23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 MART 2012 PAZAR 6 TANRIKULU HABERLER Basın için Meclis araştırması önergesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Türkiyedeki basın özgürlüğü kısıtlamalarını ve gazetecilerin karşı karşıya bulunduğu siyasal sorunları” araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasını istedi. Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından TBMM Başkanlığı’na verilen araştırma önergesinde, “haber alma özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik uygulamaların ve basın üzerindeki baskıların araştırılması, var olan olumsuz tablonun saptanması ve bu konuda alınacak tedbirlerin belirlenmesi için bir araştırma komisyonu kurulmasının yaşamsal önemde olduğu” belirtildi. Türkiye’de kaç tutuklu gazeteci olduğunun, kaç gazeteci nin tutuklu veya tutuksuz yargılandığının, bu yargılamalara gerekçe olan unsurların araştırılmasının kaçınılmaz hale geldiği belirtilen gerekçede şu görüşlere yer verildi: “Ülkemizdeki tutuklu gazeteci sayısına ilişkin rakamlara, tamamen göreli değerlendirmeler sonucunda ulaşılmaktadır. Zira her kurum veya merci, bulunduğu konuma veya pozisyona göre bir gazeteci tanımı yaparak, tutuklu kişileri buna göre gazeteci sayıp saymama tercihinde bulunabilmektedir. Oysa geçimini gazetecilik yaparak sağlayan herkes gazetecidir. Bir kişinin gazeteci sayılması için 212 sayılı kanun kapsamında sigortasının yapılmış olması ve do layısıyla Sarı Basın Kartı almış olması gerekmemektedir. Başta Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), Gazetecileri Koruma Cemiyeti (CPJ) gibi uluslararası basın örgütleri ve ülkemizdeki Çağdaş Gazeteciler Derneği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve insan hakları örgütleri olmak üzere çok sayıda sivil toplum veya meslek kuruluşu, Türkiye’de basın özgürlüğü kısıtlamalarının vahim hale geldiğini çeşitli açıklama ve raporlarında vurgulamaktadır. Ülkemizde basın özgürlüğü ihlallerinin düzeyini, bizzat bu ihlallere önayak olan hükümetin belirlemeye çalışması en büyük sakıncalardan birini oluşturmaktadır.” Libya’yı Merak Edin Duydunuz mu, Libya ikiye bölünmüş! Bir kabile özerk ülke ilan etmiş.. Diğer kabileler de özgürlük yolunda olabilir! ABD, Fransa ve AB, Kaddafi ile birlikte Libya’yı da yerle bir etmeye karar verdikleri andan itibaren, bu ülkelerin “özgür medyası” derhal dünya çapında bir “Libya’yı özgürleştirme” algısı, propagandası oluşturmaya soyundu. Libya savaşının kod isimlerini anımsıyor musunuz? Diktatör Kaddafi, Katil Kaddafi, 42 yıllık diktatör, Aile hanedanı vb... Katliamcı... Neler neler, gidin savaş günü gazetelerimize, TV’lerimize.. açın okuyun. Pek çok köşe yazarına bakın.. Nasıl da “özgürleştirme” operasyonlarını alkışlıyorlardı! Arap Baharı falan, Batı hemen bizzat bir “Libya Baharı” yaratmıştı. Sonuçta ülkeyi yerle ettiler.. Bazı uşaklarını da ülkenin başına diktiler.. Peki Kaddafi’yi linç ettirdi Batı, bu linç olayı son görüntülerdi gözümüzün önünde, pek çoğu da diktatörün sonu diye yazdı.. Cılız bazı sesler de, mırın kırın insan haklarından söz etti! Olay bitti medya ve Batılı emperyalistler için.. ??? Hayır, olay bitmedi, aslında yeni başlıyordu.. Geride nasıl bir Libya kaldığını merak etmeliyiz, bir dünyalı vicdanı bunu emrediyor.. Şöyle bir karıştırdım ne var ne yok diye. Meğer Libya’da Yaralılar ve Şehitler Bakanlığı kurulmuş! Bu bile başlı başına, Libya’daki katliamın hacmi hakkında yeterli bilgi veriyor! Bakan Abdurrahman el Kısa açıkladı, ta iki ay önce, okudunuz mu: Kaç kişi öldü savaşta tam bilemiyoruz ama 50 bin kişi olduğunu tahmin ediyoruz! Yaralı sayısı? En az 25 bin! Bu bile kafa karıştırıcı, yaralı sayısının ölü sayısına göre birkaç kat olması gerekirken.. Nüfusu 6.4 milyon olarak bildirilen Libya’da yaralı ve ölü sayısı 100 bin olsa, demek savaş sonrası Libya halkının yüzde 1.5’i saf dışı sayılabilir! Çoluk çocuk, kadın... Düşünün, NATO, bir İslam ülkesini bombardımanlarla yerle bir ediyor. İslam ülkesi veya ülkeleri saldırsa, bir Avrupa ülkesi bu kaybı verse.. Ne olabileceğini düşünün! Kim ki, Batı, Libya ve diğer İslam ülkelerine refah, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri getirmek için gitti, gidiyor; bombaladı, bombalıyor; öldürdü, öldürüyor; yaktı, yıkıyor... diyor! O, dünyanın en büyük alçaklarından biridir! Doğrusu şudur: Batı, kendi refahını zenginliğini, petrole özgürce sahip olmayı, yıktıkları ülkede yeni iş alanları yaratıp oraları yeniden inşa etmeyi, pazarlarını tamamen kontrol etmeyi sağlamak için bunu yapmaktadır.. İslam ülkelerini ne kadar kontrol altında tutarsa.. hele hele en iyisi, şüphesiz ki sonsuza kadar düzenlerinin böyle sürmesi.. ??? Size bazı rakamları anımsatayım: Libya’da 2010’da adam başına milli gelir 17.000 doları aşıyordu. Bütün sağlık göstergelerinde bölge ülkelerinden katbekat ileride idi.. Bazı kalemlerde Türkiye’den bile iyi! Hatta insani gelişmişlik göstergelerinde Türkiye’yi geride bırakmıştı... Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Göstergesi’ne göre (20102011) Libya, yüksek gelişmişlik aşamasında bir ülke ve Türkiye ve Arap ülkeleri ortalaması ile karşılaştırmalı olarak durumu şöyleydi: İnsani gelişmişlik gösterge değeri, 0.775. (Türkiye 0.679, Libya bizden yüksek.) Arap ülkeleri ortalaması: 0.588. Doğumla birlikte yaşam beklentisi: 74.5 yıl. (Türkiye 72.5 yıl) Arap ülkeleri: 69.1 yıl. Nüfusun okul/eğitim yılı: 7.3 yıl (Türkiye 6.5) Arap ülkeleri: 5.7 yıl. Beklenen ortalama eğitim yılı artışı: 16.5 (Türkiye, 11.8 yıl). Arap ülkeleri: 10.7 yıl. Adam başı brüt gelir: 17.068 $ (Türkiye 13,359 $) Arap ülkeleri: 7.861 $ Yukarıdaki tablo size epey şey anlatıyor olsa gerek! Libya’da inşaat yapan bir dostumla konuşuyoruz. Sosyal konutlar yapmış.. Kaddafi yeni evlenenlere parasız dağıtıyordu! Sosyal konutların büyüklüğü ne kadar tahmin edersiniz? Hayır edemezsiniz, söyleyeyim: 450 metrekare! ??? Şimdi neler oluyor Libya’da? İç savaş sürüyor, Aşiretler özerklik ilan ediyor. Libya’da Arap Baharı falan değil, Batı Baharı yaşandı! Libya’nın yeniden inşası için, altyapı, ev vb. ne kadar para gerekli? 300 milyara dolar? 1 trilyon dolar?! Eh, Batılı şirketlerin buna acil ihtiyaçları var! Libya 10 yıl gerilemiştir ve Kaddafi dönemi refahına ulaşıp ulaşamayacağı belirsizdir.. Kim ki şimdi Suriye’ye askeri müdahale edilerek, ülkenin bombalanarak “demokrasi”, insan hak ve özgürlüklerin götürüleceğini iddia ediyorsa, onlar da tıpkı Libya için aynı şeyleri dileyenler gibidir... Dünyanın en... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, sendikasızlaştırma baskılarına karşı iki gündür Anadolu Ajansı (AA) önünde açlık grevi yürüten Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi’ye destek ziyaretinde bulundu. Tekin ziyaret sırasında yaptığı konuşmada, iktidarın basın üzerinde uyguladığı baskılara dikkat çekti. Tekin 12 Eylül döneminde bile bu kadar baskı kurmaya cesaret edilemediğine dikkat çekti. Tekin, “İktidarın Türkiye’de oluşturduğu baskı ortamı tek tip insan ve tek tip kurum yaratma amacı taşıyor” dedi. Ercan İpekçi de, sendikalı basın çalışanlarına uygulanan baskıları daha önce defalarca rapor ettiklerini vurguladı. AA’nın kamu kaynağından yararlanarak kullandığı parayla bu tasfiyeyi başlattığını belirten İpekçi, “Türk Ceza Yasası ve Terörle Mücadele Yasası’ndaki suç tanımlarıyla herkesi terörist ilan ettiler, cezaevindeki 100 gazeteciyle Avrupa Birliği’ne giremezsiniz” dedi. CHP’den İpekçi’ye destek New Yorker dergisinde tutuklu gazeteciler yorumu: En baskıcı ülke NEW YORK (ANKA) Türkiye’deki tutuklu gazeteciler yabancı basında eleştirilmeye devam ediliyor. ABD’deki New Yorker dergisi “Sadece tutukluluklar açısından Türkiye, dünyadaki en baskıcı ülke gibi görünüyor” yorumunu yaparak, “Tutuklamalar Türkiye’de gazeteciler arasında ya da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümetini eleştirmeyi düşünen herkes için sıra dışı bir korku iklimi yarattı” görüşünü ileri sürdü. New Yorker dergisinin tanınmış yazarı Dexter Filkins, “Hangi ülke en çok gazeteci tutukluyor?” diye sorduğu haberinde, “Eğer Çin diye tahmin ederseniz yaklaşırsınız ama tam üzerine basamazsınız. New York Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre 27 gazeteci burada tutuklu. Eğer 42 gazetecinin tutuklu olduğu İran diye tahmin ederseniz daha çok yaklaşırsınız ama hâlâ cevaptan uzaksınızdır” ifadelerini kullandı. Filkins yazının devamında “Türkiye’de kaç gazetecinin tutuklu olduğunu tahmin ediyorsunuz” diye sorarak şöyle devam etti: “Tutukluluk ölçümlerine göre uzun zamandan beri Amerika’nın müttefiki NATO üyesi ve Müslüman demokrasinin örneği Türkiye, dünyadaki en baskıcı ülke gibi görünüyor...” Türkiye’deki verilere göre 94 ga GÜÇ BİRLİĞİ ÇAĞRISI ürkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel, dün yaptığı yazılı açıklamada, gazeteci meslek örgütlerinin tek çatı altında toplanması düşüncesiyle kurulan federasyonun 14 yaşında olduğunu vurgulayarak, federasyonun temsil ettiği yaklaşık 30 bin gazeteciyle Türkiye’nin en büyük basın meslek örgütü olduğuna dikkat çekti. Sertel, şöyle dedi: “Ulusumuzun önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Basın milletin T müşterek sesidir. Başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir’ sözünden hareketle, ülkemizin birliği, barışı, huzuru, güvenliği ve çağdaşlaşması konusunda üzerimize düşen görevleri biliyoruz. Örgütlü mücadelenin öneminden hareketle daha güçlü, daha etkin bir federasyonu yaşama geçirmek, demokratik rejimlere yakışır basın özgürlüğünü tesis etmek için güç birliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.” AA: İDDİAL AR ASILSIZ Anadolu Ajansı’ndan dün yapılan açıklamada “Anadolu Ajansı’nın marka değeri ve itibarına yönelik bazı basın kuruluşlarında yer alan iddia ve iftiraların” asılsız olduğu belirtildi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi’nin düzenlediği eylemde yaptığı açıklamaların kamuoyunu yanıltıcı nitelikte olduğu öne sürüldü. zetecinin işini yaptığı için tutuklu olduğunu yazan yazar, tutuklu gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener’e de değindi. Filkins, “Tutuklamalar, Türkiye’de gazeteciler arasında ya da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümetini eleştirmeyi düşünen herkes için sıra dışı bir korku iklimi yarattı” yorumunu yaptı. Filkins ayrıca, yakın zamanda yaptığı Türkiye ziyaretinde “Birçok Türk gazeteci editörlerinin onlara Erdoğan’ı eleştirmemelerini söylediklerini anlattıklarını” be lirterek, yazısını şöyle bitirdi: “Bu konuyu Türk yetkililerin önüne koyduğunuz zaman çok uzağa gitmezsiniz. Geçen ay Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na iç baskılar konusunu açtığımda, sinirli bir ses tonuyla hükümetinin bundan sorumlu olmadığını söyledi. Başbakan’ın danışmanı İbrahim Kalın, tutuklanan gazetecilerin çoğunun gazeteci olmadığını ancak terörist ya da suçlu olduklarını anlattı ve ‘Sadece basın kartınız olması gazeteci olduğunuz anlamına gelmez’ dedi.” Kocaoğlu: Namus ve şerefin tescil vesikası TOKAT (Cumhuriyet) Annesinin rahatsızlığı dolayısıyla Tokat’a gelen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Bu iddianame ve yargı süreci 20 bin belediye çalışanının namus ve şerefinin tescil vesikası olacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ne kadar düzgün çalıştığının belgesi olacaktır” dedi. Kocaoğlu, annesinin hayati tehlikeyi atlattığını belirterek, “Sağ olsunlar AKP’li milletvekili arkadaşlar ve CHP ililçe örgütünden arkadaşlar geldiler, geçmiş olsun dileklerini ilettiler” diye konuştu. MÜJDAT GEZEN’DEN DESTEK İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Türk tiyatrosunun usta sanatçısı Müjdat Gezen, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlarda tutuklanan bürokratların yakınları ile bir araya gelerek kendilerine destek verdi. Tek kişilik gösterisi “Aptal”ı sahnelemek için Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’ne gelen Gezen, oyundan önce tutuklu yakınlarıyla buluştu. Gezen tutuklu yakınlarına, “Yüreğim sizinle. Bu üzüntünüzü hep paylaştık. Büyükşehir belediye başkanımıza iki – üç kere bu konuda telefon ettim. İnşallah tez vakitte bu dertli günlerden kurtuluruz” dedi. Kahvehaneye ikinci saldırı ? ÇORUM (Cumhuriyet) Çorum’da Demirciler 4. Sokak’ta bulunan bir kahvehane ve Nurettin Bey Caddesi üzerinde bulunan bir restoran kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından kurşunlandı. Olayda bir kişi ağır olmak üzere 5 kişi yaralandı. Kurşunlayanların olay yerinden kaçtığı olayda yaralılar ambulanslarla Çorum Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yaralılardan Ali T’nin durumunun ağır olduğu ve ameliyata alındığı öğrenildi. Demirciler 4. Sokak üzerinde bulunan kahvehane 21 Şubat akşamı da Ö.B. ve Ö.Y. olduğu iddia edilen kişiler tarafından av tüfeği ile kurşunlanmış ve olayda 4 kişi yaralanmıştı. Film cadde kapattırdı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’da çekimlerine başlanan “007 James BondSkyfall” filmi için şehrin en işlek caddesi olan on binlerce aracın geçiş yaptığı bulvar 12 gün süreyle trafiğe kapatılacak. Adana Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), aksiyon sahnelerinin çekileceği bulvarı 1726 Mart ile 56 Mayıs tarihleri arasında trafiğe kapatma kararı aldı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear