24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 18 Mayıs 2016 EDİTÖR: YENER KARADENİZ TASARIM: SERPİL ÜNAY Evde yardım alana7i4sg7tögihbsirdtimneairmkşilidşaii ‘iş bulmuş’ muamelesi Sosyal yardım alan ve aktif işgücü programlarına katılanlar istihdam kapsamında değerlendirildi. Evde engelli yardımı alan 470 bin, TYÇP’ye katılan 277 bin kişi iş bulmuş kabul edildi İstihdam piyasasının zayıfladığı, devlet müdahalesinin arttığı yatırım kurum larının raporlarına girerken, hükümetin işsizlik verilerini, Toplum Yararına Çalışma Prog ramları ve evde bakım, engel li bakım yardımı alanların is tihdama gir ANALİZ miş göstererek yükselt me yolunu seçti. Aralarında Türkiye’nin de bulundu OBülcyaüyktaş ğu pek çok ülkede kurumsal ban kacılık hiz meti veren Alman bankası De utsche Bank, Türkiye’de eği tim ve altyapı alanlarında iler leme görüldüğü fakat istihdam piyasası zayıflarken devlet müdahalesinin arttığına dair bir rapor yayımladı. Burada özellikle yapısal per formans göstergeleri bazında bakıldığında birçok gelişmek te olan ekonominin yapısal di rençte sürpriz olmayan ve mo ral bozucu performans düşük lüğü gösterdiğine dikkat çe ken banka, Türkiye’de altyapı alanlarında ilerleme görüldü ğü fakat istihdam piyasası za yıflarken devlet müdahalesi nin arttığına vurgu yaptı. İyileşmenin sırrı Peki pek çok kurumun dikkat çektiği istihdam piyasasının durumu, nasıl oldu da bizde binde Bkauppsraomgırnadma çikşaamlpışseaavnmzlauırnadtıa ieşdçiilmkaibyoulr. Onlar işçi sayılmayan işçiler Evde bakım hizmeti alan engelli yakınlarının istihdam içinde kabul edilmesi oldukça tartışmalı. Primsiz ödemeler kapsamında sosyal yardım alanların istihdamda kabul edilmesiyle istihdam yapay olarak artıyor. Oysa bu kişiler iş mevzuatı kapsamında iş sözleşme ile çalışmıyorlar. Memur ve diğer kamu görevlisi olarak da kabul edilmele ri mümkün değil. Kendi hesabına çalışan ve iş veren de olmayan bu kişilerin istihdam kapsamında sayılması istihdam verilerini tartışmalı hale getiriyor. Uzmanlar, TÜİK’in evde engelli bakım ödeneği alanları Hanehalkı İşgücü Araştırması kapsamından çıkartması gerektiğini savunuyor. İstihdam verilerini şişiren bir diğer kategori de sadece 9 ay boyunca TYÇP kapsamında çalıştırılan ve iş yasası kapsamında işçi sayıl mayanlardan oluşuyor. TYÇP programları kapsamında çalıştırılan işsizler bir yandan istihdamda görünürken öbür yanda işçilerin sahip olduğu haklara sahip değiller. TYÇP, “İşsizliğin yoğun olduğu dönemlerde veya yerlerde, işsizlerin çalışma alışkanlıklarından uzaklaşmalarını engellemek ve geçici gelir desteği sağlamak amacıyla İŞKUR tarafından uygulanan programları” olarak tanımlanıyor. Yukarı hareket bekleniyor İstihdam artışında hizmetler sektörünün ağırlığı devam etmektedir. Ancak hizmet sektörünün toplam istihdam içindeki payı 1 puan artarken; sanayi sektörünün payının 1 puan azalmasının nitelikli istihdam açısından olumsuz bir görüntü çizdiğine dikkat çeken araştırma uzmanı Enver Erkan da, özellikle genç işsizlikte görülen 2 puana yakın iyileşmenin iş bulma umudunu yitiren genç nüfusun istihdam piyasasından çekilmesinden kaynaklandığını dile getirerek, “İşsizlik tarafında yılın ilk aylarında mevsimsel etkiyle görülen yükselişin yılın ortasına kadar devam etmesi ve haziranda dip yapması beklentimiz mevcuttur. Ancak hazirandan sonra yukarı yönlü momentum hızlanacak ve yıl sonuna kadar kademeli bir artış görebileceğiz. Bu kapsamda da 2016 yılının çift hanede kapanma olasılığı söz konusudur. Büyüme de bu bağlamda yüzde 3 3.5 aralığında gerçekleşecektir’ değerlendirmesini yaptı. lik oranlarda da olsa artış gösterdi. Veriler ayrıntılı incelendiğinde de is tihdama girmiş gibi gösterilenler, durum özetliyor. DİSKAR tarafından da ortaya konulduğu gi bi istihdam artışında son yıllarda dikkat çeken eğilim kamu sosyal yardımları alanların ve aktif işgücü programlarına katılanların istihdam kapsamında değerlendirilmesi. Bu konuda iki kategori özellikle dik kat çekici. Bunlar evde engelli bakım hizmeti ödeneği alanlar ile “toplum yararına” programlarda çalışanlar. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre evde engelli bakım yardımından yararlanan engel li yakını sayısı 470 bin civarında. Öte yandan Mart 2016 itibarıyla Toplum Yararına Çalışma Programlarında (TYÇP) çalıştırılanların sayısı da 277 bin. Bu iki program kapsamında olanların toplamı 747 bin kişi. BDDK haziranda İstanbul’da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, kurumun merkezi nin Ankara’dan İstanbul’a taşınmasına başlandığını ve personele gerekli tebligatın yapıldığını açıkladı. Akben, İstanbul Esente pe’deki yeni binada masala rın ve teknik altyapının ha zırlandığını görevli 600 ci varındaki personelin bir kıs mının taşındığını, haziran ayı itibarıyla da taşınmanın tamamlanacağını kaydet ti. Akben, İstanbul Finans Merkezi’nde bulunan BDDK mülkünün yapımı tamamlandığında kendi yerlerine geçeceklerini kaydetti. Mehmet Ali Akben l Ekonomi Servisi HSBC’den 8 bin işçilik kıyım HSBC, bilgi teknolojileri alanında uzman 850 çalışanın işine son verecek. İngiltere’nin yayın kurumu BBC’nin haberine göre, bankanın gelecek yılın sonuna kadar İngiltere’de toplamda 8 bin kişiyi işten çıkarmaya hazırlandığı kaydedildi. Bankadan işten çıkarmalar hakkında henüz bir açıklama gelmedi. Bankanın ülkede 47 bin çalışanı bulunuyor. HSBC’nin 78 ülke ve bölgede 307 bin çalışanı bulunuyor. l Ekonomi Servisi Soma cinayeti de üç süreç etkili oldu: Neoliberal yeni kapitalizmin kendisidir den yapılanma; neoliberal küreselleşme ve finansallaşma. Neoliberal yeni Soma Maden İşletmeleri’nde 302 emekçinin hayatını kaybetmesine neden olan iş cinayetinin ardından iki yıl geçti. İki yıldır kanayan bir toplumsal yara... Soma cinayetinin bu yıldönümünde iki yıl önce Cumhuriyet’te yer almış olan değerlendirme yazısını yeniden siz değerli okuyucularımla paylaşmanın uygun olacağını düşündüm. “Üçüncü dünya kapitalizminin” küresel işbölümü içerisindeki konumunu algılayabilmek için “sermaye” dediğimiz olguyu daha yakından irdelememiz gerekli. “Sermaye” kavramının en tutarlı ve en gerçekçi analizi, kuşkusuz Marx’ta ve Marksgil gelenek içinden gelen sos den yapılanma, “tarihin sonu” felsefesiyle birlikte, Reagan, Thatcher, Kohl (Türkiye’de Özal) hükümetlerinin emeğin kazanımlarına karşı açmış olduğu açık saldırılarla gerçekleştirildi. Özelleştirmeler, işgücü piyasalarının esnekleştirilmesi, sendikasızlaştırma ve emeğin örgütlenmesine karşı getirilen kısıtla HHH Soma iş cinayetinin ardında yatan nedenlerin neler olduğunu yakından tanıyor ve biliyoruz: dDenetimsiz, güvencesiz çalışma koşullarının dayatıldığı özelleştirmeler; parçalanmış, örgütsüzleştirilmiş ve taşeron sermayenin sömürüsüne terk edilmiş emekçiler; “piyasa her şeyi çözer” dayatması altında fetişleştirilmiş “rekabet gücü” ve “ihracat” kavramlarıyla birlikte “dibe doğru yarışın” bir unsuru haline dönüştürül yal bilimcilerce sunulmuş durumda. Marksgil dünya görüşünde “sermaye” parasal ya da teknolojik bir olgu değil; bir sosyal ilişkinin ifadesidir. Muhafazakâr neoklasik düşüngünün savunduğunun aksine, “sermaye” salt bir üretim faktörü olmanın ötesinde, içinde sömürü ilişkisini de içeren bir toplumsal ilişkiyi barındırır. Sermayenin, “sermaye” olabilmesi için mülksüzleştirilmiş ve malar, bir yandan da “serbest piyasa her sorunu çözer” dogmalarıyla süslendi ve örgütsüz kılınan geniş halk yığınlarına kabul ettirildi. Küreselleşme dalgasıyla da sermayenin küresel çapta hareket serbestisi genişletildi. Tüm dünyada ücret gelirleri geriletildi ve emeğin toplam üretimden almakta olduğu pay düşürüldü. Böylece sermayedarlara aktarılacak artığın çoğaltılması sağlandı. Finan sallaşma da bu artığın şişkinleştirilmesine olanak sağladı. müş çağdışı bir üretim modeli ne dayanan “üçüncü dünya ka pitalizmi”! Soma’da işlenen emek cina yeti, 2005’te özelleştirilme ön cesinde ton başına 120130 dolara ulaştığı söylenen üre tim maliyetlerinin, özelleştirme sonrasında 23 dolar düzeyi ne düşürülebilmiş olmasını bü yük bir başarı diye aktaran söz konusu “üçüncü dünya kapi talizminin” sonucudur. Zira bu “mucize başarı” öyküsünün ar dında yatan şey, maliyetleri ar tıran her türlü güvenlik tedbiri nin yok sayılması ve dibe doğru sürdürülen yarışta sermaye Soma’daki nin kârının önüne geçecek her türlü dene tim ve düzenlemenin “çağdışı, bürokratik is raf” olarak gösterilmesiydi. Cilalı söz oyunları Bu söylem altında azgelişmiş ülkelere düşen görev, ulusal pa zarlarını uluslararası sermayeye açmak ve küreselleşen dünya ya ayak uyduracak reformları ha yata geçirmekten geçmekteydi. Böylelikle kalkınma stratejisi artık sadece basitleştirilmiş bir reçe teye indirgendi: Uluslararası ser mayenin gereklerine uyum gös termek. Ülkemizde de “yabancı sermayeyi özendirmek” fetişi al tında ulusötesi şirketlerin yatı rımlarını Türkiye’ye taşımalarını maden faciası, en büyük işçi katliamı olarak tarihe geçti. sağlamak için düşük ücretler, “liberal” yasalar, teşvikler ve çev işgücünü ticari bir mal gibi satmak zorunda bırakılmış ücretli işçiyle bir araya gelmesi gerekir. Ancak ücretli emek ile birlikte ol resel etki yükümlülüklerinde ve finansal piyasalarda denetimsizlikler küresel vitrinde pazarlanmaya başlandı. Ucuz işgücü deposu Bu tespitlerin ardından çoğunlukla şu yorumları izler olduk: Türkiye, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi gerçek bir kapitalist ekonomi olarak yönetilmiş olsaydı bu tür kazalar olmazdı; Türkiye’de ahbap çavuş kapitalizmi (crony capitalism) yerine, gerçek kapitalizmin kurumlarının yerleştirilmesi gereklidir, vb. vb. Hemen vurgulayalım ki Türkiye kapitalizmi, taşeronlaştırılmış bir “üçüncü dünya kapitalizmi” olarak küresel kapitalizmin bir parçasıdır. Uluslararası işbölümü içerisinde Türkiye, küresel kapitalist sisteme bir ucuz işgücü deposu ve yüksek finansal rant sağlayan bir “yükselen piyasa ekonomisi” ola duğunda “sermaye” kapitalist birikim sürecinin yasalarına tabii “sermaye”ye dönüşür. Sermaye huzursuzdur; devamlı ilerlemek, devinmek, yeni pazarlar ele geçirmek, birikmek; kâr peşinde koşmak ve yaygınlaşmak zorundadır. Ancak bu sürecin temelinde kapitalist piyasanın anarşik yapısı yatmaktadır. Kapitalist birikim süreci derinleştikçe kâr oranlarında kaçınılmaz bir gerileme yaşanır; teknolojiler eskir, kapitalist sistemin yürütücü kurumları köhneleşir. Bir yanda da mülksüzleştirilen, ücretleri devamlı bastırılan emekçilerin alım gücünde gerilemeler yaşanır. Aşırı üretim / eksik talep koşulları ağırlaşır. Kapitalizmin 1970’li yıllardan başlayarak içine sürüklendiği “aşırı üretim” olgusu ve HHH Dolayısıyla, “insan haklarına daha duyarlı, daha insancıl bir kapitalizmin” Türkiye’de söz konusu olabileceğine dayanan savlar, Soma’da işlenen emek cinayetinin asıl sorumlularının göz ardı edilmesine olanak sağlayan fantezilerden ibarettir. Türkiye kapitalizmi, kendisiyle birlikte aynı “dibe doğru yarışın” içine itildiği diğer “üçüncü dünya rakipleriyle” birlikte taşeronlaştırılmış ve dışa bağımlı sanayileşme süreci içindedir. Bu süreç, “küresel rekabet gücü”, “inavosyona dayalı büyüme” ve “esnek, dinamik, yönetişimci devlet” gibi cilalı söz oyunlarının ardına gizlenmiş “üçüncü dünya kapitalizminin” yansımasından başka bir şey değildir. Soma’da işlenen emek cinayeti de işte rak eklenmektedir. buna bağlı olarak kârların gerilemesi ve ser bu çarpık küresel rekabet yarışının doğru HHH maye birikimini sekteye uğratmasının önün dan sonucudur. ekonomi 9 Süleyman Soylu, kıdem tazminatı ile ilgili çalışmanın tamamlandığını söyledi ‘Kıdem tamam sıra diyalogda’ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, kıdem tazminatıyla ilgili yeni düzenlemenin tamamlandığını söyledi. Soylu bu konudaki adımı yeni hükümetin atacağını belirtti. Sosyal Güvenlik Haftası dolayısıyla Sosyal Güvenlik Kurumu’nda (SGK) gerçekleştirilen “Belgeli Hatıralar” başlıklı serginin açılışında soruları cevaplayan soylu, “Şu anda elimizde kamuoyuna sunmadığımız ama çalışma hayatı içerisinde bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz en kapsamlı kıdem tazminatı çalışmasını tamamlamış bulunuyoruz” dedi. İyi ve iddialı bir ürün hazırladıklarını belirten Soylu, Türkiye’de çalışanların yüzde 86’sının kıdem tazminatı almadığını savunarak, çalışmanın teknik açıdan tamamlandığını, bundan sonra sosyal diyalog pencerenin açılacağını belirtti. Asgari toplantısı Asgari ücretli çalışanların gelir vergisi kesintisi nedeniyle maaşlarının 1300 liranın altına düşmesi endişesini yaşadığını dile getiren Soylu, asgari ücrette gelir vergisi kesintisi yapılmaması yönünde ağustosta bir toplantı yapılacağını açıkladı. l Ekonomi Servisi Hacı Boydak, 72 gün cezaevinde kaldı Hacı Boydak serbest bırakıldı Kayseri’de Gülen Cemaati’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 6 Mart’ta tutuklanan Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak, Ankara’da çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Boydak Holding Üst Yöneticisi (CEO) Memduh Boydak hakkında ise bir karar çıkmadı. Hacı Boydak ve kardeşi Memduh Boydak, Sincan Cazaevi’nde tutuklu bulunuyordu. İstanbul Sanayi Odası verilerine göre 1957 yılında kurulan Boydak Holding, sekiz farklı sektörde 41 şirkete sahip. İstikbal, Bellona, Mondi, Form Sünger bu şirketlerden birkaçı. 14 bin çalışanı var 14 bine yakın çalışanı bulunan holding, 140 ülkeye ihracat yapıyor. Boydak Holding, Hacı Boydak’ın tahliye edilmesinin ardından, Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Boydak imzasıyla bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Türk adaletine ve devletimize olan güvenimiz ve bağlılığımız tamdır. Temennimiz diğer aile bireyimiz Sn. Memduh Boydak’ın da en kısa sürede aramıza dönmesidir. Boydak ailesi olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devletimize ve milletimize bağlılıkla çalışmaya ve güzel ülkemiz için değerler üretmeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verildi. l Ekonomi Servisi Tyaütrkıriıymeylianpyimtealı Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, petrol fiyatlarının düşük olması nedeniyle enerji sektöründe dünya genelinde büyük belirsizlik bulunduğunu söyledi. Türkiye enerji endüstrisinde büyük yatırım yapan özel sektörün de fazla kapasite ve düşük enerji fiyatlarından dolayı kritik bir dönem yaşadığını belirten Sabancı, “Bu konuda hükümet ile yakın görüşmelerimiz devam ediyor. Türkiye, geçici düşük petrol ve gaz fiyatlarına aldanmamalı. Türkiye’nin kendi kaynaklarına, gücüne, linyitine yatırım yapması lazım. Maalesef, bizim linyitimizin kalorisi düşük. Bunu en ileri teknolojiyle, çevre dostu olarak yapmak lazım. Tabii yatırım harcamaları (capex) çok yüksek olduğu için desteğe ihtiyaç var” dedi. l Ekonomi Servisi Güler Sabancı C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear