Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17 MAYIS 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA dishab@cumhuriyet.com.tr DIŞ HABERLER 11 Taşnaksutyun’dan Giro Manoyan, Erdoğan’ın Dersim için dilediği özrün samimi olmadığını söylüyor ‘Dersim özür değil manevra’ E rmenistan açısından önem taşıyan 2015 tarihi yaklaşırken başkent Erivan’da görüştüğümüz Ermeni Ulusal Kongresi üyesi Zurabyan’a göre, özür konusunda baskı Türkiye’de milliyetçi direnci arttırıyor. Zurabyan, “Soykırımı tanıyıp tanımamak Türkiye’nin ahlaki sorumluluğudur” diyor. ÖZGÜR ULUSOY ERİVAN Sınırımızın kapalı, aramızın açık olduğu kapı komşumuz Ermenistan’a ilk kez, bundan yaklaşık 3 yıl önce, ilişkilerin normalleşeceği umutları doğuran protokollerin imzalanmasının arifesinde gitmiştim. Protokol süreci, imzalardan kısa süre sonra tıkandığından, ilişkiler hâlâ “anormal.” Peki, protokoller hâlâ masada mı, Ermenistan’ın Türkiye’den beklentileri nelerdir? 1915’in 100. yılı yaklaşırken Ermenistan nasıl bir hazırlık içinde? İstanbul Kültür Üniversitesi GPoT Merkezi ile Erivan Basın Kulübü’nün düzenlediği ziyaret çerçevesinde bulunduğumuz başkent Erivan’da bu soruları Ermenistan’ın önde gelen siyasi partilerinin temsilcilerine yönelttik. Karabağ ve sınır kapısının açılması konusunda aldığımız yanıtlar üç aşağı beş yukarı aynı: Karabağ ülke güvenliği açısından büyük önem taşıyor... Türkiye sınırları önkoşulsuz olarak açmalıdır... Soykırıma gelince, muhalefetteki Ermeni Ulusal Kon dağıttığı ileri sürülen ve seçimlerden ikinci parti olarak çıkan, eski bilek güreşçisi yeni işadamı Gagik Tsarukyan liderliğindeki Müreffeh Ermenistan’dan Aram Safaryan, Erivan Devlet Üniversitesi’de kamu diplomasisi dersinde “futbol diplomasisi ve sonuçları” temalı bir ders okutuyormuş. Safaryan’a göre, “Tarihin bir sayfasını kapatmak için resmi özür şart.” gresi’nden Levon Zurabyan, “Bu Türkiye’nin ahlaki sorumluluğu, bizim değil” mesajı verirken Ermenistan Devrimci Federasyonu’ndan (taşnaksutyun) Giro Manoyan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dersim için dilediği özre benzer bir özrü hakaret olarak göreceklerini söylüyor. “Erdoğan’ın Dersim’le ilgili yaptığı daha çok hakaretti, Ermenilere de bunu yapabileceğini düşünüyorsa bunu hakaret kabul ederiz” diyen Manoyan, Erdoğan’ın, Dersim özürünü “siyasi manevraya” benzetiyor. Muhalefetle tartışma içinde olan Erdoğan’ın, sanki hiç devlet yokmuş gibi suçu o dönem iktidarda olan muhalefet partisine atmasını doğru bulmayan Manoyan, “Bu devletin sorumluluğudur, devletin hükümetinin başının özürü bu olmamalı. İçten, samimi bir özür olmalı, aynı şeylerin yaşanmaması için bir adım atılmalı, Dersim’de bunu görmüyoruz” ifadelerini kullanıyor. “Özür nedir, bir daha bunu yapmayacağım demektir, aynı olayların bir daha yaşanmayacağını garanti altına almaktır, yoksa hay Allah oldu, özür dilerim demek değildir” diyen Giro Manoyan, Almanya ve Güney Afrika’da eğitim sisteminde ve kamuda yapılan değişiklikleri samimi özre örnek olarak gösteriyor. taşnaksutyun, protokollerdeki imzaların da çekilmesinden yana. Giro Manoyan, sosyalist enternasyonel üyesi partisinin CHP ile ilişkisine dair sorumuzu yanıtlarken temaslarının kısıtlı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “BDP ile ilişkilerimiz iyi, soykırımı sorgulamıyorlar.” Manoyan, 2015 için planlarına yönelik sorumuza, “Soykırımın tanınması ve haklar ayrı konular. Bunun için devlet, bireyler, kilise, diyaspora ara FUTBOL DİPLOMASİSİ Seçimler öncesinde VE SONUÇLARI halka traktör bile sında bir uzlaşma olmalı” yanıtını veriyor. direnci arttırıyor Baskı milliyetçi Hollande Usulü Başkanlık “Parlamento, hükümet ve yargı bağımsız olacak!” dedi François Hollande; Elysee Sarayı’nda çiçeği burnunda başkan sıfatıyla yaptığı ilk konuşmada: “Ben herkes adına her şeye karar vermeyeceğim. İktidar ağırbaşlı ve ilkeli kullanılacak. Devlet yansız olacak. Daima laikliği savunacağım ve ırkçılıkla mücadele edeceğim. Fransa bütün halklara saygı gösterecek, özgürlükler ve ezilenlerin onurunu, kadın haklarını hep koruyacak…” Güçler ayrımı… Laiklik mücadelesi… Özgürlükler… Kadın erkek eşitliğine atfedilen önem… Birkaç cümlelik paragrafta, modern devletin olmazsa olmazı sayılan değerlerinin hepsi var. Bir Hollande’a bakın… Bir… Fransa’daki başkanlık sistemini örnek göstererek Türkiye’de cumhurbaşkanı koltuğuna geçmek isteyenlere… Aradaki fark, “Ben devletin hizmetkârıyım” diyenle; “Devlet benim!” diyenin farkıdır… Hollande kendisini “devletin sıradan, basit bir hizmetkârı” olarak görüyor. Aynı konuşma kapsamında; bunu böyle bire bir (“Ben devletin hizmetkârıyım: sosyal demokrasiye inanıyorum”) diyerek dile getiriyor; başkan olarak ilk ve öncelikli görevinin, Fransızları “bir araya getirmek” olduğunu söylüyor. Halkı bölen ve “iyi Fransızlarla”, “kötü Fransızlar”; “öz Fransızlarla”, “öz olmayan… (ithal!) Fransızlar”; “Hıristiyan Fransızlarla… Fransız vatandaşlığına rağmen Fransızdan sayılmayan Müslümanlar”; “devletten alınan maaşlara avuç açanlarla… maaş almayan Fransızlar”, “çalışanlarla… işsizler” arasında alabildiğince kışkırtıcı ayrımcılık yapan; yurttaşları “makbul yurttaşlarla”, “makbul olmayan yurttaşlar” arasında ikiye bölen Sarkozy’ye karşı; Hollande… şimdi birleştirici ve bütünleştirici olmak vaadi ile göreve başlıyor. “Fransa’nın dayanışma ve iç barışı tesis etmeye ihtiyacı var” diyen Fransa’nın 7. Cumhurbaşkanı, bu “birlik, beraberlik” mesajlarını özel olarak Sarko dönemiyle arasına mesafe koymak için vurguluyor. Kampanya boyunca Sarkozy’nin açtığı ayrımcı çatlaklara sürekli dikkat çekegelmiş olan Hollande; seçim zaferi gecesi önce Tulle kenti, ardından da Bastille Meydanı’ndaki kutlama konuşmasında olduğu gibi Elysee sarayındaki ilk sözlerinde de döne döne “toplumsal barış” göndermesi yaptı. Bunun yanı sıra aldığı tüm kararlara “adalet” ölçüsünün yön vereceğini söyledi. “Adil bir cumhurbaşkanı” olmaya söz verdi. Fransa özetle milat gibi bir başlangıç yaşıyor. François Hollande, Fransa toplumunu Sarkozy döneminin ardından yeniden “resetlemek” ve Fransa’ya farklı bir ruh, yeni bir anlayış getirmek istiyor. Önceki gün bu nedenle Elysee’de yapılan kutlamalar tamamen farklı bir üslupla gelişti... Paris’in en lüks restoranlarından “Fouquet’s” de Sarko’nun beş yıl önce tertip ettiği ilk başkanlık yemeğindeki gösteriş tutkusundan apayrı biçimde bu kez törenin tüm ayrıntılarına “ciddiyet” ve “sadelik” hâkim olmuştu. Sade Hollande değil… çocuklardan… eski ve yeni hayat arkadaşına dek… tüm aile… Elysee’yi yönlendiren bu yeni “itidal” ve “ağırbaşlılık tarzını” bayrak edindi. Hollande’la çeyrek asır boyunca hayatı paylaşan ve birlikte dört çocuk sahibi olan Segolene Royal, Elysee’deki yemin töreni arifesinde verdiği röportajlarda; ne kendisinin ne çocuklarının törende bulunacağını söyledi. Buna gerekçe olarak; “Cumhurbaşkanlığına biz cümbür cemaat, maaile olarak seçilmedik” dedi: “Fransız seçmeni cumhurbaşkanlığına yalnız François Hollande’ı getirdi. Ailenin paylaştığı mahremiyet anları farklı; harfiyen uygulanacak protokol kurallarının yeri ayrı. Cumhuriyetin yönetimi kusursuz olmalı. Yemin töreninde yalnız anayasal organlar hazır bulunacak!” Tören aynen Royal’in önceden ilan ettiği gibi cereyan etti. Devir teslim faslına başkanın gayri resmi yeni eşi, Valerie Trierweiler ile Trierweller’in ilk eşinden olan çocukları da katılmamışlardı… Söylemlerinde “eşitlik” kavramına hep geniş yer ayıran Hollande; Elysee’ye ve daha sonra zafer tankındaki törene (Fransız yapımı!) sıradan orta sınıf bir Citroen DS5’le gitti. Yol boyunca cumhurbaşkanına refakat eden güvenlik, geçen hafta İtalya gezisinde Roma’da karşılaştığım Erdoğan’ın kalabalık kortejinden çok daha basit ve mütevaziydi... “Mütevazilik”, “itidal”, “ağırbaşlılık”, “ciddiyet”…. Hollande sözde değil özde de… bu değerleri devlet yönetimine hâkim kılacağını… Elysee’de yaptığı ilk başlangıçla gösterdi. Dünya sahnesinde nicedir böyle bir “devletlu” görmemiştik. basınında, ABD’nin desteklediği İsrail’in İran’daki nükleer tesisleri vurmaya hazırlandığı ve Moskova’nın da bu olasılığa karşı hazırlıklar kapsamında Ermenistan’daki Rus askerlerini Türkiye sınırı yakınındaki Gümrü bölgesine sevk ettiği iddiası yer almıştı. ümrülü gençler, güneşli havayı fırsat bilerek G yürüyüşe çıkmışlar. Gümrü’nün biraz dışında Rus askerlerini görüyoruz. Geçen aylarda, Rus Ermeni Ulusal Kongresi’nden Zurabyan, Erivan’da o güne kadar duyduğumuz görüşlerden farklı olarak “Soykırımın tanınmasının devlet politikası haline getirilmemesi gerektiği” görüşünde. Levon TerPetrosyan’ın 1990’larda bu yönde bir politika izlediğini kaydeden ve Türkiye’nin büyük bir güç olduğunun altını çizen Zurabyan “Türkiye toplumuna baskı yapılmaması gerektiğini söylüyorduk. Bunu yapınca milliyetçi direnç artıyor” ifadesini kullanıyor. Türkiye toplumunda soykırımın tanınması konusunda artık açık bir tartışma yürütüldüğünü, bu yönde büyük bir değişim yaşandığını teslim eden Zurabyan’ın “Soykırımın tanınıp tanınmaLevon Zurabyan ması Türkiye’nin ahlaki sorumluluğu, bizim değil. Tarihi sorgulamayı Türkiye’ye bırakmak gerekiyor. Özür zorla olmaz” ifadelerini dikkatle not ediyoruz. Hükümeti soykırım meselesini satmakla suçlayan Zurabyan, “Bizim için soykırım pazarlık meselesi değildir” diyor. Zurabyan’a göre Türkiye’nin Karabağ konusundaki Giro Manoyan pozisyonu rasyonel değil. “Ekonomide İran ve Rusya’ya bağlıyız. Bunu kırabilirdiniz. Sınır açmak Karabağ’da çözümü kolaylaştırabilir” diyen Zurabyan, sınırın açılmasıyla Türkiye’nin Karabağ meselesinde Erivan üzerinde bir gücü olabileceği görüşünde. Bölücü değil birleştirici ‘ Stalin bir hata yaptı’ Behlül mü Emir mi? E rmenistan’da ikinci durağımız, 1988’de depremin yerle bir ettiği Türkiye sınırına yakın Gümrü. Önce Gümrü garını merak ediyorum. Sınırlar açılmış olsa, yıllardır kapalı olan KarsGümrü demiryolu hattı yeniden işlemeye başlayacaktı. Biz gittiğimizde ıssızdı Gümrü garı... Keşke yeniden hareketlenebilse... Daha sonra şehrin en işlek caddesinde yürüyoruz. Herhalde bunlar Laleli’den gelmiştir dediğimiz Satenik. kıyafetlerin satıldığı bir mağazaya giriyoruz. GPoT’tan Narod, dükkânda çalışan güler yüzlü Satenik ile sohbete başlıyor. Nereden geldiğimizi soruyor, Türkiye yanıtını alınca da Türkçe olarak “Nasılsın” sorusuyla karşılıyor bizi. 26 yaşındaki Satenik, Türkiye’yi dizilerden tanıyor. Uydudan en çok izlediği diziler, Adını Feriha Koydum, Deniz Yıldızı, Kuzey Güney ve bir de müzik kanallarını sıkı takip ediyor. Ben Arap dünyasında esen rüzgârdan yola çıkarak Kıvanç Tatlıtuğ’u tanıyıp tanımadığını soruyorum. Telaffuzumdan önce anlamıyor, “Aşkı Memnu” diyorum, “Haa, Behlül” diyor. Behlül’ü tabii ki beğeniyormuş ama Emir’i daha hoş buluyor. Tabii ki sınırların açılmasını istiyor. Dizilerden tanıdığı Türkiye’ye, özellikle İstanbul’a gitmek istiyor. Dükkânda konuştuğumuz bir müşteri, Türkiye’ye çalışmaya gidenlerin en büyük sıkıntısının, Türkiye’den çıktıktan sonra kendi ülkesinde en az 90 gün kalmasını öngören uygulama olduğunu söylüyor. 6 Mayıs seçimlerinin galibi Cumhuriyetçi Parti’den Artak Zakaryan’ın protokoller açısından verdiği mesajlar önemli. Pek çok siyasi parti protokollerin bu haliyle kabul edilemez olduğunu düşünse de, Cumhuriyetçi Parti onaylama konusu masada olduğu sürece Türkiye’yi bekleyecek. Zakaryan, “Tabii Türkiye’nin seçimi, Azerbaycan’la ilişkileri açısından kötü olacak diye düşünüyorsa, bunu Türkiye bilir. Diyaspora da sürece karıştık, biz iki ülkenin işi dedik, soykırımın tanınmasıyla ilişkilendirmedik. Top Türkiye’nin sahasında, Türkiye’nin adımlarını bekliyoruz” diyor. “Peki daha ne kadar bekleyecekseniz?” sorumuza da konunun yeni parlamentoda gündeme geleceğinin altını çizerek, “Zaten saat işliyor” yanıtını veriyor. Protokollerde Karabağ meselesine atıfta bulunan tek bir sözcük bile olmadığını savunan Zakaryan’ın kendisi de Karabağlı. Zakaryan, “Stalin bir hata yaptı, bunu düzeltmek istiyoruz” diyor. Fransa ‘reset’leniyor PAKİSTAN ZİRVEYE DAVET EDİLDİ Dış Haberler Servisi NATO, 2021 Mayıs’ta ABD’nin Chicago kentinde yapılacak, Afganistan’ın geleceğinin de masaya yatırılacağı zirveye Pakistan’ı davet etti. İttifakın bu adımı İslamabad yönetiminin Afganistan güzergâhındaki NATO ikmal yollarını yeniden açabileceği sinyalinin ardından geldi. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in önceki gün Pakistan Devlet Başkanı Asıf Ali Zerdari’yi arayarak zirveye davet ettiği bildirildi. Pakistan’ın ABD Büyükelçiliği yetkilileri Zerdari’nin Chicago’ya gidebileceğini söyledi. NATO sözcüsü ise Afganistan’dan çekildikten sonra Pakistan’ın hayati rol üstleneceğini belirterek “uluslararası topluma yardımcı olması önemli” dedi. İslamabad’a davet, Pakistan Savunma Komitesi’nin hükümete NATO ikmal yollarının yeniden açılmasını önerdiği yönündeki haberlerin ardından geldi. Toplantıda Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani’nin Frankfurt’un ‘olağanüstü hal’i FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa’nın mali başkenti kabul edilen Frankfurt’ta, mali piyasaların ve uluslararası kredi devlerinin egemenliğine karşı hafta içinde düzenlenecek protestolara izin çıkmadı. Gösterilerin hafta sonunda yapılması bekleniyor. 5 binden fazla polisin görev aldığı kentin bankalar bölgesinde, aralarında Avrupa Merkez Bankası’nın da olduğu birçok “para devi”, bugünkü dini bayramı da hesaba katarak çalışanlarına pazartesiye kadar izin verdi. Commerzbank’ın tüm personelini izinli sayarak ana binasını korumaya aldığı, bu arada bölgedeki esnafın da benzer önlemlere başvurduğu bildirildi. Bu arada Avrupa Merkez Bankası çevresinde aylardır devam eden çadırlı işgal eylemi pazar gününe kadar sonlandırıldı. Sökülen 30 kadar çadırla birlikte protestocular da polis tarafından bölgeden uzaklaştırıldı. Bankalar semtinin “kapitalizmi eleştiren göstericilerden” temizlenmesi sırasında polise herhangi bir direniş olmadı ve olay çıkmadı. Ancak göstericilerin saldırıda bulunabileceği gerekçesiyle bölgeye toplanan polis güçlerine medyanın da yoğun biçimde eşlik ettiği gözlendi. Frankfurt’un bağlı olduğu Hessen İdare Mahkemesi, cuma gününe kadar tüm protesto gösterilerinin yasaklandığını duyurdu. 19 Mayıs cumartesi günü Frankfurt’ta “kapitalizm karşıtları” tarafından yapılacağı ilan edilen gösteri için ise ilgili mahkemeden onay çıktı. Dini bayram nedeniyle uzayan bu hafta sonunda, Frankfurt’taki finans kapitalizmini protesto gösterilerine 30 bini aşkın bir katılım bekleniyor. Emniyet yetkililerinin “Olay çıkabilir!” yolundaki açıklamaları, karşıt çevrelerin tepkisini topladı. NATO’ya ikmal izni Chicago’ya giriş bileti de sınırın yeniden açılmasını teklif ettiği, bunun olumlu karşılık gördüğü kaydedildi. Gilani’nin “duygusal kararlar almamak gerek” görüşünü dile getirerek NATO ile işbirliği yapmanın ve Afganistan barışına katkı sağlamanın ülkenin menfaatlerine uygun olduğunu söylediği belirtildi. Bazı yorumlarda NATO güçlerinin Afganistan’dan çekilme sürecinde Pakistan sınırını içeren rotanın önemine işaret ediliyor. İslamabad, geçen kasım ayında NATO’nun hava saldırısında 24 askerinin ölmesinin ardından ittifakın Afganistan’a yönelik ikmal yollarını kapatmıştı. Mladiç hâkim karşısında “Bosna kasabı” Mladiç, 16 yıl sonra geçen sene mayıs ayında yakalanmıştı. (REUTERS) Yeni kriter ağırbaşlılık ve ciddiyet Avrupa Merkez Bankası yakınında aylardır eylemlerini sürdüren protestocuların çadır kampı polis tarafından boşaltıldı. (AP) Dış Haberler Servisi Savaş suçundan tutuklu bulunan Bosnalı Sırpların eski komutanı Ratko Mladiç’in yargılandığı dava dün başladı. Lahey’de eski Yugoslavya için kurulan savaş suçları mahkemesinde hâkim karşısına çıkarılan, 19921995 arasında yaşanan Bosna Savaşı sırasında, Srebrenitsa katliamı ve binlerce masum sivilin öldürülmesinden sorumlu tutulan Mladiç, soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçu işlemekten yargılanıyor. Mladiç’in avukatları aracılığıyla yaptığı reddi hâkim talebi reddedildiği için mahkeme, Hollandalı Alphons Orie başkanlığında, yaklaşık 400 tanığa dayanılarak hazırlanan iddianamenin okunmasıyla başladı. Esad: Yabancı askerleri açıklayacağız MOSKOVA (AA) Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Suriye hükümetine karşı savaşanlar arasında, “El Kaide” gibi aşırı grupların üyelerinin de bulunduğunu öne sürerek, “Yabancı askerler var, bazıları hâlâ canlı. Gözaltına alınıyorlar. Onları tüm dünyaya göstermeye hazırlanıyoruz. Büyük çoğunluğu Arap ülkelerinin vatandaşları” dedi. Esad, Rusya’nın devlet televizyonu “Rossiya24” kanalında, 6 ay aradan sonra ilk kez yayımlanan röportajında, Suriye Ulusal Konseyi’nin parlamento seçimlerini boykot ederek muhaliflerin itibarını zedelediğini savundu. Esad, sözde ‘Özgür Suriye Ordusu’nun, ne ordu ne de özgür olduğunu belirterek “Değişik ülkelerden silah ve para alıyorlar. Onlar çeşitli cezalara çarptırılmış, yasaları ihlal eden bir avuç eşkıya” ifadesini kullandı. C MY B C MY B