Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 MAYIS 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER “Onları da kucaklayacağız. Onları da aramıza alacağız… Vurmaya değil sevmeye geldik” demişti Erdoğan 12 Haziran’da yaptığı balkon konuşmasında ve söze şöyle devam etmişti: “74 milyonun, her bir ferdinin yaşam tarzı, inancı, değerleri bizim üzerimizde emanettir. Bize oy verenlerin de vermeyenlerin de yaşam tarzını, inanç ve değerlerini onurumuz, namusumuz, şerefimiz olarak göreceğimizden, hiç kimsenin kuşkusu, şüphesi tereddüdü olmasın. Gururu, böbürlenmeyi hiçbir zaman kapımızdan içeri almadık, bundan sonra bu konuda daha hassas olacağız. Biz beraberiz, kardeşiz. Bunu unutmayın.” O Başbakan bugün ne diyor? “Elitler kusura bakmasınlar biz artık bu ülkede varız. Biz bu ülkenin öz çocukları, öz evlatlarıyız…” “Hepimiz kardeşiz!” retoriğinden, Başbakan “ülkenin öz evlatları” ile üstü çok fazla örtülü olmayan bir ima yoluyla “öz olmayan evlatlar” moduna geçmiş durumda… “Öz olmayan evlatların” konuşma hakkı yok artık. Erdoğan’ın art arda çıkışlarından çıkan sonuç bu. konun dizinin dibinde yetişmiş aydınlar, seçkinler, elitistler, malum medya”... Bu ayrımcılıktan nasibini almayan “laik cumhuriyet döneminin eski elitleri” kalmadı dense yeri... Başbakan mazide kalan “laik cumhuriyetin elitlerine” sürekli “statükocular” diyerek verip veriştiriyor… On yıldır iktidara “tek parti” zihniyetiyle damga vuran AKP’nin oysa bugün yaratmış olduğu farklı bir statüko var. Ama anlaşılan Başbakan (hayalindeki “mükemmel düzen” açısından henüz tamamlanmamış olan bu!) yeni statükoya, henüz layıkıyla “statüko” kavramını yakıştırmıyor…. Bu nedenle “statüko” derken sadece “eski düzeninin statükosunu” kastediyor. Bir devri sabık mantığıyla, geçmişin statükosunun parçası olan kim varsa; hedefe oturtuyor. Son örneğini Başbakan’ın MÜSİAD genel kurul toplantısında yaptığı konuşmada gördük. Başbakan, “statükocular” diyerek eski müesses nizamla özdeşleştirdiği TÜSİAD’ı bodoslamadan hedef aldı. Öyle ki Başbakan’a son döneme kadar toz kondurmayan Tarhan Erdem bile sonunda dayanamayıp özetlena indirgenmiş durumda... İş dünyası, medya dünyası, eğitim dünyası, (dini nesiller kontenjanından!) inanç dünyası ve nihayet dizilerin hayal dünyası; Türkiye’de sayıları sınırlı olan aydınlarla tiyatrocuların sanat dünyası kimsenin kolayına karşı koymaya cesaret edemediği “ulu Başbakan’ın” “değerleri”/“normları” içinde şekillenip gelişecek. Hâlâ bu gerçeği kayda geçmeyen/kayda geçmemekte direnç gösteren aydın tiyatro camiasına da Başbakan AKP’nin son gençlik kolları kongresinde; “Şehir Tiyatroları’nda yapılan bir yönetmelik değişikliği üzerinden hem bizi hem bütün muhafazakârları aşağılamaya ve küçümsemeye başladılar” diyerek esip gürledi: “Siz kimsiniz? Her konuda söz söyleme, her konuda otorite olduğunuzu iddia etme ehliyetini nereden alıyorsunuz? Tiyatro sizin tekelinizde mi? Sanat sizin tekelinizde mi? Sanat konusunda söz söyleme ehliyetine sahip olan sadece sizler misiniz? Geçti o günler…” Başbakan’ın “statükonun dizinin dibinde yetişmiş aydınlar, seçkinler, 7 elitistler, malum medya” diye tanımladığı kesimlerin ezcümle; itiraz, eleştiri, söz söyleme hakkı ellerinden alınmış oluyor böylelikle. “O zavallılara acıyorum. Her şeyi bilip de akıl vermeye çalışan despot aydınlara, o zavallılara acıyorum” diyor Başbakan. Bundan daha kibirli, daha aşağılayıcı, daha agresif bir ton olabilir mi? Tıpkı geçen yıl Ankara Devlet Tiyatrosu’nda izlediği bir oyunda kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle beraberinde 150 polis ile birlikte salonu terk eden “mahdume Sümeyye Erdoğan” gibi…. Devlet Tiyatrosu krizi ardından “Facebook”a “statüko tiyatrosuna” meydan okuyan bir manifesto yerleştiren Sümeyye Hanım; “Sanat camiamızda maalesef çokça rastlanan sizin gibiler, saygıdeğer sanatçılar değilsiniz!” diye öfke saçmıştı… “Tiyatro krizinin” müsebbibi görülen oyuncuya “Sümeyye ayarıyla” ceza kesilmiş; oyunun tartışmalı bölümleri sansüre uğratılmış, temsil sonra hepten programdan çıkarılmıştı. Başbakan’ın son tiyatro çıkışı arkasında, hep artık Sümeyye Hanım’la hatırlanacak olan bu “Genç Osman” dramı da var. Konuya gene döneriz. ‘Geçti o günler!’ Başbakan’ın ‘Öz’, ‘Öz Olmayan Evlat’ Ayrımı… “Bu ne iştir?” diye yazdı: “Başbakan TÜSİADMÜSİAD ayrımı yapıyor” diyerek tepkisini dile getiren Erdem; “Bu yaklaşım işadamları arasına nifak sokmak değil de nedir? Dernek özgürlüğü bu mu? İşadamlarına bu sözlerle iki dernekten biri işaret edilip, oraya üye olmaları önerilmiyor mu?” diye sordu. Geçmiş olsun! Geç kalmış sorular bunlar. Baksanıza “Kimse mürebbiye gibi bize parmak sallamasın!” diye ses çıkarmaya cüret eden herkese gürleyen bir Başbakan var karşımızda. Bu mutlak gücü dengeleyebilecek tek fren mekanizması kalmadı. Bu minval sorular Başbakan’ın artık bir kulağından girip diğer kulağından çıkan sinek vızıltısı 1 Mayıs Başbakan’ın beğenmediği 1961 Anayasası, tüm yurttaşlara ülkenin özgür insanları olduklarının bilincini aşılayacak düzenlemelerin yanı sıra, emeğin en yüce değer olduğunu da söylüyordu. Önce 12 Mart darbecileri, daha sonra bu anayasanın bizim için dar bir ceket olduğu fantezisini söyleyen sağcı politikacıların rötuşları, bir kurucu meclisin özenli ve özverili çalışmasının sonucunda yapılıp halkoylamasında onaylanmış o anayasayı bir hayli deformasyona uğrattı. 12 Eylül’deki darbe ise çift Meclis’in yanı sıra emekçinin alın terini ve çalışanların haklarını hiçe sayan 1982 Anayasası’nı ince zarflarda kullanılacak iki ayrı renkli pusulaların kullanıldığı bir sözde halkoylamasıyla tescil ettirdi. Benim gibi savaşlar, darbeler ve darbe girişimlerinin tanığı olmuş, kaç başbakanı tanımış birisi için kâğıt üzerinde kalmış yasa hükümleri; evliliklerini evlatları hatırına sürdürmeye çalışan geçimsiz ailelerin ev düzenlerinden farksızdır. Bugünkü anayasamızda da “çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu” (madde 49 ve 50) söylenir. Devletin, çalışanları ve işsizleri koruma; işsizliği önlemeye elverişli bir ekonomik ortam yaratma görevinden söz edilir. Kimsenin yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağı buyurulur. İktidar sahipleri anayasada ve başka yasalarda yazılı olanları, gerektiğinde el atılacak bir arşiv malzemesi gibi görüyorlarsa; o devletin gerçek bir sosyal devlet olma niteliği kaybedilmiş demektir! Yıllarca 1 Mayıs’ı tehlikeli bir kıyamet günü olarak algıladığımız için, tüm özgür dünya halklarının bir emek bayramı olarak değerlendirdikleri ve alanlarda coşku ile kutladıkları o günü, siyasi polisin gizli arşivlerinde fişlenmiş sosyalistleri, Marksistleri gün boyunca gözaltında tutulmaya alıştırmışlardı! Ancak 1961 Anayasası iledir ki, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultayında kabul edilmiş olan “İlk Hedefler Beyannamesi”nde de sözü edilen sosyal devlete yaraşır toplumcu görevler yürürlüğe girmeye başladı. Grev ve lokavtın birer hak olduğu söylenildi. Parlamento, o doğrultuda yasalar çıkarmaya başladı. Yasa kadar önemli olan bir başka adım, Çalışma Bakanlığı’na Bülent Ecevit gibi, emeğin en yüce değer olduğunu bilen birisi geldi. Başbakan Ecevit kurduğu hükümetlerde de, bu ilkeyi yürekten uygulamayı sürdürdü. 1 Mayıs 1977, Sayın Süleyman Demirel’in başbakanlıklarından birisi sırasında Derin Devlet yanlılarınca kana bulandı. İnsanlarımız rastgele açılan ateşlerle acımasızca katledildi. Seçilmiş iktidarları halkın gözünden düşürerek askeri göreve çağırmaya yönelmiş olanların bu amacı, kısa bir süre sonra “koşulların oluştuğunu” gören Gladio tarafından uygulandı. Kendi ülkelerinde 1 Mayıs’ları gerçek bir bayram olarak kutlayan dış güçler, Türklere bu hakkı çok görerek kışkırtmacı parmaklarına fünye çektirttiler. Can kayıplarına, çevreye korku ve dehşetin yayılmasına rağmen 12 Eylül 1980’e kadar çok partili parlamenter demokrasi yaşamını sürdürdü. Evet, bugün yeni bir 1 Mayıs. Gerçek sendikacılığın yerini çoğunlukla lümpen işçi örgütlerinin almasını sağlayan bir ortamda emekçiler, toplusözleşmeyi salt bir kâğıt parçası olarak benimseyen bir çalışma düzeni ile karşı karşıyalar! Sosyal devletin “Böyle sanatın içine tüküreyim” ifadesini destekleyen başbakanı, sanat emekçilerini azarlıyor. Tehdit edip aşağılıyor: “Ya köle olur, ‘adam gibi’ çalışırsınız. Bizim sipariş edeceğimiz oyunları sergilemeye rıza gösteren kuklalar olmaya evet dersiniz ya da çeker gidersiniz” diyecek kadar gözlerini karatmış bir “Uşağını Dövmek İsteyen Efendi” adlı tuluatın hem eser sahibi, hem sahneye koyucusu, hem de izleyicisi olmaya hazırlanıyor. Türkiye 1948’de onayladığı ILO Sözleşmesi’nin hükümlerini yerine getiremiyor. Taşeron işçiler, her geçen gün daha da büyüyen kayıt dışı ekonominin tüm ağırlığını sırtlamak zorunda bırakılmış. Grev hak getire. Türkiye yine de 1 Mayıs’ı alanlarda kutluyor. tatükocu ‘elit’, statükocu ‘aydın’ Öz olmayan evlatlar kimler? “Statü S ANKARA 1 Mayıs İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü kutlanıyor Emekçi Sıhhiye’de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkentteki 1 Mayıs kutlamaları Sıhhiye Meydanı ile Tandoğan Meydanı’nda gerçekleştirilecek. KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin çağrıcısı olduğu kutlamaların adresi Sıhhiye Meydanı olacak. Saat 11.30’da Tren Garı’nda toplanacak olan katılımcılar buradan Sıhhiye Meydanı’na yürüyerek mitingi gerçekleştirecek. Hakİş ile MemurSen’in mitingi ise Tandoğan Meydanı’nda olacak. Birleşik Kamuİş Konfederasyonu Genel Başkanı