24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 16 Pazartesi 15 Ağustos 2016 EDITÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU ‘Bu bir kılıf, kurumları yok etmek istiyorlar’ LEMİ BİLGİN / Eski Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü, oyuncu, yönetmen: “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda birkaç isim yıllardır AKP hükümetinin göreve gelen her bakanına yanlış bilgiler empoze ettiler. Bizim zaman zaman durdurduğumuz girişimleri oldu. Dünyada devlet tiyatrosu olup özelleştirilen herhangi bir kurum var mı acaba? Varsa ben bilmiyorum. Böyle çağdışı bir düşüncenin hayatında bakanlıktaki mevcut görevlerine gelinceye dek bir opera, bale, hatta belki tiyatro eseri bile izlememiş kişilerce empoze edilmesi çok yanlış bir yere götürüyor. Özelleştirme bir kılıf. Bu kurumların yok edilmesine yönelik bir girişimdir, bu. Hele ki oldubittiye getirilerek yapılması korkunç bir şey. Bir platform oluşturularak, sanat insanlarının fikirlerinin dinlenmesi gerekli. Ben hâlâ böyle çağdışı bir şeyin yapılamayacağı düşüncesindeyim. Her zaman mücadele ettik, şimdi de edeceğiz.” ‘Kültürü özelleştirmeye hayır’ Devletin kültür ve sanat kurumlarını özelleştirmeyi düşünmesi, sanatçı ve aydınların tepkisini çekiyor EZGİ ATABİLEN/EVRİM ALTUĞ TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, önceki gece kabul edilen son tasarısında, ‘özelleştirmeye 100 özel kurum’u daha eklemek üzere. Buna göre ‘Özelleştirme İdaresi, 100 kurumun varlıklarını devralabilecek veya bunları satabilecek’. Aralarında İstanbul Atatürk Kültür Merkezi, Türk Tarih Kurumu, Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi ile Türk Dil Kurumu’nun da bulunduğu bu listeyle ilgili olarak, sanatçı, yazar, dilbilimci ve eleştirmenlerin görüş ve uyarılarını dinledik: ‘Özelleştirme? Özerkleştirme!’ AHMET MÜMTAZ TAYLAN / Yönetmen, oyuncu: “Özelleş tirme kapsamında bir kurulu şu alacaksanız, ne için alırsı nız? Soruyorum. Daha kârlı ve para kazanan bir yer haline ge tirmek için değil mi? Bir ye Atatürk’ün kurduğu ve ziyaretiyle gazetemize manşet olduğu Türk Dil Kurumu da özelleştirilecek. rin özelleştirilmesi için cazip olması gerekir, örneğin taşınmazları olması ‘Bu ‘özelleştirme’ bir fırsatçılıktır’ dan ikisine doğrudan saldırıdır, onları yok etmektir. gerekir, değil mi? DT’nin iş makineleri, sahne önü ve arkasında emek veren insanlarıdır. DT’yi kim hangi nedenle satın alacak? T.C. Anayasası’nda, devletin görevleri arasında da sayılan halka kültür sanat hizmeti sağlamak maksadını yerine getirmek için kurulmuş kurumlardır bunlar. Sanatsal, artistik ve idari açıdan olgunlaştırılmaya ihtiyacı vardır, başka. Ama kurtulmaya çalışmak, devletin anayasada yazılı görevlerinden birinden kaçması, vazgeçmesi demektir. Şimdi karar buysa, devlet bütün bu alanlardan çekiliyorsa, hiçbir sanatsal, artistik, kültürel bir yatırımda bulunmayacaksa, DT’nin özelleştirilme kararı bu çerçevede anlaşılabilir. Aksi halde bu hem kabul edilemez, hem de anlaşılamaz olur. Ayrıca, DT özerkleştirilebilir. Özerkleştirilmelidir. Özelleştirme değil, özerkleştirme demek daha uygun.” SEVGİ ÖZEL / Dil Derneği Başkanı, yazar: “Türk Dil Kurumu, 1983’te Atatürk’ün eliyle yazdığı vasiyetnamesi çiğnenerek 12 Eylül’cülerce kapatıldı. TDK, kapatılmadan önce bir dernekti. Atatürk bir dernek olarak kurmuştu. Kenan Evrengiller hukuk dışı bir yolla Atatürk’ün vasiyetnamesini çiğneyerek yasa zoruyla Türk Tarih ve Dil Kurumlarını Başbakanlık’a bağlı bir devlet dairesi yaptılar. O günden sonra, yani 1983’ten sonra, Atatürk kurumları siyasetin güdümüne girdi. Hangi parti iktidardaysa, onlar ne istiyorsa, onu yaptı. Türkiye Türkçesi için, olumlu hiçbir ürünü, çabası yok. Atatürk’ün başlattığı Dil Devrimi’ne de sahip çıkmadı; tersine, devrimden uzaklaşmaya başladı. AKP döneminde ise, si Bu hepimizin lanetlediği ‘darbe’ gelişiminden siyaseten yarar sağlamak ve fırsatçılıktır.” ‘İyi sanat için kârlılık fikri olmamalı’ MEHMET BİRKİYE, rejisör, oyuncu: “Özelleştirmeden eğer kârlılık kastediliyorsa, DT adına konuşursam, iyi sanat yapmak için kârlılık fikri ve kavramının olamayacağına inanıyorum. Çünkü bunlar, kamunun desteği ile hizmet verirler ve ancak böylece sanat dediğimiz şeyi yapabilirler. Ama iş, bir bilet fiyatı ve kârlılığa dönerse o zaman iş bir ürün haline gelir ki, liberal piyasanın bir metası olmadan öteye gidemez ve ortada ne sanat, ne de kültür kalır. Bütün çağdaş ülkelerde bu tür sanat o ve ‘Tarih Kurumu iktidara verilemez’ yasetin tam anlamıyla güdümüne girdi. Örneğin, FETÖ’cülerin düzenlediği “Türkçe ya bu şekilde kamu kaynaklarıyla desteklenir. Türk tiyatrosunun ana aksı olan bir alanı da her halde hiç Prof. EMRE KONGAR /yazar, Olimpiyatları”nda başrol oynadı. Hatta AKP, bu olim kimse getirmek istemeyecektir.” sosyolog: “AKP iktidarı, kendine özgü bir tarih yaratma peşinde, ne yazık ki mevcut iktidarına destek veren bir tarih yaratmak istiyorlar. Oysa tarih, yapanların gerçek tarihidir. Saptırarak yazanların değil. Ben bunu ‘Tarihimizle Yüzleşmek’ kitabımda uzun uzun anlattım. Kendi ideolojik modellerine göre yarını inşa etmek isteyenler, bugünü saptırırlar. Bugünü saptırmak için de, tarihi iyice yozlaştırırlar. Türk Tarih Kurumu, asla ve asla herhangi bir siyasal iktidarın emrine verilemez. Hele hele, dünü bugünü ve yarını saptırmak iddiasında olan AKP iktidarının emrine hiç verilemez.” piyatları düzenleyenlerden, ödül de aldı. Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisselerinin gelirini TTK ve TDK kullanıyor. Aslında vasiyet, CHP’nin koruyuculuğunda. Atatürk’ün kalıtından gelen parayı nereye kullandıklarını doğru dürüst kimse bilmiyor. Ama siyasetin kullandığı konusunda, basına yansıyan bilgiler oldu. Bunun yanı sıra o paranın yandaş etkinlikleri ve kitaplarına kullanıldıklarını da, TDK’nin sitesine giren, görebilir. TDK’nin ‘çapulcu’ sözcüğünün anlamını bile iktidar anlayışına göre değiştirdiğini hepimiz biliyoruz. Şimdi bugünkü, Kenan Evren’in kurduğu, AKP güdümündeki, özellikle TDK, zaten işlevsizleştirilmişti. Görünen o ki, iktidar bununla yetinmiyor. Atatürk kurumlarını tümden ortadan kaldırmak, dolayısıyla vasiyetnamesinin de üstünü çizmek istiyor. Yapacakları bu iş Cumhuriyet kurumların ‘Destek olmalı, köstek değil’ DİKMEN GÜRÜN, eleştirmen: “Eğer Devlet Tiyatroları’nın özelleştirileceğine dair haber doğru ise, “OHAL Yasası, sen nelere kadirsin” diyeceğim! Yıllarca TUSAK dediler, onu dediler, bunu dediler ve sonunda, torba yasa ve OHAL ile olayı kendilerince bir çırpıda çözecekler. Devlet Tiyatrolarının özelleştirilmesi yanlıştır. Bu ülkenin tiyatro geçmişine saygısızlıktır. Öncelikle dünya tiyatrolarını çok iyi etüd etsinler Kültür Bakanı ve onu yönlendirenler. Tabii ki bu sözlerim Devlet Opera ve Balesi için de geçerlidir. Tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi bizde de hükümetler ülkenin kültür ve sanat hayatına destek olmak durumundadır, köstek değil.” ‘İşte size buldozer!’ YÜCEL ERTEN, yönetmen: “İktidar özgürleştirme, özerkleştirme, özelleştirme konularında şuursuzca laf çevirirken; asıl niyetlerinin yıkımcılık olduğunu söylemiştik. İşte size buldozer. Ülkenin insana yatırım kaynak ve enstrümanları yok edilerek, sahne sanatları ihalerant tezgâhında çarmıha gerilmekte.” ‘Son derece sakıncalı’ ZELİHA BERKSOY, oyuncu, yönetmen: “Dünyanın birçok uygar ülkesinde ödenekli sanat kurumları toplumlara sanat ve kültür açısından, üst düzeyde ve kapsamlı bir hizmet vermektedir. Bizde de, 67 senedir Türkiye çapında halka ucuz biletle kesintisiz olarak hizmet veren ödenekli kurumlardır bunlar. Daha da geliştirilip yaygınlaştırılmaları zorunluyken, özelleştirilmeleri son derece sakıncalıdır. Gönül ister ki, bu kurumlara daha fazla yatırım yapılsın. Yetişmiş sanatçılar çok daha fazla bu kurumlarda istihdam edilsin ve 81 ilde ödenekli devlet tiyatroları perdelerini her gece açsın.” ‘Kurumları kökten sarsacak’ GÖKSEL KORTAY / yönetmen: “Devlet Tiyatroları çocukluğumun en belirgin anıları arasında yer alır. Bizler dünya klasikleriyle ilk orada tanıştık. Evrensel arenada sanata yön veren oyunları ilk orada gördük, izledik. DT ve DOB’u özelleştirmek kanımca onları kökten sarsmak anlamına gelir ki bu da Türkiye gibi etkin ve güçlü bir ülkeye hiç yakışmaz. Bu kurumları özelleştirmek izleyicileri kültür ve sanattan koparmak anlamına gelir. İstanbul bence dünyanın gözbebeği, en önemli metropolü. New York’u, Londra’yı çoktan geçmiş, herkesin gözünün üzerinde olduğu İstanbul gibi bir metropolde AKM gibi büyük bir opera binasının bulunmaması gerçekten de çok acı veriyor bana. O nedenledir ki, AKM onarılmalı ve Devlet Tiyatroları ile Devlet Opera ve Balesi’nin, yani halkın hizmetine sunulmalıdır.” ‘Özelleştirmek eşittir kapatmak’ Ayşenil Şamlıoğlu / yönetmen, oyuncu: “Tiyatro yanlış ellere geçerse ne olacak? Üniversiteler ve tiyatrolar şehirlerin can damarıdır. Bu özelleştirmeler gerçekleştirilirse eğer halk, özellikle de Anadolu kültür, sanat ve tiyatrodan mahrum bırakılır.” Pink Floyd’un müzikal devrimi müzeye taşınıyor Londra’da bulunan Victoria & Albert Müzesi’nde 2013 yılında açılan David Bowie sergisi, müze tarihinin “en hızlı satılan” sergisi olmuştu. Müze küratörleri şimdi grubun hayattaki üyeleriyle işbirliği içerisinde, bir Pink Floyd sergisi hazırlığındalar. Müze, grubun müzik tarihinde çığır açan canlı konserleri, pek çok konserin sahne şovuna ilham veren psikedelik ışık şovları, şa şırtıcı özel efektleri ve özenle kurulmuş sahnelerinin gösterileceği sergide ayrıca tasarımcılar ve fotoğrafçılar tarafından grubun albüm kapaklarına özel hazırlanmış sanat eserleri de yer alacak. Sonbaharda açılması planlanan sergide izleyicilerin grubun ürettiği müziğin arka planını okuyabilmesi için dönemin siyasi, sosyal, toplumsal olaylarının anlatıldığı bir bölüme de yer verilecek. De Niro’dan Trump’a: DonaldTrump “Tamamen kafayı yemiş” Saraybosna’nın Kalbi ödülünü aldıktan sonra basın ve hayranlarıyla buluşan Oscarlı aktör Robert De Niro, Başkan lık yarışı adayı Cumhuriyetçi işadamı Trump’ı Taksi Şofö rü’ndeki Travis’e benzeterek “Tamamen kafayı yemiş” ifa desini kullandı. De Niro, yaklaşan ABD Başkanlık seçim lerinin Cumhuriyetçi Parti adayı ve milyarder işadamı Do nald Trump’a çattı: “Söylediği her ne varsa tamamen delice, hiç olmayacak şekilde saçma... Bu adam tamamen kafayı yemiş. Hiç olmaması gereken bir yerde, bu yüzden Tanrı yardımcımız olsun. İnsanlar bu noktadan sonra gerçekten ge ri çekilmeye başladı. Medya, ona tüm bu ilgiyi gösterdikten sonra nihayet, ‘Hadi artık Donald, bu saç ma, delice, akıl dışı’ demeye başladı.” l Kültür Servisi Robert De Niro Takvimler onları gösteriyor Bugün, kültür sanat tarihinde önemli figür ve olayların ilginç bir tesadüfle buluştuğu, yoğun bir gün de denebilir. Münir Özkul Bu yönüyle, evvelâ, hepimizin Mahmut Hoca’sı, Türk sinemasının duayen aktörü Münir Özkul’a (1925) nice yıllar diliyoruz. Yine bugün, 1995’te yitirdiğimiz aktör Kadir Semiha Berksoy Savun ile, bu yıl 24 Haziran’da kaybettiğimiz müzisyen, gitar virtüözü Asım Can Gündüz ve 2000’de aramızdan ayrılan Selim Naşit Özcan’ın doğum günü olarak hatırlanmakta. Bugünkü ölüm yıldönümleriyle alkışladığımız öteki isimler ise, 1993’te aramızdan ayrılan Türk felsefeci, yazar Macit Gökberk, 2004’te uğurladığımız uluslararası opera ikonu Semiha Berksoy ve üç yıl önce kaybettiğimiz, tiyatro ve sinema sanatçımız, Müşfik Kenter olarak hafızalarımızda yer buluyor. Takvimler onları gösterirken, dünyada da bugün 1967’de kaybettiğimiz gerçeküstücü ressam Rene Magritte’in ölüm yıldönümü ve 2007’de yitirdiğimiz Kanadalı caz piyanisti Oscar Peterson’ın doğum günü olarak kayıtlara geçiyor. l Kültür Servisi ‘Game of Thrones’ konser sahnesinde sürecek Game of Thrones’ (Taht Oyunları) dizisinin müzikleri, büyük bir orkestra ve koro eşliğinde yapılacak turnede, canlı seslendirilecek. “Game of Thrones Canlı Konser Deneyimi” adlı turnenin 15 Şubat 2017’de Missouri eyaletinin Kansas şehrinde başlayacağı belirtildi. Konserlerin New York, Los Angeles, Boston, Chicago, Toronto, Salt Lake, Las Vegas, Denver, Philadelphia ve Washington’ın aralarında bulunduğu şehirlerde düzenleneceği belirtildi. Biletler 13 Ağustos’ta satışa sunulacak. HBO, geçen ay “Game of Thrones”un 2018’de yayımlanacak 8. sezonunda final yapılacağını açıklamıştı. Emmy Ödülleri’nde 2015’e damgasını vuran “Game of Thrones”, 18 Eylül’de açıklanacak 2016 Emmy Ödülleri’ne de 23 dalda aday gösterildi. Yıldız Savaşları’nda hüzün var Senarist ve yönetmen George Lucas’ın gişe rekortmeni popüler bilimkurgu seri filmi Yıldız Savaşları’nın ilk altı bölümünde robot R2D2’ye hayat veren İngiliz aktör Kenny Baker, önceki gün 81 yaşında öldü. Sanatçının ölümü üzerine filme emeği geçen geçmeyen pek çok sanatçı ve sinemasever, sosyal medya ve diğer kaynaklar üzerinden taziye mesajlarını yağdırdı. Gönderilen mesajlar arasında serinin yazarı, mimarı ve yönetmenlerinden George Lucas ve seride Jedi Şövalyesi Luke Skywalker’ı canlandıran aktör Mark Hamill’in sözleri başı çekti. Lucas Baker için “Gerçek bir centilmendi” derken, sette en ağır şartlarda inanılmaz bir ‘asker’ gibi çalıştığını belirterek “Herkesi güldürebilen yetenekli bir vodvil sanatçısıydı. Kenny, R2D2’nin gerçek ruhu ve yüreği idi. Ve gerçekten onu tanıyanlar ile hayranlarınca özlenecek” dedi. Aktör Hamill ise, resmi twitter hesabına yazdığı mesajda sanatçıyı filme de göndermede bulunarak “O hep aradığım ASIL robottu, bir ömürlük dostumdu” diye uğurladı. Birmingham doğumlu Baker, “Flash Gordon” ve “Zaman Haydutları” gibi başka önemli bilimkurgu filmlerinde de yer almıştı. l Kültür Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear