Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL 2012 PAZAR 8 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak B Sinop PB Samsun Y Trabzon Y Giresun Y PB Ankara 29 30 28 30 34 36 36 26 26 26 25 24 32 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB B A B A Y PB B Y Y Y B 30 28 26 35 36 35 33 35 30 32 27 20 26 Oslo Y Helsinki B Stockholm PB Londra Y AmsterdamPB Brüksel PB Paris PB Bonn PB Münih Y Berlin PB Budapeşte B Madrid B Viyana B HABERLER 20 18 20 22 20 21 21 21 22 21 32 29 24 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B A B A Y Y A A B Y Y B B 31 29 25 32 18 15 35 36 26 35 27 34 35 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Ordu, Tokat, Tunceli, Bingol, Muş, Bingol, Elazığ, Batman ve Siirt çevrelerinin sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Eylül GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada kişisel düşmanlığa dönüştürdü. Şam diktatörü de Türkiye sınırındaki kuzey Suriye bölgelerini PKK’nin denetimine bırakıverdi. Son günlerde RTEDavutoğlu ikilisinin takkesi düştü, keli göründü. ABD, Rusya ve Çin; Türkiye’nin Suriye topraklarında tampon bölge kurmasına soğuk baktıklarını, Güvenlik Konseyi’nde Davutoğlu’na duyumsatılar. Böyyük devletin böyyük, stratejik derinlikler ustası, ancak boyu kadar büyük Davutoğlu, Konsey’den sonra “hayal kırıklığına uğradığını” söyledi. Özet: Yakın uzak dostlar bırakıverdi hükümeti! Oysa bizimkilerin burnu Kafdağı’nda. BM kararı olmasa bile ABD ha dese TSK’yi Şam’a gönderiverecek. ??? ABD’nin, Irak savaşına katkı sağlamak için, Kerkük’e uzanıvermeyi düşleyen; askerden gizli planlar yapan Özal’a kafa tutup, Genelkurmay Başkanlığı’ndan istifa eden rahmetli Org. Necip Torumtay’lar yok bugün. TSK’de takşak devri! O halde ki Silahlı Kuvvetler; 30 Ağustos zaferini kutlarken, hava, kara ve deniz komutanları, subayları, neredeyse TSK’nin komutan sınıfının yarısına yakını hapiste! ??? Olayları, ne ölçüde doğru olduğu bilinmeyen anket sonuçlarıyla kanıtlamaya girişen Başbakan, CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırıldığına inanmıyor. Elinde devletin gizli servislerinden gelen inandırıcı bilgi veya belge mi var? Yok! Delili, belgesi mi? Yaptırdığı ankete katılanların yüzde 54.7’si Aygün’ün kaçırıldığına inanmıyormuş! Tıpkı savaş açayım mı diye istihareye yatan padişahlar gibi; TC Başbakanı da doğruluğu kuşkulu bir ankete dayanarak bir vekili, o vekilin partisini yalancılıkla itham etmekten çekinmiyor. ??? Aileler 5.5 yaşındaki bebeklerini okula göndermemek için doktor raporu peşinde. RTE, rapora da karşı. Geçen gece TV’de açıkladı. “Ben çocuklarımı o yaşta okula gönderdim” dedi. Şu aralar RTE’nin dümen suyundaki bir doktor, rapor vermeyi; “Başbakan’ın çocuklarının o yaşta okula başladıkları göz önünde tutulursa…” diye başlayan bir gerekçeyle reddederse şaşırmayalım! Zira; devlet okullarının imam hatip orta ve liselerine dönüştürüldüğü, eğitimin dinsellik alanına itildiği bu dönemdeki şaşılası olaylara şaşırmayanların çoğunlukla olduğu bir dönemden geçiyor Türkiye. Gazetelerde “Sıbyan medresesi hortladı” başlığı altında yayımlanan bir olay izledik. “Silivri’de cadde ve sokaklara asılan afişlerde TC Silivri Furkan Eğitim ve Kültür Derneği Sıbyan Medreselerinde 4, 5, 6 yaş grublarına Osmanlı’nın sıbyan talebelerine vermiş olduğu İslami eğitim verildiğini” ilan ediyor. Sözüm ona koruduklarını söyledikleri laik eğitimle din eğitimi veren medreseler yan yana. ??? Türban yasağına karşı çıkan prof’ları üniversitelere rektör atayarak eğitimi dinselleştirme yolunda ilk adımı atan bir Cumhurbaşkanı’nın YÖK’ün başına getirdiği Gökhan Çetinsaya da; üniversiteyi laik Cumhuriyet’in tarihsel yaratılış öykülerinden yoksun bırakmaya girişiyor. Sıbyan medreselerine ses çıkarmayan, 4+4+4’le ortaöğretimi imam hatipleştiren uygulamalara, Atatürk adını okul kitaplarından silmeye girişen, hatta sözde seçmeli din derslerinde çocuklara anlamını bilmedikleri zikretmeyi öngören özgeçmişi malum ME Bakanı Ömer Dinçer’in uygulamalarına katkıda bulunuyor. Yeni YÖK tasarında gençliğe Cumhuriyet’in tarihsel oluşumunu, felsefesini ve dünyadaki gelişmelerle ilgili konularını bütünüyle öğreten Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi derslerini kaldırıyor. Bu, ortaeğitimden sonra üniversiteleri de yüzyıllara damgasını vuran Atatürk ilkelerine, laik devlete aykırı “dindar nesiller yetiştirme” projeler zincirinin yeni halkası. Arkası gelecek günlerde. ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey’in Londra’da yaptığı açıklamalar, Türkiye’nin NATO’dan Suriye konusunda talepte bulunduğu iddiasını gündeme getirdi. Dempsey’e göre “Türk generalleri Suriye toprakları içinde ‘tampon güvenlik bölgesi’ oluşturulması görevinin öncelikle NATO’ya ait olduğu” görüşünü ABD dahil tüm ittifak üyelerine aktarmış durumda. ABD’li komutan ise Suriye üzerinde “uçuşa yasak hava sahası” ile “ülke topraklarında bir güvenlik bölgesi” tesisini, yeterli derecede kaynak tahsisi gerektiren ve belirli sorumluluklarla riskleri de beraberinde getiren bir görev olarak değerlendiriyor. Kurulacak bu tür bölgelerin korunması için gerektiğinde saldırı ve karşı koyma için yetkilendirme ve etkin bir imkân kabiliyeti tahsis edilmesi gerektiğine işaret eden Dempsey’e göre böyle bir durum şu an için NATO açısından mümkün gözükmemekte. Hava savunması güçlü olan Suriye’deki durumun, “uçuşa yasak bölge” ilan edilen Libya’dan farklı olduğunu vurgulayan Dempsey, önemli bir ayrıntıya da dikkat çekiyor. ABD’nin savunma harcamalarında yapılan trilyon doları bulan kesintiler nedeniyle olası uçuşa yasak bölgenin tesisinin güç olduğuna. Yani “Biz bu işte yokuz” diyor Amerikalı general. NATO’dan Ankara’ya Üçüncü ‘Hayır’ Dempsey’in sözlerini Ankara nasıl değerlendiriyor? Genelkurmay Başkanlığı, sözlerin ne ölçüde doğru olduğunu, NATO karargâhına ya da Pentagon’a ne tür mesajlar gittiğini kendi içinde araştırıyor. Dışişleri Bakanlığı kaynakları ise Türkiye’nin NATO’ya “Suriye içinde tampon bölge kurulması talebiyle gitmediğini” belirtiyor. Bakanlık kaynakları “BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan NATO’dan böyle bir talepte bulunmanın da bir mantığı yok. Meşru temel olmadan NATO bunu tek başına yapamaz” değerlendirmesini de ekliyorlar. Ancak bu, Ankara’nın NATO’dan hiçbir beklentisi olmadığı anlamına gelmiyor. İttifak içinde yapılan BM kararı şart ‘Planlar hazır olsun’ müzakereler hakkında bilgi veren Dışişleri kaynakları, Türkiye’nin bugüne kadar ittifak anlaşmasının 4. maddesi çerçevesinde bilgilendirme yapmakla yetindiğini belirtiyor. Yani, “Şunu isteriz, bunu isteriz” denmemiş. Ancak “Türkiye’ye yönelik bir saldırı olursa NATO Antlaşması’nın 5. maddesi çerçevesinde onu karşılayacak her türlü önlemin alınması için NATO’nun planları güncellensin, hazır olsun” denmiş. Ve bu hazırlık da NATO içinde başlamış durumda. Ama henüz çok başlangıç aşamasında. Bir de, Esad rejiminin elindeki biyolojik ve kimyasal silahları kullanma olasılığına karşı yapılacaklar planlanmış NATO içinde... ürkiye’ye bir ‘ret’ daha Türkiye, Suriye krizi sırasında konuyu birkaç kez T NATO’ya götürdü. Bunlardan ilki sınırın Suriye tarafındaki çatışmalar sırasında Türkiye tarafına da mermi düşmesi üzerine yapılan bilgilendirmeydi. Ancak NATO üyeleri olayı ciddiye bile almadı, birkaç mermi için ittifakın ortak savunma ilkesinin hayata geçirilmesinin söz konusu olamayacağı Türkiye’ye hatırlatıldı. Türk savaş uçağının Suriye karasularında düşmesi üzerine Ankara NATO’yu olağanüstü toplantıya çağırdı. Bu kez de bir yandan Türk uçağının Suriye hava sahasını ihlal etmiş olduğu, öte yandan da düşüşün nasıl gerçekleştiği konusunda çelişkili bilgiler bulunması nedeniyle ittifaktan yine güçlü destek bulamadı. ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey’in son açıklamaları da, Ankara’nın NATO’dan olası taleplerinin “önünün bugünden alınması” anlamını taşıyor. NATO’nun en büyük ordusuna komuta eden generalin bu sözleri, radikal bir gelişme olmadığı sürece, NATO’nun Suriye’de yaşananlara kayıtsız kalacağının somut kanıtı. Bu sözler bir başka gerçeğe de işaret ediyor. AKP hükümetinin, Suriye’de atılmasını istediği adımlar için sadece Esad yanlısı Rusya ve Çin’i değil; başta ABD olmak üzere 60 yıllık NATO müttefiklerini dahi ikna etmekten çok uzak olduğuna... GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Başbakan Erdoğan’ın ‘rapor alan veli çocuğuna ihanet eder’ sözlerine tepki ‘Bizi tehdit ediyor’ SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından, 66 aylık çocuklarını okula göndermek istemedikleri için “evlatlarına ihanet etmekle” suçlanan öğrenci velileri “Başbakan hem velileri hem de doktorları tehdit ediyor” görüşünü paylaşırken, EğitimSen ise “Ortada bir ihanet varsa, çocuğunu düşünen velileri suçlayan Başbakan’ın sözlerindedir” açıklamasını yaptı. Erdoğan önceki gün bir televizyon kanalında okula başlaması zorunlu olan 6672 aylık çocuklarını okula göndermek istemeyen velilerin sağlık raporu seçeneğini tercih etmesi ile ilgili olarak “Şu anda bu işe karşı yürütülen bir kampanya var. 66 ay meselesinde gidip rapor ? Veliler “Başbakan hem velileri hem de doktorları tehdit ediyor” derken, EğitimSen, “Ortada bir ihanet varsa, çocuğunu düşünen velileri suçlayan Başbakan’ın sözlerindedir” açıklamasını yaptı. alanları evlatlarına ihanetle vasıflandırıyorum. ‘Benim evladım geri zekâlı’ diyor. İki ay mı senin evladını iyi noktaya getirecek? Ben de babayım yaşları gelmeden okula başlattım. Çocuklarımız okula başlasın. Biz bunu söylerken rastgele atmadık ki. Dünyadaki uygulamalar önümüzde. Bir an önce hayata girsinler” açıklamasını yaptı. Başbakan tarafından ihanetle suçlanan veliler adına Öğrenci Velileri Derneği Genel Başkanı Enver Önder ise “Saygısızca, densizce bir açıklama. Sağlık, psikoloji, eğitim bilim alanlarına saygısızlığın, onların bugüne kadar açıkladıklarına itibar etmemenin elle tutulur örneğidir. Başbakan’ın bu açıklamasının ardından rapor olmaktan çekinen veliler olabilir. Ama bundan daha önemlisi Başbakan’ın, bu konuda tıbbi rapor vermeye yetkili olan doktorları tehdit etmesidir. Doktorlara, ‘Başbakan bu konuda böyle düşünüyor’ mesajıdır. Bu açıklamadan sonra rapor alan veliler ve çocuklarımız hakkında takibe geçilecektir” dedi. Önder, öğrenci velileri olarak rapor almayacaklarını ancak 6672 aylık çocuklarını okul öncesi eğitime göndermeme haklarını kullanmak istediklerini belirterek “Bu yasa çocukları zorla okula gönderiyor. Anaokulu konusunda da ısrar ederlerse çocuklarımızı okula göndermek istemiyoruz. Bu yasaya karşı durmak değildir. Bizim en doğal hakkımızdır” diye konuştu. EğitimSen Merkez Yönetim Kurulu üyesi Tuğrul Culfa, Erdoğan’ın velilerin rapor almak istemesini ihanet ile nitelendirmesine “Veliler, rapor alarak çocuklarını düşününce hain oluyor. Tüm bu bilimsel verilere karşın, ortada bir ihanet varsa, çocuğunu düşünen velileri suçlayan Başbakan’ın sözlerindedir. Esas ihanet Türkiye’nin geleceğine, çocuklarına yapılmıştır” tepkisini gösterdi. FAİLİ MEÇHUL DAVASI Tanık yeminine ‘Allah’ ilavesi Haber Merkezi Eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz’ün de arasında bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi. Mahkeme başkanı tanıklara yemin ettirirken “Allah’ım, namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” ifadelerini kullandırdı. Hürriyet’in internet sitesinde yayımlanan habere göre 9395 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili, Temizöz’ün de aralarında bulunduğu 5’i tutuklu 7 kişinin yargılanmasına Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmada tutuklu sanıklar Temizöz, Atak, Hıdır Altuğ, Abdulhakim Güven ve Adem Yakın ile tutuksuz sanık Temel Atak hazır bulunurken, tutuksuz sanık Kukel Atak ise katılmadı. Mahkeme Başkanı İsmail Gözükara tanıklara yemin ettirirken usullerden farklı yol izledi. Başkan yemini “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime Allah’ım, namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim” diye söyletti. Bolu’da bira dayağı Yurt Haberleri Servisi Bolu’da elinde bira kutusuyla markete girerek ekmek alan Mehmet Ak (59), iki kişi tarafından “elinde bira olduğu halde ekmek aldığı” için darp edildi. Borazanlar Mahallesi Hürriyet Caddesi’ndeki markete giren Mehmet Ak, ekmek ve biber aldıktan sonra dışarıya çıktı. Marketteki 2 müşteri, “Elinde bira ile neden ekmek alıyorsun?” diyerek Ak’a saldırdı. Darp sonucu yere düşen Ak hastaneye kaldırılırken saldırganlar otomobile binerek kaçtı. Çevredekilerin ihbarı üzerine polis ve 112 acil servis ekibi olay yerine geldi. Ak, sağlık ekibinin müdahalesinin ardından Köroğlu Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ak’ın yüzünde morluklar, gözünde kanlanma olduğu görüldü. Berktay son yolculuğuna uğurlandı İnsan hakları savunucu, ödünsüz cumhuriyetçi Dr. Alpaslan Berktay son yolculuğuna ailesi ve sevenleri tarafından uğurlandı. Berktay için Bostanlı Beşikçioğlu Camisi’nde kılınan öğle ve cenaze namazlarına çok sayıda kişi katıldı. Berktay’ı uğurlayanlar arasında eşi Necmiye Berktay, oğulları Namık ve Deniz Berktay, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin, CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner, İZFAŞ Genel Müdür Vekili Mehmet Şakir Örs, emekli valivekili Fahir Işıksız, 68’liler, dava arkadaşları, sevenleri ve ailesi yer aldı. Bektay’ın cenazesi, kılınan öğle ve cenaze namazlarının ardından Doğançay Mezarlığı’nda toprağa verildi. (Fotoğraf: OZAN YAYMAN) bizim topraklarımıza sığınanların, sadece iç savaştan zarar gören masum insanlar olmadığını tüm dünya biliyor. Uluslararası yayın kuruluşları, Hatay’da geceleyip gündüz Suriye’de savaşa katılanlarla röportajlar yapıyor. Konunun elbette insani yanı var ve bu önceliklidir. Ancak böyle bir görüntünün arkasında, Suriye iç savaşına doğrudan etki anlamına gelecek gölgelerin oluşması insani boyutu yaralıyor. Bu durum, böylesi zamanlarda yardım yapmakta çok istekli olmayan Batı’nın daha da uzak durmasına neden oluyor. ??? Hatay ve Suriye sözcükleri yan yana gelince insanların aklına ilk nelerin geleceğini kestirmek zor değil. Hatay, Misakı Milli sınırlarına en son katılan ilimiz. Suriye yıllarca Hatay’ı kendi topraklarında gösteren haritalarla gündeme geldi. Türkiye’nin geleneksel dış politikasının bir kalemde kenara itilmesi karşısında Hatay’ın tarihsel boyutunu ana hatlarıyla paylaşmakta yarar var. Birinci Dünya Savaşı’nın başlıca paylaşım alanlarından biri Ortadoğu idi. Bu paylaşımın en önemli haritası 1916’da İngiltere ile Fransa arasında imzalanan SykesPicot Antlaşması’nda çizildi. Buna göre Basra Körfezi tarafı İngilizlerde, İskenderun Körfezi’ni de içine alan Suriye tarafı Fransızlarda kalacaktı. İngiltere’nin de Fransa’nın da aklından çıkarmadığı cümlelerden biri şuydu: “Musul petrollerinin gerçek kontrolü İskenderun Körfezi’nden geçer.” İki taraf da bu cümlenin hakkını vererek siyaset yürüttü. Mondros Mütarekesi, Osmanlı birliklerinin güneydeki tüm illerden çekilmesini öngörüyordu. 3 Kasım 1918’den itibaren İngiliz ve Fransız askerleri körfezden İskenderun’a girdiler. İşgale karşı çıkan kaymakam sürüldü, yerine karşı çıkmayan kişi kaymakam vekili olarak atandı. Daha sonra Antakya’ya geçen Fransızlar, burada da kendilerine göre yeni bir yerel yönetim oluşturdular. Ancak bölge halkı işgale tümüyle boyun eğmedi. Antakya’da kendi doğası içinde direniş birimleri oluştu. Önde gelen aileler de buna destek verdi; “Hatay Kuvayı Milliyesi” ortaya çıktı. Coğrafyanın getirdiği gerçekle Hatay’ın en yoğun ilişkisi Halep’leydi. 24 Temmuz 1920’de Halep’teki Faysal Hükümeti’nin Fransızlarca devrilmesinin ardından Hatay Kuvayı Milliye hareketi sarsıldı. İki görüş öne çıktı: 1 Halep düştüğüne göre artık direnmenin faydası yoktu. Silahları teslim edelim. 2 Maraş bölgesindeki Kuvayı Milliye hareketine bağlanalım, onlarla birlikte hareket edelim. İkinci görüş kazandı. 10 kişilik heyet Maraş Kuvayı Milliyesi’ne gönderildi. Bu aşamadan sonra Hatay’ın mücadelesinde Anadolu etkisi ağır basmaya başladı. 20 Ekim 1921’de Mustafa Kemal yönetiminin Fransa ile yaptığı Ankara Antlaşması’yla Hatay özerk bir yapıya kavuştu. Atatürk ileride atacağı adımların zeminini 1921’de sağlamlaştırmıştı. Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet’in ilanı, devrimler adım adım ilerlerken Hatay’daki yapı da Fransa’nın Şam merkezli “manda yönetimi” anlayışı içinde dalgalanıyordu. 9 Eylül 1936’da Fransa ile Suriye arasında yapılan bir anlaşma ile Hatay’da Suriye egemenliği gündeme geldi. Ankara buna itiraz etti. Atatürk’ün o yılki Meclis konuşmasında şu cümle dikkati çekiyordu: “Fransa ile Türkiye arasında yıllardır sürüp giden davanın sonuçlandırılmasının zamanı geldi.” O yıl Antakyaİskenderun Yurdu Cemiyeti’nin adı şöyle değiştirildi: Hatay Egemenlik Cemiyeti. Gelişmeleri gören Suriye yönetimi hemen bir seçim yapıp bölgedeki hâkimiyetini pekiştirmek istedi. Ankara bunun Milletler Cemiyeti gözetiminde olabileceğini bildirdi. Mayıs 1937’de tartışmalı başlayan halkoylaması Türkiye’nin itirazı üzerine durduruldu. 29 Mayıs 1937’de Milletler Cemiyeti kararıyla bölgenin toprak bütünlüğünün Türkiye ve Fransa’nın güvencesinde olması benimsendi. İskenderun ve Antakya’da Türkiye konsoloslukları açıldı. Halkevleri devreye girdi. Türkiye’ye göç edenler geri döndü. Mayıs 1938’de doktorların ısrarla karşı çıkmasına rağmen Atatürk Adana ve Mersin’e gitti, resmi geçitleri ayakta izledi. Bölgenin hâkim gücü mesajını verdi. 5 Temmuz 1938’de Türk Birliği İskenderun’dan bölgeye girdi. Bu 1918’den sonra Hatay’a giren ilk Türk tugayıydı. Fransa da Suriye sınırına çekildi. Mersin, Adana gezisinin Atatürk’ün ömrünü 23 yıl kısalttığı tartışmalarından esinlenen Hataylılar şöyle der: “Atatürk Hatay şehididir!” ??? 23 Haziran 1939’da Fransa ile yeni bir anlaşma yapıldı, Hatay’ın Türkiye’ye katılması kesinleşti. 7 Temmuz 1939’da kabul edilen 3711 sayılı yasayla Hatay ili kuruldu. Yani Kurtuluş Savaşı’nın sona ermesinden 17 yıl sonra. Özgürlükte Antakya’ya gidişlerimden birinde dostlarım beni bir sokağa götürmüşlerdi. Aynı fotoğraf karesi içine cami, kilise ve sinagog sığıyordu. Bu kardeşlik şehri şimdi ucu belirsiz bir politikanın sarmalında tel tel yıpranıyor. İnsanın milli şairlerimizden, eskimeyen politikacılarımızdan esinlenip haykırası geliyor: Mülteci kampı yaptığın yerleri iyi tanı. Sokakta bulmadık bu vatanı! C MY B C MY B