23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2012 ÇARŞAMBA 4 HABERLER EMİNAĞAOĞLU’NDAN YARGITAY İŞARETİ HÜLYA KESKİN BAHÇELİ: SAKINCA NEYMİŞ SÖYLESİNLER ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, tutuklu vekiller konusunda AKP’nin muhalefetin önerisini reddetmesine tepki göstererek “Yargı hızlandırılmalı” dedi. Grup toplantısının çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, “Tutukluluk kavramıyla milletvekili özde ve sözde bağdaşmaz” dedi. Bahçeli, “Başbakan veya AKP yöneticileri sakıncalı unsurların neler olabileceği konusunda kamuoyunu aydınlatmalı. Eğer bunun sakıncalarının çok büyük olduğunu düşünüyor ise o zaman yargıyı harekete geçirerek orayı daha hızlı çalıştırabilecek imkânları yargıçlarımıza sağlamak suretiyle sorunun kökten çözülmesi tercih yolunu bulmasında yarar vardır” diye konuştu. Bahçeli, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in sorunun çözüleceği ümidini taşıdığını belirterek, “Erdoğan’ın siyasi uslubu tüm ülkede kendinden başka yaşayanların varlığını yok sayıyor” dedi. Hükümetin memur zammı teklifinin “çok aldatıcı olduğunu” belirten Bahçeli, başkanlık sistemi söylemlerine tepki gösterdi. Bahçeli, Erdoğan’ın Ortadoğu ülkelerine gide gele sultan, şah ve krallarla düşüp kalktıkça başkanlığa özendiğini belirtti. İstanbul 34’üncü Sulh Ceza Mahkemesi yargıcı ve Yarsav ve YargıSen Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, tutuklu milletvekillerinin tahliyesi için Yargıtay Ceza Dairesi’ne başvurma çağrısında bulundu. Eminağaoğlu, “Ceza Muhakemesi Yasası’nın 309’uncu ve 310’uncu maddeleri kapsamında, hükümlülerin cezasının kaldırılması ya da azaltılması ile ilgili Adalet Bakanlığı’nın ya da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın, söz konusu kişiler hakkında Yargıtay Ceza Dairesi’nden, bu yönde talepte bulunabilme si söz konusudur. Şimdiye kadar bu yol kullanılmadı. Yasa herkesi kapsıyor. Adalet Bakanı’nı göreve çağırıyorum, eğer samimilerse yasanın gereğini yapsınlar” dedi. Eminağaoğlu, “Adalet Bakanlığı ya da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, cezanın kaldırılması için doğrudan Yargıtay ilgili ceza dairesine başvurabilmektedirler. Bu başvuruyu resen yapabilecekleri gibi kendilerine yapılan bir başvuru üzerine de gerçekleştirebilmektedirler. 2005 yılında açılan bu yolun kullanılması için bugüne kadar herhangi bir başvuru olmamıştır. Adalet Bakanlığı samimi ise ya da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yalnızca hukuk diyorsa, bu yola başvurmaları gerekmektedir” dedi. Bir Yunan Tragedyası Yunanistan’daki gelişmeleri, sol radikal parti SYRIZA’yı, genç lideri Tsipras’ın yükselişini izlerken aklıma (biraz klişe olacak ama…), Aristoteles’in “Poetika” notlarında tanımladığı haliyle tragedya geldi. “SYRIZA’nın yükselişini başlatan süreç (izlek) potansiyel olarak tragedya özelikleri içeriyor” diye düşündüm. Eminağaoğlu Bahçeli Dönüşüm, ‘anagnôrisis’, katarsis Aristoteles’e göre tragedyanın en önemli unsurudur izlek. Karmaşık, makbul bir izlek, olaylarda mantıksal bir akış, bütünsellik, olayı yaşayanların kaderinde beklentilerle uyuşmayan (şaşırtıcı) bir yön değişikliği, bu sırada bir gerçeği tanıma (cahillikten çıkma anagnôrisis) durumu yaratır. Tüm bu özellikleriyle izlek, izleyenlerde acıma ve korku duygularını harekete geçirerek, “ruhun” temizlenmesine (katarsis), bir rahatlamaya yol açar. Tragedya yazarı, insanları değil yaşamı ve olayları taklit eden (mimesis) bir izlekle tüm bunları gerçekleştirirken, izleyici, katarsisle birlikte taklit edilen şeyi tanıyabiliyor, anlayabiliyor olmaktan dolayı bir haz duyar. Neden PASOK ya da Yeni Demokrasi Partisi değil de SYRIZA tragedya potansiyeli taşıyor? İzlek boyunca kaderi değişen insan çok kötüyse, başına gelenleri hak ettiğinden acıma duygusu yaratmayacak, başarılı olursa bu kez ahlaken tiksindirici bir durum oluşacak. Çok erdemli bir insanın kaderi iyiden yana dönerse olağan karşılanacak, başına çok kötü bir şey gelirse ahlaken itici olacak. Her iki durumda da acıma duygusu engellenmiş, izlek işlevini (katarsisi) yerine getirememiş olacak. Bu yüzden, ne çok iyi ne çok kötü biri olmalı tragedyada izlediğimiz özne. Yunanistan’ı 1975’ten bu yana yöneten, YDP ve PASOK, bugün bu ekonomik siyasi çöküntüyü hazırladılar. Bu dönem boyunca, özellikle kriz başladıktan sonra, her aşamada halkı, dünyayı kandırdılar. YDP gerçek borçlanma durumunu saklayarak PASOK halkçı, emekten yana vaatlerle hükümet olduktan sonra uluslararası mali sermayeye (tanrılara) teslim olarak, sonra bu teslimiyetin de gereklerini yerine getirmeyerek karşımıza, bugün içine düştükleri durumu her açıdan hak eden karakterler olarak çıkıyorlar. Bunların kaderi acıma, korku duyguları değil, ahlaki açıdan tiksinti uyandırıyor. Bu anlamda trajik değiller. Tutuklu vekil politikasını ‘Muhalefet nasıl olsa anlaşamaz’ diye kuran hükümet, formül çıkınca ‘tutukluluğa devam’ dedi. Tutukluluğa devam kararı anketle savunuldu AKP kapıyı kapattı ERDEM GÜL ‘Kenan Evren ile Erdoğan aynı kişi’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, katıldığı bir televizyon programında tutuklu milletvekilleri konusunda getirilen çözüm önerisinin AKP tarafından kabul edilmemesini değerlendirdi. İnce, tutuklu vekiller konusunda yüz formül de getirseler AKP’nin hepsini elinin tersiyle iteceğini belirterek, “12 Eylül 1980’den sonra milletvekili adaylarını veto eden bir Kenan Paşa vardı. Bugün de Sayın Başbakan milletvekillerini bir anlamda veto etmektedir. Kenan Evren ile Recep Erdoğan aynı kişidir. 12 Eylül’de paşaların vetosu vardı, şimdi de Recep Erdoğan’ın vetosu var” dedi. BDP’li vekil polisle tartıştı! ? VAN (Cumhuriyet) KurdiDer tarafından Kürt Dili Bayramı etkinlikleri kapsamında yapılan basın açıklamasına katılan BDP Van Milletvekili Özdal Üçer ile polisler arasında tartışma çıktı. Polisler kalabalığın kaldırımdan yürümesini isterken, BDP’li Üçer ise, caddeden yürüyeceklerini söyledi. Bunun üzerine polislerle tartışan Üçer, “Burada herhangi bir vatandaşa zarar gelmesi durumunda, sen ve sana emir verenler nefes alamayacaklar” diye konuştu. ANKARA AKP Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) önceki gece yarısı aldığı tutuklu milletvekillerinin serbest kalmalarını sağlayacak yasal düzenleme formülünü reddetme kararını, “Muhalefet kendi arasında nasıl olsa anlaşamaz” beklentisinin gerçekleşmemesi nedeniyle aldığı ortaya çıktı. AKP, özellikle MHP ile BDP’nin formül konusunda çatışmasını bekledi ancak çatışma olmayınca kendisi karar alarak tutuklu vekillerin tahliyesine vize vermedi. AKP, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in görüşme başlatması aşamasında, “Önce kendi aralarında anlaşsınlar öyle gelsinler” derken MHP ile BDP’nin bir formül üzerinde uzlaşmasının imkânsız olduğu değerlendirmesini yaptı. Ancak üç parti anlaşınca, AKP bu kez süreci beklemeye aldı. Beklemeye alması da, “Zaman geçtikçe uzlaşma bozulur. MHP ile BDP çatışır” görüşünden kaynaklandı. Ancak AKP’nin beklentisi gerçekleşmeyince önceki gece Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan MYK’de “tutukluluklara devam” kararı ERDOĞAN: BUNUN FORMÜLÜ OLMAZ Grup toplantısında konuyla ilgili değerlendirme yapmayan Başbakan Tayyip Erdoğan, gazetecilerin soruları üzerine “Başından itibaren bu iş zaten gerek anayasal, gerekse yasal düzenlemeler bilinerek atılmış bir adımdır. Bu adımlar, anayasaya da yasaya da uygun olmadığı halde maalesef kenardan, köşeden dolaşarak atılmış adımdır ve milletvekili seçilme olayını sulandırma hareketi olarak görüyoruz. Ondan dolayı da olumlu bakmıyoruz. Ama yargının vereceği kararla ilgili de söyleyecek herhangi bir şeyimiz yok” dedi. Erdoğan, tutuklu milletvekilleriyle ilgili yeni formül olup olamayacağı sorusunu, “Bunun formülü olmaz. Ysal noktadaki hükmü, anayasanın 14. maddesi çok açık, net ortada” diye yanıtladı. alındı. MYK toplantısında, bir açıklama metni oluşturularak parti sözcüsü Hüseyin Çelik tarafından açıklanması da dikkat çekti. Çelik, açıklamayı 24.00 haberlerine yetişmesini de dikkate alarak Anadolu Ajansı’na yaptı. Açıklamada, CMK 100. maddede değişiklik formülü kastedilerek, “Üç muhalif partinin önerdiği tarzda bir değişikliğin olumsuz hukuki sonuçlar doğurabileceği ve düzenlemenin suiistimale son derece müsait olabileceği sonucu çıkarılmıştır” denildi. Açıklamanın devamında, “Mahkemelerin bu konuda kararını vermesini Hakan Fidan Türkmenistan’da ? AŞKABAT (AA) Türkmenistan’ı ziyaret eden MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov tarafından kabul edildi.Fidan, Türkiye’nin Türkmenistan ile geniş çaplı işbirliği tesis edilmesine büyük önem verdiğini kaydetti. Berdimuhamedov ve Fidan, iki ülke arasında istihbarat paylaşımı ve bu alanda işbirliği, genel barış, güvenlik ve istikrarı sağlama, dönemin tehlikelerine ve tehditlerine karşı konulması konularında ortak işbirliğinin sürdürülmesi konusunda mutabık kaldı. AKP’ye göre halk istemiyor AKP MYK toplantısında yapılan siyasi değerlendirmede AKP için çalışan bazı firmalara tutuklu vekil konusunda yaptırılan anketler gündeme getirildi. 8 tutuklu vekil için alınan, “tutukluluğa devam” kararı, anketlere dayandırılarak, “Anketlerde halkın yüzde 65’i tutuklu vekillerin çıkmasından yana değil. Bizim tabanımızda bu oran yüzde 90’lara çıkıyor” görüşü savunuldu. beklemenin daha doğru olacağı” ifadesiyle de AKP’nin tutuklu vekillerle ilgili bulunabilecek yasal düzenleme formüllerinin tamamına kapılarını kapattığı değerlendirildi. MYK toplantısında muhalefetin uzlaştığı formül hukuki ve siyasi açıdan değerlendirildi. Hukuki değerlendirmeyi yapan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, CMK 100. maddede yapılacak değişikliğin ayrıcalık yaratacağını, hukuken bunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını anlattı. Toplantıda, söz alan tüm üyeler, tutuklu vekilleri serbest bırakılmasına karşı görüş bildirdi. Milletvekilleri “PKK’liler dahil ciddi suçlar işleyen kimselerin milletvekili seçilip cezaevinden kurtulmasını sağlayacağı” şeklinde itirazlarını dile getirdi. PKK liderlerinden Karayılan dahil birçok ismin de bundan yararlanabileceği belirtilirken, “MHP’nin buna nasıl evet dediğinin sorgulanması gerektiği de” ifade edildi. SYRIZA ve Tsipras Bu çöküntü yaşanırken, izlekte SYRIZA’nın, lideri Tsipras’ın kaderi, beklenmedik bir biçimde sıradanlıktan, iyiye doğru değişmeye başladı. SYRIZA sahnede haksızlıklara, tanrılara başkaldırarak öne çıkıyor. Bundan sonra ne olacak sorusu izleyiciyi iyice germeye, beklentilere sokmaya, böylece tragedya unsurları bir araya gelmeye başlıyor. İzleğin bu dönemecinde, SYRIZA ve Tsipras, hem yapması gereken şeyleri yapıyorlar hem de yapmaları gereken şeyleri tam olarak yapamıyorlar. Kathimerini gazetesinde Nick Malkoutzis’in aktardığı gibi SYRIZA, geçmişin lekelerini taşımayan temiz, yakışıklı, erdemli bir lidere sahip (09/05). Bu lider haksızlığa uğrayanları, tanrıların terk ettiği insanları savunuyor. Tsipras haksızlığa uğrayanları savunmaya, tanrılara baş kaldırmaya kararlı olanların bir kısmını, örneğin sosyal demokratların, Marksistlerin önemli bir kesimini bir araya getirebilecek bir liderlik sergileyebiliyor. “SYRIZA ve Tsipras çok çalıştı diyor” Malkoutzis, ekliyor, “sokaklarda, meydanlarda, protesto eylemlerinde, fabrikalarda, halkla, işçilerle, emeklilerle işsizlerle, konuşarak onların eylemlerine katılarak enerji harcadı, ter döktü... YDP ve PASOK’un gitmeye, hatta yüzlerini göstermekte cesaret edemeyecekleri yerlere gitti”. Böylece Tsipras, haksızlığa uğrayanların, tanrıların terk ettiklerinin, sesi, temsilcisi, umudu olmaya başladı. Şimdi, SYRIZA’nın, Tsipras’ın gelecek seçimleri kazanarak hükümeti kurabilmesi için SSCB geleneğinden Komünist Parti’sine ve Troçkist ANTARSYA’ya (tanrılara karşı çıkan diğer Titanlara) güven vererek, birlikte davranmaya ikna etmesi gerekiyor. O zaman izlek bir “kriz” noktasına ulaşacak. Bu noktada SYRIZA ve “Titan”lar “tanrıların” ve tapınak bekçilerinin tüm gazabıyla karşı karşıya kalacaklar. Burada izleğin bir sonraki aşaması açısından üç olasılık söz konusu olacak: SYRIZA ve titanlar tanrılardan korkacak, canlarını kurtarabilmek için uzlaşarak davalarına ihanet edecekler. Savaşacaklar, kazanacaklar, tanrılara boyun eğdirmeye, tanrıları cezalandırmaya başlayacaklar. O zaman bu izlek asırlarca dillerde dolaşacak olan bir destana dönüşecek. Ya da SYRIZA ve titanlar, tanrılara başkaldırmanın bedelini ödeyecekler. Böylece izlek izleyicide acıma ve korku duyguları uyandırırken haksızlıklara son vermek için “tanrılardan” kurtulmaktan başka bir yol olmadığını göstererek bir “anagnôrasis” ve katarsis yaratacak, başarılı bir trajedi olarak sona erecek. Heyecanla izlemeye devam edelim... AKP’YE SERT TEPKİ Tarhan: Meclis’i başkan yönetmiyormuş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, tutuklu milletvekilleriyle ilgili olarak üç partinin üzerinde uzlaştığı formüle AKP’nin “hayır” demesi üzerine “Biz bu süreci TBMM Başkanı’nın yönettiğini sanıyorduk, yanıldık. TBMM Başkanı’nın inisiyatifi nafileymiş. Bizi ofsayta düşürmek istediler, nasılsa muhalefet uzlaşamaz diye şov yapacaklardı” değerlendirmesini yaptı. CHP grup toplantısında bazı milletvekilleri yakalarına demir parmaklıklara yapışmış ellerle “Dışarıdaki Milletvekili” yazısı bulunan kartlar taktı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, grup konuşmasında bu konuya değinmedi. Tarhan, düzenlediği basın toplantısında “Mide bulandırıcı bir samimiyetsizlik ve ahlaki bir problemle karşı karşıyayız. Çünkü kendi çocukları ve anneleri için çok duyarlı olanların tutuklu milletvekillerinin çocukları ve başka anneler için aynı duyarlılığı göstermediği de bu süreçte tescillendi. O insanların ailelerinin kalplerine bıçak sapladılar ve o bıçağı çevirdiler. O insanların çocuklarının kalplerinde onulmaz yaralar açtılar. AKP’nin zalim ve despot yüzü görüldü. 3 partinin uzlaştığı bir konuda dahi halk iradesini yok sayanlar bize anayasa yapacaklarmış! AKP’nin uzlaşmama kararı gerekçesiz. Yargı halledecekmiş, böyle buyurmuşlar, hangi yargı halledecek bu sorunu? Bir poşudan örgüt çıkaran yargı mı? Ucu iktidara ve cemaate dokunan dosyalarda savcıları yargılayanlar mı? Tutukluluk süresini 10 yıla indirip Hizbullah canilerinin boşalan yerlerini gazetecilerle dolduran bu yargının bu işi halletmesini daha çok bekleriz.” KESK: Örgütlü olmak suç değil KESK İstanbul Şubeler Platformu, KCK operasyonu kapsamında tutuklanan KESK üyeleri ve Eğitim Sen 3 No’lu Şube üyesi ve Maçka Akif Tuncel Anadolu Teknik Meslek Lisesi Matematik öğretmeni Mehmet Ali Aslan’ın 8 aydır Adıyaman E Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunmasını protesto ederek, Aslan’ın serbest bırakılmasını istedi. Eğitim Sen 3 No’lu Şube önünde dün akşam saatlerinde bir araya gelen grup sloganlar eşliğinde AKP Şişli ilçe binasına yürüdü. Eğitim Sen 3 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Tosun, “Mehmet Ali öğretmenin bütün suçu demokratik haklarımız için mücadele etmek ve örgütlü olmaktır” dedi. (Fotoğraflar: KAYHAN AYHAN) Ya noktayı koy, ya istifa et ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, tutuklu milletvekilleri konusunda muhalefetin uzlaştığı CMK 100. madde değişikliğine karşı çıkan, ancak yeni bir öneri de getirmeyen AKP’ye “demokrasi zebanisi oldular” sözleriyle tepki gösterirken, içtüzük değişikliği ve eğitimdeki “4+4+4” düzenlemesindeki tavrının ardından tutuklu milletvekilleri girişimi de “fiyasko” ile sonuçlanan TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e, “Ya noktayı koy ya da seni kim oyuna getirdi, bunu açıkla ya da onurlu şekilde istifa et, git” çağrısı yaptı. BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın rahatsızlanması nedeniyle grup toplantısı iptal edilirken grup başkanvekilleri Hasip Kaplan ve Pervin Buldan, basın toplantısı düzenlediler. Kaplan, şu görüşlere yer verdi: “AKP, Meclis Başkanı’nı boşa çıkarmıştır, Meclis Başkanı’na tutuklu vekiller konusunda öyle bir gol atmıştır ki, Başbakan da kale arkasında top toplayan kişi konumuna düşürülmüştür” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear