23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Murat Karayılan’ın yerine Cemil Bayık ve Bese Hozat getirildi 9 otoriter rejimi protesto etmek ve ona karşı direnmek. Bizim bildiğimiz demokrasi örneklerinden çok başka, katılımcı ve çoğulcu bir demokrasi örneği.” Avrupalı Elçilerden Türmen’e İmalı Soru: Gezi Parkı Direnişi’ndeki mesajın yeni anayasa yapım sürecine dahil edilmesi gerektiği görüşünü de büyükelçilerle paylaşan Türmen, AB ülkelerinin Ankara’daki “Anayasayı mutlaka büyükelçileri, AB Bakanı topluma açmamız, sivil Egemen Bağış ile ‘hükümet toplumun düşüncelerini propagandasına’ dönüşen almamız gerekiyor. Toplumun görüşmelerinin ardından, bu isteklerini ve çoğulculuğunu ana muhalefet partisi da anayasada yansıtmamız CHP’nin de kapısını çalmış. lazım. Ancak şu anda anayasa Büyükelçiler, geçen günlerde sorununun önündeki en CHP’nin Anayasa Uzlaşma temel engel başkanlık sistemi Komisyonu’ndaki üç hukukçu gözüküyor. Başkanlık sistemi milletvekilinden biri olan eski Türkiye’yi Latin Amerika AİHM Yargıcı Rıza Türmen’i diktatörlüklerine döndürür” diye bir yemeğe davet etmiş ve Gezi eklemiş. Parkı protestoları, yeni anayasa Büyükelçiler Türmen’e Avrupa ve Kürt sorunu konularında Konseyi’nin anayasa yapımı CHP’nin değerlendirmelerini konusunda en uzman birimi dinlemişler. olan Venedik Komisyonu’nun devreye girmesinin yeni artinin polisi mi anayasa açısından yararlı olup bunlar? olmayacağını sormuş. Türmen, CHP’nin bu fikre olumlu Kamuoyunun pek bilmediği baktığını belirterek “Çok da iyi bu yemekte Türmen, Avrupalı olur. Bizim sürecimize katılmaları diplomatlara Gezi Parkı protestoları ile ilgili şu genel gerekir” karşılığını vermiş. değerlendirmeyi yapmış: teşkes barışa “Bir yanda yeni bir demokrasi anlayışı var. Diğer yanda dönüşmeli tam bir felaket bilançosu. 4 Büyükelçilere CHP’nin Kürt ölü, 7 bin yaralı, 10’dan fazla sorununun çözümüne ilişkin gözünü kaybeden insan. Ve görüşleri ve hükümetin PKK ile çok ağır insan hakları ihlalleri. yürüttüğü müzakere sürecine En başta yaşam hakkı ihlali. bakışını da aktaran Türmen, bu Toplantı ve gösteri yürüyüşü konuda da şunları söylemiş: hakkının ihlali. Orantısız güç “Kürt sorununun kullanılarak işkence ve kötü çözümü Türkiye’nin genel muamele yasağının ihlali. demokratikleşmesinin bir Kapalı mekânlara, evlerin parçasıdır. Şu anda yaşanmakta içine, hastanelere, otellere, olan ateşkesin, silahların parti binalarımıza biber gazı bırakıldığı bir barışa çevrilmesi sıkıldı. Bu da kesinlikle Avrupa gerekli. Barış için yapılacak standartlarına aykırıydı.” şey de demokratikleşmedir. Türmen’in polisin orantısız CHP’nin bu konuda önerileri şiddet uygulamalarından verdiği var. Hazırladığımız bir demokrasi örnekler üzerine Avrupalı paketi var. Eğer hükümet de diplomatlar, “Türkiye’de polis sorumluluk üstlenir ve destek kime bağlı? Partiye mi devlete olursa önerdiğimiz bu adımlar mi” sorusunu yöneltmiş. sorunun çözümüne büyük katkı Türmen’in bu soruyla ilgili bakışı sağlar. Ancak hükümetin bu şöyle: konuda adım atmaya niyeti yok. “AB’ye tam üye adayı Zaten giderek otoriterleşen bir ülkede böyle bir soru hükümet, nasıl demokratik sorulması düşünülemez bile. adımlar atacak ki?” Ancak maalesef ülkemizdeki iktidar nedeniyle soruluyor HP önderi değil, bu sorular. Ben kendilerine katılımcısı polisin aslında devletin daha Avrupalı büyükelçiler Gezi doğrusu vatandaşın polisi Parkı protestoları ile CHP olduğunu ancak son olaylarda arasında bir bağ olup olmadığını, iktidarın polisi gibi hizmet CHP’nin protestoculara ne kadar verdiğini anlattım. Bu yaşanan sahip çıktığını merak edince olumsuzlukların ardında polisin Türmen, “Bizim önderliğini eğitimi meselesi yatıyor. yaptığımız bir hareket değil. Ayrıca tabii bir de iktidarın bir bakışı var. Kendisi gibi Ancak tabii ki bir demokrasi düşünmeyenleri düşman olarak hareketi olduğu için içinde CHP görüyor ve üzerlerine polisi de yer aldı. Lider, önder ya da gönderiyor. Polisin yaptığı yön veren değiliz, katılımcıyız” hataları da cezalandırmak yerine yanıtını vermiş. ödüllendiriyor. Böylece hak Büyükelçilerin Türmen’e ihlallerini teşvik etmiş oluyor.” yönelttikleri sorulardan, Gezi Parkı protestocularının oğulculuk anayasaya büyüklüğü yani sayısı konusuna yansımalı merak sardıkları anlaşılıyor. Türmen ise oldukça ‘demokratik’ Büyükelçilerin Gezi Parkı bir yanıtla karşılık vermiş: eylemcilerinin kimliği ve CHP ile “Sayıları çoğunluk ya da bağı olup olmadığı konusundaki azınlık olmuş hiç önemli değil. sorularına da Türmen’in yanıtı Hepsi birey olarak kendi şöyle olmuş: yaşam pratiklerine kimsenin “Orada bir protesto var. karışmasını istemiyor. Onların bu İslamcısı, laiki, Alevisi, Sünnisi, taleplerini bizlerin göz önünde Türk’ü Kürt’ü, annesi, çocuğu bulundurmamız gerekiyor...” herkes orada. Amaçları da PKK’de değişiklik MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Terör örgütü PKK’de, KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’na Murat Karayılan yerine örgütün kurucularından Cemil Bayık ve Bese Hozat getirildi. Örgütün Suriye kanadından Nurettin Sofi ile Bahoz Erdal gibi isimler tasfiye edilerek örgütün silahlı kanadı HPG’nin başına ise Murat Karayılan getirildi. Örgütün siyasi kanadının başına ise eski DEP Milletvekili Remzi Kartal ve Hacer Zagros getirildi. Terör örgütü PKK’nin siyasi kanadı KONGRAGEL, 9. Kongresi’ni 30 Haziran5 Temmuz arasında Kuzey Irak’taki kamplarda gerçekleştirdi. Kongrede “çözüm süreci” ile yakından ilgili olduğu düşünülen köklü değişiklikler gerçekleştirildi. Örgütün silahlı kanadı Halk Savunma Güçleri’nin (HPG) yöneticileri olan Suriye kökenli Nurettin Sofi kod adlı Nurettin Halef Al Mu Bese Hozat Karayılan Cemil Bayık hammed ile Bohaz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin kızağa alındı. HPG’nin yönetimine Murat Karayılan getirildi. Değişikliğin terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın önerisiyle, sürecin sekteye uğramaması ve çekilme sürecinin kontrol edilmesi amacıyla gerçekleştiği belirtildi. KCK Yürütme Konseyi’nde “eşbaşkanlık” sistemi getirildi. Örgütün yönetim kurulu olan KCK sözleşmesine göre KCK üst yöneticileri en az 2 dönem görevde kalabiliyor. Öcalan’ın ‘islam’ vurgusu sonrasında Bese Hozat’ın görevlendirilmesi Alevilerle arayı yumuşatma hamlesi olarak yorumlandı. Karayılan’ın görevini devretmesinin normal olduğu belirtildi. PKK’nin en üst siyasi yapısı olan KONGRAGEL’de değişiklik yapıldı. Burada da eşbaşkanlık sistemi uygulanarak, Zübeyir Aydar’dan boşalan bu göreve Remzi Kartal ile Hacer Zagros getirildi. Kartal görev değişikliklerinin son derece normal olduğunu söyledi. Kartal, eşbaşkanlar dahil Genel Başkanlık Konseyi’nde yer alan 6 kişinin direkt Öcalan’a bağlı olduğunu ve onu temsil ettiğini ifade etti. Örgütün şahin isimlerinden olan Rıza Altun, “Devlet Öcalan gibi bizimle de görüşmeli” diyen Duran Kalkan gibi isimlerin daha pasif görevlere çekildiği belirtildi. Örgütün liderliğine yine Öcalan seçilirken Yürütme Konseyi yerine Genel Başkanlık Konseyi oluşturuldu. ‘Bunlar Parti Polisi mi?’ Süreç için mesaj ANF’de yayımlanan sonuç bildirgesinde PKK’nin Öcalan’ın sürdürdüğü çözüm sürecinin arkasında olduğu belirtilerek AKP hükümetine rağmen sürecin devam ettirileceği ifade edildi. Süreçte 2. aşamaya geçildiği ifade edilerek bu aşamada AKP’den yeni anayasa ve demokratikleşme adımları atması istendi. Sonuç bildirgesinde PKK’nin terör örgütleri listesinden çıkarılması da istendi. P A 13 karakol kapatıldı BDP’li Demirtaş: Sağlık riski ortadan kaldırılmalı Karakol yerine mobil birlik SEYFETTİN METE ‘kendine’ bağlamış AYŞE SAYIN Öcalan süreci ANKARA Abdullah Öcalan’ın “sağlık raporu” ile cezaevinden çıkarılacağı iddiaları tartışılırken BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bir grup gazeteciyle yaptığı sohbet toplantısında Öcalan’ın sağlık durumunun, çözüm süreciyle yakından ilgili olduğunu belirterek, “Bir görüşmemizde, ‘Benim çat diye kalbim durursa, süreç ne olacak?’ dedi. O nedenle sağlık riskini ortadan kaldıracak koşullara kavuşması la ÇORUM Kürt sorununun çözümüne ilişkin başlatılan süreçle birlikte karakolların azaltılarak mobil birliklerin oluşturulması öngörüldü. Tokat’ta İçişleri Bakanlığı tarafından 13 karakol kapatıldı. Kapatılan karakollar arasında 7 Aralık 2009’da PKK saldırısı sonucu 7 askerin şehit olduğu Sazak Karakolu da var. Çözüm süreciyle birlikte İçişleri Bakanlığı tarafından Türkiye genelinde birçok karakol kapatıldı. Tokat Valisi Mustafa Taşkesen, Tokat’ta 13 karakolun kapatıldığını belirterek “Bu karakollar İçişleri Bakanlığı tarafından kapatıldı. Karakolların kapatılması yeni bir konseptte ele alınıyor. O konsept içerisinde kapatıldı. Bakanımızın açıkladığı kadarıyla ekiplerin daha mobil olması sağlanacak. Yeni bir yapılanma oluşturulacak” dedi. Kapatılan karakolların değerlendirilmesi anlamında proje ve tekliflere açık olduklarını ifade eden vali Taşkesen, “Karakollar Hazine’ye devredildi. İhtiyaç olan yerlere tasarrufta bulunulabilir. Herhangi bir kısıtlama yok” diye konuştu. Kapatılan karakollar arasında 7 Aralık 2009’da PKK saldırısı sonucu 7 askerin şehit olduğu Sazak Karakolu da var. Terör örgütü PKK’nin saldırısında 7 askerin şehit olması, o dönem yeni başlayan açılım sürecinin bir süre askıya alınmasına neden olmuştu. Bir sözde ‘asayiş birimi’ de Diyarbakır’da Şırnak’ın Cizre ilçesinde geçen ay, verdikleri eğitimin ardından diploma töreni düzenleyen ve yol kesme eylemi yapan terör örgütü PKK’nin asayiş birimleri bu kez Diyarbakır’da ortaya çıktı. Sosyal medyada yer alan görüntülerde, Merkez Sur ilçesi Fiskaya semtinde yüzü maskeli grup sözde “Asayiş Birimi” kurduklarını ilan etti. Sözde asayiş birimi ne 28 Mart’ta polisten kaçarken Dicle Nehri’ne düşerek ölen Murat İzol’ün adı verildi. Öte yandan Şırnak’ın Cizre ilçesinde PKK’nin sözde Asayiş Birimi’ne yönelik operasyonda gözaltına alınan ancak mahkemede serbest bırakılan 10 kişi savcılığın itirazı üzerine tutuklandı. Firari olan 1 kişinin ise arandığı belirtildi. DTK eşbaşkanları Türk ve Tuğluk’tan başvuru PKK şantiye şefini bıraktı TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli’nin Pülümür ilçesine bağlı Kaymaztepe köyü yakınlarında 25 Haziran’da PKK’li teröristler tarafından aracı yakılarak kaçırılan şantiye şefi Abdullah Başyiğit, önceki gece Kırmızıköprü köyü yakınlarında serbest bırakıldı. Başyiğit, Pülümür İlçe Jandarma Komutanlığı’na giderek kaçırılması ile ilgili ifade verdikten sonra Pülümür Cumhuriyet Savcısı’nın talimatı ile serbest bırakıldı. Tunceli’nin Geyiksuyu Köyü yakınlarında 5 işçinin bir süre rehin tutulması eylemini TİKKO’nun yaptığı belirtildi. İmralı’ya sağlık heyeti talebi MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, İmralı’da geçen hafta kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı son görüşmede, sağlık sorunları ile ilgili adaya bağımsız bir doktor heyetinin gönderilmesini istemesinin ardından, DTK, Adalet Bakanlığı’na başvurarak oluşturdukları bağımsız bir sağlık heyetinin adaya gönderilmesini ve Öcalan’ı sağlık kontrolünden geçirmesini istedi. DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk, DTK bünyesinde oluşturulacak olan bir heyetin terör örgütü PKK li deri Abdullah Öcalan’ın sağlık durumunu incelemek üzere İmralı Adası’na gidebilmesi için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Doktor raporuyla çıkacak iddiası Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin lideri olduğu Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (IKYB) ait internet sitesi Pukmedia’da Türkiye’de son günlerde bazı hasta tutuklu ve hükümlülerin sağlık raporları ile cezaevlerinden çıktığı ve infazlarının ertelendiği belirtilerek terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın da doktor raporları ile cezaevinden çıkacağı ileri sürüldü. zım. Hükümet de bu bununla ilgili kafa yoruyor” dedi. İmralı’ya gidiş için Adalet Bakanlığı’na başvurduklarını ve yanıt beklediklerini ifade eden Demirtaş’ın değerlendirmeleri şöyle: ‘Çat diye durursa’: Yaş 6465. Bulunduğu fiziki koşullar sıradan bir insanın, genç insanın bile, ayakta kalmasını zorlaştıran bir şey. Bir görüşmede şunu söylemişti; “Sürecin merkezinde ben varım, çağrıyı ben yaptım, ben başlattım. Bu süreç selamete ulaşmadan benim burada çat diye kalbim dursa süreç ne olacak? Bazen bu soruyu kendime soruyorum. Dolayısıyla sağlığımla ilgili dile getirdiğim şeyler, benim kişisel kaygılarım değil, doğru anlaşılsın, hükümete de mesaj verirken hep böyle veriyorum. Benim pozisyonum bu kadar önemliyken bu süreç açısından herkesin buna dikkat etmesi lazım. Bu benimle ilgili bir şey değil” dedi. Yanındaki tutuklular da söylüyormuş, O nedenle koşulların en azından sağlık riskini ortadan kaldıracak yapıya kavuşması lazım. Devlet bunu hesaplıyor: Hükümet de bununla ilgili kafa yoruyor. Onun sağlık koşullarının, güvenliğinin süreçle doğrudan bağlantısı var. Adalet Bakanlığı’na emanet bir mahkum. Onun özgün bir durumu var tabii ki. Devlet onu hesaplıyor, hesaplayacaktır. Çok somut bir şey almış değiliz ama böyle görmezden gelebilecekleri bir konu olmadığının farkındayız biz de. Öcalan’ın ikinci aşama beklentileri karşılandı mı: Demokratik siyasetin önü açılmalı. Silahlar sustu madem, fikirler knuşacak, siyaset konuşacak madem; bunun gereği yapılmalı. Birinci aşama dediğimiz ölümlerin durmasıydı; bu yüzde yüz neredeyse sağlandı. Şimdi ikinci aşamaya yönelik hükümet ne yapacak? Bunlar açıklanmadan da bizim yeni bir şey söyleme şansımız yok, şu anda hükümeti bekliyoruz. Kandil kaygılı: Hükümetin söylemi, adım atma konusundaki tereddütleri, atılacak adımlar konusunda açıklama yapmamış olması, bütün bunlar kaygı uyandırıyor. Karakol inşaatlarının devam ediyor olması, koruculuk sistemi, barajlar, bütün bunlar bir kaygı uyandırıyor ama bu kaygıya dayanarak geri çekilmeyi durdurma söz konusu değil. Süreci de bir yandan işletiyorlar. Çekilme komiteleri, diyalog grubu oluşturulsun: Bu komiteleri uzun süredir söylüyoruz. Kendimiz de kurmuştuk zaten. Meclis çözüm komisyonu özellikle bu yaz döneminde biraz aktif olabilir. Meclis Genel Kurulu çalışmıyor diye komisyonların, özellikle çözüm komisyonunun durması, doğru olmaz. Çözüm komisyonu üyelerinin hepsinin altında imzası olacak ortak bir çözüm raporunu hükümete, BDP’ye, kamuoyuna sunabilirler. Ayrıca süreçle ilgili bazı handikaplar ortaya çıktığında büyümeden çözebilecek bir diyalog grubunun olması lazım hükümetle BDP arasında. Bir de gerçekleri araştırma komisyonu olmalı. CHP defalarca destek vereceğini belirtti, önergeleri var. AKP hep bundan kaçtı. Bu dönemde böyle bir komisyon kurulursa bütün bu olaylara müdahale etme çok daha kolay olur. C Ç Deniz Feneri’ne yargıdan ret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Deniz Feneri Derneği’nin dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve CHP hakkında açtığı 1 milyon liralık tazminat talebini reddetti. Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Deniz Baykal ve CHP hakkında 2009’da tazminat davası açmıştı. Dilekçede, Baykal’ın Türkiye’deki dernek ile Almanya’daki dernek arasında ilişki olduğunu söyleyerek derneği yolsuzluk yapmakla itham ettiği savunulmuştu. Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın son duruşması dün yapıldı. Baykal ve CHP’nin avukatı Mirat İlsu Çatak, müvekkilinin Almanya’da görülen Deniz Feneri davasının sonuçlanmasından sonra eleştiri hakkını kullandığını söyledi. Çatak, “Davalı dernek yöneticileri hakkında ceza davası açılmıştır. Görünürde gerçeklik mevcuttur. Ayrıca Baykal’ın açıklamaları sebebiyle partiye husumet yöneltilemez” dedi. Davayı bitiren yargıç Mustafa Koçoğlu, manevi tazminat şartlarının bulunmadığı kanaatine vararak tazminat talebini reddetti. ‘Katliam’ kelimesi rahatsız etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Aleviler Ne İstiyor?” yazı dizisi tanıtımının “katliam” kelimesi nedeniyle yasaklandığını açıklarken, kendisinin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerini unuttu. Arınç, “vatandaşlar arasında kin ve düşmanlık tohumları ekebileceği”ni söylediği “katliam” kelimesini Dersim için kullanırken, Başbakan Erdoğan da sıklıkla Dersim ve Suriye’deki olaylar için kullanmıştı. Gazeteci Nedim Şener’in gazetesi için hazırladığı “Aleviler Ne İstiyor?” başlıklı yazı dizisinin TRT tarafından neden yasaklandığını CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz Meclis gündemine taşımıştı. Özgündüz’ün soru önergesine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yanıt verdi. Başbakan Yardımcısı Arınç, TRT’de “Aleviler Ne İstiyor?” başlıklı yazı dizisi tanıtımının yasaklanma nedeninin reklamda geçen “katliam” kelimesi olduğunu söyledi. Katliamın, “kırım, savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi” olduğunu belirten Arınç, ifadenin yurttaşlar arasında “kin ve düşmanlık tohumları ekebileceğini” kaydetti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear