28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 1 Ağustos 2016 İdama neden hayır! 15Temmuz’un çok olumsuz bir sonucu da idamın yeniden gündeme getirilmesidir. Cumhurbaşkanı, ona bağlı AKP iktidarı ve kimi muhalefet çevreleri idamı halk istiyor diye gerekçelendiriyor. Cumhuriyet’te idama karşı çokça yazı yayımlandı; ancak konu o kadar önemli ki ne kadar yazılsa azdır! Çünkü, eğer gerçekleşirse, idamın getirilmesiyle bu toplumun geleceği daha da karartılacaktır. Yaklaşımı yanlış! Kişiler gibi toplumlar da bunalım anlarında doğru karar veremez. 15 Temmuz bunalımı sonrasında gösterilen kimi korku dolu tepkilere dayanılarak halkın idam istediği sonucuna varmak bu nedenle çok sağlıksız bir yaklaşımdır. Değil idam gibi insan yaşamını doğrudan ilgilendiren bir konuda, herhangi bir konuda halk istiyor denilebilmesi için, konunun özgür bir ortamda enine boyuna tartışılması ve halkoyuna sunulması gerekir. Demokrasinin geçerli olduğu ülkelerde ağaçların kesilmesinin bile uzun tartışmalardan sonra halkoyuna sunulduğu bir dünyada, halk istiyor diye idam dayatılması çok taraflı yanlıştır. Kaldı ki özellikle de ceza hukukunda, bir karara varılırken kullanılan yöntem, yani usul, kararın kendisi kadar önemlidir. İdam söz konusuysa usulün önemi daha da artar; çünkü infaz sonrasında adli hatanın düzeltilme şansı yoktur. İdam tarihi bunun acı örnekleriyle doludur. Daha yakına gelelim. Son Balyoz davasında sanıklara ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi; Yargıtay da bu kararları onadı. Eğer idam kaldırılmamış olsaydı asılacak olan o insanlar, aklandılar; birçoğu general oldu! Kendisi daha çok yanlış İdamın yeniden yasalaşması ülkeyi birikimli biçimde ilkelleştirir. Çünkü idam, yalnızca idam edileni öldürmez; asıl, ölüm kültürünü güçlendirerek ve bireylerin beynine ölümü yerleştirerek, asılanın toplumunu, fiziksel ve ruhsal olarak öldürür. Hiçbir caydırıcı etkisinin bulunmadığı kanıtlanmış olan ölüm cezası, toplumun bu dünyayı, kendisini, ülkesini düşünme yeteneğine ket vurur; böylelikle ortak aklı geriletir ve bilinç düzeyi ortalamasını düşürür; bireyin toplumsallaşmasını ve psikolojisini altüst; toplumsal düşünce yapısını bir türlü iyileşmeyecek biçimde hasta eder. İdam, toplumdan yalnız asılan insanı değil, çok daha fazlasını, insanlığı da alır götürür. Bu nedenle insan düşüncesinin gelişmesinin öncüsü olan ülkelerde bu ceza çoktandır tarihin ilkellik çöplüğüne atılmış bulunuyor. İdam yeniden uygulamaya konulursa bu, Türkiye’yi uygarlıktan daha da uzaklaştırır; küçültür! Bu ülkede her gün şehitlik güzellemeleri yapılıyor; giderek artan bir özlemle ölüm övülüyor. AKP ile özdeşleşen ve onun izinde giden parti, kuruluş ve kişilerin sahiplendiği bu görüş topluma egemen kılınıyor. İdam isteği gerçekte, o görüşün bir yan ürünüdür. Altı çizilmelidir ki bu görüşte insan ve doğa, yani yaşam, anlamsızdır. Yaşamın tamamıyla anlamsızlaştığı yerde insan da değersizleşir. Böyle olunca insan hakları önemini yitirir, demokrasiden, hak ve özgürlüklerden söz etmenin anlamı da, gereği de kalmaz; dahası, toplumda, sevgi, dostluk ve barış; giderek, doğruluk, dürüstlük ve erdem gibi değerler de buharlaşır. İdam, öldürmedir; toplum, eğer toplumsa öldürmez, yaşatır. Yukarıda sıralanan ve daha da artırılabilecek gerekçelere ek olarak asıl bu nedenle, yani, toplumsal anlayışın temeline ölümün değil, yaşamın yerleştirilmesi için, idama kesinlikle hayır denilmelidir. Toplumsal yapının daha da hastalıklı kılınmasına izin verilmemelidir. 1 AĞUSTOS 2016 SAYI: 33171 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.08 03.58 04.28 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.53 13.17 17.10 05.40 13.02 16.53 06.07 13.25 17.13 Akşam 20.29 20.11 20.30 Yatsı 22.06 21.45 22.01 öncDeaprblaenyliaydıılllaarrCeHsPkaÇniPTleaMelteğıüybmoyieer:sni MEHMET MENEKŞE Cemaatin 20002005 döneminde kendini çok gösterdemeden okullarda yapılandığını anlatan Çelebi, “Ben Harbiye’deyken bile soruların çalındığını tespit ettik. Kurmaylık sınav sorularının 2003 yılından itibaren çalındığını bilmeyen yoktur. Dolayısıyla tüm sistemi şekillendirdiler. Bakıyorsunuz kritik birliklerde hep personel, istihbarat, ölçme değerlendirme birimlerinde hep bunlar görevli. Soruların verilmesi, çalınması ardından kritik noktalara kendi personellerinin tayin edilmesi gibi, yıllardır bunu yapmışlar. Kara havacılık benim mezun olduğum okul, bunlar Kobralarla Meclis’i taradılar biliyorsunuz, Akıncı Üssü’nde komple desteklediler. 1,5 sene öncesinden atamalar yapıldı. Darbe yıllara yayılan planın sonucu” dedi. Kendi okuduğu dönemde bile soruların çalındığını anlatan Çelebi, “İstemedikleri adamlara mobbing uyguluyorlardı.. Ben ikinci sınıfa kadar okul birincisi idim ama daha sonra notlarımızla oynadılar ben dördüncü olarak mezun oldum. Örneğin 100 bekliyorum 75 geliyor, itiraz ediyorum daha sonra düzeltiliyor falan. Daha sonra cevap kâğıtlarını tükenmez kalem ile doldurmayla başlamıştık. Üst kademede adamları var ki geçirildiğini belirten Çele hiçbir şey olmadığı gibi her bi, “Üsteğmen arkadaşım zaman el üstünde tutuldular” o gün orada nöbetçi oldu diye konuştu. ğu için ama onlara iştirak Şok mangası etmiyor, gözaltına alınıyor, ardından Ankara Em Şok mangası adı altında niyet Müdürlüğü’nde ba harp okulu öğrencilerine iş yağı bir işkenceye maruz kence yapılmaya başlandığını kalıyor. Bunlar işkence belirten Çelebi, “uykusuz bı yaptı, 41 ay cezaevinde rakma, aç bırakma, erimiş as Mehmet Ali Çelebi yattık ama biz her zaman faltta süründürme, dağa sürü intikam duygularımızdan nerek ağır silahlarla çıkartma, çöp arınarak, hukukun yanında dur kutusunda amuda kalkarak bek duk” dedi. letme gibi değişik insana yakışma Ergenekon sürecinde ikinci kez yan, garip uygulamalar yapmışlar, gözaltına alınmak istenince in biz ayrıldıktan sonra” dedi. tihar eden Yarbay Ali Tatar’ın Sahte raporla tasfiye ağabeyi Ahmet Tatar’ın darbeciler için yapılmak istenen “hain Sahte raporlarla Fethullah Gülen ler mezarlığı” ile ilgili, “Bu insa Cemaati üyesi olmayan binlerce ni değil. Ölenin artık bizimle he öğrencinin askeri okullardan atıl sabı kapanmıştır. Bundan sonrası dığını ifade eden Çelebi, şunları nı canın sahibine bırakılım” sözle anlattı. “Doktorlar arasında da teş rini hatırlatmamız üzerine Çelebi, kilatlandıkları için hasta olmayan “Ahmet Tatar bilgece buna karşı öğrencilere hasta raporu vererek çıkıyor ben de altına imzamı atı ayırmışlar. Mesela kalbinde rahat yorum” yanıtını verdi. sızlık var diyor, eliyor. Özellikle is Darbe girişimini nerde öğrendi temedikleri pilotların elenmesin ğini ve neler hissettiğini sorduğu de sağlık kurullarını kullanıyorlar. muz Çelebi, şunları söyledi: “Ata Süreci genel olarak bu şekilde şe türk Hava Limanı’na iner inmez killendirirken son 56 yılda da üç darbe olduğunu söylediler. Eşim bin Harbiyeliyi attılar.” yanımdaydı ve bunun F tipi bir Darbe girişiminin olduğu ge darbe olduğunu ona hemen söyle ce nöbetçi olan bir pilot arkadaşı dim ve bundan bir şey çıkmaz de nın darbe girişimine katılmaması dim. Ama göstere göstere geldi di na karşın Emniyet’te işkenceden yorum, başka bir şey demiyorum.” yaklaşımların medyada yer bulmaması gerektiğini söyleyenler ağırlıktaydı. İle tiler arasında, darbeciler yakalanır, gö zaltına alınır, tutuklanırken darbeciler le ilişkisi olması düşünülemeyecek Eği tim Sen üyelerinden gelen ve hukuksuz uygulamalara dikkat çekenler de vardı. Eğitim Sen üyesi okurlar, işten atma larda muhalifliğin esas alınmasının yan lışlığını özellikle vurguluyorlar. Görüldüğü gibi Cumhuriyet okurla Umutlar Kaygılar Beklentiler rından gelen iletiler tüm medyada ve akademik çevrelerde, gazeteciler, aydınlar arasında süregelen tartışmanın Dinci Gülen Cemaati’nin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra okurlardan gelen iletilerin içeriği önemli bir değişikliğe uğradı. Gazetenin daha iyi, haberlerin daha doyurucu, dil yanlışlarının daha az olmasını isteyen okur iletilerinin yerini sı gerektiğinin altını çiziyorlar. Kuşkusuz insan haklarına aykırı uygulamaların artmasından da endişeliler. Dinci Gülen hareketinin yayın organlarında çalışan, yazan gazetecilerin durumu da okurların ilgi alanında. Somut kanıt, delil olmadıkça gazetecilerin Gü bir özetini oluşturuyor. Geçmiş darbe deneyimleri de gelen iletilerde epeyce yer buldu, anıldı. Darbelerin kötülüğü konusunda sık sık dile getirilen “en kötü sivil yönetim darbelerden her koşulda iyidir” klişesi ilgi görüyor ama aynı zamanda eleştirel bir bakışın, yaklaşımın bir kenara bırakılmaması ge memleketin durumunu anlatan, akta len Cemaati darbe örgütünün milita rektiği, sivil yönetimin gerçekten sivil; ran, öneriler geliştiren, medyaya dü nı olduğu iddialarından yola çıkılarak demokrat, çağdaş olması gerektiği de şen görevleri soran, sorgulayan ile gözaltına alınmalarını, tutuklanmalarını vurgulanıyor. tiler aldı. Cumhuriyet gazetesine bu doğru bulmayan okurlar kadar, söz ko Ortak payda; bu dönemin kısa sür dönemde düşenin yapıcı eleştiri yap nusu gazetecilerin kimilerinin geçmişte mesi, darbe tehditlerinin sona erdiril mak olduğunu, bu tür eleştirilerin ön Ergenekon, Balyoz, Casusluk davaları mesi, hükümet çevrelerinde de artık celikli olması gerektiğini belirten ileti sırasında kötü sınav verdiklerini, bu ne sık sık dile getirilen, sembollerle savu ler de epeyceydi. denle sorgulanmalarının doğru olduğu nulan “laiklik, demokrasi, cumhuri Bu arada yeni dönemle ilgili kaygıla nu savunan okurlar da var. yet” ilkelerinin geçici bir dönemin söy rını aktaran okurları da kaydetmeliyim. OHAL uygulamalarını eleştirenler lemi olmaması dileğidir. Bu söyleme OHAL uygulamalarının medyanın ha Bülent Mumay, Arda Akın gibi Cema kuşkuyla yaklaşan okurların az olmadı reket alanını daraltacağı kaygısı gaze atle ilişkilendirilmesi imkânsız gazete ğının da altını çizmek gerekir. teciler kadar okurların da kaygısı. Ki cilerin serbest bırakılmasını olumlu kar Bu hafta okur iletilerinin genel tab mi okurlar, darbe girişiminin tehlikenin şıladılar. Aynı şekilde ünlü şair Hilmi losunu çizdim. Bu aynı zamanda büyüklüğünü gösterdiğini, bu neden Yavuz’un serbest bırakılması da sevin Türkiye’nin de geniş açılı bir fotoğrafı le alınan önlemlerin doğal karşılanma dirici oldu kimi okurlar için. İntikamcı dır diye düşünüyorum. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr yorum 13 Bireysel sorumluluk nedir?ir kez daha sormanın zamanıdır: “Bireysel sorumluluk nedir?” B “Bir kez daha…” diye başladım, çünkü dönüp yakın geçmişimize baktığımızda, “bireysel sorumluluk” diye adlandırdığım sorumluluğun toplumca hep kaçtığımız, inkâr etmekten bıkmadığımız, her vesileyle göz ardı ettiğimiz bir sorumluluk türü olduğu hemen anlaşılır. Girdiğimiz her toplumsal darboğazda sorumluluğu “başkalarında” aramak, suçu kolayca sırtlarına yükleyebileceğimiz “onlar”ın izini sürmeye kalkmak, çok uzun bir geçmişe dayanan toplumsal uygulamamızın temel niteliğidir; fakat aynı zamanda yedi yüz yıllık Osmanlı’da ve doksan yıllık Cumhuriyette bir türlü gerçek anlamda toplumsallaşamamış oluşumuzun da temel nedenidir. Bireytoplum diyalektiği ve toplu sorumluluk bilinci… Çünkü bir toplumun toplumsallaştığının en belirgin göstergesi, o toplum içersinde bireytoplum diyalektiğinin yerli yerine oturmuş olmasıdır. Bu diyalektiğin tamamlanmasıyla birlikte, bireyin her toplumsal bunalımın sorumluluğunu çoğunlukla farkına bile varmaksızın bulanıklık düzleminde soyutlaştırdığı bir toplum kavramının sırtına yükleme alışkanlığından kurtulmuş oluşudur. Bu noktada her toplumsal bunalımın kolektif, bu nedenle de tüm bireyleri kapsayan bir sorumluluğun benimsendiği evre başlar. Bu evrenin en doğal sonucu, bireyin içinde yaşadığı toplumun her darboğazında kendi sorumluluk payının ne kadar olduğunu araştırma bilincine erişmesidir. Düşünme ve yazma eylemlerinin uğraşının ağırlık noktasını oluşturduğu kişi bağlamında bu durumun yol açtığı başlıca sorular şunlardır: Ben neyi eksik yaptım da toplum bugün maruz kaldıklarını yaşamakta? Neleri düşünmekte, ardından da yazıya dökmekte yetersiz kalmış olabilirim? “Bu beni ilgilendirmez” diyerek yanlarından geçip gittiğim durumlara ilişkin seçimlerimi yeterince titizlikle yaptım mı? Şimdi dönüp geriye baktığımda, kendimi bütün bu çabalar bağlamında ve kendi gözümde gerçek anlamda aklayabiliyor muyum, yoksa “evet, haklı olarak akladım” derken, bilinç altımdan kaynaklanma bir kendimi kandırma eyleminin kurbanı mı oluyorum? Başkaları ile birlikte oturduğum bir sınıfta bir pencerenin aralık kalması yüzünden üşümeye başlamışsam eğer, pencereyi kendim kapatmak için yerimden kalkmayı seçmek yerine “şu pencereyi kapatsalar” diye yakınarak oturduğum yere çakılı kalmayı yeğlersem, buz gibi bir havada pencereyi açık bırakmış olanların sorumluluğundan kendimi ne ölçüde kurtarmış olabilirim? Çözüme giden yolda özeleştirinin kaçınılmazlığı… Bir toplumsal bunalımdan çıkmanın ve o durumun bir daha yinelenmemesinin yollarını ararken önce kendi yaptıklarımız ve yapmamız gerektiği halde yapmadıklarımız konusunda acımasız bir özeleştiri eylemini başlatmak, özellikle gelecek bağlamında kimi zaman dahası, belki de her zaman!yolun yarısını aşmakla eşanlamlıdır. Yaşadığımız ülkede bugün, işte bu noktadayız. Yeterince düşündüm mü? Düşündüklerimi yeterince kâğıda dökebildim mi? Neleri eksik bırakmış olabilirim? Bugünlerde kafamı başkalarının sorumluluğundan çok daha ileri ölçüde kendime yönelik bu sorular kurcalamakta! ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Boydak ailesi adliyeye sevk edildi Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak ile holding yöneticileri Şükrü Boydak, İlyas Boydak, Bekir Boydak ve Halit Bayhan, dün adliyeye sevk edildi. “FETÖ üyesi oldukları ve örgüte finans sağladıkları” iddiasıyla Boydak Eğitim ve Kültür Vakfı yöneticilerine yönelik operasyon kapsamında, önceki gün gözaltına alınan Boydaklar emniyetteki işlemleri tamamlanarak adliyeye sevk edildi. İstanbul’da bir hastanede ameliyat olduğu belirtilen holdingin eski yönetim kurulu başkanı Hacı Boydak hakkında da yakalama kararı bulunuyor. Sönmez ve 3 oğlu serbest bırakıldı Darbe sonrası başlatılan soruşturma kapsamında Bursa’da gözaltına alınan Sönmez Holding Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez ve 3 oğlu dün adliyeye sevk edildi. Cumhuriyet Savcısı tarafından sorgulanan Celal Sönmez ve 3 oğlu daha sonra serbest bırakıldı. Bursa merkezli soruşturma kapsamında aralarında eski Bursa Valisi Şahabettin Harput, eski İl Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya ve eski Bursa Vergi Dairesi Başkanı İbrahim Saydam’ın bulunduğu 152 kişi gözaltına alınmıştı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear