26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 MAYIS 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Sandalye kapmaca gibi olur MİNE ESEN Felsefe ve siyaset bilimi uzmanı Prof. Dr. Benhabib, başkanlık sisteminde ABD’yi model almak isterken Rusya’ya kayma tehlikesine dikkat çekti İranAzerbaycan ilişkileri Dünyanın önde gelen felsefecilerinden, siyaset bilimi uzmanı Prof. Dr. Şeyla Benhabib Türkiye’de ABD modeli bir başkanlık sisteminin uygulanamayacağı görüşünü savunanlardan. Türkiye’nin tehlikeli bir virajda olduğuna işaret eden Benhabib, ABD’yi model olarak almak isterken Fransa gibi bir sistem yerine PutinMedvedev arasında koltuk değişikliklerine atıfta bulunarak Rusya örneğine de sapma riskine dikkat çekiyor. AKP hükümetinin ortaya attığı başkanlık sistemine geçiş görüşlerine ilişkin “Gerekçesini anlamıyorum, bu sanki tek partili hegemonyasını sürdürmek istermiş gibi bir hava yaratıyor” diyor. Yale Üniversitesi’nin felsefe ve siyaset bölümünden tanınmış Türk uzman Prof. Benhabib’le İstanbul Üniversitesi ile ResetDoc’un birlikte düzenlediği İstanbul Seminerleri sırasında Türkiye’nin sıcak gündemleri arasında bulunan anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarından, laikliğin rolüne, postsekülerizmin bu topraklardaki yansımasına uzanan sıcak bir sohbet gerçekleştirdik. İslamcı bir hükümet, muhafazakâr nesiller istediğini açıkça dile getiren, başkanlık sistemini arzulayan bir başbakan... Sizce Türkiye nereye doğru gidiyor? Çok süratli birtakım gelişmeler oluyor. Bir kere başarılı bir iktisadi gelişme süreci içinde Türkiye. İkincisi dünya tarihi konjektürü Türkiye’ye yararlı geldi. Bir taraftan SSCB’nin çöküşünden sonra Türki cumhuriyetlerde açılan pazarlar, öte yandan Arap dünyasındaki gelişmeler. Lübnan iç savaş sonrası çöktü, şimdi Mısır da ortada kalmadı. Türkiye de ekonomik ve tarihsel bir güç olarak ortaya çıktı. Eğer otomobil virajda süratini biraz azaltmazsa virajdan çıkar, şimdi öyle bir korku var. Tüm bu değişiklikler çok süratli bir araya geldi... AKP demokrasi vaadiyle geldi, bu Batı’dan da övgüler aldı. Ama şimdi gelinen noktada dikta rejimine dönmeye başladı yorumları hakkında ne düşünüyorsunuz? Ye Eğitim sistemini İslamlaştırmak iktisadi gücü yıkar Türkiye’de bir kesimin Cumhuriyet kazanımlarının yitirildiğine dair kaygıları var. İslami bakışın eğitim, kadın haklarına yansımalarına ilişkin de... Bunlar sizde de kaygı yaratıyor mu? Tabii ki yaratıyor. Libaral tolerans adına din ve devlet işlerinin liberalleşmesi adına, kadın haklarını, Müslüman kadınların haklarını savunduk. Ama şu anda bizim liberal çoğulculuk olarak gördüğümüz bir şey çoğunlukçu İslamiyete döndü. Yani bu belki 23 yıl önceden görülebilen bir gidişattı fakat bu seçimler sonucu daha da kuvvetlendi. İdeolojik ufukların daralmasıyla bu cumhuriyetçi eşitlik ve vatandaşlık sorunları oldu. Kemalizmin, 1960 ve 1970’lerin bağnaz bir milliyetçiliği vardı. Bu miliyetçilikten şimdi İslamcılığa mı geçtik? Bence her iki açılım da o kadar toleranslı açılım değil. Bu cumhuriyetçilikten, cumhuriyetçi eşitlik anlayışından, vatandaşlık anlayışından bu kadar çabuk vazgeçmemek gerekir. Hükümetin kadın haklarını güçlü bir şekilde koruması lazım. Eğitim konusuna gelirsek bence en tehlikeli bağnazlık bu. Çünkü eğer bugün Türkiye’nin iktisadi başarısını sağlayan bir olay varsa, eğitim sisteminin gücü. Bu sistemi İslamlaştırmak, oynamak Türkiye’nin iktisadi gücünü de yıkacaktır. Prof. Dr. Şeyla Benhabib: Laiklik terimi olmasa bile eğer yeni Türk anayasasında milletin çoğunluğu Müslümandır ama devlet ve din ayrımı vardır denilmezse çok üzülürüm. O zaman cumhuriyetin elden gittiği korkusuna kapılırım. ni anayasa tartışmaları ve bu süreçte varılamayan uzlaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Şu anda Türkiye kritik durumda. İnsanların korkusuna katılıyorum çünkü bazı değişikliklerin nedeni sadece parti hegemonyasını sağlamak gibi oluyor. Yeni anayasa süreci kaçınılmaz ancak bu daha iyi yürütülebilir. Anayasa kurucu kanunu çok daha geniş bir toplum katılımıyla, uzlaşmayla olmalı. Müzakereci demokrasinin önemi bu. Değişiklik için hızlandırılmış bir süreç var. Bunun tehlikesi tüm toplumların bu anayasa sürecine katılıp bu benim de kanunum diyememesi. AKP, gönlünde ABD başkanlık sistemi olduğunu söylüyor... Ama bu mümkün değil ve bir yerde demokrasi için de kısıtlamalar ya ratır. Anayasının gerekçesini anlıyorum, başkanlık sistemine geçişin gerekçesini ise anlayamıyorum. Amerikan sistemi Türkiye’den daha değişik liberal bir güç ayrımıyla birlikte federalist bir sisteme dayanıyor. ABD’deki model federalist eyalet sistemi olmazsa despotizme dönerdi. Peki, bu Türkiye’de nasıl olacak, eyaletlere mi bölünecek? Ben bunu göremiyorum açıkçası. Bir diğer tehlike ABD’yi model olarak almak isterken, Fransa gibi bir sistem yerine Rusya sistemine kaymak. Erdoğan başkan olacak, şu gelecek gibi bazen siyasi dedikodular yapılıyor. Bunlar demokrasiye uymayacak şeyler. Müzik çalarken sandalye kapmaca oyunu gibi. Bu beni korkutuyor. Biraz hakikaten tek parti hegemonyasını daha sağlamlaştırmak gibi. Postsekülerizmin Türkiye’ye yansıması nasıl? Laiklik maddesinin anayasadan çıkarılması yönünde kimi çevrelerin çıkışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’deki postsekülerizmin bir anlamı da gerek toplumda, aydınlar arasında, gerek medyada dine karşı artık bir düşmanlık olmaması oldu. Modernleşmeyle beraber sekülerleşme gelmiyor, o halde devlettoplumdin ilişkisini ne şekilde düşünmek gerekir, tüm ülkelerde şimdi bu tartışılıyor. Türkiye’nin laiklik anlayışı bil hassa Cumhuriyetin ilk 20 yılında belli toplumsal güçleri yenmek için bir silah olarak kullanıldı. Aslında Türkiye hiçbir zaman kesin laik bir ülke değildi; çünkü devlet her zaman Diyanet İşleri vasıtasıyla din özgürlüğünü, Sünni vatandaşlar için din konusunu kontrol etti. Laiklik anlayışında Türkiye kendisine özel bir örnek. Türkiye’deki laiklik anlayışına bazen militan laiklik deniyordu. Militan laiklikten anlayış, bilhassa İslam sembollerinin kamusal alanda görülmemesi, kullanılmaması falan. Ama türban meselesinde Anayasa Mahkemesi ve partiler, AKP arasında büyük çatışma yarattı. Bence laiklik din ve devlet ayrılması olarak anlaşılırsa demokratik bir ülkede katiyen anayasadan kaldırılamaz, o zaman bu olmaz. Yoksa Türkiye teokrasiye doğru gider. AKP hükümeti Musevi toplumlarına karşı çok iyi davrandı, sinagoglar açıldı vs.. Fakat Hıristiyan kilise ve vakıflarına böyle değil. Bence demokratik bir devletin laiklik anlayışında çeşitli prensipler olmaz. Kanunun otoritesi Allah’ın otoritesi değil. Laikliğin ilk temeli bu. İkinci temel halkın içinde olan değişik inançlara karşı devletin dengeli davranması. ABD’de devlet tarafsızdır. Laiklik terimi olmasa bile eğer yeni Türk anayasasında milletin çoğunluğu Müslümandır ama devlet ve din ayrımı vardır denilmezse çok üzülürüm. O zaman Cumhuriyetin elden gittiği korkusuna kapılırım. Türkiye Batı’dan bakınca nasıl? Arap ülkeleri için kimince rol model. Hangi modelle kıyaslamalı Türkiye kendisini, yoksa rol model kendi mi? Türkiye’nin kendisini kimseyle kıyaslaması gerekmez. Önemli olan evrensel insan hakları konusunda birtakım atılımlar göstermesi. Beni korkutan şeylerden biri de AKP’nin, insan hakları konusundaki davanın sonuca getirilmesi için avukata gerek yoktur yaklaşımı. Sivil haklar açısından Avrupa ile diyaloğun sürdürülmesi yararlı. Şu anda Arap ülkelerindeki dönüşümün kalıcı olabilmesi için; ki onlar kendi savaşlarını veriyorlar, Türkiye’nin başarısı önemli. Ekonomik ilişkiler kurulabilir. Olmazsa yapılan şey Vahabizm. Suudi Arabistan hepimizin başına çoraplar ördü. Çok zengin Türkiye kendi yolunda devam etmeli. “İran son olarak Eurovision hazırlıkları sırasında bize baskı yapmaya başladı. Neymiş? Eurovision’da eşcinsel gösteri yapılacakmış. Müslüman devlette Eurovision olamaz, diye ortalığı ayağa kaldırdılar. Biz de buna karşı, “Müslüman devlette Eurovision olmaz olur mu? Türkiye’de oluyor. Ona niye baskı yapmıyorsunuz” diye tepki gösterdik. Derken İran geri adım attı. Aslında Eurovision’da eşcinsel gösteri yapılacaktı ama üzerlerine gittiğimiz için bunu yapmaktan vazgeçtiler, söylentisini yaydı.” LEYLA TAVŞANOĞLU Laik devletşeriat devleti İran diyor ki: Azerbaycan dünyadaki ikinci Şii devlet. Biz ise bu tür tarikat yaklaşımlarına mesafeliyiz. Ne Şii ne Sünni ne de Vahhabilik bizim işimiz. Azerbaycan devleti laiktir ve öyle de kalacaktır. Evet, insanlarımız Müslüman. Biz Kuran’daki İslamı istiyoruz. Bunun dışındaki hiçbir şeyi kabul etmiyoruz. İran ise bize mollaların istediği İslamı dayatma peşinde. Ayrıca İran, Azerbaycan’ın son yıllarda gelişmesinden, dünyanın dikkatlerini üzerine toplamasından, Azeriler üzerinde etkili olmasından, BM Güvenlik Konseyi’nin 15 üyesinden biri haline gelmesinden kaygılanıyor. Oysa biz her zaman İran’a, toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuzu, içişlerine hiçbir zaman karışmadığımızı ve karışmayacağımızı söylüyoruz. Bunlara karşın İran yine de endişelenir. Bizim iki şairimiz olan Ferid Hüseyin ve Şehriyar del Gerani’yi bir aya yakındır İran’da tutmaları. Hâlâ haber alınamadı. BAKÛ Sınır komşuları Azerbaycan’la İran’ın arası son aylarda iyice bozuldu. Azerbaycan’ın, güvenliğini arttırma kaygıları çerçevesinde İsrail dahil, kimi ülkelerden silah ve askeri teknoloji satın almasının İran’ı fena halde tedirgin ettiği haberleri var. Baku’da görüştüğüm gazeteciler ve yetkili ağızlardan edindiğim bilgiler şöyle: Öncelikle Amerikan Foreign Policy dergisinde yayımlanan bir haberde Azerbaycan’ın, İran sınırına yakın bir bölgede İsrail’e bir hava üssü kurma izni verdiği, üssün adının da Azerbaycan olduğu öne sürüldü. Azerbaycan Hükümeti bu haberi jet hızıyla yalanlayınca Foreign Policy de geri adım atarak haberini çekti. Bu arada bazı Türk gazetelerinde de İsrail’in yeni yıldızının Azerbaycan olduğu yönünde haberler çıkmaya başladı. İşin aslı şu: Bölgede İran’la ilişkileri bozmak isteyen bir blok var. Bu blok bir ağızdan İsrail ve Azerbaycan’ın birbirine yakınlaştığını yazıp çiziyor. Örneğin, önce Azerbaycan’ın İsrail’e hava üssü verdiği yolundaki malum haberini yayımladılar. Ardından Azerbaycan’ın, Eurovizyon’un güvenliğini sağlamak için İsrail haberalma örgütü MOSSAD’dan yardım istediği haberini uçurdular. Azerbaycan’ın 1.5 milyar dolara İsrail’den çeşitli silahlar aldığını yazdılar. Evet, Azerbaycan çeşitli ülkelerden silah aldı. Çünkü şu anda Ermenistan’la hâlâ savaş hali sürüyor. Biz bu silahları aldık; bundan sonra da alacağız. Son beş yılda Rusya’dan, İsrail’den, Ukrayna’dan, Pakistan’dan silah aldık. Türkiye’den de askeri teknoloji sağladık. Türkiye NATO üyesi olduğu için bize silah satamaz. Ama askeri teknoloji işbirliği yapmasında bu çerçevede bir sakınca yok. İsrail’den alınanlar insansız hava araçları olan Heron’lar. Ama İsrail’e hava üssü vermemiz söz ko nusu değil. Zaten bu haberleri kesinlikle yalanladık. Azerbaycan ve İran arasındaki ilişkileri bozmak istemelerinin amacı ise onların antiİran kampanyasına bizim katılmayı reddetmemizdir. Biz ABD, İsrail ve İran aleyhtarı blokun öbür taraflarına, “Sizin antiİran kampanyanıza kesinlikle katılmayız. İran bizim sınır komşumuz. Ayrıca bu ülkede 35 milyon Azeri kökenli yaşıyor” diye açıkça söyledik. Hesaplarına göre İran’la aramızı bozacaklar, sonunda kendi güvenliğimiz için biz İran karşıtı cephenin yanında yer alacaktık. Ama bu hesap tutmadı. Öte yandan İran da bize baskı yapar. ABD’ye, İsrail’e ve öbürlerine karşı direnişinde Azerbaycan’ı yanına çekmek istiyor. Ama biz taraf tutmuyoruz. Evet, İran’ın kitle imha silahı olarak değil ama nükleer teknolojiye sahip olmasını destekliyoruz. Nükleer teknoloji Türkiye’de de bizde de olmalıdır. BAŞSAĞLIĞI Baromuzun 27238 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT BAŞSAĞLIĞI Baromuzun 10965 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT KEMAL YAŞIN vefat etmiştir. Cenazesi 29.05.2012 Salı günü defnedilen aziz meslektaşımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. MUSA KAZIM YILMAZ vefat etmiştir. Cenazesi 29.05.2012 Salı günü defnedilen aziz meslektaşımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI T.C. HAVZA/SAMSUN İCRA DAİRESİ TAŞINMAZ AÇIK ARTIRMA İLANI 2009/650 ESAS Satılmasına Karar Verilen Taşınmazın Cinsi, Kıymeti, Adedi, Evsafı: Tapu Kaydı: Samsun İli Havza İlçesi Degirmenüstü Mah. 113 ada 8 parselde kayıtlı 354,60 m2 miktarlı Betonarme 3 Kat Ev Ahır ve Avlusu vasıflı taşınmazın borçlular hissesi olan 9/28’dir. İmar Durumu: Havza Belediye Başkanlığı’nın 03/02/2011 tarihli yazılarında taşınmazın mevcut imar planı içerisinde, Bitişik Nizam 4 Kat Konut ve Ticaret alanında kalmakta olup, parsel yol, yeşil alan, sit alanı gibi faktörlerden etkilenmemektedir. Parselin yapılaşma şartları, yan parsel sınırlarına bitişik, geriden 6,25 m çekme yapılacaktır. Zemin kat perselin tamamına yapılabilir. Taşınmazın Halihazır Durumu: Havza İlçesi Değirmenüstü Mah. 113 ada 8 parselde kayıtlı 354,60 m2 miktarlı Betonarme 3 Kat Ev Ahır ve Avlusu vasıflı taşınmazdır. Taşınmaz Karşıyaka Sokak üzerinde, parsel üzerinde 10x2=120m2 ebatlı 3. normal 1. katı çekme kat olmak üzere 4 katlı betonarme tarzda yapılmış konut binası ile 6x2=72 m2 ebadında yığma tarzda yapılmış bir katlı kuruluk ve garaj binası bulunmaktadır. Konut binanın zemin katı halen ev olarak kullanılmakta olup diğer katları inşaat halindedir, binanın bir dairesi kullanılır durumda diğer katlardaki dairelerin kapıları, taban döşemeleri, mutfak dolapları, WC, banyo, ve mutfak armatürleri lavobalar daire giriş kapıları, iç boya noksandır. Çatı katı olarak yapılan daire ise 2 odalı mutfak WC ve banyodan meydana gelmekte olup; inşaat seviyesi alt kattaki dairelerle aynıdır. İnşaat alanı 80,00 m2’dir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” Taşınmazın Değeri: 196.773,00 TL borçluların hissesine düşen miktar (9/28) 63.249,00TL KDV Oranı: %18 1. Satış Günü: 06/07/2012 Cuma 13.30 13.40 saatleri arasında 2. Satış Günü : 16/07/2012 Pazartesi 13.30 13.40 saatleri arasında Yukarıda özellikleri yazılı taşınmaz/lar bir borç nedeni ile açık arttırma suretiyle satılacaktır. Satış Şartları: 1 Satış yukarıda belirtilen gün ve saatte Havza İcra Dairesi’nde açık artırma sureti ile yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz ise en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile yukarıda belirtilen gün ve saatlerde ikinci arttırmaya çıkılacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememiş ise taşınmaz en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüchanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmaz ise satış talebi düşecektir. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi ihale bedelinden ödenecek olup; ihale pulu, 1/2 tapu harcı, masrafları, teslim masrafları ve %18 KDV alıcıya aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu taşınmaz üzerindeki haklarını hususu ile faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenleri şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2009/650 sayılı dosya numarası ile Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 04/05/2012 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 33955) C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear