26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 19 Şubat 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN Dışarının içerden Kadıköy’de fotoğraf çekerken gözaltına alınan ve 6 ay tutuklu kalan Çağdaş Erdoğan, tahliyesinin ardından Cumhuriyet’e konuştu farkı yok SEYHAN AVŞAR Gazeteci, foto muhabiri Çağdaş Erdoğan dünyanın önde gelen basın kuruluşlarında fotoğrafları yayımlanan bir isim. Aynı zamanda İstanbul’un gece hayatını fotoğraf ve öykülerle anlattığı CONTROL isimli kitabın yazarı. 2 Eylül 2017 günü, Kadıköy’de MİT binasını görüntülediği iddiasıyla gözaltına alındı, tutuklandı ve Silivri Cezaevi’nde yaklaşık altı ay tutuklu kaldı. Geçen hafta tahliye edildi. İlk işi yaklaşık 6 yıldır sürekli kınaladığı ellerine tekrar kına yakmak oldu... “Anadolu’da bir gelenek var. Askere, savaşa giden çocukların elleri kınalanır. Ben ise savaş karşıtı biri olarak sürekli elimi kınalıyorum. Hiç kimse için elime silah almayacağım. Savaş bittiği gün kına yakmayacağım” diyen Erdoğan, özgür olmanın sevincini ise yaşayamadığını belirterek “Geride haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunan çok sayıda insan bıraktım. Ayrıca dışarda konuştuğum herkes ülkenin gidişatından endişeli. Dışarının da içerden bir farkı yok” diyor. Erdoğan ile özgürlüğünün 6. gününde bir araya geldik.... n Gezmeye gittiğin bir günde gözaltına alındın.... Olay günü neler yaşadın? Evet... Sıkıldıkça Kadıköy’de nefes almaya giderim. Sahil boyunca gezerim. O günde öyle bir gündü. Telefonumla fotoğraf çekiyordum. Sivil giyimli biri beni yanına çağırdı. Gittim. ‘Ne yapıyorsun’ diye sordu. Fotoğraf çektiğimi söyledim. Kendisinin polis olduğunu belirterek, ‘Burda fotoğraf çekmek yasak. Neden çekiyorsun?’ dedi. Yasak olduğuna İNSANLAR ÇOK MUTSUZ n Savcı tahliyene itiraz etti. Tekrar tutuklanma tedirginliği yaşıyor musun? Savcının itiraz etmesini bekliyordum. Şu an içerde miyim, dışarıda mıyım emin değilim. İnsanlar çok mutsuz. Herkes gözetlenir durumda. Yıllardır sa vaş muhabirliği yaptım. Başıma bugüne kadar bir şey gelmedi. Kadıköy gibi bir yerde gözaltına alındım. Çok sayıda kişi ‘Kadıköy’de MİT binası mı varmış?’ diye bana soruyor. Bu kadar ilginçlik varken, savcının itirazına karşı nötürüm... dair bir tabela olmadığını, gazeteci olduğumu belirttim. Kendisinin talebi üzerine basın kartımı, kimliğimi, telefonumu verdim. 45 dakika kadar bekletildim. O esnada etrafta gezindim. Beklemekten sıkıldım. ‘İşiniz bitmedi mi’ diye sordum. Az sonra biteceği söylendi. O esnada bir araç geldi. Ne olduğunu anlayamadan gözaltına alındım. Çırılçıplak soydular n Gözaltında neler yaşadın? Öncelikle Kadıköy Rıhtım Karakolu’na götürüldüm. Çırılçıplak soyularak arandım. İtirazlarım işe yaramadı. İki kişi geldi. ‘Bölgede neden fotoğraf çekiyordun?’ diye sordu. ‘Bölge neresi’ diye sordum. MİT binasını çektiğimi söylediler. Orada herhangi bir bina olmadığını söyledim. İddianamede ise fotoğraf çektiğim yerin MİT Sosyal Tesisleri olduğu iddia edildi. Daha sonra Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüm. Yaşananların OHAL paranoyası olduğunu düşünerek dikkate almadım. ‘Serbest bırakılırım’ diyordum. Ertesi gün iki tane MİT görevlisi benimle görüştü. Coşkun Aral’ın da aralarında olduğu bir grup gazeteci ile Trabzon Havaalanı’nı kullanarak Cerrattepe’ye gitmiştik. Trabzon’a neden gittiğim soruldu. Tehditler savruldu. ‘56 ay planlarını ertele, cezaevine gideceksin’ denildi. Tutuklanacağımı o an anladım. Nezarette IŞİD’liler ile beraber tutuldum... Gece sırtını dönüp uyuyorsun. Başına her şey gelebilir. n Tutuklanma kararın okununca neler hissettin? Tutuklanmayı beklediğim için hiçbir şey hissetmedim. Ben bunları yaşadığım günlerde yanılmıyorsam Deniz Yücel’in tutukluluğunun dördüncü ayıydı. Onun yaşadıkları ortadaydı. Niçin tutuklandığı dahi bilinmiyordu. Cumhuriyet gazetesinden meslektaşlarımın başına gelenler belli. Gazeteciliğe yaklaşım yine aynı şekilde... Her şey önceden hazırdı. Söyledim, ağladım n Yolu ilk kez cezaevine düşen bir gazeteci olarak, ilk günün nasıl geçti? Öncelikle Metris Cezaevi’ne götürüldüm. Koğuşa götüleceğim, insanlar beni karşılayacak sanıyordum. Gardiyan robot gibi komutlar veriyor. ‘Sağa dön, sola dön’ vs. diye. Ben de uyguluyordum. Bir anda bir kapının önünde durduk. Gardiyan, ‘burası’ dedi. Bomboş bir hücre. Burada yalnız kalmayacağımı söyledim. İnsan görmek istiyordum. Gardiyan bu konuyu baş gardiyana bildireceğini söyledi. Bir adım attım ve kapı çakıldı. Mazgal çekildi. Ağlamaya başladım. Günler sonra hücrenin penceresinden gökyüzünü ve güneşi görebildim. Ama karşımda kocaman, iğrenç bir alışveriş merkezinin tepesi vardı. Enteresandır, bir yandan Metin Kemal Kahraman’ın Eskici şarkısını söylüyorum. Bir yandan ağlıyorum. Daha sonra uyuyakalmışım. Başgardiyanın gelmesiyle uyandım. Kendisiyle konuştum. Hemen yanıma Zeki adında biri getirildi. Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde yatan Cemal Bozkurt’un avukatları suç duyurusunda bulundu Tecrit, işkence, yasak ZEHRA ÖZDİLEK Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çekmekte olan Cemal Bozkurt adlı siyasi hükümlü, aynı cezayı almış birçok hükümlü 3 kişilik hücrelere alınmış olmasına rağmen halen tek kişilik hücrede tutuluyor. Bozkurt’un gardiyanlar tarafından darp edildiğini ve suç duyurusunda bulunduklarını belirten avukatı Zehra Şahin, “Bozkurt’a ilki 15 gün, ikincisi 20 gün olmak üzere iki ayrı disiplin cezası verilmiş durumda. Ailesi göremediği için, biz de henüz ziyarete gidemediğimiz için cezanın sebebini bilmiyoruz. Ancak 35 günlük cezanın başlangıç ve bitiş tarihleri 3 ay boyunca aileyi göremeyecek şekilde ayarlanmış” diye konuştu. Cemal Bozkurt günde 1 saat havalandırma, 15 günde bir 10 dakika telefon, ayda bir kez açık ve bir kez kapalı olmak üzere iki kez görüş hakkı kullanabiliyor. Kendisine dışarından her hangi bir yayın gönderilmesi yasaklanmış. Bozkurt’un avukatı Şahin, müvekkilinin yeni gelen genç gardiyanların bir kısmının özel olarak seçildiğini, siyasi tutuklulara düşmanca davrandığını söylediğini dile getirdi. Şahin, “Hapishanede görevli genç bir gardiyanın kendisine karşı sürekli kaba davrandığını, her sayım ve koğuş kontrolünde taciz ettiğini, laf atarak tartışma yaratmaya çalıştığını, zaten günde bir saat olan havalandırma hakkını ‘kapıyı geç açıp erken kapatarak’ kısıtlamaya çalıştığını aktardı” diye konuştu. Geçen aylarda Bozkurt’un gardiyanların işkencesine maruz kaldığına değinen Şahin, “İşkence sonrası müvekkilimizin omuzlarında, kol ve bacaklarında, kafasının arka kısmında şişlikler ve morluklar oluşmuş, revire çıkma talepleri reddedilmiş ve muayene olmasına izin verilmemiştir. Kendisi ile görüştüğümüzde henüz doktora çıkma imkânı bulamamıştı. Biz görüştüğümüzde işkencenin üzerinden 15 gün geçmiş olmasına rağmen sol bacak kaval kemiğindeki yara izi durmaktaydı. Şikâyet dilekçesi verdiğini ancak kendisine herhangi bir bilgi verilmediğini, dilekçenin akıbetinden haberdar olmadığını söyledi” dedi. Eren Bülbül için koştular Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yıldönümü etkinlikleri kapsamında bu yıl 38’incisi düzenlenen Trabzon Yarı Maratonu, Maçka ilçesinde terör örgütü PKK üyelerinin erzak çaldığını ihbar eden ve girdikleri evi gösterirken teröristlerin açtığı ateş sonucu şehit olan Eren Bülbül anısına ‘Eren İçin Koşuyoruz’ sloganıyla gerçekleştirildi. Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül ve ailesi de maratonun açılışında yer aldı. Ayşe Bülbül, burada yaptığı kısa konuşmada, “Ne güzel bir duygu” diyerek gözyaşlarını tutmadı. Yarı maratonda erkekler kategorisinde Kenyalı Sang Benard Cheruiyot, kadınlar kategorisinde ise Etiyopyalı Wodaj Temesgen birinciliği elde etti. l DHA İyi ki doğdun Ahmet Gezi aileleri, Yüksel direnişçileri, sanatçılar ve siyasetçiler yayımladıkları mesajlarla doğum gününü kutladıkları Ahmet Atakan için adalet istedi Gezi Direnişi sırasın si Gülsüm Elvan ve babası Sa ti Vedat Yıldırım, CHP milletve da Antakya’da yaşamı mi Elvan, Maltepe Gülsuyu’nda killeri Hilmi Yarayıcı ve Aytuğ nı yitiren Ahmet Atakan do uyuşturucu çeteleri tarafından Atıcı, HDP milletvekili Filiz Ke ğum gününde düzenlenen et öldürülen Hasan Ferit Gedik’in resteciğlu, Ahmet Atakan’ın do kinlerle anılıyor. Atakan için annesi Nuray Meray, Lice’de ğum gününü kutlayan mesajlar sosyal medyada #İyikiDoğdu kalekol protestosunda yaşamı yayımladı. nAhmetAtakan ve #AhmetA nı yitiren Medeni Yıldırım’ın Hatay’ın Defne ilçesinde ku takanHep23Yaşında etiketle annesi Fahriye Yıldırım, KHK rulan Halkevleri Ahmet Atakan ri oluşturuldu. Gezi aileleri, ile ihraç edildikten sonra iş Kütüphanesi için dayanışma Yüksel direnişçileri, sanatçı lerine geri dönebilmek için di etkinliği düzenlendi. Etkinlikte lar, siyasetçiler video mesaj reniş başlatan Nuriye Gül Ahmet Atakan’ın annesi Emsal larla Ahmet Atakan’ın doğum men, Semih Özakça, Veli Saçı Atakan, kardeşi Zafer Atakan gününü kutladı. lık, Acun Karadağ, sunucu Me ve Halkevleri yöneticileri bi Gezi direnişinde yaşamını yi tin Uca, gazeteci İrfan Değir rer konuşma yaptı. Konuşmala tiren Ali İsmail Korkmaz’ın an menci, tiyatro sanatçıları Le rın ardından Ahmet Atakan’ın nesi Emel Korkmaz, Abdullah vent Üzümcü, Tilbe Saran, Ba doğum günü için çekilen video Cömert’in annesi Hatice Cö rış Atay ve Özgür Aydın, Kar izlenildi. mert, Berkin Elvan’ın anne deş Türküler grubunun solis l ANTAKYA / Cumhuriyet haber 11 İHRAÇ EDİLDİ, OTELDE İŞ BULDU İsmet Sözen, 25 yıllık öğretmen liğin ardından bir otelde gece sorumlusu olarak çalışıyor. O aslında öğretmen EğitimSen’li İsmet Sözen, 2016’da FETÖ torbasına atılarak mesleğinden ihraç edildi. Yaşadığı Bitlis’te barınamayıp Bursa’ya taşındı. Sözen, “Bir akrabanın yanında asgari ücretle çalışıyorum. Ama alnım açık, ülkeme zarar verecek hiçbir şey yapmadım” diyor. SEYHAN AVŞAR İsmet Sözen, 25 yılını Bitlis merkezde kendini öğrencilerine adamış bir eğitim emekçisi. 49 yaşında, EğitimSen’li. 29 Ekim 2016’da FETÖ ile aynı torbaya konularak ihraç edildi. Üç çocuğuyla Bursa’ya göçmek zorunda kaldı. Şimdi bir termal otelde asgari ücretle gece sorumlusu olarak çalışıyor. Sözen, Bitlis’teki Şemsi Bitlis İlköğretim Okulu’nda müdür yardımcısıyken ben ilkokul birinci sınıf öğrencisiydim. Odasının kapısını, ‘Öğretmenim ben izci olmak istiyorum’ diye çalıvermiştim. Babacan tavrıyla ilgilenmiş, benim için Mersin’den izci kıyafeti istetmişti. Daha sonra ben izci oldum, o da izci lideri. Hafta sonları izcilerle vakit geçirirdi. Aradan yıllar geçti. Bağımız koptu. Bir süre önce annem Bitlis’ten bana sık sık mantı göndermeye başladı. Anneme, ‘Mantıyı nerden buluyorsun’ diye sorunca, “Sana söylemedim mi? İsmet Sözen ihraç edildi. Komşular dayanışma için mantı yapıyor. Ben de destek için alıyorum” yanıtını verdi. Öğretmenimi, araya araya Bursa’da buldum. İhraç sürecini ve sonrasını konuştuk... n Bir gün ihraç edilebileceğiniz hiç aklınıza gelir miydi? Hiç aklıma gelmezdi. Hakkımda bugüne kadar ne adli ne de idari bir soruşturma açılmış değil. Bir anda açığa alındım. 29 Aralık eylemine katılan Eğitim Sen Yönetim Kurulu üyeleri ihraç edildi. Ben de onlardan biriydim. Çocuklar yaşam kaynağım n 25 yılınızı adadığınız bir kurumdan ayrılmak zorunda bırakılmak nasıl bir duygu? Tarifi çok zor. Şoke oldum başlarda. Yaklaşık üç ay hiç uyuyamadık. Yediğimiz içtiğimiz zehir oldu. Midemden ve kalbimden rahatsızlandım. Okulun önünden dahi geçmek istemiyordum. Öğrencilerim etkilenmesin diye onlarla dahi vedalaşmadım. Onlarla sokakta denk gelince başka bir yerde görev yapmaya başladığımı söylüyordum. Çocukları kendi sorunlarımla üzmek istemedim. n Evinizle okulunuz karşı karşıyaydı... Evet ne acı... Her sabah kalktığımda okulu, çocukların içeri girişlerini görmek canımı acıtıyordu. İnsanın aşından ekmeğinden uzak olması gerçekten çok zordu. Gerçekten mesleğimi ve öğrencilerimi çok seviyordum. Çocuklar benim yaşam kaynağımdı. n Bitlis’te sizi tanımayan yok denebilecek kadar az. İhracınız halk tarafından nasıl karşılandı? Çok üzüldüler. Her sabah, ‘Hocam ne oldu? Bir gelişme var mı’ diye soruyorlardı. Üzülerek bakıyorlardı. Bu durum beni kahrediyordu. Çarşıya indiğimde en az 20 kişi yolumu kesiyordu... Uzun yıllardır görüşmediğim insanlar arayıp destek oldu. Ama daha önce dost dediğim insanlar vardı. Onlar ise beni görünce yollarını değiştirdiler, selam vermekten çekindiler. Bu süreçte insanları tanıdık. Mantıyla geçindik n Sizin için komşularınız mantı yapıp sattılar... En küçük çocuğum üç yaşındaydı. Komşularımız ‘ne yapalım?’ diye düşünmeye başladı. Sağolsunlar mantı yaptılar. Dört beş ay mantıdan ve sendikamdan gelen yardımla geçindik. Sonra evimizi toplayıp Bursa’ya geldik. n Neden? Yaşadığım travmayı atlatamadım. İhraç kararı her an aklımdaydı. Hatırlamamak için Bitlis’ten ayrıldım. Bir akrabanın yanında asgari ücretle çalışıyorum. O da akraba olduğu için beni işe aldı. Akşam 23.00’te işe gidiyorum. Sabah 7’de evime geliyorum. Bitlis’te velileri cemaate karşı uyarmıştım. O veliler beni şikâyet etti. Bir gecede okul müdürlüğünden alındım. Şimdi yine FETÖ nedeniyle ihraç edildim. Ama alnım açık. Ben ülkeme zarar verecek hiç bir şey yapmadım. n Hukuk mücadelesine başladınız mı? Sendikamız aracılığıyla davamızı açtık. Davamız reddedildi. OHAL Komisyonu’na başvuduk. Komisyon bir oyalama gibi görünüyor. İç hukuk yolu tükenirse AİHM’ye başvuracağım. Bu sadece benim hakkım değil. Üç çocuğumun ve eşimin de hakkı. Onların haklarını, nasiplerini kimseye bırakacak değilim. En azından bana bir şey olursa eşime bir şeyler kalsın. Umutluyum, döneceğim... n Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Bu bir süreç. Sadece benim değil Türkiye’nin bir süreci. Umutluyum. Ama bir yıl sonra, iki yıl sonra, beş yıl sonra işe geri döneceğimi biliyorum. İyi olmaya çalışıyorum. Çoluk çocuğumu aç bırakmadan hukuk mücadeleme devam edeceğim. Ayrıca böyle bir söyleşiyi kendi öğrencim ile yaptığım için mutluyum. Bu benim için dünyalara değer. Yetiştirdiğimiz öğrencileri iyi bir yerlerde görmenin tarifi imkânsız... C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear