23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2013 PAZAR 14 PAZAR YAZILARI Yaşasın Kral çekildi, yaşasın yeni kral! ‘Kebek taşınma günü!.. 21 Temmuz’da Belçika ulusal bayramı başta Brüksel olmak üzere ülke çapında düzenlenen eğlence ve etkinliklerle coşkuyla kutlanır. 21 Temmuz 1831 tarihinde, Belçika’nın ilk kralı olan I. Leopold, Belçika’nın 1830’da bağımsızlığından 1 yıl sonra anayasaya bağlılık yemini etmişti. Bu yılki ulusal kutlamalar benzeri bir özellik yaşayacak ve taht yeni sahibine devredilecek. Belçika Kralı II. Albert’in, 21 Temmuz Ulusal Günü’nde tahtı oğlu Veliaht Prens Philippe’e teslim edeceğini resmen açıklamasının yankıları sürüyor. Tahttan ayrılma kararı öncesinde çekileceğini açıkladı ve federal hükümetteki önde BRÜKSEL farklı partilerin sözcülerine gelen bakanlarla bir araya monarşinin geleceği gelen Kral’ın, “görevini konusunda kişisel görüşlerini artık tam olarak yerine açıklamasını istedi. Di getiremediğini ve bu Rupo, Kral Albert’in önde yüzden tahtı devretme gelen bakanlara krallığı kararı aldığını” ERDİNÇ UTKU bırakma niyetini bildirmesini duyurduğu öğrenildi. “duygusal bir an” olarak Prenses Mathilde nitelendirdi. Kral tarafından Belçika’nın ilk Belçika ilk olarak bilgilendirilen Başbakan Di asıllı Kraliçesi olurken Philippe ile Rupo’dan kralın önde gelen bakanları Mathilde’nin ilk çocukları Prenses özel bir toplantıya çağırmasını Elisabeth Belçika krallığının ilk kadın istediği belirtildi. Kraliyet sarayında veliahtı olacak. gerçekleşen toplantıda kral görevinden Başbakan Elio Di Rupo federal çekileceğini açıkladı. Oluşturulan parlamentoda Kral Albert’in çalışma grubu 21 Temmuz’daki görev devri için gerekli hazırlıkları tamamlayacak. Flaman Milliyetçileri NVA kralın çekilmesinin monarşiyi 21. yüzyıla uyarlamak için bir fırsat olduğunu belirtirken kralın yetkilerinin ve ayrılan kaynağın azaltılmasını istedi. NVA, kraliyetin uzun vadede tamamen kaldırılmasından yana olduğunu açıkladı. Partilerin çoğu kralın yetkilerinin azaltılmasından ve işlevinin törensel olmasından yana görüş bildirirken Hıristiyan Demokratlar kralın konumu konusunda daha tutucu bir tavır sergileyerek kralın yetkilerinin zaten yeterince sınırlandığını belirtti. Partilerin tutumundan kralın yetkilerinin kısıtlanması konusunda parlamentoda yeterli çoğunluğun bulunduğu anlaşılırken partiler konunun bir sonraki yasama döneminde yeni hükümetin kurulmasından hemen sonra ele alınması için anlaştı. Kral, kamuoyuna yaptığı konuşmasında, yaşının ve sağlığının sorumluluklarını istediği gibi yerine getirmesine artık izin vermediğini ve görevi bir sonraki nesle bırakmanın zamanı geldiğini söyledi. Kral Albert görevi milli bayram olan 21 Temmuz’da 53 yaşındaki oğlu Prens Philip’e gönül rahatlığıyla devredeceğini vurguladı. Albert, ağabeyi Baudouin’in ölümünün ardından 1993’te tahta çıkmıştı. II. Albert, geçen yıllarda özellikle Fransızca konuşan Belçikalılar ile Flamanlar arasında patlak veren sorunların yatıştırılmasında önemli bir rol oynamıştı. Halen Belçika’da kralın rolü törensel gibi gözükse de kral hükümet kurulurken devreye giriyor ve hükümeti kuracak kişiyi belirliyor. Aynı şekilde hükümet kurulmasında tıkanma yaşanması halinde bunu aşmak için müdahale ediyor. Kral yeni yasaları imzalıyor ve hükümetle birlikte yürütme gücünün içinde yer alıyor. Bakanları atıyor ya da görevden alıyor. Mahkumları affedebilen kral aynı zamanda ordunun da başkomutanı. 21 Temmuz sabahı krallıktan çekilecek olan II. Albert, gün ortasında Belçika meclisi ve senatosunun ortak toplantısında tacı, top atışları eşliğinde büyük oğlu Philippe’e devredecek. Aynı 21 Temmuz 1831 tarihinde olduğu gibi 21 Temmuz 2013’te de Belçika yeni bir krala kavuşacak. Ancak bazı Cumhuriyetçi milletvekilleri yeni kralın yemin törenini boykot ediyor. Irkçı partı Vlaams Belang Başkanı Gerolf Annemans, “21 Temmuz’daki demokratik olmayan bu tiyatro gösterisinde bulunmayacağız” dedi. Irkçı parti 20 yıl önce de II. Albert’in yemin törenine katılmamıştı. Belçika’nın en büyük partisi konumundaki Flaman Milliyetçileri NVA yemin töreninde yer almakla birlikte partili milletvekillerinin bir kısmı törene katılmayacak. erdincutku@binfikir.be Y az aylarında Montreal şenliklere bürünür; festivalin biri biter biri başlar. Fransızca konuşulan ülkelerin katıldığı müzik şöleni Francofolie Festivali bitti, ardından Montreal Caz Festivali geldi. Dünyada önemli bir yeri olan Montreal Caz Festivali’nin biz Türkler açısından da önemi var. 2001 yılında önemli sanatsal etkinliklerin yer aldığı büyük bir alan olan PlacedesArts’da Burhan Öçal ve Mercan Dede, yine onlar kadar ünlü bir Amerikalı caz sanatçısı Jamaaladeen Tacuma ile birlikte bugün hâlâ konuşulan ve deyim yerindeyse, Montreal’i sallayan bir açık hava konseri vermişlerdi. Yaklaşık 200 bin kişi konseri yerinde izlemiş, tüm Kuzey ve Güney Amerika’ya yayın yapan televizyonlar aracılığıyla da milyonlar bu muhteşem müzik şölenine tanık olmuştu... Montreal sanatsal ve şenlikler açısından oldukça şanslı bir kent. Tarihleri birbirine yakın olan bu iki önemli müzik şöleni arasında Kebekliler bir de ulusal bayramlarını kutladı. Gerçekte Hıristiyan dünyasının dinsel bir bayramı olan SaintJean Baptiste bir Katolik bayramı ve Kebekliler de Katolik olduğu için bir süre sonra ulusal bayram olarak belirlenmiş. O yüzden 16. yüzyıl Fransası’nın krallık, bugünün Kebek bayrağı olan zambaklı mavi beyaz bayrağı 24 Haziran’da sallayıp “Le Québec aux Québécois / Kebek Kebeklilerindir” diye bağıran Kebekliler, yılda bir de olsa Kebekli olduğunu anımsar, eşiyle dostuyla resmi geçitlere katılır, bol bira içer ve her semtte kurulan sahnelerin çevresinde müzik dinleyip kendilerinden geçerler. Kuşkusuz geleneksel olarak 1976 Olimpiyat oyunlarının yer aldığı ve ünlü eğik kulenin tepesinde bulunduğu Maisonneuve Parkı’nda da 24 Haziran akşamı ünlü şarkıcıların katıldığı büyük bir konser ile ulusal bayram MONTREAL sonlandırılır. 24 Haziran ve dolayısıyla ertesi gün de Kebek için resmi dinlence günüdür ve çalışmak yasaktır. Ancak lokanta ve eğlence ÖMER F.ÖZEN yerleri gibi yerler genelde açık olur ve çalışanlara çift ücret ödenir. Kebekliler için bir hafta sonra yine bir resmi dinlence vardır; 1 Temmuz. Kebekliler, daha yoğun olarak Montrealliler temmuz ayında ama çok özel olarak 1 Temmuz’da taşınırlar. Hatta öyle ki, siz evi eylül ayında da kiralasanız, ev sahibi sözleşmeyi haziran sonuna kadar yapar ve bir dahaki sözleşme yine 1 Temmuz’dan başlar. Birkaç yıl önce İngiltere’den televizyoncular gelmiş, Kebek’te insanlara “Neden ille de 1 Temmuz’da taşınıyorsunuz” sorusunu sormuştu; kimi havaların uygun olduğundan, kimi okulların dinlenceye girdiğinden söz etmişti, ancak kimse sağlıklı bir yanıt verememişti. Bazıları da bir zamanların bir çizgi filmindeki Değerli gibi kıs kıs gülüyordu gözlerini sağa sola devirip. Yaygın kanıya göre, Kebeklilerin ille de 1 Temmuz’da taşınmasının tek bir nedeni var; o da, Kanada Ulusal Bayramı olan ve birçok ilin bir araya gelip Kanada’yı oluşturduğu 1 Temmuz 1867 tarihinden kaynaklanan “Canada Day” (Kanada Günü) ya da “Konfederasyon Günü”nü kutlamamak. Böylece kendilerine önemli bir gerekçe bulan Kebekliler resmi dinlence günü olan “Canada Day”de kesinlikle bir yerden bir yere taşınırlar. İngiliz Kanada’da kutlandığı gibi kutlanmayan bir diğer gün de yine resmi dinlence olan ve 25 Mayıs’tan önceki son pazartesi gününe getirilen “Victoria Day” ya da Fransızca “la Fête de la Reine / Kraliçenin Doğum günü.” Kebek, resmi olmamakla birlikte 1960’larda yaşanan “Sakin Devrim”den sonra bugünü yine tarihsel bir kişiye bağlayarak “Dollar Bayramı” diye adlandırmış, bu arada 2003 yılında yasallaştığı gibi, 1837’de İngiliz Krallığı’na karşı demokrasi istekleriyle ayaklanan ancak kanlı bir biçimde bastırılan yurttaşların anısına “Journée nationale des patriotes / Ulusal Vatanseverler Günü” olarak belirlenmiş. Burada ilginç olan, genelde dünya olaylarına duyarlı ve etkin biçimde ilgilenen Kanada toplumunun, Kebek de içinde olmak üzere, monarşiye ve İngiltere’ye karşı herhangi bir biçimde karşı çıkmaması; bırakın karşı çıkmayı, hiçbir biçimde tartışma konusu bile yapmaması… Anlaşılan Kanadalılar, Kebekliler de dahil olmak üzere, simgesel de olsa İngiltere’nin anavatanları olmasından hoşnutlar… ofozen@yahoo.ca Peter Curman ‘Dümende’ İ sveçli tanınmış şair Peter Curman’ın olarak bilinir. Yazarlara, Stockholm imzalayıp gönderdiği yeni şiir merkezinde, altında lokantalarıyla, kitabı “Dümende” önümde duruyor. dükkânlarıyla büyük bir Yazarlar Sevgili arkadaşım Abdullah Gürgün Evi’ni kazandıran ozan…1969 yılında ve eşi Süreyya Gürgün tarafından açılan Yazarlar Evi’nin ilk konuğu ise çevrilen kitap, Curman’ın Türkçeye Aziz Nesin’di. O günlerde, Türkiye’de kazandırılan üçüncü yapıtı. Daha Büyükada’da, Yunanistan’da Rodos önce, “Ayak İzleri” adlı şiir kitabı, ve Gotland Adası’nda uluslararası Lütfi Özkök ve Turhan Kayaoğlu yazar evleri açmak projelerini yaşama tarafından Türkçeye çevrilmişti. Şairin, geçirmek için kolları sıvadı. Rodos ve “Kuzeyden Esintiler” adlı eserinin Gotland’a açmayı başardı. Türkiye’de, çevirisi de Abdullah Gürgün’e aitti. Büyükada’da da bir Yazarlar Evi 1941 yılında Stockholm’de doğan kurmak için Aziz Nesin’le birlikte Peter Curman, edebiyat çok uğraştılar, ancak MALMÖ öğretmenliğinden sonra başaramadılar. Başkent Stockholm ve Aftonbladet Stockholm’un, gazetelerinin kültür sayfalarını Drottninggatan (Kraliçe yönetti. İsveç Yazarlar Birliği Sokağı), Yazarlar ve İsveç Kültür ve Sanat Evi’nin açılmasından Emekçileri İşbirliği Örgütü’nün sonra yeni bir ALİ HAYDAR (KLYS) başkanlığını yaptı. görünüm kazandı. NERGİS Rodos ve Gotland’da Yazarlar Artık bu sokakta her Evi açılmasına öncülük etti. yıl dünyanın en uzun Gençliğinde, Türkiye ve Yunanistan’da kitap masaları kuruluyor. Sokağın bir turist rehberliği de yapan Curman, bu başından diğerine masalarda sıralanan dönemde yazdığı şiirlerinde Ege’ye, yazarlar kitaplarını imzalıyor, Yazarlar İstanbul ve Rodos’a olan tutkusunu Evi’nin balkonundan eserlerini Lefkoşa adlı şiirinde, “Deniz tek ve okuyorlar sevenlerine... Curman, bölünmez/Ve Rumcada da Türkçede kendisine ve ülkesine eleştirel bir gözle de aynı güzellikle söylenir/ Thalasa! bakabilen bir şair: “Ne var ki, anlayış Thalasa!/ Deniz! Deniz!” şeklinde olarak kendimi İsveç’te çoğu kez dile getiriyor. Peter Curman, Letonya yabancı hissederim/Önemli önemsiz kökenli göçmen bir ailenin çocuğu. her konuda dürüst olmak bana zor 1986 yılında bir suikast sonucu gelir/İsveçli aydın göğsünü gerip de öldürülen İsveç Başbakanı Olof neyin doğru neyin yanlış olduğunu Palme ile yakın akrabalığı var. İsveç öğretmeye başladığında/Yunan ve Yazarlar Birliği’nin “efsane başkanı” Türk dostlarımdan utanırım” (Peter Curman şiirinden) Ozan, zaman zaman geldiği Türkiye ve Yunanistan’da, sessiz ve gösterişsiz bir yaşam sürdürür, sayısız dostlar edinir. 1969 yılında yazdığı, İstanbul’u anlatan bir şiirinde o günlere ait gözlemlerini şöyle dile getirir: “Neonlar parıldar, karpit lambaları cızırdar. Lokantalar dolar taşar bir de ahşap izbelikler/Günlük kazançlarını sayar işadamları ve dilenciler/Her şey yolundadır/Cam çerçeve ardına kapatılmış bakar Mustafa Kemal Atatürk/Allah’a şükrederken bu hayırlı günler için müezzinler” (“İstanbul 1969” adlı şiirinden) Curman, İsveç’in dünyadaki yerini de şöyle tanımlar: “İsveç’i, merkezden yönetilen anonim bir süper devletin/ Kuzeydeki eyaletlerinden birine çevirdik/Artık bu yeni eyaletteki işsizlik oranını/Alman Merkez Bankası belirleyecekti” (Olof Palme’nin Vurulduğu Gece şiirinden) ABD’nin Irak’a saldırısında birçok Müslüman aydın ve gazetecinin aksine, Peter Curman, Iraklı çocukların ve kadınların acısını yüreğinde duyar, oradaki insanlık kıyımını şöyle dile getirir: “Savaş/ Savaş başladığında/ Küçücük elin/ Bir kelebek kanadı hafifliğinde okşadı kolumu/ Sessizce uzandı yan yana/ Benim yarım asırlık, senin 17 aylık bedenin/ Yaşamın korumamda/ Bomba kapakları açılırken Bağdat üstünde/ Ve binlerce kelebek/ Uçarken gece karanlığında..” ali.nergis@gmail.com A vusturya parlamentosunun yanında bir meclis daha var. Almanca adıyla “Bundesrat.” Türkçede Federal Danışma Meclisi veya Senato denilirse doğru olur mu emin değilim. Emin olduğum bir şey var, o da Yeşiller Partisi siyasetçisi Efgani Dönmez olmasa hiç kimse böyle bir meclisin varlığından haberdar olmayacaktı. Yeşillerin asi delikanlısı Dönmez, Federal danışma meclisinde uzun zamandır görev yapmakta. Cesur açıklamalarıyla birilerini kızdırmış olsa bile Avusturya gündemini uzun süre meşgul etti. Yeşiller’de siyaset yapmak için “gerekli kafiyelik kadın olmak, başka bir yeteneğe gereksinim duyulmamakta” şeklindeki ifadesi ilk tepki çeken açıklaması olmuştu. Yeşiller ve feministler hop oturup hop kalkmıştı. Bu tartışmanın alevi henüz dinmemişti ki Türk imamlarının demokrasi anlayışları gündeme damgasını vurmuştu. Viyana Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmanın konusu uyum, demokrasi, imamlar ve din dersi öğretmenleriydi. İmam ve din dersi öğretmenlerine demokrasi konusunda düşünceleri sorulmuştu. Çoğunluğu “inançlarının demokrasiyle bir arada olamayacağını” ifade etmişti. Dönmez, imamları herhangi bir eğitimi olmayan “Türkiye’nin dağlarından Avusturya’ya getirilmiş çobanlar olduğunu” dile getirmişti. Daha sonra “Türban kişinin tercihidir, isterse takabilmelidir, ancak burkaya Ölüm ve ihraç tehditleri özür getirdi, ama... miting öncesi Gezi Taksim Direnişi karşıyım” diyen Dönmez, Sosyal süresinde polisin zulmünü görmüş Demokrat Partisi’nin (SPÖ) de uyum ve bir şey yapamamanın vermiş politikasını eleştirmişti. SPÖ’nün olduğu acıyla düşüncelerini açıkladı. hedefinin göçmenlerden sadece oy Özetle, “Avusturya’nın demokratik almak olduğunu, bunu yaparken de değerlerini kabul etmeyen ve “sağa kayarak insanları politikaya yürüyüşe katılacak 5 bin AKP katmak istediğini” söylemişti. taraftarının geri dönüşü olmayan Dönmez genç yaşta parti içinde hızla bilet alarak yurtdışı edildiği yükseldi. Küçük yaşta zaman, onların arkasından Sivas’ın Mamaş köyünden VİYANA kimse ağlamayacaktır” Avusturya’ya gelen, sosyal ifadesini kullandı. Bu çalışma uzmanı eğitimi alan sözlerinden sonra Türk Dönmez, Mamaş’ın onlarca kökenli milletvekili Alev ozanlarından “Tahammül Korun da olmak üzere, olunmaz hublar haline, partili arkadaşları Dönmez’in Güzeller çıkıyor seyran KADİM ÜLKER özür dilemesini istedi. AKP yerine, Efgani de almış taraftarı kişi ve dernekler ise sazın eline, Ağlayarak çalar Dönmez’e sosyal paylaşım telli yaz geldi” diyen Ozan sitelerinde hakaretlerde ve hatta ölüm Efgani’nin torunu. Efgani Dönmez’in tehditlerinde bulundu. Yeşiller bu son açıklaması başkent Viyana’da tehdit ve hakaretleri görmezden gelip AKP yanlılarının 23 Haziran’da Dönmez’i yalnız bırakırken sadece aşırı “Erdoğan’a destek yürüyüşü” ne sağcı Özgürlükçü Partisi (FPÖ) sahip ilişkin açıklaması oldu. Sağcı Die çıktı ve Dönmez’i partilerine davet Presse gazetesinin reklam yaparcasına etti. Basın ve siyasiler onun sözlerinin birinci sayfadan “Erdoğan’ın kabul edilemez olduğunu ifade ederken Avusturya’daki dostları” biçiminde gazetelerin internet sitelerinde haberle de haberleştirdiği mitingin saati ve yeri ilgili yazılmış yüzlerce yorumda ayrıntılı olarak verilirken, Dönmez Dönmez’e toplumda büyük ölçüde destek verildiği dikkat çekti. Yoğun baskı altında kalan Dönmez, uzun süre geri adım atmadı. Yeşiller Partisi yönetiminin kendisini ihraç tehdidi sonrasında özür dilemek zorunda kaldı. Erdoğan’a destek yürüyüşü yapıldı. Yürüyüşe polis, gazete ve tertip komitesinin açıklamalarına göre 6 ile 15 bin arasında kişinin katıldığı ifade edildi. Avusturya medyasının haberlerine göre, Türk devletinin desteklediği derneklerin organize ettiği yürüyüşe katılım yoğundu. Dönmez, yürüyüş sonrasında da tartışıldı. Yeşiller milletvekili Avusturya vatandaşlığına geçecek bu gruba ait insanlarda daha dikkatli olunması gerektiğini belirtti. Avusturya sanayici ve işverenlere ve koalisyon hükümetinin küçük ortağı Avusturya Halk Partisi’ne yakınlığı ile bilinen Die Presse gazetesi, Dönmez’in açıklamasında neden haklı olduğunu başyazısına taşıdı. Yazıda “Erdoğan’ın maskesi Türkiye’deki olaylarla düşmüştür” ifadesinden sonra Avusturya’nın anayasayla garanti altına alınmış insan haklarına saygılı, laik ve bir hukuk devleti olduğunu, bu değerlerin ise Erdoğan tarafından ayaklar altına alındığı kaydedildi. Gazete başyazısında Dönmez’in bu değerlerin tehlikede olabileceğini cesurca dile getirdiğini ve saygıyı hak ettiğini belirtti. Kadim.uelker@gmail.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear