28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 31 Mayıs 2016 4 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Herkesin ‘Reis’i kendine Avrupa Parlamentosu Başkanı, sosyal demokrat Alman politikacı Martin Schulz “Türkiye nefes kesen bir hızla Avrupa’dan uzaklaşıyor” dedikten sonra, demokrasi ve insan hakları açısından eleştirilerini sıralıyor. Yine sosyal demokrat bir politikacı olan emekli büyükelçi ve değerli araştırmacı yazar Onur Öymen de, Türkiye’deki eksiklikler ile aksaklıkları, muhalefet ile basının eleştirdiğini belirttikten sonra, haklı olarak şu soruyu da soruyor: Acaba bu uzaklaşmada Avrupa’nın hiç mi sorumluluğu yok? O. Öymen’in bu sorusu 2 Haziran’da, Ermeni soykırımının var olduğunu vurgulayan bir kararı kabul etmeye hazırlanan Alman parlamentosunun bu davranışı üzerine, daha da önem kazanacak ve Schultz ile Öymen’in ülkeleri arasında polemik daha da kızışacak gibi görünüyor. Zaten, Türkiye’deki Avrupa hevesi de artık tutku olmaktan çıkmış, AB’ye ilgi azalmış, Birliğe girme arzusu da iyice zayıflamış bulunuyor. Doğrusu bunda Avrupa’nın çekiciliğinin iyice azalmış olması, Avrupa standartlarının AB üyeleri içinde bile sarsılması, Avrupa’ya kuşkuyla bakanların (Avro sceptique) hızla artması da etkili olmakta. Bu arada Avrupa içinde “Birlik”ten ayrılma trendi de yükseliyor. HHH Ülkesinin AB’de kalıp kalmayacağı sorusunu, 23 Haziran günü halkın oyuna sunacağını açıklamış olan İngiliz Başbakanı David Cameron her ne kadar Birlik içinde kalmaktan yana kampanya sürdürüyor olsa bile, kabinesinde dahi bu konuda bir görüş birliği sağlayabilmiş değil. Yani İngiltere’nin üyeliği sallantıda. Yunanistan’ın Avro bölgesinden çıkışı tehlikesi şimdilik atlatılmış gibi görünmekle birlikte, tümüyle saf dışı olmuş da değil. Kaldı ki birliğe kuşkuyla bakan ve geleceğini sorgulayanlar sorunu bir yana bırakılsa bile, Birlik içinde Avrupa’ya can veren demokratik ölçütleri tartışma konusu eden, onları tanımayan akımlar gittikçe güç kazanmakta. Bunun son örneği, çevreci Van der Bellen’in, son anda ancak postayla kullanılan oyların imdada yetişmesiyle uç sağcı ırkçı Norbert Hofer’i yüzde 50.3 oy oranıyla, sandıkta, kıl payı yenebildiği Avusturya’dır. Avusturya’da tehlike şimdilik atlatılmıştır. Nitekim, uç sağcı ırkçı Norbert Hofer, yenilgiyi kabul eden seçim konuşmasının sonunda aynen şunları söylemiştir: Üzülmeyin ve hedefimizden vazgeçmeyin! Bu kampanyada yaptığımız yatırım gelecekte sonuç verecektir. Sorun yalnız Hitler’in anavatanı Avusturya ile sınırlı değil ki. Polonya ve Macaristan gibi, demokratik birikimi oldukça kıt ülkeler de, AB kriterlerini ve demokrasinin temel ilkelerini çiğnemekte birbirleriyle yarış halindeler. Polonya’da, Hıristiyan değerlere bağlılığının sürekli altını çizerek, son seçimlerde sandıktan çıkıp iktidara gelen, tutucu Hukuk ve Adalet Partisi’nin yetkilerini kısıtladığı anayasa mahkemesi ve üzerine yoğun bir baskı uyguladığı basın ile çekişmesi sade ülkedeki demokratik muhalefet tarafından değil, aynı zamanda Brüksel yetkililerince de itirazlarla karşılanmaktadır. HHH Macaristan ayrı bir âlem! Victor Urban uygulamasının “Victatör” deyimini doğurduğu otoriter ülkede, demokrasinin tüm temel öğeleri fütursuzca çiğnenmekte. Demokratik kurum ve kurumların çiğnendiği veya tehdit altında olduğu diyarlar sadece bunlardan ibaret sanılmasın. İlk kez sosyalist bir iktidarın işçi sendikalarıyla böylesine köklü ve sert bir kapışma içine düştüğü, Hollande Fransa’sında Marine Le Pen’in yükselişi ve olası iktidarı demokratların kâbusu haline gelmiş durumda. Çözülmesi çok güç mülteci krizinin doğurduğu atmosfer, Avrupa’nın iki büyüğü, Fransa ve Almanya’da demokrasi kaygısı olmayan uç sağcı politikacıların konumunu güçlendirmektedir. Görülüyor ki, AB’de her diyarın kendine göre bir “Reis”i veya “Reisçik”i var. Herkesin “Reis”i kendine! Diyeceğim o ki, Batı cephesinde de durum pek parlak değil! ‘Oy çalmakla’ suçlanan sandık başkanına 2.5 yıl ÇORUM’un İskilip İlçesi’nde eski Milli Eğitim Müdür Vekili Mustafa S., 1 Kasım 2015’teki Milletvekili Genel Seçimi’nde sandık başkanı olarak görev yaptığı okulda ‘Usulüne aykırı olarak oy sandığının yerini değiştirdiği, açma, çalma, tahrip etme, oy zarflarını çalma’ suçunu işlediği gerekçesiyle 2.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mustafa S.’nin 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi’nde sandık başkanı olarak görev yaptığı Sarıkavak İlkokulu’ndaki tek sandıkta 40 kişi oy kullanmış, 39 oy AKP’ye çıkarken 1 oy geçersiz sayılmıştı. Parti gruplarına seyircisiz oynatma cezası geliyor Parti grubunda “seyircisizlik” dan da detaylı ele almak lazım.” cezası mı olur de Gazeteciler sor meyin. muş: “Eskiden grup İsteyen bizati toplantılarına seyirci hi Cumhurbaşkanı alınmazdı...” Recep Tayyip Er Erdoğan devam doğan. etmiş: “Geçen arka Diyarbakır uçağında gazetecilere daşlarla bu konuyu konuşuyoruz. Bi şöyle demiş: ri çok güzel bir şey söyledi: Futbol “Şahsımla ilgili kullandıkları dil, Federasyonu’nun seyircisiz maç tü gruba getirdikleri tabanlarının ora ründen cezalarına atıfta bulundu. Ge da Cumhurbaşkanı’na, kurucusu ol rekirse o tür cezalar verilebilmeli.” duğum partideki arkadaşlara küfret Cumhurbaşkanı’nın kökeninde fut meleri, bu duruma hiçbir müdaha bolculuk olunca, cezaları da böyle lede bulunulmaması, ana muhalefet görmesi normal diyebilirsiniz. partisini yakışmıyor. Bu tür durumları, Ya da kapatın TBMM’yi, olsun Meclis içtüzüğü açısından, yasal açı bitsin. Survivor’da hakikaten sigara içilmiş Survivor yarışmacısı Damla’nın sigara içen görüntüleri çıkmıştı. Acun Ilıcalı dün iddiayı doğruladı ve Damla’yı uyardı. Damla da özür dileyerek böyle bir şeyin bir daha yaşanmayacağına dair söz verdi. Anlaşılıyor ki Survivor’da sigara içmek mümkünmüş. Böylece daha önce “Gizli yemek yiyorduk” diyen manken Merve Büyüksaraç da doğruyu söylüyormuş anlaşılan. Gündeş ‘Yalnızım’ şarkısını okuyorEbru Gündeş Şarkıcı Ebru Gündeş, eşi Rıza Sarraf’ın ABD’de geçen mart ayında tutuklanmasından beri üzgün. Hüzün Ebru Gündeş’in verdiği konserlere de yansıdı ve şarkıcı repertuvar değiştirip, İbrahim Tatlıses’tan iki şarkı okumaya başlamış. Bunlardan biri “Yalnızım”, öteki de “Mutlu Ol Yeter”. İşte “yalnızım”dan birkaç mısra: Çekmediğim dertler çile kalmadı Feryatsız gündüzüm gecem olmadı O eski halimden eser yok şimdi Izdırap içinde yorgunum şimdi Neler gördüm neler geldi başıma Düşe kalka geldim ben bu yaşıma Tutup da kaldırın allah aşkına Yalnızım dostlarım yalnızım yalnız Erdoğan’la Yıldırım arasında ilk ciddi görüş ayrılığı çıktı Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığına son veren Erdoğan’ın, Binali Yıldırım’la çok eskiye dayanan dostlukları nedeniyle aralarında görüş ayrılığı çıkmaz sanılıyordu. Ancak ilk ihtilaflar çıktı bile. Bunlara pazartesi günü, yani dün şahit olduk. Başbakan Binali Yıldırım, başında olduğu 65’inci Hükümet’in, Erdoğan’lı ilk Bakanlar Kurulu toplantısını Kaçak Saray’da geçen hafta yapmıştı. Dün ise Bakanlar Kurulu, Binali Yıldırım başkanlığında Çankaya’da ikinci toplantısını yaptı. Ancak toplantı saat sabah 09.10’da başladı, çok daha fazla uzamadı ve saat 11.00’de bitti. Ancak bu olay, 3 ayrı noktada Saray’ı kızdıracak. Anlatalım: Erdoğan, güne saat 11.00’de başladığını kendi anlatmış, Duvar Yazıları’nda da duyurmuştuk. Başbakan’ın kendisinden daha çok çalıştığı izlenimini veren Başbakan Binali Yıldırım’la bakan Berat Albayrak sabah erken toplantılarından hoşlanmaz, bu bir... Bakanlar Kurulu toplantıları, genelde çok uzun sürer. Kaçak Saray’daki ilk toplantı da 5.5 saat sürmüştü. Binali Yıldırım’ın toplantıyı kısa kesmesi kötüye işaret, bu iki. Son olarak, Erdoğan sadece bakanlar kurulunu değil, tüm toplantılara geç gider. Beştepe’deki Bakanlar Kurulu için bile bakanları 35 dakika bekletmişti, Yıldırım’ın sadece 10 dakika gecikmesi olumsuz puan, bu da üç. Gezi olaylarında ‘panik odası’ yaptıran medya patronu kim? Röportajları bir süre Habertürk’te, sonra da Hürriyet’te yayımlanan İzzet Çapa, yeni bir kitap yazmış. “Medyanın Elli Tonu” adını verdiği kitabın tanıtımında ismini vermediği birçok gazeteciyle ilgili bazı aşk ve kaçamak iddiaları var. Kendisi de zaten “İşte size medyanın bugüne dek hiç yazılmamış, ahla ka mugayir, gayri resmi hikâyesi” diyor. Çapa, kitabında şu ilginç soruya da yanıt ve İzzet Çapa recekmiş: “Hangi medya patronu Gezi döne minde kendisine panik odası yaptırdı ve o panik odasında neler yaşandı?” Gerçekten de merak uyandırıyor. Yanlış yerde ‘Burda’ diye bağırdılar Cumhurbaşkanı Erdoğan dün konuşuyor, salondakiler de sözleri Erdoğan durumu fark edince, “Hayır hayır onu yapanlar nerede” sorusunu ne bakmadan alkışlıyorlar. tekrarlamak zorunda kaldı, “burda de Erdoğan, “Eskiden ikna odaları vardı, ğil” diyerek durumu kurtarmaya çalıştı. şimdi nerede onlar?” dedi. Seyirci de Kürsüdeki ne demiş diye bakmadan “Burdaaa” diye bağırdı tabii ki. onaylayınca, böyle komiklikler oluyor. Doğum kontrolü de ne? Erdoğan’a göre Müslüman aile nüfus planlaması ve doğum kontrolü yapamaz R. TAYYİP ERDOĞAN EMİNE ERDOĞAN BİLAL ERDOĞAN Cumhurbaşkanı Erdoğan, törene eşi Emine Erdoğan ve TÜRGEV Yönetim Kurulu üyesi olan oğlu Bilal Erdoğan’la birlikte katıldı. KILIÇDAROĞLU’NA KAN YANITI Esenler’deki törende ise Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklendi. Kılıçdaroğlu’nun“Böyle bir başkanlık sistemini kanımızı dökmeden gerçekleştiremezsiniz” sözlerine bir kez daha yanıt veren Erdoğan “Çıkmış kanımızı dökerler diyorlar, o senin geçmişinde var. Rahmetli Menderes ve arkadaşlarını ipe gönderenler sizsiniz. Bizim demokrasi mücadelemizde asla böyle bir şey olamaz” dedi. BİR KÖPRÜ DE ÇANAKKALE’YE Erdoğan, kentsel dönüşüme vurgu yaptı ve Kanal İstanbul’un adımlarının atıldığını kaydetti. Yeni bir adım daha atarak Çanakkale’ye de köprü yapacaklarını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: “Çanakkale köprüsünün de hazırlıkları yapılıyor. Türkiye genelinde 20 yılda 6 buçuk milyon yapıyı bu şekilde dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bu projeyi sadece rant projesi olarak görenler gelsinler buraya bir baksınlar.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Haliç Kongre Merkezi‘nde düzenlenen Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’nın (TÜRGEV) 20. kuruluş yıldönümü ve olağan genel kurulu ile Esenler’deki kentsel dönüşüm sonucu yenilenen konutların teslim törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aile planlamasını bir kez daha eleştirdi ve “Açık söylüyorum zürriyetimizi artıracağız, neslimizi çoğaltacağız. Nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş, Müslüman aile böyle bir anlayışta olamaz. Rabbim ne diyorsa, sevgili peygamberimiz ne diyorsa biz o yolda gideceğiz. Bunun için de birinci derecede görev annelerindir” dedi. Konuşmasında, 17 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından adı kamuoyunun gündeminden düşmeyen TÜRGEV’e değinen Erdoğan “Şahsıma, aileme yönelik saldırıların bir kısmına bu vakfımız ve yaptığı hizmetler alet edilmeye çalışıldı. Özellikle paralel ihanet çetesi TÜRGEV’e yönelik her türlü iftiranın, her türlü yalanın, her türlü saldırının kaynağı haline dönüştü” dedi. Erdoğan “DAEŞ gibi mukaddes dinimizi istismar eden terör örgütleriniz ağına düşen gençlerimiz var. Ve bunlar inançlı gençler. İnancı var ama şuuru yok. TÜRGEV’e büyük görev düşüyor” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet ‘Bir yerde herkes birbirine benziyorsa..’ Hüseyin Çelik’ten manidar alıntıYYAENYIİMYLAAZDI I AKP’nin kurucu isimlerinden, eski Milli da konuşuyoruz. Bundan daha tabii ne var?” yanıtını verdiğini söyledi. Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ki ‘Koltuk Gitti, Konuşmaya Başladı şisel web sitesinde kaleme aldığı nız’ başlıklı yazısında Çelik, görev iktidara yönelik eleştirel yazıları deyken bakanlar kurulunda, gerek sonrası eski AKP Genel Başkan se de partinin yetkili kurullarında Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in aklına yatmayan, doğru olmadığına kendisini arayarak, “Hüseyinciğim, bu yazdıklarınız iyi, hoş da Çelik inandığı hususlarda her zaman itirazlarını dile getirdiğini belirterek niye dışarıda konuşuyorsunuz?” diye eleştirinin ortak aklın ve istişare meka sorduğunu yazdı. Çelik, Şahin’e “Abi, nizmasının olmazsa olmazı olduğu ifa imam camide, öğretmen sınıfta, gaze delerini kullandı. teci sayfalarında, televizyoncu ekran Çelik yazısını “Michel Foucault’un da, milletvekili mecliste konuşur. Ya dediği gibi, bir yerde herkes birbirine ni özetle kim nerede ise orada konu benziyorsa; orada kimse yok demektir” şur. Biz dışarıdayız, onun için de dışarı sözleriyle bitirdi. l Haber Merkezi Görmez: Kongreden vahdet çıkmıştır Kongreden tek takvim kararı çıktı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çağrısıyla, Suudi Arabistan, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Katar, Fas, Mısır ve Ürdün’ün de aralarında bulunduğu 50’ye yakın ülkeden katılımıncının yer aldığı Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi dün sona erdi. Yapılan oylamada, tek takvim uygulaması kararı alındı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Kongreden vahdet çıkmıştır” dedi. Görmez, üç yıllık bir çalışmayı sonuçlandırdıklarını söyleyerek, “Umuyorum ki bu toplantı 60 yıllık İslam âlemindeki ihtilafı ortadan kaldırır ve bütün dünyada yaşayan Müslümanların ibadetlerini, sevinçlerini vahdet, birlik ve beraberlik içerisinde yapmalarına vesile olur. Aynı camide namaz kılan Müslümanların bayram gününü birbirinden ayırmasına bu toplantı son verecektir” dedi. Öneri aşamasında Kongrede, Diyanet İşleri Başkanlığı’na, İslam âlemince kabul edilebilecek tek takvimi oluşturma çalışmalarını yapma önerisi getirildi. Öneri, 10 yıllık takvim hazırlama, takvimin basımı ve dağıtımı, üzerinde anlaşılan Hicri Takvim kültürünün yayılması konusunda eğitim ve halkla ilişkiler komisyonları oluşturulmasını kapsıyor. l İSTANBUL C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear