26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA 8 Caferi’den Venezüella çıkarması Suriye BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Beşar Caferi, Bağlantısızlar Hareketi zirvesi kapsamında Venezüella’yı ziyaret etti. Caferi, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile de görüştü. Venezüella’da muhalefet, Margarita Adası’ndaki zirveye pek çok liderin katılmayışını eleştirdi. Caferi’ye ilgi yoğundu dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Erdoğan, ABD yolcusu Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2026 Eylül’de New York’ta gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler’in (BM) 71. Genel Kurulu’na katılmak için ABD’ye gidecek. Genel kurul New York’ta “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri: Dünyamızı Değiştirmek için Evrensel Hamle” temasıyla gerçekleştirilecek. Pazar 18 Eylül 2016 ÖSO’da ABD isyanı nilwgun@cumhuriyet.com.tr PUTİN OBAMA BİRBİRİNİ SUÇLADI Ateşkes sallanıyor Suriye’de ateşkes konusunda anlaşmaya varan ABDRusya hattında görüş ayrılıkları bu kez liderler seviyesinde dile getirilmeye başlandı. Rusya ordusundan ise ateşkesin başarısız olma ihtimali ve bunun suçlusunun ABD olacağına ilişkin çıkış dikkat çekti. ABD, Suriye askerini vurdu Suriye ordusunun dün akşam Deyr ez Zor Havaalanı’na yakın bölgedeki askeri mevzilerinin ABD liderliğindeki koalisyon güçlerince bombalandığını açıklaması halihazırdaki kırılgan ateşin akıbetine ilişkin kaygıları da artırdı. Suriye ordusunun açıklamasında, “IŞİD’e saldırıya hazırlanan askerlerimiz öldü. Bu ABD ve müttefiklerinin cihatçıları desteklediğinin kanıtı” denildi. Rusya saldırıda 62 askerin öldüğü duyururken yerel kaynaklar ölü sayısının 100’ü geçebileceğini ifade etti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin saldırı öncesi verdiği demeçte, “Suriye ordusunun anlaşmaya uyduğunu ancak terörist grupların bundan faydalanıp yeniden bir araya geldiklerini” belirtti. ABD ile Suriye’de barışa ilişkin ortak hedefin olduğuna inandığını söylemesine karşın diğer yandan da “ABD muhaliflerin nerede, suçluların nerede olduğuna karar veremez” dedi. İki ülke arasında “ılımlı ve terörist grupların kim olduğu” yönünde tartışmaların sürdüğü noktada bu açıklamayı yapan Putin, ayrıca ABD’nin Suriye konusunda verdiği taahhütlere uyması çağrısı da yaptı. Obama: Önce yardım ABD Başkanı Barack Obama ise Suriye hükümetinin insani yardımların geçişini engellemeyi sürdürdüğü çıkışıyla gündemde. Obama ateşkese kimi grupların uymadığını söyleyerek kaygılarını dile getirdi. İnsani yardımların Suriye’ye gönderilmesine ilişkin olumlu gelişme olmaması durumunda Rusya ile anlaşmanın ileriki aşamalarına geçmeyecekleri mesajı da verdi. BM toplantısı iptal Bu arada, önceki gün yapılması beklenen Suriye konulu BM Güvenlik Konseyi toplantısının son dakikada iptali de dikkat çekti. Rusya, ABD’nin anlaşmaya ilişkin detayları BM Güvenlik Konseyi’ne açıklamak istemediğini dile getirmişti. ‘Fırat Kalkanı gayri meşru’ Ankara’ya geçen perşembe günü ziyarette bulunan Rusya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Valeriy Gerasimov’un, mevkidaşı Orgeneral Hulusi Akar’a, “Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonunun uluslararası hukuk açısından gayri meşru olduğunu söylediği” iddia edildi. Rus İnterfaks ajansının askeridiplomatik kaynaklara dayandırdığı haberine göre, “aynı görüşmede Rusya Genelkurmay Başkanı, operasyonun genişletilmesi durumunda doğabilecek risklere de dikkat çekti.” Rusya genel olarak Suriye’de sadece Esad rejiminin meşruiyetini tanıdığı için, Şam yönetiminin izni ve bilgisi olmadan üçüncü ülkelerden yapılan tüm operasyonları uluslararası hukuk açısından “gayri meşru” olarak eleştiriyor. Batı kaynaklı tüm operasyonlara da Moskova aynı tepkiyi vermişti. Rusya kendi ordusunun Suriye’deki operasyonunu ise Şam yönetimi ile imzalanan askeri işbirliği anlaşması ve Suriye devletinin davetine dayandırarak “uluslararası hukuka uygun” olarak ilan etmişti. Gerasimov l MOSKOVA/ Cumhuriyet ‘Fırat Kalkanı’nda ABD askerinin de yer alması ÖSO içinde ayrılık yarattı. Dört grubun harekâta destekten vazgeçtiği iddia ediliyor Türkiye’nin Suriye’de yürüttüğü “Fırat Kalkanı” harekâtında yer alan, TSK destekli Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) içindeki ABD çatlağı derinleşiyor. Rai’de (Çobanbey) ABD birliğine tepki göstererek bölgeden Türk askeri eşliğinde çıkmalarına neden olan ÖSO içindeki bazı unsurların bu kez de Fırat Kalkanı’ndan çekildikleri iddiaları gündeme düştü. ABD’den ise Türkiye ile ortak yürütülecek IŞİD’e yönelik “Bab operasyonu için 40 özel kuvvet askerinin görevlendirildiği” duyuruldu. Rusya ve ABD’nin Suriye’de ateşkes anlaşmasına varmasının ardından sular durulmuş değil. Çok sayıda aktörün vekâlet savaşları eşliğinde sahada yer aldığı Suriye’de bu kez de Türkiye’nin desteklediği ÖSO içindeki ABD krizi alevleniyor. Halihazırda hafta arasında ÖSO çatısı altında bulunan Nurettin Zengi ve Feylak el Şam gruplarının ateşkese uymayacakları iddiaları basına yansırken dün de ilk olarak Ahrar el Şarkiyye ardından da Mare Devrimcileri, Sukur Cebel ve Suvvar Tel Rıfat’ın “Fırat Kalkanı”ndan çekilme kararı aldığı öne sürüldü. Toplantı üstüne toplantı Cerablus’taki ÖSO güçleri. Bab’a ilerleyiş... “Fırat Kalkanı” 25. gününü geride bırakırken TSK destekli ÖSO güçlerinin Rai’den Bab’a doğru ilerlediği haberleri geliyor. ÖSO güçlerinin, bazı noktalarda IŞİD militanları ile çatıştığı kaydedildi. TSK, dün 67 IŞİD hedefine 260 adet Fırtına, 59 adet ÇNRA mermisi atıldığını, IŞİD unsurlarına 3 hava harekâtı düzenlendiğini ve 5 IŞİD’linin etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Bayrak bilmecesi Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinin karşısındaki PYD kontrolündeki Tel Abyad’ın Mumbatıh bölgesindeki 3 noktaya asılan ABD bayrakları indirildi ancak gümrük binasının üstündeki ise halen asılı duruyor. Suriye’de 2 Eylül’de Fırat Nehri’nin batısında yer alan Mınbiç’in Rafi köyünde de çevreye ABD bayrakları asılmıştı. Bölgedeki yerel kaynaklar, ABD bayrağının olası bir müdahaleye karşı asıldığını savunmuştu. Pentagon Sözcüsü, “Haberimiz yok ama ABD buna karşıdır. Ortaklarımıza kendi kendilerine Amerikan bayrağı çekmemeleri çağrısı yapıyoruz” demişti. Hürriyet’in haberine göre ise Amerikan bayraklarının YPG güçleri tarafından değil bölgedeki Amerikan özel kuvvet askerleri tarafından asıldığı savunuldu. Bir Pentagon yetkilisinin, bayrağın çekilmesinin ardından bilinmeyen bir kaynaktan Amerikan askerlerine ateş açıldığını söylediği, başka bir Pentagon yetkilisinin ise ateşin, sınırın Türkiye tarafından açıldığını belirttiği aktarıldı. Sputnik’in haberine göre, Ahrar el Şarkiyye, ABD askerlerinin Suriye’nin kuzeyinde süren Fırat Kalkanı operasyonunda yer alması nedeniyle harekâttan çekildiğini açıkladı. ABD’yi “kâfir” olarak niteleyen grubun açıklamasında ABD’nin ülkede konuşlanmasını istemediği, YPG’ye destek vermesine tepki gösterdiği de aktarıldı. Türkiye’nin ÖSO gruplarını ikna etmek için önceki akşam ABD’li askerler ve gruplar arasında toplantı yaptığı kaydedildi. Sonuç alınamayınca dün de Rai’de Türk askeri, MİT, ABD askeri ve ÖSO’dan üst düzey kişilerin katımıyla başka bir görüşme gerçekleştirildi. Ancak ÖSO’nun bu grupları kalmaya ikna edile medi. Feylak’uş Şam, Sultan Murat Tümeni, Hamza Tugayı, Mutasım Tümeni, Liva Tahrir ve Suvvar Şimal ise kalmayı kabul etti. Ayrılan Sukur Cebel, Halep’in güneyine gideceğini duyurdu. ABD’yle ilk ortak operasyon Rai’de önceki gün 4’ü komutan 29 ABD askerine ÖSO militanlarınca tekbirler eşliğinde “ABD defol” sloganlarıyla tepki gösterildiğini, Amerikan güçlerinin Türk askerleri tarafından kasabadan çıkartıldığını ortaya koyan görüntü ler yayımlanmıştı. Bu arada, ABD basınına yansıyan haberlere göre, Pen tagon, Cerablus ve Rai’nin ardından “Bab ve Dabık’ın da IŞİD’den temizlenmesi için Türkiye ile ortak yürütülecek operasyonda 40 özel kuvvet askerini görevlendirdiğini” açıkladı. Pentagon sözcüsü Jeff Davis, “Suriye’de Türk güçlerine destek veren ABD askerleri, şu zamana kadar Suriye’deki diğer ortaklarına verdiği desteğin aynısını Türkiye’ye de verecek” ifadelerini kullandı. ABD yetkilileri özel harekât güçlerinin çoğunlukla muharebe danışmanlığı yapacağının altını çizdi. Wall Street Journal gazetesi, “Suriye’de bir ilk olan” ortak operasyon kararını, “darbe girişimi sonrasında gerilen TürkiyeABD ilişkilerinin düzelmesi” olarak yorumladı. Byoarluışnda drlbKbdrkl1dbdBsmGmae9eaaioaiaiıoeühenyrrae9nsDyrşzıklğlkarlsloh8ııılemeeşPiidraİalGamsihEulnrvyadçaaaıfviküşllslüıibtıneyelinig.KaCıktçaççbnilotdGrteyaüoirlabdaönsıelieşBarmlangğeimnüalirrma“glfuDirbiarlçes’eaşaianee1aalbüıei0trkltkkrlinsac”diaayanvaaa.tıle’iühyiarünrnradıUnll.(eıaiakzatrkşsımFaıblfna,euoılAAvkgıüögeKncnrdsnaoenReğeölisoadügraadndClSürlıldanrçyelofüiainı)nioelnyşm.anke AB’de Renzi Powell: İsrail’in 200 nükleer başlığı var ABD’li siyasetçilerin başını ağrıtan DCLeaks internet sitesinde ifşa edilen yeni epostalarda eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın, İsrail’in sahip olduğu nükleer başlık sayısının 200 olduğunu dile getirdiği belirtiliyor. Powell’ın yatırımcı Jeffrey Leeds’e gönderdiği 3 Mart 2015 tarihli epostalarda İsrail’in nükleer silahlarının Tahran’a doğru konuşlandırıldığı bilgisi yer aldı. Epostasında Powell, İran’ın kendisi nükleer silah üretse bile İsrail’e karşı kullanacağından şüpheli olduğunu kaydediyor. “Tahran’dakiler İsrail’in 200 nükleer silahı olduğunu, bunların hepsinin Tahran’a doğru konuşlandırıldığını, bizde de binlercesi olduğunu biliyor” ifadesini kullanıyor. Resmi olarak İsrail nükleer silahlarının olduğunu açıklamış değil. Daha önce de Amerikan Bilim Adamları Federasyonu, İsrail’in 80 başlığı olduğu tahmininde bulunmuştu. depremi Slovakya’nın başkenti Bratislava’da önceki gün gerçekleştirilen Avrupa Birliği (AB) liderler zirvesine İtalya krizi damgasını vurdu. İtalya Başbakanı Matteo Renzi, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile planlanan ortak basın toplantısını protesto eşliğinde iptal etti. Renzi, “Ekonomi ve göçmenler hakkındaki görüşlerine katılmazsam Merkel ve Hollande ile ortak bir basın toplantısı düzenleyemem. Bu bir karşıtlık değil, İtalya diğerleri ile aynı görüşte değil” dedi. Türkiye’ye var, Afrika’ya yok BBC’nin haberine göre AB’nin Türkiye ile mülteciler konusunda yaptığı anlaşmanın bir benzerinin, İtalya’ya göçmen akınının en büyük kaynağı olan Afrika ülkeleriyle de yapılmasını talep eden Roma hükümeti, Almanya ve GÖRÜŞ AYRILIKLARI AB, Brexit son rası alevlenen varoluş kriziyle boğuşuyor. AB’nin lokomotifleri Almanya ve Fransa’nın liderleri Merkel ile Hollande’ın önerileri Ren zi cephesinde olumlu karşılanmadı. Fransa’dan bu konuda beklediği desteği bulamıyor. La Repubblica gazetesi haberi “AB’de göçmenler ve tasarruf tedbirleri konusunda ayrılık. Renzi: ‘Merkel ve Hollande’a hayır’” manşetiyle verdi. Gazete zirvede yaşananla rın arka planını aktardığı bir başka haberinde ise Renzi’nin zirve sonrasında yakın çalışma arkadaşlarına, “Türkiye konusunda 4 sayfalık bir belge vardı ama Afrika’dan söz edilmiyordu bile, bu kabul edilemez. Angela (Merkel) bana böyle muamele edemez” dediğini iddia etti. Renzi, dün Floransa’da bir konferansta yaptığı açıklamada ise İtalya’nın başkalarının ayıplarını örtmek için çalışmayacağını vurguladı. Merkel ise basın toplantısında AB’nin Türkiye gibi ortaklarla daha fazla anlaşma seçeneklerini gözden geçirmesi gerektiğini kaydetti. Hollande da yasadışı göç konusunda AB’nin üzerine düşen sorumluluklar olduğunu vurgulayarak bu konuda Yunanistan, Bulgaristan ve İtalya gibi ülkeleri dinlediklerini aktardı. “Türkiye ile varılan anlaşmanın uygulanması dahil, hiçbir şey bir kenara itilmiş değil” ifadelerini kullandı. Şort dayağı ‘terör’ değil mi? “T erörist” yaftası yemekten kolay şey yok bu ülkede… Barış bildirisine imza atan bir akademisyene göz açıp kapayana dek “terörist” etiketi yapıştırılıyor da otobüste uçan tekmeyle kadın döven adama “terörist” denmiyor. Bu ne iş? Acaba sol omuzdaki meleğin, kadına dehşet yaşatan adamın kulağına “Bak karşında şimdi bir şeytan oturuyor!” diye işaret verdiği mi varsayılıyor? Kadın “şeytan”… Çünkü “şort” giymiş… Bunun çok benzeri bir olay, beş yıl önce yaşanmıştı... Kadın uğursuz… Ramazanda şortla otobüse binen voleybolcu bir kıza, durumdan vazife çıkartıp hızla müdahil olan bir erkek yolcu, “Çıplak bacaklarınla ne hadle bize gösteriş yapıyorsun? Terbiyesiz!” diye atarlanmış, yumruklarını konuşturmuştu. Özgürlük bu ülkede sadece “türban” denince akla gelen bir sözcük ya… Adam karşısındaki kızın otobüste uzattığı bacaklarından, bir tedirginlik duymamasını düzene ve kendisine karşı yapılmış bir “provokasyon” olarak algılamıştı. Bu defa da Kurban bayramının ilk günü, Maslak’taki evine gitmek üzere otobüse “şortla” binen genç bir kadına; “had bildirmeyi” kendine iş edinen bir şahıs önce sözlü sataşmada bulundu. Sonra üşenmeden yerinden kalkıp genç kadının koltuğuna yönelerek “Bu kadınlar şeytan, uğursuzluk saçıyor!” sözleri eşliğinde tekmeyle saldırdı. Batı’da böyle bir şey olsa, saldırgan hem otobüs şoförü ve hem de otobüs halkı tarafından derhal “terörist” muamelesi görür ve polise teslim edilir. Bizde çoğunluk tavana bakıyor. Şoför de ilk durakta mağduru indiriyor. Bayramı zehir olan, başına ağır darbe alan, yüzünde hâlâ morluklar görülen şiddet kurbanı genç hemşire şoku hâlâ atlatamamış: Başından geçenleri “Sürekli ağlama atakları geçiriyorum” diye anlatıyor: “Sürekli biri bana bir şey yapacakmış gibi hissediyorum. Saldırgan bulunmaz ve bana yine saldırır diye çok korkuyorum!” Bu terör değildir de nedir? Genç hemşire hem fiziki, hem psikolojik terör kurbanı olmuş. “Başörtülü bacımı yerlerde sürüklediler!” diye sanal Kabataş saldırısında yeri göğü inleten iktidar temsilcilerinden çıt yok. dŞiodkduentuelm‘kaüzltlüıkr’el Uluslararası Af Örgütü, otoritelerin bu durumlardaki edilgenliğini kadına karşı şiddete verilen “açık kart” ve “kültürel dokunulmazlık”la açıklıyor. “Yasalar ve pratikte kadına karşı ağır ayrımcılığın olduğu; bu ayrımcılığın kurumsallaştığı, yetkililerin ayrımcılık ve kadına karşı şiddeti önlemek, cezalandırmak, şiddetle mücadele etmek, kadın hakları aktivistlerince önerilen taciz karşıtı mevzuatı yaşama geçirmek konusunda sergiledikleri sistemli vurdumduymazlığa”, “şiddete tanınan kültürel dokunulmazlık” deniyor. Ve bu “kültürel dokunulmazlığın” bizdeki gibi “kadın düşmanlığını” meşrulaştırdığı ifade ediliyor. “Kadın (=şeytan) düşmanlığı” Türkiye’de o raddeye gelmiş ki, toplu taşıma aracında elin kızının beynini dağıtmaya kalkışanlar yadırganmıyor. Başı sert bir şekilde cama çarpan hemşire kız, ölümcül yara da alabilirdi. Bir otobüs insan önünde dövülen kadın yaşadıklarını, “Erkek kavgasında böyle vurulmaz. Sanki öldürmek istiyordu” diye anlatıyor. Beş yıl önce şort dayağı “yumruk”ta(!) kalmıştı. Bugün çıta “ölümcül tekme”ye yükseltildi. Dün “terbiyesiz” çıkışmasıyla yetinilirken(!), bugün kadına “şeytan” diye saldırılıyor. Kadına karşı şiddete bu “kültürel dokunulmazlığı” sağladığınızda, sonuç daima “görüyorum ve arttırıyorum” şeklinde tırmanıyor. Onun için siz de evinizin sıcak koltuğunda otururken sakın ola, “Canım efendim hemşire hanım da bayram günü otobüse şortla binmeyiverseymiş. Burası Türkiye. Şortla otobüste ne işi var” demeyin. Ok yaydan bir kez böyle çıktı mı, nerede duracağı belli olmuyor. Bugün şorta yumruk/tekme sallayan zihniyetin, yarın kısa kollu giyene de “şeytan” diye saldırması işten değildir. “Kadına karşı terör”ü, ön şartsız ve “ama”sız lanetlemeliyiz. AFD liderinin aracı kundaklandı İslam ve göçmen karşıtı söylemleriyle bilinen Almanya için Alternatif Partisi (AfD) lideri Frauke Petry’nin otomobili kundaklandı. Leibzig’de önceki gece gerçekleştirilen saldırıda polis açıklamasına göre, Petry’nin otomobili kullanılamaz hale geldi. C MY B nilgun@
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear