14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2013 PAZARTESİ 8 ASKERİ CASUSLUK DAVASI AVUKATLARI: HABERLER Başbakan Tayyip Erdoğan, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve generaller ile milletvekillerinin tutuklu yargılanmalarını eleştiren son sözlerinde ne kadar samimi? Bu sözleri doğrultusunda hükümet bir adım atacak mı? Bu eleştiriler bugüne kadar tutuklu yargılamada ısrarcı olan mahkeme heyetlerinde nasıl bir etki yaratacak? Öncelikle Başbakan’ın niyetiyle ilgili iki olasılık gündemde: 1. Ya Başbakan üçüncü yargı reformunun getireceği düzenlemeler hakkında kurmayları tarafından yanlış bir beklentiye sokuldu. Ve şimdi de başta Başbuğ olmak üzere bazı generaller paketle genişletilen şartlı salıverilme uygulamasından yararlandırılmadıkları için yargıya kızıyor ve sorunun çözümü için çaba harcıyor. 2. Ya da Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner’in istifasıyla bir kez daha ön plana çıkan TSK içindeki “kaynama”yı durdurabilmek amacıyla “tribünlere oynayarak” krizin sorumluluğunu kendi üzerinden atıp yargıya mı havale etmek istiyor. olduğu gibi mahkeme heyetlerinin “keyfi” davrandığı kanaatindeyse, o zaman HSYK kanalıyla bu hatanın giderilmesinin yolunu aramalıdır. Beklenti, hükümetin somut adım atmasıdır. Yasal ya da idari somut adımlar atmadan sadece popülist söylem içine girilirse, davalara bakan mahkeme heyetlerinin bugüne kadar korudukları pozisyonlarını değiştirme olasılığı oldukça düşük gözükmektedir. GÜNDEM Spermli fişleme iddiasıyla ilgili somut delil yok OZAN YAYMAN n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Balyoz’da Hızlı Temyiz İçin Özel Ekip koşulları esnetilirken, pek çok hukukçu, son karar hâkime bırakıldığı için uzun tutukluluk kararlarında bir değişiklik olmayacağı konusunda hükümeti uyarmış ancak bu uyarılara kulak verdirilmemişti. Oysa ki MİT Müsteşarı için gelen yargılama talebine hükümet, yasa değişikliği ile savcıların bu hakkını kendi onayına bağlayarak yanıt vermişti. Başbakan eleştirilerinde samimiyse, generaller ve milletvekillerinin yargılanması konusunda da benzer bir yasa değişikliği yapabilirdi. Nitekim muhalefet bunu önermiş ama hükümet oralı bile olmamıştı. İstenirse benzer bir yasa değişikliği 4. yargı paketi içine konabilir. Hükümetin sayısal gücü yetmekle birlikte, böyle bir düzenlemeye üç muhalefet partisi de destek verecektir. Hükümetin atabileceği idari adımlar da bulunmaktadır. Kamu vicdanını rahatsız eden bu uzun tutukluluk kararlarında ısrarcı davranan mahkeme heyetlerinin değiştirilmesi için Adalet Bakanlığı ve HSYK harekete geçirilebilir. HSYK’ye bugüne kadar Ergenekon, Balyoz ve KCK mahkeme heyetlerinin keyfi tutuklama kararlarına yönelik yüzlerce şikâyet başvurusu yapıldı. Ancak bunların tamamı HSYK’nin ilgili dairesi tarafından “Hâkimin yargılama yetkisi çerçevesindedir” şeklindeki gerekçelerle reddedilmiştir. Şimdi Başbakan da aynı o şikâyetlerde İZMİR İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ve kamuoyuna “askeri casusluk” olarak yansıtılan soruşturmanın iddianamesinde, var olduğu savlanan çetenin, fişlediği kişilerin sperm örneklerinin peşine düştüğü bilgisine de yer verildi. İddianamede, S.K adlı zanlıda ele geçirilen CD’ye göre, İ.A, İ.Ş. ve D.Ş. adlı subayların bu suç örgütüyle ilişkisi olduğu savlanıyor. D.Ş. adlı subaya ilişkin açıklama bölümünde ise “Sperm örnekleri için kişi isimleri (sağlık çantasındaki tüplerde)” yazısı yer alıyor. S.K’nin evinde yapılan aramada bir adet sağlık çantası içinde, üzerinde el yazısıyla içinde amiral ve albayların da bulunduğu subayların isimlerinin yazılı olduğu boş tüpler bulunduğu vurgulanan iddianamede, “10 adet kırmızı kapaklı boş tıbbi veri alma tüpleri ve 2 adet üzerlerinde VGR 100 yazılı cinsel gücü artırıcı olduğu anlaşılan hap ele geçirilmiştir” deniliyor. D.Ş’nin avukatı Volkan Kul ise müvekkiliyle ilgili suçlamaya yeterli delil bulunmadığını söyleyerek “İddianame içeriğinde sevk maddeleriyle ilgili hiçbir delil yok. Müvekkilimde hiçbir belge de bulunmuş değil. Belge alma, verme yok. Tutukluluğu gerektirecek bir neden yok, ancak hâlâ cezaevinde” dedi. Kul, müvekkilinin adının karşılığında yazan “Sperm örnekleri için kişi isimleri” vurgusuna yönelik olarak da “Bir Word belgesine isim yazılıp karşılığına istenilen unsur konulabilir” diye konuştu. alyoz için Yargıtay’dan 10 savcı Başbakan’ın son çıkışları, sürmekte olan davalar için nasıl bir etki yapar bilemiyoruz ama Balyoz davası kararına ilişkin kamuoyunda sürmekte olan tartışmalar temyiz makamı olan Yargıtay’ı etkilemiş durumda. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kendisine gelir gelmez dosyanın incelenmesi görevini alışılmış yöntem olan tek bir savcıyı görevlendirme yöntemi yerine, “810 kişilik geniş bir ekibe” vereceği bilgisine ulaştık. Böyle geniş bir ekip kurulması kararının ardında, sürecin hızlandırılması isteği kadar, varılacak kararın tek kişinin kanaatine değil geniş bir heyetin ortak değerlendirmesine bırakılması düşüncesinin yattığı belirtiliyor. Yargı çevreleri, tek savcı yerine geniş tabana yayılan ekip tarafından yapılacak değerlendirmenin sanıklar lehine sonuçlar çıkarması olasılığının yüksek olduğunu belirtiyorlar. Başsavcılıktakine benzer bir “hızlandırma”, dosyanın daha sonra gideceği 9. Daire’de de yapılacak. Orada da Balyoz dosyasının öncelikli olarak ele alınması bekleniyor. Ön incelemeyi yapan savcılar heyetinin dosyayı daireye tebliğ ederken verecekleri “onama” ya da “bozma” görüşünün bu dairedeki nihai kararı etkilemesi bekleniyor. B amimiyse 4. pakete koymalı İkinci olasılık söz konusuysa hükümetin zaten bir şey yapma niyeti yok demektir. Eleştirilen mahkeme heyetleri de bildikleri yolda devam edecekler ve aynı Balyoz davasında olduğu gibi tutuklu sanıklara ceza yağdırarak davaları sonuçlandıracaklardır. Yok böyle değil de Başbakan uzun tutuklulukların yarattığı görüntüden “birkaç yıl gecikmeli de olsa” gerçekten rahatsız ise... O zaman da iktidar partisi olarak elinde bulunan yasal ve idari imkânları kullanmak durumundadır. Şöyle ki; 3. yargı paketinde şartlı salıverme S Yasa olmazsa idari yöntem Biber gazlı müdahaleye kartopu ile karşılık veren 47 sendikacıya dava KADINLARDAN ‘SAMATYA’ TEPKİSİ: ‘Nefret yasası Meclis’ten geçsin’ İstanbul Haber Servisi Feminist kadınlar, son dönemde Samatya’da Ermeni kökenli yurttaşlara yönelik saldırıları Kocamustafapaşa Meydanı’ndan, öldürülen Maritsa Küçük’ün evine yaptığı yürüyüşle protesto etti. Saldırının sıradan bir girişim olmadığını öne süren kadınlar, TBMM’den nefret yasasının geçirilmesini istedi. Dün İstanbul Feminist Kadın Kolektif’ten bir grup kadın, Kocamustafapaşa Meydanı’nda bir araya geldi. “Ermeni kadınlar yalnız değildir”, “Kardeşime dokunma”, “Devlet suçluları bul” yazılı pankart ve dövizler taşıyan kadınlar, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Münferit değil ırkçı cinayet” sloganları attı. Burada basın açıklamasını okuyan Diren Şen, “Son dönemde Ermenilere yönelik devlet katında ve toplumda ırkçı tacizlerin arttığı bir gerçek. Bir taksicinin, müşterisi olan bir kadını salt Ermeni olduğu için yumruklanması, saçlarından sürükleyip taksiden atması, hayvan hakları savunucusu Eva’nın sürekli olarak ‘Taşnak uşağı’ diye tacize uğraması ve açtığı davanın hâlâ sonuçlanmaması, eski İçişleri Bakanı’nın katıldığı mitingde ‘Hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz’ pankartının açılması... Ermenilere yönelik milliyetçi şiddet diline ilişkin yaşananlardan bazıları. Biz bu saldırıları kendimize yapılmış gibi hissediyoruz. Bu yüzden bizler bu saldırının, sonuna kadar takipçisi olacağız. Bu nefret söyleminden bir an önce vazgeçilsin ve TBMM’de nefret yasası geçirilsin” dedi. Gaz serbest kartopu suç İddianamede, bazı şüphelilerin polise kartopu fırlatırken bazılarının ise gaz kullanılması üzerine, “Alçaksınız siz, hâlâ gaz sıkıyorsunuz” diyerek hakaret ettiği ifadeleri yer aldı. MUSTAFA ÇAKIR ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ SALDIRISI Gazeteci Tuncay’ın durumu iyiye gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne düzenlenen intihar saldırısında yaralanan gazeteci Didem Tuncay’ın sağlık durumunun iyiye gittiği bildirildi. Tuncay’ın tedavi gördüğü Ankara Numune Hastanesi yöneticisi Prof. Dr. Nurullah Zengin, Tuncay’ın sağlık durumundaki iyileşmenin devam ettiğini belirterek “Mobilizasyonun ilk aşamasına başladık. Batında iyileşme sürüyor. Şu an iç kanama riski beklenmiyor” dedi. Prof. Zengin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini arayarak Didem Tuncay’ın sağlık durumu hakkında bilgi aldığını da aktardı. Öte yandan, saldırıyla ilgili gözaltına alınan üç kişi serbest bırakıldı. ANKARA TBMM’deki görüşmeleri sırasında Kamu Görevlileri Sendikaları Yasa Tasarısı’nı ptotesto etmek için yürüyüş yapmak isteyen aralarında KESK Genel Başkanı Lami Özgen ile KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul’un da bulunduğu 47 KESK yönetici ve üyesi hakkında dava açıldı. Sendikacıların güvenlik görevlilerince sıkılan gaza karşılık, “kartopu” attıkları, bazı şüphelilerin “çıplak elle polisin kasklarına vurdukları” belirtildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açı lan davanın iddianamesinde, Emniyet’in eylemden bir gün önce, TBMM’ye 1 km. mesafede toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılamayacağı konusunda KESK’e tebligat yapmasına karşın olay günü yaklaşık 180 kişilik grubun Kızılay’dan yürüyüşe geçtikleri belirtildi. İddianamede, CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt ile KESK Yönetim Kurulu üyesi İsmail Hakkı Tombul’un “Meclis’in önünde açıklama yapmalarına herhangi bir engel olmadığı, uluslararası sözleşmelerin yasaların üzerinde olduğu, yürüyüş yapmalarının anayasal hakları olduğunu” belirterek yürüyüşte ısrar ettikleri bildirildi. İddianamede Emniyet güçlerinin ikazlarına karşılık grubun yürüyüşe geçtiğine işaret edildi. Barikatı aşamayan grubun bir süre oturma eylemi yaptığı, ardından ise ayağa kalkarak sloganlar eşliğinde ellerinde bulunan pankart, flama, döviz sopaları ve şemsiye sapı ile Emniyet mensuplarına vurdukları, kalkanların altından tekme attıkları belirtildi. Bunun üzerine polisin gaz kullandığına işaret edilen iddianamede, buna karşın grubun dağılmayarak çevreden topladıkları “buz parçaları ile kartoplarını” atarak güvenlik görevlilerine saldırılarına devam ettikleri kaydedildi. İddianamede bazı şüphelilerin polis memurunun başında bulunan kaska “çıplak elle” vurduklarına da dikkat çekildi. Birçok şüphelinin yerden kartopu alarak polise fırlattığı, bazı şüphelilerin polis tarafından gaz kullanılması üzerine, “Alçaksınız siz, hâlâ gaz sıkıyorsun” diyerek hakaret ettiği, bazılarının da “Barikat kalksın yürüyüş başlasın” şeklinde slogan atarak grubu yönlendirdiği belirtildi. ama davacıyız Yaralanmadık Müşteki polis memurları ise sendikacılardan davacı olurken “yapılan saldırı sonucu yaralanmadıkları için hastaneye gitmedikleri ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan rapor almadıklarını” söyledi. İstanbul Haber Servisi Zeytinburnu Davutpaşa’da 5 yıl önce bir iş merkezinde meydana gelen ve 21 kişinin ölümü 116 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan patlamada yakınlarını kaybedenler, anma töreni düzenledi. Aileler, sorumluların yargılanması ve patlama yerinin park haline getirilmesi taleplerini yineledi. Aileler adına açıklamayı okuyan İdris Çabuk, “Giden canlarımızın geriye gelmeyeceğini biliyoruz. Çabamız sorumluların yargılanması ve ekmeğini işçilik yaparak kazanmaya devam eden insanların bir daha canının yanmaması içindir” dedi. Patlamada yaşamını yitiren Orhan Saday’ın babası Adnan Saday ise “Baştakiler bu acıyı bilmiyor. Sorumluların yargılanmasını ve buranın park yapılmasını istiyoruz” diye konuştu. Konuşmaların ardından aileler, patlamanın olduğu yere dikilen ağaçlarının üzerine karanfiller bıraktılar. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) Yeni cinayetler ya anmasın sıkıntısı oldu. Yan yana 8 cezaevinden kurulu Silivri Ceza İnfaz Kurumları kampusunun inşaatı Avrupa Birliği standartlarına göre başlamış, Türkiye standartlarına göre devam etmiş. Hâlâ da ediyor. Her cezaevi 300 kişilik planlanmış. Oda tipi, yüksek güvenlikli. Her odada bir kişi kalacak; her koğuş 7 odadan oluştuğu için 7 kişilik. Daha inşaat bitmeden AB standardının bize fazla geleceği düşünülmüş, odalara iki katlı ranzalar konmuş. Böylece kapasite birden üç kat büyümüş, bin kişilik olmuş. Bu aşamadan sonra yetersizlikler başlamış. 2009 ilkbaharında Silivri’ye getirildiğimizde sular sabahtan akşama dek kesintisiz veriliyordu. Kesinti sadece geceydi. Zamanla artırıldı. Sular günde 5 dilim halinde toplam 9 saat verilmeye başlandı. HHH Geçen yaz ortasından itibaren Silivri’ye başta Güneydoğu illeri olmak üzere Türkiye’nin pek çok kentinden mahpuslar getirildi. Artık mevcut kapasite artırımı da yetersizdi. Çare bulundu. Her odaya bir yatak daha kondu. Böylece projede bir kişilik görünen odalara 4 kişi istiflendi. Her koğuş da 28 kişilik oldu. Bunun dışında bir de bizim konduğumuz tecrit koğuşları var. Bu ayrı konu. Bu kapasite patlaması karşısında taksitli su da yetersiz kalınca genel bir düzenlemeye gidildi. Her koğuşun ana koridorundaki duvarına su saatleri takıldı. Bunun nasıl bir düzenleme olacağını öğrenmeye çalışırken 24 Ocak Perşembe günü koğuşlara şu bildirim dağıtıldı: Her koğuşa günde kişi başına 200 litre soğuk, 50 litre sıcak su verilecektir. Bir günlük su hakkı ertesi güne devretmeyecek, gece yarısı sıfırlanacaktır. Günlük hakkınız bittiği an su kesiliyor. Bakanlık bir kişinin su gereksiniminin günde 200 litre olduğunu hesaplamış. Pek çok işlemin mekanik olduğu özgür bir yaşamda bu gerçekçi olabilir. Hatta bazı günler 200 litrenin de altında su kullanabilirsiniz. Ya bulaşıkları elle, çamaşırları ayakla yıkadığınız, koğuşu kova ve süpürge ile temizlediğiniz bir ortamda? Üstelik tüketilen su miktarı göstergesi koğuşun dışında. Yani tükettiğiniz suyu kabaca tahmin etmek zorundasınız. Kalabalık koğuşlarda bunun başka zorlukları da var. Örneğin kalabalık koğuşta maddi durumu kötü olan bir mahpus, sigara ya da benzer gereksinim karşılığı koğuştaki başka birine sıcak su payını verebilir. HHH Silivri Cezaevi’ne ziyaret için gelenler de insan unsurunu hiçe saymadan payını alıyor. Her şeye salt güvenlik penceresinden bakılıyor. Ayda bir kez açık, üç kez kapalı görüş var. Kapalı görüşte arada kalın bir cam bölme var. İki tarafa konan telefonla konuşabiliyorsunuz. Bu görüşe gelenler bile 2 kez cihazla, bir kez de özel odada aranıyor. Açık görüşte arama gerekli olabilir. Hiç temasın olmadığı kapalı görüş için ne gerek var? Girişçıkışa harcanan zaman görüş süresinden uzun. Görüş bir saat. 12 Eylül günlerinde bile açık görüşler yarım gündü. Birer saatlik görüş dilimlerini düzenlemek personel için olağanüstü bir trafik. İnfaz koruma memurlarının çoğu eğitimli, iyi niyetli, görevine bağlı insanlar. Ancak herkesin bir olması olanaksız. Duygu yoğunluğuyla görüşe gelen ailelerimizin ağır karşılayacağı diyaloglar söz konusu olabiliyor. Aileler cezaevine ziyarete gelmiyor, cezaevine giriyor. Hükümet 15 Ocak’ta Meclis’e gönderdiği kanun tasarısıyla cezaevlerinin dış güvenliğini jandarmadan alıp bakanlık personeline vermeyi planlıyor. Milyarı bulacak bu maliyet göze alınıyor ama su sorununu çözecek, görüşlerin daha insani olmasını sağlayacak yatırım çok görülüyor. Tunceli’de taciz ateşi n Yurt Haberleri Servisi Tunceli ile Pülümür ilçesi arasındaki Dokuzkaya bölgesinde indirilen komandolar, bölgede arazi arama tarama faaliyeti yaparken bir mağara girşinde uzaktan kumandalı patlayıcı düzeneği buldu. Düzenek etkisiz hale getirilmeye çalışılırken, bir grup PKK’li tarafından askerlere uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Askerlerin de karşılık vermesi sonucu çatışma çıkarken, bölgede PKK’li grubun abluka altına alındığı belirtildi. RTÜK, AKP’li Tayyar’ın CHP’li İnce’ye hakaret ettiği programa ceza vermedi Cezaevinde kavga: 13 yaralı AKP’li vekili AKP’liler akladı FIRAT KOZOK ANKARA Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), AKP’li vekilin küfürlerine seyirci kaldı. AKP Milletvekili Şamil Tayyar, bir televizyon kanalında CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’yi “ahlak ve şereften yoksun bir üslup” kullanmakla suçladı. RTÜK’ün AKP’li üyeleri ise bu sözlerin “siyasi üslup açısından olağan” olduğu gerek çesiyle cezanın yersiz olduğunu savundu. CHP, MHP ve BDP kontenjanlarından seçilen üyelerin karşı oylarına rağmen Tayyar’ın sözleri “aklandı.” Beyaz TV’de yayımlanan “1’E Bir” adlı programda Tayyar, İnce’yi eleştirirken “Muharrem İnce kendine yakışan bir üslupla parlamentoda yaptığı konuşmada yine ahlak ve şereften yoksun bir üslupla bize sataştı” ifa delerini kullandı. İnce’nin avukatı RTÜK’e başvurarak yayın kuruluşu hakkında yaptırımda bulunulmasını istedi. Başvuru üzerine RTÜK uzmanları programla ilgili hazırladıkları raporu Üst Kurul’a iletti. Uzman raporunda, iki siyasinin birbirleri hakkında söylediklerinin siyasi üslup açısından “sınırları zorladığı” ancak, herhangi bir müeyyide uygulanmasına gerek olmadığı savunuldu. n ÇORUM (AA) Çorum L Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda iki grup arasında çıkan kavgada, 13 kişi yaralandı. Organize Sanayi Bölgesi’nin yakınında bulunan cezaevinde, iki grup arasında tartışma çıktı. Kavgaya dönüşen olayda grup üyeleri karşılıklı birbirlerini darp sonucu yaraladı. n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2B arazilerinin satışına ilişkin yeni düzenleme içeren yasayı onayladı. Gül’ün onayladığı yasaya göre, hak sahiplerine doğrudan satılacak taşınmazların bedeli, taşınmazın 400 metrekareye kadar olan kısmı için rayiç bedelin yüzde 50’si; fazlası için rayiç bedelin yüzde 70’i üzerinden hesaplanacak. Birden fazla taşınmazda hak sahibi olunması halinde, yüzde 50 satış bedeli hesaplaması, hak sahibinin tercih edeceği sadece bir taşınmaz için uygulanacak. Gül’den 2B onayı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear