23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2012 CUMA 4 HABERLER 12 yılda 628 ton biber gazı ve göz yaşartıcı silah ithal edildi, 21.2 milyon dolar ödendi Lozan’ın Doksanıncı Yaşını Görecek miyiz? Lozan Antlaşması’nın 89. yılını salı günü idrak ettik. Bu yıl Lozan daha az hatırlandı, daha fazla hırpalandı. “Türkiye’yi bağımsızlığı ve sınırlarıyla tescil eden bu anlaşmanın daha az hatırlanması, Cumhuriyetin kurucu felsefesinden daha da uzaklaşılması, hatta kopulmuş olması mıdır acaba” sorusunun üzerinde uzun uzun durulmalıdır. Buna karşılık, kimileri de kendi meşreplerine uygun olarak şu soruyu soracaklardır: Cumhuriyetin kurucu felsefesine bunca yıl sonra bağlı kalmak iyi miydi ki? Bu arada, Lozan çevresinde hezeyanların üzerinde durmanın da bir anlamı yok. Çocukluğum “Lozan Zaferi” söylemini tekrarlayarak geçti. Sonra tarihi iyi kötü öğrenmeye başlayınca, Lozan’ın zafer olup olmadığının tartışmalarının imzalandığı güne kadar uzandığını gördüm. Barış antlaşmalarının ardında, zafer veya bozgun aramak yerine, kalıcı ve adil bir barışın önkoşullarının bulunup bulunmadığına bakılması gerekliliğini ise daha sonra, hem Lozan’ı hem de “barış” kavramını öğrendiğim dönemlerde kavradım. ??? Bu durumda, “Lozan zafer mi, bozgun mu” tartışmasının iki yanının da haklı olmadığını söyleyebiliriz. Kimilerinin iddia ettikleri gibi Türk delegasyonu Lozan’da konferans masasına otururken kafasında olanların hepsini, büyük galipleri diz çöktürerek aldı mı? Öyle olsaydı büyük bir zaferden bahsetmek mümkün olabilirdi. Ama hepimiz biliyoruz ki 1 Musul ve Kerkük, 2 Hatay, 3 Boğazlar konusu Lozan’da Türkiye’nin istediği şekilde çözülmedi. O yüzden bir zaferden söz etmek abartılı olur. Ama Türkiye kimi sınırlamalara rağmen Musul ve Kerkük dışındaki Misakımilli sınırları üzerindeki tam bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne kavuşmuş, Kurtuluş Savaşı’nda amaçladıklarını büyük ölçüde, barış masasında elde etmiştir. Bu açıdan bakılırsa, tartışma götürmez bir kazanç söz konusudur. Lozan’a daha evrensel bir perspektiften baktığımızda, görünense, onun Birinci Paylaşım Savaşı galiplerinin mağluplarına, zorla kabul ettirmeye çalıştıkları sürekli olması imkânsız “barış!” formüllerinin düzeltilmiş olmasının tescili olduğudur. Bu bakımdan gerçekten bir zaferden söz etmek de mümkündür. ??? Aradan geçen bunca zamandan sonra da tartışma zaten önemini tümden yitirmiştir. Bugün önem kazanan soru, Lozan’ın yaşayıp yaşamayacağı veya daha ne kadar yaşayacağıdır. Hatta daha da ileri giderek şu soruyu sorabiliriz:Acaba Lozan’ın doksanıncı yaşını görebilecek miyiz? Lozan bütün düzeltmeleriyle iki dünya savaşı arası düzenlemelerin ürünüdür. İkinci Dünya Savaşı ertesinde, soğuk savaş döneminde, Türkiye açısından yaşamsal önemi olan Lozan varlık ve geçerliliğini yine korumuştur. Ama 21. yüzyılla birlikte hiç değilse kısa bir süre dünyanın tek egemeni olduğunu sanan ABD, Ortadoğu’yu yeniden tanımlayıp düzenlerken bölgede sınırların da, devlet sayısının da değişmesini öngörmüştü. Saddam’ın diktatörlüğü; “kimyasal, biyolojik ve nükleer silahları(!)” bahane edilerek başlatılan Irak operasyonu da, “Maşrık”tan “Mağrip”e bütün Arap âlemini sarsan, “Arap Baharı” da, onun bir uzantısı olarak gösterilmeye çalışılan Suriye olayları da Amerika’nın bölgeyi yeniden biçimlendirme planının parçalarıdır. Orada, Amerika ve de bölgedeki kimi güçler açısından Lozan’a yer yoktur. Bu durum “Lozan’ın 90. yaşını görebilecek miyiz” sorusunun neden önem kazandığını açıklamaya yeter. Sanırım ki bu soru, aşağıdaki şu sorunun yanıtıyla yakından bağlantılı: Türkiye Cumhuriyeti’nde iktidar olanlar, Lozan’ı savunma iradesine sahipler mi? Yurttaşa 628 ton biber gazı ? CHP Milletvekili Umut Oran, “AKP döneminde hükümeti protesto eden her gruba su gibi gaz sıkmalarının nedeni anlaşıldı. Anlaşılan gazı ucuz bulmuşlar” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın biber gazı ithaliyle ilgili soru önergesini yanıtlarken son 12 yılda 628 ton biber gazı ithal edildiğini ve 21.2 milyon dolar ödendiğini bildirdi. Oran, “Bu ülkenin yurttaşlarına 12 yılda tam 628 tonluk biber gazı ve göz yaşartıcı gaz sıkılmış. Kilosu 33 dolara geldiği için anlaşılan ucuz bulmuşlar” dedi. CHP Milletvekili Umut Oran soru önergesinde “Türkiye gaz bombası, göz yaşartıcı bomba veya biber gazı olarak bilinen ‘gösteri kontrol ajanlarını’ ithal etmekte midir?” diye sorarken, ithal edenleri ve fiyatları da sormuştu. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, soru önergesine verdiği yanıtta 2000 yılından bu yana toplam 628 bin 668 kilogram biber gazı ithal edildiğini ve toplam 21 milyon 269 bin 124 dolar ödendiğini bildirdi. TUTUKLU ÖĞRENCİLER Erdoğan’ı yalanlayan örnekler ? Başbakan Erdoğan, “harçları protesto ettiği için tutuklu öğrenci yok” dedi ama gerçek hiç de öyle değil... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelerde harçların kaldırılacağını, harç protestosuna katıldığı için tutuklanan öğrenci olmadığını iddia eden Başbakan Tayyip Erdoğan’ın söyleminin aksine “parasız eğitim” isteyen çok sayıda öğrenci cezaevinde bulunuyor. Bu durumun son örneği Fransa’dan geldiği Eskişehir’de tutuklanan Sevil Sevimli ile Konya’da okuyan Muhammet Burak Aykurt oldu. Bu iki öğrenci, parasız eğitim talebini içeren afiş ve pullar yapıştırdıkları gerekçesiyle 9 Mayıs’tan bu yana “örgüt üyesi” oldukları iddiasıyla tutuklu. Yargılanan öğrencilerden bazıları da okullarından atıldı. Harçlara karşı çıktığı, yani parasız eğitim talebinde bulunduğu için tutuklama olayının yaşandığı üç örnek şöyle: Sevil Sevimli: Fransa’dan okumaya geldiği Eskişehir’e gelen Anadolu Üniversitesi öğrencisi 19 yaşındaki Sevil Sevimli, 9 Mayıs’ta tutuklandı. Örgüt üyeliğinden suçlanan Sevimli’ye ifade sırasında Güler Zere belgeselini izleme, 1 Mayıs etkinliği, Grup Yorum konseri ve dernek pikniğine katılmanın yanı sıra okulda “Parasız eğitim istiyoruz” afişi yapıştırma eylemleri de soruldu. Sevimli ise buna ilişkin “Ekonomik sıkıntıları bilen bir kişi olarak Türkiye’deki öğrencilerin parasız eğitim istemelerine dair yaptıkları kampanya ilgimi çekti. Bir kere okulda parasız eğitim istendiğine dair bir afişi tek başıma yapıştırdım. Bu yasak bir faaliyet değildir. Ben sadece bir öğrenciyim, hiçbir örgütle hiçbir şekilde bağlantım yoktur” dedi. Sevimli yaklaşık 3 aydır tutuklu. Burak Aykurt: Sevil Sevimli ile benzer suçlamalarla ve aynı tarihte Konya’da bir tutuklama olayı yaşandı. Selçuk Üniversitesi Harita Mühendisliği üçüncü sınıf öğrencisi Muhammet Burak Akyurt’un “örgüt üyeliği” suçlamasının delilleri arasında duvarlara “Parasız eğitim, ücretsiz ulaşım istiyoruz” yazılı pullar yapıştırmak da oldu. Aykurt’un avukatı Evrim Deniz Karatana, müvekkilinin tutuklamasına yaptığı itirazda, “Aykurt, öğrenci ve emekli ailesinden gelen parayla okumaya çalışıyor. Parasız eğitim ve ücretsiz ulaşım istemesi çok doğal” dedi. Ancak talep reddedildi. Ferhat TüzerBerna Yılmaz: CHP’li Nazlıaka, ‘damacana suyu skandalı’nı sordu ‘Nereden geldiği sır’ Verilen yanıtlar en yüksek miktarda biber gazı ithalinin 2005, 2006, 2007, 2008, 2010 ve 2000 yıllarında gerçekleştirildiğini gösteriyor. “İthalatı gerçekleştirenlere ilişkin bilgiler ticari sır niteliğinde olduğundan bu bilgilerin paylaşılması ve/veya yayımlanmasının uygun olmayacağı değerlendirilmektedir” diyen Yazıcı, ithalatçılar hakkında bilgi vermedi. Umut Oran, bu yanıtla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu ülkenin yurttaşlarına 12 yılda tam 628 tonluk biber gazı ve göz yaşartıcı gaz sıkılmış. AKP döneminde hükümeti protesto eden her gruba, şiddet göstermeseler de su gibi gaz sıkmalarının nedeni anlaşıldı. Kilosu 33 dolara geldiği için anlaşılan ucuz bulmuşlar. Van’da canını malını kaybetmiş depremzedeye bile copunu, biber gazını kullanmaktan sakınmayan bir kolluk kuvvetini ve artık kırdığı potlarla halk kahramanı haline gelen İçişleri Bakanı’nı, Başbakanı bu ülke asla unutmayacak. Hükümet ne yaparsa yapsın, biber gazı da sıksa göz yaşartıcı da kullansa yurttaş artık her geçen gün gerçekleri daha iyi görüyor. Hükümetin işine gelmeyen her konuda ‘ticari sır’ gerekçesine sığınmasını da kınıyorum. Bu gazı kim ithal etti ve kimlere sattı, bir milletvekili niçin öğrenemez bunu. Hani nerede o AKP’nin durmadan söylediği milli irade, parlamenter demokrasi?” ‘Sektörde AKP’li var mı?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, damacana suyu satan 41 firmanın suyunda insan ve hayvan dışkısında bulunan bakterilere rastlandığı haberlerinin üzerinden dört gün geçmesine rağmen Sağlık Bakanlığı’nca bu firmalar hakkında bir açıklama yapılmadığını belirterek, “Bu sektörde ortaklığı bulunan bakan ya da AKP’li üst düzey yöneticiler var mıdır” diye sordu. Nazlıaka, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yazılı yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Nazlıaka, Erdoğan’a özetle şu soruları yöneltti: “Sağlık Bakanlığı’nca suyunda kirlilik tespit edilen firmaların açıklanması, vatandaşlarımızın yetkililer tarafından bilgilendirilmemesi nedeniyle bu firmaların suları kullanmaya devam edilmektedir. İnsan sağlığını yok sayan bu uygulama kamu hukuku açısından suç değil midir? Sorumluluğunu yerine getirmeyen, vatandaşlarımızı çocuk yaşlı demeden kirli su tüketmeye devam etmesine göz yuman görevliler hakkında nasıl bir işlem yapılacaktır? Firmaların su örneklerinin, Sağlık Bakanlığı’nca belirlenen laboratuvarlarda kendileri tarafından tahlil ettirdiği bilgisi doğru mudur? Bu güvenilir ve inandırıcı bir yöntem midir? Bu tür bir yöntemin art niyetli firmalara davetiye çıkaracağı öngörüsü Sağlık Bakanlığı’nca yapılamıyor mu? ‘Suç değil mi? FİRMALAR İFŞA EDİLECEK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanlığı, ambalajlı sularla ilgili 81 ilden alınan numunelerin analiz sonuçlarının iki gün içinde tamamlanmasının beklendiğini, uygunsuz üretim gerçekleştirdiği tespit edilen firmalara gereken yaptırımların derhal ve en etkin şekilde uygulanacağını, bu tür firmaların kamuoyuna ifşa edilmekten kaçınılmayacağını bildirdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, ambalajlı içme sularının halka güvenli şekilde ulaşması konusunda bakanlığın denetimlerini titizlikle yürüttüğü ifade edildi. Aşırı sıcak geçen yaz mevsimi nedeniyle bakanlığın, satışa sunulan ambalajlı içme sularının denetimini Türkiye genelinden alınan ilave numunelerle sürdürdüğünün belirtildiği açıklamada şunlar kaydedildi: “Analizler halen devam etmektedir. Sonuçların iki gün içinde tamamlanması beklenmektedir. Bakanlığımız uygunsuz üretim gerçekleştirdiğini tespit ettiği firmalar için gereken müeyyideleri derhal uygulayacak ve bu tür firmaları kamuoyuna ifşa etmekten kaçınmayacaktır.” ‘Açıklanmadı’ Ülkemizde yıllık damacana suyu satış miktarı ve elde edilen toplam gelir nedir? Bu sektörde kaç kişi çalışmaktadır? Bu sektörde çalışanlar nasıl bir eğitimden geçirilmektedir? Bugüne kadar kirli su sattığı için ceza kesilen firma sayısı ve ceza miktarı nedir? Ceza kesildiği halde halen kirli su satmaya devam eden firma sayısı nedir? Bunlar arasında kapatılan firma var mıdır? Hangileridir? İnsan sağlığını doğrudan ilgilendirdiği ve taşıdığı ivediliğe rağmen aradan geçen süreye rağmen Sağlık Bakanlığı kirli su satan firmaları açıklamamıştır. Milyonlarca vatandaşımızın sağlığı uğruna hangi firmalar ve kimler korunmaya çalışılmaktadır? Bu sektörde ortaklığı bulunan bakan ya da AKP’li üst düzey yöneticiler var mıdır? Kimlerdir?” ‘Hani milli irade?’ ANNESİNİ YİTİRDİ İKİ GAZETECİYE VEDA Üsküplü ve Türker’i yitirdik İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) üyesi gazeteci Teoman Üsküplü ve gazeteci Türkan Türker yaşamını yitirdi. TGC üyesi, Sarı Basın Kartı sahibi Teoman Üsküplü önceki gün İstanbul’da yaşamını yitirdi. 1952’de Malatya’da doğan Üsküplü, mesleğe 1992’de Günaydın gazetesinde başladı. Ekonomik Trend ve Nokta dergisinde çalışan Üsküplü, Tan TV’de görev yaptı. Üsküplü dün Kozyatağı Hacı İsmail Kurt Camii’nde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası İstanbul’da toprağa verildi. 2001 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü ve Sürekli Basın Kartı sahibi Türkan Türker de Bodrum’da geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. 1927’de İstanbul’da dünyaya gelen Türker 1947’de Son Saat ve Tasvir gazetelerinde mesleğe başladı. Türker, Son Havadis, Yeni İstanbul, Yeni Sabah, Akşam, Günaydın, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde seri röportajlar hazırladı. Türker, Bodrum Turgutreis Camisi’nde öğlen kılınan cenaze namazının ardından Bodrum İslamhaneleri köyü mezarlığında toprağa verildi. Şener’in acı günü İstanbul Haber ServisiGazeteciyazar Nedim Şener’in annesi Hüsniye Şener (64) geçirdiği kalp krizi sonucu Almanya’da yaşamını yitirdi. Hüsniye Şener, dün Pendik’teki Esenyalı Medine Camisi’nde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Aydınlı Mezarlığı’nda toprağa verildi. Almanya’nın Mannheim şehrinde yaşayan Hüsniye Şener, 25 Temmuz Çarşamba günü sabah saatlerinde geçirdiği kalp krizi sonucu, yapılan tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı. Şener’in cenazesi gece Türkiye’ye getirildi. Hüsniye Şener, Pendik’teki Esenyalı Medine Camii’nde kılınan namazdan sonra Aydınlı Mezarlığı’nda toprağa verildi. Nedim Şener, 2 yıl önce de babasını kaybetmişti. Kamuoyunun en yakından bildiği örnekse Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz’ın başına gelenler oldu. 2010 yılında Başbakan Erdoğan’ın katıldığı “Roman Açılımı” toplantısında, “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız” pankartı açan, iki öğrenci önce gözaltına alındı. Mahkemeye sevk edilen Tüzer ve Yılmaz, örgüt üyesi olmaktan tutuklandı. Haklarında 15 yıla kadar dava açılan öğrenciler, 18 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Dava sonunca iki isim, 8.5 hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay eğer bu kararı onarsa, Tüzer ve Yılmaz yeniden cezaevine girecek. Tüzer okulundan da atıldı. Okuldan atılan öğrenciler: Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi’nin yayımladığı tutuklu öğrenciler raporunda, harçları protesto ettiği gerekçesiyle okuldan atılan öğrencilere de değinildi. Rapora göre, Süleyman Demirel Üniversitesi’nde, 3 Ekim’de üniversite harçlarına yapılan zammı protesto ettikleri gerekçesiyle 51 öğrenci hakkında 15 gün, bu konuda yapılan soruşturmayı protesto ettiği gerekçesiyle de 1 öğrenci hakkında 1 ay okuldan uzaklaştırma cezası verildi. Üniversite yönetimi, açılan soruşturmayı protesto eden 1 öğrencininse 1 ay okuldan uzaklaştırılmasına hükmetti. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear