23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 OCAK 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 Ankara Caz Festivali için geri sayım ? Kültür Servisi Bu yıl 1 Şubat7 Mart tarihleri arasında gerçekleşecek “Uluslararası Ankara Caz Festivali”, 16. yaşında yine Ankara’nın kültürsanat hayatını hareketlendirmeye hazırlanıyor. Ankara Caz Derneği tarafından düzenlenen festivalin teması “Cazın Gitarla Dansı”. Türk cazının dünyaya tanıtıldığı, dünya cazının Türkiye’deki izleyiciyle buluştuğu etkinlik ile ilgili bilgi ve biletler yakında www.mybilet.com adresinde satışa sunulacak. ‘Al gülüm ver gülüm’lü mutluluk resmi Nalan Yırtmaç yeni sergisinde yine kentsel dönüşüm, TOKİ’leşme, yıkım gibi konuları ele alıyor ? Sulukule’deki yıkım sürecinde çocuklara sanat dersleri veren, şimdi de Tophaneli çocuklarla çalışan Yırtmaç anlatıyor: “Parçalanan aileler, zorla tahliyeler, yıkımın etkileri insanların ruh sağlığını bozdu, tapulu evlerini kamulaştırıp, üç kuruşa ellerinden aldılar. Şimdi o villalar 500 binden 900 bine varan fiyatlarla pazarlanıyor.” Fotoğraf: AHMET EMRE TANYILDIZ AYŞEGÜL ÖZBEK Kandemir Konduk’un ‘Yeni Yasaklar’ı ? Kültür Servisi Kandemir Konduk’un Zeki Alasya Metin Akpınar ikilisinin, Devekuşu Kabare Tiyatrosu’yla sahneye koyduğu ve büyük ilgi gören “Yasaklar”ın ardından yıllar sonra kaleme aldığı, “Yeni Yasaklar” adlı oyunu, 6 Ocak’ta saat 17.00’de Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde sahneleniyor. Kayra Şenocak’ın yönettiği “Yeni Yasaklar”da İlhan Daner, Kayra Şenocak, Okan Sağlam, İdil Vural, Ferhat Uçar’ın da aralarında olduğu kalabalık bir oyucu kadrosu yer alıyor. Gökdelenler, siyah brandayla örtülmüş binalar, yıkık mahalleler, otoyollar... Nalan Yırtmaç, Galeri xist’te 12 Ocak’a kadar sürecek yeni sergisi “Lütfen Arkaya Doğru İlerleyiniz II Afetşehir”de yine kentsel dönüşüm, TOKİ’leşme, yıkım gibi konuları anlatıyor. Bu sefer sadece İstanbul özelinde değil, Anadolu semalarından bakıyor mevzuya. Çeşitli şehirlerde fotoğrafları kullanarak yaptığı kolajlar ve yeni resimleriyle Yırtmaç, “başını sokacak bir ev sahibi olma” düşünün izini sürüyor. 2008’de Sulukule’deki yıkım sürecinde Hafriyat grubu ile birlikte çocuklara destek amaçlı sanat ve etüt dersleri veren, geçen yıldan itibaren de Tophaneli çocuklarla çalışan Yırtmaç anlatıyor: “İnsanlar Sulukule’de iki yıl boyunca bu sağlıksız yıkım içinde yaşamaya devam ettiler. Parçalanan aileler, zorla tahliyeler, yıkımın etkileri insanların ruh sağlığını bozdu, tapulu evlerini kamulaştırıp, üç kuruşa ellerinden aldılar. Şimdi o villalar 500 binden 900 bine varan fiyatlarla pazarlanıyor.” “Lütfen Arkaya Doğru İlerleyiniz” Afetşehir altbaşlığıyla serinin ikinci sergisi. İlk serginizde sa dece İstanbul’a odaklanmıştınız, burada Anadolu ve özellikle Karadeniz var. İstanbul’dan Anadolu’ya açılmanıza sebep neydi? İlk sergi, genelde otobüs ve minibüs mesafesinde gezdiğim İstanbul ve çeperinde gördüğüm manzaralardı. Bu sergi ise daha çok kadın ve çocuk odaklı. İstanbul’dan başka Karadeniz, Güneydoğu Anadolu’dan manzaralar var. HES inşaatları, zorunlu göç... Dönüşüm sadece büyük şehirlerde değil, kırsal kesimlerde de var. Geçen yıl tesadüf, Karadeniz’i gezmiştim, Karadeniz isyanda gerçekten... Rize’den Artvin’e kadar onlarca HES inşaatı gördüm. Dereleri orada yaşayan halktan ve canlıların elinden alıp özelleştirmek, bir boruya hapsedip satmak nasıl bir akıldır? Bu akla dur diyen, direnen köylü nasıl tutuklanır? Yeni afet yasasında, yerel yönetimlerin haksız uygulamalarına karşı vatandaşın hukuk yoluyla itiraz hakkının elimizden alındığını, hak arama yollarının da kapandığını söylüyor hukukçu arkadaşlar. Denetleyemediğimiz ve bize hiçbir zaman hesap vermeyen bir hükümet bu ve ona karşı en az dört çocuk doğurmalıyız! Sergide bir de projeksiyonla yansıtılan bir resim var. Bir arkadaşım maskeli portrelerimi görünce bir eylem videosu gösterdi bana. Videonun altında şu yazıyor: “Erzurum İspir Aksu vadisinde Borusan Enerji A.Ş. HES projesini hayata geçirmeye çalışıyor”. Eski inanışlara göre Aksu deresini koruyan Boldoroz canavarı HES şirketleri ile yeniden hayat buldu. Ak 2012’nin önemli mimarlık olayları su’nun boldorozları, Aksu halkıdır ve onlarla birlikte mücadele eden tüm yaşam savunucularıdır. Eylemciler, yüzlerine yeşil kartondan maske takmışlar derenin üzerinde bir köprüde eylem yapıyorlardı. Sergideki maskeli portrelere, yol gösteren Boldoroz canavarına bin selam olsun! Boldoroz canavarına dönüşelim hepimiz lütfen! Yapıtlardaki evler, herkesin hayalindeki evler mi? Mesela önlüklü çocukların pembe ahşap bir ev, yaşlı teyzenin tahtadan küçük bir evi var başını soktuğu... Evet, yaşamak istedikleri evlerle resmedilmiş portreler. İnsanlar daha yüksek, daha güvenli, daha izole, daha sağlıklı ama aynı zamanda merkezi, daha doğal evlerde yaşamak istiyorlar. İnsanoğlunun ‘daha’ları hiç bitmiyor. Daha az tüketsek, et yesek, zarar versek, daha az çalışsak. Önlüklü çocuklarsa Sulukule’den. Onların başındaki ahşap pembe yapı da Fatih Belediyesi’nin yıkamadığı tek yapıydı ve Sulukule Platformu Dayanışma ile restore etmişti. Ali Ağaoğlu da yüksek binaların tepesinde yükseliyor bir yapıtta. Ali Ağaoğlu ve Erdoğan Bayraktar yan yana bir rezidansın tepesinden etrafa “ne eyi ettik yeğenim” dercesine yarattıkları şaheserlere gururla bakmaktadırlar. Hızla Dubaileşen İstanbul manzarası ve inşaat âlemlerinin iki önemli figürü... Al gülümlü ver gülümlü mutluluğun resmi… ? Kültür Servisi2011’den bu yana internet üzerinden yayımlanan Arkitera Mimarlık Almanağı‘nın 2012 yılına özel hazırlanan derlemesi yayımlandı. Arkitera.com’un bir yıllık içeriğinden derlenen Arkitera Mimarlık Almanağı 2012’de Taksim Meydanı‘nın yayalaştırılması, Çamlıca Camisi Yarışması, Taksim Camisi, Haliç Metro Geçiş Köprüsü, kentsel dönüşüm gibi geride bıraktığımız senenin en çok konuşulan başlıkları yer alıyor. SİYA AÇIKLA D’DAN MA HİLMİ TEZGÖR YENİ KİTABINDA MÜZİK VE EDEBİYATIN KADER ORTAKLIĞINI ANLATIYOR ‘Kutlar ve Cebenoyan’ı özlemle anıyoruz’ Kültür Servisi Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), 30 Aralık 1994’te The Marmara Oteli’nde gerçekleştirilen bombalı saldırının ardından hayatını kaybeden sinemacı, yazar Onat Kutlar ve arkeolog Yasemin Cebenoyan’ı unutmadı. SİYAD yaptığı yazılı açıklamada “Sinema yazarlığının ülkemizdeki öncülerinden, yazar ve şair Onat Kutlar ile yaşamının baharındaki genç arkeolog Yasemin Cebenoyan, 18 yıl önce İstanbulTaksim’de alçakça gerçekleştirilen bombalı saldırı sonucu aramızdan ayrılmışlardı. Pırıl pırıl iki değerli aydınımızın ölümüne neden olan saldırıyı bir kez daha lanetliyor, Kutlar ve Cebenoyan’ı sevgiyle, saygıyla, özlemle anıyoruz. Onları hiç unutmayacağız” sözlerine yer verdi. ‘Şarkıdaki şiir’i okumak ? Şarkı sözlerinin edebiyatla kesiştiği kavşak noktasından hareket ediyor Hilmi Tezgör kitabında. Hızlı akan, insanı bir çırpıda bitiriveren modern hayata, şiirin romantizmini ve şarkının duygusallığını teklif ediyor. İki disiplini bir araya getiren ana tema ise aşk ve acısı. MURAT BEŞER James Bond gişenin de yıldızı ? Kültür Servisi James Bond serisinin son filmi “Skyfall”un gişe hasılatı 1 milyon doları (yaklaşık 1.800 milyar TL) aşarak, sinema tarihinde 1 milyar dolar hasılat elde eden 14. film oldu. Bu kez Sam Mendes’in yönetmen koltuğuna oturduğu, Daniel Craig’in ise üçüncü kez James Bond’u canlandırdığı film, ABD’de 290 milyon dolar, ABD dışında ise 710 milyon dolar gelir elde ederek Sony’nin tarihinde de en çok gelir getiren yapım oldu. Bundan 30 yıl önce sadece canı gibi sevdiği Fenerbahçe’sini düşünüyor; yanında da üzüntü, sevinç ve heyecanlarına ortak olsun diye Kadıköy’ün köşe başını tutmuş alternatif müzik tezgâhlarından çektirdiği heavy metal kasetlerini dinliyordu Hilmi Tezgör. Bir yandan da yeni yeni yeşeren şiir merakını geliştirirken, “acaba ne demek istiyor bu uzun saçlı adamlar?” diye şarkı sözlerini deşifre etmeye çalışarak onları kendi dünyasına katıyordu. İşte böyle başladı denebilir, kısa bir süre önce çıkardığı “Şarkıdaki Şiir” kitabının macerası. Tahsil hayatının arasında dergi, kitap editörlüğü türünden mürekkepler yaladı, bir şiir kitabı çıkardı, çeviriler yaptı. Şimdi 44 yaşında efendi bir İstanbul musikişinası. Mutlaka belirtilmeli; sağlam bir Rush hayranı. Aslında bıkıp usanmadan Açık Radyo’da (dile kolay 17 yıldır) hazırladığı “Vertigo” adlı program da, bir yerde kitap için saha kenarındaki ısınma hareketleri. Futbolu halen süren bir sevda olarak şimdilik konu dışı tutacak olursak, müzik ve edebiyat Hilmi’nin hayatındaki şiirin şarkı sözleri. Müzik ile edebiyat arasındaki ilişki, bir rekabetten ziyade, kader ortaklığını anlatıyor, onun için. Dertlerine çare olsun diye sarıldığı ilişkide, ikisine de sırılsıklam âşık bir divane. Bir üniversitede bu konuda verdiği dersler ve bir sanat dergisindeki düzenli yazıları, her ne kadar bu kitabın malzemesinin birikmesinde büyük ölçüde yardımcı olmuşsa da, bu durum kitabın diline ve üslubuna yansımamış. Sokağın edebiyatını ondan uzaklaşmadan anlatmış; kenarından kıyısından Marksist bir çerçeveyi hedefleyen rahat bir dil kullanmış. Şarkı sözlerinin edebiyatla kesiştiği kavşak noktasından hareket ediyor Hilmi, uçsuz bucaksız ovalara açılan bir yolda ilerliyor. Hızlı akan, insanı bir çırpıda bitiriveren modern hayata, şiirin romantizmini ve şarkının duygusallığını teklif ediyor; şiirde ve şarkı sözlerinde artık pek rastlanmayan derinliğin derdinde biri olarak. İki disiplini bir araya getiren ana tema aşk ve acısı. Bir çeşit kendiyle özdeşleşme hali var yaklaşımında. Hissettiklerini şarkıları yazanlar da hissetmiş diyerek özdeşlik kurma halinden yola çıkıyor. Uzun yolculukta bir yere kadar geliyor ve duruyor sonra, çünkü girdiği dünya açısından sonsuz biçimde genişlemeye müsait bir çalışma “Şarkıdaki Şiir”. Duyguların sinir uçlarıyla oynayan tüm şair ve müzisyenler bu kitabın ilgi alanına giriyor, içlerinde popüler kültüre mal olmuş olanlar da var, ama öncelikli olarak kıyıda kalmış, kalmayı tercih etmiş modern sanatçılar bunlar, biraz da sıradışı. Bizde şiir üzerine az çok yazılsa da, maalesef müzik üzerine (ciddi anlamda) pek kalem oynatılmıyor. Ortadaki işlerin çoğu reklam amaçlı, boyalı basın ayarlı. Geri kalanın önemli çoğunluğu sağdan soldan kesyapıştır. Kendinden ziyade, sonraki kuşaklara şarkıları yeniden dinlemeye ve daha iyi şiirler şarkılar yazmaya davet ediyor bu kitap. Arkamızdaki kültürü umursamadan şarkı ve şiir yazanlara umarım bir parça yol gösterir. (muratbeser@muratbeser.com)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear