23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2013 CUMARTESİ 4 HABERLER Gezi için öğretmenlerin öğrencileri teşvik ettiği iddiası üzerine okullara müfettiş gönderildi Tehditle öğrencileri sorgulayan müfettişler telefon numaralarını topladı, Twitter şifrelerini istedi Darbe Olmasaydı... Sosyal gelişmeler ve demokrasinin girift ilişkileri, zaman zaman bedahat (besbelli, apaçık olan gerçek) gibi görünen kimi tümcelerin içini boşaltmaktadır. Düşünceyi slogana indirenlerin, düştükleri kaçınılmaz tuzaktır bu. Bu slogan tümcelerden biri de şudur: Seçimle gelen, yine seçimle gitmeli! Kuşkusuz öyle olmalı. Kimse de buna karşı çıkamaz ama bunu yaparken şu sorunun yanıtını vermeyi de ihmal etmemeli: Ya seçimle gelen devlet erkini kullanıp seçimle gitmenin yolunu tıkarsa ne olacak? “Seçimle gelen seçimle gitmeli”nin geçerliliği, seçimle gelenin demokrasinin kurallarına uyması, demokratik gidiş yolunu açık tutmasıyla mümkündür. Demokrasiyi yalnızca, iktidarların nasıl el değiştireceğinde aramak eksik bir davranış biçimidir. Aynı zamanda onların edimlerinin içeriğine de bakmak gerekir. Seçimle gelen demokrat kaldığı sürece seçimle gitmek kuralına bir diyecek yok. Peki, seçimle gelen devletin erkini kullanarak bir dikta kurduysa, o zaman ne olacak? Çünkü çağımızda tüm diktalar darbeyle gelmiyor, seçimle gelenler de var. Maurice Duverger “Seçimle Gelen Krallar”ı yazalı elli yıldan fazla oldu. Mısır’a bakarken olayın bu yönünü de göz önünde bulundurmak gerekir. Yine gözden uzak tutulması gereken Tahrir Meydanı’ndaki halktır. HHH Sandıktaki oy, halkın iradesinin ifadesidir. Peki Tahrir’de ve Kahire sokaklarındaki iki milyon gösterici neyin ifadesidir? Demokrasinin kurallarına uyulmaz, ifade özgürlüğü kısıtlanır, yargı yürütmenin sultası altına sokulursa, meydanlarda barışçıl gösteriler şeklinde tezahür eden halkın iradesi yaşama nasıl geçecek? Demokrasilerde, muhalefetini dile getirenlerin, oyunun kurallarına uymaları isteniyor haklı olarak. Ama aynı zamanda kötüye kullanıldığı takdirde tehlikeli bir silah ya da silahların en tehlikelisi olan iktidar erkini ellerinde tutanların da oyunun kurallarına uymaları gerekmiyor mu? Demokrasiyi çiğneme konusunda, iktidarın olanakları, muhalefete oranla çok daha büyüktür. Mısır’da Mursi, demokrasinin kurallarını ayaklar altına alıp kurumlarına saldırmıştır. Bu durumda, Tahrir Meydanı’nda tezahür eden halkın iradesinin yaşama geçmesi nasıl mümkün olacaktır? Burada, Tahrir’de ifadesini bulan karşı çıkmanın çoğunlukta olup olmadığı değildir. Çoğunlukta olmasa da önemi yoktur. Çünkü demokrasinin kurallarına uyulması için çoğunluk talebinin olması zorunlu değildir. HHH Ama sapla samanı birbirine de karıştırmamak gerek. Mısır’da olan devrim falan değil bir darbedir. Eylem bir darbedir. Ama yıkılan demokrasi değil, diktadır. Bu durumda “Mısır’da darbe yapılarak demokrasiye karşı suç işlendi” demek mümkün değildir. Mısır’da darbeden çok önce demokrasi, devrilen Mursi tarafından katledilmiştir. Bu durumda söz konusu olan, hukukta işlenemez suç denen kurumdur. İşlenemez suça bir örnek verelim: Ahmet Mehmet’i öldürmeye karar verir. Mehmet yatarken üzerine bir şarjör kurşunu boca eder ama yine de katil suçu gerçekleşmez. Çünkü Mehmet, daha önce kalp krizinden ölmüştür. Öleni bir daha öldürmek mümkün değildir. Bu durumda, “Mısır’da darbe olmasaydı demokrasi devam edecekti” demek, “Ahmet ateş etmeseydi, Mehmet yaşayacaktı” demek kadar mantık dışıdır. Özetleyelim, Mısır’da bir diktatör darbe ile devrildi. Burada taraflardan birini ya da öbürünü desteklemeye çalışmak değil, ne olduğunu anlamak önemlidir. Darbeler kendi başlarına ne demokrasinin ne de ekonominin sorunlarını çözebilirler. Demek ki, Mısır’da önemli olan da bundan böyle ne olacağıdır. Nasıl ki, darbeyle devrilmiş olması, Mursi’yi demokrat ve haklı kılmıyorsa, Mursi’nin diktatör olması da darbecilerin yarın öbür gün uygulayabilecekleri baskı yöntemlerini haklı kılmayacaktır. Bir yanlışın karşısına başka yanlışla çıkarak onu doğru kılmak mümkün değildir. Liselilere Gezi sorgusu SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, öğretmenlerin öğrencileri Gezi Parkı eylemlerine katılmaları yönünde teşvik ettiği iddiası üzerine başlattığı soruşturma kapsamında Öğretmen Necla Kızılbağ Anadolu Lisesi’ne de müfettiş gönderildi. Ancak her okuldan ayrı olarak burada 57 öğrenci de müfettiş sorgusuna girdi. Müfettişler öğrencilere ısrarla “Sizi suçlamıyoruz, sizi kim yönlendirdi, hangi öğretmen teşvik etti? Eğitim Sen grevi için yapılan açıklamayı hangi öğretmen düzenledi” sorularını yöneltti. Okula gelen bakanlık müfettişleri, öğrencileri eyleme davet eden cep mesajlarını kimin attığını belirlemek için öğrencilerin telefon numaralarını toplayarak Twitter hesaplarının şifrelerini de istedi. Cumhuriyet’in ulaştığı söz konusu lisenin öğretmenleri, Gezi Parkı eylemlerine destek olaylarının 3. günü olan 3 Haziran Pazartesi günü okulda yaşananları anlattı. lerin okul bahçesine çıkmalarını da yasakladı. Bunun üzerine öğrenciler, okul koridorlarında sloganlarla oturma eylemi yaptı. Öğrenciler ders bitiminde Kızılay’a gitti. Okul öğretmenlerinin ders saatleri içinde hiçbir öğrenciyi Kızılay’a götürmesi gibi bir durum yaşanmadı. Zaten olay günü gündüz saatlerinde Kızılay ya da Kuğulu Park’ta bir protesto da yaşanmadı. Sen misin Gezi’ye destek veren liseliye müfettiş sorgusu Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün soruşturması kapsamasında Öğretmen Necla Kızılbağ Anadolu Lisesi’ne gelen müfettişlerin, öğretmenlerin isimlerini vermeleri için öğrencileri korkuttukları da öne sürüldü. Buna göre müfettişler, öğrencilerin cep telefonu numaralarını alarak “GSM operatörleri yardımı ile gelen mesajlara bakacaklarını, hangi öğretmenden gelen mesajla eylem yaptıklarını öğreneceklerini” söyledi. İkinci olarak müfettişler öğrencilere, “Kızılay’daki komiserlerin elinde sizin ve yanınızdakilerin görüntüleri var, bize doğruyu söyleyin” tehdidinde bulundu. Bir başka bilgiye göre ise, hangi öğretmenlerle iletişim içinde olduğunu belirlemek amacıyla öğrencilerin Twitter adresleri ile şifreleri de istendi. Öğrenci velilerinin bu şekilde yürütülen bir sorgulama karşısında tepkili oldukları ve önümüzdeki günlerde basın açıklaması düzenleyecekleri öğrenildi. 57 İZMİT (Cumhuriyet) Gezi Parkı Direnişi sırasında İzmit’te yapılan gösterilerde polisin sıktığı biber gazından annesinin fenalaştığını söyleyerek sosyal medyada bu duruma tepki gösteren Tekin Beyaz’ın başına gelmeyen kalmadı. Savcılık talimatıyla “polise hakaret ettiği” gerekçesiyle Beyaz’ın Derince ilçesindeki evine polis baskın düzenledi. Evde arama yapan ekipler bilgisayarlarına da el koydu. Beyaz, savcılık tarafından serbest bırakıldı. Ancak Beyaz’ın başına gelenler bununla da bitmedi. AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nde ofis hizmetinde çalışan Beyaz, temizlik işine verildi. Beyaz, durumunu anlattığı Başkan İbrahim Karaosmanoğlu’nun kendisine “Az bile yapmışlar. Talimat vereyim seni işten atsınlar” dediğini, bundan kısa süre sonra da tazminatsız olarak işten çıkarıldığını belirtti. Fotoğraf: DHA GEZİ PARKI OLAYLARI KAPSAMINDA 15 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI Sabaha karşı operasyon İZMİR/İSTANBUL/ BATMAN(Cumhuriyet) Taksim Gezi Parkı odaklı olaylar kapsamında İzmir merkezli, İstanbul, Ankara, Manisa ve Batman illerinde gerçekleştirilen operasyonda, kamu binaları, araç ve işyerlerine zarar verdikleri ve terör örgütü üyesi oldukları iddiasıyla 15 kişi gözaltına alındı. Polis, Gezi Parkı odaklı olaylarla ilgili yürüttüğü çalışmalar sırasında kamera görüntülerini inceleyerek bazı kişilerin kimliklerini belirledi. Sabaha karşı İzmir, Ankara, İstanbul, Manisa ve Batman’da 17 adrese eşzamanlı operasyon düzenleyen polis, terör örgütü DHKPC, MLKP, TKEP/L üyeleri oldukları ileri sürülen 15 kişiyi gözaltına aldı. Aramalarda örgütsel doküman, CD ve harddisklerin ele geçirildiği belirtildi. Gözaltına alınan kişilerin, polise taş ve molotofkokteyli attıkları, kamu binalarına, araçlar ve işyerlerine zarar verdikleri öne sürülüyor. Gözaltılardan 7’sinin iyah giyinerek okula geldiler Sosyal medya üzerinden örgütlenen öğrenciler ve serbest kıyafet düzenlemesinden de yararlanarak okula tamamen siyah giyinerek geldi. Öğrenciler teneffüslerde okulun bahçesinde “Faşizme karşı omuz omuza”, “Tayyip istifa” sloganları attı. Okul yönetimi, öğrencilerin okul dışına çıkmasına izin vermedi. Okul yönetimi bir adım daha atarak öğrenci S İzmir’de olduğu öğrenildi. Aynı kapsamda İzmir’de daha önceki iki operasyonda da 27 kişi gözaltına alınmış, zanlılardan 24’ü tutuklanmıştı. Gezi Direnişi sırasında “kamu ve özel binalara zarar verip molotofkokteylli saldırı düzenlenledikleri” iddiasıyla 4 kentte düzenlenen operasyon kapsamında Batman’da da 1 kişi gözaltına alındı. Adı açıklanmayan şüphelinin havayolu ile İzmir’e götürüldüğü belirtildi. CÖMERT’İN ÖN OTOPSİ RAPORU Ateşli silahla öldürüldüğü belgelendi İstanbul Haber Servisi Hatay’da Gezi Direnişi’ne destek vermek için eylemlere katılan ve polisin müdahalesi sonrası 3 Haziran’da hayatını kaybeden Abdullah Cömert’in (22) ateşli silahla öldürüldüğü ön otopsi raporuyla belgelendi. “Ateşli silahla oluşması muhtemel sıyrık” ifadelerine yer verilen ön otopsi raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderildi. Cömert’in kesin ölüm nedeni buradan çıkacak rapora göre netlik kazanacak. Yurt gazetesi, dün yayımladığı haberinde Cömert’in ölüm nedeni ile ilgili ön otopsi raporuna ulaştığını ve raporda Cömert’in ateşli silahla vurularak yaşamını yitirdiğinin otopsi raporuyla belgelendiğini belirtti. Haberde, Antakya Devlet Hastanesi’nde adli tıp uzmanı Dr. Fikret Yeşiloğlu imzalı ön otopsi raporunun sonuç kısmında “Burun kökünde muhtemelen ateşli silaha ait giriş sağ temporoksipitalde çıkış olduğu eks duhul halde geldiği” ifadelerinin kullanıldığı, kesin ölüm nedeni ile ilgili de “Mevcut harici muayene bulgularına göre kesin ölüm sebebini tespit edemedim. Klasik otopsiye gerek vardır” denildiği belirtildi. Bunun üzerine Cömert’e klasik otopsi yapıldığı ifade edildi. Adli tıp uzmanı bilirkişisinin ise ölüm nedeni konusunda kesin düşüncesi olmadığını belirterek detaylı analiz talep ederek raporunu İstanbul’daki ATK’ye gönderdiği kaydedildi. Gezi Parkı tweet’leri kitap oldu İstanbul Haber Servisi Taksim Gezi Parkı eylemlerinin başladığı 27 Mayıs’tan 21 Haziran’a dek olaylar süresince toplam 24 milyon tweet atıldığı, bu süreçte Türk Twitter kullanıcısı sayısının da 1.8 milyondan 10 milyona yükseldiği belirlendi. Gezi Parkı eylemlerinde atılan tweet’ler, Linkedin’in Türkiye yöneticiliğini yapan Ali Rıza Babaoğlan ve avukat Meltem Banko tarafından taranarak ekitap halinde ücretsiz yayımlanmaya başlandı. Atılan 24 milyon tweet’in 16 milyonu Türkiye’den paylaşılırken bunu sırasıyla Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa, Kanada, Hollanda, Meksika, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Arjantin izledi. Ekitaba http:// geziparkikitabi.com adresinden ulaşılabilir. a korkmuşlar ya da örtmeye çalışıyorlar’ Raporu inceleyen ATK’de görevli uzmanların ise “Otopsi raporunun sonuçlarını şöyle okuduk. Cömert sanki sağ tarafı yere gelecek şekilde yatırılmış ve başının sol tarafından nişan alınarak ateş edilmiş gibi. Adli tıp uzmanı raporunda şunu yazmış, ‘Bize kalbi ve nabzı atmayan, beyni de çalışmayan bir insan geldi. Kararı siz verin’. Yani resmen ‘Ateşli silahla ölmüştür’ raporu verememiş. Uzman ya bu raporu vermekten korkmuş ya da Cömert’in vurularak öldürülmesinin üzerini örtmeye çalışıyorlar” dedikleri belirtildi. ‘Y
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear