23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr 29 OCAK 2013 SALI 14 KÜLTÜR Bir sistem eleştirisi reketlerinin patladığı 1970’te başlar: 15/16 Haziran 1970. 12 Mart muhtırasının gelişini hazırlayan eylemler ve toplumda yaşanan değişimlerin, sınıf mücadelesinin zengin mutfağına yansımaları didaktik olmayan, yumuşak bir Vasıf Öngören, Türk tiyatgerçekçilikle serilir gözler önürosunun önde gelen yazarlarınne. Hayatlarını zengin mutfadan biri. Brecht’in epik tiyatğı içinde geçiren dar gelirlilerin ro kavramıyla haşır neşir bir yadar dünyalarındaki açılımlar ve zar ve yönetmen olarak tiyatrobu açılımların yol açtığı dönümuza toplumsal sorunları irdeşümlerdir söz konusu olan. leyen, çelişkileri incelikle işleYönetmen Aslı Öngören bu yen yapıtlar kazandırmış. “Alçelişkilere, dönüşümlere tiyatmanya Defteri”, “Asiye Nasıl ro keyfinin altını çizerek yaklaşKurtulur”, “Oyun Nasıl Oymış ve böylelikle de emeksernanmalı”, “Zengin Mutfağı” maye çatışmasını incelikle işleÖngören’in oynandığı her dömiş, oyunun matematik yapısını nemde ses getiren yapıtları. zenginleştirmiş. Dışarıda yaşa“Zengin Mutfağı” 1977’de nan onca olayın, şiddetin içeriye İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda yansımaları, çalışanların aralaBaşar Sabuncu’nun yorumuyla sahnelenmiş ve de provalar sıra rındaki ilişkiler bağlamında seriliyor gözler önüne. Faşizmin tırsında Fatih Şehir Tiyatrosu famanışı bu ilişkilerin yukardan şistlerin bombalı saldırısına uğaşağıya, içerdendışarıya ya da ramasına karşın yine de repertersi durumlardaki gelgitleriyle tuvardan kaldırılmamıştır. Geçen yıl, kurumun genel sanat yö vurgulanıyor. Söz konusu tırmanış içersinnetmeni olan Ayşe Nil Şamlıoğlu ve ekibi “Zengin Mutfağı”nı de bütün değerlerin yeni kalıplara itildiği bir resim yakalanıyor. repertuvara almışlar. Saf bir hizmetçi olan genç kızın Görülen o ki Şamlıoğlu’ndan (Irmak Örnek) yaşam çemberi sonra genel sanat yönetmeni dışındaki gerçekolan Hilmi Zafer Şalerle yüzleşmehin de süreci devam si ondaki değişim ettirdi ve 35 yıllık bir u 35 yıllık bir bilincini oluştuaradan sonra, “Zenaradan sonra, ruyor. Sevecen, gin Mutfağı” bir kez ‘Zengin Mutfağı’ bir âşık bir üniversite daha buluşur gibi olöğrencisinin (Ali kez daha buluşur du seyirciyle. “BuMert Yavuzcan) luşur gibi” diyorum, gibi oldu seyirciyle. ise hızla bir bekçünkü ikinci ya da ‘Buluşur gibi’ çi köpeğine, bir üçüncü temsilin sodiyorum, çünkü muhbire dönüşnunda birileri bozmesini onun sekurt işaretleri yaparak ikinci ya da üçüncü sinden, beden dive tehditler savuratemsilin sonunda line varana kadar rak salonu terk etmişbirileri bozkurt uzanan bir bütün ler. Neden alındılar içinde izliyoruz. acaba? Faşizm üstüişaretleri yaparak ve İnsanların seçimne söylenen sözlerden tehditler savurarak lerinin nasıl etkimi? Faşizm bir Türkisalonu terk etti. lenerek yön deye gerçeği değil mi? ğiştirdiğini Vasıf Neden alındılar Sonuçta, sahneÖngören usta bir ye daha dün çıkacaba? Faşizm dille sergilemiş. mış bir oyun, birüstüne söylenen Mert Yavuzcan denbire “dinlendisözlerden mi? Faşizm bu ikilemi seyirrilmek” üzere kalciye başarılı bir dırıldı. Bu dinlenbir Türkiye gerçeği şekilde aktarıyor. me ne kadar sürecek değil mi? Beyefendinin şove neden? “Zengin förü (Ozan GöMutfağı”nın mart zel) ve onun abiayında yeniden ramp si (Selçuk Yüksel) işçi harekeışıklarına çıkacağı söylentiletinin içinde ama belki de ön safri varsa da alınan bu kararın bir açıklaması yapılmak durumunda larda durmayan bir kesimin simgesi olarak öne çıkıyorlar. Babatiyatro yönetimi tarafından diye düşünüyorum. Dolu oynayan, can, korumacı Aşçı Lütfü (Murat Garipağaoğlu) ise oyun bobilet bulunmayan bir oyun neyunca bir iç hesaplaşma içindeden kaldırılır? dir. Özlediği bir yaşamla gerçek Bir tiyatronun, hele de ödeyaşamının çelişkileri arasından nekli bir tiyatronun işlevi her yol bulmaya çalışmakta ve bunu kesimden seyirciye seslenmek, yumuşak bir dille, seyirciye ulaseyirciyi sanatsal olduğu kadar şarak ustalıkla, başarılı bir şekiltoplumsal anlamda da eğitmek, de aktarmaktadır. onun önünde farklı pencereler İnsan hallerini, çelişkileaçmaktır. Bu, ödenekli kurumri iyi işleyen bir oyun ve yapım ların “bağlı kuruluşlar” olarak “Zengin Mutfağı”. Başta, Mugörülmediği ve dolayısıyla siyarat Garipağaoğlu ve onun ardınsilerin her fırsatta sanata müdadan Ali Mert Yavuzcan olmak hale etmediği ülkeler, ortamlar üzere tüm oyuncular keyifle iziçin geçerli bir doğrudur. Tabii lenir kılıyorlar Aslı Öngören’in ki özel tiyatrolarda da söz konubu özenli çalışmasına Çiğsu baskının türlü yolları da ördem Erken’in müzikleri, Aysel nekleriyle sabittir. Doğan’ın detaylı sahne tasarımı Sistem eleştirisi ve de Kemal Yiğitcan’ın ışık tasarımı, Nihal Kaplangı’nın “Zengin Mutfağı”nda gelişmeler öğrenci eylemlerinin, sağ kostümleri bütüne katkıda bulunuyor. sol çatışmalarının ve de işçi ha İnsan hallerini, çelişkileri iyi işleyen ve sahneye daha yeni çıkmış ‘Zengin Mutfağı’, birdenbire ‘dinlendirilmek’ üzere kaldırıldı 63. BERLİN FİLM FESTİVALİ Elif Batuman Man Booker jürisinde Kültür Servisi Edebiyat dünyasının en saygın ödüllerinden Man Booker’ın bu yılki beş jüri üyesi arasında, Türk kökenli yazar Elif Batuman da bulunuyor. 1977 New York doğumlu Elif Batuman, konuyla ilgili Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Bu benim için büyük bir onur ve ayrıcalık. Kısa listede yer alanlardan çok gurur duyuyoruz. Adaylar siyasi nedenlerle değil, edebiyatta gösterdikleri başarılardan dolayı kısa listeye seçilmiştir” ifadelerini kullandı. 2010’da yayımlanan “The Possessed: Adventures with Russian Books and the People Who Read Them” kitabıyla çok sayıda ödüle değer görülen Batuman, kendisinin de bir gün Man Booker ödülüne aday gösterilmek isteyip istemediğine ilişkin, birçok iyi çalışmaya imza atmak istediğini, ancak yazar olarak ödül kazanmak umuduyla değil, iyi bir iş çıkarmak için yazdığını söyledi. Batuman, bu yılki Man Booker adayları arasında bir favorisi olup olmadığı konusunda ise “Jüri üyesi olarak, kısa listeye seçilen her ismin potansiyel kazanan olduğunu düşünmek çok önemli. Ödülü kim kazanırsa kazansın mutlu olacağım” dedi. Man Booker Ödülü, bu yıl 22 Mayıs’ta Londra’da sahiplerini bulacak. HIFZI TOPUZ’UN 90. YAŞI ‘ARDINDAN YILLAR GEÇTİ’ KİTABIYLA KUTLANDI 90 yıl nehir gibi aktı Kültür Servisi Hıfzı Topuz’un 90. yaş günü, Öner Ciravoğlu’nun kendisiyle yaptığı nehir söyleşinin yayımlanışıyla aynı günlere rastladı. Geçen cuma günü 90. yaşını kutlayan Hıfzı Topuz’un “Ardından Yıllar Geçti” (Remzi Kitabevi) adlı kitabının başlığı aslında her şeyi anlatıyordu: Sabahattin Ali’nin öldürülmesi, Nâzım Hikmet’in tutuklanması ve şiirlerinin yasaklanması, acılar, Soğuk Savaş döneminin karabasanları, Demokrat Parti’nin baskı dönemi, Paris yılları ve 27 Mayıs... Cumhuriyet’le yaşıt olan aydınımızın yaşamı adeta yakın tarihimizin bir özetiydi. Hıfzı Topuz’un 90. yaş günü Levent’teki Galatasaraylılar Derneği’nde kutlandı. Davetliler arasında Aydın Boysan, Nermin Abadan Unat, Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Müşerref Cimcoz, Tarık Akan, Mehmet Aksoy, Zeynep Oral, Leyla Tavşanoğlu, Neslihan Yargıcı da vardı. Tüm davetlilere “Ardından Yıllar Geçti” adlı anı kitabı armağan edildi. Gecenin en ilginç konuşmasını yine Topuz yaptı: “Ardından yıllar geçti, bugün gelinen nokta umut kırıcı olsa da ben hâlâ devrimciyim, sosyalistim, dayanıyorum, dayanacağım.” Hıfzı Topuz’un yaşamında Paris yıllarında Nâzım Hikmet, Avni Arbaş, Abidin Dino, Pertev Naili Boratav, Zekeriya Sertel, Fikret Mualla, Nejat Devrim ile kurduğu dostluklar önemli bir yer tutuyor. Sabahattin Ali ile son günlerinde Rasih Nuri İleri’nin evinde tanışmasını ise unutamıyor. Bazı anılarını kitaplaştıran Hıfzı Topuz, gecenin sonunda şöyle konuştu: “Yaşadıklarım arasından çok daha özel olanları, beni etkileyen kişiler, akımları ve siyasal tutumumu bu kitap aracılığıyla paylaşmak istedim.” 63. BERLİN FİLM FESTİVALİ Penahi’nin ‘Kapalı Perde’si yarışmada Kültür Servisi Bu yıl 717 Şubat tarihlerinde 63.’sü düzenlenecek Berlin Film Festivali’nde yarışacak 19 film belli oldu. Bu yıl Altın Ayı için yarışacak filmler arasında Doğu Avrupa sineması yükselişe geçerken, ilk kez bir Kazakistan yapımı da programda yer aldı. Gus Van Sant’ın petrol endüstrisini konu alan “Promised Land” (Vaat Edilmiş Toprak) adlı filmi ile Steven Soderbergh’in polisiye türündeki filmi “Side Effects” (Yan Etkiler) bu yılın öne çıkan yapımları arasında. Bu yılın sürpriz filmleri ise, Oscar ödüllü Bosnalı yönetmen Danis Tanovic’in Çingene bir aileyi konu alan “An Episode in the Life of an Iron Picker” adlı çalışmasının yanı sıra; Calin Peter Netzer’in Romanya’daki ahlaki çöküşü işleyen “Child’s Pose” ile Malgoska Szumowska’nın Polonya’daki eşcinsel bir rahibin hikayesini anlatan “In the name of” adlı filmleri oldu. 2011’de İran’daki düzen aleyhinde propaganda yaptığı gerekçesiyle ev hapsinde tutulan ve film yapması yasaklanan Ca“Side Effects” fer Penahi’nin, Kambuzia Partovi tarafından çekilen “Closed Curtain” (Kapalı Perde) de bu yıl Berlin’de yarışacak filmler arasında. Festival direktörü Dieter Kosslick, yaptığı açıklamada, “Bu yılki programa, ilk ya da ikinci filmlerini çeken yeni yönetmenleri de almaya çalıştık” dedi. 63. Berlin Film Festivali’nde yarışacak filmler, Çinli yönetmen Wong Karwai’nin başkanlığında, 7 kişilik bir jüri tarafından değerlendirilecek. CEVAT DERELİ’NİN ÜNLÜ TABLOSU ‘MERİNOS’ ZARAR GÖRDÜ Ankara Resim Heykel Müzesi’nde büyük ihmal SELDA GÜNEYSU İzmir’de 58 ülkeden 500 sanatçı n Kültür Servisi Bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası İzmir Sanat Bienali, 15 Mayıs tarihlerinde hayata geçiyor. Seba Sanat Galerisi’nin öncülüğünde gerçekleşen bienalde, 58 ülkeden 500’ün üzerinde sanatçının resim, video, enstalasyon, performans, heykel, fotoğraf, grafik, çini, seramik, cam teknikleri gibi 1600 kadar eseri İzmir’e konuk olacak. Seçici kurulunda Kıymet Giray, Ümit Gezgin ve Hatice Bengisu gibi önemli isimlerin yer aldığı bienalin genel direktörlüğünü ise Seba Uğurtan üstleniyor. n Kültür Servisi Ben Affleck’in yönetip oynadığı “Argo” filmi, her yıl Oscar öncesi Amerikalı Oyuncular Birliği tarafından verilen Screen Actors Guild Ödülü’ne değer görüldü. Affleck ödül için “Bunun benimle bir ilgisi yok; bu, filmde oynayan muhteşem insanlarla ilgili” dedi. Film, Tahran’da alıkonan Amerikan diplomatların gerçek hikâyesi üzerine kurulu. ‘Argo’ya bir ödül daha ANKARA Cumhuriyet döneminin en ünlü ressamlarından Cevat Dereli’nin, 1938 yılında Yüce Önder Atatürk’ün talimatıyla yaptığı ve aynı yıl Bursa’da açılan Merinos Yün Fabrikası’nı temsil eden ünlü “Merinos” tablosunun Ankara Resim Heykel Müzesi’ne getirilişi sırasında büyük zarar gördüğü ve milyarlarca lira değerindeki tablonun boyalarının döküldüğü ortaya çıktı. Müzede yapılan inceleme sonucunda tablonun büyük çapta zarar gördüğü anlaşılırken dönemin Ankara Resim Heykel Müzesi Müdürü Ömer Osman Gündoğdu hakkında işlem yapılmaması dikkat çekti. Atatürk’ün en sevdiği resimlerden biri olarak da bilinen Cevat Dereli’ye ait ünlü “Merinos” tablosu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “orijinal tablolar” listesinden çıkarıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan edinilen bilgiye göre tablonun “orijinal tablolar” listesinden çıkarılma işlemi şöyle gerçekleştirildi: Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1938’de Bursa’da Atatürk’ün talimatıyla Merinos Yün Fabrikası açıldı. Bu fabrika 2004 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, söz konusu binada bulunan ünlü tablo nun Ankara’ya, Resim Heykel Müzesi’ne getirtilmesini istedi. Bakanlığa bağlı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nde dönemin şube müdürlerinden, restoratör Hasan Mutlu’nun da olduğu bir ekip, tabloyu almak üzere Bursa’ya gitti. Mutlu; maddi değeri çok büyük olan resmi, çerçevesinden çıkararak “rulo” haline getirip o şekilde müze yetkililerine teslim etti. 2010 yılında, müfettişler müzede inceleme yaparken söz konusu tablonun “rulo” halde olduğunu gördü. Bunun üzerine soruşturma başlatan müfettişler tablonun boyalarının döküldüğünü ve büyük zarar gördüğünü ortaya çıkardı. Tablonun zarar görmesinden “birinci derecede kusurlu” bulunan Hasan Mutlu hakkında “kamu malını zarara uğratmaktan” dava açıldı. Mutlu “kusurlu” bulunursa tablonun bedelini karşılamak zorunda kalacak. Ancak söz konusu soruşturmada, dönemin müze müdürü Ömer Osman Gündoğdu hakkında soruşturma açılmaması dikkat çekti. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu durumun tespiti için müze müdürü hakkında da soruşturma açabileceği öğrenildi. Gündoğdu, tablolara çerçevelerini “soba boyası” ile boyatarak zarar verdiği gerekçesiyle görevden alınmıştı. ya arasından “Ocakta Yemeğim Var” adlı yapıtıyla Hakkı İnanç değer bulundu. “Etkileyici anlatım, özgün ve yenilikçi öyküler” gerekçesiyle sunulan ödülün seçici kurulu Selim İleri, Sezer Ateş Ayvaz, İlknur Özdemir, Mehmet Zaman Saçlıoğlu ve Turhan Günay’dan oluşuyor. Türk edebiyatının, 4 Kasım 1999 tarihinde yitirdiğimiz usta öykücüsü Selçuk Baran adına düzenlenen ödülü alan yapıt, Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından kitaplaştırılacak ve önümüzdeki aylarda yayımlanacak. Ödül töreniyse nisan ayında gerçekleştirilecek. KAMİL KÜLTÜR MASARACI l ÇİZİK Bakanlık 3 yıl neden bekledi? SELÇUK BARAN ÖYKÜ ÖDÜLÜ Ödül Hakkı İnanç’ın Kültür Servisi İstanbul Galatapera Kültür ve Sanat Derneği’nin geçen yıl eylül ayında ilkini düzenlediği, “Selçuk Baran Öykü Ödülü”ne katılan 110 dos
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear