23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2012 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Uzun süredir tutuklu sanıkların 3. yargı paketiyle gelen tahliye umudunun boşa çıkarılmaması istendi Hukukçular: Eziyet ? Hukukçular, Ergenekon ve Balyoz gibi davalardan uzun süredir tutuklu olan sanıklarının 3. yargı paketiyle tahliye edilmemesi durumunda, sanıklar yönünden tam bir “yıkım” yaratacağını ve “eziyete” dönüşeceğini belirtti. ANKARA (ANKA) Hukukçular 3. yargı paketi olarak bilinen düzenlemenin yürürlüğe girmesinin ardından tahliye beklentisini değerlendirdi. Türk Hukukçular Birliği Başkanı ve Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, terör ve çete davaları kapsamında tutuklu bulunan milletvekillerinin tahliyelerinin gerçekleşmesi için anayasanın 83. maddesinin değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Kanadoğlu, “Anayasanın 83. maddesinde bir değişiklik yapılması gerekiyor. Bu değişiklikle, 14. maddeyle bağlantı ortadan kaldırılmalı. Zorunlu tahliye ancak böyle mümkün olur” diye konuştu. Kanadoğlu, 3. yargı paketinde tutukluların tahliyesini sağlayacak yeni bir düzenleme olmadığını belirterek “Hâkimler yeni düzenlemeyle bugün nasıl tahliye kararı verebilir deniyorsa, dün de takdir yetkilerini kullanarak tahliye kararı verebilirlerdi” dedi. Kanadoğlu, 3. yargı paketi yürürlüğe girdiği andan itibaren başvuruda bulunarak cezaevinden çıkmayı bekleyen sanıkların tahliye edilmemesinin “eziyete” dönüşeceğini kaydetti. Kanadoğlu, “Hem umut vereceksiniz hem de bu umudu boşa çıkaracaksınız. Bunun açıklanabilir bir gerekçesi olamaz. Bu ayrıca yargısız infazın belirli bir bölümü haline gelir, eziyet bölümüne girer” dedi. Deliliğe Övgü Yeryüzünün daha önce başından geçen topyekun cinayetler çılgınlığına bir kere daha hızla yaklaştığını biliyoruz artık. Somut olgular var. Birinci ve ikinci büyük savaşlardan daha fazlasını yaşamaya, yani ölümleri, toplu kırımları kanıksamaya, “kadere” boyun eğmeye doğru hızla yol alıyoruz. Altüst edilmiş kavramların bu gidişi haklı göstermek için sayfalar dolusu kararlara, raporlara, gazete yazılarına, sahte bildirilere uğursuz bir hurufatla dizildiğini görebiliyor muyuz peki? Kör müyüz? Hayır, daha kötüdür halimiz; susuyoruz, sürükleniyoruz. Kötülüğü her gün yeniden üretmeyi başarmaktaki ustalığımız gözlerimizin önündeki perdedir. Geçmişi bugünün kalıbı yapma konusundaki ısrarımız bizi her gün biraz daha alacakaranlıktan koyu karanlığa doğru sürüklüyor. Oysa Eric Hobsbawm’ın dediği gibi “Toplumsal değişim toplumu dönüştürdüğü zaman, geçmiş bugünün kalıbı olmaktan çıkmak zorundadır”. Şimdiyse “devrim” diye bize sunulan kıyımlar, insanları o eski zamanların köhne kalıplarına sığdırmak için hayatı her türlü melanetin gücüyle zorluyor. İmkânsızı mı deniyorlar? ??? Hayır, onların denediği kendi kısa geleceklerini, insanlığın ve hep unutuyoruz, dünyanın geleceğini feda ederek kurtarmaktır. Savaşı kutsadıkları, ona “bahar” adını verdikleri, haklı isyanları kıyımlara dönüştürdükleri zaman ortaya çıkacak sonuç, onlar için stratejik önem, kükreyen silah endüstrisi ve kaynaklardır. Okşanan gururların böyle zamanlarda işe yaradığını nasıl da iyi biliyorlar. Artık eskimiş olan geçip gitmiş zamanlarda devrim sözünü duymak bile istemezlerdi. Tehlikenin geçip gittiğini düşündükleri bugünlerde pek seviyorlar. Çevre sözü de onlar için bir kâbustu. Şimdi onu bir sanayi haline getirmeyi başardılar. Dünyayı, uzayı bile, artan bir hızla kirleterek “samimi çevreciler” olduklarını bize gösterdikleri, bizi inandırdıkları için öyle mutludurlar ki. Ortadoğu’da insanlara şimdi sundukları ise çalınmış bir isyan, her gün onlarca kişinin öldüğü, öldürüldüğü sahte bir “bahar”dır. Sıra onu büyütmeye, yaygınlaştırmaya geldi. Çok akıllı politikacılarımızın yalnızca halka değil, kendilerine de gururlu sözlerle gaz verdiklerini görmüyor musunuz? ??? Rotterdamlı Erasmus ünlü Deliliğe Övgü’sünde kendi çağının ve dünyasının çılgınlıklarını anlatır, insana has deliliklerini överken, savaş yanlılarını nasıl da yerin dibine batırmıştı. İşte ondan unutulmaz satırlar size: O papalar, “şunu da bilirler: savaş o kadar hunharca bir şeydir ki, insanlardan ziyade yırtıcı hayvanlara yakışır, o kadar çılgınca bir şeydir ki, şairlere göre Furia’ların (yeraltında yaşayan kötü cinlerin) kendileri bile onu dünya yüzüne kusmuşlardır. O kadar uğursuzdur ki, en korkunç kargaşaları peşinden sürükler, o kadar zalimdir ki, genellikle en alçak suçlular tarafından kışkırtılır. (...) Bazen öyle çökmüş ihtiyarlar görülür ki, savaşları desteklemek için savurganca birçok para sarf eder, cenklerin lüzumlu kıldığı birçok işlere yorulmak bilmeyen bir gayretle göğüs gerer, kanunları, dini, barışı vicdansızca altüst eder; böylece insan türünün başına bela kesilirler.” ??? Öyle değiller mi? Konferans konferans dolaşan, toplantıdan toplantıya koşuşan şu savaşçı ihtiyar politikacıları, şeyhleri, sultanları, bakanları, başbakanları, dışişleri bakanlarını görmüyor musunuz? Zamanımızın papaları, imamları işte onlardır. Krizden krize savrulsa da vazgeçilmezliğine iman ettikleri piyasanın ihtiyaçlarına ve kuşkusuz savaşa secde etmişlerdir. Onların bu çılgınlıklarına karşı kendi deliliğimizi övmek için şu alçakgönüllülükten sıyrılmanın zamanı gelmedi mi? Türk: Kötü başlangıç 3. yargı paketiyle yapılan değişiklikte bazı hükümlerin tekrarlandığını anımsatan eski Adelet Bakanı Hikmet Sami Türk, yeni düzenlemeyle milletvekillerinin şu ana kadar tahliye edilmemesinin yanlış olduğunu, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin BDP’li Faysal Sarıyıldız’ın tahliye talebini reddinin de “kötü bir örnek” olduğunu söyledi. Türk, “Yanlışta ısrar etmenin hiçbir anlamı yok. Diyarbakır’dan çıkan karar iyi bir başlangıç olmadı. Meclis’in ortaya çıkan iradesini dikkate almamak var. Ben iyimserliğimi korumak istiyorum” değerlendirmesinde bulundu. Türk, özel yetkili mahkemelerden tahliye taleplerinin reddedilmesi durumunda sanıkların “yıkılacağını” tahliye kararının “umutla beklendiğini” ifade etti. ‘Hâkimlere bırakıldı’ Tutukluluğun tedbir olmaktan çıkarak infaza dönüştüğünün altını çizen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar bu durumun evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğunu kaydetti. Terörle veya örgütlü suçlarla mücadele için bir ihtisas mahkemesinin kurulabileceğini, bu tür uygulamaların başka ülkelerde de bulunduğuna dikkat çeken Coşar, “İhtisas mahkemelerinin tabi olacakları usul kuralları, diğer mahkemelerin tabi oldukları usul kurallarından farklı olmamalı” dedi. Yeni düzenlemeyle tahliye konusunda takdir yetkisinin yine hâkimlere bırakıldığının altını çizen Coşar, mahkemelerin yasama organının verdiği mesajı dikkate alarak özgürlükçü davranmaları gerektiğini ifade etti. Sabih Kanadoğlu CHP: SADIK YAKUT İSTİFA ETSİN ‘Milli iradeye saygısızlık’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, “Milletvekillerinin tutuklu yargılanmalarını savunmak, Milli iradeye saygısızlığın daniskasıdır” dedi. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un “anayasa değişikliği olmadan tutuklu milletvekillerinin tahliyelerinin zor olacağı” yönündeki açıklamasına tepki gösteren Öztürk, Yakut’u görevinden istifaya çağırdı. Öztürk ve Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum dün parlamentoda düzenledikleri basın toplantısında, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile TBMM Başkanvekili Yakut’un tutuklu milletvekilleri konusundaki açıklamalarını değerlendirdi. Bozdağ, “Tutuklama ve tahliye kararı tamamen mahkemelerin takdirinde” açıklamasını yaparken Yakut’un “Anayasa değişikliği gerçekleşmeden tutuklu milletvekillerinin tahliyelerinin zor olacağı” değerlendirmesi yaptığını anımsatan Öztürk, şunları söyledi: “İki tartışma aynı zamanda, bu iki büyük Türk hukukçusunun, hukukun ‘h’ harfini bilmediklerinin somut göstergesidir. Tutuklama keyfi yapılamaz. Yakut’un açıklaması hayret vericidir. Milletvekillerinin tutuklama nedeni olarak anayasanın 14. maddesini gösteriyor. Sayın Yakut, CMK’yi hiç okumamış. Tutuklamanın geçici tedbir olduğunu bilmiyor. KCK davasında iddianame okunuyor İstanbul Haber Servisi İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen KCK davasına devam edildi. Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın da aralarında bulunduğu 140’ı tutuklu 205 sanık hakkında açılan davanın 6. duruşması yapıldı. Mahkeme Başkanı Ali Alçık, 2 bin 401 sayfalık iddianamenin kaldığı yerden okunacağını söyledi. İstanbul 1. KCK iddianamesi 248. sayfadan itibaren dönüşümlü olarak okundu. Ecevit’in MİT görüşmesinden sonra Başkent Üniversitesi’yle ilişiğini kestiği iddia edildi ‘Gizli doktor’ dinlendi HATİCE TUNCER ‘Hayret verici açıklama’ ‘Halkı kandırmaya tevessül’ Batum da Bozdağ ve Yakut’un açıklamaları arasında ciddi bir çelişki bulunduğunu vurguladı. Batum, “Birinden biri Türk halkını açıkça kandırmaya tevessül ediyor” dedi. AYHAN’IN TAHLİYE TALEBİ BDP’ye ikinci ret DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şanlıurfa KCK davasının tutuklu sanığı BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan’ın avukatının, “3. yargı paketi” kapsamındaki tahliye talebi reddedildi. Mahkeme kararında, sanık Ayhan’ın “Terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla 15 yıla kadar istemiyle dava açıldığını anımsatarak Ayhan’ın “Kuvvetli suç şüphesinin varlığı, suçun CMK 100/3. maddesinde yer alan katalog suçlardan olması, kaçma şüphesinin bulunması” gerekçesiyle tahliye tablebini redetti. Tahliye talebi daha önce reddedilen BDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın avukatları da dün karara itiraz etti. Ergenekon davasında, 2002 yılında Bülent Ecevit’in tedavisini gizlice sürdüren eski AKP millevekili Dr. Mücahit Pehlivan ve Ecevit belgeselini çeken gazeteci Can Dündar tanık olarak dinlendi. Dr. Pehlivan “Başbakanlık korumalarından, Ecevit’in Başkent Üniversitesi Hastanesi ile ilişkisini dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ile görüştükten sonra kestiğini duydum” dedi. Davanın 202. duruşmasında Kasım 2006 yılında yaşamını yitiren eski başbakanlardan Ecevit’e, 2002 yılında “yanlış tedavi uygulandığı ve rahatsızlığı bahane edilerek iktidardan düşürüldüğü” iddialarına ilişkin tanıkların dinlenmesine devam edildi. Ortopedi uzmanı olduğunu belirten Pehlivan, Ecevit’in Koruma Müdürü Recai Birgün’ün Eylül 2002 tarihinde bir hastaya bakmasını rica ettiğini, hastanın Başbakan Ecevit olduğunu sonradan öğrendiğini söyledi. Pehlivan şunları anlattı: “Başbakanlık konutuna gizlice korumalar arasında gece 1112 sıralarında gittik. Elle muayene yaptım. Daha sonra gizlice röntgen cihazını konuta sokarak, film çektik. Sırt bölgesinde, 8. omurgasında kırık çıktı. Bana, ‘8 ay yatması gerekir mi’ diye sordular. Ben de ‘MR çekmemiz gerekir’ dedim. MR çekildi. Ecevit korse kullanıyordu. Yatmasına gerek olmadığını, ERDAL: İDDİALAR HAYAL ÜRÜNÜ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Başkent Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Rengin Erdal, Ergenekon davasında eski Başbakan Bülent Ecevit’in tedavisiyle ilgili olarak tanıklık yapan dönemin Ankara İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Mustafa Bolkan’ın, acil durumda Ecevit’e nasıl bir sıvı kullanılacağı sorusuna kendisinin “Hasta sizin, bizi ilgilendirmez” yanıtı verdiği iddiasının tümüyle hayal ürünü olduğunu söyledi. Erdal, şu açıklamayı yaptı: “Her şeyden önce, ‘acil durumdaki bir hastada nasıl bir sıvı kullanılacağı’ biçiminde bir soru sorulamayacağını, tıp öğrencileri bile gayet iyi bilirler. Böyle bir sorunun bir hekim tarafından sorulmuş olması ise o hekim için utanç vericidir. 42 yıllık meslek hayatımda, bırakınız tedavisini aylarca şerefle, gururla yürütmüş olduğumuz bir başbakan ile ilgili sağlık desteğini, herhangi bir poliklinik hastamız için bile hiçbir yardımı geri çevirmişliğim görülmemiştir. Türk kamuoyu bunca yıllık meslek onurumu, adalet yaşamımızın en tartışmalı davalarından birinde, yapay kanıtlar ve yapay tanıklar yaratmak uğruna yem yaptırmayacağımdan emin olmalıdır.” HABERAL: DOĞRU DEĞİL Söz alan Prof. Dr. Haberal, Ecevit’in Başkent Üniversitesi ile ilişkisinin 1 Temmuz 2002’de kesildiğini belirterek şu açıklamalarda bulundu: “Başkent Üniversitesi’nin 27 Mayıs 2002 tarihli raporunda Ecevit’e 7 ay yatak istirahati verilmemiştir. Bütün tedaviler raporlarda vardır. Lavman da verilmemiştir. Omurundaki kırık nedeniyle felç olmaması için korse giydirilmiştir. Ben 1971 yılından beri kortizon tedavisi uygularım. ‘Kortizonu kestik, iyileşti’ diyor. Bir tedavinin bu kadar çabuk etki ettiğini görmedim. Gece Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın evine giriliyor. Gizlice röntgen cihazı sokuluyor, film çekiliyor. Hiçbir yazı, rapor, belge yok. Ben 45 yıllık meslek hayatımda belgesiz, raporsuz tedavi görmedim.” ayağa kalkıp hareket etmesini söyledim. Kemikleri helva gibi, cam gibi, dokunduğunda kırılacak durumdaydı. Başkent Üniversitesi Hastanesi tarafından verilen kortizonu kestik. Kemik erimesini düzeltmek için ilaç verdik. Korsesini çıkardık. Daha sonra normal hayatına döndü. Kortizona devam etseydi yürürken kemikleri kırılır felç olurdu.” Ecevit’in özel doktoru olarak sürekli yanında durduğunu anlatan Pehlivan, “Ecevit, doktoru olduğumun duyulmasını istemiyordu. Seçim gezilerinde ‘bomba uzmanı’ olarak tanıtılıyordum” dedi Pehlivan, “Başkent Üniversitesi’ne Rahşan Ecevit de tepkiliydi” dedi. Pehlivan, bir dönem Zaman gazetesi yazı işleri müdürü olduğunu söyledi. an Dündar: Gerçek Ergenekon yargılanmıyor Davada gazeteci Can Dündar da tanık olarak ifade verdi. Mahkeme başkanı Hüsnü Çalmuk ’un 1997’de “Ergenekon” isimli bir kitap yazdığını anımsatması üzerine Dündar devlet içindeki illegal yapılanmalarla ilgili çalışmalar yaptığını anlattı. Dündar şunları söyledi: “Benim gördüğüm Ergenekon, bugünkü yargılama ile ilgisi olmayan yapıydı. Gazeteci ar C kadaşlarım Balbay, Özkan, Doğu Perinçek, bu konulara dikkat çeken yazılar yazdılar. Devlet içindeki gizli yapılara tanık olan bu insanlar, paradoksal olarak sanık oldular. Bu davada muhaliflerin cezalandırılmaya çalışıldığını düşünüyorum. Ben bir gün gerçek Ergenekon’un yargılanacağı günü umutla bekliyorum” dedi. Savcı Taşkın’ın Ecevit ile ilgili sorusuna da Dündar şu yanıtı verdi: Ecevit, kendisini Amerika’nın düşürdüğünü söylerken Başkent Üniversitesi’ni suçlamıyordu. Kemal Derviş gibi siyasilerden kuşkulanıyordu.” Mayına basan asker yaralandı ? Haber Merkezi Hakkâri’nin Çukurca ilçesinin Irak sınırının sıfır noktasında bulunan Üzümlü bölgesinde dün sabah arazi arama tarama çalışmaları sürdürülürken kimliği açıklanmayan bir asker, PKK’li teröristlerin daha önce döşediği mayına bastı. Mayının patlaması sonucu asker hafif şekilde yaralandı. Çukurca ve Şemdinli ilçelerinde dün öğle saatlerinde uçak hareketliliği yaşanırken Kato Dağı’na ise Geçitli köyündeki jandarma karakolundan yoğun havan topu atışı yapıldı. Öte yandan terör örgütü PKK üyelerince TunceliErzincan karayolunda askeri helikopterlerin iniş yapacağı bölgelere yerleştirilen patlayıcılar etkisiz hale getirildi. Silopi ve Uludere ilçesi sınır bölgelerinde ise 1’i kadın 6 PKK’li terörist teslim oldu. Mersin’de bombalı saldırı : 1 ağır yaralı ABİDİN YAĞMUR MERSİN Mersin’de bir otelin önünde bomba patlaması sonucu bir kişi ağır yaralandı. Akdeniz ilçesi Müfide İlhan Mahallesi Akdeniz Caddesi üzerinde bir otelin yanına bisikletle gelen 1415 yaşlarında kimliği belirsiz iki kişi, ellerindeki poşette bulunan piknik tüpüne konulmuş el yapımı bombayı park halindeki kamyon ile otelin arasına bırakıp, kaçtı. Otelin zemin katındaki mutfa ğında çalışan 36 yaşındaki Cemal Aybek, kaçan çocukların hırsız olmasından şüphelenip dışarı çıktı. Bu sırada bomba büyük bir gürültüyle patladı. Aybek ağır yaralanırken camları kırılan mutfakta yangın çıktı. Yangın kısa sürede söndürüldü. Vücudunun çeşitli yerlerinde yanıklar ve cam kesikleri oluşan Aybek hastaneye kaldırıldı. El yapımı bombanın etkisini artırmak için piknik tüpüne sarıldıktan sonra fünyeyle ateşlendiği saptandı. Emniyet, eşkâlini belirledikleri saldırganları yakalamak için çalışma başlattı. Öcalan’ın avukatları yine başvurdu ? BURSA (Cumhuriyet Bürosu) Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Mazlum Dinç, Rezan Sarıca, Hüseyin Boğatekin ve Ayşe Acinikli, Öcalan ile görüşmek için Bursa Cumhuriyet Savcılığı’na başvuruda bulundu. Öcalan, 27 Temmuz 2011’den bu yana avukatlarıyla görüştürülmüyor. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear