ta yapıldı. Bakanlık, mahkemeye Sabuncu ve Şık’ın tahliye olduğunu iletti. Gazetecilerin haklarının ihlal edildiğini belirten ve serbest kalmaları gerektiğini açıklayan AYM kararının uygulanmamasını memnuniyetle karşılayan hükümet, Cumhuriyet davası için AYM’nin kararının neden uygulanmadığına yönelik görüş hazırlıyor. AİHM, hükümete 10 Nisan’a kadar süre verdi. Alt mahkemelerin AYM’ye direnmesi gerektiğini ilk olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, DündarGül kararının ardından dile getirmişti. AYM’nin son kararının ardından ise Hükümet Sözcüsü Bekir bozdağ, “AYM, anayasa ve yasaların çizdiği sınırı aştı” diye yorumlamıştı. Altan ve Alpay kararında ise AİHM, alt mahkemelerin AYM kararını uygulamamasını “iç hukukta bireysel başvurularda etkili telafi yoluyla ilgili ciddi şüpheleri” artırdığını ve “bireysel başvuru sisteminin etkinliğini gözden geçirme hakkını saklı tuttuğunu” açıklamıştı. AİHM kararında ayrıca etkili telafinin teori ve pratikte olup olmadığını kanıtlama sorumluluğunun Türk hükümetinde olduğu belirtilmişti. l ANKARA Oliver MoneyKyrle Mehmet Köksal Turgay Olcayto Aykut Küçükkaya Sibel Güneş Orhan Erinç Murat Sabuncu Bülent Özdoğan ‘Cumhuriyet ilham veriyor’ Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu ve Ahmet Şık’ın tahliyesinin ardından gazetemize dayanışma ziyaretleri sürüyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) Genel Sekreter Yardımcısı Oliver MoneyKyrle, IFJ’nin Türkiye’de birlikte çalıştığı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve DİSK Basın İş temsilcileriyle birlikte gazetemizi ziyaret etti. Heyet, Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, yazıişleri müdürleri Bülent Özdoğan ile Faruk Eren, Haber Koordinatörü Aykut Kü çükkaya ile görüştü. MoneyKyrle, “Türkiye’nin en önemli gazetesi Cumhuriyet ve kendi hayatlarınızı riske atmak pahasına tüm dünyadaki gazetecilere örnek oluyor ve ilham veriyorsunuz. Teşekkür ediyoruz.... Mücadeleniz büyük yankı getirdi. Cumhuriyet’in arkasındayız. Tutuklanan gazeteciler ve ailelerinin çektiği çilelerde onlarların arkasındayız” dedi. TGC Başkanı Turgay Olcayto da, “Uluslararası dayanışma Türkiye’ye çok şey kattı. Davaları ve Türkiye basınını takip ettiğiniz için teşekkür ederiz. Her türlü özgürlüğü kısıt layan OHAL’in kaldırılması bugün en önemli sorun” diye konuştu. Cumhuriyet Vakfı Başkanı Erinç de “Dayanışma basın için önemli. Üst kuruluş olarak önemli kararlar aldınız” diyerek uluslararası desteğe teşekür etti. Erinç, IFJ’yle ilgili bir anısını da şu sözlerle paylaştı: “12 Mart 1971’de Türkiye Gazeteciler Sendikası yöneticisiydim. Genel Kurul İstanbul’da yapılacaktı, ancak demokrasi olmayan yerde yıllık toplantı yapamayız dediler. Toplantının Türkiye’de yapılmasının demokrasi için önemli olduğuna onları ikna ettik ve toplantı Türkiye’de yapıldı.” Murat Sabuncu da dayanışmaya teşekkür ederek, “Herkes çıkınca daha mutlu olacağız. Cezaevine gelen her destek, her mesajınız umut kaynağıydı. TGS, DİSKBasın İş ve TGC çok önemli ve anlamlı. İçerideyken örgütlülüğün önemini anladım. TGC temsilcilerini ancak bir yıl sonra görebildim. Hapisten sağlıklı çıktıysak onların desteği sayesindedir. Ciddi bir dayanışmayla demokrasiyi ileri götürmek isteyen gruplar var. Memleketi çok seviyoruz ve memleketin geleceğine inanıyoruz, çağdaş ve demokratik bir gelecek istiyoruz” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Peki bu çocukları kim vurdu? Gazi Mahallesi’nde 2 gencin öldürülmesine ilişkin davada çelişkili ifadeler veren polislerin, gençlerin içinde bulunduğu aracın lastiklerine ateş ettiklerini söylemesi aileleri isyan ettirdi DAVA YENİDEN GÖRÜLDÜ Ethem’i öldüren polise sadece para cezası Gezi direnişi sırasında 1 Haziran 2013’te Ankara Kızılay’da polis tarafından başından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük ile ilgili davada, sanık polis memuru Ahmet Şahbaz’a verilen 10 bin 100 liralık para cezasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından dünkü duruşmada sanık polise 15 bin 200 lira para cezası verildi. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “olası kasıtla adam öldürme” suçundan yargılanan polis memuru Ahmet Şahbaz, 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası aldı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kararı usulden bozarak, dosyayı yerel mahkemeye gönderdi. Ardından davanın güvenlik gerekçesiyle Aksaray’da görülmesine karar verildi ve tutuklu polis memuru Şahbaz tahliye edildi. Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Aralık 2016 ’da Şahbaz’a 2 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme, hapis cezasını 10 bin 100 lira adli para cezasına çevirdi. Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen adli para cezası kararı, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nce az bulunarak yeniden bozuldu. Kararın bozulması üzerine dün Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava yeniden görüldü. Şahbaz, savunmasında “Ben de üzgünüm. Bu olay kasıtlı olmadı. TÜBİTAK ve TRT’den gelen görüntüler incelendi, raporlar tutuldu. Benim üzerime taşlar atıldı. Ben de can taşıyorum. Takdir mahkemenindir” dedi. Mahkeme heyeti, Şahbaz’ın 10 bin 100 lira olan para cezasını 15 bin 200 liraya çıkardı. l Yurt Haberleri ZEHRA ÖZDİLEK Gazi mahallesinde araçla dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’u öldüren ve 3 genci de yaralayan polisler dün İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıktı. Sanık polis Erkan Ekmekci, çocukların aracında silah görmediğini, kılıf olduğunu söyleyerek emniyetteki ifadesiyle çelişti. Ekmekçi, emniyetteki ifadesinde “Silah namlusu gördüm” demişti. İnceleme sonucunda araçta silah olmadığı, saz olduğu ve atış artığı bulunmadığı tespit edilmişti. İfade veren polisler, aracın lastiğine ateş ettiklerini söylerken acılı anneler, “Peki çocuklara kim ateş etti?” diyerek sanıklara tepki gösterdi. Sanık polis Erkan Ekmekci, “Aracı durdurması yönünde uyardık. Yavaşladı durur gibi yaptı fakat durmadı. Ön sağ tarafa geçtim. İçerisi karanlıktı. Işıkları açmadılar. Camı yarı araladılar. Şoförün yanındaki kişinin bacakları arasında silah vardı. Silah var diye bağırdım. Silah kılıflıydı. Silahı görmedim. Kılıfın içinde silah olabileceğini düşündüm. Ben silah var diye bağırınca araç hızlandı. Sol taraftan 45 el silah sesi duydum. Ben sağ arka tekerleğe doğru 89 el ateş ettim. Uyarı ateşi yapmadım” diye konuştu. Emniyette “silah namlusunu gördüm” diyen sanığa, mahkeme yargıcı, ifadesindeki çelişkiyi söyledi. Sanık da “Emniyetteki verdiğim ifade doğrudur” dedi. ‘Ateş edilmedi’ Sanık Kenan Akıl, “Sağ arka lastiğe doğru ateş ettim. Uyarı ateşi yapmadım. Ben ateş etmeden önce ateş edilmeye başlanmıştı. 67 el ateş ettim. Dışardan veya aracın içerisinden başka bir şahsın ateş ettiğini görmedim. Ateş edin diye talimat verilmedi” dedi. Akıl, emniyetteki ifadesinde, “Silaha benzer bir şey gördüm” demişti. Sanık polis Zafer Sağlam da “Siyah bir araç hızlı bir şekilde üzerimize geldi. Hafif bir duraksama yaptı. Erkan ‘silah var’ diye bağırdı. Ben iki üç el havaya ateş ettim. Aracın içerisine ateş etmedim” dedi. Sanık Davut Bakır, “Arka tarafın güvenliğini sağlıyordum. En arkada olduğum için silah seslerinin kime ait olduğunu anlamadım. Sağ arka tekere 89 el ateş ettim” dedi. Polisin taradığı araçtan ağır yaralı kurtulan Ramazan Altürk, “Olay günü kent ormanına okuldan çıkıp eğlence amaçlı gittik. Aracın camları filmliydi. Fakat aracın içi görünüyordu. Yola çıktık. Polis çevirmesini gördük. Demirhan ‘ehliyetim yok’ dedi. Biraz yavaşlayıp devam ettik. Demirhan’ın ve yanında oturan Birkan’ın camı zaten açıktı. Hızımız yavaştı. 4 polis silahları çekmiş küfür ederek ‘dur’ diyordu. Ardından bir polis şoförün yanına geldi. Arka camdan bana doğru silahını tuttu. Bana ateş ettiğinde cam kapalıydı. Ben kendimi geri çekince ateş etti. Ben vuruldum. Oğuzhan cam tarafına Barış da onun kucağına düştü” dedi. Annelerin acısı Hayatını kaybeden Barış Kerem’in annesi Melike Altınışık, “Bu katiller benim oğlumu aldı. Benim oğluma dokuz kurşun gelmiş. Hepsi lastiğe ateş etmiş. Benim oğluma kim 9 kurşunu sıktı? Sabahtan beri gülerek bize bakıyorlar. Bu katillerle karşı karşıya gelmek bu kadar kolay mı? Hâlâ görevlerine devam ediyorlar. Sosyal medya da paylaşım yapıyorlar” dedi. Oğuzhan Erkul’un annesi Seyran Erkul da “Çöpten karton, plastik toplayarak okuttum ben çocuklarımı. Çöpten kıyafetleri alıp yıkayıp giydirdim. Sabah işe başlayacak diye izin aldı, arkadaşlarıya eğlenmek için. Morgda öptüm onu. Umarım siz de aynısını yaşarsınız” dedi. Afrin izni istediler Sanıkların avukatı, müvekkillerinin adli kontrolünün kaldırılmasını isteyerek, sanık polislerin Afrin’e gitmek istediklerini söyledi. Mağdur avukatlarının sanık polislerini tutuklanması yönündeki talepleri reddedildi. Duruşma 27 Haziran’a erteledi. 500 gündür geri adım yok ŞEYMA PAŞAYİĞİT Akademisyen Nuriye Gülmen’in 9 Kasım 2016 tarihinde “İşimi geri istiyorum” diyerek Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı’nda başlattığı eylem 500. gününe girdi. Gözaltılar ve sert müdahalelere rağmen her gün iki kere sokağa çıkan eylemciler “İşimizi geri istiyoruz” demeye devam ediyor. Nuriye Gülmen, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ndeki görevinden açığa alınmasının ardından 9 Kasım 2016’da Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde eylem yapmaya başladı. OHAL ile birlikte işinden olan Semih Özakça iki hafta sonra Gülmen’in yanında ikinci bir ses oldu. Sosyolog Veli Saçılık, ihraç edildiğini öğrenmesiyle birlikte eğitimcilerin eylemine katıldı. Ankara’da okulunun önünde yapmaya çalıştığı basın açıklamasını İnsan Hakları Anıtı önüne taşıyan Acun Karadağ’ın eyleme katılmasıyla birlikte Yüksel Caddesi, “İşimizi geri istiyoruz” eyleminin sembol yeri haline geldi. Gülmen ve Özakça, evlerine yapılan polis baskını ile başlattıkları açlık grevinin 76. gününde tutuklandı. Yüksel Caddesi abluka altına alındı. Anıtın çevresi aradan geçen 315 güne karşın ablukada kalmaya devam etti. Haklarında açılan davanın 6. duruşmasında hiçbir duruşmaya getirilmeyip savunma imkânı verilmeyen Nuriye Gülmen, 6 yıl 3 ay hapis cezası verilerek tahliye edildi. 5 ay tutuklu kalan Semih Özakça ile Acun Karadağ be raat etti. Eğitimcilerin açlık grevi, OHAL İnceleme Komisyonu’nun iş taleplerini reddetmesine kadar devam etti. 9 Kasım 2016’da başlayan “işimi geri istiyorum” eylemi, günde iki kez sert biçimde yapılan gözaltı işlemleri ve geçen 500 güne rağmen bitirilemedi. Gazetemize konuşan Gülmen, “Direniş bitmedi. Yüksel’de iş, ekmek ve onur mücadelesi sürüyor. Biz kazandık ve kazanacağız” diyerek Yüksel Caddesi’nde 500 gündür devam eden eyleme yaraşır bir kutlama yapmak istediklerini söyledi. Henüz alana çıkacak kadar sağlıklarına kavuşamadıklarını ifade eden Gülmen, “Direniş bize öğretti ki, gerçekten yaşadık diyebilmek için direnmek gerekiyor. Onurumuzla yaşadık diyebilmek için direnmek gerekiyor. Açlık grevi direnişini yaşadık diyebilmek için yaptık. Bu yüzden bu isim bizim için çok şey ifade ediyor ve çok anlamlı” dedi. Gülmen, demokrasi, özgürlük ve adaletten yana olan herkesi bugün 18:00’de Konur Sokak’ta Mimarlar Odası önünde toplanmaya davet etti. Veli Saçılık da “AKP’nin hadsizliğini kitlelere anlatmak adına büyük şey başardık ama henüz işimize geri dönmede sonuç alamadık. AKP, insan haklarını bariyer içinde tutuyor. Bu, hangi zihniyette yönettiğinin göstergesi. OHAL bitmediği sürece KHK’ler olduğu sürece buna karşı mücedele edenler olacaktır. Yüksel Direnişi, tarih yazmıştır. Bu tarih, mutlaka zaferle sonuçlanacaktır” diyerek düşüncelerini gazetemize paylaştı. l ANKARA AVUKAT VE GAZETECİLERE DAVA AÇILDI Savcının delili sanık ifadeleri CANAN COŞKUN İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ezilenlerin Sosyalist Partisi’ne yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında 135 gün sonra 23 kişi hakkında iddianame hazırlandı. İddianamede, Maltepe Gülsuyu Mahallesi’nde Eylül 2013’te Hasan Ferit Gedik’in öldürülmesine ilişkin davanın sanıklarından Göksel Kesici ve Mesut Turhan’ın ifadeleri suçlamaya delil olarak gösterildi. İddianame, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken, duruşma günü 1617 Temmuz olarak belirlendi. Mahkeme, kaçma şüphesi ve delillerin toplanmamış olması gibi gerekçelerle tutukluluğun devamı yönünde karar verdi. İstanbul’da 19 Ekim’de Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) üyeleri ile Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabirlerine yönelik operasyon düzenlenmişti. Operasyon kapsamında ETHA editörü İsminaz Temel ve muhabir Havva Cuştan, avukatlar Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar, ESP MYK üyesi Özgen Sadet, ESP’liler Meral Tatar, Mazlum Demirtaş, HDP Bağcılar İlçe yöneticisi Erkan Kakça, Hünkar Hüdai Yurtsever, İlhan Aslan, Onur Binbir ve İsmail Geçer gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Savcı Kenan Zurnacı’nın hazırladığı iddianamede 23 kişi şüpheli sıfatıyla yer aldı. “Silahlı terör örgütüne üye olma” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarının yöneltildiği iddianamede, avukatlar Sezin Uçar ve Gülhan Kaya’nın 28, avukat Özlem Gümüştaş’ın 22.5, ETHA editörü İsminaz Temel’in15, ETHA muhabiri Havva Cuştan’ın ise 22.5 yıla kadar hapis cezası ile ceza landırılmaları talep edildi. MLKP’nin tarihçesinin anla tıldığı iddianamede, açık kaynak tespit tutanakları ile gizli tanık ve itirafçıların ifadeleri suçlamaya dayanak olarak gösterildi. İtirafçı olduğu belirtilen Sercan Kaya’nın 11 Şubat 2016, gizli tanık Eylül Kızılbaş’ın 22 Mayıs 2015, gizli tanık Deniz Gülhan’ın 3 Kasım 2014, gizli tanık Zafer Atılım’ın 4 Ekim 2013, gizli tanık Ramazan Bir’in 19 Ağustos 2013, gizli tanık Sadakat Gülsunay’ın 22 Ekim 2013, şüpheli olduğu belirtilen Fedat Kıltepe’nin 9 Kasım 2013, gizli tanık Melek’in 4 Mayıs 2012, şüpheli olduğu belirtilen Göksel Kesici’nin 4 Ekim 2013, Mesut Turhan’ın ise 2 Ekim 2013 tarihli ifadeleri delil olarak dosyaya girdi. Hasan Ferit Gedik davasının sanıkları arasında yer alan Turhan, geçtiğimiz şubat ayında davada beraat ederken, Kesici hakkındaki dava ise yargılama aşamasında yaşamını yitirdiği için düşürülmüştü. Kesici ve Turhan’ın delil olan ifadeleri Gedik’in öldürülmesi ile ilgili gözaltına alındıkları sırada verdikleri ifadelerdi. İddianamede, “MLKP terör örgütünün son durumu” başlıklı bölümde ise kamuoyunda “Gaye davası” olarak bilinen, Özgür Radyo eski genel yayın koordinatörü Füsun Erdoğan ve Atılım Gazetesi yazarı Bayram Namaz’ın müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırıldığı dava örnek gösterildi. Söz konusu yargılama kapatılan özel yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılmıştı. Mahkemenin başkanı Ömer Diken darbe girişiminin ardından tutuklandı. Avukatlar Sezin Uçar, Özlem Gümüştaş ve Gülhan Kaya da davada yargılananların avukatlarıydı. C MY B