İsmail Tutoğlu, tüm konfederasyonların 1 Mayıs kutlamalarında bir araya gelememesi üzerine konfederasyon olarak Sıhhiye Meydanı’nda miting düzenlemeye karar verdiklerini, Ankara Valiliği’ne iki kez başvuruda bulunduklarını belirten Tutoğlu, “Valilik başvurumuzu yasada öngörülen şartlara aykırı biçimde reddetmiştir” dedi. Tutoğlu, 1 Mayıs günü büyük bir kitleyle Sıhhiye Meydanı’nda olacaklarını bildirdi. Öte yandan Ankara’da güvenlik tedbirleri için il emniyet müdürlüğünün çeşitli birimlerinden 6500 polisin görev alacağı öğrenildi. Taksim’de tek ses İstanbul Haber Servisi İşçi Sınıfının Birlik, Mücadale ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs, yurt çapında alanlarda kutlanacak. İstanbul’da emekçiler “Baskılara, sömürüye ve savaş kışkırtıcılığına karşı” bugün 1 Mayıs Taksim Meydanı’nda buluşacak. 1 Mayıs kutlamaları İstanbul’da, saat 09.00’da Taksim’e çıkan 3 koldan yürüyüşlerle başlayacak. ŞişliTaksim yönünde DİSK’in önderliğinde DİSK’e bağlı sendikalar, Sendikal Güç Birliği Platformu, Devrimci Haklar Federasyonu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda siyasi parti, kitle örgütü ve meslek odası yürüyecek. Tarlabaşı Taksim yönünde ise KESK’in önderliğinde Halkların Demokratik Kongresi ve ÖDP’nin de içinde olduğu bazı parti, meslek odası ve kitle örgütü üyeleri yürüyecek. Beşiktaş Dolmabahçe Gümüşsuyu kolunda ise TMMOB ve TTB önderliğinde CHP’nin de aralarında olduğu siyasi ? 1 Mayıs kutlamaları İstanbul’da, 09.00’da Taksim’e çıkan 3 koldan yürüyüşlerle başlayacak. Katılımcıların tamamının Taksim Meydanı‘na girmesinin ardından Ruhi Su Dostlar Korosu tarafından 1 Mayıs Marşı söylenecek. parti, sendika ve meslek odaları Taksim Meydanı’na yürüyecek. “1 Mayıs Hakkı Müdafaa Günüdür” adıyla sosyal ağlarda örgütlenen “Devrimci İslamcı”lar grubu da kutlamalara “Kapitalizmle Mücadele Korteji”yle katılacak. Tüm sendika, siyasi parti, meslek odaları ve demokratik kitle örgütleri kortejler eşliğinde saat 11.00 gibi Taksim’e çıkacak. Katılımcıların tamamının alana girmesinin ardından, Ruhi Su Dostlar Korosu tarafından 1 Mayıs Marşı hep birlikte söylenecek. Saat 13.00’te KESK Genel Başkanı Lami Bilgin, DİSK Genel Başkanı Erol Ekici , TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı ile TTB Başkanı Eriş Bilaloğlu konuşma yapacak. 1 Mayıs katılımcıları BDP, ÇHD, 78’liler Federasyonu, AkaDer, Alınteri, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Devrimci 1 Mayıs Platformu, Devrimci Anarşist Faaliyet, Devrimci Çözüm, Devrimci Dönüşüm, Devrimci Hareket, Devrimci İşçi Hareketi, Devrimci İşçi Partisi, Devrimci Proletarya, EHP, EMEP, Galatasaray Tekyumruk taraftar grubu, Gülsuyu Gülensu Yaşam ve Dayanışma Derneği, Güvencesizler Hareketi, Hak ve Özgürlükler Partisi, Halk Cephesi, Halkevleri, HKP, Halkların De mokratik Kongresi, HDK, ESP, İKP, İşçi Cephesi, İşçi Mücadele Derneği, Jıneps Gazetesi, Kaldıraç, Kangal Dernekler Federasyonu, Kent Hareketleri, KÖZ, Mücadele Birliği, ODAK Dergisi, Oyuncular Sendikası, ÖDP, Özgürlük ve Sosyalizm Partisi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Proletar Devrimci Duruş, Red Dergisi, SDH, SDP, SES, SHD, SODAP, SOSYAL DEMOKRATİK PARTİ, Sosyalist Devrim Parti Girişimi, Sosyalist Gelecek Parti Hareketi, Sosyalist Umut Derneği, Tiyatro Oyuncuları Derneği, TKP, TKP 1920, Toprak ve Özgürlük Kooperatifi, TÖKÖğrenci Kulübü, TÜMİGD. İşçiler alanlarda Öte yandan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı Antalya, Adana, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Samsun, Hopa başta olmak üzere yurt genelinde kutlanacak. Emekçiler, alanlarda taleplerini haykıracak. İZMİR’DE KUTLAMALAR 1 MAYIS Gündoğdu’da İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) 1 Mayıs, İzmir’de, Gündoğdu Alanı’nda kutlanacak. Konak, Cumhuriyet Alanı, Alsancak İskelesi, Basmane ve Lozan Kapısı önünden yürüyüşe geçecek gruplar, saat 14.00’te Gündoğdu Alanı’nda yapılacak mitingde buluşacak. CHP, Fuar Lozan Kapısı önünden 12.00’de yürüyüşe geçerken DİSK’e bağlı sendikalar, Basmane’den aralarında ÇYDD, Eğitimİş ve Türkİş’e bağlı sendikaların da olduğu gruplar, Alsancak İskelesi’nden, çeşitli sosyalist partiler, Konak Alanı’ndan yürüyüşe geçecek. TKP de Cumhuriyet Alanı’ndan yürüyüşe katılacak. Karabağlar Belediyesi’nin 1 Mayıs etkinliği kapsamında Uzundere Rekrasyon Alanı’nda 19.30’da Onur Akın konseri gerçekleştirilecek. Buca’da da Suavi, 20.30’da eski stadyumda konser verecek. CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU ‘Türkiye’ye sahip çıkın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı yazılı açıklamada, AKP iktidarında toplumun her kesimi gibi, emek dünyasının da çok büyük hak kayıplarıyla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Uluslararası sendikalardan katılım Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu (IMF), Uluslararası Taşımacılık Federasyonu (ITF), Kamu Hizmetleri Enternasyonali (PSI), Uluslararası Gıda Tarım ve Turizm İşçileri Federasyonu (IUF) ve Alman Sendikalar Birliği (DGB) temsilcilerinin oluşturduğu Uluslararası Sendikal Hareket, tüm dünyada işçilere yönelik saldırıların aynı olduğunu belirterek insanca yaşam ve sendikal haklar için 1 Mayıs kutlamalarına katılacaklarını bildirdi. Uluslararası Sendikal Hareket adına 10 ülkeden 20 uluslararası sendika yöneticisi DİSK ile birlikte 1 Mayıs’ı kutlayacak. Şişli’deki DİSK Genel Merkezi’nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan IMF temsilcisi Kristyne Peter, dünyanın dört bir yanında işçilerin sendikal haklar, güvenli yaşam ve iyi bir ücret için çalıştıklarını belirtti. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) ‘Hak aramak için’ İnsani yaşam koşullarıyla bağdaşmayan asgari ücretin esas ücret anlayışıyla uygulanmaya başlandığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “1 Mayıs’ta, emeğin en yüce değer olduğuna inanan ve insanlık onurunu korumayı esas alan CHP’nin genel başkanı olarak, herkes için daha iyi çalışma koşullarının yaratılması, eksiksiz ve engelsiz sendikal hakların sağlanması, iş hayatında ayrımcılığa son verilmesi, taşeron köleliğinin ortadan kaldırılması, çalışma yaşamında ILO normları ile AB kriterlerinin asgari norm olarak kabul edilmesi, herkesin insan onuruna yaraşır bir işe ve yaşanabilir ücrete sahip olması, işyerinde, toplumda, ülkemizde ve dünyada barışın sağlanması için ‘Ben de varım’ diyeni; el ele, omuz omuza olmaya, hak aramaya ve hem demokrasiye hem de Türkiye’ye sahip çıkmaya çağırıyorum” ifadelerini kullandı. MUTLU: SÖZÜM MARJİNALLERE IMF Sendikal Haklar ve Kampanyalar Direktörü Peter sorularımızı yanıtladı ‘Türkiye’de ihlaller aşırı düzeyde’ ELÇİN POYRAZLAR 14 bin polis görevlendirildi İstanbul Haber Servisi İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, “1 Mayıs’ta olay çıkarsa bir daha Taksim’e izin vermem” sözlerine açıklık getirdi. Mutlu “Sözlerim asla emekçi kardeşlerimize değil. Sözlerim meydanda marjinal görüntü veren az sayıda kişiyle ilgilidir” diye konuştu. Mutlu, kutlamalara ilişkin olarak çevre illerden gelen güvenlik güçlerinin de katılımıyla toplam 14 bin civarında personelin görev yapacağını bildirdi. Mutlu, “Emeğe saygı duyan, emek noktasında hassasiyeti olan bir idareciyiz. Sözlerim asla emekçi kardeşlerimize değil” dedi. “Provokasyon durumunda gelecek yıl 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda olmaması söz konusu olur mu” sorusu üzerine Mutlu, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını arzu ettiklerini kaydetti. Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu (IMF) Sendikal Haklar ve Kampanyalar Direktörü Kristyne Peter, 1 Mayıs işçi bayramını ilk kez İstanbul’da kutlayacak. Türk işçilerinin Taksim Meydanı’nda eylem yapabilmesinin son derece önemli olduğunu söyleyen Peter, Türkiye’de sendikal haklar konusunda çok büyük ihlaller olduğunu vurguladı. Peter, 1 Mayıs öncesi Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Daha önce Türkiye’de 1 Mayıs’ı kutladınız mı? İstanbul’da ilk defa 1 Mayıs’ı kutlayacağım. Taksim Meydanı’nda eylem yapabilmek uluslararası bir sendika üyesi için son derece önemli. Türk işçilerinin Taksim Meydanı’nda eylem yapabilmek için verdiği mücadele düşünülünce ve işçilerin bir araya gelmesinin gücü açısından bu bizim için çok özel. Türkiye’de sendikal haklara yönelik sorunlar neler? Türkiye’de tüm sektörlerde sendikal haklar konusunda çok fazla ihlaller var. En önemli sorun sendikacılara yönelik baskılar. Yargı sistemi inanılmaz bozuk. Bir işçi sen dikaya katıldığı için işten atılınca mahkemeye çıkmak için bile 34 yıl bekleyebiliyor. Öte yandan şirketler için getirilen cezalar yüksek ya da caydırıcı değil. Türkiye’de gösteri yapma hakkı konusunda da büyük sınırlamalar var. Bu konuda endişeleriniz var mı? Kesinlikle. Giderek daha fazla sendikacı ya da siyasi aktivistin eylem yaptığı için hapse atıldığını duyuyoruz. Buna neden olarak yalnızca bazı pankartlar taşıdığı ya da belli gruplarla ilişkili olduğu iddiaları var. Bunlar demokrasinin tüm temel unsurlarına karşı bir durum. Türkiye’nin sendikal haklarda dünyadaki konumu nasıl? Türkiye bu konuda dünyada en sorunlu ülkeler arasında. Biz IMF olarak hak ihlallerinin en yoğun olduğu ve aşırı baskı yaşanan ülkeleri belirledik. Türkiye de bunlardan biri. Türkiye, Kore, Belarus, Kolombiya ve Filipinler’le aynı seviyede. Bu bize göre çok tehlikeli. Çin’deki durumla ilgili çok bilgimiz yok, çünkü erişimimiz çok sınırlı. Oradaki sendikalar komünist partinin bir parçası. C MY B C MY B