14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 TEMMUZ 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 15 Brand Finance’a göre ilk 100 Türk markasının toplam değeri 31 milyar 240 milyon doları buluyor u Türkiye’nin en değerli markaları listesinde ilk sıraları Türk Telekom, Akbank, İş Bankası, Türk Hava Yolları ve Garanti Bankası alıyor. İlk 100 değerli marka arasına spor kulüpleri de girdi. Galatasaray 38., Fenerbahçe 45., Beşiktaş 56. sırada yer aldı. Ekonomi Servisi Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance’ın yaptığı marka araştırmasına göre Türkiye’nin en değerli markasına sahip şirket “Türk Telekom”. Listede Türk Telekom’un ardından en yüksek marka değerine sahip şirketlerin başında Akbank, İş Bankası, Türk Hava Yolları ve Garanti Bankası geliyor. Brand Finance’ın 7. kez yayımladığı “Türkiye’nin En Değerli Markaları” listesine göre Türk Telekom 2 milyar 380 milyon dolarlık marka değerine sahip. Onu izleyen ilk 4 kuruluşun marka değerleri de yandaki listede görüleceği gibi 2 milyar 121 milyon dolarla 1 milyar 579 milyon dolar arasında değişiyor. 2012 verileriyle hazırlanan listedeki ilk 100 markanın top En değerli marka ‘TT’ lam değeri 31 milyar 240 milyon doları buluyor. Listenin verileri özetle şu tabloyu ortaya koyuyor: Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’ye verdiği olumlu notlar listeye de yansımış görünüyor. Bu yıl 11 yeni markanın yer aldığı listede ilk 5’teki şirketlerin tamamı geçen yıla kıyasla yükselişte. Geçen yıl yer alan 89 markanın 71’i değer kazanmış. Bu yıl Brand Finance tarafından yayımlanan “Dünyanın En Değerli 500 Markası” araştırmasında ise tek bir Türk markası dahi yer almıyor. Listeye ilk kez spor kulüpleri de girdi. Galatasaray 116 milyon liralık marka değeri ile 38., Fenerbahçe 96 milyon liralık marka değeri ile 45., Beşiktaş 71 milyon liralık marka değeri ile 56. sıraya yerleşti. 4+4+4’ün İflasını Yok Sayamazsınız... Başbakan “şak” dedi, Milli Eğitim Bakanlığı “tak” dedi. Dünyada yapılabilecek işlerin en zoru, “eğitim reformu” denenmeden; yetkin uzmanlık kurumlarının, değerlendirme, karar verme süreçlerinden geçirilmeden, dahası Milli Eğitim Bakanlığı’ndan haberli mi habersiz mi olduğu anlaşılamadan, Meclis’e getirilen, “4+4+4” diye adlandırılan bir taslakla eğitim sistemi baştan sona değiştirildi... Özetle siyasal İslamcıların dayatmaları doğrultusunda; çocukların gelişimleri, militanlaştırılabilecekleri yaşlar gözetilerek, demokrasilerde örneği olmayan, elbette laikliğin ayaklar altına alınması, çocuğun, aklın, bilimin, özgür düşünebilme yetilerinin köreltilmesi amaçlı, ince elenip sık dokunmuş bir eğitim projesine yasal uygulama kılıfı hazırlandı... Başbakan, kamuoyuna dönük dikte ettiren söylemi ile söz konusu yasal değişikliklerin sahibi ve bekçisi olduğunu ilan edince, iktidarları tüm kadroları ile “boynumuz kıldan ince” anlamında klasik davranışlarıyla, yine demokrasilerde örneği yaşanmamış bir biçimde, bir önerge ile gökten zembille gelmişçesine gündemimize giren yasa tasarısını yasalaştırıverip, uygulanması için ders yılına yetiştiriverdiler. Her anlamda okullaşma, öğretmenlerin yetiştirilmesi, bir de dershane yetersizlikleri içindeki Bakanlık, gıkını çıkaramadan söz konusu yasanın sorunlarını kamuoyundan saklaya saklaya uygulanmasına geçiverdi... Aileler, şaşkın, kaygılı, ilk ders yılı uygulanmasında en çok karşılaştıkları güncel sorunlar üzerinden boşu boşuna yakınmalarını dile getirdiler... Bakanlık, birikimlerinde torpilli imam hatiplilerin kayırılması, orada olmayan çocukların çok boyutlu mağdur edilmelerinden yakınmaları, direnmelerinin karşılığı yoktu. Güçlü bir iktidar cephesinin, güçlü mahalle baskısı ile kolayca sindirildiler... Galiba en boyutlu direnme, yaşları çok küçük, okul çağındaki çocuklarının, oyunlu eğitim yapılan anaokulları yerine ilköğretim öğrencisi yapılmalarına oldu. Uzun süre derslerde oturamayan, sıralarda ayakları yere değmeyen, tuvaletlerde, el yıkamalarda boyları yetişmeyen, büyükler arasında hırpalanan, suçsuz, başarısız kılınan çocuklarına kıyamamışlardı... Yine dinleyen olmadı. En olanaklı koşullarda, hoşgörülü yaklaşımlarda bu küçücük çocuklara çok sınırlı şefkat, özel ilgi gösterildi... Elbette yetmemişti. Vahim sonuçları şimdi Milli Eğitim Bakanlığı ders yılı sonuç belgelerinde... HHH Annebabaların kıyamadıkları, ‘devlet baba’nın daha uygun yaşlarda siyasal İslama yönlendirilebilmeleri uğruna acımadan kıydıkları bu oyun çağındaki çocuklar, ders yılı karne sonuçlarına göre çok yüksek oranlarda okumayazma bile öğrenememişler, çok başarısız kalmışlardı. Eğitim geleceklerini karartabilecek, heveslerini kırabilecek bu acımasız tablo karşısında iktidarları “özür dileriz deneme yanılma yöntemi ile de olsa büyük yanlışımızdan döneceğiz...” demiyor, diyemiyor... Milli Eğitim Bakanlığı “4+4+4” sisteminin en kilit yanlışlarından birinden dönülmesi zorunlu adımını atacağına, yuva çağındaki çocukları ilköğretim öğrencisi yapma inadından geri döneceğine, ters eliyle öbür kulağını göstermeye kalkışıyor... Oyun çağında 40 dakika ders dinleyemeyecek, oyunla çok üst düzeyde öğrenme yetisi olan bu küçük çocuklar için, haberler doğru çıkarsa ders saatlerinin 20 dakikaya kadar düşürüleceği formüller aranıyor. Okulların olmayan koşullarında; bodrumlar, kalorifer odaları dahil her yerde oyun odaları oluşturmayı öngörüyor. Oyun yaşındaki çocukların normal öğrenci yapılmasını zorlayan yasadan vazgeçmeyi siyasal ödün olarak gördüklerinden, bu çocuklar için kayıt yapılırken karar verecek komisyonlar öngörüyor. Tükürdüğünü yalamamak üzere her şey yapılıyor... Başbakan’ın Gezi Parkı inadındaki kışla inşaatına benzer bir tablo ile daha, bu kez oyun çağı çocuklarımızın gelecek projelerinde karşı karşıya kalmış oluyoruz... Hani AKP’nin örgüt toplantısında çok değer verdiklerini iddia ettiği, ortada projesi bile olmayan, bir padişahın günlük bütçe açığı uğruna yabancılara sattığı, bir diğerinin ülkeden kaçarken yine komik bir para karşılığı hokus pokusla camisini satmaktan çekinmediği Taksim Kışlası’nın binasını hayali sil baştan yaptırma inadından vazgeçmeyeceğini açıklamış, “İçinde AVM de olacak” diye inat etmişti ya... Sonra Gezi Parkı gençlerinin orantısız zehirli gaz, basınçlı suya, orantısız polis gücü kullanımına öngörülmeyen direnişi karşısında, AVM’nin yerine Kışla’nın içine müzeler koyacaklarını müjdelemiş, çok ağaç kesmeyecekleri sözünü de vermişti ya... Şimdi sıra hâlâ halka açılmayan parkın içinde yeni ağaçlarla, Kışla için kesilmesi zorunlu ağaçlar sayısının oranını düşürmeye geldi ya... İktidarları yaşamın her alanına dönük bildik cepheleşmeyi katlama suçunun çok üstünde, insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasiye aykırı icraatlarında ... durmak istemiyor ya... “Çocuklarımıza yazık, harcamayalım, canlarımızın geleceği uğruna bir özür dileyelim...” demeyi, sandık çoğunluğu savı ile elde edilmiş sivil diktatöryal gidişten ödün sayıyor ya... KISA KISA Şeker Piliç üretime başladı Şeker Piliç pazar itibariyle piliç eti üretimine başladı. Şirketten KAP’a yapılan açıklamada, üretime başlanması nedeniyle 137 kişinin yeniden işbaşı yaptığı belirtildi. Şirket alacakları ve banka hesapları üzerinde ihtiyati haciz bulunması nedeniyle şubatta üretim ve satış faaliyetlerini durdurma kararı almıştı. İkinci yarı endişelendiriyor u Uzmanlar piyasalarda 2013’ün ikinci yarısının daha dalgalı geçeceğine işaret ederken borsalardan elde edilecek kazancın şu anki seviyelerin üzerine çıkacağı belirtiliyor. Güral Premier Turizm Grubu 2013’ü 110 milyon TL ciro ile kapatmayı hedefliyor. İstanbul’da haziranda perakende fiyatlar bir önceki aya göre yüzde 0.2, toptan fiyatlar yüzde 0.81 artış gösterdi. İstanbul Ticaret Odası’nca hazırlanan fiyat endekslerine göre İstanbul’da perakende fiyatlar geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 8.82, toptan fiyatlar yüzde 6.4 arttı. İstanbul’da enflasyon arttı Ekonomi Servisi Yılın ilk 6 ayını dalgalı geçiren piyasalarda gözler ikinci yarıdaki performansa çevrildi. CNBC’ye konuşan analist ve uzmanlar dün başlayan 2013’ün ikinci yarısı için daha fazla oynaklık yaşanacağı uyarısında bulundu. ABD’li banka Wells Fargo’dan stratejistler Stuart Freeman ve Scott Wren, “Şu anda borsalarda ve tahvil piyasasında olan oynaklık yakın gelecekte de sürecek gibi görünüyor” dedi. Uzmanlar ABD borsalarındaki yükselişin, ekonomik iyileşmeyle de doğrudan bağlantılı olduğuna işaret etti. Yatırımcılar ABD Merkez Bankası Fed’in ülke ekonomisine verdiği desteği çekeceği gerçeğiyle yüzleşirken uzmanlar kısa vadede piyasalardaki zikzaklı gidişatın devam edeceği uyarısını yapıyor. ABD’li Key Private Bank’in baş yatırım stratejisti Bruce McCain, “Piyasa şu an da mantıklı bir fiyatlama halinde. Yıl sonu için beklentiler oldukça yüksek. Yavaş ve istikrarlı büyüme yıl sonuna doğru makul kazançların elde edilmesini sağlayabilir. Ancak ekonomide işler istendiği gibi iyi gitmezse, o zaman işler tam tersine döner” dedi. Migros’un satışı yeniden gündemde Ekonomi Servisi Bir süredir hakkında satış söylentileri olan perakende devi Migros’un ana ortağı BC Partners, stratejik seçenekleri değerlendirmesi için JP Morgan ile Bank of America’ya yetki verdi. Bloomberg’de yer alan haberde, Migros’un uluslararası perakende şirketleri ile özel yatırım fonlarının ilgi alanında olduğu belirtildi. BC Partners’ın halka arz seçeneğini kendi içinde değerlendirdiği ancak kargaşa ortamı nedeniyle hisse satışının daha yüksek bir ihtimal olduğu, henüz net karara varılamadığı ifade edildi. Sabancı Perakende Grup Başkanı Haluk Dinçer, mayısta yaptığı açıklamada, CarrefourSa olarak Migros’u satın almayı değerlendirebileceklerini söylemişti. Haberin ardından Migros hisseleri tavan yaptı. Hisseler günü yüzde 7.09 yükselişle 21.15 liradan tamamladı. Avrupa’da işsizlik zirvede Avro Bölgesi’nde işsizlik, mayısta yüzde 12.1 ile yeniden tarihi zirvesine çıktı. AB istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre bölgede martta yüzde 12.1’le rekor kıran işsizlik oranı nisanda yüzde 12’ye gerilemişti. Gürallar şehir otelciliğine girecek Ekonomi Servisi Güral Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Harika Güral, İstanbul Anadolu yakasının turizm sektörü için de yükselen trend haline geleceğini belirterek grubun bu bölgede şehir otelciliğine soyunacağının sinyallerini verdi. 200 bin metrekarelik arazide konumlanan ve 2010’dan bu yana faaliyet gösteren Güral Premier Hotel Tekirova’da düzenlenen toplantıda konuşan Güral, “Açıldığımız günden bu yana yatak kapasitemizi yüzde 30 artırarak Güral Premier Tekirova’yı 2013 sonunda toplamda 105 milyon dolarlık bir yatırım yaptık” dedi. Güral, Belek’te bu sezon sonunda başlayacak renovasyon çalışmaları ve yatak kapasitesi artırımıyla toplamda 30 milyon dolarlık bir yatırım öngördüklerini kaydederek “Şu ana kadar alınan rezervasyonların toplamı ile 88 milyon TL’ye ulaşan turizm grubu ciromuzu 2013 sonunda 110 milyon TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Harika Güral ayrıca enerji ve maden sektörlerindeki aktif çalışmaların da sürdüğünü belirterek “Antalya Manavgat ve Malatya’da elektrik üretimi için de yatırımlarımız devam ediyor. Antalya’da HES belgelerimizi tamamladık. İzmir Urla’da RES yatırımı yapacağız. Gediz’de de jeotermal kuyu açılışını gerçekleştireceğiz” diye konuştu. İran muafiyetinde süre doldu ABD’nin altın ve diğer değerli metallerin satış ve transferiyle ilgili İran’a uyguladığı ambargoda Türkiye’ye tanınan muafiyetin süresi doldu. ABD’nin İran’a karşı uyguladığı sert yaptırımlar 6 Şubat’ta yürürlüğe girmişti. Türkiye’ye temmuza dek altı aylık bir muafiyet hakkı tanınmıştı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear