28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 18 Nisan 2016 14 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr yorum Eğitim özgürleştirmeli Eğitim konusunda çok şey söylenebilir. Ancak yılların deneyiyle kanıtlanmış bulunan bir gerçek var: eğitim özgürleştirici olduğu ölçüde başarılı olur. Ülkemizde özgürleştirici eğitimin en kusursuz örneği Köy Enstitüleridir. Dün, 17 Nisan Köy Enstitülerinin 76. kuruluş yıldönümüydü. Kuruluşlarından çok değil yalnızca altı yıl, yani 1946’dan sonra gerçek özelliklerinden adım adım uzaklaştırılan ve 1954’te Demokrat Parti iktidarı tarafından tamamen kapatılan bu kurumlar özgürlükçü eğitim verdikleri için etkilerini günümüzde de sürdürüyor; derin izleri bir türlü yok edilemiyor. Eğitimden öte Enstitüler, eğitbilimin en önemli düşünce akımlarından biri olan yaparak öğrenme kuramından esinlenerek Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç tarafından Cumhuriyetin çağdaşlaşma kararlılığının bir sonucu olarak uygulamaya konuldu. Bu okullar öğrenme, eğitim ve üretim üçlüsünü Türkiye’ye özgü ve özgün bir yaklaşımla birleştiriyordu. Ülke nüfusunun yüzde 80’inin yaşadığı köylerden ilkokulu bitirenlerin sınavla alındığı; tüm ülkeyi kapsayan; ülke geneline dengeli bir biçimde dağılan; ve beş yıl süreyle karma eğitim veren bu okullarda bilgi edinme, bilgiyi kullanma ve üretim iç içeydi. Bilgi veren dersler, tarım, sağlık, demircilik, marangozluk ve yapıcılık gibi uygulamalı eğitim, müzik, tiyatro ve halkoyunları gibi sanat ve kültür dersleriyle birlikte alınıyordu. Bu eğitim, gencin fiziksel ve ruhsal gelişmesini sağlıyor; aklını kullanma yeteneğini güçlendiriyor; onu uygun deyimiyle düşünüyorum, öyleyse varım diyebileceği; noktaya taşıyordu. Öğrenici uygulamayla bilgi edinmede edilgenlikten etkinliğe geçiyor; deney, gözlem, usavurma ya da akıl yürütme süreçlerini tam bir özgürlük içinde yaşıyordu. Bu olgu, zorunlu olarak, eğitimde kullanılan bilgilerin niteliklerinin irdelenmesini ya da geçerliliklerinin sorgulanmasını da içerir. Mutlak, tartışmasız, sorgulanamaz bilgi yoktur ve olamaz; bu tür bilgi varsa, o, bilimsel değildir; eleştirisiz eğitim olmaz. Eğitim, kesinlikle bilimsel olmayan bilgi veremez; verirse, eğitim olmaktan çıkar, başka bir şey olur. Bu nitelikte bir eğitim yalnız ve ancak, mutlak ya da sınırsız anlamda düşünce ve anlatım özgürlüğünün var olduğu bir ortamda yeşerebilir. Enstitü eğitiminin gücünün kaynağı da budur. Kendi yeteneklerini özgürce kendisi keşfeden genç özgürleştikçe üretir ve birikimli bir biçimde ürettikçe özgürleşir. Bu da öğrenenin özgüvenini artırır; onu, ben de yaparım noktasına çıkarır. Çok boyutlu donanımlarıyla görev yapacak öğretmenler eliyle kapalı köy yapısının kendi içinden dönüşerek bütüncül bir biçimde çağdaşlaşmasının yolu açılacaktı. Üç karınca Köy Enstitüleri düşüncesini günümüzün tüm olumsuzluklarına karşı durarak capcanlı tutan ve ülkenin her tarafında karınca gibi çalışan çok sayıda kişi, dernek ve vakıf var. Onların çalışmaları her türlü övgüye değer. Burada yalnız üçünden söz edebileceğim. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED, www. ykked.org.tr, Başkanı Kemal Kocabaş’ın öncülüğünde yaptığı çok yönlü çalışma ve yayınlarla ailede, okulda ve sonrasında uygulanabilirliği olan enstitü eğitim düşüncesini güncele ve geleceğe taşıyor. Geçen aralık ayında yayımlanan Köy Enstitüleri Sistemi ( Ankara: Bilgi Yayınevi) adlı çalışmasıyla Mustafa Gazalcı, enstitülerin düşünce ve eylem bütünlüğünü, olgular ve sayılarla kanıtlıyor. Celal Topkan’ın geçen ay yayımlanan Atatürk Sonrası CHP’nin Başarısızlığı (Ankara: Karınca Yayınları) adlı yapıtında enstitülerin kurucusu olan CHP’nin, çok kısa bir süre sonra bu eserinden nasıl vazgeçtiğini anlatıyor (s.131154). Üzerlerine ne kadar kara toprak atılırsa atılsın çekirdeği özgürlük olan Köy Enstitüsü eğitim anlayışı yaşıyor! 18 NİSAN 2016 SAYI: 33066 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi 04.39 06.13 13.11 16.53 04.27 05.59 12.55 16.37 04.39 06.22 13.21 17.04 Akşam 19.55 19.38 20.02 Yatsı 21.21 21.03 21.31 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Dünyada Ombudsmanlık Gelişirken Medyada ombudsmanlık kurumunun tarihi çok eskilere dayanmıyor. 1950’lerden netimince onaylanan yayın ilkelerinde Ombudsmanlıkla ilgili maddeyi de okurlarımız birkaç kez bu sütunlarda başlayan ve hızla gelişen uluslararası okudular. Yine de hem okurlarımız düzeyde örgütlenen bir süreçten söz hem de editoryal kadro için bir kere ediyoruz. Bu süreçte, gelişmeye pa daha buraya alıyorum. Şöyledir: ralel olarak okurların, izleyenlerin ilgi “Cumhuriyet gazetesi ve diğer sinin arttığı, yayınlara aktif olarak ka yayınlarda açıklık, şeffaflık esas tılmak, müdahil olmak istedikleri de tır. Gazete ve diğer yayınların ilke ortaya çıktı. Sonuçta “Okur Om lere uygun olarak çalışıp çalışma budsman Editoryal Kadro” üçlü dığı, haberciliğin temel unsurlarına sünün arasında olması gereken ilişki uyulup uyulmadığını denetleyebil konusunda da epeyce bir bilgi, bel mek ve okurlara, kamuoyuna he ge, deneyimi, birikimi sağlandı. Bu sap verebilmek için Vakıf Yönetim ilişkinin okurla Ombudsman arasında Kurulu’nca Ombudsmanlık oluş sıcak, Ombudsman Editoryal Kadro turulmuştur. Ombudsman ya da arasında ise mesafeli olması gerek Okur Temsilcisi tüm yapılmış ya tiği de bu deneyimin bir sonucudur. yınları ilkelere uygunluk açısından Çünkü Ombudsman hem okur eleş gözden geçirmek hak, yetki ve tirilerini yazıişlerine; editoryal kad sorumluluğu altında görev yapar. ronun yetkililerine aktarmak hem de İlkeler dışında editoryal servis gazetecilik ve gazetenin kabul edil lerden ve idareden bağımsız ola miş yayın ilkeleri açısından yapı rak görevini yerine getirir. Tem lan yayını denetlemek gibi bir görev silci, okur eleştiri istek ve öneri le yükümlüdür. Farklı ombudsmanlık lerini gazetenin editoryal ve ida uygulamalarının hemen hepsinde de ri yönetimine iletmek, gerekli du bu ortak özellik kendini gösteriyor. rumlarda habere konu olanlar Cumhuriyet gazetesinin bir patro la haberciler arasında hakemlik nu olmadığını tüm okurlarımız bilir yapmakla yükümlüdür.” ler. Ama yine de gazetemizin bir sa Eleştirilmenin de pek sevilen bir hibi var ve o da Cumhuriyet Vakfı’dır. durum olmadığını kabul etmek gere Cumhuriyet Vakfı’nın bir komis kir. Yine de editörlerin, habercilerin, yon tarafından hazırlanan, Yayın yöneticilerin bu duruma katlanmak, Kurulu’nun fikri de alınarak vakıf yö kendilerini gözden geçirmek, haber lerini, tutumlarını savunabilmek gibi bir zorunlulukları bulunuyor. Burada okuru müşteri yerine koyup “okur her zaman haklıdır” gibi bir anlayıştan söz etmiyoruz. Ama okur eleştirilerinin yol göstericiliğine, yayın ilkelerine uymanın zorunluluğuna inananlar için bu durum yararlıdır. Eleştirilere kızmak, kızgınlığı “süslemek” anlamlı değildir. Cumhuriyet okuru titizdir. En küçük yazım hatasından genel yayın politikasına, yazarların tutumuna, çelişkilerine kadar her konuyu iletmekten, sorular sormaktan kaçınmaz. Bir gazete için de bundan daha iyi bir ortam bulunamaz. Son günlerde okurlardan gelen eleştireler içinde; “Bizim eleştirilerimizin bir yararı oluyor mu? Oluyorsa neden düzeltilmiyor? Genel gidiş, yayın politikası konusundaki eleştirilerimiz neden yanıtlanmıyor?” ve benzeri sorular ağır basıyor. Bu konuda Ombudsman olarak “Eleştiriler işe yarıyor, editörler ve yöneticiler yazılanları her zaman dikkate alıyorlar” diyebilmek durumunda ne yazık ki değilim. Ama Cumhuriyet gazetesi bugüne kadar yaptığı gibi kimliğine uygun yayın yapmayı, kimi aksaklıklar, hatalar olsa da sürdürecektir. Gelecekten umutluyum. Özellikle Genel Yayın Yönetmeni’nin özgürlüğüne kavuşmasından sonra daha özenli bir yayın yapılacağına, bunun gerçekleşmesi için önlemler alınacağına inanıyorum. Cumhuriyet değerlerinin savunulmasında tavizsiz davranılacağına, laiklik konusunun en başa yazılacağına olan inancım arttı. Aynı şekilde sivil toplum kuruluşlarının, demokratik kitle örgütlerinin, parlamento dışı muhalefet parti ve hareketlerin kendilerini görebilecekleri, görüşlerine yer veren bir gazete bulabileceklerini, Hazirancıların, Gezi forumlarının haber değeri taşıdığının kabul edileceğini ve nihayet okur eleştirilerine daha fazla kulak verileceğini umuyorum. Müezzinoğlu’dan teşhis! Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu güçlü bir Türkiye istemeyenler olabileceğini belirterek, ‘Siyasi iktidarın dinamiklerini zayıflatarak, “ülke zayıf düşsün ve bu hedeflerinden ve hayallerinden vazgeçsin” diyenler var. Niye bu hayaller ve hedefler Almanya’yı, İngiltere’yi, Fransa’yı, İsrail’i rahatsız ediyor?’ dedi. l DHA Gölete giren genç öldü İstanbul Eyüp’te dün arkadaşlarıyla piknik yapmak üzere gittiği mesire alanında, düşen topu almak için gölete giren Ali Osman A. (23) boğularak hayatını kaybetti. Top düşünce gölete giren genç, balçığa saplanarak çırpınmaya başladı. Yapılan aramalar sonucunda dalgıçlar Ali Osman A.’nın cansız bedenine ulaştı. l İSTANBUL Hayvanseverler tepkili Hayvan hakları savunucuları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Kısırkaya’daki rehabilitasyon merkezini ve hayvanlara yönelik politikalarını, Saraçhane’deki başkanlık binası önünde gösteri düzenleyerek protesto etti. l DHA Bakan Eroğlu’nun koltuğunun döşemesinin farklı olması dikkat çekti. EROĞLU ADAY MEMURLARA BÖYLE SESLENDİ: En az 5 çocuk yapın Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Antalya’da katıldığı toplantıda aday memurlara, “En az 5 çocuk yapın” dedi. Programın açılışında konuşan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Çiftçi, iyi çalışanların mutlaka fark edileceğine işaret ederek, “Bir de hepiniz çok gençsiniz, ne olur erken evlenin” dedi. Daha sonra kürsüye gelen Bakan Eroğlu, kendisinden ön ce konuşan Çiftçi’nin “erken evlenin” önerisini hatırlatarak, “Ben de hem erken evlenin hem de en az 5 çocuk yapın diyorum. Bunu da hedef olarak koyun” dedi. Eroğlu, Türkiye’nin su meselesiyle ilgili de “Şu anda bütün su sorununu köklüce çözdük. Hatta Afrika’da 1 milyon 700 bin susuz insana su götürdük. KKTC’ye içme ve sulama suyu gönderiyoruz. 1909 dere ıslahı ile Türkiye’de destan yazdık” dedi. Kadıköy’de bir aydınlanma gecesi… 14 Nisan Perşembe akşamı, CHP Kadıköy İlçe Merkezi’nin konuğu oldum. Köy Enstitülerinin 76. kuruluş yılı nedeniyle, geride bıraktığımız haftanın “Perşembe Söyleşileri” programı benim “Uzun Süren Bir Sancı: Köy Enstitüleri” başlıklı konuşmama ayrılmıştı. Dikkat edilirse, bu düzenlemeyi “anma programı” diye adlandırmaktan kaçındım; çünkü ülkemizde “anma programları” bana uzun süredir ister kişiler ister kurumlar bağlamında olsun! daha çok, zamanında yaşatmayı beceremediklerimize ilişkin acınası bir günah çıkarma eylemi gibi geliyor. Ama geçen perşembe akşamı yaşadıklarımızın böyle bir eylem ile hiçbir ilgisi yoktu. Çünkü biz, CHP Kadıköy İlçe Merkezi’nin tıka basa dolu toplantı salonunda, her kesimden ve yaştan dostlarla Köy Enstitülerini, başka deyişle Milli Mücadele’nin hemen ardından Mustafa Kemal’in izinde başlatılan akıl almaz eğitim seferberliğinin kaleleri olan o kurumları anmakla yetinmeyip yaşadık. Yaşamakla da yetinmeyip, birincil amacı Cumhuriyeti yıkmak olan çağdışı bir algı yönetiminin boyunduruğu altına sokulmuş bu ülkenin nasıl yeniden aydınlanma hedefine yönlendirilebileceğini, o ülkenin insanlarının çok ağır bir bağnazlık mirasının yükünden nasıl kurtarılıp bir düşünce toplumuna dönüştürülebileceğini tartıştık. Temel soru: Bu kurumlar nasıl kapatılabildi? Benim Köy Enstitüleri ile ilgilenmemin yoğunlaşması, Anadolu Üniversitesi’nde ders vermeye başladığım yıllara rastlar. İletişim Bilimleri Fakültesi’ne öğretim görevlisi olarak atanışımdan beş yıl kadar sonra, o zamanki Rektör Prof. Dr. Engin Ataç tarafından Kültür Tarihi dersleri vermekle görevlendirildim. Bu ders, üniversitenin bütün birimlerine açık olacaktı. Kültür tarihi uçsuz bucaksız bir alan olduğu için, asıl alanları ne olursa olsun bütün üniversite öğrencilerine seslenebilecek bir sınırlamayı zorunlu buldum ve dersimin adını “Başlangıcından Günümüze Kültür Tarihinde Eleştirel Düşüncenin Gelişmesi” olarak saptadım. İki dönemlik bu derste ülkemizde eleştirel düşüncenin başlatıcısı saydığım Köy Enstitüleri hep özel bir ağırlık taşıdı. Öğrencilerin bu derse gösterdikleri ilgi olağanüstüydü ve bazı yıllar üniversitenin fakültelerinden ve konservatuvarından bu derse kayıt yaptıranların sayısı iki yüzü aştı. Yaklaşık on yıl boyunca sürdürdüğüm bu derslerde Köy Enstitüler konusunu incelemeyi bitirişimden sonra öğrencilerden gelen final sorusu hep aynıydı: “Hocam, böyle aydınlık yuvaları nasıl olur da kapatılabilir?” Karanlıktan elbet aydınlığa … Geçen perşembe akşamı CHP Kadıköy İlçe Başkanlığı’nın toplantı salonundaki dostlarla, özellikle Anadolu Üniversitesi’nde Kültür Tarihi verdiğim yıllara ait izlenim ve deneyimlerimi paylaştım. Bu arada 1940 yılında açılan ve 1953’te, Yani Demokrat Parti iktidarında resmen kapatılan Köy Enstitülerinin kısa ömrü boyunca nasıl bir aydınlanma kaynağı olduğu üzerinde de bolca duruldu. CHP Kadıköy İlçe Başkanı yardımcısı sayın Öznur Yel’in nazik daveti üzerine gerçekleşen program, içinde yaşamaya zorlandığımız karanlığa rağmen sanırım hepimiz için yine de geleceğe yönelik umutlar barındıran bir aydınlanma gecesi oldu! Şarkı söyleyene gözaltı İstanbul Valiliği’nin “Toplumda infial uyandırabileceği, kitlesel/toplumsal tepki ve provakatif eyleme sebebiyet verebileceği” gerekçesiyle yasakladığı Grup Yorum konseri için dün İstanbul’un çeşitli semtlerinde yüzlerce kişi sokaklara çıktı. Taksim, Yenikapı, Avcılar, Maltepe, Kadıköy sokaklarında Grup Yorum şarkılarını söyleyenlere müdahale eden polis onlarca kişiyi gözaltına aldı. l DHA ‘Sivillere ateş açılmadı’ Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, sınıra yaklaşan Suriyelilere ateş açıldığına dair basında yer alan haberlerin sorulması üzerine, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sivillere ateş açtığı iddialarının gerçekle hiçbir ilgisi olmadığını belirtti. Bilgiç, “Ülkemiz yardım kuruluşları, Suriyelilere yardım için gerekli tedbirleri sınırın her iki yanında almaktadır” dedi. l DHA ‘3 aya çözüm süreci başlar’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger Türkiye’de çözüm sürecinin tekrar gündeme gelebileceğini de öne sürerek şöyle dedi: “Rıza Sarraf davası artık siyasi bir şantaj davası, hukuki bir tarafı kalmadı. Recep Tayyip Erdoğan’ın 35 ay içinde çözüm sürecini tekrar başlatma ihtimali yüksek. Ayrıca PYD’ye 34 ay sonra terör örgütü demeyecek.” l DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear