24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 4 Temmuz 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ AKP’li eski başkanın ‘Cadde’si kaçak çıktı Eski Küçükçekmece Belediye Başkanı Yeniay’ın şirketi 24 Gayrimenkul’ün Küçük Aziz Yeniay çekmece Belediyesi’nin yanı başına inşa ettiği Cadde 24 projesi kaçak çıktı Küçükçekmece Belediyesi’nin eski Başkanı Aziz Yeniay’ın Yönetim Kuru lu Başkanı olduğu 24 Gay rimenkul tarafından Halka lı Atakent’e inşaa edilen Cad de 24 projesi ka çak çıktı. Pro jenin kaçak ol duğunu bilir kişi raporu da doğruladı. 2014 ŞEHRİBAN Mayıs ayında KIRAÇ Atakent’in mer kezinde home ofis ve alış veriş caddesi kon septinde 299 bağımsız bö lümden oluşan ve 200 mil yon TL yatırımla hayata ge çirilen Cadde 24 yapılırken çekme mesafelerine uyulma mış. 30 metre olması gere ken arka bahçe mesafesi sade ce 10 metre olarak inşa edil miş. Projenin ruhsatı da hu kuka aykırı. Küçükçekmece Belediye si ve İBB Meclisi CHP Üye si Av. Erhan Aslaner’in Cad de 24’ün imara aykırı yapıldı ğı ve işlemlerin iptali istemiy le açtığı davada bilirkişi rapo ru da projenin şehircilik ilke lerine aykırı yapıldığını orta ya çıkardı. Harita Mühendisi Derviş Öner, Şehir Planlamacısı Doç. Dr. Tolga Ünlü ve Şehir Plan lamacısı Dr. Yener Baş’ın ha zırladığı ve İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin E:2015/1152 sayılı dosyaya ilişkin bilirki şi raporunda İstanbul İli, Kü çükçekmece İlçesi, Halka lı Bölgesi, 21 pafta 5573 sa yılı parselde yapılan binanın imara aykırı olarak yapıldı ğından bahisle 06.02.2014 ta rih ve 93, 94, 95 sayılı yapı ruhsatları ile 12.12.2014 ta rih ve 132713281329 sayılı tadilat yapı ruhsatlarının iptali istemine ilişkin şu değerlendirme yapıldı: İlkelere uymuyor n Dava konusu ruhsatlara esas 14.06.2013 tarihli plan değişikliğindeki ‘Emsal’ tanımı bakımından dava konusu ruhsatlara esas plan değişikliğinde plan notu yoluyla tanımlanan emsal hesaplama biçimi, yoğunluk artırıcı bir plan değişikliği niteliğinde. Bu nedenle söz konusu plan değişikliğiyle kamuya aktarılan 2488 m2 yüzölçümlü 5572 parseldeki kreş alanının, söz konusu plan notu değişikliğinin getirebileceği yaklaşık 100 kişilik ek nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı alanlarını karşılayacağı tartışmalıdır. Bu alanın yeterli olduğu varsayılsa bile, dava konusu ruhsatlara esas plan değişikliğindeki yoğunluk artırıcı plan değişikliğini zorunlu kılan nedenlere ilişkin bir veriye rastlanmamaktadır. n Dava konusu ruhsatlara esas planlardaki gibi, bir parselin Emsal hesabında kamuya aktarılan alanı da dahil eden plan notu, bu tür bir yaklaşım planlamayı salt nicel ölçütlere indirgeyen ve mekânın niteliğini göz ardı eden, dolayısıyla şehircilik ilkelerine özünde ters düşen bir yaklaşımdır. Mevzuata aykırı n Taban alanı Kat Sayısı (TAKS) oranının belirlenmesinde 5572 sayılı kreş parselinin alanının da katılarak TAKS hesabı yapılması mümkün değildir. TAKS değeri 6901 m2 yüzölçümlü 5573 sayılı parsel üzerinden hesaplandığında, ister dava konusu yapı ruhsatla rında geçen 5080 m2 taban alanı baz alınsın, isterse de davalı İdarenin beyan ettiği 3086 m2 taban alanı baz alınsın, ortaya çıkan yüzde 73 ve yüzde 45 TAKS oranları, yönetmelikle belirlenen yüzde 40 TAKS sınırının üzerindedir ve dolayısıyla ilgili yönetmeliklere ve plan kararlarına aykırıdır. Yönetmeliğe aykırı n Arka bahçe mesafelerinin yetersizliği, dava konusu parselin 60.50 m. yüksekliğinde, 20 katlı bir bina inşası için yeterli parsel derinliğine sahip olmadığı görülmektedir. n Dava konusu 93, 94 ve 95 sayılı yapı ruhsatlarına esas imar planı değişikliği notunun temelde yoğunluk artırıcı nitelikte olup, şehircilik ilkeleri bakımından bunu zorunlu kılan bir gerekçe ortaya koymadığı; söz konusu plan notu ile getirilen Emsal hesaplama yönteminin, şehircilik ilkelerini ve mekânın niteliklerini göz ardı eden bir yaklaşım barındırdığı; dava konusu 06.02.2014 tarih ve 93, 94, 95 sayılı yapı ruhsatları ile başlatılan bina inşaatının imar mevzuatında belirlenen TAKS koşullarına aykırı olduğu; dava konusu 06.02.2014 tarih ve 93 sayılı yapı ruhsatının çekme mesafeleri bakımından imar mevzuatına aykırılıklar taşıdığı sonucuna varılmıştır. Proje Vergiden muaf tutuldu Küçükçekmece Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Av. Erhan Aslaner’in verdiği bilgilere göre, Cadde 24 boş bir arazi üzerine yapıldığı halde riskli yapı ruhsatı verilen proje kentsel dönüşüm kapsamına alınarak hem vergiden hem de harçtan muaf tutuldu. Bu şekilde kamu milyonlarca lira harç ve vergiden mahrum kaldı. Aslaner’e göre projenin inşaatına da Aziz Yeniay’ın belediye başkanı olduğu dönemde başlandı. Aslaner, “Belediyenin burnunun dibinde yükselen binaya Küçükçekmece Belediyesi göz yummuştur. Bununla da kalmamış ve bu parsele ilişkin imar değişikliği ile çekme mesafeleri düşürül müş ve imar kaçak yapıya uygun hale getirilmiştir. Bu imar planı değişikliğine karşı da tarafımızca açılan dava İstanbul 3. İdare Mahkemesinde de Erhan Aslaner vam etmektedir” dedi. İkinci projesi 2010’da 10 milyon TL ödenmiş sermaye ile Aziz Yeniay, Ahmethan Yılmaz ve Mehmet Çelik’in girişimleriyle kurulan 24 Gayrimenkul 24 konseptli projeler geliştiriyor. Cadde 24 şirketin ikinci projesi olarak hayata geçti. Projede lansmanı yapılan 196 bağımsız bölümün tamamının satışı iki haftasında satıldı. Proje Marmaray’a 3 km, Ata türk Havalimanı’na 10 km, TEM bağlantısına 2 km uzaklıkta bulunuyor. Resesyon geliyor Piyasalar ve ekonomi hakkında kötümser yorumlarıyla bilinen Marc Faber, varlık piyasalarında yeni risklerin yaklaştığını ve küresel anlamda büyük bir resesyonun yaşanacağını söyledi. Faber, “Merkez bankalarının varlık fiyatlarını yükseltme çabalarında dev bir varlık balonu yaratmalarından endişe duyuyorum ve bu dev bir balon. Bu balon çok kötü şekilde patlayacak ve yatırımcılar için büyük sermaye kayıpları yaratacak ve kısa vadede borsalarda kazançlar azalacak” dedi. l Ekonomi Servisi 3445 yaş BES’lendi Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) katılımcıların fon tutarı 48 milyar 119 milyon liraya tırmandı. Devlet katkısı fon tutarının 6 milyar 191 milyon liraya ulaştığı sistemde, yılbaşından itibaren 8 bin 597 kişi de emekli oldu. BES’te en fazla katılımcının olduğu şehirler, 1 milyon 797 bin 109 kişi ile İstanbul, 596 bin 84 kişi ile Ankara. BES’e katılımın yaşlara göre dağılımına bakıldığında, büyük çoğunluğu 3544 yaş aralığındakiler oluşturuyor. BES içerisinde 24 Haziran itibarıyla 3544 yaş aralığında 2 milyon 158 bin 922 kişi yer alıyor. l Ekonomi Servisi Yabancıya istihbarat gizliliği Yabancı çalışanlarla ilgili karar alacak kurulda meslek örgütleri de sendikalar da yok. Bakan Soylu, bu durumu “gizlilik” gerekçesine dayandırdı MUSTAFA ÇAKIR Hükümet kamuoyunda “Turkuaz Kart” olarak bilinen yabancılara çalışma izni verilmesini öngören “Uluslararası İşgücü Yasa Tasarısı”nda sosyal tarafları yok saydı. TBMM’de komisyonda kabul edilerek genel kurul gündemine gelen tasarıya göre Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu oluşturulacak. Ancak kurulda ne meslek örgütleri var ne de işçi ve işveren sendikaları. Kurulda, sadece bakan ve müsteşarlar yer alacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, sosyal tarafların kurulda yer almamasını “gizlilik” gerekçesine dayandırdı. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda kabul edilerek genel kurula gönderilen tasarı, “yabancılara verilecek çalışma izni ve çalışma izni muafiyetlerini” düzenliyor. Tasarıyla Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu da oluşturulacak. Bu kurul, “uluslararası işgücüne ilişkin mevzuat geliştirme çalışmalarını, ulusal ve uluslararası gelişmeleri ve uygulamaları izlemek, Türkiye’nin ekonomik, sektörel ve bölgesel önceliklerine uygun politika önerilerini” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bildirmekle görevli olacak. Kurul, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı başkanlığında, bakanlık müsteşarı, AB, Dışişleri, Ekonomi, İçişleri, Kalkınma, Kültür ve Turizm Bakanlıklarının müsteşarları ile Uluslararası İşgücü Genel Müdürü’nden oluşacak. Toplantıda meslek örgütleri ile işçi ve işveren sendikaları daimi olarak temsil edilmeyecek. Sadece toplantı gündemine göre ulusal veya uluslararası kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerinin temsilcileri toplantıya davet edilebilecek. Ancak bu kurulun tercihine kalacak. Önergeye ret Danışma kurulunda sosyal taraflara yer verilmemesi Meclis’teki komisyon görüşmeleri sırasında da eleştiri konusu oldu. Sosyal taraflar kurulun yapısını eleştirdi. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkİş, KESK ile Türk Tabipleri Birliği (TTB) temsilcileri eleştirilerini dile getirdi. CHP milletvekilleri de kurulda işçi, işveren ve meslek örgütle rinin temsilcilerinin de yer alması için öngerge verdi. Ancak önerge AKP tarafından reddedildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, kurulda sosyal taraflara neden yer verilmediğini dikkat çeken bir gerekçeyle açıkladı. Bakan Soylu, sosyal taraflara kurulda neden yer vermediklerini özetle şöyle açıkladı: “Burada kritik bir mesele var: Bu, İşgücü Politikası Danışma Kurulu. Diyelim ki etrafımızdaki coğrafyada komşu olarak nitelendirdiğimiz veya uzak komşu olarak nitelendirdiğimiz ülkelerin Türkiye’ye yönelik jeopolitikten kaynaklanan, stratejik durumdan kaynaklanan birtakım farklı düşünceleri söz konusu oldu. Şu anda bunun mevcut örneği var ama burada söyleyemem.” l ANKARA ekonomi 9 Türkiye çok kötü bir yerde AKP dışında herkes, “Türkiye’nin çok kötü bir yere geldiğini” düşünüyor. AKP yönetiminin Suriye saplantısını geride bırakarak IŞİD’e karşı savaşa doğrudan katılmaya, Gazze ambargosunu kaldırma saplantısını bırakarak İsrail’le ilişkileri normalleştirmeye yönelik Makyavelist manevraları “bu kötü bir yerde olma” durumunu düzeltmiyor. Atatürk Havalimanı’nda patlayan bombalar, durumun daha da kötüleşeceğini düşündürüyor. Kaplanın sırtına binenler... Bu kötü durum, AKP’nin, “Kaplanın sırtına binebilirsiniz ama sonra yem olmayı göze almadan inemezsiniz...” deyimini akla getiren dış politikasının bir sonucu. Aslında aynı deyimi Türkiye’nin egemen sermayesinin, AKP’nin sırtına binerek, siyasal İslamı demokratik kurallara uyumlu hale getirme fantezisi bağlamında da kullanabiliriz. Bu fanteziye göre, Kürt sorunu çözülecek, Ortadoğu Türkiye kapitalizminin kullanımına açılacak, bu arada ülkenin enerji sorunu da aşılacaktı. Bugünkü “çok kötü durumun” ortaya çıkmasında egemen sermayenin de büyük payı var, o da bindiği yerden inemiyor! AKP yönetimi aldığı o destekle kısa sürede, kendini “Tanrı” olmasa bile, “Tanrı’nın seçilmiş aracı” sanma hastalığına kapıldı; Suriye’de rejimi değiştirme heyecanıyla gitti bu kez kendisi bir canavarın, cihatçı hareketin, IŞİD’in sırtına bindi. Bu canavarı sürerek Şam’dan Gazze’ye, Mısır’a kadar bölgeye bir Osmanlı barışı getirecekti. Sonrası malum... Yangın, yıkım, terör, ülkenin yönetilemez hali, oldukça artan baskı, keyfileşen devlet şiddeti, yasamayürütme yargı üçlüsünü AKP lideriyle “bir”leştirerek merkezileşen totaliter, giderek faşizan özellikler kazanan bir rejim, “Sünni İslam ve “değersiz ötekiler” olarak bölünmüş bir toplum. Şimdi AKP “canavarın sırtından” inmek istiyor. İnince canavara yem olamamak için Batı’ya sığınmaya çalışıyor. Batı, “Canavarla birlikte olmaz! Önce canavarı öldür, sonra sen gel” diyor. Ne yazık ki AKP yönetiminin, siyasal İslamın düşünce sistemine bakınca, “hem kendini hem de ülkeyi bu canavara yem edecek” diye düşünmeden edemiyoruz. Bu kötü durumdan nasıl çıkılır? Geniş bir “Demokrasi Cephesi” oluşturma çabaları var, ama ne yazık ki bu kötü durumdan hasar görmeden çıkmak olanaklı değil. “Demokrasi Cephesi” için çalışırken, şunları da göz önüne almak gerekiyor: AKP siyasal İslamın partisidir, siyasal İslam cihatçı gruplarla politik, pratik, ideolojik olarak bütünleşmiştir. IŞİD’in Türkiye toplumunda bir ilişkiler ağı, lojistik ve personel desteği var. Devletin güvenlik yapılanması içinde kurduğu söylenen ilişkilerden oluşan karmaşık bir yapılanma söz konusu. Devletin başı, MİT’e güvenini kaybetmiş. Kürt sorununda silahların susmasına olanak sağlayacak bir barış ve siyasi pazarlıklar sürecine geri dönmeden, cihatçı terörle mücadele edilemez. Türkiye’nin Suriye politikasının, ülkeyi bu bataklıktan çıkaracak biçimde değişmesi gerekirken, “U” dönüşünden sonra, IŞİD’le doğrudan savaş adına daha derinlemesine girme olasılığı beliriyor. Bu “U” dönüşün, siyasal İslamın gençproleter kesimlerinde radikalleşme eğilimlerini güçlendirme olasılığı yüksek. AKP, iktidarı seçimlerle devredecek sıradan bir parti değil. Durumun düzelmeden önce, daha da kötüleşme” olasılığı çok yüksek. Bu kötü durumdan çıkmaya başlamak için siyasal İslamı anlayabilen bir önderlik, meydanlarda büyük kalabalıklar, genel seçimlerde AKP’yi hükümetten düşürebilecek ezici bir sonuç gerekiyor. Bunu başarabilmek için de Siyasal İslamın toplumdaki etkisini kırabilecek, kitlesel, kurumsal ve kültürel bir güce sahip, laiklikten taviz vermeden kapsayıcı olmayı başarabilecek demokratik bir muhalefeti hızla inşa etmek gerekiyor. Sahillere ücret ödemeyin Yıllık iznini ve bayram tatilini deniz kenarında geçirmeyi tercih edenlere hukukçulardan bir uyarı geldi. Denize 50 metreden daha yakın olarak konumlanan sahil işletmelerinin yasalara aykırı olduğunu ve bu alanlara giriş ücreti ödenmemesi gerektiğini belirten Avukat Cevat Kazma, ödenen ücretlerin de geri alınabileceğini açıkladı. Yaz aylarında yapılan tatillerde konaklama ve ulaşımdan sonraki en büyük gider kalemini beachlerde ödenen paralar oluşturuyor. Şezlong, şemsiye, duş, loca, yiyecekiçecek gibi hizmetler sunan bu alanlara giriş ücreti kişi başı 50 ila 1000 TL arasında değişiklik gösteriyor. Avukat Cevat Kazma’ya göre, Kıyı Kanunu’nun 4. ve 5. maddeleri gereğince bu tür işletmelerin kıyı kenar şeridi ile arasında en az 50 metre mesafe bulunması gerekiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear