24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 10 Ağustos 2016 TASARIM: İLKNUR FİLİZ dizi 7 ‘Gülen yüzlü’ cemaatDışarıya karşı hep kentli, orta sınıf, okumuş, ılımlı, liberal ve modern bir görüntü verdiler Gülen Cemaati’ni diğer cemaat örgütlenmelerinden ayıran en önemli yönü, kentli, orta sınıf, okumuş, modern görünümlü, ılımlı, liberal bir görüntü vermesindeydi. İç te muhafazakâr ve totaliter bir hiye rarşi içinde işleyen, İslami bir düze ni hedefleyen cemaat, dışta tam tersi bir görüntü veriyordu. Bu görüntüyü de büyük ölçüde “beyaz yakalı” deni len alanlardaki ve kamudaki kadrolaş mayla sağlıyordu. Cemaat bütün tarikat lardan daha güçlü bir ekonomik güce sahipti ve bu ekonomik güç ce maat üyelerinin bağlılı Kemal GöktAş ğını güçlendirdiği gibi tabanını genişletmeye de imkân veriyordu. Ayşe Çavdar, Gülen’in 1994’te kur durup onursal başkanı olduğu Gaze teciler ve Yazarlar Vakfı’nın, cemaa tin başat kurumsal aracı olarak işlev gördüğünü belirtiyor: “Vakıf 28 Şubat sonrası düzenlediği Abant toplantıla rıyla siyasi hayatın önemli bir mec rası oldu. Toplantıların amacı Türki ye’deki siyasi elitleri çeşitli mesele lerde asgari müşterekte buluşturmak tı. Aslına bakarsanız, AKP bu asga ri müştereklerden mütevellit bir si yasi proje olarak şekillendi. Gülen Cemaati’nin bürokratik desteğine, Tayyip Erdoğan ve ekibinin siyasi po pülaritesi eklenecekti. Liberal ay dınlar bu ittifaka demokrasi referan sıyla ürettikleri bir meşruiyet söy lemiyle destek verdiler.” (Gülen Ce maati: Devlet Niyet, Sermaye Kıs met, 27 Mayıs 2015) Çıkar ilişkisi Eğitim, kültür ve medya alanındaki yatırımlar ve bunların uluslararası bir ağla bütünleştirilmesi, Gülen Cemaati’ne olan sempatiyi büyütüyor, gazeteci, yazar ve entelektüelleri kendi çevresinde toplamasına imkân sağlıyordu. Cemaatle ilişki kurmak, bu çevreler açısından gazetesinde yazabilmek, konferanslarına, toplantılarına katılabilmek, iktidarla yakın olabilmek anlamına geliyordu. Cemaatçi olmayan çeşitli çevrelerden aydınlar bu ağa dahil oluyor ve cemaatin toplum içindeki meşruiyetini artırırken kendileri de “baskı altındaki bir inanç örgütlenmesinin demokratik argümanlarına” teslim olarak maddi ve manevi kazançlar sağlıyordu. GELİR KAYNAKLARI Cemaat ekenomik alanda ayrı bir güç olmak için 2005 yılında TUSKON’u kurdu. TUSKON’un üye işadamı ve girişimci sayısı 2014 yılı itibarıyla 55 bin civarındaydı. Bu üyeler arasında Boydak Holding, Kozaİpek Holding gibi çok büyük işletmeler olduğu gibi, küçük esnaf denilebilecek işletmeler de vardı. Ankara Başsavcılığı’na göre “FETÖ, 2 bin 356 şirket ve 347 kişi firması üzerinden” ekonomik faaliyet yürütmekteydi. İddianamede örgütün gelir kaynakları şöyle sıralanıyordu: 1 Kamu kaynaklarından elde edi len gelirler (Borsa spekülasyonları, devlet ihaleleri, teşvik ve hibeler). 2 İşadamlarından sağlanan gelirler (Şantaj, tehdit, himmet vb.) 3 Gönüllülük esaslı gelirler (Himmet, kurban, zekât, burs). 4 Şirket, holding, banka, vakıf ve dernek faaliyetlerinin gelirleri. 5Eğitim faaliyet gelirleri (Dershaneler, özel okullar, öğrenci yurtları). 6 Basın ve yayın organlarının reklam ve abonelik gelirleri. 7 STK’lerden sağlanan gelirler Cemaat sermayesi “ihracatta kolaylık ve öncelik sağlama, kamu destek ve teşviklerini yönlendirme, mali denetim faaliyetlerinden haberdar olma ve denetimleri yönlendirme, kamu ihalelerini bağlantılı şirketlere verme, kamusal bilişim altyapı ve kurum arşivini şirketlerin menfaatine kullanma” gibi yöntemleri kullanıyordu. abd’deki lobi gücü Gülen Cemaati’nin ABD ile ilişkileri eskiden beri önemli bir tartışma konusuydu. Cemaatin ABD destekli olduğu hatta Gülen’in CIA ajanı olduğu suçlamaları cemaat karşıtlarının temel argümanlarından biriydi. Gülen’in ABD’de ikamet etmesi, yeşil kart alması ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ABD’nin Gülen’in iadesi konusundaki açıklamaları cemaatle bu ülke arasın daki ilişkiler konusunda önemli ipuçları verse de henüz bu ilişkinin içeriğine ilişkin kesin bilgilere sahip değiliz. CIA’da bir dönem Türkiye İstasyon Şefi olarak da görev yapmış, eski Başkan Yardımcısı Graham Fuller’in, Gülen’in ABD’den ikamet izni alabilmesi için referans olması en dikkat çekici olaylardan birisidir. Fuller’in, Siyasal İslamın Geleceği isimli kitabında teşekkür et tiği arkadaşları arasında Fethullah Gülen’in de bulunması ve “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” adlı kitabında da Gülen ve yapılanmasını övmesi de dikkate değerdir. Cemaatin ABD seçim kampanyalarında cömert bağışlar yaptığı senatörleri “gezi” adı altında Türkiye’ye getirip gücünü ve Türkiye içerisindeki etkinliğini göstermesi de ABD’deki lobi gücünü göstermektedir. FBI’nın resmi sitesinde işbirliği içinde oldukları gruplar arasında Fethullah Gülen örgütü de sayılmaktadır. Cemaatin lider kad rosunda olduğu belirtilen Mustafa Özcan’ın Gülen ile yaptığı telefon görüşmesinde ABD’lilerin MİT’in cemaate ilişkin faaliyetleri konusunda uyarılarda bulunduğunu anlatması da istihbarat bağı açısından önemlidir: “Özbek dostumuzdan öğrendiğimize göre ABD’deki yetkililerle görüşmüşler ve Dr. Sinan Bey’in şirketindeki şahıslar (MİT ajanları) ABD’dekilerin dikkatini çekecek şekilde bazı elemanlar göndermişler, sizin oraya girip çıkan (Pensilvanya’daki karargâh) Türklere dikkat edelim.” Ankara Başsavcılığı’nın iddianamesinde Gülen’in, başlangıçta Moon Tarikatına bağlı bir örgütlenme olarak Türkiye’de faaliyet gösterdiği iddia ediliyor. İddianamede Gülen’in, AB, ABD ve İsrail adına ve istihbarat örgütlerine çalıştığı, CIA ajanı olduğu, onlara istihbarat sağladığı iddiasını doğrulayan birçok delil olduğu, CIA ajanlarının öğretmen gibi değişik ülkelerdeki Gülen okulları üzerinden devletlere sızdığı ileri sürülmesine rağmen subjektif değerlendirmeler dışında somut bir delil de ortaya koyamıyor. ‘YFIERŞSİAL TKUOŞLADKU’ Çatı iddianamesinde cemaatin büyük bir güç haline gelmesi şöyle anlatıldı: “ABD, Sovyetler Birliği’ne karşı 1970’li yıllarda ‘Yeşil Kuşak Projesi’ çerçevesinde siyasal İslami çevrelerle ittifak stratejisi geliştirmiş ve Türkiye’de de özellikle darbe hükümetleri tarafından bu strateji uygulamaya sokulmuştur. Öncelikle devlet içerisinde kadrolaşmaya önem veren cemaat için bu politika büyük bir fırsat olmuştur. Devlet, harekete çeşitli özel taviz ve imtiyazlar vermiş, hareketin güçlenmesi için bütün imkânlarını kullandırmıştır. Toplumun her kesimi de dini bir cemaat sanarak örgütlenmeye imkân sağlamıştır. Yine örgütün ekonomik kaynak toplamasına, dilediği kadar öğrenci veya kamu personelini devşirmesine ve devlet kurumlarında örgütlenmesine destek olmuştur. İslami denilerek bankacılık yapmasına, kanunlara aykırı da olsa yardım toplanmasına, toplanan yardımların şahsi servet haline getirilmesine, yapının sınav sorularını çalmasına, devletin can damarlarında kadrolaşmasına hiç kimse ses çıkaramamıştır. Bu taviz ve imtiyazlar Gülen hareketi mensuplarını seçilmiş, üst, egosu yüksek, özel konuma getirmiştir.” Gülen, darbelerden etkilenmemek için her askeri müdahale öncesi ve sonrasında ordu lehine açıklamalar yaptı. Bu sayede cemaat askeri müdahalelerden hep 1999’da ABD’ye giden Fethullah Gülen’in Pensilvanya’da yaşadığı malikåne, cemaat örgütlenmesinin de merkez üssü olarak biliniyor. güçlenerek çıktı. ‘Herkesin bir fiyatı vardır’ Gülen örgütlenmesine ilişkin Isparta’da yürütülen soruşturmada ni bilmiyorlar. “ n “Tayyip Erdoğan, Abdul lah Gül’e belli isimleri gönder cuların sesleri kesilecek. Dünyada hiç kimse size zarar veremez, veremeyecek.” Ameli yönden muvaffak değiller. Türkiye’deki iktidarın alternatifi olmamalıdır. CHP ba Gülen’i ziyaret edenlerin tuttuk dim. Ama gönderdiğim isimle n “Çilingiroğlu şa gelmemelidir. Eğer gelecek ları notlar iddianameye girdi. rin kendilerini dinlemelerini, (Kılıçdaroğlu’nu kastediyor ola se Numan Kurtulmuş gibi birisi Üzerlerinde tarih olmasa da bu bizden tamamen kopmalarını bilir) tamamen çevresi Tuncelili gelmelidir. CHP’nin gelmesi teh notlar, Gülen’in zihin dünyasına istiyorlar. Esasen bizleri kendi Aleviler tarafından tutulmuş ve likeli olur.” ilişkin önemli ipuçları veriyor: lerine alternatif görüyorlar. Ba CHP devrimci bir partidir. İnşal n “Mehmet Ali Yalçındağ bu n “Ecevit’e üç defa, dört defa zen yardımcı oluyorlar. Bazen lah devrilip gideceksiniz. Bun raya geldi, çok saygılı davrandı. gittim, beraber olduk, çok say de engel oluyorlar.” ların içine MHP ve KCK’yi de Kayınpederini ikna edebilirse gılı davrandı. Hizmetimize fırtınalı bir dönemde sahip çıktı. Alevi generalleri koyarak beddua ettim. CHP ve ihtimal ki medyadan ayrılmak MHP’nin içi bundan sonra iyice istiyor, zor çıkar.” MGK’de bizi savundu. Dosyaları masaya vurup oturumu terk etti. Mahkumiyet kararı verildi. Onu derhal kaldırttı. Okullarımızı en azgın ağalara karşı müdafaa etti. Bunlar unutulacak gibi değil. Bülent Bey çok asil davrandı. Ecevit ne namaz kılmış ne de oruç tutmuş. İlk Danimarka’da okulumuzu görmüş. Sonra da Rusya’da görmüş. Bu görmeleri ile hizmete sahip çıkmış.” n “Dünyada satın alınmayacak adam yoktur. Sadece fiyatları farklıdır. Birini az fiyata birini çok fiyata alırsın.” n “Amerikalılarla kavga ederek yeryüzünde hizmet edeme PKİRAA7TMLIİTdDrrhtlEdmhgknDeeaeeeaaeoriedlantnnleglhpncemlaYeeneearaımecm““aatrnimblDcABehrliehvieuddekaiezlSuieksrellaealmru,übdeiiotvndbgfnmeYnlnuiniiaıdüeedr,d,audelnıyenkişehşk’yremlzeaedae.’.love”ecreripEarerıyer.gsşnBblsrrloeimBüdeaeürrDisivids.yimalkzeeieoBdü,.nmnhKbuğioMzidroekuriurezrridaardkdeubuhazam,lkelaya’nikeeakkaugsaylaretemimasfntmüaeayabstaıanbkıksendayraideaikaunndail:rpmeyysıGetbşr“ıooıü.ğiüaHaarrnzılycdnştleS1eae7aıaugnkYnrik“sbk’i.sideİdKndAei.atşHl”rıateaik.mllziçtieerhknRtiaKiplrmıaolismeaeıdyslvazrahkraieaeniaıdsbnmenntKlrlkbçeginlaikıreıaeneailnzlrlbatutrevrşeadıtidubbllr,lşir“vıeobiilaani.dkCDnyvlearrlaşşaAlaaıdrauaruaaşlkydhnr.,arlevm,şroaaeeai“.ç,rnuuü”l,nvktıihysamteymllhibıiüokeusmdoediakğızerurçzpzeioüen. n “Hiçbirinden şikâyetçi olmayacağım. Hikmet Çetinkaya’dan bile. 45 senedir aleyhime yazıyor. İlhan Selçuk’a selam gönderdim. Gazetesinde aleyhime yazı çıkmadığı gün yoktu. Ekrem Bey’e de tembih ettim. Aleyhinde olmayın dedim.” n “Emin Çölaşan, Hulusi Ayvalı, İlhan Selçuk kâfirdirler. Fatih Altaylı da münafık birisi. Hanefi Avcı’ya bu belgeleri kim verdi. Bizden ayrılan gayri memnunlar” n “MHP başörtüsü ile alakalı en ufak şey demiyor. Münafıkça bir yaklaşım içindeler. Meral Akşener gibi güzel insanların yiz. Günümüzde Suriye ve Irak idarecilerinin zihniyeti Saddam zihniyetidir. Bizim ağaların gelecekle alakalı hiçbir fikri yoktur. Eğer Türkiye demokratik olarak hareket ederse geleceğin Has tabaka: Gülen ile alt tabakaların irtibatını sağlar. lar. Organize eden ve yürüten tabaka: Gülen’in devletteki yapıyı organize edip yürütmek üzere atadığı tabaka. sessizliğine hayret ediyorum.” n “Muhsin Yazıcıoğlu hor monsuz bir Anadolu çocuğu idi, bunların (MHP) ileri gelenlerinin ne olduğu belli değildir, partiyi dinsizleştirmek isti süper güçlerinden olacaktır.” n “Dünya Yahudilerin ida resine doğru gidiyor. Eğer Teftişkontrol tabakası: İtaatte dereceye girerek örgütün bütün faaliyetlerini denetleyen grup. Çocuk yaşta örgüte girenlerden seçilir. yorlar.” n “Hüseyin Çelik gelmişti. Ona dedim maalesef devletin dünyada hizmet edecek İdeolojik örgütlenme tabakası: Gayrı resmi faaliyetlerde görev eskiden geçmişte yapmış sek bunlarla kavga ede alan ve çevresine örgüt fikirlerini aşılayan tabaka. Kaymakam, vali, şehir olduğu tahribatın birden rek olmaz. Bizim hü sorumluları, general, müfettişler, irşat ekipleri yer alır. yok edilmesi mümkün kümetin mensupları da bunlarla kavga ediyor. Dünyada Sadık tabaka: Okul, dershane, yurt, banka, gazete, vakıf ve resmi kurum görevlilerinden oluşan grup. değil. Şu anda devletin önceden yapmış olduğu hataların be bunlar olup bite Halk tabakası: Cemaate fiili ve maddi destek sağlayan, hiyerarşik yapıya dahil olmayan kesim. delini ödüyoruz.” ‘İpekçi’yi öldürenin elini öperim’ Abdi İpekçi Çatı iddianamesinde de Gülen’e atfedilen şu sözlere yer verildi: “Bugüne kadar Müslümanlar, Osmanlı kafası ile hareket ederek çoğunluğun verdiği rahatlıkla davranarak adliye, Milli Eğitim ve ordu müesseselerini azınlık durumunda olan ve bu psikoloji içinde hareket eden Alevilere kaptırdılar. Türkiye’nin içinde bulunduğu kargaşalık ve bunalımın asıl kaynağı da bundan doğmuştur. Müslümanların anılan 3 kurumu ele geçirmesi için mücadele etmesi gerekir.”(07.09.1978) “Abdi İpekçi’nin öldürülmesi yerinde bir harekettir, İpekçi, beynelmilel Siyonistlerden olup İslam ve Türklük adına büyük cinayetler işlemiş bir kimsedir. Öldürenin elini öperim.” (Şubat 1979) Cemaat ve çözüm süreci C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear