25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 2012 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI arfahel, 7 yaşına yeni girmiş bir erkek çocuğu. Aşağı mahalledeki okulundan evine dönüyor. Kapı duvar. Annesi alışverişe çıkmış. Humus alacak, biraz peynir, sıcacık pide eşliğinde ikindi kahvaltısına çatal sallayacaklar çoluk çocuk. Başlıyor ağlamaya. Hemen yan binadaki Laffeli Teyze camı açıyor gürültüye, “Hadi, gel” diyor. Küçük bir kız çocuğu kapıyı aralıyor, galiba adı “Estel”. O sırada yolda elinde alışveriş filesiyle yürüyen 35 yaşlarındaki Fatima da gülümsüyor küçük Farfahel ile Estel’in kucaklaştığı sahneye. “Çocuk işte” mırıldanıyor Kıyamet Kilisesi’nin üzerindeki evinin yolunu tutarken... Burası eski Kudüs. Bizim gibi yabancıların “Old City Eski Kent” dediği bölge. Otogardan taksiye binip gidiyorsunuz, eğer tramvayı tercih etmiyorsanız. Taksiden indikten sonra devasa bir kale kapısı sizi bekliyor; ardından binlerce yıllık kültürle, tarihle burun buruna geliyorsunuz. Bizim Kapalıçarşı benzeri bir mekân. Duvarlar, kemerler, sokaklar, dehlizlerle birbirine bağlı her yer. Bond filmlerindeki sahneler sanırım burada çekilmiş. Tarihle birlikte o film sahneleri de canlanıyor gözünüzde. İlk adımda Müslüman mahallesi, onun hemen yanında Yahudilerin yaşadığı bölge ve İsveç’te F temel eğitim ve din bilgisi dersi İ sveç’in yönetim şekli “anayasal monarşi”dir; krallıkla yönetilir. Din ve devlet işleri birbirinden ayrılmamıştır, laik bir ülke değildir. Dine inananların çoğunluğu Protestan inancına bağlıdır. Ancak krallığın ve kilisenin toplum üzerinde belirleyici bir etkisi yoktur. İsveç modeli, krallıkla yönetilen bir ülkede gerçek demokrasiyi; din ve devlet işlerinin karmaşasından ateist bir toplum çıkarmayı başarabilmiş bir deneyimdir... Çocuk, İsveç toplumunun gözbebeğidir. Toplu taşıma araçlarında büyükler, küçük çocuklara yer verir. Bütün çocuklar, anaokullarında (temel eğitim öncesi) eğitimden geçirilir, 11.5 yaşından başlanarak çocuklar, anaokullarına ücretsiz alınır. Herkes çocuğunu anaokuluna gönderir. Okulöncesi eğitim zorunluymuş gibi algılanır. Anaokulu ve temel eğitim süresince çocuklara sabah kahvaltısı, öğle yemeği, ikindi kahvaltısı ücretsiz olarak verilir. Anaokullarının ana amacı, çocuğu temel eğitime hazırlamaktır. Buralarda, çocuğa, sosyalleşmenin, katılımcılığın, araştırmacılığın, yorumlamanın temel kuralları öğretilir. Oyun ortamında, el ve beyin becerileri geliştirilir; sanata, estetik değerlere yatkın hale gelmeleri sağlanır. İsveç’te temel eğitim kesintisiz 9 yıldır. Anaokulundan temel eğitime geçişte köprü görevi gören 1 yıllık hazırlık sınıfıyla birlikte bu süre 10 yıla çıkar. Temel eğitimi tamamlayan öğrenci, lise veya meslek okullarına yönelir. Lise eğitimi 3 yıldır. Meslek liselerinin eğitim süresi 34 yıl arasında değişir. Meslek lisesini bitiren öğrenci isterse fark derslerini vererek (puan ortalamasını yükselterek) üniversiteye başlayabilir. Lucia, Noel, Paskalya, 1 Mayıs, Yaz Ortası ve Bayrak bayramları, İsveç’in dinsel ve ulusal bayramlarıdır. Bütün bayramlarını coşkulu bir katılımla dolu dolu yaşarlar. Bayramlar, çocukların dinsel ve ulusal ritüellerle karşılaşma ortamlarıdır. Yaşamında doğru kararlar alması, dogmalardan ve önyargılardan arınması için çocuğa okulda doğru ve sağlıklı bir din eğitimi verilmesi zorunludur. İsveç’te din bilgisi dersi zorunludur ve temel eğitimin 7. sınıfından, çocuk 14 yaşına girdikten sonra başlar. 7. sınıftan başlanarak haftada 2 gün (birer saat) süreyle zorunlu din bilgisi dersi verilir. Din eğitiminin amacı, çocuğa belirli MALMÖ bir din benimsetmek veya dindar nesiller yetiştirmek değildir. Eğitim (müfredat) programlarında, din ALİ HAYDAR eğitimiyle, çocuğun NERGİS nesnel düşünmeye alıştırılması, çağın ve bilimin kurallarına uygun hareket etmesi, araştırmacı, eleştirel, sorgulayıcı, yorumlayıcı bir bakış açısı kazanması amaçlanır. Dersin okul (müfredat) programlarındaki adı, “din dersi’’ değil; “din bilgisi dersi”dir. 1962 yılına dek, bu ders, “Hıristiyanlık bilgisi” olarak okutuluyordu. 1962, 1980, 1994, 2011 yıllarında yapılan düzenlemelerde, dersin adı “din bilgisi” şeklinde değiştirildi. Yürürlükteki yasalara göre, hiçbir din, “milli din” veya “resmi din” olarak tanımlanamaz. 7, 8 ve 9. sınıflarda okutulan din bilgisi dersi, yurttaşlık bilgisi (tarih, coğrafya, din bilgisi) derslerinin içinde okutulur. Her üç dersin not ortalaması alınarak tek bir yurttaşlık bilgisi notu (blok not) olarak değerlendirilir. Din bilgisi dersinin, bağımsız bir ders olarak okutulması lisede başlar. Din bilgisi dersinin amacı, gençleri, belirli bir dinin kurallarına göre eğitmek, yetiştirmek veya yönlendirmek değildir. Derslerde, Hıristiyanlık, İslam, Musevilik, Hinduizm, Budizm ve diğer inançlar tartışmaya açık biçimde anlatılır. Bilgilerin nesnel ve anlaşılır olmasına özen gösterilir. Derste anlatılanlarla, çocuğun düşünme yetisi ve aile inançları arasında bir çelişki yaratılmasına özen gösterilir. Din bilgisi derslerinde soru sormak serbesttir. Hiçbir dinsel konu, yasak veya tabu değildir. Derslerde, bütün dinler karşılaştırmalı ve tartışmaya açık olarak anlatılır. Din bilgisi öğretmenleri, bütün dinlere karşı eşit bir uzaklıkta durmak zorundadır. Herhangi bir dinin savunuculuğunu yapmak, onu çocuklara aşılamaya çalışmak yasalarla belirlenmiş suçtur. Yetişkin Hıristiyan grupların ayrı ayrı kiliseleri var. Müslümanlar ve diğer inanç grupları Hıristiyanlarla eşit haklara sahiptir. Dört yılda bir yapılan genel seçimlerle birlikte kilise yönetimi seçimi de yapılır. Partiler, seçimde kilise yönetimlerine aday gösterirler. Halen birçok kilisenin yönetiminde sosyal demokrat, komünist ve sol parti temsilcileri görev yapıyor. İsveç nüfusunun önemli bir çoğunluğu hiçbir dine inanmaz. Özgürlüğüne tutkun, karnı tok, sırtı pek, kafası aydınlanmış İsveçli, karar verirken dinsel ölçülerle hareket etmez... Yok aslında birbirimizden farkımız arasında bir topun peşindeler, ya hemen üstlerinde Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği yer; orası da Hıristiyanların bölgesi. bebekleriyle oynuyorlar ağlama duvarının arka kapısının yanında ya da kilisenin 3 din, birkaç yüz metre ara ile kutsal bahçesinde misket atıyorlar. topraklara konuşlanmış. Küçük Elbette yaşlar büyüdükçe bu güzel Farfahel, Müslüman ailenin en TEL AVİV “kardeşlik” yerini kurallara küçük bireyi. Yan komşusu bırakmış Kudüs’te. Öncelikle Estel de Yahudi kökenli bir dikkat çeken konu “güvenlik”... ailenin ferdi. Yoldan yürüyen 1718 yaşındaki kızlı erkekli Fatima Teyze de koyu bir çocukların boyunlarında M 16 Hıristiyan. 3 farklı dinin, 3 ARİF tüfekler, bellerinde el bombaları... farklı yüzü, kardeş kardeş KIZILYALIN “Aman kızdırmayalım, çocuğun yaşıyor. Yeri geliyor aynı eli tetiğe gider” diye düşünmüyor fırından ekmek alıyorlar. Yeri değil insanlar! Herkes birbirine geliyor, aynı büfede meyve kuşku dolu gözlerle bakıyor. Hele mevsim suyu içip serinliyorlar, yeri geldiğinde de normallerinin dışında kalın bir şeyler aynı otobüslerle, Kudüs’ün genelde giymişseniz ya da elinizde şüpheli bir çanta zenginlerinin mesken tuttuğu “Yeni Kent” varsa potansiyel saldırgansınız. Dini bölgesine gidip alışverişlerini yapıyorlar. inancınız önemsiz. Çünkü 3 dinin de Birbirlerine hiç de düşmanca fanatikleri ne yazık ki birbirlerinden fena yaklaşmıyorlar. Hele ufaklıkların, “dinler halde ayrıştırılmış. savaşı” ile hiç ilgisi yok. Onlar ya sokak Cadillac ile adam kaçıranlar en Burkhart Veigel, 1961 yılında genç bir üniversite öğrencisiydim, Berlin Hür Üniversitesi’nde okuyordum. Ağustos ayında Yunanistan’a yaptığım bir geziden döndüğümde kenti kuzeyden güneye bir duvarın böldüğünü gördüm. Doğu Almanyalı arkadaşlarım da ortadan kaybolmuştu, daha doğrusu duvarın öteki yanında kalmışlardı. Kısa süre sonra kendimi Doğu’dan Batı’ya insan kaçırmak amacıyla oluşturulan bir grubun içinde buluverdim. Üniversiteyi bitirdim, doktorluk mesleğine atıldım, fakat çok tehlikeli o “yan uğraşımı” hep sürdürdüm. Öteki yanda kalmış olanlar 1960’lı yıllarda kaçmak için daha çok Berlin Duvarı’ndaki sınır kapılarını kullanıyordu. Bizim görevimiz onları bir araya getirmek, sahte kimlik temin etmek ve kaçış planını uygulamaktı. Doğu’daki Friedrich Caddesi ile Batı’daki Lehrter veya Tiergarten arasında çalışan metro sahte kimlikle kaçmak isteyenler için uygundu. Kanalizasyonları kullananlar vardı, her iki tarafta duvara yakın binaların altına kazılan tünelleri de. İlk zamanlar, Berlin’deki üniversite arkadaşlarımız arasında Batı’ya kaçmak isteyene çok benzeyen birini bulduk mu, pasaportunu bize iki, üç saatliğine, tabii para karşılığı ödünç vermesini rica ediyorduk. Batı’daki insanların duvara çok öfkeli olduğu o yıllarda hiçbir üniversiteli bu ricamızı reddetmiyordu. Ancak bir zaman sonra bu yöntem STUTTGART zorlaşınca sahte pasaportlar yapmaya başladık. Uygun vesikalık fotoğraflarla sahte mühürler kullandık. Bu pasaportlar aracılar tarafından Doğu’ya sızdırılıyordu. Bunu AHMED ARPAD yapanlardan biri de bendim. Ben ayrıca kaçışın planlandığı gün karşıya geçiyor, o gün kaçacaklarla ayrı ayrı görüşüyordum. Çünkü sınır kapısında nasıl davranacakları, ne söyleyecekleri çok önemliydi. Sonra o kişiyi uzaktan takip ediyor, başardığını gördükten sonra da geri dönüp diğerine eşlik ediyordum. Bu kişilerin kaçış öncesi ve sonrası birbirlerini tanımamalarına dikkat ediyorduk. Bir gecede ortalama altı kişi özgürlüğüne kavuşuyordu! 1970’li yıllara girdiğimizde Batı’ya kaçmak isteyenlerin sayısı artmaya başlamıştı. Değişik bir yöntem uyguladık, 15 yıllık kocaman bir Cadillac satın aldık. Araç o kadar büyüktü ki, armatürün altındaki geniş bölmeye bile adam saklayabiliyorduk. Ancak birkaç seferin ardından araçta tufak tefek değişiklikler yapmak gerekiyordu. Kimi zaman kapılar değişiyordu, kimi zaman da motor kapağı. Hatta birkaç kez de boyası yenilenmişti. Ulbricht’ın Demokratik Almanyası’na sırtını dönenler sadece Berlin yolunu yeğlemiyordu. Bazı dönemlerde Çekoslovakya, Romanya, Bulgaristan ve Türkiye güzergâhını da denedik. On küsur yıl içinde tam 650 Doğu Alman’ı özgürlüğüne kavuşturduk. Yaptığımız tehlikesiz değildi. Karşı taraf polisinin aramıza “köstebek” sokmuş olduğunu biliyorduk. Sonraki yıllarımı Stuttgart’ta ortopedi uzmanı olarak geçirdim. Emekliliğimin ardından tekrar Berlin’e döndüm. Geçenlerde biri beni sekseninci doğum gününe davet etti. “Bugün 50. yaşımı kutluyorum” dedi. “Çünkü siz beni 50 yıl önce Batı’ya kaçırmıştınız.” www.ahmetarpad.de B Kutsal topraklardaki ilk durağımız Mescidi Aksa’nın bulunduğu bölge. İsrail polisinin olağanüstü önlem aldığı girişten “Türküz” diye zar zor geçiyoruz. Mescit girişinde ise işimiz biraz daha zor. Müslüman olduğunuzu ya dua okuyarak ya da kelimei şahadet getirerek kanıtlamazsanız “Türk olabilirsin ama her Türk Müslüman değil, Müslümanlardan başkaları da giremez” cevabını alıyorsunuz. İçerisi dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlarla dolu. Kimi fotoğraf çekiyor, kimi namaz saatini denk getirip, Hz. Muhammed’in miraca yükseldiği mağarada ibadet etmek için sıra bekliyor. Çıkışta Aksa Camii’ni de ziyaret ediyoruz. Gözümüze camlı bir dolap çarpıyor. İçinde el bombaları, kurşunlar. Üzerlerinde de tarihler var. İlgiyle baktığımızı görünce “Mescidi Aksa’ya yapılan saldırılarda kullanılan bombalar” yanıtını alıyoruz. Fanatik Yahudi ve Hıristiyanların zaman zaman giriştiği saldırıları anlatıyor görevli; “Burasını korumalıyız” diyerek. Ziyaret bittikten sonra yolumuz Yahudilerin kutsal alanı Ağlama Duvarı’na düşüyor. Burada da müthiş bir güvenlik çemberi var. Elektronik arama kabinlerinden geçip içeri giriyoruz. Yol boyu kek, meyve suyu ikramları var. Tevrat’tan bölümlerin yer aldığı dergiler derken ağlama duvarının önünde ibadet eden Amerikalılar, Hollandalılar dikkat çekiyor. O alana gitmek için mecburen kipayı başımıza geçirip fotoğraf çekiyoruz; anı resmetmek için. Çıkış kapısında elimize bir kırmızı yün takıyor genç haham. “Eğer bir dileğin varsa gerçekleşecek inan” diyor. Eski kentte 3. durak, merkezin yüksek bölgesindeki Kıyamet Kilisesi. Hz. İsa’nın, çarmıha gerildiği alanın önünde uzun kuyruk var. Hıristiyan inanışına göre o noktaya gelip haçın altından geçenler “hacı” oluyor; kutsanıyor. Özellikle Ruslar ve Latinler dikkat çekici bir kalabalık oluşturmuş durumda. Bir İspanyolla sohbet ediyoruz. Türk olduğumuzu öğrenince “Meryem Ana kilisesine gittiniz mi, Kuşadası” diyor. “Evet” dediğimizde, “Siz milyarlarca Hıristiyandan daha şanslısınız. İki kutsal mekânı ziyaret etmiş bir Müslümansınız” yorumunu yapıyor. Burada, Mescidi Aksa ve Ağlama Duvarı’na göre tek fark; güvenlik daha az. Ama kameralı kontrol var. Bir de etrafta tek bir kâğıda, poşede, kullanılıp atılan kâğıt bardağa rastlayamamak... Çünkü sürekli bir görevli ordusu temizlik peşinde. Kudüs günümüz böyle noktalanıyor. Fanatikler dışında kimse kimsenin düşmanı değil. Olmamalı da zaten. Çünkü aynı fırının ekmeğini yiyorlar, aynı manavın meyve sebzesini tüketip, aynı güvenlik koridorundan geçip işlerine güçlerine gidiyorlar. Elbette KudüsTel Aviv otobüsüne binip 12 Şekel’i (yaklaşık 2.2 Avro) ödeyip deniz kenarındaki otelimize dönerken, bindiğimiz otobüste yapılan arama, “Geçenlerde bombalı saldırıya uğrayan otobüsler de bu hatta çalışıyordu değil mi” kuşkusunu beraberinde getirse de insanlık tarihine damgasını vuran kutsal topraklarda yaşadığımız gün, yanımıza “kâr”dan öteye bir şeyler getirip bırakıyor... arifkizilyalin@cumhuriyet.com.tr MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ 43. OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI Mülkiyeliler Birliği Derneği’nin 43 üncü Olağan Genel Kurul toplantısı aşağıdaki http://www.mulkiye.org.tr adresinde açıklanan gündemle 17 Mart 2012 tarihinde saat 10:00’da Konur Sokak No:1 Kızılay/Ankara adresinde, bu toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde çoğunluk aranmaksızın 25 Mart 2012 tarihinde saat 10:00’da Siyasal Bilgiler Fakültesi Aziz Köklü Salonunda aynı gündemle yapılacaktır. Tüm üyelerimizin bilgilerine sunarız. Mülkiyeliler Birliği Derneği Yönetim Kurulu Nüfüs cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. HALİL UZUN SATILIK Turgutreis’te şehir içinde 180 derece deniz manzaralı daire 165.000 TL Telefon: 0533 778 70 08 alinergis@yahoo.se C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear