23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 2012 PAZAR 18 ok değil, birkaç gün önce “ Ç dışarıyı içeriden izliyorduk. Şimdi dışarıdayız. İki yıl mahpusluk bize çok şey öğretti. Tecavüze uğramış bir kadının cinselliği öğrendiği gibi, uçurumdan itilenin yerçekimini öğrendiği gibi hukuku öğrendik. Olanlar bize olması gerekenleri gösterdi. Gelin size nasıl Silivri’ye gittiğimizin hikâyesini anlatalım… Tarih 20 Ağustos 2010… Muhafazakâr görüşleri ile bilinen emniyet müdürü Hanefi Avcı, poliste cemaat yapılanmasını anlattığı, Haliç’te Yaşayan Simonlar, kitabını çıkardı. Aradan bir ay geçti. Avcı, 28 Eylül’de MarksistLeninist Devrimci Karargâh Örgütü’ne yardım ve yataklıkla tutuklandı. 2 gün sonra basın önünde kitabını anlatacaktı. Olmadı. Yetti mi? Yetmedi… Hanefi Avcı içerdeydi ama kitabı hâlâ dışarıdaydı. Sıra kitaba geldi. 29 Eylül’de polis televizyondaki tartışma programlarını izlemeye, gazeteleri okumaya başladı. Dikkatle dinledikleri ‘özel yetkili gazeteciler’, aynı şeyi söylüyordu: ‘Bu kitabı Hanefi Avcı değil, Ergenekon yazmış olmalı.’ ??? İstanbul Emniyeti bu basın dökümleri eşliğinde, 20 Ekim’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir yazı yazdı: ‘Hanefi Avcı’nın bahse konu kitabının iddia olunan Ergenekon Silahlı Örgütü tarafından bir dezenformasyon faaliyeti kapsamında yazdırılmış olabileceğine dair yayınların da yapıldığı tespit edilmiş olup…’Polis medyada konuşulanlarla bir soruşturma izni hakkında mahkeme tarafından eposta izleme kararı alınıyor. 5 Şubat’ta yeni takip altına alınan maillere virüs saldırısı gerçekleşiyor. Bu kez başarılı oluyor ve bilgisayarlar ele geçiriliyor. Ve içlerine iddianamede yer alacak ‘delil dosyaları’ yükleniyor. Peki bilgisayarları resmen izleyen polislerin bu sırada virüs saldırısına tanık olmuş olması gerekmez mi? Görmediler diyelim… ??? 14 Şubat günü Odatv’ye operasyon yapılıyor. Birbirini ilk defa duruşma salonunda gören sanıkların organize bir şekilde kitap yazdığını, haber yazdığını iddia eden o sözde belgeler, binlerce haber kasetinin ve CD’nin, onlarca bilgisayarın içinden hemen bulunuyor. Soner Yalçın televizyon anlaşmasını imzalamasına 3 saat kala içeri alınıyor. Yalçın Küçük’ün milletvekilliği projesi, Hanefi Avcı ve Ahmet Şık’ın kitapları, Odatv’nin gazeteciliği, Nedim Şener’in araştırmaları örgüt imalatı sayılıyor. Kırılacak yumurtalar aynı sepete atılıyor. Can alıcı soruyu soralım… Polis, Odatv baskınını neye dayanarak yaptı? Ya geldiğinde bütün davaya dayanak olan bilgisayarlar tamirde olsaydı? O zaman ne olacaktı? Pardon mu diyecekti? ‘Dijital belgeleri’ bulacağına nasıl böyle emin oldu? Örgüt olmakla yargılandığı sanıklarla duruşmada tanışan bizlerin sanık olma hikâyesi böyle. Sizce biz mi örgütüz? Yoksa…” BARIŞ PEHLİVAN ve BARIŞ TERKOĞLU* *Sızıntı/Wikileaks’te Ünlü Türkler (Kırmızı Kedi, 2012) kitabının yazarları. “Gerçek, zorbaların kendi görüşlerine taktıkları isimdir.” ALPHONSE KARR Asıl Örgüt Kim? istiyordu.Olmaz demeyin. Olur.Savcı, aynı gün soruşturma izni verdi: ‘Şüphelinin yazmış olduğu Haliç’te Yaşayan Simonlar isimli kitabının bu kapsamda incelenmesi, varsa iddia olunan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü ile arasındaki örgütsel irtibatı ortaya koyacak tüm delillerin toplanması…’Farkındaysanız, metinde bir anlatım bozukluğu var ki, Freud’un bilinçaltı tezlerini doğruluyor. Savcı, yazarı Avcı’nın değil, yazdığı kitabın örgütsel bağlantısı olduğunu söylüyor. ‘Kitap tutuklanacak’ demiştik. İşte film karesine bu sırada Soner Yalçın giriyor. Kasım ayında bir cemaat gazetesinde Soner Yalçın’ın Halk TV’yi satın alma girişiminde olduğu haberleştirildi. Haber kaynağını bilmiyoruz, ama biz belgelerde ilginç bir rastlantıyla karşılaştık. Neredeyse iki yıldır telefonları çeşitli gerekçelerle dinlenen Yalçın’ın iddianameye giren 286 konuşmasından 285’i bu tarihten itibaren anbean raporlanmaya başlıyor. ??? 2011 yılının ocak ayında senaryoya Yalçın Küçük giriyor. Küçük, Silivri davalarının sanıklarını milletvekili adayı yapma projesi için siyasi partilerle görüşmelere başlıyor. Telekulak Yalçın Küçük’ü de anlık takibe alıyor. Sonradan öğrendik ki; aynı günlerde Ahmet Şık polis içindeki cemaat yapılanmasını anlattığı kitabını hazırlıyor. Nedim Şener ise Hrant Dink cinayetinde aynı polislerin ihmalini yazdığı kitapları nedeniyle 30 yıl ile yargılanıyor. 20 Ocak 2011 günü biz, iki Barış’ın telefonları dinlemeye alınıyor. Soner Yalçın’ın televizyon projesinin aynı günlerde ete kemiğe büründüğünü hatırlatalım. 3 Şubat’ta Odatv bilgisayarlarına özel hedefli sosyal mühendislik saldırısı, yani virüs gönderme başlıyor, başarısız oluyor. 4 Şubat günü biz Barış’lar ‘ G ’ N O K T A S I Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN Benim nefesim kesilir Ağrı’lara mı Erciyes’lere mi çıksam Yoksa artık ALAY EDEN seninle Şu aydan mı şu yıldızdan mı şu güneşten mi Söyle nereden şu mezarlıklardan mı Nereden çıksam da bağırsam “Artık yetişir yetişir Atatürk gelmez ikide bir Gelmez kırk yılda bir MİLLETİ KENDİNE İŞ EDİNEN ŞAİR Sen akarsularına kadar durgun Şarkılarına kadar mahzun memleketim.” SELÂHATTİN ALDEMİR ine uyanmıyasıya Y uyumuyor musun böyle Ustalıktan ‘Büyük Ustalığa’ Bugün AKP’nin 4. Büyük Kongresi toplanıyor. Parti yöneticileri, delegeler, yerli ve yabancı üst düzey konuklar, diplomatlar, ulusal ve uluslararası medya ve 30.000 kadar partili izleyecek bu kongreyi. Bilindiği gibi Başbakan, 20022012 yılları arasındaki dönemi üç evreye ayırmış, bunları “çıraklık”, “kalfalık” ve “ustalık” aşamaları olarak adlandırmıştı. Herhalde bu kongreyle başlayacak yeni dönemin adı da “büyük ustalık” olacak. Ne yalan söyleyeyim, AKP ile ustalık sözcüğü yan yana geldi mi üzerime bir tedirginlik çöküyor, endişeleniyorum. AKP’nin sütünden ağzımız az yanmadı çünkü. Anımsıyor musunuz? AKP’nin çıraklığa başladığı 2002 yılında 1 kg etin fiyatı 5.50 TL, 1 lt benzin 1.66 TL, devletin borcu 242 milyar dolar, kredi borçlusu kişi sayısı ise 1.6 milyondu. 2012 yılında ise 1 kg et 26.00 TL, 1 lt benzin 4.61 TL, devletin borcu 518 milyar dolar, kredi borçlusu kişi sayısı da 13.9 milyon oldu. Emlak fiyatları, ilköğretimden üniversiteye özel okul ücretleri, ulaşım, elektrik, doğalgaz, tütün ürünleri, alkollü içecekler gibi daha birçok kalemle bu liste uzatılabilir. Öbür yanda derinleşen Kürt sorunu, terör, Ortadoğu açmazı, AB ilişkileri, komşularımızın neredeyse tümüyle kavgalı olma durumu, sınav rezaletleri, yargı adaletsizlikleri… Tüm bunlar AKP’nin “ustalık dönemi” hanesine eksi () olarak düşülecek notlardır. ??? Ne var ki Başbakan’ın lügatında “özeleştiri” diye bir sözcük yoktur. Bugün kürsüye çıkacak, iki saat boyunca hükümetinin “üstün başarılarından” söz edecek, partisini övecek, öbür partileri aşağılayacaktır. Doğal ki bunlarla yetinmeyip Beşar Esad’a sopa gösterecek, Rusya ve İran’a laf dokunduracak, ABD’den “dostumuz, müttefikimiz” diye söz ederken başta Almanya olmak üzere birçok Batı Avrupa ülkesine ve İsrail’e çatacaktır. Belki biraz da başkanlık sisteminin nimetlerine vurgu… Yandaş basın, yeni şeyler söylemeyecek olsa da Başbakan’ın yapacağı konuşmayı büyük bir ilgiyle bekliyor. Bizim ise böyle bir beklentimiz yoktur. Başbakan’ın çok konuşkan olduğunu biliyoruz. Cenaze törenlerinden çeşitli kuruluşların genel kurullarına, uçak yolculuklarından temel atma şenliklerine, yurtiçi gezilerden yurtdışı ziyaretlerine kadar her yerde, her olanakta konuşuyor. Konuşacak yeni bir şey kalmadı mı eski anlattıklarını boyayıp cilalayarak yeniden anlatıyor. ??? “Bir yandan mücadele ederken öbür yandan da müzakere etmek” Kürt ve terör sorununun çözümü için öngörülen stratejinin yeni başlığıdır. Başbakan kongrede yapacağı konuşmada bu başlığın altını doldurmaya çalışacaktır. Hem kendisi hem de Adalet Bakanı bunun işaretini önceden vermişlerdir. Başlayacak yeni Oslo (başka bir yer de olabilir) görüşmelerinin çıkışı kongrede verilecektir. BDP devre dışı bırakıldığına göre müzakereler Kandil ve/veya İmralı ile yürütülecektir. Kürt sorunu önümüzdeki dönemde iktidar partisi, dolayısıyla Başbakan için bir paratoner işlevi görecektir. AKP’nin bu paratonere gereksinimi vardır. Ekonomik göstergeler yakın bir gelecekte ülkemizi üstesinden gelinmesi kolay olmayan sıkıntıların beklediğini gösteriyor. Bu tartışmalarla kamuoyunun dikkatinin giderek büyümekte olan ekonomik sorunlardan uzaklaşacağı düşünülüyor. Mustafa Sönmez arkadaşımızın, “Tarzan zor durumda…” diye bitirdiği cuma günkü yazısı bu sorunlara ışık tutuyor; okunmasını öneririm. ??? Ha, bir de AKP’de “yapısal değişiklik” konusu var öne çıkarılan. Değişiklik bizim anladığımız anlamda bir değişiklik değil, üç dönemlik görev süreleri dolan parti yöneticileri ile bakanlar gidecek, yerlerine aynı kafa yapısına sahip başkaları gelecek. O biçim bir “değişiklik” yani! Hedef 2014 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı halkoylamasında “büyük ustanın” Çankaya düşünü gerçek kılmak, köşkü saraylaştırmak. Her şey bunun için! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Cennet Akyaka ‘Büyükşehir’e Karşı Nüfusu 750 bini aşan illeriTürkçesidir. “Bütünleşmiş mizi “büyük” şehir yapacak kentsel yerleşimler” için getasarının yasalaşması eli kulaçerlidir. Aralarında onlarcağında… Çünkü Başbakan, ziyüzlerce km mesafe bulunan yaretlerinde “büyükşehir ilçelerin, beldelerin, köylerin olacaksınız” dedi. asla “büyükşehirin semtleri” Bu gibi sözlerinin haline gelemeyeceğini bilmeTBMM’den onaylanması ise yen şehircilik öğrencisi sınıf son yılların adeta “yasama geçemez. kuralı.” Bu nedenle 2013 Bu nedenle her ölçekteki Ekim’inde yapılacağı söyleyerleşmenin kendi kimlik denen “erken” yerel seçimlerde ğerlerini yaşatarak “yerinden 750 binden fazla nüfusu olan yönetim” ilkeleriyle yönetilillerimizde “büyükşehir belemesinin evrensel kural oldudiye başkanı ve meclisi”nin ğunu; hatta Türkiye’nin bunu de seçilmesi bekleniyor. öngören uluslararası sözleşPeki, bu kural başta “şehirmelerde imzası da bulunducilik” olmak üzere kentleşme ğunu “muhalefet ve yerel yönetimlerle ilgili tüm partileri”miz anımsamazken bilimlere, planlama ilkelerine, Gökova Körfezi’nin kıyısıntoplumsal gerçeklere ve hatta daki Nail Çakırhan’dan miras “kent ve demokrasi” ilkeleri“doğaya uyumlu evler”i ve ne uygun ormanla denizin mudur? öpüştüğü kıyılaMeslek rıyla ün yapmış odaları, Akyaka beldesibirikimli nin sakinleri ayasivil topğa kalktı... lum kuruUluslararası luşları ve “Yavaş Şehir” bazı aka(Cittaslow) haredemik ketine ülkemizde çevreler Seferihisar’dan konuyu sonra üye olabiÇakırhan’dan miras evler... len birkaç “sakin” sorgularken özelyerleşmemiz aralikle “büsındaki Akyayükşehir adayı” illerimizde ka’nın bilinçli insanları, Muğla tam tersi bir süreç yaşanıbüyükşehir olduğunda Ula ilyor… Yasayı asıl irdelemesi çesinin “mahalle”sine dögereken “demokratik” kunüşmelerine isyan ediyorlar. rumların başında gelen “siyaAkyaka’nın Sesi gazetesal partiler”in gündeminde since duyurulan ve “Akyaka “büyükşehir seçimlerini de Yerel Yönetim kazanmak” var. Platformu”nun başlattığı Aklı başında herkesin “yan“Büyükşehir Yasasına Halış” dediği bir oluşuma “muyır” imza kampanyasına katıhalefet” etmek yerine, aynı lanlar diyorlar ki; yanlışa “aday bulma” yarışı“Doğayla uyumlu imar ve na girmiş “muhalefet yaşam kültürümüzü, eşsiz belpartileri”nin akıllarını başlarını demizin onca gayret ve özvealmaları nasıl sağlanabilir? riyle gözetilen tüm güzellikleriÇünkü sonuçta kim kazani, demokratik temsilcimiz ve nırsa kazansın, bu denli bilim çağdaş yönetim birimimiz bedışı bir büyükşehir yapılanlediyemizle birlikte yaşatmak masıyla olanlar kentlerimize, için Akyaka’nın bağımsız varlı“belediyelerini yitirecek” ğını yok edecek, yerel yetki ve kimlikli beldelerimize, hatta haklarımızı elimizden alacak, “mahalleye dönüşecek köyTürkiye’nin yüz akı Yavaş Şeler”imize olacak. hir üyeliğini ve kazanımını orGelişmiş ülkelerde demoktadan kaldıracak, bizi mahallerasinin kaleleri belediyeler giye dönüştürecek yasayı istederek çoğaltılırken Türkimiyoruz.” ye’nin eldeki belediyelerini de İşte bu düşüncenin ürünü kapatarak sözde demokratikolan imza kampanyası 30 Eyleşmenin ucube örneklerini lül’de, yani bugün sona erisergilemesine muhalefet paryor. Belki uzatırlar ama alkıştileri de “oy uğruna” ortak lar Akyakalılara… olacaklar! Düzmece büyükşehirleri Yazık... önlemek yerine şimdiden aday olma telaşına giren siyaökova’dan sesleniş silere ve partilerine ise edep dahilinde ne denebilir ki? Büyükşehir “metropol”ün ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY SEDAT YAŞAYAN UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com G SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Ege, Marmara 1 ve Akdeniz’de yaşayan, eti lezzetli 2 bir balık. 2/ Asya 3 ile Avrupa’yı ayı 4 ran dağ sırası... Hücum. 3/ İran’da ta 5 rihi bir kent... Vü 6 cuttaki AIDS virü 7 sünü saptamakta kullanılan test. 4/ 8 Öğütülmüş tahıl... 9 Mezopotamya’da 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kurulmuş eski bir krallık. A 5/ Bir organın ya da vücut 1 İ Ğ N E L İ K A R A B E S K bölümünün havayla şiş 2 Ğ Ç İ M İ L mesi. 6/ Akdeniz Bölge 3 N A R N İ K A A si’nde kendiliğinden yeti 4 E R N A N şen ve dokumacılıkta kul 5 L A Ç İ N lanılan bir bitki... Bir gıda 6 İ B İ K B E K maddesi. 7/ Halk edebi 7 K E M A N E B A yatında, sekizli hece öl 8 S İ A K B A Ş çüsüyle yazılan bir şiir 9 A K L A N A Ş I türü... Oylumlu. 8/ Dünya... “Numara, dümen” anlamında argo sözcük. 9/ Gebeliğin ilk aylarında kadınların yiyecek, içecek gibi maddelere duydukları aşırı istek ya da tiksinti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Şiddetli karın ağrısı... “Fazıl ”: Piyanistimiz. 2/ Boğa güreşi yapılan alan... Güzel kadın. 3/ Yaz yağmuru... Bayındır. 4/ Bir renk... Karabük’ün bir ilçesi. 5/ Üzerindeki dikine çizgiler nedeniyle “beşparmak” da denilen kumaş türü. 6/ Alev... “ Pacino”: ABD’li aktör. 7/ “Yemekler” anlamında eski sözcük.. Sahip, malik. 8/ Gizli tutulan şey, sır... Konya kentini oluşturan ilçelerden biri. 9/ Volga’nın başlıca kolu olan ırmak... Ekmek ufağı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear