28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Can’dan Kürtçe öykü seçkisi Can Yayınları çoğunluğu Türkiye’de yaşayan, öykülerini anadillerinde, Kürtçe yazan genç yazarların öykülerinden bir seçmeyi, Türkçe ve Kürtçe olarak aynı kitapta bir araya getirdi. “Biraz Dolaşacağım” adlı kitap, bu genç öykücülerin çizdiği manzaranın acısını, yarasını ve mizahını anlatıyor. Perşembe 7 Nisan 2016 EDİTÖR: ezgi atabilen TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ kultur@cumhuriyet.com.tr 17 Hacettepe’de ‘Oscarlık’ sansür! Çocuk istismarını işleyen Oscar’lı ‘Spotlight’ın gösterimi engellendi. Salonun kapıları kilitlendi. Hacettepe Üniversitesi Öğrenci Kolektifleri bünyesinde faaliyet göste lü talimatıyla engellendiğini, onlarca güvenlik görevlisinin kapıya set kura ren Kolektif Sinema gönüllüleri, dün gös rak geçişe izin vermediğini belirtti. terimi planlanan ve 88. Oscar ödüllerinde Kınay, film gösterimleri etkinlikle “En İyi Film” ödülünü kazanan “Spotlight” rinde önce filmlerin gösterildiğini son filminin gösteriminin üniversite rektörlü CEREN ra da film üzerinden okumalar, tartış ğünce yasaklandığını belirtti. ÇIPLAK malar yapıldığını söyledi. Kınay, “Genel Kolektif Sinema gönüllüleri, Ensar olarak bugünlerde üniversitelerde her Vakfı’nın çocuk istismarı skandalı sonrası ger şeyin engellenmeye çalışıldığı bir saldırı ha çek bir olaydan alıntılanan ve rahiplerin ço li var. Bu durum Hacettepe’de de böyle. Rektör cuk ve gençlere yönelik istismar vakalarını iş Haluk Özen, afiş asmanın, bildiri dağıtmanın leyen Pulitzer ödüllü araştırmacı gazetecilik artık yasak olduğunu ancak izin alındığı tak konulu “Spotlight” filmini üniversitede film dirde afişlerin asılabileceğini söylemişti. Biz gösterimleri etkinliği kapsamına aldılar. An de ‘Spotlight’ filminin afişleri için dilekçe yaz cak gösterime on dakika kala filmin izlenece dık ama cevap alamadık” dedi. ği salonun kapısı özel güvenlik görevlileri ta Kolektif Sinema gönüllüleri, yasaklama ile rafından kilitlenerek gösterime izin verilme ilgili olarak, rektör Özen’in daha önce Cum di. Hacettepe Üniversitesi Öğrenci Kolektifleri hurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Saray’da üyesi Hilal Kınay, gösterimin rektörlüğün söz bir görüşme gerçekleştirdiğini ve rektörün Onlarca güvenlik görevlisi salonun önünde geçişe izin vermedi. AKP’yi karşısına almak istemediğini söyledi. Gönüllüler, Ensar Vakfı üzerinden de çocuk istismarı konusunun tartışılmasının önüne geçmek için gösterimin engellendiğini savundular. Konuyla ilgili olarak rektörlük yetkililerine ulaşamadık. gülen ç‘Uoyckuukslaurnddıka’YbaabzaarsıANyeşceaStaigriıls’iaaynınl,atıyor Uyurken başımı okşayan bir el, başucuma bırakılan bir çikolata ya da sevdiğim bir kitap, akşam yemeklerinde anlattığı masallar. Bir şiiri ‘Çocuk hemen uyudu/Uykusunda güldü’ dizeleriyle biter Ayşe Sarısayın, babası Behçet Necatigil’i nasıl anımsıyor? Öğrencileri arasında efsaneleşen edebiyat öğretmeni Necatigil’i, derslikler CELAL ÜSTER 1S0NÖ0EBCYEYAHLATEÇŞŞİIEİGNSTİDİLA3 de tanık olmasa da ev deki yansımasıyla na sıl anımsıyor? Sonradan kendisi de çevirmenliğe gönül veren Sarısayın, bize usta işi çeviriler bırakan Necatigil için ne diyor? Soruyorum... Kabataş Lisesi’nde, derste, 1950. Necatigil arşivinden. n Baba Necatigil? Tanıdığım diğer babalardan fark seye yük olmama çabasındaydı. tımız olmadı ne yazık ki. Çevirilerinin lıydı elbette, ancak bu farkı yaratan edebiyatçı kimliği, sürekli odasında, ‘Hiç baskı yapmadı’ çoğunu okumuş olsam da, çevirmenlik serüvenine ait bilgileri çok sonraları daktilosunun başında çalışması de Sürekli çalışması, içedönük ve çekin arşivinden çıkan belgeler, mektuplar, ğildi yalnızca. Özellikle o yılların kla gen yapısı nedeniyle çok yakın ilişkileri notlar yoluyla edinebildim. 40’lı yıllar sik aile yapılarında az rastlanan dav miz olmasa da, çocukluğum boyunca hep dan başlayarak Tercüme Bürosu’yla il ranış biçimleri farklı kılıyordu onu. güvende hissettim kendimi; sevildiğimi, ginç yazışmaları var. Yine sonradan, Annemle dayanışması, günlük ya kollandığımı algılayarak büyüdüm: Uyur arkadaşlarına yazdığı mektuplardan şamın sorumluluklarını paylaşması, ken başımı okşayan bir el, başucuma bıra gördüğüm kadarıyla, çeviri uğraşına mutfak işlerindeki deste kılan bir çikolata ya da sevdiğim bir kitap, bunca emek vermesinde edebiyat tut ği, annem evde yokken akşam yemeklerinde anlattığı masallar... kusunun yanı sıra, ek gelir elde etme felçli anneannemin ve bizlerin bakımını üstlenmesi ne ab lamdan ne de benden bir kez olsun bir bardak su bile istediğini hatırlamıyorum. Yaşamı boyunca her Bir şiiri, “Çocuk hemen uyudu / Uykusunda güldü” dizeleriyle biter. Ablam da ben de hemen uyuyan, uykusunda gülen şanslı çocuklardık. Büyüdükten sonra ufak tefek çatışmalarımız da oldu kuşkusuz, ama sesini asla yükseltmedi, baskı yapmadı ve bizi seçimlerimizde serbest bıraktı çoğu zaman. Arşivinden çıkanlar çabasının da olduğu anlaşılıyor. İlgimi çeken bir yönü, çevirdiği her yazar için detaylı araştırmalar yapmış olması. Bunların çoğunu da çevirdiği kitaplarda önsöz niteliğinde yayımlamış. Bir yazara iki sayfalık bir önsöz yazmak için o yılların kısıtlı imkânlarıyla yurtdışından getirttiği, okuduğu Almanca kitapların sayısını arşivinde Ayşe Vicdan ve emeğe saygıSarısayın işini kendi yapma, kim n Çevirmen Necatigil? görünce, bu işlerin ne güçlüklerle ya Babamla bu konuları konuşma fırsa pıldığını daha iyi anlıyorum. Seyir defterleri Çok disiplinliydi, çevirisini üstlendiği bir kitabı, ne olursa olsun söz verdiği tarihte teslim ederdi. Her çeviri için “seyir defterleri” tutmuş. Tarih, günde kaç sayfa çevrildiği, ne kadar kaldığı vb. bilgiler içeren çizelgeler. Bunları biliyorduk, ama geçenlerde 27 Mart 1953 tarihli, eski yazı bir belge bulduk arşivde. Knut Hamsun’un “Pan” romanı için küçük bir not: “S¸evk ile bas¸ladım is¸e / Bas¸arılı, kolay düs¸e / Sonunda param ola / Tercümem benâm ola.” Kendi kendini motive etmenin yolunu böyle bulmuş olmalı... O da “iyi” çevirmenlerin çoğu gibi, dünyasına girebildiği yazarları çevirme gayretinde olmuş sanırım. İlk aklıma gelenler Rilke, Borchert, Hamsun, Sadık Hidayet, bu isimlerin Türkiye’de pek bilinmediği yıllarda yaptığı çeviriler. Fazıl Say yeni CD’sini Cumhuriyet’e anlattı ‘Çocuklarımızın aydınlığı sönmesin’ EVRİM ALTUĞ Fazıl Say, Kalan Müzik etiketiyle, kendi deyimiyle “deneysel” bir albüme imza attı. Say’ın raflardaki çalışması, kendisi için de bir ilk. Kapağını Say’ın kızı Kumru’nun bir at görseliyle tasarladığı CD, 06 ve 614 yaş arası müzikseverlere hitap ediyor. “Kumru’nun çizimi çok iyi, hep at resmi çiziyor. Hayatı atlarla geçen binici bir kız ve resim yeteneği kuvvetli” diyen Say, “miniklerin çok daha aktif bir müziği anlama müzik dilini kavrama sistemini anlayabilmelerini” sağlamaya çalıştığını vurguluyor. ‘Evrensel bir dil’ Sanatçı, “müzik dilini çocuklara yakınlaştırmak için” ortaya koyduğu bu yeni eserde Cumhuriyetin üç kuşak bestecileri Saygun, Baran ve Muhiddin ve sonra Fazıl’ın çocuklar için yazdığı müzikler, (ya da çocuk yaşlarda yazdıkları müzikleri) hikâyeleri ile anlatılıp çalınıyor. Say, eser hakkında şunları ekliyor: “Müzik evrensel bir dildir. Kimi zaman bir kediyi, kimi zaman oyun oynayan çocukları, kimi zaman İstanbul’u, kimi zaman da bir rüyayı anlatabilir. Ülkemizin önde gelen oyuncularından ve seslendirme sanatçılarından Selen Öztürk, yazdığım bu açıklamaları çocuklarla konuşurmuşçasına okuyor her parçadan önce. İçinden geçtiğimiz bu çok zor dönemde çocuklarımızın aydınlığı sönmesin.” ‘Onları özgür kılın’ Say, eserin Milli Eğitim Bakanlığı veya olası bir sponsor ile Türkiye veya dünyanın herhangi bir yerine dağıtılması fikrini, “Çocukların yararına olacaksa, ne kadar çok çocuğa ulaştırılırsa o kadar iyi bence” diye karşılıyor. Fazıl Say, çocukların kendiliklerinden belli çalgılara ilgi duyup duyamayacakları yönündeki sorumuza ise “Çocuk genelde kendisi belli eder müziğe olan ilgi ve yeteneğini” diyerek, onları özgür kılmamız gerektiğinin altını çiziyor. Sanatçı, albüm ile ilgili küçük ve büyüklerin olası paylaşımlarını Facebook’taki “Fazıl Say” sayfasına beklediğini bildiriyor. Cumhuriyet’in katkılarıyla yayımlanmıştır. Necatigil Şiir Ödülü Egemen Berköz’ün Necatigil anısına ailesinin 1980’den bu yana düzenlediği Necatigil Şiir Ödülü, önceki gün Doğan Hızlan başkanlığında toplanan seçiciler kurulu kararıyla bu yıl Egemen Berköz’e değer görüldü. Hızlan’ın yanı sıra Eray Canberk, Cevat Çapan, Refik Durbaş ve Turgay Fişekçi’nin yer aldığı kurulun ödüle ilişkin açıklamasında: “60 kuşağı şairleri arasında, kendi özgün şiirini kurabilmesi, yaşadığı yılların toplumsal ve bireysel heyecanlarını şiirine başarıyla yansıtabilmesi, Necatigil’in izinde, küçük insanın toplumsal çalkantılar içindeki serüvenini anlatmaktaki başarısı, İtalyan şairlerinden çevirilerle şiir kitaplığımıza katkıları nedeniyle Egemen Berköz, ödüle değer bulunmuştur” denildi. Ödül töreni 13 Nisan Çarşamba 18.30’da YKY’nin düzenlediği “Sevgilerde Behçet Necatigil 100 Yaşında” sergisinin açılışında, Fulya Sanat Merkezi’nde yapılacak. n Hoca Necatigil? Hoca Necatigil’in dolaylı eğitimi, Alman Lisesi’ne girdiğim yıl başladı; bilmediğim bir kelimeyi sorduğumda, cevap vermek yerine odasından getirdiği kocaman sözlükleri masama bırakmasıyla! Sonraları, lise yıllarımda Almanca derslerinde Thomas Mann, Bertolt Brecht ya da Franz Kafka’yı okuduğumuz sıralarda da aynı tavır sürüp gitti, birkaç cümlelik bir bilgi için çok sayıda kaynak kitabı karıştırmak zorunda kaldım o zamanlar pek hoşuma gitmese de, bana ne kadar önemli alışkanlık kazandırdığını, bunun değerini sonradan anladım tabii. Öte yandan merhamet, vicdan, adalet, tevazu ve emeğe saygı kavramlarında babam önemli bir ilk modeldi benim için. ‘Behçet Hoca’ Öğrencilerinin tanıklıkları, onun iyi ve sıra dışı bir öğretmen olduğu yönünde. Özellikle edebiyata meraklı, yetenekli öğrencilerine destek olmuş, yol açmaya çalışmış. Öğrencisi olmayanların, hatta yaşıtlarının da ona “Behçet Hoca” diye hitap etmesine pek anlam veremezdim eskiden, ama git gide daha iyi anlıyorum. Az önce de dediğim gibi, yaşadıkça... Çeviri dersi n Babanla ilgili anıların sonsuzdur herhalde. Belki yeni yeni anımsadıkların bile vardır. Birini paylaşır mısın? Lisedeydim, babam Siegfried Lenz’in bir radyo oyununu çevirecekti. Ben de heveslenip ona yardım etmek istedim, kabul etti. Kolay bir metindi ya da bana öyle geldi, kısa sürede bitirdim istediği bölümü. Ama babama götürdüğümde, daha ilk satıra bile gelemeden ilk çeviri dersimi aldım! “Ev Araması” diye çevirdiğim başlığın üzerini çizip “Evde Arama” yazdı yanına. Bozuldum tabii, ancak o tüm sakinliğiyle ve sevecen, yüzüme baktı, “Mesele iyi Almanca bilmek değil yalnızca” dedi, “Türkçeyi de çok iyi bilmek lazım...” Bu olaydan yaklaşık 35 yıl sonra, aynı yazarın “Almanca Dersi” romanını çevirirken ki pek kolay olmadığını da söylemeliyim bu sözleri andım hep. Bir de dilinden düşmeyen, şimdilerde benim de her fırsatta tekrarladığım bir dizesini: “Her şey bir vakti bekler.” n BİTTİ ?1# t , t?t??t?t$!t 2 1K,"K ?? tê? tê??  ¶t Biletler Biletix satış kanalları (216 556 98 00, biletix.com ve tüm satış noktaları) ve festival sinemalarında, hizmet bedeli eklenmeden aynı ücretlerle. Hafta içi gündüz seansları 8TL Şlm.iksv.org istanbulŞlmfestivali istŞlmfest iksv öncü sponsor iksv öncü sponsor iletişim iletitşaimşıyıcı iksv resmi sponsorlar iksv resmi sponsorlar takşoınyaıckılama konaklama istŞlmfest #istŞlmfest16 C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear