25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA eçen hafta Gelir Vergisi G Kanunu tasarısının kira geliri elde eden yaklaşık 1.5 milyon mükellefe ilave vergi yükü getireceğini yazmıştık. Tasarı bu haliyle yasalaşırsa görüyoruz ki, kimi mükellefler için de yeni vergi sürprizleri olacak. İşte yeni bir örnek. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde, beyanname özetleri yer alır. En son 2011 yılı için hem gelir vergisi hem de kurumlar vergisi beyannamesi özetleri var. 2011 yılında 25 bin 225 mükellef eğitim ve sağlık harcamaları indiriminden yararlanmış. Bu mükelleflerin kazançtan indirdikleri toplam tutar 161 milyon lirayı geçiyor. Mevcut Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesi; Türkiye’de yapılan, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden alınan faturalarla ispat edilen ve beyan edilen kâr rakamının yüzde 10’unu aşmayan eğitim ve sağlık harcamalarının elde edilen kazançtan indirilmesine izin veriyor. Bu hak, ilk 2004 yılında uygulandı. 2005’te hak genişletildi ve mevcut uygulama ortaya çıktı. Ancak görüyoruz ki aynı iktidar şimdi indirimi sınırlandırmak istiyor. Tasarının yeni halinde eğitim ve sağlık harcamaları, vergiden yapılacak bir mahsup olarak uygulanacak. Bu ise indirimin mükelleflere sağlayacağı faydayı sınırlandırmak demek. Nasıl mı? Tasarının 83. maddesi hükmüne göre, 1 İndirime konu edilecek Biliyoruz ki, eğitim ve sağlık harcamaları, vergi mükelleflerinin yapması gereken en doğal harcamalar. Yeni tasarı, kazancın elde edilmesi ile ilgili harcamaların vergi matrahının tespitinde giderleştirilebileceğini belirtiyor. Bu kapsamda, eğitim ve sağlık harcamalarını, gider olarak kabul etmeyip yukarıda açıklanan kısıtlamalar dahilinde beyannamede indirime izin veriyor. Oysa ki eğitim ve sağlık harcamaları, insan olabilmek, hayatta kalabilmek ve yaşayabilmek için yapılması gereken harcamalar. Bu yapılmadan, bırakın kazanç elde edebilmeyi, hayatta kalabilmek bile mümkün değil. Hiçbir tartışma ve kısıtlamaya gitmeden, eğitim ve sağlık harcamalarının tamamının giderleştirilmesini sağlayan düzenlemelerin bir an önce tasarıya monte edilmesinde fayda var. 15 S KADİM’in ayarı kaçtı osyal Güvenlik Kurumu’nun Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele (KADİM) projesi kuşkusuz doğru. Ancak görüyoruz ki, işleyişte sistemin ayarı kaçmış ve kimi yurttaşlar canından bezmiş. SGK halen çeşitli kurumlardan aldığı bilgi ve belgelerle sigortalı çalıştırılıp çalıştırılmadığı tespiti yapıyor. Haklıhaksız ayrımı yapmadan hatalı bilgilerle hatalı sonuçlara ulaşılmasından şikâyetler ise iyice artmış durumda. Çünkü haksız uygulamayla işyerlerine idari para cezası gelirken, bir yıl boyunca beş puanlık SGK prim indiriminden yararlanamama nedeniyle mağduriyet oluşuyor. Örneğin, SGK uygulamalarına göre, portör muayenesi sonucu yapılan tespitlere bakılarak kayıt dışı istihdam tespit edilmeye çalışıyor. Buna göre, kişi işe başlamak için portör raporu aldığında bunların bilgileri SGK tarafından kontrol ediliyor, sonuçta eğer sigortalı tescili yapılmamış ise idari para cezası uygulanıyor. Oysa SGK’nin buradaki mücadelesi farklı bir kayıt dışılığa neden oluyor. Tüm işyerlerine kaçakçı muamelesi yapılıyor. Üstelik SGK’ye dayanak olan portör muayeneleri mahkemelerde ilk duruşmada geçersiz kabul ediliyor. Burada özellikle ilgisi olmayan bir işyerinin adını vererek rapor alıp, farklı işyerinde çalışanlar olduğu gibi, portör raporu almasına rağmen işbaşı yapmayanların da bulunduğunu hatırlamak gerekiyor. Yine işe giriş bildirgesi verilmesine rağmen işbaşı yapmayan işçiler de diğer önemli sorun. İşe alınan işçiler için bir gün önceden işe giriş bildirgesi verilmesi gerekiyor. İşe başlanmazsa işveren SGK’ye bir dilekçe vererek iptal istiyor. SGK müdürlükleri ise durumu denetim elemanlarına inceletiyor. Denetim elemanları gereksiz meşgul edilirken, hem de işyerleri mağdur oluyor. Sonuçta, sorunların çözümü için SGK’nin itirazlara daha çok değer vermesi gerekiyor. Yeni Vergi Sürprizleri edilebilecek. eğitim ve sağlık harcaması Örnek tabloya dikkatlice beyan edilecek gelirin yüzde bakılırsa, eğitim ve sağlık 15’ini ve asgari ücretin yıllık harcamaları bulunan tutarını aşamayacak. mükelleflerin ödeyecekleri 2 Harcamalar Türkiye’de verginin artacağı yalın olarak yapılacak ve gerçek ya da görülebilir. tüzel kişilerden alınacak belgelerle ispatlanacak. 3 Bu limitler EĞİTİM/SAĞLIK HARCAMASI YAPAN MÜKELLEFİN VERGİSİ ARTACAK (TL) çerçevesinde Mevcut Yasa Yeni Tasarı hesaplanacak Kâr 300.000 300.000 tutarın Eğitim Harcaması 25.000 25.000 yüzde 15’i 275.000 300.000 beyannamede Gelir Vergisi Matrahı Hesaplanan Gelir Vergisi (2013 Yılı) 89.095 97.845 hesaplanan gelir Mahsup 0 1.761,48 vergisinden ÖDENECEK VERGİ 89.095 96.083,52 mahsup İhanet!.. Yazılarını büyük bir zevkle ve her defasında bilgilenerek okuduğum Özdemir İnce , son zamanlarda, Aydınlık gazetesindeki yazılarını hep aynı cümleyle sonlandırıyor: Yüzde 10 seçim barajı kaldırılmadan herhangi bir seçime girmek, halka ve demokrasiye ihanettir. Yüzde yüz katılıyorum!.. Bu seçim sistemi, bu ancak faşist rejimlere özgü baraj ve hatta bu “Siyasi Partiler Yasası” ile seçimlere gitmek, yalnızca ihanet değil, aynı zamanda aymazlıktır, enayiliktir!.. Ancak öncelikli sorun tabii ki yüzde 10 baraj denilen garabet... HHH Baraj, bize 12 Eylül cuntasının hediyesi!.. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türkiye’de “barajsız d’Hondt” olarak bilinen seçim sistemi uygulanıyordu. Ve bu sistem, oldukça eşitlikçi, alınan oyların karşılığı, TBMM’ye neredeyse tam olarak yansıyan bir sistemdi... Ve bu seçim sistemi özgürlükçü 1961 Anayasası’nın armağanıydı!.. Darbeden sonra, partiler kapatıldı, anayasa lağvedildi ve cunta tarafından atanan Danışma Meclisi, yeni anayasayı hazırlarken bu sisteme yüzde 10 barajını ekleyiverdi!.. Zaten cunta başı Kenan Evren meydanlarda yaptığı her konuşmada, gönlünün ABD’deki gibi iki partili sistemden yana olduğunu anlatıyordu... Ne için?.. İstikrar için!.. 1982 Anayasası ile birlikte yüzde 10 barajının 30 küsur yıllık serüveni de başlamış oldu... Bu öylesine adaletsiz bir sistemdi ki; bakın seçimler itibarıyla oylar nasıl heba oldu, birinci olan partiler nasıl bir altın madenine kondu: 1987 seçimlerinde yüzde 19.5, 1991’de yüzde 0.5, 1995’te yüzde 14, 1999’da yüzde 18.5 ve 2002’de tam yüzde 45 oy değerlendirme dışı kaldı... Bitmedi! Pekii, söz konusu seçimlerde birinci sırada yer alan partiler, hangi oy oranıyla Meclis’te ne kadar sandalye kazandılar dersiniz? Buyrun: 1987’de ANAP, yüzde 36.1 oyla milletvekilliklerinin yüzde 64.9’unu, 1991’de DYP yüzde 27 oyla yüzde 39.5’ini, 2002’de AKP, yüzde 34.4 ile sandalyelerin yüzde 66.4’ünü aldı!.. ANAP’ın 1987’de, üstüne oturduğu milletvekilliklerinin nedeni Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş’e getirilmiş olan siyaset yasağıydı!.. 2002’de ise CHP dışındaki tüm partiler yüzde 10 barajının altında kaldıkları için AKP neredeyse anayasayı değiştirecek çoğunluğa erişmişti. Halkın neredeyse yarısının oyu ise çöpe gitmişti... Adalete bakın!.. HHH Diğer seçim sonuçları da çok farklı olmadı... Merkez sağı içinde eriten AKP, yüzde 10 barajı sayesinde, 2007 ve 2011 seçimlerinde “oyum boşa gider” korkusu yaşayan sağ eğilimli seçmenin oyunu aldı. Sol seçmenin bir bölümü de aynı kaygılarla CHP’ye yöneldi... Bir bölüm seçmen de protestosunu oy kullanmayarak gösterdi. Ama bu da daha çok birinci gelen partiye yaradı!.. Bilgisayarlı seçim sistemi, seçim listelerinin YSK’den nüfus müdürlüklerine aktarılması, toplam seçmen sayısındaki milyonlara varan artış ve eksilişlere değinmiyorum bile!!! Muhalefetteyken bu seçim sisteminden ölesiye yakınan partiler iktidara geldiklerinde, yüzde 10 barajını bırakın kaldırmayı iyice sahiplendiler!. Ehh, bu sistemin üzerine padişahlık da, korku imparatorluğu da kurulabilirdi... Öyle de oldu zaten!.. İşte bu nedenle Özdemir İnce sonuna dek haklıdır: Yüzde 10 kalkmadan seçime girmek, halka da, demokrasiye de ihanettir!.. ‘Canın Sağolsun Türkiyem’ Geçen hafta Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde sevgili Can Ataklı’nın, tek kişilik politik gösterisi “Canın Sağolsun Türkiyem”i izledim... İki saatlik gösteriyi izleyiciyle birlikte neredeyse nefesimi tutarak izledim. Can, Türkiye’nin son 40 yıllık siyasi sürecini şahane örneklerle, tanık olduğu olaylarla öylesine güzel anlattı ki, hem acı acı güldük, hem de derin “ahh”lar çekerek kafamızı vuracak taşlar aradık!.. Son bir not: çeyrek asırdır konuşan, anlatan biri olarak, Can’ın 2 saatlik performansına şapka çıkardım... Ağzına, yüreğine sağlık kardeşim... Not: Tüm çapulcuları pazar günü Kadıköy Rıhtımı’nda “1. Geleneksel Gazdan Adam Festivali”ne çağırıyorum. Çok sayıda sanatçı da katılıyor. TGB’ye teşekkürler. Prim gününü dolduranların emekliliği 9 Mayıs 1970 doğumluyum sigorta başlangıcım 1987 yılı. 5375 sigorta gününü doldurdum 2020’den önce emekli olamıyorum, ne yapmalıyım? Mete Gükrer Yaş beklendiği için bir yere başvurulmasına gerek yok. Çalışılmazsa SGK primi yatırılmaz, sağlık kapsamında bulunmayanların ise Genel Sağlık Sigortası primi ödemesi gerekir. SORU CEVAP Akıl Tutulması 2 bir şey söz konusu Perihan ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Mayısın son günlerinden bu yana yurdumuzda yaşadıklarımızla hem övünç hem de yerinç duyuyoruz. Övüncümüz, halkımızın, özellikle de gençlerimizin demokratik yasal hakların getirisiyle Atatürk Cumhuriyetini zedeleyen, hatta yok saymaya çalışan faşist yönetime karşı özgüvenle karşı çıkması oldu. Bunu o denli sağduyu eşliğinde edeple ve özendirici biçimde yaptılar ve yapıyorlar ki yediden yetmişe tüm halkımızın da beğenilerini toplayarak yıllardır özlemini çektiğimiz birlik ve beraberliği de başardılar. HHH Mayıs ayının son gününde Taksim Gezi Parkı’ndaki geçen yazımda değinmiştim, o parkın ilk adı İnönü Gezisi’dir Taksim’in yayalaştırılması projesi kapsamında 7080 yıllık ağaçların kesilerek yok edilmesine gençlerimizin karşı çıkarak direnişlerinin halkça da kabulüyle başlandı. Bu kabulün giderek tüm ülkeyi kapsamasının gerçek nedeninin göstergesi; AKP iktidarında 11 yıldır halkımıza yaşatılan, işsizlik başta olmak üzere yaşam koşullarının her yönü ile artık dayanılmaz hale getirilmesinin eşliğinde, her konuda insanlık dışı adaletten, hak ve hukuktan yoksunlukla baskı altında bulundurulmalarının isyanıdır. İstanbul’da başlayan bu Gezi Parkı’ndaki toplu direniş, giderek Ankara, İzmir ve tüm anakentlerle ilçelere, mahallelere, köylere kadar istemle yayıldı. Öyle ki bu özendirici ve haklı kalkışma İtalya ile Brezilya’ya değin uzandı... Onlar da devletten yerine getirilmeyen hakları için ayağa kalktılar. Yalnız onlarla uçurum niteliğindeki önemli farkımız da yazık ki şu oldu: Brezilya’nın Devlet Başkanı, “Direnen halkımla övünç ve mutluluk duyuyorum” derken, bizimki ise çeşitli gerçekdışı suçlamalarla, örneğin; polis şiddetiyle yaralanarak ilkyardım için Dolmabahçe’deki Bezmi Âlem Camisi’ne sığınan vatandaşlarımızı “Camiye ayakkabıyla girdiler, içki içtiler” gibi, cami görevlisinin “böyle değil” demesine karşın, halkını küçültücü bu söylem ve suçlamalarını meydan toplantılarında da hâlâ daha sürdürmekte... HHH Tüm baskı ve suçlamaların eşliğinde, benim polisim dediği ve milli kahraman ilan ettiği güvenlik güçlerinin orantısız, acımasız, adaletsiz, işkenceci tutumlarına karşın halk direnişe devamla bir adım bile geri dönmedi. Bunu gören Sayın Başbakan, daha da çoğalan öfkesiyle kendisine yüzde 50 oy verenlerin dışındaki vatandaşları ulustan saymadan veryansın edip duruyor. Oysa o öğüncü olan yüzde 5O’lerden birçoğu da meydanlarda, semt parklarındaki forum toplantılarında direnişçilerin yanında yer almaktalar. Bu gerçekleri kendisini yanılgıya düşürecek şekilde saklayanlardan soyutlanarak ortalığı altüst eden, ölümlere, ağır yaralamalara neden olan emniyetçilere “Benim polislerim kahramanlık örneği oldu” diyerek gerçeklere gözlerini kapatmak yerine, halkına bir Başbakan’a yakışır biçimde yönelip yaklaşırsa, önce kendine sonra da doğalında ülkeye huzur ve güven verirse ancak iktidarını sürdürebilir. HHH Lütfen gerçekdışı beyanlardan soyutlanıp, işkence ve kurşunla, bizim bildiğimiz kadarıyla dört kişinin yaşamlarını yitirmelerinin dışında acıyla düşündürücü olanları da var. Örneğin; mahalle bakkalından ekmek alarak evine götürürken polislerce komalık hale getirilerek hastanede yaşam savaşı veren 14 yaşındaki Berkin’in anne ve babasının içler acısı halini, kendisinin de baba oluşunu unutmadan, bırakın başbakan olmayı, sıradan biri bile olunsa ülkeyi içeride ve dışarıda bu kınanası duruma düşürebilir mi? Ayrıca bunlar inançlarımıza, dini bütün olanların vicdanlarına sığar mı? Demokratik ilkelerle hak arayanlara bu hukuk dışı işler yapılabilir mi?.. Zulmün zulüm getireceği akıl ve vicdanlardan hiç çıkarılmamalı!.. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA 1 1 SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY 1/ Halk 2 hikâyelerinin başında, 3 asıl konuya 4 girmeden önceki giriş 5 bölümü... 6 Bağışlama. 7 2/ Ses... Nil Irmağı’nda 8 kullanılan 9 yelkenli bir tekne. 3/ Bilimsel bir 1 2 3 4 5 6 7 8 9 gerçeği göstermek, 1 U L U B U R U N bir varsayımı kanıtlamak amacıyla 2 Z U L A E R E K yapılan işlem... Bir 3 U T A R İ T S U gösterme sıfatı. 4/ 4 N Ç A L Ş İ P Faiz... Demir çubuk. 5 GO NO T AM 5/ Bir kimseye özgü AM İ K belirgin nitelik. 6/ 6 Ö L E T Edirne’nin bir 7 L A Z A N Y A İ ilçesi... Boru sesi. 7/ 8 S İ E T ME N “Yol boyu servi/ 9 S I K I T A L G Demek ki Levni geçmiş buralardan” (İlhan Berk)... Yarı memnunluk anlatan bir ünlem... Tabut. 8/ Bir meyve... Bildirme yazısı. 9/ Kılçıksız, iri ve yassı taneli bir fasulye cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sulak alanlarda yaşayan göçmen bir kuş. 2/ Kabul ettirmek amacıyla öne sürülen görüş... Afrika’da bir ülke. 3/ “Gün bitti, ağaçta söndü/ Yaprak ateş oldu, kuş da yakut” (Ahmet Haşim)... Bir nota. 4/ Kadınsı davranışları olan erkek. 5/ Doğu Anadolu’da kullanılan bir tür küçük zurna... Metalleri birbirine tutturmaya yarayan kalay ve kurşun alaşımı. 6/ Yabancı... Ülkemiz sularında yaşayan ve “şip” de denilen mersinbalığı türü... Bir nota. 7/ Bir ilimiz... Sabahattin Ali’nin bir öykü kitabı. 8/ Kuduz... Argoda hamama verilen ad. 9/ Bir nota... Benzenden türeyen ve boya sanayisinde kullanılan zehirli bir madde. 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear