24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 5 Ocak 2016 dizi EDİTÖR: SERKAN OZAN 10 Bölgede yaşanan drama tanıklık eden hak savunucuları seslerini duyurmaya çalışıyor Türkiye Cumhuriyeti’nin içine düşürüldüğü vahim durum KP iktidarının dış politikada hata yapma konusunda hayret verici bir ısrarı var. Irak ve Suriye’de kendisini sıkıştırdığı köşeden şimdi Suudi Arabistan’la “stratejik ilişkiler” geliştirerek kurtulacağını sanıyor. Riyad önderliğindeki “Teröre Karşı İslam İttifakına” katılma konusunda hevesli olduğunu en yetkili ağızlardan duyurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan reddetse de, bunun dünyaya bir “İslam ittifakından” çok, “İran karşıtı Sünni bir ittifakı” görüntüsü verdiği, yazılan ve söylenenlerden kolayca anlaşılır. Erdoğan’ın geçen günlerde Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret sırasında üzerinde mutabık kalınan “Stratejik İşbirliği Konseyi” ise işin cabası. Özetle Türkiye’yi “bölgenin lider ülkesi” yapmak hevesiyle yol çıkan Ankara, ikinci sınıf bir askeri güç olan Suudi Arabistan’ın peşinden gidiyor. “Müslüman bir ülkeyle stratejik ilişkiler niçin geliştirilmesin” diye sorulabilir. “Geçmiş iktidarlar bunu ihmal ettiyse bu bizi bağlamaz” da denebilir. Ancak AKP 13 yıldır iktidarda. Bu iki ülke arasındaki sözde “stratejik” olan ilişkilerin ise sadece son dönemde ve bölgesel gelişmeler bağlamında geliştiğini görüyoruz. Yoksa örneğin, Türkiye’nin Suudi Arabistan tarafından nefret edilen Müslüman Kardeşler’e verdiği destek nedeniyle iki ülke arasında var olan soğukluğu, Mısır’daki darbe sonrasında gördük. Bu iki ülkeye “potansiyel stratejik ortak” olarak bakmamızı engelleyen hususlar bundan da ibaret değil. Burada AKP açısından sırıtan büyük bir çelişki de var. Bir yandan bölgedeki “mazlumların koruyucusuyum” diyor, diğer yandan bölgenin en zalim yönetimlerinden birine yanaşıyor. AKP bu durumu, kendisine yakın gördüğü Müslüman Kardeşler bağlantılı Hamas gibi örgütlere nasıl açıklıyor acaba? Suudi monarşisinin son numarası, zulmettiği Şii azınlığının haklarının savunucularından Şeyh Nemr El Nemr’i idam etmek oldu. Tahmin edileceği gibi bu tüm Şiiler arasında infial yaratmakla kalmadı, Suudi Arabistan ile İran arasındaki diplomatik ilişkileri de görülebilir bir gelecek için sonlandırdı. İki ülke arasında şimdi intikam sözleriyle bezeli çatışmacı bir sert diyalog var. Tüm dünya bu meselenin nereye kadar gideceğini merak ediyor. İşi vahim kılan husus ise, Suudi Kralı Selman’ın, yaratacağı sorunların öngörülebilir olmasına rağmen, bu idamı onaylamış olmasıdır. Böylece, Riyad’ın bölgesel barış ve istikrar arzularına ters düşen bazı hesaplar içinde olduğu ortaya çıkıyor. Yoksa bu akıldan yoksun adımı atmazdı. Kafa kesme yöntemiyle gerçekleştirdiği bu idamın kendisini kimlerle aynı kefeye koyacağını da düşündürdü. Bunları yapmayarak aslında ne olduğunu dünyaya gösterdi. Bölgeyi en iyi izleyen gazetecilerden biri olan Fehim Taştekin’in tespiti son derece yerinde. “Vahhabi ideolojisi, tekfirci pratikleri, kadına bakış açısı, adalet ve hukuk anlayışı gibi faktörler dikkate alındığında Suudi Arabistan aslında IŞİD’in devlet olmuş versiyonu sayılır.” Bu yazının yazıldığı sıralarda Ankara hâlâ, El Nemr’in idamı ve Riyad ile Tahran arasında gerilen ilişkiler hakkında, taraflara “itidal” çağrısında bulunmak dâhil olma üzere, herhangi bir açıklama yapmamıştı. İlerleyen saatlerde bir açıklama geldiyse bunun çok anlamlı olamayacağı kesin. Belli ki Ankara “stratejik ortağı” Riyad’ı kızdırmadan ne diyebileceği konusunda bocaladı. Bu tutumun ilişkilerimizin zaten gergin olduğu İran’da “Sünni dayanışması” olarak algılanacağını öngörmek zor değil. Uzun lafın kısası, rasyonel bir dış politikamız yok artık. Sadece ülke dışına taşan AKP güdümlü ve İslami/Sünni eksenli bir ideolojik yönelişi var. İslam âleminde, çağdaşlıktan yana umut vaat eden tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nin içine düşürüldüğü vahim durum işte budur. Yaşam hakkını savunan engelleniyor MazlumDer’e hükümet tepkisi azlum Sadece hüküDer, İsmet değil, dilami kesime yağer İslami kekınlığıyla bilisimlerin de tepnen, insan hakkisi var bize. kı ihlallerine Halkın devleilişkin raporte büyük tepkilar hazırlayan si var. Silvan’a bir kuruluş. ilk gittiğimiz200 üyesi var de halkın henAli İhsan Gültekin Diyarbakır’da. deklere tutumu Eski şube başkanı olumsuzdu ama ikinci Erzurum’da HDP’den gidişimizde ağır operasmilletvekili seçildi 7 yonlar hendeklere tepHaziran’da. AKP İl Baş kiyi azaltmıştı. Mehter kanı Muhammet Akar marşları çalınması zırhda MazlumDer üyesi. lı araçlardan, duvarlara Genel Başkan Ahmet Fa yazılanlar, gözaltına alıruk Ünsal da eski AKP nanlara yapılan eziyetmilletvekili. Mazlumler durumu kompanse Der’in Diyarbakır Şube ediyor.” Başkanı Ali İhsan GülteGültekin’in çözüm sükin son dönem yaşadık recine ve sürecin bitları sıkıntıları şöyle sımesine ilişkin farkralıyor: lı görüşleri var: “Aslın“AK Partiyle yollarıda iki taraf da süreci mız ayrıldı. İslami keRojava’yı gözeterek başsimin bugün uğradığı lattı. Öcalan’ın 21 Mart bir hak ihlali yok. Ama 2013’teki çağrısı da Kürt sorunu devam edi ‘Kuzey’de kendinizi zoryor, ciddi ihlaller var. lamayın, Rojava’ya giMazlumDer Kürt sorudin’ anlamına geliyornu ve hükümet arasındu. Devlet de kalekollar da dururken hakkın ve yaparak, savaşa hazırhukukun safında yer al landı. Yani taraflar süremak zorunda. Bu da ik ci büyük savaşa hazırlık tidarı rahatsız ediyor. süreci olarak gördüler.” A KK’nin ilk eylemini yaptığı 1984’ten bu yana devam eden çatışmalar 40 binden fazla can aldı, almaya devam ediyor. Sokağa çıkma yasakları ile başlayan günler kent savaşının tırmandığı, kentlerin tanklarla bombalandığı günlere evrildi. Çocukların, kadınların, gençlerin, askerlerin, polislerin, sağlık çalışanlarının ölüm haberlerinin art arda gelmesi, birikmesi, çığlıkların gökyüzünü doldurmasının hiçbir etkisi yok sanki... Bomba sesleri ve ağıtlardan yükselen feryatlar arasında insan hakları savunucularının sesi de duyulmaz oldu. Oysa yaşanan büyük drama en çok onlar tanıklık ediyor, en çok onlar her biri bir ülkeyi sarsması gereken vahim olayları not ediyor. Bunu da insan canının kıymetinin kalmadığı bir zamanda, büyük riskleri göze alarak yapıyorlar. Diyarbakır İHD Şube Başkanı Raci Bilici, 24 Temmuz’dan sonra şiddetlenen çatışmaların en önemli sonucunun yaşam hakkı ihlallerine ilişkin başvuruların artması olduğunu söylüyor: “Eskiden öldürülenlerin PKK’li mi, asker mi, sivil mi olduğu hemen belli olurdu. Ancak şimdi bunun için araştırma yapmamız gerekiyor. Çünkü savcılık soruşturma yapmıyor. Ailesi, yakınları, arkadaşları, görgü tanıkları ile görüşüyoruz.” P M Elçi cinayeti, istediklerini vurabileceklerini gösterdi Dernek yöneticilerinin ve şube başkanlarının gözaltına alındığını anlatan Raci Bilici, “Siirt’teki bir yöneticimiz tutuklandı. Canlı kalkan eylemlerini izlemeye giden arkadaşlarımız eylemci gibi yargılanıyor. Özellikle Tahir Bey’in öldürülmesinden sonra insan hakları savunucularının çatışmalı alanlara gitme şansı kalmadı. Bu cinayet bize, istedikleri insanı çok rahat vurabileceklerini gösterdi. Ben Sur’a gidip araştırma yapamıyorum, bize yönelik saldırı olabilir diye” ifadelerini kullandı. Selçuk ailesinin acı günü urhan ve İlhan Selçuk’un halaları Zeynep Benli’nin oğlu Mehmet Benli, tedavi gördüğü Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde 2 Ocak’ta yaşamını yitirdi. Mehmet Benli, Turhan ve İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’nde Müessese Müdürlüğü görevinde de bulunmuştu. Yalnız yaşayan Mehmet Benli’nin cenazesi yarın öğlen namazında Zincirlikuyu Mezarlığı içindeki camideki törenin ardından Yeni Ayazağa Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Bilici’ye göre en önemli ihlaller sivillerin kolluk güçleri tarafından öldürülmesi, çatışmalar sırasında lemiyordu. Süreç hiç olmasaydı bu yaşanan infazlar ve tedavi engellekadar şaşkınlık olmazdı. Ama sen melerinden dolayı yaşanıyor: taraflarla görüşmeye başlamışsın, “Bir hafta önce Diyarbakır’da 3 tam da umutlar yeşermeye başlakişi öldürüldü. 2’sinin PKK’li oldumışken böyle olması insanları ürğu söylendi. Ama bu insanlar silah küttü. Halk, örgütü ‘Devlet ne yasızdı, rahatlıkla yakalanabiparsa yapsın, sen o ateşlirlerdi. Aracın içinde yaralı kesi bozmamalıydın’ diye ele geçirilip infaz ediliyorlar. eleştiriyordu. Ama şimdi Genelde ölümler tek kurşunasıl eleştirisi devletedir. la oluyor. Taranarak öldürüDevlete ‘Sen diyalog başlen yok. Daha önce taş atan lattığın anda şiddet biter. çocuklara ağır hapis cezalaSeni tutan ne?’ diyor. rı veriyorlardı. Son dönemAKP iktidarı kamu de ise siyah Ranger’larla taş görevlileri ile temas atan çocukları doğrudan ölkanalını kapatmıyor. dürerek korku yaratmaya çaVali ve kaymakamlarla Raci Bilici lışıyorlar. Artık hiçbir kural görüşebiliyoruz. Ama tanımıyorlar. İşkencede, takamu görevlileri görüşse de sonciz, tecavüz vakalarında büyük arra bildiğini yapıyor. Bazen inisitış var. Gözaltına alınanlar karako yatif kullanan çıkıyor ama sayıla götürülene kadar gözaltında bir sı çok az. Vali ve kaymakamdan ayda görecekleri işkenceye bedel değil, merkezden aldıkları emirbir dayak yiyorlar. Ardından polerle operasyon yapan timler var. lis, bu kişiye suç duyurusunda bu Aralarında Arapça konuşanlar ollunuyor, bize direndi diye. Siyasi duğunu söyleyenler de var. irade ve yargı koruyor. Hiçbir soArtık hükümetin ve PKK’nin şidruşturma açılmıyor. Kimse bize det tutumlarından vazgeçip müzabölgede hak, hukuk özgürlük, ada kereye başlaması gerekiyor. Devlelet vardır diyemez. Beyaz tülbenti tin sert tutumunun bu süreci uzatni göstererek sokağa çıkan kadın tığını düşünüyorum. Bu durum sürkolundan vurulmuş, kesilmiş. Nidürülebilir değil. Sürerse, kopuş ye beyaz tülbenti gösteriyorsun, olur, iç savaş tehlikesi artar.” örgüte işaret mi diye... Özel görevli timler Devletin hazırlıkları sürecin biteceğini gösteriyordu. Ama bu deTahir Elçi’nin öldürülmesinrece sert müdahaleleri kimse bekden sonra Diyarbakır Barosu O çocuklar ölüyor Başkanlığı’na vekâlet eden Ahmet Özmen, yeni dönemdeki hak ihlallerinin önceki dönemlerle kıyaslanamayacağını “Çatışmaların olduğu 2012 ile Temmuz 2015’ten bu yana yaşanan ihlal sayısı arasında uçurum var” diyerek belirtiyor. “Çatışmalı ortamlarda hak savunuculuğu yapmak çok zor. En başta hak savunucusu kendini güvende hissetmiyor ki...” diyen Özmen, bölgede hukukun rafa kaldırıldığını şöyle anlatıyor: “Burada artık kanunlar işlemiyor. 90’lı yıllarda da böyle oldu. Diyelim ki bir sivil öldürülmüş, öldüren PKK’li de olsa kamu görevlisi de olsa ortaya çıkarılmalı. Ama sen ne yapıyorsun, tek bir soruşturma belgen biAhmet Özmen le yok. Devlet yetkilileri bize defaten söyledi: O ilçedeki mülki amirin emrini dinlemeyen, Bakanlıkça görevlendirilmiş timler kullanılıyor.” Reyhan Aktar Çatışmalar dursun biz yaramızı sararız eyhan Aktar, Diyarbakır İş Kadınları Derneği’nin (DİKAD) başkanı. Derneğin 50’ye yakın üyesi var. Aktar, aynı zamanda GÜNSİAD’daki ilk ve tek kadın üye 7 Haziran seçimlerinde AKP’den aday adayı olan Aktar, çatışmaların iş hayatına ve kadınlara olan etkisini şöyle özetliyor: “Çatışmaların başlamasıyla kredi alarak, borçlanarak çalışan insanlar çalışamaz oldu. Siciller bozuldu, çekler dönmeye başladı. Turizm ve hizmet sektörü bitme aşamasına geldi. Kadınlar, çocukları ve aile içi konumları nedeniyle daha çok etkilendi R YARIN: BÖLGEDE GAZETECİ OLMAK AYŞE YILDIRIM bu süreçten. Valilik ve kaymakamlıklar, belediyeler ailelere yardımlarda bulunuyor ama yeterli değil. Zaten az sayıda olan kadın küçük esnaf dükkânlarını kapattı. Yakınlarının yanına yerleşenler, birkaç aile birlikte ev kiralayanlar çatışmalı bölgeden çıkabildiler. Gidecek yeri olmayanlar hâlâ çatışmalı bölgelerde. Çatışma seslerinden ve korkudan ilkokula giden çocuğunun konuşma yeteneğini kaybettiğini söyleyen anne var. Buradaki esas talep çatışmaların bir an önce bitmesi... Yeter ki çatışmalar dursun, biz birbirimizin yarasını sararız.” T Barışa niyet savaşa kısmet Kurulduğundan beri demokratikleşme için çalışmayan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, devletin sivil güçlerinin terörle mücadeleye katılması için çalışma başlattı mut proje açıklamadı. Hükümetin, geçen temmuzdan iti010’da kurulan Kamu Düzeni baren değiştirdiği terörle mücadeve Güvenliği Müsteşarlığı’na le konseptinde Kamu Düzeni ve Gü(KDGM) “devletin silahlı güçlerivenliği Müsteşarlığı’na “devletin sinin yanı sıra sivil güçlerinin terörle lahlı güçlerinin yanı sıra sivil güçmücadeleye nasıl katılacağını” içelerinin terörle mücadeleye nasıl karen Terörle Mücadele Master Platılacağını” içeren Terörle Mücadenı hazırlama görevi verilmesi tarle Master Planı hazırlama görevi vetışma yarattı. KDGM’nin asıl görevi rildi. Milliyet’in haberine göre kamu çözüm süreci kapsamında “demok güvenliği ve düzeni başta olmak üzeratikleşme adımlarına uygun olarak re; iş, eğitim, sağlık, imar, şehir yagüvenlik tedbirlerinin yanı sıra eko pılanmaları, aile ve sosyal politikanomik, sosyal, kültürel, siyasal ve lar, gençlik ve spor, devletin tüm yapsikolojik tedbirleri” belirlemekti. tırımları, sosyal yardım projeleri, teMüsteşarlık, Kürt sorununun çözü rörle mücadele master planı çerçevemünde bu zamana kadar hiçbir sosinde oluşturulacak ve uygulamaya ALİCAN ULUDAĞ 2 Baro yöneticisine kurşunlu tehdit iyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından baroya yönelik tehditler dinmiyor. Yönetim Kurulu üyesi Velat Alan’ın ofisinin 24 Aralık’ta kurşunlanmasının ardından baronun Genel Sekreteri Abdullah Çağer’in bürosundaki çalışma odasının camına bir kurşun isabet etti. D konulacak. Her kentin ve yerleşim biriminin kendisine göre bir profili oluşturulacak, ihtiyaçları bu profile göre belirlenecek. KDGM’nin kuruluş amacı çözüm sürecinin altyapısını hazırlamak ve Kürt sorununun silahlı mücadele dışında çözüm yollarını üretmekti. Fakat, aradan geçen 6 yıla karşın KDGM’den herhangi bir somut proje çıkmadı. Müsteşarlık, bu süreçte pasif konumda tutuldu. Milliyet’in haberindeki konsept kapsamında “şehir yapılanmaları”ndan bahsedilmesi dikkat çekti. Bu ifade, bölge halkının göç ettirileceği yorumuna neden oldu. Çocuklar ölmesin diye Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) , “Savaşlar olmasın, çocuklar ölmesin” sloganıyla 31 Aralık’ta başlatılan üç günlük açlık grevini, süresiz ve dönüşümlü olarak sürdürme kararı aldı. ABF Genel Başkanı Baki Düzgün “Bu ateş Türkiye halklarını yakmasın diye sesimize ses, mücadelemize güç verin, yoksa yarın hepiniz hepimiz için çok geç olacak. Yoksa siz çocukların ölmesine razı mı oluyorsunuz?” diye konuştu. l MEHMET MENEKŞE C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear